MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

FERAİZ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Zevi'l-Erham Denilen Akrabalar ve Redde Yapmak

 

12698- Şafii der ki: Allah'ın Kitab'ına ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine veya ashabdan rivayet edilene göre terekeden pay sahibi olanlara bu paylarını veririz. Paylar dağıtıldıktan sonra terekeden bir şeyarttığı zaman artan kısmı tekrardan pay sahiplerine vermeyiz. Zira miras taksimatında iki şeye dikkat etmemiz gerekir. Biri pay sahibine payından daha az vermemek, diğeri de payından daha fazlasını vermemektir. Bu konuda Yüce Allah'ın hükmüne riayet edilmelidir.

 

12699- Bazıları: "Geri kalan malı tümden alacak biri yoksa ve zevi'l-erham denilen akrabalardan biri varsa ona redde yaparız. Ancak ölenin kocası veya karısına redde yapmayız" demiştir.

 

12700- Yine: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazılarından da bu görüşümüzün aynısı rivayet edilmiştir" demişlerdir.

 

12701- Şafii der ki: Onlara: "Miras paylarının çocuğunda Zeyd b. Sabit'in görüşlerini Ali b. Ebi Talib ile Abdullah b. Mes'ud'un görüşlerine tercih ediyorsunuz. Peki bu konuda neden onun görüşünü tercih etmiyorsunuz?" diye sorduğumuzda: "Çünkü Yüce Allah: ''Akrabalar, miras hususunda Allah'ın Kitab'ma göre birbirlerine Muhacirlerden ve Ensar'dan daha yakındırlar''[Ahzab, 6] buyurmaktadır" dediler.

Onlara: "Bunun manası sizin düşündüğünüz gibi değildir. Öyle olsaydı bile siz yine ona itibar etmezdiniz" dedi. Bana: "Manası nedir?" diye sorduklarında şöyle dedim: "Önceleri insanlar aralarındaki anlaşma ve yardımlaşmaya göre birbirlerine mirasçı olurlardı. Daha sonra Müslümanlık ve hicrete göre birbirlerine varis olmuşlardır. Daha sonra ise böylesi miraslaşmalar neshedilmiş ve bu konuda: ''Akrabalar, miras hususunda Allah'ın Kitab'ına göre birbirlerine Muhacirlerden ve Ensar'dan daha yakındırlar''[Ahzab, 6] ayeti nazil olmuştur."

 

12702- Beyhaki der ki: "İbn Abbas'tan da rivayet edildiğine göre bu ayetin nazil olmasının sebebi Şafii'nin zikrettiği şekildedir."

 

12703- Şafii der ki: "Akrabalar, miras hususunda Allah'ın Kitab'ına göre birbirlerine Muhacirlerden ve Ensar'dan daha yakındırlar"[Ahzab, 6] ayeti genel manada akrabaları değil, miras konusunda Yüce Allah'ın bildirip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açıkladığı kişileri kapsamaktadır. Zira ölenin kocası olan kişi, soy bakımından karısının akrabası olmamasına rağmen kadının kendi akrabalarından daha fazla payalmaktadır. Aynı şekilde ölenin uzak akrabalarından olan bir amcaoğlu tüm mala varis olabiliyorken ölenin dayısı bir şey alamamaktadır. Oysa ölenin dayısı ölene diğerinden yakındır. Bu da demek oluyor ki buradaki akrabalardan kasıt anlattığım şekildedir. Yani Yüce Allah'ın terekeden kendilerine pay verdiği ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açıkladığı kişilerdir.

 

12704- Oysa sizler insanların akrabalıktan dolayı birbirlerine mirasçı olacaklarını söylüyor, ancak buna muhalif davranıyorsunuz. Örneğin size göre kişi ölüp de geride dayılar ve azatlılar bıraktığı zaman malı dayılarına değil azatlılarına gider. Bazı durumlarda terekeden payalan akrabayı dışarıda tutup, ölenle herhangi bir soyakrabalığı bulunmayan azatlıya pay veriyorsunuz.

 

12705- Beyhaki der ki: Ashabdan da anne tarafından akrabaları terekeye varis kılanlar, onlara azatlılardan öncelik tanımıştır. Oysa Şatil'nin zikrettiği kişiler bu akrabalar yerine azatlılara öncelik tanırlar.

 

12706- İbrahım der ki: "Hz. Ömer ve Abdullah azatlılar yerine anne tarafından akrabaları varis kılardı."

 

12707- İbrahım(-i Nehai) der ki: "Özellikle Hz. Ali bu konuda herkesten daha kararlı davranırdı.''(--- Şafii, el-Ümm (7/179).

 

12708- Şafii der ki: Iraklılar ise böyle düşünmez ve: "Şayet hissesi belli olan bir pay sahibi ya da ölenin asabesinden kimse yoksa azatlılarını varis kılarız" derler.(--- Şafii, el-Ümm (7/179).

 

12709- Beyhaki der ki: Fudayl b. Amr da bu rivayetleri İbrahım en-Nehai'den bu şekilde nakletmiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/242).

 

12710- Hayyan el-Cu'fı de şöyle der: Süveyd b. Gafele'nin yanında otururken birileri gelip ona ölenden geriye kalan kız çocuğu, zevce ve bir azatlının miras durumunu sordu. Süveyd: "Hz. Ali böylesi bir durumda kız çocuğuna terekenin yarısını, zevceye sekizde birini verir, geriye kalanı da yine kız çocuğuna verirdi" dedi.(--- Darimi, Sünen (3024) ve Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/242).

 

12711- Bu da Hz. Ali'den nakledilen mevsul bir rivayettir ve onların dediklerine muhaliftir.

 

12712- İbrahım en-Nehai de onların dediklerine muhalif olacak şekilde aynısını Ömer ve Ali'den rivayet etmiştir.

 

12713- Onların görüşlerine muvafık olarak da Hz. Ali'den rivayet gelmiştir. Seleme b. Kuheyl şöyle der: "Hz. Ali'nin terekeye varis kıldığı kadını gördüm. Ali ölenin terekesinin yarısını kız çocuğuna, diğer yarısını da azatlılarına verdi."

 

12714- Bu yöndeki rivayetlerin tümü de zayıftır ve isnadlarında kopukluk vardır. Hz. Ali'den mevsul olarak gelen rivayetise onların görüşlerine muhaliftir. Onların söylediğine göre İbrahım en-Nehai de Hz. Ali'nin ve Abdullah'ın görüşlerini diğerlerinden iyi bilir. Onlar redde, azatlılarla birlikte diğer akrabaları varis kılma konusunda hem Zeyd'e, hem de Bedir savaşına katılmış Ali ve ibn Mes'ud gibilerine muhalefet etmişlerdir.

 

12715- Abdullah b. Şeddad bildiriyor: "Hamza'nın kızının azatlısı geride kız çocuğu ve onun azat eden efendisi olan Hamza'nın kızını bırakarak öldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlının malının yarısını kızına, diğer yarısını da Hamza'nın kızına verdi."

Bu hadisin isnadında kopukluk vardır.

 

12716- Şafii el-Kadim'de şöyle der: "Onlar bu konuda Sabit b. edDahdaha konusunda zikredilen rivayeti de delil olarak getirirler."

 

12717-12718- Beyhaki der ki: Şafii bununla Vasi' b. Hibban'ın Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan rivayetini kast etmiştir. Yasi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Asım b. Adiy el-Ensari'ye vefat eden Sabit b. ed-Dahdaha hakkında: ''Aranızda herhangi bir akrabalık var mı?'' diye sormuş, Asım: "Yok! Sadece aramızda yaşayan biriydi" demiştir. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terekesinin kız kardeşinin oğluna verilmesine hükmetmiştir.(--- Darimi, Sünen (3064) ve Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/215-216).

 

12719- Ancak isnadında kopukluk vardır.

 

12720- Şafii der ki: "Sabit b. ed-Dahdah miras ile ilgili ayetler henüz nazil olmadan önce Uhud savaşında öldürülmüştür."

 

12721- Beyhaki der ki: "Uhud savaşında öldürülmesini Zühri, Said b. el-Müseyyeb'den rivayet etmiştir.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/216).

 

12722- Şafii der ki: Hocalarımızın bildirdiğine göre miras ile ilgili ayetler Mahmud b. Mesleme'nin kızları konusunda nazil olmuştur. Mahmud da Hayber savaşında öldürülmüştür.

 

12723- Uhud savaşı sonrası Sa'd b. er-Rabi'nin kızları konusunda nazil oldukları da söylenmiştir.

 

12724- Bütün bunlar da Sabit b. ed-Dahdaha olayından sonra vaki olmuştur.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/216).

 

12725- Beyhaki der ki: Rivayet edildiğine göre Cabir b. Abdillah: "Ey Allah'ın Resulü! Babam ve çocuklarım yok, bana kim varis olacak?" deyince, Nisa Suresi'nin sonlarındaki miras ile ilgili olan ayet nazil olmuştur.

 

12726- Cabir de bunu babası Uhud savaşında şehit düşüp geriye Cabir'in kardeşleri olan kızlar bıraktıktan sonra söylemiştir.

 

12727- Bize rivayet olunduğuna göre Cabir bildiriyor: "Sa'd b. er-Rabi'nin karısı, Sa'd'dan olan kızını da alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve amcasının, mallarını aldığından şikayette bulundu. Bunun üzerine Yüce Allah miras payları ile ilgili ayetleri indirdi.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/216).

 

12728- Bu da bize Şafii'nin bu konuda söylediklerini doğrulamaktadır.

 

12729- Mikdam el-Kindi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Varisi olmayan kişinin varisi benim. Malına varis olur, diyetini de ben öderim. Dayı da varisi olmayanın varisidir. Ölen kişinin diyetini öder ve malına varis olur. ''(--- Ebu Davud, feraiz (2900) ve İbn Mace, diyet (2634).

 

12730- Yahya b. Main bu hadisi zayıf görür ve: "Bu yönde sağlam bir hadis yoktur" derdi.

 

12731- Rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, aslı belli olmayan ve gelen bir okla ölen köle konusunda Ebu Ubeyde'ye şöyle bir mektup yazmıştır: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) velisi olmayan kişinin velisidir. Dayı da varisi olmayan kişinin varisidir."(--- Tirmizi, feraiz (2103), İbn Mace,feraiz (2737), Ahmed, Müsned (189,323) ve İbn Hibban, Sahih

(1227).

 

12732- Zayıf ve munkatı olan başka bir kanalla da Ebu Hureyre'den merfu olarak rivayet edilmiştir.(--- Darimi, Sünen (3056) ve Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/215).

 

12733- Hz. Aişe'den de hem mevkuf, hem de merfu olarak rivayet edilmiştir. Ancak merfu olarak rivayeti zayıftır.(--- Tirmizi, feraiz (2104), Darimi, Sünen (2981) ve Abdurrezzak, Musannef(19124).

 

12734- Amcaoğullarından veya azatlı olmayan dayının, dayılık akrabalığıyla ölenin diyetini ödemeyeceği konusunda icma vardır. Oysa onlar bu konuda delil olarak getirdikleri hadise bile muhalefet etmişlerdir.

 

12735- Şayet hadis sabit ise dayının diyeti ödediği bir zamanda söylenmiş olabilir. Daha sonra da diyete yönelik bu hüküm değişmiştir.

 

12736- Belki de bu dayı ölenin amcaoğullarındandır veya azatlıdır. Ya da ölenin başka varisi olmadığı için terekeyi dayıya vermek istemiştir.

 

12737- Hz. Aişe'den şöyle bir rivayet de gelmiştir: Adamın biri hurma ağacından düşüp öldü. Geride mal bırakmasına rağmen mirasçı olarak ne bir çocuk, ne de bir akraba bırakmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Malını köyünden birine verin" buyurdu.(--- Ebu Davud, feraiz (2902), Tirmizi, feraiz (2105), İbn Mace, feraiz (2733) ve Beyhaki, Sünenü'lkübra (6/243).

 

12738- Bureyde'den rivayet edildiğine göre Huzaa kabilesinden bir adam olmüş, ancak malını verecek varis bulamamışlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Malını Huzda kabilesinden en yaşlı adama verin'' buyurdu.(--- Ebu Davud, feraiz (2903-2904) ve Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/243).

 

12739- İbn Abbas'ın azatlısı Avsece bildiriyor: "Adamın biri geride yakını olarak sadece azat ettiği bir köle bırakıp ölünce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malını bu azatlıya verdi.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/242).

 

12740- Böylesi adamların mirası hakkında hüküm yöneticiye kalınca siyasi otorite, terekenin ölene akraba sayılan birilerine verilmesini daha uygun görmüştür. Bu rivayetlere göre mirası hak etmeyen birine bile verilmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

 

12741- Ömer b. el-Hattab'ın terekeden halaya üçte bir, teyzeye de üçte bir verdiğine dair rivayete gelince bu rivayet munkatı isnadlarla nakledilmiştir. Medineliler ise ondan hem mevsul, hem de mürsel olarak buna muhalif olan rivayetler nakletmişlerdir.

 

12742- Kureyş'in azatlılarından İbn Mersa adında biri bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'ın yanında oturuyardum. Öğle namazını kıldıktan sonra bana: "Ey Yerfa! Bana şu yazıyı getir!" dedi. Bu yazıyı da halanın mirastaki payı konusunda yazmıştı ve bu konudaki payını sorup öğrenmek istiyordu. Yerfa söz konusu yazıyı getirdi. Ömer bir kase veya bardak içinde su da getirilmesini söyledi. Getirilince bu yazıyı sildi ve: "Allah senin mirastan pay almana razı olsaydı bunu (Kitab'ında) belirtirdi! Allah senin mirastan pay almana razı olsaydı bunu belirtirdi!" dedi.(--- Malik, feraiz (8).

 

12743- Muhammed b. Ebi Bekr b. Amr b. Hazm, babası Kesir'den bildiriyor: Ömer b. el-Hattab: "Halanın durumuna hayret ediyorum! Zira başkası ona varis olurken kendisi varis olamıyor" derdi.(--- Malik, feraiz (9).

 

12744- Malik, Muvatta'da bunları bu şekilde zikretmiştir. Ayrıca bunları Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak da rivayet etmiştir.

 

12746-12745- Şafii'nin el-Kadim'de isnadıyla bildirdiğine göre Ata b. Yesar şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölen kişiden geriye kalan hala ile teyzenin mirastaki payını Yüce Allah'ın kendisine göstermesi için Kuba'ya gitti. Orada Yüce Allah ona vahiy indirip bunlara mirastan pay düşmediğini bildirdi.''(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/212-213).

 

12747- Ebu Davud da Merasil'de Ka'nebi kanalıyla Deraverdi'den rivayet etmiştir.

 

12748- Bu hadis de Ebu Umame'den gelen rivayetin benzeridir. Zira bir rivayetinde Ebu Umame şöyle der: Veda haccında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikteydim. Bu haccı sırasında: ''YÜce Allah her hak sahibine hakkım vermiştir. Bundan dolayı varis olana vasiyet yoktur'' buyurduğunu işittim.(--- Ebu Davud, büyıY (3565) ile vasaya (2S70), Tirmizi, vasaya (2120) ve İbn Mace, vasaya (2713).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Neshedilen Vasiyetler