MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
FERAİZ |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Mulilaneye Konu Olan
çocuğun Miras Durumu
12670- Şafii der ki:
"Mulaane veya zina çocuğu öldüğü zaman annesi Allah'ın Kitab'ında
zikredilen hakkını alır. Anne bir kardeşleri de haklarını alırlar. Haklarını aldıktan
sonra geriye kalan mal konusunda da şayet annesi azatlı bir cariye ise
terekeden kalan mallar annesinin efendilerine verilir. Şayet hür biri ise veya
üzerinde vela hakkı yoksa haklardan sonra geriye kalan mallar bütün
Müslümanların (beytülmalın) olur."(--- Şafii, el-Ümm (4/82).
12671- Beyhaki der ki:
Zühri, Sehl b. Sa'd'dan, lanetleşen çiftin kıssasını rivayet ederken şöyle der:
"O zamanlar adamın karısı hamileydi. Adam çocuğun kendisinden olduğunu
kabul etmediği için çocuk annesine nisbet edilirdi. Bu olaydan sonra da böylesi
bir durumda çocuğun annesine, annenin de çocuğuna Yüce Allah'ın farz kıldığı
şekilde varis olması sünnet oldu.''(--- Şafii, el-Ümm (4/82).
12672- İbn Abbas'ın da
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Ölüden geriye kalan) malı pay sahipleri arasında Yüce Allah'ın Kitab'ına
göre taksim edin. Taksimat sonrası bir şey artarsa ölüye en yakın olan erkeğe
verin.''(--- Buhari, talak (5308) ve Müslim, lidn (1492).
12675-12674-12673- Şa'bi
ile Katade'nin bildirdiğine göre Zeyd b. Sabit: "Bu çocuğun annesi üçte
biri, kardeşi de altıda biri alır. Bir şey artarsa da beytülmala
devredilir" demiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/258) ve Darimi, Sünen
(2960).
12676- Şafii'nin
görüşünün benzeri Urve b. ez-Zübeyr ve Süleyman b. Yesar'dan da rivayet
edilmiştir.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra (6/259).
12677- Ebu Said'in
rivayetine göre Şafii şöyle demiştir: Bir durum dışında başka alimler de bu
konuda bizim gibi demişlerdir. Bu durum da çocuğun annesinin hür biri olması
veya üzerinde vela hakkı bulunmaması durumunda pay sahiplerinden sonra geriye
kalan malın annenin asabesine verilmesidir. Bu konuda da: "Annesinin
asabesi çocuğun asabesi gibidir" demişler ve bu yönde biri sabit olmayan
biri de huccet görülmeyen iki rivayete dayanmışlardır. (--- Şafii, el-Ümm
(4/82).
12679-12678- Beyhaki der
ki: Şafii'nin sabit olmayan rivayetten kastı Vasile'nin rivayeti olsa gerektir.
Vasile b. el-Eska'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kadın üç mirasa varis olur. Bunlar da azat
ettiği kölenin mirası, buluntu olarak büyüttüğü çocuğun mirası ve (kocasıyla)
mulaane yapmış olduğu oğlunun mirasıdır.''
Ebu Davud, Sünen'de İbrahım
b. Musa er-Razı kanalıyla Muhammed b. Harb'dan rivayet etmiştir.(--- Ebu Davud,
feraiz (2906) ve Tirmizi, feraiz (2115).
12680- Buhari der ki:
"Amr b. Ru'be es-Sa'lebi'nin Abdulvahid en-Nasri'den olan rivayeti
hakkında tenkitler vardır."
12681- Beyhaki der ki:
Ravilerinden bazılarının meçhulolmasından dolayı Buhari ve Müslim bu hadisi
sabit görmemişlerdir.
12682- Şafii'nin huccet
olmayan rivayetten kastı Mekhul'ün rivayeti olsa gerektir. Zira Mekhul şöyle
der: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), mulaane çocuğunun mirasını
annesine, annesinin olmaması durumunda da annesinin varislerine verdi"
demiştir.(--- Ebu Davud, feraiz (2907) ve Darimi, Sünen (2971).
12683- İsnadında
kopukluk vardır.
12684- Aynısını meşhur
olmayan İsa b. Musa Ebu Muhammed el-Kuraşı, Ala b. el-Haris vasıtasıyla Amr b.
Şuayb'dan, o babası kanalıyla dedesinden, o da Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) rivayet etmiştir.(--- Ebu Davud, feraiz (2908).
12685- Abdullah b. Ubeyd
el-Ensari der ki: Zurayk oğullarından bir kardeşime bir mektup yazıp:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mulaane çocuğunu kime
verdi?" diye sordum. Cevap olarak: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) mulaane çocuğunun annesine verilmesine hükmetti. Zira annesi hem
babası, hem de annesi konumundadır" yazdı.(--- Beyhaki, Sünenü'l-kübra
(6/259) ve Darimi, Sünen (2963).
12686- Abdullah'ın da
Şam ahalisinden bir adamdan bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Mulaane çocuğunun asabesi annesinin asabesidir" buyurmuştur.
12687- Hem bu, hem de
önceki rivayetin isnadlarında kopukluk vardır.
Lafzı konusunda da
ihtilaflar vardır. Şayet sabit ise uyulması gerekir. Ancak isnadları dediğimiz
gibidir. Doğrusunu da Allah bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: