MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
SULH |
ANA SAYFA Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şuf'a ile İlgili
Hususlar
11986- Said b.
el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdirrahman'ın bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Henüz taksim edilmemiş malda şufa hakkı
olur. Ancak (taksimat yapılıp) sınırlar belli olmuşsa şufa hakkı kalmaz" buyurmuştur.(---
Malik, şufa (1) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (6/103).
11987- Başka bir kanalla
Cabir b. Abdillah da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mana olarak
aynısını bildirmiştir. (--- Şafii, Müsned (2/165) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra
(6/103).
11988- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Henüz
taksim edilmemiş malda şuf'a hakkı olur. Ancak (taksimat yapılıp) sınırlar
belli olmuşsa şuf'a hakkı kalmaz" buyurmuştur.
Buhari, Sahih'de Mahmud
b. Gaylan kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir.
11989- Buhari yine
Abdulvahid b. Ziyad kanalıyla Ma'mer'den: ''Yollar da ayrılmışsa"
ziyadesiyle rivayet etmiştir.(--- Buhari, buyu (2214).
11990- Aynı isnadla
Abdurrezzak'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Henüz taksim edilmemiş malda şuf'a hakkı olur. Ancak sınırlar belirlenip
yollar da ayrılmışsa şuf'a hakkı kalmaz" buyurmuştur.(--- Bak: Buhari,
buyu (2214).
11991- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sınırlar
belirlenmişse şuf'a hakkı kalmaz" buyurmuştur.
11992- Ma'mer hadisi
mevsul olarak rivayette Salih el-Ahdar ile Abdurrahman b. İshak'a mutabaat
etmiştir.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (6/103).
11993- İkrime b. Ammar da
bunu Yahya b. Ebi Kesir kanalıyla Ebu Seleme'den, o da Cabir'den rivayet
etmiştir.
11994- Malik'in, İbn
Şihab ez-Zühri kanalıyla Said ile Ebu Seleme'den rivayet ettiği hadisi
Abdulmelik b. el-Macişun, Ebu Asım ve Yahya b. Ebi Kuteyle, Malik'ten mevsul
olarak Ebu Hureyre'yi de zikrederek rivayet etmişlerdir. (--- İbn Mace, şuf'a
(2497).
11995- İbn Cüreyc ve İbn
İshak ise bunu Zühri'den rivayet ederken: "Said veya Ebu Seleme'nin Ebu
Hureyre'den bildirdiğine göre" demişlerdir.(--- Ebu Davud, buyu (3515).
11996- İbn Şihab bunu
tereddütsüz bir şekilde Ebu Seleme kanalıyla Cabir'den mevsul olarak rivayet
ederdi. Aynı şekilde Said b. el-Müseyyeb kanalıyla Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayetinde de tereddüt etmezdi. Sadece Said ve
Ebu Seleme'nin Ebu Hureyre'den olan rivayetinde tereddüt ederdi. Ebu Seleme
kanalıyla Cabir'den olan rivayetiyle de huccet hasılolmuştur.
11997- Ebu'z-Zübeyr de
hadisi Cabir'den bu şekilde rivayet etmiştir.
11998- Müzenı bunu
Muhtasar'ında Malik'in hadisinden sonra zikretmiştir.
Mevsul olarak da
Malik'in hadisine benzer bir şekilde Eyyub ve Ebu'z-Zübeyr kanalıyla Cabir'den,
o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etmiştir.
11999- Şafii ise bunu
mevsul olarak Ma'mer'den, o Ebu Seleme'den, o da Cabir'den rivayet eder. Yine
İbn Cüreyc kanalıyla Ebu'z-Zübeyr'den, o da Cabir'den aktarır. Müzeni'nin
Eyyub'u zikretmesi de Allah doğrusunu bilir onun kitabında yer alan bir hata
olsa gerektir.
12000- Cabir der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mesken olsun) bahçe olsun taksim
edilmemiş her ortak malda şuf'anın olduğuna hükmetti. Bundan dolayı kişi diğer
ortağına teklif götürmeden kendi payını başkasına satamaz. Ortağı isterse alır)
isterse de almaz. Ortağının izni olmadan satmışsa bu satış geçersiz olur.
Almada öncelik ortağa aittir."
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe'den rivayet etmiştir.(--- Müslim, müsakat (1608).
12002-12001- İbn Uleyye
de bunu aynı isnadla İbn Cüreyc'ten: "Ortağı parasını verip almada
başkasından daha fazla hakka sahiptir" lafzıyla rivayet etmiştir.(--- Ebu
Davud, buyu (3513) ve Nesai, buyu (7/301).
12003- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Henüz taksim
edilmemiş malda şuf'a hakkı olur. Ancak sınırlar belirlenmişse şuf'a hakkı
kalmaz" buyurmuştur.(--- Şafii, Müsned (2/165) ve Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (6/1034-105).
12004- Ebu Abdillah'ın
rivayetine göre Şafii şöyle der: "Bizim de görüşümüz budur. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözüne uyarak taksim edilmiş mallarda şuf'anın
olmayacağını söylüyoruz."
12005- Şafii der ki: Bu
konuda iki hadis daha rivayet edilmiştir. Birincisi:
Süfyan'ın, İbrahım b.
Meysere'den, onun Amr b. eş-Şerıd'den, onun da Ebu Rafi'den bildirdiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Komşu, yakınlığı sebebiyle (bir
malı satın almada) önceliklidir" buyurmuştur.(--- Şafii, el-Ümm (4/4-5).
12006- Şafii der ki: Bu
konuda bize muhalefet edenlerden birinin rivayet ettiğine göre Ebu Rafi'nin bir
adamın hanesinde bir odası vardı. Ebu Rafi' adama bu adayı dört yüz dirheme
satmayı teklif etti ve: "Bu oda için bana sekiz yüz dirhem verilmişti.
Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Komşu, yakınlığı
sebebiyle bitişiğindeki taşınmaz malı satın almada önceliklidir"
buyurduğunu işittim" dedi.
12007- Beyhaki der ki:
Bu ziyade de Süfyan b. Uyeyne ve İbn Cüreyc'in İbrahım b. Meysere'den
yaptıkları rivayette bulunmaktadır. Ancak Süfyan bu hadisi bazen kısa, bazen de
tam metniyle rivayet ederdi. Hadisi de Sünen kitabında zikrettim.
12008- İbn Cüreyc'in
hadisine gelince, bu rivayete göre Amr b. eş-Şerid şöyle demiştir: Sa'd b. Ebi
Vakkas'ın yanında durmuşken Misver b. Mahreme geldi ve bir elini omzuma koydu.
O sırada Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Rafi' geldi.
Sa'd'a: "Ey Sa'd! Senin hanede bana ait olan iki adayı satın al"
dedi. Sa'd: "Vallahi satın almam" karşılığını verdi. Misver:
"Vallahi onları satın alacaksın!" diye araya girince, Sa'd:
"Taksitle dört bin dinardan daha fazla vermem!" dedi. Ebu Rafi':
"Vallahi bu iki oda için bana beş yüz dinar verilmişti. Ancak
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Komşu, yakınlığı sebebiyle
bitişiğindeki taşınmaz malı satın almada önceliklidir" buyurduğunu
işittim. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü olmasaydı bana beş
yüz dinar verilmişken onları sana dört yüz dinara satmazdım" dedi ve
odaları ona sattı.
Buhari, Sahih'de Mekkı
b. İbrahım'den rivayet etmiştir.(--- Buhari, şufa (2258).
12009- Şafii der ki: Bana
gelen bu rivayetten anladığımız Ebu Rafi'nin bunu gönlünden geçtiği için böyle
yaptığı ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konudaki sözünü de
genelolarak zikrettiğidir. Ancak bizim bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) olan rivayetimiz yoruma mahal bırakmayacak kadar açık ve
nettir.(--- Şafii, el-Ümm (4/5-6).
12010- Şafii der ki:
"Komşu) yakınlığı sebebiyle bitişiğindeki taşınmaz malı satın almada
önceliklidir'' sözü de sadece iki anlama gelebilir. Şuf'a hakkı ya bütün komşularındır,
ya da bazı komşularındır.
12011- Ancak taksim
edilen malda şuf'a hakkının olmadığı Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelen hadisle sabittir. Bu da bize şuf'a hakkına sadece taksim
edilmemiş mala komşu olan kişinin sahip olduğunu göstermektedir.
12012- Bu konuda
münazara yaptığım adam bana: "Bu konuda ortak da komşu hükmünde sayılır
mı?" diye sordu.
12013- Ona şöyle dedim:
"Evet! Evi ona bitişik olan da, olmayan da komşu sayılır. Sen ise dört
taraftan kırk eve kadar olanların bile komşu sayılacağını söylüyorsun."
12014- Adam:
"Ortağa da komşu denilebileceğine dair elinizde bir delil var mı?"
diye sordu.
12015- Adama şöyle
dedim: Evindeki karına bile komşu denilebilir.
12016- Hamel b. Malik
en-Nabiğa da bir şiirinde: "Bana komşu iki kadının arasındaydım" der.
Burada komşu dediği birbirinin kuması olan karılarıdır.
12017- A'şa da şöyle
demiştir: "Komşum dönüşsüz bir şekilde benden boş ol Yanımda durdukça daha
çok bağlanacağım Komşum dönüşsüz bir şekilde benden boş ol Herkesin başına
böyle şeyler gelir Boşanmak dayak yemenden iyidir. Yoksa başma her dem bir bela
gelebilir Bütün dostlarım artık beni kınamaya başladı Başıma kılıçlarm
inmesinden korkarım."
12018- Şafii el-Kadim'de
başka bir rivayeti naklederken şöyle der: Urve b. ez-Zübeyr: "A'şa'nın
boşaması Kur'an'da emredilen boşama şekline muvafıktır" demiştir.
12019- Sonrasında Şafii
adama şöyle dedi: "Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Komşu bitişiğindeki malı satın almada daha
fazla hak sahibidir. Yollar bir ise komşu orada bulunmuyorsa da satış için
gelmesi beklenir'' buyurmuştur."
12020- Şafii bu rivayet
hakkında konuştuktan sonra: "Hadis alimlerinden birinin ''Bu hadisin mahfuz
olmamasından endişe ediyoruz'' dediğini işittik" dedi.
12021- Şafii şöyle devam
eder: Bana: "Neden?" diye soruldu.
12022- Şöyle dedim: Bunu
Cabir b. Abdillah rivayet etmiştir.
12023- Ebu Seleme b.
Abdirrahman ise bunu Cabir kanalıyla açıklanmış bir şekilde Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Henüz taksim edilmemiş malda şuf'a hakkı
olur. Ancak (taksimat yapılıp) sınırlar belli olmuşsa şuf'a hakkı kalmaz"
şeklinde rivayet etmiştir.
12024- Ebu Seleme de
hafız biridir.
12025- Yine hafızlardan
biri olan Ebu'z-Zübeyr, Cabir'den, Ebu Seleme'nin rivayetine muvafık,
Abdulmelik b. Ebi Süleyman'ın rivayetine ise muhalif olan bir rivayette
bulunmuştur.
12026- Şafii der ki:
Bizim rivayette ortak ile hisse sahibi arasındaki fark ta belirtilmiştir.
İsnadının sabit, lafzının net olmasından ve ortak ile hisse sahibi arasındaki
farkı da ortaya koymasından dolayı diğer hadisler içinden bu hadisi tercih
ettik.
12027- Beyhaki der ki:
Bize rivayet edildiğine göre Şu'be, Abdulmelik b. Ebi Süleyman'ın hadislerine
itibar etmemiştir. Ahmed b. Hanbel'e de Abdulmelik'in şuf'a hakkındaki hadisi
sorulunca: "Münker bir hadistir" demiştir.
12028- Ebu İsa
et-Tirmizi der ki: Muhammed b. İsmail el-Buhari'ye bu hadisi sorduğumda:
"Abdulmelik dışında bu hadisi Ata'dan rivayet eden başka birini
bilmiyorum. Abdulmelik bunu rivayette tek kalmıştır" dedi.
12029- Cabir'den buna
muhalif bir rivayet de gelmiştir.
12030- Ebu İsa
et-Tirmizi der ki: "Şu'be'nin Abdulmelik'in hadislerine itibar etmemesi bu
hadisten dolayıdır."
12031- Umeyye b. Halid
der ki: Şu'be'ye: "Neden Abdulmelik b. Ebi Süleyman'dan hadis
nakletmiyorsun?" diye sorduğumda: "Onun hadislerini bıraktım"
karşılığını verdi. Ona: "Muhammed b. Ubeydillah el-Arzemi'den hadis
rivayet ediyor, ancak hadisleri hasen olan Abdulmelik'in hadislerini
bırakıyorsun öyle mi?" dediğimde: "Hasen oldukları için onları
bıraktım ya!" karşılığını verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (6/106).
12032- Yahya b. Said'in
bildirdiğine göre Şu'be: "Eğer Abdulmelik b. Ebi Süleyman benzeri bir veya
iki hadis daha rivayet etmiş olsaydı onları da bırakırdım" demiştir.
Burada benzeri dediği şuf'a hakkındaki hadisinin benzeridir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (6/107-108).
12033- Ebu Kud3me ise
bunu Yahya b. Said el-Kattan'ın kendisi sözü olarak: "Eğer Abdulmelik b.
Ebi Süleyman şuf'a hakkındaki hadisi gibi bir hadis daha rivayet etmiş olsaydı
onu da bırakırdım" şeklinde rivayet etmiştir.(--- Beyhaki,
es-Sünenü'l-kübra (6/107).
12034- Beyhaki der ki: Rivayet
edildiğine göre Ömer b. el-Hattab: "Sınırlar çizilip herkes kendi sınınnı
belirlediği zaman artık aralarında şuf'a hakkı kalmaz" demiştir.(---
Abdurrezzak, Musannef ( 14392).
12035- Yine rivayet
edildiğine göre Osman b. Aftan: "Arazide sınırlar belirlendiği zaman şuf'a
hakkı kalmaz" demiştir.
12036- Şafii de
el-Kadım'de "Malik - Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm" kanalıyla
Osman b. Aftan'ın böyle dediğini rivayet etmiştir.
12037- Başka bir kanalla
Malik aynısını: "Ayrıca kuyu da ve aşı için kullanılan erkek hurma
ağaçlarında şuf'a hakkı olmaz" eklemesiyle rivayet etmiştir.(--- Malik,
şuf'a (4) ve Abdurrezzak, Musannef (14393).
12038- Şafii el-Kadım'de
şöyle der: Abdullah b. İdrıs de Muhammed b.
Umara kanalıyla Ebu Bekr
b. Muhammed'den, o Eban b. Osman'dan, o da Osman'dan aynısını rivayet etmiştir.
12039- Beyhaki der ki:
Başka bir kanalla Eban b. Osman'ın bildirdiğine göre Osman b. Aftan:
"Kuyuda ve aşı için kullanılan erkek hurma ağaçlarında şuf'a hakkı olmaz.
Belirlenmiş sınırlar da her türlü şuf'a hakkını hükümsüz kılar" demiştir.
12040- İbn İdrıs der ki:
Metinde geçen "....." ifadesi (araziye konulan) işaret anlamındadır.
12041- Asmai der ki:
Metinde geçen "....'' ifadesi Hicazlıların lehçesinde sınır, işaret
anlamındadır. Bir evin veya arazinin parçalara ayrılıp sınırlarının da
çizildiğini ifade etmek için böylesi bir kelimeyi kullanırlar.(--- Abdurrezzak,
Musannef (14428) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (6/105).
12042- Şafii der ki:
"Bildiğim kadarıyla Ömer b. el-Hattab da benzerini söylemiştir. "
12043- İbrahım b.
Meysere bildiriyor: Ömer b. el-Hattab (valilerine): "Sınırlar belirlendiği
zaman şuf'a hakkı kalmaz" şeklinde bir mektup yazdı.(--- Abdurrezzak,
Musannef (14394).
12044- Malik bildiriyor:
Said ile Süleyman'a: "Şuf'a konusunda belirli bir kaide var mı?" diye
sorulunca her ikisi de: "Evet! Ev ile arazilerde, sadece belli bir grup
ile ortaklar arasında olur" dediler.(--- Malik, şuf'a (302).
12045- Şafii der ki:
Bizim de görüşümüz budur. Malik'in de görüşü bu yöndedir.
12046- Bu rivayet de
bize arazi ve taksim edilebilecek olan şeyler dışında şuf'a hakkının olmadığını
göstermektedir.
12047- Malik'in
bildirdiğine göre Hz. Osman: "Kuyuda ve aşı için kullanılan erkek hurma
ağaçlarında şuf'a hakkı olmaz" demiştir.
12048- Eban'ın
bildirdiğine göre Osman b. Affan: "Kuyuda şuf'a hakkı olmaz"
demiştir.
12049- ŞafiI der ki:
"Kuyuda şuf'a hakkının olabilmesi için kuyunun hariminin veya kuyunun
kendisinin paylaşımı kaldıracak kadar geniş olması gerekir."
12050- Beyhaki der ki:
İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ortak, şuf'a hakkına sahiptir ve her şeyde şuf'a hakkı olur"
buyurmuştur.
Hadisi mevsul olarak Ebu
Hamza es-Sukkerı rivayet etmiştir, ancak sabit değildir.(--- Tirmizi, ahkam
(1371) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (6/109).
12051- Şu'be, İsrail,
Amr b. Ebi Kays ve Ebu Bekr b. Ayyaş ise muhalefet edip bu hadisi Abdulazız b.
Rufey' kanalıyla İbn Ebi Muleyke'den mürsel olarak rivayet etmişlerdir. Doğrusu
da budur.
12052- Ebu Hamza da
(mevsul şekilde aktarmakla) isnadında hata etmiştir.
12053- Ebu Abdirrahman
es-Sülemı ve başkasının bildirdiğine göre Darekutnı böyle demiştir.(---
Tirmizi, Cami' (3/654).
12054- Beyhaki der ki:
Huccet olmayacak kadar zayıf olan başka bir kanalla da rivayet edilmiştir.
Şafii, İhtilafu Ebi Hanife ve İbn Ebi Leyld kitabında farklı kanallardan İbn
Abbas ile Hz. Ali'nin: "Henüz mal taksimini yapmamış ortağın şuf'a hakkı
olur" demişlerdir.
12055- Beyhaki der ki:
İsnadında geçen Hasan b. Umara'nın rivayeti bizim için huccet değildir. Daha
önce onun hakkında yeterince bilgi vermiştik.
12056- Rivayetleri kendi
mezhebine uydurarak yorumlayan kişi bizim hadisimizin onun hadisine muhalif
olmadığını iddia ediyor. İddiasına göre Ebu Hureyre: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), henüz taksim edilmemiş bir malda şuf'a hakkına
hükmetti" demiştir. Bu şekilde de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hükmü konusunda bilgi vermiştir.
12057- Sonrasında:
"Ancak sınırlar belirlenirse artık şuf'a hakkı olmaz" demiştir. Bunu
da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen değil kendi görüşü
olarak zikretmiştir.
12058- Bu da doğru bir
tutum değildir. Zira biz bu sözü değişik kanallarla Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) naklettik.
12059- Bize rivayet
edildiği ne göre Cabir b. Abdillah şöyle demiştir:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), şuf'a hakkını henüz taksim edilmemiş şeylerde
kıldı. Ancak (taksim edilip) sınırlar belirlendiği zaman şuf'a hakkı
kalmaz" demiştir. Ashabdan biri de bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir şey işitmemişse böylesi bir sözü söyleyemez.
12060- "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şuf'a hakkında şöyle hüküm verdi" diyenler
de bununla özel bir dava konusunda verdiği bir hüküm olarak değil de, genel
manada bir fetva ve bir şerı hüküm olarak nakletmişlerdir. Zira Buhari'nin
zikrettiği rivayette: "Taksim edilmemiş her şeyde şuf'a hakkında
hükmetti" denilerek genel bir hüküm dile getirilmiştir.
12061- Başka bir
rivayette "Taksim edilmemiş her türlü malda" denilir.
12062- Müslim b.
Haccac'ın zikrettiği rivayette ise: "Taksim edilmemiş her ortak
malda" ibaresi geçmiştir.
12063- Şayet özel dava
konusunda verdiği bir hüküm olsaydı bunu genel bir ifadeyle dile getirmezdi. Zira
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konudaki özel bir davada verdiği
hüküm taksim edilmemiş her türlü mal için geçerli olmayabilir.
12064- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şuf'a hakkını taksim edilmemiş şeylere bağlarken
taksim edilmiş şeyler bunun dışında kalmış demektir. Burada amaç müşterinin
malının korunmasıdır. Müşterinin malından bir şey eksilecekse de bu mutlaka
muhalifi olmayan sabit bir sünnete veya icmaya dayanmalıdır. Doğrusunu da Allah
bilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Kırad
(Emek-Sermaye Ortaklığı)