MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

ZEKAT

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Madenin Zekatı

 

8354- Rabia b. Ebi Abdirrahman, alimlerinden olan bir çok kişiden şöyle nakleder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fera' civarında bulunan elKabeliyye'nin madenlerini Bilal b. el-Haris el-Müzeni'ye verdi. Bu gün dahi o madenlerden zekat dışında bir şeyalınmaz."(--- Malik, zekat (1/248), Şafii, el-Ümm (2/43) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/152).

 

8355- Şafii der ki: "Hadis alimleri bunu sabit bir hadis olarak görmemiştir. Sabit görseler de bu, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bilal b. el-Haris el-Müzeni'ye ıkta olarak vermesinden ibarettir. Madenlerde beşte birin dışında zekat vermek, Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmemiştir. ''(--- Şafii, el-Ümm (2/43) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/152).

 

8356-8357- Beyhaki der ki: "Abdulazız b. Muhammed'in, Haris b. Bilal b. el-Haris el-Muzenı kanalıyla babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), el-Kabeliyye madenlerinden zekat almıştır."

 

8358- Şafii der ki: "Bizim buralarda bazı kimseler madenlerde zekat olduğu görüşündedir. Bazıları da madenlerin define olduğu ve onda humus (beşte bir zekat) olduğu görüşündedir."(--- Şafii, el-Ümm (2/43).

 

8359- Şafii'nin bildirdiğine göre Ebu Hanıfe: "Bütün madenler definedir" demiştir.

 

8360- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Define, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı zamandan (içinde) yarattığı altındır" buyurmuştur.

 

8361- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Define yer altından çıkan altındır" buyurmuştur.

 

8362- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rikazda beşte bir (zekat) vardır" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! Rikaz nedir?" diye soruldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın yeryüzünü yarattığı zaman içinde yarattığı altındır" karşılığını verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/152).

 

8363- Ebu Abdirrahman'ın rivayetinde Şafii şöyle demiştir: Ebu Hureyre kanalıyla rivayet ettiğim hadisi Ebu Seleme b. Abdirrahman, Said, İbn Sırın, Muhammed b. Ziyad ve başkaları Ebu Hureyre kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rikazda beşte bir (zekat) vardır" şeklinde aktarmıştır. Bunlardan hiç biri el-Makburi'nin hadisinde zikrettiğini zikretmemiştir. Onu rivayet eden zayıf bir yaşlıdır. Bunu Abdullah b. Said el-Makburi rivayet etmiştir.

 

8364- Ancak insanlar Abdullah'ın hadisini rivayet etmekten sakınmıştır.

 

8365- Şafii, hadisi raviler tarafından rivayet edilmekten sakınılan kişinin hadisini huccet saymazdı. Kendisi, Bilal b. el-Haris'in rivayetini Malik'in zikrettiğini söylemiştir.

 

8366- Şafii der ki: "İbn Ebi Zi'b'in de Said el-Makburi'den bildirdiğine göre bir madenden beş ukiyye gümüş elde eden bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmiş, ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan bir şey almamıştir."

 

8367- Ebu Hureyre bildiriyor: Bir adam beş ukiyye gümüş ile Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Ben bunu maden ocağında buldum, bunun zekatını al" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bunda (zekat olarak) bir şey yoktur'' buyurdu ve onu kendisine geri verdi.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/154).

 

8368- el-MakbOrl -sanırım Ebu Hureyre kanalıyla bildirerek- şöyle demiştir: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gümüş parçası getirdi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun zekatını al" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu nerden getirdin?" diye sorunca, adam: "Bir madenden getirdim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biz sana getirdiğini olduğu gibi geri veririz, ama sen oraya bir daha dönme" buyurdu.(--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (4/154).

 

8369- Beyhaki der ki: "Burada getirilen gümüşün miktarı zikredilmemiştir. Ancak bu rivayet Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan bir şeyalmadığına ve o madene bir daha dönmesini yasakladığına delalet etmektedir."

 

8370- Sanırım bize Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Madenler olacak ve madenlerde yaratılmışların en şerlileri bulunacak" şeklinde gelen rivayetten dolayı ondan sakınmayı istemiştir.(--- Heysemi, Mecmau'z-zevaid (4/65).

 

8371- Şafii der ki: "Bu da Abdullah b. Said'in, babası, dedesi kanalıyla gelen rivayete muhaliftir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan bir şey almamıştır. Eğer zekatı olsaydı alırdı."

 

8372- Beyhaki der ki: Böyle demesi de Ebu Abdurrahman ve Buvayti'den: "Zekatın vacip olması için üzerinden bir yıl geçmesi gerekir" şeklinde rivayette bulunduğu içindir.

 

8373- Bu rivayetinde onların: "Araplar: ''Maden definedir'' demektedir" sözüne şöyle cevap vermiştir: "Araplar, maden elde edildikten sonra değil, yerin altındayken ona bu ismi verirler. Sen ise onu çıkardıktan sonra hala aynı ismi veriyorsun. Araplar ise bu durumda ona define demezler.

 

8374- Za'ferani'nin rivayetinde ise şöyle cevap vermiştir: "Bir yerde büyük miktarda maden bulunmasına veya yağmurdan sonra suların topladığı madenlere rikaz (define) adı verilir. Ancak işlemlerden geçirerek veya öğüterek elde edilen madene rikaz denilmez.''(--- Şafii, el-Ümm (2/43).

 

8375- Eğer: "Maden cevher vermeye başladı" denilmeden bundan beşte bir zekat alınmayacağını söylüyorsa, bu şekilde zayıf olan görüşle amel etmiş olur.

 

8376- Birine bir şey verilmesine veya kişinin ticarette normalden fazla gelir elde etmesine, mahsulün önceki mevsimlere göre daha çok olmasına da: "Rikaza (defineye) sahip oldu" denilse bile bu tabir Cahiliye döneminde kullanılan bir tabirdir.

 

8377- Abdullah el-Makburi'nin hadisini illetli bulmuştur ki o, hadis alimlerine göre zayıf birisidir.

 

8378-8379- Amr b. Şuayb, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! İnsanların gidip geldiği yolda veya meskOn olan köy yerinde bulunan şeylerde ne vardır?" diye sorulunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bulduğun şeyi bir yıl boyunca ilan edersin. Sahibi gelirse verirsin. Aksi takdirde istediğini yaparsın. Fakat insanların gidip gelmediği yolda ve metruk olan bir köyde bulduğun şey ise define konumundadır ve onda beşte bir vardır" buyurdu. Yine: "Ey Allah'ın Resulü! Kayıp devenin hükmü nedir?" diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Ondan sana ne! Onun suyu ve ayakları vardır. O, otlardan yer ve suyundan içer" buyurdu. Yine: "Ey Allah'ın Resulü! Kaybolan koyun hakkında ne dersin?" diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O ya senin ya (din) kardeşinin ya da kurdundur. Kardeşinin kaybettiğini yanında tut (ve muhafaza et)" buyurdu. Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Dağ başında yayılan davarın çalınması hakkında ne buyurursun?" diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çaldığını iki misliyle verir ve cezalandırılır" buyurdu. Sonrasında ravi ağaçta ki meyvenin çalınması konusunu da bu manaya yakın bir şekilde zikretti.(--- Ahmed, Müsned (2/180, 203), Ebü Davud, lukata (1710), Tirmizi, buyu' (1289), Nesai, kat'us-sarik (8/85) ve İbn Mace, hudud (2596).

 

 

8380- Şafii der ki: "Eğer Amr'ın rivayeti huccet ise hakkında açık hüküm bulunmayan konularda böylesi bir rivayet huccet kabul edilmelidir."

 

8381- Eğer Amr'ın hadisi huccet değil ise huccet olmayan bir rivayeti huccet olarak kullanmak cehalet olur.

 

8382- Şafii, Arm'ın hadisinde ağaçtaki meyvenin çalınması konusunu şöyle nakletmiştir: Bu durum Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorulunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kopardığı meyvenin iki katını öder ve cezalandırılır. (Ağaçta olan meyvenin çalınmasında el kesme de yoktur) ancak harman yerinden çalınıp da kalkan değerine ulaşırsa el kesilir" buyurdu.

 

8383- Burada cezadan kasıt, sadece çalınan kadarını vermektir. Yani çalınan malın iki katını ödeme yoktur. Şafii: "Harmandaki yaş hurmayı çalmaktan dolayı da el kesilmez. Kayıp deveyi çalan kişi de ceza olarak aynı değerde bir deveyi verir" demiştir.

 

8384- Kayıp hakkında da: "Onu ilan eder. Eğer sahibi çıkarsa ne ala (onu kendisine verir). Eğer çıkmazsa onu dilediği gibi tasarruf eder" şeklinde rivayette bulunmuştur.

 

8385- Yine şöyle demiştir: Kayıp şeyi bulan kişinin maddi durumu iyi ise onu kendisi yemeyip tasadduk etmesi gerekir" demiştir. Amr'ın kayıp hakkında rivayet ettiği hükme muhalefet ederek bu hadisin bir kısmını huccet kabul etmiştir. Bu da hadis te yanılgıdan başka bir şey değildir. Zira hadisin bir kısmında bununla ilgili huccet olduğunu söylüyorsa, hadisin diğer kısmıyla da amel etmesi gerekir."

 

8386- Beyhaki der ki: Şafii'nin "Bu da hadiste yanılgıdan başka bir şey değildir" sözü, bu rivayetin madenler hakkında olmadığına, Cahiliye topraklarında yerin üstünde, insanların gidip gelmediği yolda ve metrak olan bir köyde bulunan şeyler hakkında olduğuna işaret etmektedir ve definede beşte bir zekat vardır.

 

8387- Buhari, Malik ve Şafii'nin maden ve define hakkındaki görüşlerini naklederek şöyle demiştir: "Malik ve Şafii: ''Define, Cahiliye ehlinin gömdükleri şeylerdir ki bunların azında da, çoğunda da beşte bir zekat vardır. Ancak maden define değildir'' dediler."

 

8388- Sonra bir kişiden naklederek şöyle dedi: "Maden de Cahiliye insanlarına ait definelerdir. Çünkü: ''Eğer madenden bir şey çıkar(ılır)sa define olur'' denilmektedir."

 

8389- Sonra (Buhari) Şafii'nin cevabı ile buna şöyle cevap vermiştir: Bir kimseye bir mal hibe edildiğinde veya birisi çok para kazandığında yahut meyve ağacının mahsOlü bololduğunda: "Erkezte (Sen define buldun)" denilir.

 

8390- Buna ve Şafii'nin sözlerine bakan kimse, Buhari'nin bunu Şafii'nin kitabından aldığını anlar.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Definenin Zekatı