MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

TAHARE

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Tenasül Uzvuna Dokunmaktan Dolayı Abdest Almak

 

1005- Urve b. ez-Zübeyr der ki: Mervan b. el-Hakem'in yanına girdiğimde abdesti gerektirecek durumları konuştuk. Mervan: "Tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı da abdest gerekir" deyince, ben: "Bunu bilmiyordum'' karşılığını verdim. Bunun üzerine Mervan şöyle dedi: "Busra binti Safvan'ın bana bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın'' buyurduğunu işitmiştir."

 

1006- Ebu Davud, Sünen'de Abdullah b. Mesleme kanalıyla Malik'ten rivayet etmiştir.

 

1007- Yahya b. Bukeyr ise bunu Malik'ten: "Namaz için alır gibi abdest alsın" lafzıyla rivayet etmiştir. (--- Ebu Davud, taharet (181), Tirmizi, taharet (82), Nesai, taharet (1/100), Malik, taharet (S8), Şafii, el-Umm (1/19), Ahmed, Müsned (6/406), Darimi, Sünen (1/184) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/128)

 

1008- Buna muhalif olan rivayetler de tenkide açıktır. Zira Urve b. ez-Zübeyr bu konuda Mervan'la tartışırken sonunda Mervan bir muhafızını Busra'ya göndermek zorunda kalmıştır. Muhafız gidip Busra'ya bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet ettiğini sorunca Busra, Mervan'ı doğrulayacak şekilde haber göndermiştir.

 

1009- Bilindiği gibi de Urve b. ez-Zübeyr bu konuda bu hadisle görüş belirtmiştir. Gönderilen o muhafız da Urve'nin yanında güvenilir biri olmasaydı Urve bu hadise göre görüş belirtmezdi.

 

1010- Yine rivayet edildiğine göre Urve bununla yetinmeyip Busra'ya bizzat kendisi bu hadisi sormuş, Busra da Mervan'ı doğrulamıştır.(--- Bakın: İbn Hacer, Telhisu'l-habir (1/131).

 

1011- Hişam b. Urve bildiriyor: Mervan, babam Urve'ye, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri olan Busra binti Safvan'dan naklen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest almadan namaz kılmasın" buyurduğunu bildirdi. Babam Urve buna önceleri inanmadı. Bizzat Busra'ya sorunca, Busra, Mervan'ı doğruladı. (--- Tirmizi, taharet (479), Hakim, Müstedrek (1/136), Darakutni, Sünen (1/53) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/129-130).

 

1012- Darakutnı der ki: Rabia b. Osman - Münzir b. Abdillah el-Hizamı - Anbese b. Abdilvahid ve Humeyd b. el-Esved bunu "Urve - Mervan Busra" kanalıyla rivayet ederek mutabaat etmişlerdir.

 

1013- Urve der ki: "Daha sonra bunu Busra'ya sorduğumda Mervan't doğruladı." (--- Hakim, Müstedrek (1/137), Darakutni, Sünen (1/53) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/129).

 

1014- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz çıplak elle tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın'' buyurmuştur. (--- Şafii, el-Ümm (1/19) ile Müsned (s. 4), Ahmed, Müsned (2/333), Hakim, Müstedrek (1/138); Darakutnı, Sünen (1/53) ve Nevevi, Mecmu' (2/34).

 

1015- Şafii, Taharet bölümünde hadisi bu şekilde rivayet etmiştir. Sünen Harmele'de ise" Abdullah b. Nafi' - Yezid b. Abdilmelik en-Nevfeli - Ebu Musa el-Hayyat - Said b. Ebi Said" kanalıyla aktarmıştır..

 

1016- Başka bir kanalla Muhammed b. İdrıs eş-Şafii: "Abdullah b. Nafi' bize şöyle bildirdi" demiş ve bu hadisi nakletmiştir. Ancak burada "Çıplak elle" lafzını zikretmemiştir. (--- Şafii, el-Ümm (1/19) ile Müsned (s. 4).

 

1017- Sünen Harmele'de Şafii şöyle demiştir: Yezid b. Abdilmelik'in hadisini ondan bir çok kişi rivayet etmiştir. Süleyman b. Amr ile Muhammed b. Abdillah b. Dinar bunlardandır. Ancak rivayet ederken Ebu Musa el-Hayyat'ı zikretmemişlerdir. Yezid b. Abdilmelik de Said el-Makburi'den hadis işitmiştir.

 

1018- Beyhaki der ki: Abdurrahman b. el-Kasım el-Mısrı, Ma'n b. İsa, İshak el-Fervi ve başkaları da bunu Şafii'nİn zikrettiği gibi Yezid kanalıyla Said'den rivayet etmişlerdir.

 

1019- Yezid, Yezid b. Abdilmelik b. el-Muğıre b. Nevfel b. el-Haris b. Abdilmuttalib b. Haşim'dir.

 

1020- Ahmed b. Hanbel'e Yezid sorulunca: "Medine ahalisinden bir hocadır ve bir sakıncası yoktur" demiştir.

 

1021- Beyhaki der ki: "Yezid b. Abdilmelik'in aktardığı gibi hadisi Nafi' b. Ebi Nuaym el-Kari de Said el-Makburi'den rivayet etmiştir."

 

1022- Muhammed b. Abdirrahman b. Sevban'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın" buyurmuştur.

 

1023- (İki raviden biri olan) İbn Nafi' ise bunu rivayet ederken İbn Sevban ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arasında fazladan Cabir'i zikreder.

 

1024- Şafii der ki: "Hadis alimlerden bir çok kişiden bu hadisi işittim. Ancak hiçbiri Cabir'i zikretmemiştir." (--- Bakın: Şafii, el-Ümm (1/19-20), ile Müsned (s, 4), İbn Mace, taharet (1/162), Beyhaki, es-Sünenü'lkübra (1/134), Zeylai, Nasbu'r-raye (1/57) ve İbnu'l-Cevzi, Tahkık (1/121),

 

1025- Beyhaki der ki: "Duhaym ed-Dimaşkı de bunu Abdullah b. Nafi'den mevsul olarak (yani Cabir'den) rivayet etmiştir."

 

1026- Şafii el-Kadim'de der ki: "Malik'in hadisinin mana olarak aynısını İbn Cüreyc, "İbn Şihab - Abdullah b. Ebi Bekr - Urve - Busra ile Zeyd b. Halid el-Cühenı" kanalıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etmişlerdir."

 

1027- Zühri bildiriyor: Abdullah b. Ebi Bekr'in bildirdiğine göre Urve ki, ben hadisi Urve'den bizzat işitmiş değilim-, Busra binti Safvan ve Zeyd b. Halid el-Cüheni'den naklen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın" buyurduğunu rivayet ederdi.

 

1028- İsnadı sahihtir. Zühri ravisi konusunda tereddüt etmemiş ve hadisi Busra ve Zeyd'den naklen zikretmiştir.

 

1029- Ahmed b. Hanbel de bunu Bursanı'den rivayet etmiştir. Muhammed b. Yahya ez-Zühli onun bu rivayetini tereddütsüz bir şekilde (yani Busra - Zeyd) mahfuz olan rivayet görmüştür. (--- Ahmed, Müsned (6/406-407),

 

1030- Muhammed b. İshak b. Yesar da bunu Zühri kanalıyla Urve'den, da Zeyd b. Halid el-Cüheni'den rivayet etmiştir.

 

1031- Zeyd b. Halid el-Cüheni der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tenasül uzvuna dokunan kişi abdest alsın" buyurduğunu işittim. (--- Ahmed, Müsned (5/194), İbn Ebi Şeybe, Musannef (1/163), Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/73), İbnu'l-Cevzi, Tahkik (1/118) ve Heysem!, Mecmau'z-zevaid (1/244).

 

1032- Züheyr b. Harb der ki: "Benim yanımda hadis bu şekildedir. Oysa bunu Urve, Busra'dan rivayet etmiştir."

 

1033- Beyhaki der ki: Zühri bu hadisi bizzat Urve'den değil, Abdullah b. Ebi Bekr'den işittiğini söylemiştir. Abdullah da güvenilir biridir. İbn Cüreyc'in rivayet ettiği gibi Urve de bunu Busra ve Zeyd b. Halid'den rivayet etmiştir.

 

1034- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tenasül uzvuna dokunan kişi abdest alsın" buyurmuştur. (--- Bakın: İbn Ebi Şeybe, Musannef (1/163), Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/74), Darakutn!, Sünen (1/53), İbnu'l-Cevz!, Tahkik (1/133-134) ve Zeylai, Nasbu'r-raye (1/59).

 

1035- Şafii de bunu Kitabu'l-Kadim'de Müslim b. Halid kanalıyla İbn Cüreyc'ten rivayet etmiştir.

 

1036- Şafii der ki: Müslim'in, İbn Cüreyc'ten bildirdiğine göre Amr b. Şuayb şöyle demiştir: "İbn Ömer, tenasül uzvuna dokunma konusunda Busra'nın Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan rivayetini duyduktan sonra ölene kadar dokunmadan dolayı abdest aldı." (---  Bakın: Abdurrezzak, Musannef (1/115) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/131).

 

1037- Yahya b. Ebi Kesir'in Ensar'dan bazı adamlardan bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın" buyurmuştur.

 

1038- İbn Ebi Müleyke bildiriyor: "Bir gün Ömer b. el-Hattab cemaate namaz kıldırıyordu. Bir veya daha fazla rekat kıldırdıktan sonra eli yanlışlıkla tenasül uzvuna değdi. Cemaate yerinizde kalın anlamında işaret ettikleri sonra da çıkıp abdest aldı. Sonra da geri dönüp namazın kalanını kıldırdı." (--- Abdurrezzak, Musannef (1/114) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/31).

 

1039- Yahya b. Ebi Kesir, Ensar'dan bir adamdan bildiriyor: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kıldıktan sonra gidip abdest aldı ve gelip bir daha onu kıldı. Kendisine: "Ama zaten onu kılmıştın'' denilince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tenasül uzvuma dokunmuş ve abdest almayı unutmuştum" buyurdu. (---  Abdurrezzak, Musannef (1/113-114).

 

1040- Mus'ab b. Sa'd der ki: (Babam) Sa'd b. Ebi Vakkas Kur'an okur, ben de mushafı tutup onu takip ederek dinlerdim. Bir ara onu takip ederken tenasül uzvum kaşınınca elimi oraya sokup kaşımaya başladım. Sa'd: "Sanırım tenasül uzvuna dokundun" deyince: "Evet!" karşılığını verdim. Bunun üzerine bana: "Kalkıp abdest al" dedi. Ben de gidip abdest aldım ve geri geldim. (--- Malik, tahtiret (1/42).

 

1041- Malik'in de Nafi'den bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer: "Tenasül uzvuna dokunan kişinin abdest alması gerekir" derdi. (--- Malik, tahtiret (1/42), Abdurrezzak, Musannef {1/115) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/13 1).

 

1042- Salim b. Abdillah der ki: Abdullah b. Ömer'in yıkandıktan sonra abdest de aldığını görünce: "Babacığım! Yıkanman abdest yerine de geçmiyor mu?" dedim. Babam: "Yeterli olur. Ancak yıkandıktan sonra bazen tenasül uzvuma dokunuyorum. Bundan dolayı da abdest alıyorum" karşılığını verdi. (--- Malik, tahtiret (1/43).

 

1043- Malik'in Hişam b. Urve'den bildirdiğine göre Urve: "Tenasül uzvuna dokunan kişiye abdest gerekir" derdi. (--- Malik, taharet (1/43).

 

1044- Şafii de Kitabu'l-Kadim'de Malik b. Enes'ten bütün bu hadisleri rivayet etmiştir.

 

1045- Hz. Aişe der ki: "Kadın, cinsel organına dokunduğu zaman abdest alir." (--- Hakim, Müstedrek (1/1.38), Darakutni, Sünen (1/54) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/133),

 

1046- Abdulazız b. Muhammed de bunu Ubeydullah b. Ömer'den rivayet ederek mutabaat etmiştir. 1047- Ata da tenasül uzvuna dokunmadan dolayı abdestin gerektiği konusunda İbn Abbas'tan rivayette bulunmuştur. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/131), İbn Hacer, Talhisu'l-habir (1/131-137) ve Zeylai, Nasbu'r-raye (1/54-69).

 

Mekhul ise Anbese b. Ebi Süfyan'dan o da Ümmü Habıbe'den, o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yönde hadis rivayet etmiştir. (--- Tirmizi, taharet (1/130), Hakim, Müstedrek (1/138), Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/75) ve İbn Ebi Hatim, Merasil (70).

 

1048- Şafii el-Kadim'de şöyle der: Bazıları bu konuda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grubun: "Böylesi bir durumda abdest gerekmez demesine dayanarak bize muhalefet etmiştir.

 

1049- Başka bir yerde ashabdan olan bu kişilerin isimlerini de zikretmiş, bunların içinde Hz. Ali, Huzeyfe, İbn Mes'ud, İbn Abbas, İmran b. Husayn, Ammar b. Yasir ve Sa'd b. Ebi Vakkas'ı saymıştır.

 

1050- Yine: "Onlar da bu hadisi Busra'dan rivayet etmişlerdir. Kadınlar konusundaki hadis ise zayıf görünmektedir" demiştir.

 

1051- Şafii der ki: "Bu konuda bizim görüşümüz Busra dışında kişiler kanalıyla da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir."

 

1052- Busra'dan rivayette bulunmamızdan dolayı bizi eleştirenler genel tarafından tanınmayan Aişe binti Acred, Ümmü Hidaş gibi kadınlardan rivayette bulunuyor, iki rivayete dayanıp İslam'daki ve hicretteki önceliği ve sahabeliğine rağmen Busra'yı zayıf görüyorlar. Ben bu hadisi Muhacir ve Ensar'dan çok sayıda kişinin bulunduğu bir mecliste zikrettiğimde içlerinden hiçbiri itiraz etmedi. Aksine bazıları bu konuda Busra'nın bu hadisiyle amel etmeye başladı. Bunlardan biri de Urve b. ez-Zübeyr'dir. Urve bu hadisi duyana kadar tenasül uzvuna dokunmanın abdesti gerektirmediğini düşünürdü. Ancak Busra'nın bu rivayetini duyunca kendi görüşünü bırakıp bu hadise göre amel etmiştir.

 

1053- İbn Ömer de Busra'nın bu hadisini duyunca ölene kadar tenasül uzvuna her dokunmasında abdestini tazelemiştir.

 

1054- Fakih ve diğer alimlerin de tutumu bu şekilde olmalıdır. (--- Bakın: Hazimi, ttibar (s. ısO).

 

1055- Beyhaki der ki: "Busra binti Safvan'ın konumu konusunda Şafii'nin söyledikleri doğrudur."

 

1056- Mansur b. Seleme el-Huzai der ki: Malik b. Enes bize: "Busra bint-i Safvan'ın kim olduğunu biliyor musunuz? Abdulmelik b. Mervan''ın anne annesidir. Onu iyi tanıyın" dedi.(--- Bakın: İbnu'l-Esir, Usdu'l-ğabe (7/40), İbn Hacer, el-İsabe (4/252) ve Hakim, Müstedrek (1/138)

 

1057- Mus'ab b. Abdillah ez-Zübeyrı der ki: "Busra binti Safvan b. Nevfel b. Esed, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat edenlerden biridir. Varaka b. Nevfel amcasıdır. Safvan b. Nevfel'in soyu Busra tarafından devam ettirilmiştir. Busra, Muaviye b. el-Muğıre b. Ebi'l-As'ın karısıdır." (--- Bakın: İbnu'l-Esir, Usdu'l-ğabe (7/40) ve İbn Hacer, el-İsabe (4/252).

 

1058- Zühri bildiriyor: Urve, Esed b. Abdiluzza b. Kusay b. Kilab oğullarından bir kadın olan Busra binti Safvan'a bu konuyu (tenasül uzvuna dokunmanın abdesti gerektirdiği hadisini) sorunca, Busra, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tenasül uzvuna dokunan erkek abdest alır. Cinsel organına dokunan kadın da abdest alır" buyurduğunu işittiğini söyledi. (--- Bakın: Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/132).

 

1059- Abdurrahman b. Nemir der ki: Zühri'ye: "Tenasül uzvuna dokunan erkek gibi cinselorganına dokunan kadının da abdest alması gerekiyor mu?" diye sorduğumda Urve b. ez-Zübeyr'den naklen söz konusu hadisi zikretti.

 

1060- Bu rivayeti zikretmemizin sebebi de (isnadında) Busra'yı belirtmektir.

 

1061- Abdullah b. Ebi Bekr de aynısını Urve'den rivayet ederken: "Biriniz tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdest alsın. Kadın için de aynı durum geçerlidir" lafzını kullanır.

 

1062- Bu daha sahihtir, ancak isnadında Busra'nın kim olduğuna dair açıklama yoktur. (--- Bakın: Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/132).

 

1063- Urve b. ez-Zübeyr'in Busra'dan duyduğu hadis sonrası hadise göre amel etmesi oğlu Hişam b. Urve'den gelen şu rivayette açıkça görülmektedir: Urve, Mervan b. el-Hakem'in yanındayken tenasül uzvuna dokunma konusu soruldu. Urve dokunmanın bir sakıncası olmadığını (abdeti gerektirmediğini) söyledi. Bunun üzerine Mervan muhafızlarından birini Busra binti Safvan'a yolladı. Muhafız Busra'ya Mervan adına: "Bana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişi eliyle tenasül uzvuna dokunduğu zaman abdestini tazelemeden namaz kılmasın'' buyurduğunu rivayet etmedin mi?'' diye sordu. Muhafız dönünce: "Busra bunu rivayet ettiğini söylüyor" dedi.

Sonrasında babam: "Tenasü! uzvuna veya kasıklarına veya hayalarına dokunan kişi abdestini tazeler" demeye başladı. (--- Hakim, Müstedrek (1/136) ve Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/138).

 

1064- Urve b. ez-Zübeyr, ilmi ve yüksek konumuna rağmen Busra'mn rivayetini kabul etmiş, hatta onun rivayetine dayanarak kıyas da yapmıştır.

 

1065- Bu konuda İbn Ömer'in rivayeti daha önce zikredilmişti.

 

1066- Beyhaki der ki: Tahavi'nin kitabında okuduğuma göre Busra'nın mechul olmasından dolayı Rabia ve başkası kanalıyla gelen hadisini zayıf göstermeye çalışmış, Mervan ve el-Harsı gibi bu hadisi Busra'dan rivayet edenleri cerh etmiştir. (--- Bakın: Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/72).

 

1067- Ancak Şafii'nin ve başkalarının Busra hakkında söyledikleri Urve'nin de onun rivayetini kabul edip ona göre görüş belirtmesi Busra'nın ve hadisi ondan rivayet edenlerin rivayeten güvenilir olduğunu bize göstermektedir. Bunun yanında Urve hadisi bizzat Busra'ya sormuş, Busra da hadisi Urve'ye nakledenlerin doğru söylediğini bildirmiştir.

 

1068- Tahavı bunu Urve'den rivayet eden kişinin Abdullah b. Ebi Bekr olduğunu iddia etmiş ve zayıflığına dair eleştirilerini onun üzerinde yoğunlaştırmıştır. Yine iddiasına göre Zühri bu hadisi Abdullah b. Ebi Bekr kanalıyla Urve'den rivayet etmiştir. Abdullah b. Ebi Bekr'in Urve'den olan rivayetinin de Zühri'nin Urve'den rivayeti gibi olamayacağını söylemiştir.

 

1069- Beyhaki der ki: Bu hadisi Malik de Muvatta'da Abdullah b. Ebi Bekr kanalıyla Urve'den rivayet etmiştir.

 

1070- Zühri bu hadisi Urve'den kaçırınca Abdullah b. Ebi Bekr kanalıyla Urve'den rivayet etmiştir. Aynı şekilde "Abdullah b. Ebi Bekr - Aişe" kanalıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanında böylesi kızlar bulunan kişi onlara iyi davrandığı zaman cehenneme karşı onun perdesi olurlar" hadisini rivayet etmiştir. (--- Müslim, birr (4/2027).

 

1071- Abdullah b. Ebi Bekr bu hadisi Urve dışında başka kanalla da Busra'dan rivayet etmiştir.

 

1072- Evzai bu hadisi "Abdullah b. Ebi Bekr - Ebu Bekr" kanalıyla rivayet ederken sağlam bir şekilde ezberlemişse Abdullah b. Ebi Bekr'in bunu bazen Ebu Bekr b. Muhammed kanalıyla Urve'den rivayet ettiğini göstermektedir. Zira bu hadis her ikisinde de vardır ve Evzai hadisi ikisinden de rivayet etmiştir.

 

1073- Her ikisi de hadis alimlerinin yanında fakih ve hadiste güvenilir kişilerdir.

 

1074-1075- Bize bildirildiğine göre Zühri şöyle demiştir: "Medine'de Abdullah b. Ebi Bekr gibisini tanımıyorum. Ancak haya sahibi ve çekingen biri olduğu için babasının gölgesinde kalmıştır."

 

1076- Bize rivayet edildiğine göre Ömer b. Abdilaziz, Ebu Bekr b. Muhammed'i Medine'ye kadı olarak atamış ve bir mektup göndererek oradaki sünnetleri kendisine yazmasını istemiştir. Bu konuda da Ebu Bekr'in yazacaklarına güvenmiştir.

 

1077- Beyhaki der ki: "Birinin (yani Tahavı'nin) hadisleri ve rivayetleri bildiğini söylemesine rağmen Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm ve oğlu Abdullah'ı tenkit edeceği aklıma gelmezdi."

 

1078- Tahavı: "Şayet bu hadisi Hişam b. Urve'nin, babasından rivayet ettiği söylenirse, Hişam b. Urve'nin bu hadisi babasından duymadığını söyleriz. Hişam bu hadisi Ebu Bekr (b. Muhammed b. Amr b. Hazm)'dan almıştır" demiş ve Hişam'ı tedlis yapmakla suçlamıştır.

 

1079- Beyhaki der ki: Hişam b. Urve bunu Ebu Bekr'den rivayet ediyorsa ne olmuş ki? Hadis alimlerinin tümünün yanında Ebu Bekr güvenilir biridir. Güvenilir olan biri bir üstteki ravi ile arasına mechul veya zayıf olan bir ravi sokuyarsa hadis zayıf görülür. Ama araya güvenilir olan bir ravi sokuyarsa hadis huccet sayılır.

 

1080- Hişam, kardeşi Osman b. Urve kanalıyla babası Urve'den koku ile ilgili hadisi rivayet etmiştir.

 

1081- Firar eden köle hakkındaki hadisi de Yahya b. Said kanalıyla Urve'den rivayet etmiştir.

 

1082- Böylesi rivayetler çoktur ve hadis alimlerinden hiçbiri böylesi rivayetleri reddetmiş değildir.

 

1083- Belki de Hişam bunu önce Ebu Bekr'den rivayet etmiştir. Daha sonra babasından duyunca Ebu Bekr'i bırakıp babasından aktarmaya başlamıştır. (--- Bakın: Ahmed, Müsned (6/406-407).

 

1084- Yahya b. Said bildiriyor: Şu'be: "Hişam b. Urve, babasından tenasül uzvuna dokunma konusundaki hadisi işitmiş değildir" dedi. Bu konuyu Hişam'a sorduğumda: "Hadisi babam bana bildirdi" dedi.

 

1085- Daha sonra Tahavı, tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdest gerektiğini söyleyen, ancak kendilerine itibar etmediğimiz hadisleri ele alıp bazen rivayet yönünde bazen de isnadında bulunan kopukluk yönünden zayıf göstermeye çalışır. Oysa tenasül uzvuna dokunmanın abdesti gerektirdiğini söyleyenler isnadında kopukluk bulunan rivayetlere itibar etmez.

 

1086- Biz şayet münferid ise ve başka bir hadis tarafından veya sahabe sözü tarafından desteklenmişse veya mürsel rivayetleri destekliyorsa ve kendisinden daha sağlam olan başka bir rivayete ters düşmüyorsa isnadında kopukluk bulunan bir hadise itibar ediyoruz. Kitabın başında da bu yönde gerekli açıklamaları yapmıştık.

 

1087- Muhammed b. Abdirrahman b. Sevban'ın mürselolan rivayetini, Şafii'nin nakletmesiyle Yahya b. Ebi Kesir'in Ensar'dan birilerinden naklen yaptığı mürsel rivayet desteklemiştir. Aynı şekilde Amr b. Şuayb'ın rivayeti desteklemiştir. Sahabeden bir grubun da sözleri onun mürsel rivayetini desteklemiştir ki ashab da sözlerini konu hakkında işittikleri hadislere dayandırırlar. İsnadları sahih, hatalardan uzak olan farklı kanallarla bu konuda bize rivayet edilenlerin yanında TahavI'nin görüşünün bir değeri yoktur.

 

1088- Amr b. Şuayb'ın hadisi mevsul olarak da rivayet edilmiştir.

 

1089- Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Tenasül uzvuna dokunan erkek abdest alsın. Cinsel organına dokunan kadın da abdest alsın.'' (--- Ahmed, Müsned (2/223), Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/132-133), Hazimi, itibar (s. 145), Zeylai. Nasbu'r-raye (1/58) ve Heysemi, Mecmau'z-zevaid (1/245).

 

1090- İshak b. İbrahım el-Hanzai, de bunu Müsned'inde Bakiyye b. el-Velid kanalıyla Dimaşk kadısı Muhammed b. el-Velid ez-Zübeydi'den rivayet etmiştir.

 

1091- Zübeydı güvenilir ravilerden biridir.

 

1092- Aynı şekilde Abdullah b. el-Muemmel el-Mahzumi kanalıyla Amr'dan rivayet edilmiştir. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/133).

 

1093- Aynı şekilde Sabit b. Sevban kanalıyla Amr'dan rivayet edilmiştir. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (1/133).

 

1094- Tahavı der ki: "Sizler Amr b. Şuayb'ın, babasından bir şey işitmediğini ondan naklen yaptığı rivayetleri de yazılı sayfalardan aldığını söylüyorsunuz.'' (--- Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/75).

 

1095- Cevap olarak deriz ki: "Bunu kim söylüyor? Hadis alimleri arasında Amr b. Şuayb'ın babasından hadis işittiği konusunda hiçbir ihtilaf yoktur.''

 

1096- Buhari, Tarih'de şöyle der: ''Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdillah b. Amr b. el-As, babasından, Said b. el-Müseyyeb'den ve Tavus'tan hadis işitmiştir.''

 

1097- Derim ki: Burada tartışma konusu, Şuayb'ın dedesi Abdullah b. Amr'dan hadis işitip işitmediğidir.

 

1098- İhramlıyken cinsel ilişkiye girme konusunda Şuayb'ın, dedesi Abdullah b. Amr'dan hadis işittiğine delalet eden şeyler zikretmiştik.

 

1099- Muhammed b. Ali b. Hamdan el-Varrak der ki: Ahmed b. Hanbel'e:

"Amr b. Şuayb, babasından bir şey işitti mi?" diye sorduğumda:

"Rivayetlerinde ''Babam bana bildirdi'' diyor" karşılığını verdi. Ona: "Peki babası Abdullah b. Amr'dan bir şey işitti mi?" diye sorduğumda: "Evet, gördüğüm kadarıyla işitti" dedi.

Darakutnı der ki: Ebu Bekr en-Nısaburi'nin şöyle dediğini işittim: "Amr, Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdillah b. Amr'dır. Amr b. Şuayb, babası Şuayb'dan hadis işitmiştir. Aynı şekilde dedesi Abdullah b. Amr'dan da hadis işitmiştir." (--- Bakın: İbn Hacer, Tehzibu't-tehzib (8/55).

 

1100- Tirmizi'nin İlel kitabında Buhari'nin: "Tenasül uzvuna dokunma konusunda Abdullah b. Amr'ın hadisi benim yanımda sahihtir" dediğini okudum.

 

1101- Beyhaki der ki: Biz ise bu konuda zikredilen hadislere dayandık.

Amr b. Şuayb'ın rivayeti de onları desteklemektedir. Fakat belki de bu hoca (Tahav!) emin olamadığı bir şeyi işitmiştir. Bu konuda onun hatalı olduğunu açıklamak istedim. Ona benzer bir çok hadis konusunda susması ise hadis ilmi konusunda uzman olmadığını göstermektedir. Birilerinden bazı sözler işitmiş, ancak onların doğruluğundan emin olmamıştır. Doğruya ancak Allah ulaştırır.

 

1102- - Allah bize ve ona merhamet etsin - Tahav!, Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin hadisini Muhammed b. İshak b. Yesar kanalıyla zikretmiş, ardından İbn İshak'ı tenkit edip huccet olmadığını söylemiştir. Urve bu hadisi Mervan b. el-Hakem'den duyduğunda inkar ettiği için de hatalı olduğunu dile getirmiştir. Dediğine göre bu olay Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin ölümünden sonra gerçekleşmiştir. O halde Urve, Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen kendisine rivayet ettiği bir hadisi Busra'dan geliyor diye nasıl inkar edebilir?

 

1103- Beyhaki der ki: Keşke Tahavi'nin diğer konularda huccet saydığı kişiler Muhammed b. İshak b. Yesar gibi olsalardı. Oysa hadis alimlerinin ittifakla zayıf gördüğü kişileri kitabında huccet olarak göstermektedir.

 

1104- Hocamız Şafii bu hadisi İbn Cüreyc kanalıyla İbn Şihab'dan, o Abdullah b. Ebi Bekr'den, o da Urve'den, o da Busra ile Zeyd b. Halid'den rivayet etmiştir.

 

1105- İshak b. İbrahim el-Hanzali de Müsned'inde bu hadisi zikrettiğimiz kanalla tahric etmiştir.

 

1106- Bu da içinde Muhammed b. İshak veya adaleti konusunda ihtilaf olan herhangi bir ravi bulunmayan sahih bir isnaddır.

 

1107- İbn İshak'a itiraz edilecek konu bu hadisi Zührl kanalıyla bizzat Urve'den rivayet etmesidir. Zira Zühri bu hadisi Urve'den işitmiş değildir. Bu konuda İbn Cüreyc'in rivayetini duymayan veya tereddüt ile duyan birisi ancak İbn Şihab'ın bunu rivayet ederken isnadında Zeyd b. Halid'i zikretmesine itiraz edebilir.

 

1108- Bu olayın Zeyd b. Halid el-Cüheni'nin ölümünden sonra gerçekleştiğini söyleyenler ise yanılgıya kapılmıştır. Alimler de yanılgı üzerinden bir rivayeti tenkit edemez. Zeyd b. Halid hicri 78 yılına kadar yaşamıştır.

 

1109- Mervan ise hicri 65 yılında ölmüştür.

 

1110- Tarih alimleri böyle demişlerdir.

 

1111- Belki de Mervan bu konuyu Urve'ye sorduğu zaman Urve bu hadisi duymamıştı. Sonra bunu Busra'dan, ondan sonra da Zeyd b. Halid el-Cüheni'den işitip bu konuda onların rivayetine itibar etmiştir.

 

1112- Ravilerinin farklılığından dolayı Zühri'nin hadisini illetli görenlere gelince, rivayet sağlam ve güvenilir olan kişilerin isnadlarıyla da gelmiş ve söz konusu illeti ortadan kaldırmıştır. Bazıları bu konuda "Zühri, Urve'den, o da Aişe'den" diyerek rivayette bulunup hata etmiştir. Hatta bazıları "Hişam b. Urve, Urve'den, o da Erva'dan" demiştir. Ancak böylesi bir durum konu hakkında güvenilir olan kişilerden gelen rivayetleri sorunlu kılmaz. Bu durum zayıf olan kişilerin sika olan kişilerden yaptığı rivayetlerde de mevcuttur. Ancak bu sika olan kişilerin diğer rivayetlerini illetli kılmamakta, hadis ve fıkıh alimleri de böylesi rivayetleri reddetmemektedir. Doğrusunu da Allah bilir.

 

1113- Şafii Kitabu'l-Kadim'de şöyle der: Yemame kadısının ve Muhammed b. Cabir'in, Kays b. Talk'tan, onun da babasından naklen tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdest gerekmediği yönünde Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadis rivayet ettikleri söylenmiştir.

 

1114- Kays'ı sorduğumuzda rivayetlerini kabul etmemizi sağlayacak kadar onu tanıyan olmadığını gördük. Bunun yanında güvenilir gördüğümüz, hadislerini onun hadislerine tercih edeceğimiz, ezberini daha sağlam bulduğumuz kişiler de onun rivayetlerine muhalif rivayetlerde bulunmuşlardır.

 

1115- Beyhaki der ki: Şafii burada Yemame kadısı Eyyub b. Utbe ile Muhammed b. Cabir es-Suhaymi'nin Kays b. Talk'tan olan rivayetini kastetmiştir.

 

1116- Kays b. Talk, babasından bildiriyor: "Ey Allah'ın Resulü! Birimiz namaz kılarken tenasül uzvuna dokunması durumunda abdestini tazelemesi gerekir mi?" diye sorduğumda, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gerekmez, o senden bir parçadır" buyurdu. (--- Tayalisi, Müsned (s. 147) ve Ahmed, Müsned (4/22).

 

1117- Kays b. Talk, babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyarken adamın biri geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Namazdayken tenasül uzvuma dokundum" veya: "Kişinin namazdayken tenasül uzvuna dokunması hakkında ne dersin?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu uzvun senden bir parçadır" buyurdu. (--- Ebu Davud, taharet (182), Tirmizi, taharet (1/81), Nesai, taharet (1/101), İbn Mace, taharet (483) ve Ahmed, Müsned (4/22-23).

 

1118- Aynısı Hemmam b. Yahya kanalıyla Muhammed b. Cabir'den lafız konusunda tereddütle rivayet edilmiştir. Buna göre adam: "Namazda bacağımı kaşırken elim tenasül uzvuma değdi" demiştir veya adamın böyle dediğini işitmiştir.

 

1119- Aynısı Hammad b. Zeyd kanalıyla Muhammed b. Cabir'den namaz konusu zikredilmeden rivayet edilmiştir. Yine bu rivayette bu olayın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'i inşa ettiği sırada gerçekleştiğini gösteren ifadeler yer almıştır.

 

 

1120- Eyyub b. Utbe hadis alimlerinin yanında zayıf biridir.

 

1121- Muhammed b. Cabir de hadis alimlerinin yanında zayıf biridir.

 

1122- Aynısını Mülazim b. Amr, Abdullah b. Bedr kanalıyla Kays b. Talk'tan rivayet etmiştir. Ancak Buhari ve Müslim ikisinin rivayetlerini huccet görmemişlerdir.

 

1123- Aynısını İkrime b. Ammar, Kays b. Talk'tan mürsel olarak rivayet etmiştir. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (1/8S).

 

1124-1125- Kays b. Talk bildiriyor: Talk, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kişinin namazda iken tenasül uzvuna dokunması konusunu sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir sakıncası olmaz! Zira o da bedeninden herhangi bir parça gibidir" buyurdu.

 

1126- isnadında kopukluk vardır. Zira Kays, Talk'ın soru sormasına şahit olmamıştır. ikrime b. Ammar da bunu Kays'tan rivayet edenler arasında en iyi olanıdır. ikrime b. Amma( ın tadili konusunda da ihtilaf edilmiştir. Müslim b. el-Haccac başka hadislerde ikrime'yi huccet görmüş, Buhari hadislerini bırakmıştır. Yahya b. Said el-Kattan ve başkaları da onu zayıf bulmuşlardır.

 

1127- Kays b. Talk'a gelince, Reca b. Mürecca'nın bildirdiğine göre Yahya b. Main, Busra binti Safvan'ın hadisini huccet kabul etmiştir.

 

1128- Ali b. el-Medını ise Kays b. Talk'ın hadisini huccet kabul etmiş ve Yahya'ya: "Mervan bir muhafız gönderip cevap gelene kadar beklemişken sen Busra'nın isnadını nasıl kabul edebiliyorsun?" diye sormuştur. Yahya: "Urve de cevaba ikna olmamış ve bizzat gidip Busra'ya sormuştu" demiştir.

 

1129- Sonrasında Yahya: "Alimler Kays b. Talk hakkında çokça tenkitlerde bulunmuşlardır. Bundan dolayı hadisleri huccet olamaz" demiştir.

 

1130- Ahmed b. Hanbel de onlara: "ikinizin de dediği doğrudur" demiştir.

 

1131-1132- Sonrasına Redı, Yahya'nın İbn Ömer'in sözünü huccet görmesini, Ahmed'in de Eba Kays el-Evdi'nin Hüzeyl kanalıyla İbn Mes'ud'dan buna muhalif olan rivayetini zayıf bulmasını zikreder. (--- Hakim, Müstedrek (1/139).

 

1133- Bu açıklamalar tamamıyla Sünen kitabında mevcuttur. (--- Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra (11136).

 

1134- İbn Ebi Hatim der ki: Babam ile Eba Zür'a'ya bu hadisi sorduğumda: "Kays b. Talk rivayetleri huccet olarak kabul edilecek biri değildir" dediler ve sağlam olmadığını, zayıf biri olduğunu söylediler.

 

1135- Beyhaki der ki: Buhari ve Müslim, Kays b. Talk'ın hadislerine Sahih'de yer vermemişler, hem bu rivayetini, hem de ondan hadis nakleden kişilerin çoğunun rivayetini huccet görmemişlerdir.

 

1136- Buhari ve Müslim, Busra binti Safvan'ın hadisine, Urve'nin bu hadisi ondan veya Mervan kanalıyla Busra'dan işitip işitmediği konusundaki ihtilaftan dolayı Sahih'lerinde yer vermemiş olsalar da onun diğer hadislerini huccet görmüşlerdir.

 

1137- Buhari, hacda temettü konusunda Mervan b. el-Hakem'in hadisini huccet görmüştür.

 

1138- Akşam namazındaki kıraat konusundaki hadisini de huccet görmüştür.

 

1139- Cihad konusundaki hadisini de huccet görmüştür.

 

1140- Yine şiir ve diğer konulardaki hadislerini de huccet görmüştür. Her halükarda onun bu hadisi Buhari'nin şartlarına göre sahihtir.

 

1141- Şayet Urve'nin bu hadisi Busra'ya sorduğu sabit ise Buhari'nin de Müslim'in de şartlarına göre sahih bir hadistir.

 

1142- Urve'nin hadisi Busra'ya sormasını, Busra'nın da bu konuda Mervan'ı doğrulamasını daha önce zikretmiştik. Şafii'nin de belirttiğine göre bu da isnadı bakımından Busra'nın hadisinin Talk b. Kays'ın rivayetine tercih edilmesinin de gerekçesidir.

 

1143- Beyhaki der ki: Bir hadisin diğerine tercih edilmesi de muhalif rivayetlere karşı hadisin sıhhat şartlarını taşıması ve ravilerin adaletine bağlıdır.

 

1144- Bunu burada açıklamak da geniş bir yer tutacaktır. Buhari ve Müslim'in diğer hadislerde muhalif rivayetler içinden bunların rivayetini kabul etmesi, onları tanıyan ve tanımayan hadis alimlerine, diğer raviler içinden bu ravileri tercih etiklerini de göstermektedir. Bu da Şafii'nin isnad bakımından Busra'nın hadisini Kays b. Talk'ın hadisine tercih etme konusunda söylediklerini haklı çıkarmaktadır.

 

1145- Huccet gördükleri sahabi sözlerine gelince, Şafii bu konuda tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdestin gerektiğini söyleyenlerin sözlerini, gerekmediğini söyleyenlerin sözüne tercih etmiştir. Zira abdestin gerekmediğini söyleyenler bunu kendi görüşlerine göre söylemişlerdir. Abdestin gerekli olduğunu söyleyenler ise bu konuda öncekilerin uygulaması ile rivayetlerine dayanmışlardır.

 

1146- Tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdestin gerektiği Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisiyle sabittir. Bir hüküm Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözüyle sabit olduğunda buna muhalif olan hiçbir şahsi görüşün huccet değeri yoktur. Doğruya ancak Allah ulaştırır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Pis Bir Şeye Dokunmanın Abdesti Gerektirmemesi