MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
MUKADDİME |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şafii'nin Doğum ve
Ölüm Tarihi, Yaşı, Soyu, Nesebi ve Şerefli Kökeni
386- Muhammed b. İdrıs
eş-Şafii der ki: Yemen'de doğdum (yani anne tarafından Yemen asıllıyım). Annem orada
heba olmamdan endişe edince: "Baba tarafından akrabalarının yanına git.
Burada anne tarafından soyunun daha ağır basmasından endişe ediyorum"
dedi. Hazırlığımı yapınca da Mekke'ye geldim. Henüz on yaşındaydım veya o
yaşlardaydım. Akrabalarımdan birinin yanına gidip ilim öğrenmeye başladım.
Akrabam bana: "Bununla uğraşma! Sana faydası olacak bir şeyle uğraş"
derdi. Ancak en büyük zevkim ilim ve ilim öğrenme oldu ki sonunda Yüce Allah
bana ilmi ihsan erti. (--- Hatib, Tarihu Bağdad (2/59) ve Beyhaki, Menakibu'ş-Şafii
(1/17).
387- Şafii der ki:
"Gazze'de doğdum. Daha sonra annem beni Askalan'a götürdü." (---
Zehebi, Siyeru a'lami'n-nubela (10/6).
388- Rabi' der ki:
"Şafii hicri 204 yılında 54 yaşındayken vefat erti."
389- Rabi' b. Süleyman
el-Muradı der ki: Hastalandığı zaman Şafii'nin yanına girdim. Öğrenci
arkadaşlarımızı sorunca: "Tartışıyorlar" karşılığını verdim. Bunun
üzerine bana: "Tüm insanların kitaplarımdaki şeyleri öğrenmiş olmalarını,
ancak hiçbir kitabın bana nisbet edilmemesini isterdim" dedi. Şafii bu
sözleri hicri 204 yılında Pazar günü söyledi, Perşembe günü de vefat etti. Cuma
gecesi onu defnedip mezarlıktan ayrıldığımızda Şaban ayının hilalini gördük.
(--- Müsnedü'ş-Şafii (113).
390- Rabi' b. Süleyman'a
Şafii'nin yaşı sorulunca: "Elli küsur" demiştir.
Bu rivayette bu şekilde
geçmektedir. Şafi!'nin Cuma günü vefat ettiği de söylenmiştir.
391- Rabı' b. Süleyman
der ki: "Şafii Muhammed b. İdris b. el-Abbas b. Osman b. Şafi' b. es-Saib b.
Ubeyd b. Abdi Yezid b. Haşim b. el-Muttalib b. Abdi Menaf b. Kusay b. Kilab b.
Murre b. Ka'b b. Lüey b. Galib b. Fihr b. Malik b. Nadr b. Kinane b. Huzeyme b.
Müdrike b. İlyas b. Mudar b. Nizar b. Ma'd b. Adnan b. Hemeysa' bize şöyle
bildirdi... " (--- Müsnedü'ş-Şafii (122).
392- Şafii,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcaoğullarındandır.
393- Ebu Abdillah der
ki: Fadl b. Ebi Nasr'ın bana söylediğine göre Şafii'nin soy kütüğünü bu şekilde
Abdulhakem oğulları mezarlığında Şafii'nin mezar taşı üzerinde okumuştur.
Okuduğu kütükte de Ma'd'dan sonra: "b. Adnan b. Edd b. Uded b. el-Hemeysa'
b. binti İsmail b. İbrahım Halilurrahman" eklemesini görmüştür.
394- Şafii'nin künyesi
Ebu Abdullah'tır.
395- Ebu Ahmed Abdullah
b. Adiy el-Hafız der ki: "Mısır'da Şafii'nin mezarında biri baş ucunda
biri de ayak kısmında bulunan taştan iki levha üzerinde soy kütüğünü okudum.
Soyu İbrahım Halilurrahman'a kadar dayanıyordu."
Sonrasında Ebu Ahmed bu
taşlarda yazılan şeyler ile onun vefat tarihini zikreder.
396- Muhammed b. İsmail
el-Buhari der ki: "Muhammed b. İdrıs Ebu Abdillah eş-Şafii el-Kureşı
Mısır'da ikamet etti. Hicazlıdır ve hicri 204 yılında vefat etmiştir. Malik b.
Enes'in derslerine katılmıştır." (--- Buhari, Tarihu'l-kebir (1/1/42) ve
Zehebi, Siyeru a'lami'n-nubela (10/605).
397- Beyhaki der ki:
Şafii, Kureyş'ten Abdulmuttalib b. Abdi Menaf oğullarından biri olarak bilinir.
Tarih kitapları ile şiirlerde nesebi bu şekilde zikredilir.
398- Şafii, Bağdat'ta
Muttalibı olarak bilinir. Halifenin yanında girdiği zaman İbn Deeb de oradaydı.
İbn Deeb onu görünce halifeye şöyle dedi:
"Vallahi bu adam
Muttalib b. Abdi Menaf oğullarındandır. Onun dedeleri senin de dedelerindir.
Onların kardeşleri olan Haşim ve Abdi Şems cahiliye döneminde saygınlığından
dolayı dedesine çok değer verirlerdi. Oturacağı zaman biri ona ridasını verir,
ona yaslanırdı. Yorulduğu zaman diğeri de ridasını yaslanması için ona
verirdi."
399- Şafii, Harun
er-Reşıd'in yanına girip de Harun sözlerini dinleyince: "Allah ailemde senin
gibileri çoğaltsın" dedi.
400- Harun er-Reşıd,
Şafii'nin tartıştığı kişileri delilleriyle susturup yendiğini işitince üç defa:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru söylemiş!" dedi ve
şöyle devam etti: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kureyş'ten
öğrenin, ancak onlara öğretmeye kalkışmayın'' buyurmuştu. Abdi Menaf
oğullarından birinin filan kişiyi susturmasında garipsenecek bir durum
yok."
401- Ebu Abdillah
el-Hafız der ki: "Şafii'nin ailesinden bize rivayetleri gelenler şunlardır:
Said b. Ubeyd b. Abdi Yezid, Şafi' b. es-Saib'in kardeşi Abdullah b. es-Saib,
Rükane b. Abdi Yezid, Abdullah b. Ali b. es-Saib, Talha b. Rükane, Yezid b.
Talha, Abbas b. Osman b. Şafi', Şafii'nin amcası Muhammed b. Abbas, Muhammed b.
Ali b. Şafi', Saib b. Yezid b. Rükane, Ali b. es-Saib ve Muhammed b. Ali b.
Yezid b. Rükane."
402- Beyhaki der ki:
"Bunlardan biri de kardeşi Abdullah b. Ali'dir."
403- Ebu Abdillah der
ki: "Bunlardan biri de Şafii'nin kardeşi Abdullah b. İdrıs b. Abbas'tır. Diğeri;
amcası oğlu İbrahım b. Muhammed b. Abbas eşŞafii'dir. Bir diğeri de kardeşi
Abdullah b. Muhammed'dir."
404- Sonrasında Ebu
Abdillah bunlardan her birinden gelen rivayetleri zikreder.
405- Rükane b. Abdi
Yezid b. Haşim b. Muttalib, Saib b. Ubeyd b. Abdi Yezid ve Abdullah b. es-Saib
b. Ubeyd de bunlardandır ve sahabedendir.
406- Rükane b. Abdi
Yezid, karısını dönüşsüz bir şekilde boşayan ve bunu Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) soran kişidir.
407- Saib b. Ubeyd,
Bedir savaşında Abbas b. Abdilmuttalib ile birlikte Müslümanlara eSİr düşen
kişiydi. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirildiğinde Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun için: "Bu benim kardeşimdir, ben de
onun kardeşiyim" buyurmuştur.
408- Saib, sima olarak
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benzeyen biriydi. 409- Abdullah b.
es-Saib, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de kıldığı namazı ve
bu namazın ilk rekatında Mü'minun Suresi'ni okuduğunu rivayet eden kişidir.
(--- İbnu'!-Esir, Usdu'l-ğdbe (3/170).
410- Müslim b. el-Haccac
der ki: "Abdullah b. es-Saib, Mekke valisi olan bir sahabidir. Hadisleri
sahihtir. Muhammed b. İdrıs'in dedesi Şafi' b. essaib'in kardeşidir."
411- Beyhaki der ki:
uŞafii'nin böylesi bir soydan dolayı faziletini ancak cahiller inkar
edebilir.''
412- Babasının nineleri
ise Haşim b. Abdi Menafa nisbet edilir. Annesinin de Yunus b. Abdila'la'nın
bildirdiğine göre Hz. Ali'nin ailesine yakınlığı vardır. Şafii nine ve anne
tarafından Haşim oğulları, baba tarafından Muttalib oğullarındandır.
413-414- Abdullah (b.
Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: UKureyşlilere dil uzatmayın. Onların alimi yeryüzünü iZimle
doldurur. Allahım! Kureyş'ten, önce gelenlere azabı tattırdın! Sonra gelenlere
nimetlerini tattır. " (--- Hatib, Tarihu Bağdad (2/58), İbnu'l-Esir,
Usdu'l-ğabe (3/170), Beyhaki, Menakibu'ş-Şafii (1/79-80) ve İbn Hacer, el-İsabe
(2/11) ile Tevali't-tesis (45).
415- Kureyş'in alimleri
konusunda benzer manada bir hadisi İbn Abbas da Hz. Ali'den merfa olarak
rivayet etmiştir. (--- Beyhaki, Menakibu'ş-Şafii (1/26), Razi, Menakibu'ş-Şafii
(35) ve İbn Hacer, Tevali't-tesis (47).
416- Benzeri bir hadis
Eba Hureyre'den yine merfa olarak rivayet edilmiştir. (--- Hatib, Tarihu Bağdad
(2/61), Beyhaki, Menakibu'ş-Şafii (1/27), İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye
(10/253), Razi, Menakibu'ş-Şafii (135) ve İbn Hacer, Tevali't-tesis (46).
417- Hocalarımızdan
bazıları yeryüzünü İlimle dolduracak olan Kureyşli bu kişinin Şafii olduğunu
düşünmüştür. Ahmed b. Hanbel'in de böyle düşündüğü rivayet edilmiştir. Eba
Nuaym Abdulmelik b. Muhammed elEsterabazı ve başkaları da aynı şeyi
söylemiştir.
418- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Onların alimi yeryüzünü iZimle
doldurur" sözünü Kureyşli her bir alim için yormak doğru olmaz. Zira
Kureyşli bir çok alim gördük, ancak bunların ilmi yeryüzünde yayılmış değildir.
Bundan dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözüyle bazı alimleri
kast etmiştir.
419- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözünden kasıt, ilmi diğer alimlere baskın
çıkan ve her yerde şöhret bulan Kureyşli alimler ise, Şafii ilmi diğer
alimlerden baskın çıkmış ve bu konuda yeryüzünde şöhret bulmuş biridir. Bu
durumda Şafii bu hadiste zikredilenlerden biridir.
420- Bundan kasıt, daha
fazla şöhret ve yayılma ise Kureyşliler içinde bunu Şafii'den daha fazla hak
eden birini bilmiyoruz. Zira Kureyşli alimler içinde dinin usul ve furu'una
yönelik kitaplar tasnif etmiş, kitapları çoğaltılmış, sözleri ezberlenmiş, ilmi
gücü herkes tarafından kabul görüp şöhret bulmuştur. Görüşleri isabetli,
Allah'ın Kitab'ına bağlı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolundan
giden, hocalarının sözlerine itibar eden, zorlu konularda insanlara doğruyu
gösterip açıklayan biri olduğu görülünce de ilim talebeleri onun ilminden
faydalanmış, alimler onun mezhebine göre fetvalar vermiş, kadılar onun
hükümleriyle hüküm vermiş ve çoğu kişi onun görüşlerini desteklemiştir.
Şafii, Kureyş'ten
yeryüzünü ilimle dolduran ve mezhebinden olanların zamanla daha da arttığı
biridir. Bu bakımdan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İmamlar
Kureyş'tendir. Kureyşlileri önünüze geçirin, ancak önlerine geçmeye çalışmayın.
Kureyş'ten öğrenin, ancak onlara öğretmeye çalışmayın" sözü ile:
"İman Yemenli,
hikmet de Yemenlidir" sözünün kapsamına girenlerİn en başında Şafii
gelmektedir.
421- Şafii, Gazze
doğumludur. Gazze her ne kadar mukaddes topraklarda bulunsa da Yemenlilerden
bazı boyların orada ikamet etmesinden dolayı Yemenli sayılır. Şafii, Mekke ve
Medine'de yetişmiştir ki ikisi de Yemen olarak bilinir.
422- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''Yüce Allah her yüz yılın başında bu ümmete dinlerini yenileyecek birini
gönderir.'' (--- Hatib, Tarihu Bağdad (2/62), Ebu Nuaym, Hilye (9/97), Beyhaki,
Menakibu'ş-Şafii (1/137), İbn Hacer, Tevali't-tesis (48) ve Hakim, Müstedrek
(4/522).
423- Beyhaki der ki: Muhammed
b. Ali b. el-Hüseyn der ki: Hocalarımızın: ''İlk yüz yılın başında gelen kişi
Ömer b. Abdilazız'dir. İkinci yüz yılın başında gelen kişi ise Muhammed b.
İdris eş-Şafii'dir" dediğini işittim.
424- Beyhaki der ki:
Bize bildirildiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir: "İlk yüz yılın
başında gelen kişi Ömer b. Abdilazız'di. İkinci yüz yılın başında gelen kişinin
ise Şafii olmasını umuyorum.'' (--- Beyhaki, Menakibu'ş-Şafii (1/137, 138), İbn
Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye (10/253) ve İbn Hacer. Tevali't-tesis (48).
425- Ebu'i-Velid Hassan
b. Muhammed el-Fakıh der ki: Alimlerden bir adamın Ebu'l-Abbas b. Sureyc'e
şöyle dediğini işittim: "Sevin ey kadı! Yüce Allah Müslümanlara ihsanda
bulunarak ilk yüz yılın başında Ömer b. Abdilazız'i gönderdi. Ömer b. Abdilazız
her türlü sünneti ihya edip her türlü bidati öldürdü. Yüce Allah Müslümanlara
yine ihsanda bulunarak ikinci yüz yılın başında Şafii'yi gönderdi. Şafii de her
türlü sünneti ihya edip her türlü bidati öldürdü. Yüce Allah üçüncü yüz yılında
başında seni göndererek bizlere ihsanda bulundu. Sen de her türlü sünneti
sağlamlaştırıp, her türlü bidati zayıflattın." (--- Hatib, Tarihu Bağdad
(4/289) ve Hakim, Müstedrek (4/522-523).
426- Bu konuda şu
beyitler de söylenmiştir: "İki kişi bereketleriyle geçip gittiler Biri
halife Ömer'dir, diğeri Şafii'dir Herkesin kabul ettiği dahidir Muhammedin amca
oğlu, Peygamber'in varisidir."
427- Son beyit bazen
"Muhammed'in amca oğlu, insanların en hayırlısıdır" şeklinde
söylenmiştir.
428- Alim, Ebu'l-Abbas'a
devamen şöyle der: "Ey Ebu'l-Abbas! Umuyorum ki o ikisinin ardından
Ahmed'in topraklarını sulayan üçüncü kişi sensindir."
429- Ebu'l-Abbas bunları
duyunca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve: "Bu adam benim ölüm haberimi
veriyor" dedi. Ebu'l-Abbas o yıl içinde de vefat etti.
430- Başka bir yerde bu
şiiri hocamız Ebu Abdillah'ın kendi el yazısından şu şekilde okudum:
"Şafii, dahi olan
Muhammed'dir
Muhammedin amca oğlu,
Peygamber'in varisidir."
431- Üçüncü beyitte de
"Umuyorum" yerine "Sevin" lafzın! kullanmıştır. 432-
Beyhaki der ki: Eba Abdillah Muhammed b. İdrıs eş-Şafii'nin usule yönelik
görüşleri, asil soyu, ilmin her alanında yüksek konumu hakkında bize ulaşanları
değişik başlıklar altında zikrettik. Bu başlıklardan her biri hakkında
Şafii'nin sözleri ve ona yönelik söylenenler müstakil bölümlerde ele
alınabilir. Ben bu eserde bunlardan sadece maksadımı gösterip açıklayacak olan
bilgileri zikrettim.
433- Şafii der ki:
Büyüyüp ilim talep etmeye başladığımdan beri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hadislerini yazmaya, dinin sembolleri olan ashabın sözlerini derlemeye,
bunları bilenleri dinlemeye, ezberleyen ravilerin durumlarını öğrenmeye, merfu
mu mevkuf mu, mevsul mu mürsel mi olduklarını çıkarıp doğrusunu yanlışından
ayırmak için çaba göstermeye başladım.
434- Daha sonra şeriat
ilmi konusunda kitaplar tasnif eden, her biri de Kitab ve sünnetten kendi
bilgisine göre mezhebini oluşturan alimlerin kitaplarını incelemeye başladım.
Her birinin kendi alanında yüklendiği sorumluluğu yerine getirip içtihat
ederken hakkı ortaya koymaktan başka bir gaye taşımadığını gördüm. Sahih bir
hadiste Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içtihat edip isabet edene
iki sevap, hata edene ise bir sevap verileceğini vaat etmiştir. Bu bir sevap da
hataya değil kişinin içtihadına yönelik gösterdiği çaba içindir. içtihadında
yaptığı hatanın vebali de kendisinden düşürülür. Zira batına değil zahire göre
hüküm verme sorumluluğu vardır. Gaybı da Allah'tan başkası bilemez.
435- Bu imamlardan biri
kıyas yapacağı zaman da kıblenin bilinemeyeceği durumlarda her bir kişinin
farklı bir yön söyleyebilmesi gibi başka bir imamın yapacağı kıyastan farklı
bir sonuca varabilir. Kıyas sonucunda yapılan hatadan dolayı da kıyas sahibi
inşaallah sorumlu tutulmayacak, bu yönde gösterdiği gayretten dolayı sevabını
alacaktır.
436- Biz de bu
imamlardan birinin nassa veya sünnete veya icmaya veya kıyasa muhalif olarak
verdiği hükümden dolayı sorumlu tutulmayacağını umuyoruz. Zira kişi bir
konudaki sünneti bilmiyor olabilir. Kasıtlı olarak değil de bilmediğinden
dolayı sünnete muhalif bir hüküm verebilir. Bazen de kişi dikkatsizliğine denk
gelip nassı veya sünneti yanlış yorumlayabilir.
437- Beyhaki der ki:
Zira bu imamlardan sünnet veya başka rivayete muhalif sözü bulunan her bir
kişinin sünnet ve rivayetlere mutabık olan başka görüşleri de bulunmaktadır.
Şayet muhalif düştüğü nas veya hadis konusunda kesin bir bilgisi olsaydı diğer
konularda olduğu gibi bu nas ve hadise mutabık görüş arz ederdi.
438- Allah'ın
muvaffakiyetiyle ve bilgim dahilinde bu imamların farzlar, nafileler, helaller,
haramlar, şeri cezalar ve hükümlere yönelik her bir sözünü Allah'ın Kitab'ı ve
derlediğim sünnet ile hadislerle karşılaştırdım. İçlerinde Kitab ve sünnete en
fazla bağlı, delilleri en güçlü, kıyasları en sağlam olan ve doğru olanı daha
açık bir şekilde gösteren kişinin Şafii olduğunu gördüm. UsUl ve furu'a yönelik
olabildiğince açıklayıcı şekilde fasih bir dille tasnif ettiği eski ve yeni
kitaplar bunu bize göstermektedir.
439- Şafii'nin bu özelliğe
sahip olması da şaşılacak bir şey değildir. Arap olmasının yanında gönderilen
son peygamberin ve ona indirilen Kitab'ın diliyle yetişmiştir. Kureyşlidir ve
kabilesi Arap kabilelerinden en hayırlısıdır. Haşim ve Muttalib oğulları
soyundandır.
440- Sonra Allah'ın
Kitab'ını, Yüce Allah'ın hükümlerine yönelik Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sünnetini, ashabın ve ondan sonra gelenlerin sözlerini ezberlemeye
çalışmıştır. Bu şekilde hususi olanla umumi olanı, açık olanla mücmel olanı,
farz olanla adabdan olanı, kati olanla mendub olanı, lazım olanla mubah olanı,
nasih ile mensuh olanı, hadislerden sağlam olanla zayıf olanı, şaz olanla maruf
olanı, icma ile ihtilafı öğrenmiştir.
441- Şafii, koyduğu esaslara
muhalif düşmeyecek furu'a yönelik ihtilaflı konuları, usule yönelik üzerinde
ittifak bulunan konulara benzetmiştir. Allah'a hamdolsun bundan dolayı
görüşleri düzgün, fetvaları da sahih çıkmıştır.
442- Şafii'nin yeni
kitaplarından hocalarımızın duydukları şeyleri dinlemiş, eski kitaplarından da
elimize ulaşanları derlemiştim.
443- Bu kitapları
inceledikten sonra Allah'ın da inayetiyle Ebu İbrahım İsmail b. Yahya
el-Müzeni'nin el-Muhtasar eserinin tertibine göre delilleri ve kanıtlarıyla
Şafii'nin görüşlerini içeren 9 ciltlik el-Mebsut eserini yazdım. Konu hakkında
malumat sahibi olmak isteyen kişi bu esere başvurabilir.
444- Bunun yanında usule
yönelik tafsilatlı eserler de yazdım.
445- Daha sonra Allah'ın
inayetiyle aynı tertip üzere Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti
ile huccet olarak kullandığımız sahabe sözlerini, 200 bölümden daha fazla bölüm
altında derledim.
446- Buna giriş
mahiyetinde Medhal adı altında 12 cüzlük bir eser yazdım.
Şafii'nin Kitab ve
sünnete yönelik görüşlerinin sıhhatine yönelik benim bildiklerimi öğrenmek
isteyenler bu esere müracaat edebilir.
447- İlk kitabım olan
el-Mebsut eserini fıkıh hocam Ebu'l-feth Nasır b. elHüseyn el-Umerı inceledi ve
onu beğenip övdü.
448- İkinci kitabım olan
es-Sünen eserini İmam Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Cevnı büyük bir meblağ
harcadıktan sonra elde edip inceledi ve beğenip bu çabamdan dolayı bana
şükranlarını sundu. Bu nimeti ve diğer nimetleri için Yüce Allah'a karşılığı
olacak kadar hamdederim.
449- Bütün bunların
yanında diğer dinlerin esasları hakkında gelen haber ile rivayetleri,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gösterdiği mucizeleri içererı
kitaplar da tasnif ettim. Yüce Allah bu kitapları hem bize hem de okuyup
inceleyen kişilere faydalı kılsın. Hamd da minnet de Allah'adır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ma'rifetu's-Sünen
ve'l-Asar Kitabının Telif Sebebi