MARİFETU

SUNEN VE’L-ASAR

MUKADDİME

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İctihad

 

286- Şafii der ki: Yüce Allah, hakkında Kitab'da nass veya sünnet veya icma bulunmayan bir konunun hükmünün ortaya çıkarılması için gerekli çabanın gösterilmesini kullarına farz kılmıştır. Başka konularda olduğu gibi bu konuda da onları sınayacağını belirtmiştir. (---Şafii, er-Risale (s. 22).

 

Bu konuda ise: ''Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz"[Muhammed, 31] buyurmuştur.

 

 

287- Şafii bu konuda Mescid-i Haram'ın ne tarafta olduğu bilinemediği zamanlarda kıblenin yönünün içtihat ile belirlenmesinin farziyetinden bahsedip şöyle der: "içtihat ile kıyas aynı anlama gelen iki isimdir. Bir müslümanın başına gelen her bir durum konusunda ya açık bir hüküm ya da ona delalet eden bir hüküm vardır. Şayet böylesi bir durum konusunda açık bir hüküm varsa müslümana düşen o hükme uymaktır. Açık bir hüküm yoksa da hakkı ortaya çıkarmak için içtihadın yapılması gerekir. içtihat demek de kıyas demektir." (---Şafii, er-Risale (s. 477).

 

 

288- Amr b. el-As'ın azatlısı Eba Kays'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hakim iftihat edip hüküm verir de bu hükmünde isabet ederse ona iki sevap vardır. Hüküm verir de bu hükmünde hata ederse ona bir sevap vardır. " (---Buhari, i'tisam (7352) ve Müslim, ukdiya (15/1716).

 

 

289- Yezid der ki: Bu hadisi Eba Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'a zikrettiğimde: "Eba Seleme b. Abdirrahman bana bu hadisi Eba Hureyre'den bu şekilde rivayet etti" dedi.

Müslim, SahiN de İshak b. İbrahım kanalıyla Abdulazız ed-Deraverdi'den ve Buhari ise Hayve b. Şurayh kanalıyla Yezid b. el-Had'dan rivayet etmiştir. (---Bakın: Buhari, i'tisam (7352) ve Müslim, ukdiya (15/1716).

 

 

290- Şafii der ki: Rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz b. Cebel'e (Yemen'e gönderirken): "Ne ile hükmedeceksin?" buyurmuştur.

 

291- Muaz b. Cebel der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Yemen'e gönderirken: "Önüne bir davagelince nasıl hüküm vereceksin?" diye sordu. Ona: "Allah'ın Kitab'ına göre hüküm veririm" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın Kitab'ında bir şey bulamazsan?" diye sorunca, ona: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o konuda verdiği hükme göre hüküm veririm" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Resulullah 'ın o konuda bir hükmünü bulamazsan?" diye sorunca, ona: "Kendi görüşümle içtihat ederek bir hüküm verir, yine de hükümsüz bırakmam" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle göğsüme vurdu ve: "Resulullah 'ın elçisini, Resulullah'ın razı olacağı şekilde hareket etmeye muvaffak kılan Allah'a hamdolsun" buyurdu.

Ebu Davud, Sünen'de rivayet etmiştir. (---Ebu Davud, akdiye (3/412-413), Tayalisi, Müsned (s. 76) ve Ahmed, Müsned (5/230).

 

 

292- Şafii der ki: "Yüce Allah'ın bir konuda açık bir hükmü varsa, Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farz olan o konunun bir kısmına yönelik hafifletme bakımından bir ruhsatı varsa sadece o kısım konusunda bu ruhsatla amel edilir. Bunun dışında kalanlarda buna kıyas edilmez."

Sonrasında Şafii bunu açıklar. (---Şafii, er-Risale (s. 545).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Özel Olduğuna Delillet Eden Bir Şey Yoksa Hükmün Genel Sayılması