MARİFETU SUNEN VE’L-ASAR |
MUKADDİME |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Mukaddime
BiSMiLLAHİRRAHMANiRRAHIM Bana yeten ve Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun! Resulü
Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ailesine de salatu selam olsun!
1- Şafii der ki: Yüce Allah'a
tüm nimetlerinden dolayı layığıyla ve gerektiği gibi hamdederim. Şahadet ederim
ki Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir ve ortaksızdır. Muhammed (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve Resulü'dür. Hikmet sahibi ve her türlü övgüye
layık zat tarafından, kendisine hiçbir taraftan batılın karışamayacağı Azız
olan bir Kitab'la gönderilmiştir.
2- Yüce Allah
dilediklerini önce Kitab'ıyla, sonra da Peygamber'inin (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) diliyle doğru yola iletmiştir. Kendilerine elçiler göndererek de
insanlara bu yönde mazeret sunma hakkı bırakmamıştır. Yüce Allah bu konuda:
"İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur'an'ı indirdik"[Nahl, 44]
buyurmuştur.
3- Yine: "Bu
Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve ahmet kaynağı ve
müslümanlar için bir müjde olarak indirdik"[Nahl, 89] buyurmuştur.
4- Yüce Allah insanlara,
buyruklarını yerine getirmeyi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sünnetlerine uymayı farz kılmıştır. Bu yönde de: "Allah ve Resulü bir işe
hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre
seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulü'ne arşı gelirse, apaçık bir
sapıklığa düşmüş olur"[Ahzab, 36] buyurmuştur.
5- Yüce Allah bununla
kendi buyrukları ile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emirlerini
terk etmenin masiyet olduğunu bildirmiş, bu buyruk ve emirlere uyma dışında bir
seçenek bırakmamıştır.(Şafii, el-Ümm (7/271)
6- Yüce Allah,
Resulullah'a da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbinden sana vahyedilene
uy"[En'am, 106] buyurmuştur.
7- Yine:
"Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet"[En'am, 49] buyurmuştur.
8- Yine bu yönde:
"Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında
adaletle hükmet"[Sad, 26] buyurmuştur.
9- Birine de ancak hak
olan şeyin ne olduğu bildirildikten sonra hak ile hükmetmesi emredilebilir. Hak
olan şey de ancak Yüce Allah tarafından nass ile veya onun delaletiyle
bilinebilir.
10- Yüce Allah, hakkı
Kitab'ında sonra da Peygamberinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetinde
kılmıştır. Bundan dolayı kişinin karşılaşabileceği her bir durum konusunda
mutlaka Kuran'da bir nass vardır veya genel manada (müemel) bir işaret vardır.
11- Yüce Allah'ın haram
ile helalleri nass ile sabittir. Örneğin ayetle [Nisa, 23] kişinin kendi
annesi, kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi gibileriyle evlenmesini haram,
bunların dışında kalan kadınlarla evlenmesini ise mubah kılmıştır.
12- Aynı şekilde ölü
etini, kanı, domuz etini, açık veya gizli her türlü çirkin işi haram kılmıştır.
13- "Namaz kılmaya
kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın ... "[Maide, 6] ayetiyle abdest almayı
emretmiştir.
14- Yüce Allah abdest
konusunda, benzeri diğer konularda olduğu gibi yapılması gerekene delaletle
yetinmiştir.
15- Mücmel olarak gelen
emirler, namaz, zekat, hac gibi konulardadır.
Burada da Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazın nasıl kılınacağını, sayısını, vakitlerini
ve bu namazlara yönelik yapılması gerekenleri açıklamıştır. Aynı şekilde zekatın nasılolduğunu, hangi mallardan hangi vakitlerde
verileceğini ve miktarını açıklamıştır. Yine haccın nasıl ve ne şekilde ifa
edileceğini, hacca giriş ile hacdan çıkışın nasılolacağını açıklamıştır.
16- "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) açıklamaları Allah'ın emirleri gibi sayılıp kabul
edilebilir mi?" diye sorulacak olursa da şöyle deriz:
Evet! Ayetlerde mücmel
olarak dile getirmesinden dolayı kabul edilir. Bunun yanında Yüce Allah, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaati farz kılmıştır. Bundan dolayı
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu emirlere yönelik açıklamalarını
da Allah'tan gelmiş gibi kabul ederiz. Zira Yüce Allah: Peygamber size ne
verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse de ondan uzak durun"[Haşr,
7] buyurmuştur. Yine: "Peygamber'e itaat eden, Allah'a itaat etmiş
olur"[Nisa, 80] buyurmuştur.
17- "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti vahiy midir?" diye sorulacak olursa
da: "Bunu en iyi Allah bilir" deriz.
18- Şafii der ki: İbn
Tavus'un bildirdiğine göre babası Tavus'un yanında, diyet konusunda nazil olan
vahiyleri derleyen bir kitap vardır.(Şafii, el-Ümm
(7/271) ile Müsned (s. 90)
Resulullah'ın da
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekat ve diyete yönelik
her bir emri nazil olan bir vahye dayanmaktadır.
19- Şafii der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnet olarak ortaya koyduğu
her bir şey mutlaka bir vahye dayalıdır. Ancak bu vahiylerden bir kısmı okunacak
(metluv) şekildedir. Bir kısmı da Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
inip, onun uygulamasıyla sünnet olarak karşımıza çıkmıştır."
20- Şafii der ki:
Muttalib b. Hantab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah'ın size emrettiği her şeyi ben de
size emredip bildirdim. Yüce Allah'ın size yasakladığı her şeyi de size
yasaklayıp bildirdim. Ruhu'l-Emin kalbime, her bir canın kendisine takdir
edilen rızkı tam olarak almadan ölmeyeceğini indirdi. Bundan dolayı bu rızkı
helal yoldan isteyin. "(Şafii, el-Umm (7/271) ile
er-Risale (s. 93)
21- Şafii der ki:
"Hakkında okunan Kur'an ayeti bulunmayan konuların Yüce Allah'ın emriyle
Cebrail tarafından Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalbine bırakıldığı,
bunun da Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için bir çeşit vahiy olduğu
söylenmiştir."
22- Yine: "Yüce
Allah, Resulullahim (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanları doğru yola
ileteceğine dair şahadette bulunmuşsa ona sünnet ortaya koyma hakkı da
tanımıştır" denilmiştir.
23- Hangisini kabul
edersek edelim Yüce Allah insanlara ona itaati farz kılmış, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ortaya koyduğu sünnet ile emirler konusunda
onlara başka bir tercih hakkı tanımamıştır.
24- Şafii der ki:
"Yüce Allah dini, buyrukları ve Kitab'ma yönelik Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yine bizzat kendi bildirdiği bir konuma yerleştirmiştir. Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat etmeyi farz, karşı gelmeyi
haram kılmış, Resulü'ne imanı kendisine imanla bir sayarak bu yönde üstünlüğünü
vurgulamıştır. Bu açıdan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce
Allah'ın dininin bayrağıdır."
25- Bu yönde Yüce Allah:
"Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. ''(Tanrı) üçtür'' demeyin.
Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu
olmaktan münezzehtir"[Nisa,171] buyurmuştur.
26- Yine: "Doğrusu
Allah'a ve Peygamberine inanan müminler, Peygamber'le beraber bir işe karar
vermek için toplandıklarında, ondan izin almaksızın gitmezler"[Nur, 62]
buyurmuştur.
27- Bu şekilde Yüce
Allah, başlangıç olarak her şeyden önce gelen imanın tam olmasını Allah'a,
ardında da Resulü'ne imana bağlamıştır.(Şafii,
er-Risale (s. 73-7S)
28- Mücahid, "Senin
şanını yüceltmedik mi?"[İnşirah, 4] ayetini açıklarken şöyle demiştir:
"Ben anıldığım zaman sen de benimle birlikte anılacaksın, anlamındadır. Bu
da ''Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna
şahadet ederim'' şeklindeki söz iledir."(Şafii, er-Risale (s. 16), Taberi,
Tefsir (3/150-151) ve Suyuti, ed-Dürrü'l-mensur
(6/363)
29- Şafii der ki: Yüce
Allah vahyi ile Resulü'nün sünnetine tabi olmayı insanlara farz kılmış ve bu
yönde: "Andolsun ki Allah, müminlere kendi içlerinden, onlara ayetlerini
okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir
peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce
apaçık bir sapıklık içinde idiler"[Al-i İmran, 164] buyurmuştur. Başka
ayetlerde de bu şekilde kitab ile hikmeti zikretmiştir.(Şafii,
er-Risale (s. 77)
30- Şafii der ki:
"Yüce Allah bu ayetlerde kitabı zikretmiştir ki o da Kur'an'dır. Kur'an alimlerinden kendisine güvendiğim birinden işittiğime göre
de ayetlerdeki hikmetten kasıt, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sünnetidir."(Şifil, er-Risale (s. 78)
31- Yüce Allah: "Ey
iman edenler! Allah'a itaat edin. Allah Resulü'ne ve sizden olan ulu'l-emre de
itaat edin. Eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız bir konuda
anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah'a ve Resulü'ne arz edin"[Nisa, 59]
buyurur.
32- Alimlerden
biri ayetteki ulu'l-emr'den kastın, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
göndermiş olduğu ordu komutanları olduğunu söylemiştir. Doğrusunu Allah bilir,
ancak bize ulaşan rivayetler de bunu yöndedir.
33- Allah doğrusunu
bilir, bunun anlamı söz konusu alimin dediği gibidir.
Zira o zamanlarda Mekke ve çevresi Arap kabilelerinde emirlik bilinen bir statü
değildi. Ancak birilerine emir gibi itaat etmeleri de görülen bir durumdu.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat emredilince de Müslümanlar,
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışında birine itaati gerekli
görmemişlerdir. Bundan dolayı da bu ayetle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) görevlendirdiği kişilere itaat etme emredilmiştir. Bu da mutlak bir
itaat değil, sadece verilen görevle sınırlı olan bir itaatti.
Buna göre ''Bir konuda
anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah'a ve Resulü'ne arz edin"[Nisa, 59]
buyruğunda kast edilen -Allah doğrusunu bilirResulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) görevlendirdiği kişi ile bu kişiye itaat etmeleri istenen kişiler
arasında bir anlaşmazlık çıkması durumudur. Böylesi bir durumda anlaşmazlığa
konu olan sorunun Yüce Allah'ın buyrukları ile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sözlerine arz edilip bu çerçevede çözülmesi emredilmiştir.
34- Devamında Şafii
şöyle der: Yüce Allah Müslümanlara, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaatin
kendisine itaat olduğunu bildirmiş, bu yönde: ''Hayır; Rabbi'ne and olsun ki,
aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin
hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış
olmazlar"[Nisa, 65] buyurmuştur.
35- Şafii der ki:
"Doğrusunu Allah bilir, ancak bize bildirilene göre adamın biri Zübeyr'le
bir tarla konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda
davalaşmış, Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zübeyr'in lehine hüküm
vermiştir. Bu ayet de aleyhine hüküm verilen bu adam konusunda nazil
olmuştur."(Suyuti, ed-Dürrü'l-mensur (2/180)
36- Abdullah b. Zübeyr
bildiriyor: Zübeyr (b. el-Avvam), Ensar'dan olan bir adamla kayalıklardan akan
bir su kanalı konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda
davalaştı. Ensar'dan olan adam: "Suyu bırak benim tarlaya da gelsin"
deyince, Zübeyr suyu bırakmayı kabul etmedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ey Zübeyr! Önce sen hurmalığını sula, sonra da suyu komşuna
bırak" buyurunca, Ensarlı kızdı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Halan oğlu
olduğu için mi bu hükmü verdin?" dedi. Bu söz üzerine Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün rengi değişti ve: "Ey Zübeyr!
Hurmalığını sula, sonra suyun önünü kapat, havuzun içinde yükselip dursun"
buyurdu.
Bundan dolayı Zübeyr:
"Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni
hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam
bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar"[Nisa, 65] ayeti
sanıyorum bu konuda nazil oldu" demiştir.
Buhari ve Müslim,
Sahih'de Leys b. Sa'd'dan rivayet etmişlerdir.(Buhari,
musakat6 (2359) ile tefsir 4 (4585) ve Müslim, fadail 36 (129/2357)
37- Başka bir kanalla
Urve'den rivayet edildiğine göre Abdullah yine şöyle demiştir: "Bu şekilde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Zübeyr'e hakkını tam olarak verdi.
Oysa öncesinde hem Zübeyr, hem de Ensarlı olan adam için uygun olacak şekilde
hüküm vermişti. Ensarlı bu şekilde konuşunca da Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Zübeyr'e hakkını sonuna kadar kullanması yönünde açık hükmünü
verdi."
Buhari rivayet etmiştir.(Buhari, musakat 6 (2359) ile tefsir 4 (4585)
38- Şafii der ki:
"Bu hüküm de Kur'an'da bir ayetin değil Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kendi sünnetinin bir hükmüdür." (Şafii,
er-Risale (s. 83)
39- Şafii, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrine itaatin farz olduğu konusunda
"Peygamber'in çağrısını, kendi aranızda birbirinizi çağırmanız gibi
tutmayın. Allah, içinizden slvlŞıp gidenleri şüphesiz bilir. O'nun buyruğuna
aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir
azaba uğramaktan sakınsınlar"[Nur, 63] ayetini de delil olarak
getirmiştir.(Şafii, er-Risale (s. 83-84)
40- Şafii, konu hakkında
bu ayetin işaret ettiği itaati vurgulayan başka ayetler de zikretmiştir.(Şafii, er- Risale (s. 84)
41- Şafii der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaatin farziyeti onu bizzat
görenler için de kıyamete dek sonradan gelecek Müslümanlar için de birdir.
Müslüman olan her bir kişinin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat
etmesi gerekir. Hz. Peygamberi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göremeyenler onun
emirlerini ancak ondan verilen haberlerle bilebilirler.
42- Şafii der ki:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen haberler iki çeşittir.
Biri, Allah katından indirilen, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
tarafından bildirilen, kullardan dilleri, bedenleri ve mallarıyla yerine
getirmeleri istenen haberlerdir. Böylesi haberler herkesi ilgilendirdiği için
herkesin bilmesini gerektirir. Diğeri ise hükümlere yönelik olan haberlerdir ki
bilinmesi genelden istenmemiş, öğrenilmesi gerekli şartları taşıyan kişilere
yüklenmiştir."
Sonrasında Şafii bu iki
haberden her birini açıklar.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: