MÜSNED-İ HANBEL |
SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
93- Zi Karad Gazvesi
1. Seleme b. el-Ekva'
25337 (1) Seleme b. el-Ekva' der ki: Medine'den çıkıp Gabe taraflarına
gittim ve Gabe tepesine vardığımda, Abdurrahman b. Avf'ın bir kölesiyle
karşılaştım ve: "Vay sana! Neyin var?" dedim. Köle: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sağmal develeri alınıp götürüldü"
karşılığını verince: "Kim aldı?" diye sordum köle: "Gatafan ve
Fezare kabileleri" cevabını verdi. Bunun üzerine avazım çıktığı kadar:
"Ya Sabaha (Yetişin)!" diye bağırdım. Sesimi Medine'nin iki taşlığı
arasında kim varsa duyurdum. Sonra develeri alanların peşine düştüm. Develeri
sulamak ve su içmek üzere iken onlara yetiştim ve üzerlerine ok atmaya
başladım. Ok atarken de şöyle diyordum: Ben ki Ekva 'nın oğluyum!
Bugün korkakların ölüm
günüdür!
Bu şekilde develer,
henüz sulanmadan onların elinden kurtardım.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile karşılaşınca da: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar pek
susamışlar, ama su içmelerine fırsat vermedim. İstersen hemen üzerlerine
birilerini gönder" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey
Ekva'nın oğlu! Onların hakkından geldin, onun için biraz merhametli davran.
Şimdi onlar kavimleri arasında ağırlanmaktadırlar'' buyurdu.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(3041, 4194, 4701) ve Nesai, Amelu'l-yevm vel-Ieyle'de (978) rivayet ettiler.
25338 (2)- Aynı manada bir
hadis başka bir kanalla Seleme b. el-Ekva'dan nakledilmiştir. Ancak farklı
olarak beyit, ''Bu gün götülerin ölüm günüdür'' şeklindedir. Ayrıca:
''Resulullah (s.a.v.) beni bineğinin terkisine bindirdi'' ibaresi vardır.
[Sahih]
25339 (3)- İyas b. Seleme
b. el-Ekva', babasından bildiriyor: Hudeybiye zamanında Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile beraber Medine'ye geldim. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) develeri Rabah ile birlikte gönderdi. Ben de Talha'nın atıyla ona eşlik
etmek için gittim. Gecenin sonunda Abdurralıman b. Uyeyne, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in develerine saldırıp çobanı öldürdü ve
beraberlerindekilerle develeri sürmeye başladı. Ben: "Ey Rabah! Şu ata bin
ve onu Talha'ya götürerek Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sürüsüne
saldırıldığını bildir" dedim.
Ben bir tepeye çıkıp
yüzümü Medine'ye doğru çevirerek üç defa: "Ya Sabaha (Yetişin)!" diye
bağırıp kılıcım ve okumla peşlerinden giderek onlara ok atıp bineklerini
öldürmeye başladım. Bu, ağaçlıkların çok olduğu bir zamanda olmuştu. Onlardan
biri bana yöneldiği zaman bir ağacın gövdesine pusuyor sonra ok atıyordum.
Hangi atlı bana yaklaştıysa onun bineğini öldürüyordum ve ok atıp şöyle
diyordum: Ben Ekva 'nın oğluyum
Bugün kötülerin ölüm
günüdür Bineğinin üzerinde olan kişiye yetişip ok atıyorum, ok adama isabet
ediyordu ve omzunun bir tarafından girip öbür tarafından çıkıyordu. Ben de
şöyle diyordum: "Al! Ben Ekva 'nın oğluyum Bugün kötülerin ölüm günüdür
Ağaçların içinde olduğum zaman, onları oklarımla yakıyordum. Dağın dar
yerlerine geldiklerinde ise ben üst taraflara çıkıp üzerlerine taş
yağdırıyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in develerinin hepsini
tekrar ele geçirip ardıma katıncaya ve onlar hayvanları serbest bırakıncaya
kadar bu şekilde onları takip ettim.
Sonra onlara otuz
mızrağı veya abayı da bırakana kadar onlara ok atmaya devam ettim. Onlar bu
şeyleri yüklerini hafifletmek için attılar. Attıkları her şeyin yanına işaret
koydum ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in geçeceği yerde topladım.
Kuşluk vakti olunca onlar dar bir geçitteyken yanlarına Uyeyne b. Bedr
el-Fezari yardım etmek için geldi. Sonra ben üst taraflarına dağa çıktım.
Uyeyne: "Bu gördüğüm nedir?" deyince onlar: "Bu adamla belaya
çattık! Sabahtan beri, elimizde ne varsa alana kadar bize ok attı"
karşılığını verdiler. Uyeyne: "Eğer bu adam arkasından yardımcıların
geldiğini bilmeseydi sizi bırakırdı. Sizden bir grup buna karşı kalksın"
dedi. Dört kişi kalkıp yanıma gelmek için dağa tırmandılar. Beni duyacakları
kadar yaklaştıklarında: "Beni tanıyor musunuz?" dedim. Onlar:
"Sen kimsin?" diye sorunca ben: "Ben İbnu'l-Ekva'yım. Muhammed'i
üstün kılana yemin ederim ki beni yakalamak isteyen kişi bana yetişemez. Eğer
ben onu yakalamak istersem de benden kaçamaz" dedim. İçlerinden biri:
"Bunu tahmin edebiliyorum" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in süvarilerinin ağaçların arasından yaklaştıklarını görene
kadar yerimden kalkmadım. Gelenlerin en önünde Ahrem el-Esedi, ardında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in süvarisi Ebu Katade, Ebu Katade'nin
ardında ise Mikdad el-Kindi vardı. Müşrikler arkalarını dönerek kaçtılar, ben
de Ahrem'in yanına gidip atının yularını tuttum ve: "Ey Ahrem! Dikkat et.
Onların seni yalnız yakalayıp öldürmeyeceklerinden emin değilim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabının gelmesini bekle" dedim. Ahrem:
"Ey Seleme! Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsan, Cennetin ve
Cehennemin hak olduğunu biliyorsan benimle şehitliğin arasına girme" dedi.
Bunun üzerine ben atının yularını bıraktım. Ahrem, Abdurrahman ile karşılaşınca
Abdurrahman'ın atını yaraladı. Abdurrahman da onu yaralayarak öldürdü ve onun
atına bindi.
Bunun üzerine Ebu Katade
ona yetişti. Abdurrahman'la Ebu Katade de karşılıklı birbirlerine bir iki kılıç
salladıktan sonra, Abdurrahman, Ebu Katade'yi yaraladı. Ancak Ebu Katade onu
öldürebildi. Ebu Katade, Abdurrahman'ı öldürdükten sonra da Ahrem'in atına
bindi.
Sonra ben onların
peşinden o kadar gittim ki sahabenin çıkardığı tozları göremeyecek kadar
uzaklaştım. Güneş batmadan önce dağ yolunda ZU Karad denilen bir sulak bir yere
yöneldiler ve su içmek istediler. Beni görünce geri dönüp sudan uzaklaşarak ZU
Sebir denilen tepeye çıktılar.
Güneş batınca onlardan
bir adama yetişip bir ok atarak şöyle dedim: "Al!
Ben Ekva 'nın oğluyum
Bugün kötülerin ölüm günüdür Adam: "Annem beni kaybetsin! Sen sabahki
Ekva' mısın?" diye sorunca:
"Evet ey kendinin
düşmanı! Sabahki Ekva'yım!" karşılığını verdim. Sabah vakti vurduğum
kişiye bir ok daha attım ve adam benden iki ok darbesi aldı. Onlar iki atı
geride bırakınca onları alıp müşrikleri defettiğim suyun başında olan
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdim.
Hz. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanında beş yüz kişi vardı. Bilal, ele geçirmiş olduğum
develerden kesmişti ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ciğer ve
hörgüçten pişiriyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip:
"Ey Allah'ın Resulü! Bana izin ver şu topluluktan yüz adam seçeyim ve
müşriklerin peşinden gideyim de içlerinden öldürmediğim tek haberci bile
kalmasın" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bunları sen
mi yaptın ey Seleme?'' deyince ben: "Seni üstün kılan Allah'a yemin ederim
ki evet!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o kadar güldü ki
ateşin ışığında azı dişlerini gördüm.
Sonra Hz. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: ''Onlar şu anda Gatafan topraklarında
bulunuyorlar. '' Gatafan kabilesinden bir adam gelip:
"Gatafan'dan falan
kişinin yanına uğradılar ve bu kişi kendilerine develer kesti. Develeri
yüzerken bir toz bulutu gördüler ve bırakıp kaçtılar" dedi. Sabah olunca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Süvarilerimizin en hayırlısı
Eba Katade, piyadelerimizin en hayırlısı ise Seleme'dir'' buyurdu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu gazveden bana hem süvari, hem de piyade
hissesi verdi ve Medine'ye dönerken, Adba adlı bineğinin terkisine bindirdi.
Kuşluk vakti Medine'ye
yaklaşınca, Ensar'dan bir adam vardı ve kendisini kimse geçemiyordu. Bu kişi:
"Benimle yarışacak var mı? Medine'ye kadar benimle yarışacak var mı?"
diye bağırmaya başladı. Adam defalarca böyle bağırdı. Ben ise Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğinin terkisindeydim. Adama: "Sen hiç
iyiye ikram edip, şerefliye saygı duymaz mısın?" deyince adam:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışında hayır" karşılığını
verdi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Bana izin ver
şu adamla yarışayım" deyince Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Eğer istersen yarış'' buyurdu. Ben adama: "Sen başla" deyince adam
bineğinden atladı. Ben da ayaklarımı ayarlayıp deveden atladım ve bir veya iki
yerde, kesilmemek için hızlı koşmadım. Sonra koşup adama yetişerek omuzları
arasına vurup: "VAllahi seni yendim" -veya buna benzer bir şeydedim.
Adam gülerek: "Bunu talımin ediyordum" dedi. Adama yetişip omzuna
vurmam Medine'ye kadar devam etti.
[Sahih]
Diğer tahric: Müslim
(1807) ve Ebu Davud (2752) rivayet ettiler.