MÜSNED-İ HANBEL |
SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
42- Yolda Süraka b. Malik ile
Karşılaşmaları
42- Hicrette Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Kılavuzu Sa'd ve Eslem Kabilesinden Olan iki Hırsız
42- Yolda Süraka b.
Malik ile Karşılaşmaları
1. Hz. Ebu Bekr
25071 (1) Bera. b. Azib der ki: Ebu Bekr, Azib'den on üç dirhem
karşılığında bir eğeri satın aldı ve babama: "Bera'ya söyle, eğeri bizim
evimize kadar götürsün" dedi. Babam ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile birlikte Mekke'den çıkışınızı bana anlatmadan bunu yapmam"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Ber şöyle anlattı:
Bir gece vakti hızlı bir
şekilde Mekke'den ayrıldık ve bir gün bir gece yol aldık. Öğle vakti durup
gölgelik bir yer ararken bir kaya gördüm. Hemen kayanın yanına gidip
gölgesinden kalan yeri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için düzelttim.
Altına da bir post serdim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Şurada uzan!"
dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O gölgede uzanınca ben
peşimizden gelenler var mı diye etrafı gözetlemeye çıktım. Bu çıkışımda bir
koyun çobanıyla karşılaştım. "Sen kimin kölesisin?" diye sorduğumda:
"Kureyş'ten filan
kişinin kölesiyim" dedi ve efendisinin adını verdi. Adını verdiği kişiyi
de tanıdım.
Çobana:
"Koyunlarında süt var mı?" diye sorduğumda: "Var!"
karşılığını verdi. "Bize biraz sağar mısın?" dediğimde de:
"Evet" karşılığını verdi. Sağmasını söylediğimde koyunun birini
tuttu. Koyunun memesindeki tozu toprağı temizlemesini söylediğimde onları
temizledi. Sonra ellerindeki tozu toprağı silkeleyip temizlemesini istedim. O
da ellerini silkeleyip temizledi. Ben de de küçük bir su tulumu, tulumun
ağzında da bir bez parçası vardı. Çoban az bir süt sağdıktan sonra bir kaseye
boşalttım. Dönene kadar kasenin alt tarafı soğumuştu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına geldiğimde henüz yeni uyanıyordu. "Ey Allah'ın
Resulü! Süt iç!" dedim. Ben tamam diyene kadar sütten içti. "Yola
çıkma zamanı gelmedi mi?" dedikten sonra da yola düştük.
Müşrikler de peşimizden
geliyordu. Onlardan sadece atı üzerinde Suraka adında biri bize yetişebildi.
"Ey Allah'ın Resulü! Peşimizden gelen bu adam bize yetişti!"
dediğimde: "Üzülme! Allah bizimledir'' buyurdu. Adam bize yaklaştı ki
aramızda bir veya iki veya üç mızrak boyu kadar kaldı. Bir daha: "Ey
Allah'ın Resulü! Pe şimiz den gelen bu adam bize yetişti!" dedim ve
ağlamaya başladım. Allah Resulü: ''Neden ağlıyorsun?" diye sorunca:
"Vallahi kendim
için değil, senin için ağlı yorum" dedim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua etti ve: "Allahım! Dilediğin şekilde
bizi ondan kurtar'' buyurdu. Bu duanın ardından yerin sertliğine rağmen
Suraka'nın atı karnına kadar yere gömüldü. Bunun gören Suraka hemen atından
atladı ve: "Ey Muhammed! Şayet bu senden dolayı ise Allah'a dua et de beni
bu durumdan kurtarsın. Vallahi sizi aramak için benim peşimden gelenlere sizi
görmediğimi söylerim. İşte bu da ok torbamdır. Bunun içinden bir ok aL. Filan
yerde bana ait olan deve ile koyun sürüsüyle karşılaşacaksın. Onlardan
ihtiyacın kadarını al" dedi. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Benim onlara ihtiyacım yok" buyurdu ve kurtulması için dua
etti.
Suraka bu şekilde
kurtulunca arkadaşlarının yanına döndü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte biz de yolumuza devam edip Medine'ye vardık. İnsanlar evlerinin
damlarına çıkarak bizi karşıladılar. Çocuklar ile hizmetçiler de yollarda
tekbir getirmeye ve: "Resulullah geldi! Muhammed geldi!" demeye
başladılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kimde misafir kalacağı
konusunda Müslümanlar tartıştılar, ancak Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu gece, kendilerine bir ikram olsun diye Abdulmuttalib'in dayılarında
misafir olacağım'' buyurdu. Diğer günün sabahında ise kendisine emredileni
yapmaya başladı
Bera b. Azib dedi ki:
"Muhacirlerden bize ilk olarak BEbu Abdiddar'a mensub Mus'ab b. Umeyr
gelmişti. Ondan sonra BEbu Fihr kabilesinden kör olan İbn ümmü Mektüm gelmişti.
Daha sonra yirmi kadar süvariyle birlikte Ömer b. el-Hattab gelmişti. Ona:
"Resulullah ne yaptı?" diye sorduğumuzda o: "Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) arkamızdadır" diye cevap verdi. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr ile geldi.
Bera der ki: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğinde ben Mufassal surelerden bazılarını
okuyup öğrenmiştim." İsrail ekledi: "Bera, Ensar'dan olan BEbu
Harise'dendir."
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(3615, 3652) ve Müslim (4/2309-10) rivayet ettiler.
25072 (2)- Bera b. Azib
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den Medine'ye gelirken
susamıştı ve bu sırada bir koyun çobanının yanından geçiyorlardı. Ebu Bekr
es-Sıddik der ki: "Bir bardak alıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
için biraz süt sağdım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben hoşnut olana kadar ondan içti.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
(3908, 5607) ve Müslim (6/104) rivayet ettiler.
25073- Bera b. Azib der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den Medine'ye gelirken,
Süraka b. Malik b. Cu'şem peşinden gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona beddua edince, Süraka'nın atı yere battı. Süraka: "Benim için
Allah'a dua et, sana bir zarar verınem" deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onun için dua etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susamıştı
ve bu sırada bir koyun çobanının yanından geçiyorlardı. Ebu Bekr esSıddik der
ki: "Bir bardak alıp ResetluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için biraz
süt sağdım ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürdüm. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben razı olana kadar ondan içti.
[Sahih]
2. Süraka b. Malik
25074- Süraka anlatıyor: Kureyş kafirlerinin elçileri bize
geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in her biri için
ölü veya diri getirene ödül veriyorlardı. Kavınim Mudlic oğullarının
meclislerinden birinde oturuyorken, o elçilerden biri geldi. Biz oturuyorken
kendisi ayakta: "Ey Süraka! Az önce sahil taraflarında uzaktan karartılar
gördüm. Sanırım Muhammed ve ashabıdırlar" dedi. Bense onların gerçekten
Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabı olduklarını anladım. Ancak:
"Onlar değiller! Ben filanla filanı gördüm. Zira demin önümüzden geçip gittiler"
dedim. Orada biraz daha kaldıktan sonra oradan ayrıldım. Eve gelip cariyeme
atımı çıkarıp bir tepenin ardına götürmesini ve orada beni beklemesini
söyledim. Mızrağımı alıp evin arka tarafından çıktım. Belli olmasın diye
mızrağımın alt tarafını yerde sürükledim, üst tarafını da aşağıya doğru tuttum.
Sonra atımın yanına gelip bindim. Onlara yetişmek için atı şahlandırdım.
Uzaktan da onların karartısını gördüm. Onlara sesimi duyacakları kadar
yaklaştığım zaman atım tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp
faloklarımı çıkardım. Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım.
Fal sonucunda istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama
faloklarını dinlemeyerek atıma bindim. Onlara yaklaştığım zaman atım yine
tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp faloklarımı bir daha çıkardım.
Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım. Fal sonucunda yine
istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama faloklarını
dinlemeyerek atıma bindim. Onlara bir daha yaklaştım. Öyle ki ResululIah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) okumalarını bile işittim. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) arkasına hiç bakmıyordu, ama Ebu Bekr devamlı olarak arkaya
bakınıyordu. O esnada atımın ayakları dize kadar yere battı. İndim ve ata
bağırdım. At kalkmaya çalışıyor, ama zor kalkıyordu. Sonra az bir doğrulduktan
sonra ayaklarının gömüldüğü yerden göğe doğru ateş dumanı gibi bir duman çıktı.
Yine fal oklarıyla fal baktım. Yine hoşlanmadığım şey, yani onlara zarar
vermemem gerektiği çıktı. Onlara güvence verip seslenince durdular. Atıma binip
yanlarına vardım. Onların benden yana korunduklarını görünce Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zafere ulaşacağı hissi içime düştü. Geldiğimde
ona: "Kavmin başına ödül koymuşlar" dedim. Kureyşlilerin onlara
yapacaklarından bahsettim ve yol azığı ile eşya verınek istedim. Ama benden bir
şeyalmadılar, bir şey de istemediler. Sadece Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bana: ''Bizi gördüğünü söyleme'' buyurdu. ResululIah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana bir teminat mektubu yazmasını istedim. Resululah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de Amir b. Fuheyre'ye emretti. O da bir deri parçasına yazıp
verdi. Sonra ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola devam etti.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
7/238 (3906) rivayet etti.
42- Hicrette
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Kılavuzu Sa'd ve Eslem Kabilesinden
Olan iki Hırsız
1. Sa'd
25075-z Abadil'in azatlısı Faid anlatıyor: İbrahim b. Abdirrahman b.
Abdillah b. Ebi Rabia ile beraber yola çıktım. İbrahim, İbn Sa'd'a haber
yolladı. Arc denilen yere geldiğimizde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yol boyunca rehberliğini yapmış olan Sa'd'ın oğlu bizi karşıladı.
İbrahim: "Babanın sana anlattıklarını bana anlat" deyince, İbn Sa'd
şöyle dedi:
Babam şöyle anlattı:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr ile onların yanına geldi. Ebu
Bekr'in, yanımızda sütanneye verilmiş bir kızı vardı. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine'ye giden yolu kısaltmak istemişti. Sa'd ona: "Şurası
Rekube'ye yakın Gamir köyüdür. Burada, Eslem kabilesinden iki hırsız vardır.
Onlara "Muhanan (hor görülen) derler. Eğer dilerseniz bunları da yanınıza
alalım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Onları da yanımıza a''
buyurdu. Yola çıkıp Gamir köyüne vardık. İki hırsızdan birinin, diğerine:
"Bu, Yemani'dir" dediğini işittik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onları çağırdı. Onlara İslamiyet'i arzetti. Onlar da Müslüman oldular. Sonra
adlarını sordu. Onlar, adlarının (hakir iki kişi anlamına gelen)
"Muhanan" olduğunu söylediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara (şerefli bir kişi anlamına gelen): ''Siz (bundan
böyle) Mükremanlsınız'' buyurdu. Kendilerine Medine'ye gelmelerini emretti. Biz
yola devam ettik. Kuba'nın ilk evlerine ulaştık, orada onu Benti Amr b. Avf
kabilesi karşıladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ebu Umame Eslad
b. Zürare nerede?'' diye sorunca, Sa'd b. Haysem'e: "O, mallarıyla meşgul
ey Allah'ın Resulü, onu sana anlatayım mı?" dedi. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yoluna devam etti. Hurmalığa gelince pınar
başının insanlarla dolu olduğunu gördü ve Ebu Bekr'e dönüp: ''Ey Ebu Bekir!
Burası, rüyamda kendimi Müdlic oğullarının havuzları gibi havuzlara
konakladığımı gördüğüm yerdir'' buyurdu.
[Zayıf]
Heysemi (6/58) der ki:
"Bu hadisi Abdullah b. Ahmed rivayet etmişolup ismi Abdullah olan İbn
Sa'd'ı tanımıyorum. Diğer ravileri, güvenilir kişilerdir."