MÜSNED-İ HANBEL |
CENAİZ |
DEVAM: 13- Ölüye Caiz Olmayan Ağlama
5. Abdullah b. Revahe (r.a.)
8312 (1) Hz. Aişe der ki: Cafer b. Ebi Talib, Zeyd b. Harise ve
Abdullah b. Revahe'nin ölüm haberi gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
oturdu. Üzüntüsü yüzünden belli oluyordu. Ben kapının aralığından kendisine
bakıyordum. Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir adam
gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Cafer'in kadınları" dedi ve onların
(feryat figan ederek) ağladıklarını söyledi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onları bundan menetmesini emretti. Adam kadınların yanına
gidip geri döndü ve: "Onları susturmak istedim, ama söz
dinlemiyorlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamı üçüncü
defa gönderdiğinde sanırım: ''Ağızlarına toprak saçın'' buyurdu. Ben de
içimden: "Allah burnunu yere sürtsün. Vallahi sen ne Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dediğini yapabildin, ne de kendisini rahat
bıraktın" dedim.
[-Sahih-]
Diğer tahric: Buhari, cenaiz 3/166 (1299), Müslim, cenaiz
2/644 (935), Ebu Davud, cenaiz 3/192 (3122) ve Nesai, cenaiz 4/14 (1847)
rivayet ettiler.
8313 (2)- Hz. Aişe anlatıyor: Cafer'in şehit düştüğü haberi
gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üzüntüsü yüzünden belli
oluyordu. Bir adam yanına girip: "Ey Allah'ın Resulü! Kadınlar bize üstün
geldiler ve bizi günaha soktular" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), adama: ''Yanlarına dön ve onları sustur'' buyurdu. Adam yine gidip
geri geldi ve bir önceki gibi söyleyip: "Belki de bu şekilde ağlamak ölü
ailesine zarar verir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine:
''Git ve onları sustur. Eğer susmazlarsa ağızlarına toprak saçın'' buyurdu.
Bunun üzerine ben içimden: "Allah seni uzak kılsın (be adam)! Vallahi ne
kendini, ne de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i rahat bıraktın.
Onların ağzına toprak saçamayacağını biliyordum" dedim.
[Sahih]
6. Enes b. Malik (r.a.)
8314 (1) Enes der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınların
biatını kabul ettiği zaman ölü ardından ağıt yakmamaları şartını koştu. Ancak
kadınlar: "Ey Allah'ın Resulü! Cahiliye döneminde ağıt yakarak bize yardım
etmişlerdi. Biz de İslam döneminde onlara karşılık vermeyecek miyiz?"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İslamiyette ağıt yakarak
karşılık verme, akrı celeb ve ceneb yoktur. Hırsızlık yapan da bizden
değildir'' buyurdu.
---
Bilgi: Akr: At, deve
v.s.yi boğazlamak için bir ayağını kesip yere yıkmaktır. Ölen birinin mezarında
bir deve keserler ve: "Bu bu kişi ömrü boyunca misafirleri için akr
yapardı. Biz de vefatından sonra kendisine mükafat olarak hayatta iken yapmış
olduğu gibi yapacağız" derlerdi. Akr; sözlükte, deve veya keçi ayakta
iken, onlara kılıçla vurup kesmektir. Celeb: Ata bağırıp koşması için teşvik
etmektir. Ceneb: Zekat memurunun alması için bütün zekat mallarını'da varlarını
bir yerde toplamaktır.