musannef

Abdurrezzak

KİTABU’L-CAMİ Ma’mer b. Raşid el-Ezdi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Kabileler, Kureyş, Ensar Ve Muhacir

 

Kabileler

 

19877- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Eslem, Gitar, Müzeyne kabileleri ile Cüheyne kabilesinin bir kısmı kıyamet gününde Yüce Allah katında Temim, Esed b. Huzeyme, Hevazin ve Gatafan kabilelerinden daha hayırlıdır.''

 

Tahric: Buhari (4/222); Müslim 2521 (192), Eyyub kanalıyla; farklı kanallarla ve başka bir lafızla Tirmizi (4/380) rivayet ettiler. bk: Tirmizi (4/381).

 

 

 

19878- Ebu Hemmam eş-Şa'bant, Has'am kabilesinden ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olan bir adamdan bildirir: Tebuk savaşı sırasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikteydik. Bir gece kalkıp durunca ashabı da etrafında toplandı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına şöyle buyurdu: "Biri Perslerin, biri de Rumların olmak üzere Yüce Allah bana iki hazineyi verdi. Himyer kralları ile de destekledi. Ancak mülk. sadece Allah'ındır. insanlar gelip Allah'ın malından alır, Allah yolunda savaşırlar. "

 

Tahric: Ahmed, Müsned'incle rivayet etti.

 

 

 

19879- Katade der ki: "Ebu Musa el-Eş'arı, kabilesinden seksen adamla birlikte Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Temim oğullarından ise ancak on kişilik bir grup geldi. Bekr b. Vail oğullarından ise Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen olmadı."

 

 

 

19880- Ma'mer, bir adamdan bildirir: Şa'bi, biri Esed oğullarından biri de Kays oğullarından iki adamla karşılaştı. Esed oğullarından olan adam diğerinden kaçmaya çalışıyor, ancak Kays oğullarından olan adam onu rahat bırakmıyor ve: "Vallahi kabileni ve kimlerden olduğunu sana anlatmadan bırakmam!" diyordu. Şa'bi, Kays oğullarından olan adama: "Onu rahat bırak!" dedi, ancak adam: "Kabilesini ve kim olduğunu ona anlatmadan bırakmam" karşılığını verdi. Şa'bi ona: "Onu rahat bırak! Ömrüme yemin olsun ki kimlerden olduğunu bilseydi övünmeye başlardı" dedi, ancak adam onu bırakmayı kabul etmedi. Şa'bi: "Oturun!" dedi ve onlarla birlikte kendisi de oturdu. Sonra Kays oğullarından olan adama: "Ey Kayslı kardeşim! islam'da kendisine sancak verilen ilk kişi sizden biri miydi?" diye sordu. Kayslı: "Hayır!" karşılığını verdi. Şa'bi: "Ama böylesi bir kişi Esed oğullarından biriydi" dedi ve ona: "islam'da ilk ganimeti elde eden kişi sizden biri miydi?" diye sordu. Kayslı: "Hayır!" karşılığını verince, Şa'bi:

"Ama bu kişi Esed oğullarından biriydi" dedi ve ona: "Bedir savaşındaki aslan Muhacirler sizden miydi?" diye sordu. Adam: "Hayır!" karşılığını verince, Şa'bi: "Ama Esed oğullarından böylesi kişiler çıktı" dedi ve ona: "Sizden, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından cennetle müjdelenen biri oldu mu?" diye sordu. Adam: "Hayır!" karşılığını verince, Şa'bi: "Ama Esed oğullarından cennetle müjdelenenler oldu" dedi ve ona: "Sizden, evlilik emri semadan (Allah tarafından) verilen, damat adayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), aracısı da Cebrail olan bir kadın çıktı mı?" diye sordu. Adam: "Hayır!" karşılığını verince, Şa'bi: "Ama Esed oğullarından böylesi bir kadın çıktı. Bu adamı rahat bırak! Ömrüme yemin olsun ki kimlerden olduğunu bilseydi övünmeye başlardı" dedi. Bunun üzerine adam onu bıraktı. Esed oğullarından olan adam da gitti.

 

 

 

19881- Abdurrezzak der ki: "islam'da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından kendisine sancak verilip gönderilen ilk kişi, (Esed oğullarından) Abdullah b. Cahş'tır. (Esed oğullarından) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından cennetle müjdelenen kişi de Ukkaşe b. Mihsan'dır."

 

 

 

19882- Ebu Ruhm el-Gifari anlatıyor: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Tebük savaşına katıldım. Bir gece yol alırken ben de ona yakın gitmeye başladım. Ancak uyku da bastırdığı için arada bir dalıyordum. Kendime gelince bineğimin bineğine yaklaştığını görüyordum. Çok yaklaşıp da üzengimle onun ayağını yaralamaktan endişe ettiğim için bineğimi geri çekiyordum. Gecenin bir vaktinde uykuya yenik düştüğümde bineğim onun bineğini sıkıştırmış ve üzengim onun ayağını yaralamıştı. Ancak onun "Ahh!" diye inleme sesiyle uyanabildim. "Ya Resulallah! Benim için bağışlanma dile!" dediğimde: "Yola devam et" karşılığını verdi.

 

Yolda giderken Gifar oğullarından kimlerin savaşa katılmayıp geride kaldığını bana sormaya başladı. Bir ara: "Kızıl tenli, uzun boylu köseler ne yaptı?" diye sorunca, savaşa katılmadıklarını söyledim. "O siyah tenli olanlar ... " veya: "Şebeketu Şerh'del sürüleri bulunan kisa boylu, kıvırcık saçlı olanlar yaptı?" diye sorunca Gifar kabilesinden bunların kimler olabileceğini düşündüm, ancak çıkaramadım. Sonra Eslem kabilesinden öyle bir topluluğun olduğunu hatırladım ve: "Ya Resulallah! Bu dediklerin Eslem kabilesinden bir topluluktur. Onlar da savaşa katılmadılar" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Madem savaşa katilmayacaklar neden Allah yolunda yerlerine savaşacak genç birine develerinden birini verip göndermiyorlar? Zira yakınlarım içinde en çok Kureyşli Muhacirlerin, Ensarın, Gifar ve Eslem kabilelerinin savaştan geri kalmalan ağırıma gider. ''

 

Tahric: Ahmed, Müsned'inde ve Buharl, el-Edebü'l-Müfred'de (s. lll), Salih b. Keysan kanalıyla Zühri'den rivayet ettiler.

 

 

 

19883- Ebu Kılabe der ki: Hz. Ömer zamanında bin aile hicret etmek üzere Hemdan'dan ayrıldı. Medine'ye geldiklerinde Hz. Ömer: "Nereye gitmeyi düşünüyorsunuz?" diye sordu. "Şam'a gideceğiz" karşılığını verdiler. Hz. Ömer: "Onun yerine Irak'a gidin!" deyince, onlar: "Hayır, Şam'a gideceğiz, zira bizden öncekilerin hicret yeri orasıdır!" karşılığını verdiler. Hz. Ömer: "Onun yerine Irak'a gidin! Orada güzel bir şekilde cihad edersiniz, hem de yeşili ve suyu bol olan bir yer!" dedi ve bineklerini Irak tarafına çevirmeye başladı. Onlar ise bineklerini Şam'a doğru çevirmeye çalıştılar. Bu kargaşada yüklerin içinden bir sopa Hz. Ömer'in başına değdi ve kanadı. Başının bu şekilde kanadığını gördüklerinde: "Ey müminlerin emiri! Nereye istersen oraya gideriz" demeye başladılar. Hz. Ömer de: "Irak'a gidin!" dedi. Onlar da gidip Kufe'ye yerleştiler. Bundan dolayı bugüne kadar Kufelilerin çoğu ve en iyi insanları Hemdanlıdır.

 

 

 

19884- ikrime der ki: Amir b. et-Tufayl, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Muhammed! Senden sonra halife olmam şartıyla Müslüman olayım mı?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır!" karşılığını verdi. Amir: "Çöl ahalisi benim, şehir ahalisi senin olsun" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Hayır!" karşılığını verdi. Amir: "O zaman Müslüman olmama karşılık bana ne vereceksin?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Atının dizginlerini sana bırakır (Allah yolunda) savaşırsm, zira iyi bir savaşçısın" buyurdu. Amir: "Niye, atımın dizginleri elimde değil mi ki! Vallahi sana karşı burayı Amir oğullarının süvari ve adamlarıyla dolduracağım!" tehdidinde bulununca, Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Amir'i helak et!" bedduasını etti.

 

Amir'in kabilesinden olanların dediğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Amir oğullarını da helak et!" bedduasında bulunmuştur. Amir:

"Müslüman olmam karşılığında senden sonra halifen olurum" deyince, Useyd b. Hudayr ona: "Mızrağımı göğsüne saplamadan buradan git! Vallahi Müslüman olman karşılığında bizden koruk hurma dalı istesen dahi sana verecek değiliz!" demişti.

 

 

 

19885- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kibir ve büyüklenme bedevilerden deve sahiplerinde olur. Sükunet koyun sahiplerinde olur. iman ve hikmet ise Yemenlilerde olur. ''

 

Tahric: Buhari (8/71) başka bir yolla ve Müslim 52 (89), Zühri kanalıyla Said b. el-Müseyyeb' den rivayet ettiler.

 

 

 

19886- Katade der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra üç mescit ahalisi dışındaki bütün Araplar dinden döndüler. Bu mescitler de Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Bahreyn mesicididir."

 

 

 

19887- Katade der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle (Yemen'de bir kabile olan) Cüzam'a doğru işaret etti ve: "iman şu taraflarda olan Yemen'dedir. Yüce Allah. Cüzam kabilesine hayırlar ihsan etsin" buyurdu.

 

Tahric: Mecmau'z-Zevaid'de (10156) geçtiği üzere Taberani, Ebu Kebşe el-Enmari'den merfu olarak rivayet etti.

 

 

 

19888- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yanınıza Yemenliler geldi. Onlar ki yumuşak kalpli insanlardır. iman Yemenli, anlayış Yemenli, hikmet de Yemenlidir. ''

 

Tahric: Müslim, tam metin olarak; Buhari (8/71), tam metin olarak ve Tirmizi, "Hikmet de Yemenlidir" lafzı olmaksızın rivayet ettiler.

 

 

 

19889- Ebu't-Tufayl anlatıyor: Amr b. Sulay' el-Muharibı ile birlikte Huzeyfe'nin yanına geldik. Huzeyde yatağında oturmuş insanlara bir şeyler anlatıyordu. Gençliğimin verdiği utangaçlıkla orada bulunanların en arkasında oturdum. Amr ise elindeki asasına dayanarak ilerledi. Huzeyfe'nin yanında oturdu ve: "Ey Huzeyfe! Bize bir şeyler anlat" dedi. Huzeyfe: "Size ne anlatayım? Şayet bütün bildiklerimi anlatırsam beni öldürür veya bana inanmazsınız" karşılığını verdi. Oradakiler: "Gerçekten öyle mi?" diye sorunca, Huzeyfe: "Evet!" karşılığını verdi. Oradakiler de: "Seni öldürmemize sebep olacak şeyi bize anlatmanı istemiyoruz. Ama bize faydası olan, sana da zararı dokunmayan şeyleri anlatabilirsin" dediler. Huzeyfe: "Annenizin (Hz. Aişe'nin) size karşı savaşmaya geleceğini söylesem bana inanır mısınız?" diye sorunca, onlar: "Gerçekten bu olacak mı?" karşılığını verdiler. Huzeyfe: "Yanında Mudar -Allah onu cehennem ateşinde yaksın- ve Amman bölgesinden Esedliler -Allah onların ayaklarını kessinolacaktır" dedi ve şöyle devam etti: "Kays kabilesi de Yüce Allah melekleriyle birlikte tepesine binene kadar islam dininde fesat çıkarmak için elinden geleni ardına koymayacaktır." Amr: "Kays kabilesi dışındaki kabileler hakkında az şey söyledin" deyince, Huzeyfe: "Muharib oğullarından olan Kayslılar mı yoksa muharib (savaşçı) olan Kayslılar mı? Kayslıların Şam'dan çıktığını gördüğünde önlemini almalısın!" karşılığını verdi.

 

 

 

19890- Ma'mer'in birden fazla kişiden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "[slem kabilesine Yüce Allah selamet versin. Ğifar kabilesini Yüce Allah bağışlasın. Usayya kabilesi ise Yüce Allah'a ve Resulüne isyan etmiştir" buyurdu. 

Usayya da Süleym oğullarından olan bir kabiledir.

 

Tahric: Ahmed; Buhari; Müslim ve Tirmizi (4/380), İbn Ömer kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

19891- Ma'mer der ki: Bana ulaşana göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün ashabıyla birlikte otururken: "Allahım! Gemide olanları kurtar!" diye dua etti. Bir süre sustuktan sonra da: "Yollarına devam ettiler" buyurdu. (Gemidekiler) Medine'ye yaklaştıklarında Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Geldiler ve başlarında salih bir adam var" buyurdu. Gemiyle gelen bu kişiler Eş'arilerdi ve başlarında Amr b. el-Hamak el-Huzai bulunuyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Nereden geliyorsunuz?" diye sorunca:

"Zebid'den geliyoruz" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüce Allah Zebid'e bereketler ihsan etsin" buyurdu. Onlar: "Ya Resulallah! Ya Rima'a?'' diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah Zebid'e bereketler ihsan etsin" buyurdu. Onlar bir daha: "Ya Resulallah! Ya Rima'a?" diye sorunca, üçüncüsünde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rima'a da bereketler ihsan etsin" buyurdu.

 

 

 

19892- Hz. Aişe bildiriyor: Hendek (Ahzab) savaşı sırasında Müslümanlar: "Ya Resulallah! Yemenliler bize karşı Hevazin ve Gatafan kabileleriyle bir araya gelirse ne yaparız?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gelmez! Onlar (Yemenliler) bu dine zarari dokunmayacak olan kimselerdir" buyurdu.

 

 

 

Kureyş'in Faziletleri

 

19893- Süleyman b. Ebi Hasme'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kureyşlilere dini öğretmeye kalkmayın, ama siz dini onlardan öğrenin. Kureyşlilerin önüne geçmeye çalışmayın, ama onlardan geri durmayın. Zira Kureyşlilerden her biri (doğru görüş bakımından) başkalarından iki kişi gücündedir. "

 

 

 

19894- Zühri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ensar iffetli ve sabırlı insanlardır. insanlar da Kureyş'e tabidirler. Müminleri onların müminlerine, günahkarları da onların günahkarlarına tabidir.''

 

Tahric: Tirmizi (4/370), Ebu Talha kanalıyla "kısa bir metinle" rivayet etti.

 

 

 

19895- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanlar bu işte (yöneticilik işinde) KureyŞ'e tabidirler. Müslümanları onların Müslümanlarına, kafirleri de onların kafirlerine tabidir. ''

 

Tahric: Buhari (6/340), A'rec kanalıyla Ebu Hureyre'den ve Müslim 1818 (2) rivayet ettiler.

 

 

 

19896- Zeyd b. Eslem'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kureyş insanların omurgası gibidir. insan omurgası olmadan yürüyebilir mi?''

 

Tahric: Mecmau'z-Zevaid'de (10/28) geçtiği üzere Ahmed ve Bezzar, Hz. Aişe kanalıyla mertu olarak rivayet ettiler.

 

 

 

19897- İbn Huseym, Ensar'dan bir adamdan, o da babasından bildirir:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Ömer'e: "Bana Kureyşlileri topla!" buyurdu. Hz. Ömer onları Mescid'de toplayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına çıktı ve: "Aranızda sizden olmayan var mı?" diye sordu. Oradakiler:

"Kızkardeş çocuklarımız (kadınlarımızdan dolayı hısımlarımız), anlaşmalımız ve azatlılarımız dışında içimizde yabancı olan yok" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kızkardeşimizin çocukları bizdendir. Anlaşmalı olduğumuz kimseler de bizdendir. Azatlılanmız da bizdendir" buyurdu. Daha sonra Yüce Allah'a karşı takvalı olmalarını söyledi, onlara nasihatlerde bulundu ve:

"Bilin ki benim dostlarım içinizden takvalı olanlardır" buyurdu. Sonra ellerini kaldırıp: "Allah da şahittir ki Kureyşliler güvenilir insanlardır. Onlara düşmanlık yapan veya tuzak kurmaya çalışanları Yüce Allah yüzüstü cennennem atar" buyurdu.

 

Tahric: Ahmed, "kısa bir metinle" ve Bezzar, Rafi b. Rafi' kanalıyla daha uzun bir metinle rivayet ettiler. Bak: Heysemi (10/62).

 

 

 

19898- İbn Sırın der ki: Adamın biri Hz. Ali'ye geldi ve: "Bana Kureyş'ten bahset" dedi. Hz. Ali: "içlerinde yumuşak huy bakımından en dengeli olanlar Umeyye oğullarından olan kardeşlerimizdir. Ölüm anında en metanetli olanları ile en cömertleri biz Haşim oğullarıdır. Kureyş'in koklanan gülü Muğıre oğullarıdır" dedi ve ekledi: "Günün kalan kısmında benden uzak dur!"

 

 

 

19899- Katade der ki: Ömer b. el-Hattab bir kadını ev giysileriyle dışarıda görünce: "Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan akrabalığının Allah katında sana bir faydasının olacağını mı sanıyorsun?" dedi. Kadın gelip bunu Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca: "Şefaatim Suda. ile Selheb kabilelerine bile ulaşır" buyurdu.

 

Malmer der ki: Hallad b. Abdirrahman aynısını bana babasından naklen şu eklemeyle rivayet etti: "Söz konusu kadın Ümmü Hani idi. Resülullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şefaatim Ha ile Hakem kabilelerine bile ulaşır" buyurdu. ''

 

Tahric: Taberani, Abdurrahman b. Ebi Rafi'den mürsel olarak rivayet etti. Ravileri güvenilir kişilerdir. Bak: Heysemi (9/257).

 

 

 

19900- İbn Sirin der ki: Ebu Hureyre'nin Sare ile Hacer'in kıssalarını anlatırken: ''Ey Araplar! işte anneniz (Hacer) budur!  Zira o, Hz. ishak'ın annesinin (Sare'nin) cariyesiydi" dediğini de işittim.

 

Tahric: Buhari (6/248) rivayet etti.

 

 

 

19901- Katade der ki: Adamın biri Hz. Ali'ye: "Bana Kureyşlten bahsefI deyince, Hz. Ali şu karşılığı verdi: ''Biz Kureyşliler cesur, asil ve cömert olanlarız. Umeyye oğulları lider, ziyafet sahibi ve koruyucu olanlardır. Kureyş'in koklanan gülü ise Muğlre oğullarıdır."

 

 

 

19902- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Benim Kureyş üzerinde bazı haklarım vardır. KureyŞ'in de sizler üzerinde bazı hakları vardır. Bu haklar da size hükmederken adil olmaları, verilen emanetleri sahiplerine iade etmeleri, merhamet istenildiğinde bunu göstermeleridir. Allah'ın laneti onlardan bunu yapmayan kişilerin üzerine olsun!"

 

 

 

19903- Leys b. Ebi Süleym bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzleri altın parçası gibi parlayan bir grup Kureyşliye rastlayınca onlara öğütlerde bulundu ve: "Yüce Allah'a karşı takvalı olduğunuz sürece hayır içinde kalırsınız. Ancak takvadan ayrılan kişiyi Yüce Allah şu değneğin soyulması gibi sayar" buyurdu. Sonra elinde bulunan bir değneği hiç kabuğu kalmayıncaya kadar soydu.

 

Hz. Ali de: "Liderlerı Kureyş'tendir, insanların müminleri onların müminlerine, insanların kafırleri de onların kafırlerine tabi olur" dedi.

 

Tahric: Mecmau'z-Zevaid'de (5/192) geçtiği üzere Ahmed, Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet etti.

 

 

 

19904- Zühri bildiriyor: Sakif kabilesinden bir adam uhud savaşında öldürülünce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Yüce Allah onu bertaraf etti: zira KureyŞ'i hiç sevmezdi" buyurdu.

 

Tahric: Bezzar, Sa'd b. Ebi Vakkas'tan ve Taberani, Muğire b. Şube'den rivayet ettiler. bak: Mecmau'z-Zevaid (10/27).

 

 

 

19905- Sa'd b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "KureyŞ'i küçümsemek isteyeni Yüce Allah hakir kılar" buyurmuştur.

 

Tahric: Ahmed, aynı mana ile bundan daha uzun bir metinle Osman'dan; Taberanı, Enes'den başka bir lafızla ve Tirmizi (4/370), Muhammed b. Sa'd kanalıyla babasından başka bir lafızla merfu olarak rivayet ettiler. bak: Mecmau'z-Zevaid (10/27).

 

 

 

Ensar'ın Faziletleri

 

19906- Cabir bildiriyor; Ensar' dan bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Hicret etmem üzere biatımı kabul et" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Zaten hicret sizin yanınıza yapılmaktadır. Bunun yerine cihad üzere biatını kabul ediyorum" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine:

"Ensar imtihan vesilesidir. Onları seven beni sevdiği için sever: onlara buğzeden de bana buğzettiği için buğzeder" buyurmuştur.

 

Tahric: Mecmau'z-Zevaid'de (19/39) geçtiği üzere Taberanı, Muaviye b. Ebi Süfyan kanalıyla Ebu Hureyre' den rivayet etti.

 

 

 

19907- Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer hicret olmasaydı Ensar'dan biri olmak isterdim. Şayet insanlar bir yolu (veya vadiyi), Ensar da başka bir yolu tutacak olsalar ben Ensar'm tuttuğu yolu tutardım."

 

Tahric: Buhari (7/77), Muhammed b. Ziyad kanalıyla Ebu Hureyre' den rivayet etti.

 

 

 

19908- Enes b. Malik bildiriyor: Yüce Allah, Huneyn savaşı sonrası Resülü'ne, Hevazin kabilesinin mallarından bol miktarda ganimet bahşedince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyşli bazı adamlara yüzer deve vermeye başladı. Ensar' dan bazıları: "Yüce Allah, Resülullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hoş görsün! Ganimetten Kureyşlilere veriyor da bizi bırakıyor. Oysa kılıçlarımızdan hala onların kanı akıyor" demeye başladılar. Onların bu dedikleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatıldığı zaman, Ensar'a haber gönderip hepsini deri bir çadıra topladı. Ensar dışında da yanlarına kimsenin gelmesine izin vermedi. Toplandıkları zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına geldi ve: "Sizden kulağıma gelen o sözler de nedir?" diye sordu. Ensar: "Ya Resulallah! içimizden aklı başında olanlar bir şey söylemiş değiller. Ancak henüz genç olanlar şöyle şöyle dediler" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, henüz küfürden yeni kurtulmuş kişilere veriyorum ki kalpleri (islam'a) ısınsın. insanlar evlerine (dünyalık) mallarla dönerken sizler evlerinize Resulullah'la birlikte dönmeye razı değil misiniz? Vallahi sizlerin kendisiyle döndüğünüz şey onların yanlarına alıp döndükleri şeyden daha hayırlıdır!" buyurunca, Ensar: "Ya Resulallah! Evet, razıyız" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Benden sonra başkaları sizlere çokça tercih edilecek, ancak sizler Yüce Allah ve Resulüyle buluşana kadar sabredin! Ben sizlerden önce Havz'a gideceğim" buyurdu. Ancak daha sonraları Ensar' dan olanlar sabredemediler.

 

Tahric: Farklı kanallarla Buhari (8/39) rivayet etti.

 

 

 

19909- Abdullah b. Muhammed b. Akil b. Ebi Talib bildiriyor: Muaviye, Medine'ye geldiği zaman onu Ebu Katade el-Ensari karşıladı. Muaviye: "Ey Ensar! Sizler dışında herkes beni karşılamaya çıktı! Siz neden beni karşılamaya çıkmadınız?" diye sorunca, fbu Katade: "Bineklerimiz yoktu" dedi. Muaviye: "Develeriniz nerede?" diye sorunca, fbu Katade: "Bedir savaşı sırasında senin ve babanın peşine düşmüşken kesmiştik" karşılığını verdi. Sonra fbu Katade: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinden sonra başkalarının bizlere tercih edileceğini söylemişti" dedi. Muaviye: "Böylesi bir durumda ne yapmanızı söylemişti?" diye sorunca, fbu Katade: "Onunla (ahirette) buluşuncaya kadar sabretmemizi emretmişti" karşılığını verdi. Bunun üzerine Muaviye: "O zaman onunla buluşuncaya kadar sabredin!" dedi. Abdurrahman b. Hassan bu olayı duyunca şöyle bir şiir okudu:

"Müminlerin emiri Muaviye b. Harb'e söyleyin Bizim de söyleyecek şeylerimiz var, deyin Çekişip hesaplaşacağımız o güne kadar Sabredip onları bekleyeceğimizi bildirin. "

 

 

 

19910- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size en hayırlı Ensar hanelerinin kimler olduğunu söyleyeyim mi?" diye sordu. Müslümanlar: "fvet ya Resulallah!" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Abduleşhel oğullarıdır" buyurdu. Ki Abduleşhel oğulları Sa'd b. Muclz'ın kabilesiclir. Ashab: "Ya Resulallah! Sonra kimler?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra Neccar oğullarıdır" buyurdu. Ashab: "Ya Resulallah! Sonra kimler?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra Haris b. el-Hazrec oğullarıdır" buyurdu. Ashab: "Ya Resulallah! Sonra kimler?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra Saide oğulları" buyurdu. Ashab: "Ya Resulallah! Sonra kimler?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonrasında Ensar'ın her bir hanesinde hayırlar vardır" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanelerin isimlerini bu şekilde sıralayınca Sa'd b. ubade: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizleri dört haneden sonra zikretti. Bu konuyu ona söyleyeceğim!" dedi. Karşılaştığı bir adamla da bunu konuştu. Adam ona: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizi dört haneden sonra zikretmesine razı değil misin? Oysa Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saymadıkları saydıklarından daha fazlaydı!" deyince Sa'd b. Ubade, Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda konuşmaktan vazgeçti.

 

Tahric: Ahmed ve Müslim, Salih b. Keysan kanalıyla Zühri'den rivayet ettiler.

 

 

 

19911- Ebu Hureyre' nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ensar, kendilerine güvenip dayandığım sırdaşlarımdır. Onlardan iyi olanların iyiliklerini kabul edip, kötülük yapanların kusurunu affedin. Zira onlar üzerlerine düşeni ifa etmiş, artık lehlerine olanı alma vakitleri gelmiştir. ''

 

Tahric: Tirmizi (4/370) aynı mana ile başka bir lafızla ve Mecmau'z-Zevaid'de (10/39) geçtiği üzere Taberani, Ebu Hureyre kanalıyla tam metin olarak rivayet ettiler.

 

 

 

19912- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: Hendek savaşı sırasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allahım! Asıl hayat, ahiret hayatıdır! Ensar ile Muhacirlere rahmet et  Adal ile Kare kabilelerine lanet et Ki bizi taş taşımaya mecbur eden onlardır. "

 

Tahric: Farklı kanallarla Buhari (7/81) rivayet etti.

 

 

 

19913- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ensar'ı, çocuklarını ve onların da çocuklarını bağışla" diye dua etmiştir.

 

Tahric: Tirmizi (4/371), Yahya b. Said el-Ensarı kanalıyla Enes'ten başka bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

19914- Başka bir kanalla bu hadisin aynısını rivayet edilmiştir.

 

 

 

19915- Abdullah b. Ebi Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm der ki: Babam: "insanları islam'a davet eden (eski) kişilerden geriye benden başka kimse kalmadı" derdi.

 

 

 

19916- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Seleme oğullarını ziyarete gelmişti. Dönüşte onların çocuklarından ve kadınlarından oluşan bir grup onu görmek için peşinden gitmeye başladılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara doğru döndü ve: ''Vallahi davetime uyacak olursanız en sevdiğim insanlardan olursunuz" buyurdu. 

 

Tahric: Buhari (7/79), Enes kanalıyla başka bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

19917- Zühri der ki: Abdullah b. Abdirrahman b. Ka'b b. Malik, babasından - ki babası olan Ka'b b. Malik, tövbesi Yüce Allah tarafından kabul edilen üç kişiden biriydi -, o da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir adamdan naklen şöyle bildirdi: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir konuşma yapmak üzere kalktı. Yüce Allah'a hamdü senada bulundu. uhud savaşında şehit düşenlere bağışlanma diledi ve şöyle buyurdu: "Ey Muhacirler! Sizin sayınız artarken Ensar'ın sayısı hep aynı kalmaktadır. Ensar da benim dayanıp güvendiğim sırdaşlarımdır. Onların iyilerine gerekli ihtiramı gösterin, kötülük yapanlarının da kusurlarını affedin. ''

 

Tahric: Mecmau'z-Zevaid'de (10/35) geçtiği üzere Buhari rivayet etti.

 

 

 

19918- Ebu Said el-Hudrı der ki: Ensar'dan bazıları bir araya gelip:

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkalarını bize tercih ediyor" dedi. Bu söylenenler Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kulağına gidince onlara bir konuşma yapıp: "Ey Ensar! Zillet içindeyken Yüce Allah ve Resulü sizleri aziz kılmadı mı?" diye sordu. "Allah ve Resulü doğru söylüyor" karşılığını verdiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dalaletteyken Yüce Allah sizleri hidayete erdirmedi mi?" diye sorunca, "Allah ve Resulü doğru söylüyor" karşılığını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yoksul iken Allah ve Resulü sizleri varlıklı kılmadı mı?" diye sorunca yine: "Allah ve Resulü doğru söylüyor" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Neden bana cevap vermiyorsunuz? Neden: ''Sen kovulmuşken biz sana kucak açtık! Sen korku içindeyken biz seni himaye ettik'' demiyorsunuz? Diğerleri deve ve koyunları götürürken siz evlerinize Resulullah ile birlikte dönmeye razı olmaz mısınız? Siz bir vadiyi veya yolu tutsanız da başkaları bir vadiyi veya yolu tutsa ben sizin tuttuğunuz vadi veya yolu tutardım. Şayet hicret olmasaydı Ensar'ın bir ferdi olmak isterdim. Benden sonra başkaları size tercih edilecek ancak (ahirette) benimle buluşuncaya kadar sabredin. ''

 

Tahric: Farklı kanallarla Taber! bundan daha uzun bir metinle rivayet etti. bak: Mecmau'z-Zevaid'de (1/32, 34).

 

 

 

19919- Cabir der ki: "(ikinci Akabe biatında seçilen) nakiplerin (temsilcilerin) tümü Ensar'dandır. Bunlar da: Sa'd b. Ubade, Saide oğullarından Münzir b. Amr, Amr b. Avf oğullarından Sa'd b. Hayseme, Sa'd b. er-Rabi', Neccar oğullarından Sa'd b. Zurare, Useyd b. Hudayr, ubade b. es-Samit, Abdullah b. Revaha, Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihan, Seleme oğullarından Abdullah b. Amr Ebu Cabir b. Abdillahı Seleme oğullarından Sera b. Ma'rur ve Rafı' b. Malik ez-Zuraki' dir."

 

 

 

Kureyş, Ensar ve Sakif Kabilesinin Faziletleri

 

19920- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: Adamın biri Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir deve hibe etti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun karşılığını verdi, ama adam buna razı olmadı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha fazla verdi, adam yine razı olmadı. Sanırım bu durum üç defa tekrarlandı. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kureyşli. Ensarlı veya Sakif kabilesinden olanlar dışında kimseden hibe kabul etmemeyi düşünüyorum" buyurdu.

 

 

 

19921- Said bildiriyor: Ebu Hureyre aynısını: ''Veya Devsli olanlar dışında ... " ziyadesiyle rivayet etti. 

 

Tahric: Tirmizi (4/379), Eyyub kanalıyla Said el-Makburi kanalıyla ve Nesai (6/279), Abdurrezzak kanalıyla merfu olarak rivayet ettiler.

 

 

 

19922- Ömer b. el-Hattab der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelen iki adama: "Kimlerdensiniz?" diye sordu. Adamlar: "Sakifliyiz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakif, iyad'ın iyad da Semud kavminin soyundan gelmektedir" buyurdu. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü iki adamın gücüne gitti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun onları gücüne gittiğini görünce: "Neden gücünüze gidiyor? Yüce Allah, Semud gibi bir kavimden Salih ile iman eden kişileri çıkarmıştır. Siz de bu salih kişilerin soyundan gelmektesiniz" buyurdu.

 

 

 

Arap Olmayan Kabilelerin Faziletleri

 

19923- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Din, Süreyya yıldızında olsa dahi Farisilerin soyundan bir adam (veya bazı adamlar) onu elde etmek için yanına gideceklerdir. ''

 

Tahric: Buhari; Müslim (2546) ve Tirmizi, tefsır ve memıkib'de rivayet ettiler.

 

 

 

19924- Katade der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rüyamda siyah koyunlara seslendiğimi. ancak onların içine alacalı koyunların da karıştığını gördüm" buyurdu. Ashab: "Ya Resulallah! Bunu nasıl yorumladın?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Araplara ve onların peşinden giden Arap olmayan topluluklara yordum" buyurdu.

 

 

 

19925- Ma'mer'in, hocalarından birinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "islam'dan dolayı Arap olmayan topluluklar içinde en said millet Farisiler, en şaki topluluklar ise Rumlar olacaktır. islam'dan dolayı Araplar içinde de en kötü topluluklar Tağlib oğulları ile (Himyer'deki) aşiretler olacaktır."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İpek, Atlas; Altın ve Gümüş Kaplar