musannef

Abdurrezzak

Lukata

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Lukata (Kayıp ve Buluntu Eşya)

 

18597- Said b. el-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Müzeyne kabilesinden bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bulduğumuz yitik koyunu ne yapalım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu (yanında) tut o ya senin veya kardeşinindir ya da kurdundur. Onu arayan gelinceye kadar tut" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bulduğumuz yitik deveyi ne yapalım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun yeteri kadar suyu ve sağlam ayakları vardır. Yeryüzünden de (otlanıp) yer. Onun için kurttan yana korkulmaz. Onu arayanın gelip bulması için sal" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bulunan malı (parayı) ne yapalım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İşlek bir yolda veya kalabalık bir kasabada bulduğun malı bir yıl ilan et. Onun sahibi gelirse malı ona ver. O malın sahibini bulamazsan o mal senindir. Ancak daha sonraki yıllarda bir gün malın sahibi karşına çıkarsa ona malmı verirsin." Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Kimselerin uğramadığı ıssız bir köyde bulunan şeyi ne yapalım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Definelerde olduğu gibi (senin olur ve) beşte birini zekat olarak verirsin" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Dağın koruduğu (dağda korumasız) olan malları almak hakkında ne dersin?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun iki katını öder ve ceza olarak kırbaçlanır" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Ağaçlardaki meyveleri alan hakkında ne dersin?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun iki katını öder ve ceza olarak kırbaçlanır" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Harmandan ve hayvan barınağından çalınan şeyler konusunda ne dersin?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kalkanın değerine ulaşacak kadar bir şey çalmışsa, çalanın eli kesilir. ı - O zamanlar kalkanın değeri on dirhemdi - Bundan daha az değerde olan malm ise iki katı verilir ve ceza olarak adam kırbaçlanır" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yanıma gelmeden hadleri kendi aranızda affederek (çözüme bağlayın). Haddi (şeri cezayı) gerektiren bir dava bana intikal edince artik onu uygulamak vacip olur.''

 

Tahric: Nesai, "İbn İshak-Amr b. Şuayb'ın dedesi" kanalıyla ve Nasb er-Rdye'de geçtiği üzere İbn Rahuye, İbn İdris kanalıyla İbn İshak'tan rivayet ettiler. Ebu Davud, "İbn Aclan- Amr b. Şuayb'ın dedesi" kanalıyla bir kısmını, Beyhaki (6/190), "Velid b. Kesir- Amr b. Şuayb'ın dedesi" kanalıyla bir kısmını ve farklı kanallarla Nesai rivayet ettiler. Ebu Davud (s. 240, 603), Nesai S. el-Mücteba (2/226) ve S. el-Kübra'ya (3/400) bakınız.

 

 

 

18598- Zühri, yayılmakta olan develerden çalan kişiyle ilgili olarak: "Çaldığının iki katı tazminat öder ve ceza olarak kırbaçlanır" demiştir.

 

 

 

18599- Ebu Hureyre: "Bu durumda çaldığının iki katı tazminat öder" demiştir.

 

Tahric: Beyhaki (6/191), Abdurrezzak kanalıyla ve Ebu Davud (s. 241) rivayet ettiler.

 

 

 

18600- İbn Tavus'un bildirdiğine göre, babası (Tavus): "Kişi bir yitiği sakladığı zaman onu verirken (ceza olarak) yanında bir benzerini de verir" demiştir.

 

 

 

18601- Zeyd b. Halid el-Cuheni bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çobanın kaybettiği koyunun hükmünü sorunca: "O ya senin, ya kardeşinin veya kurdundur" cevabını verdi. Başka birinin nakline göre ise: "Kardeşinindir" dedi. Zeyd: "Ey Allah'ın Resülü! Bulduğum yitik deve hakkında ne dersin?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yeteri kadar suyu ve sağlam ayakları varsa ve ağaç yapraklarından da yiyorsa ondan sana ne!" buyurdu. Ma'mer der ki: Başka bir ravinin de şöyle dediğini duydum: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayvan belki yurdunu hatırlayıp geri döner" buyurdu. - Sonra Ma'mer hadisine devam etti: - Zeyd şöyle de sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Bulduğum para konusunda ne dersin?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Paranın içinde bulunduğu kabı, keseyi ve miktarını iyice belle. Bunun bir yıl boyunca duyurusunu yap, eğer sahibi gelirse, parayı ona ver. Gelmezse para senindir, ondan faydalan" veya buna benzer bir şey söyledi.

 

 

 

18602- Zeyd b. Halid el-Cuheni der ki: Bir bedevi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek buluntu mal konusunda sorunca: "Onu bir yıl ilan et. sonra onun torbasını ve kesesini -veya kabını- (özelliklerini) iyice akımda tut. Eğer sahibi gelirse malını ona ver. Gelmezse onu infak et veya sen faydalan" cevabını verdi. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Yitik koyun bulursam ne yapayım?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O ya senin, ya kardeşinin veya kurdundur" cevabını verdi. Adam, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buluntu deveyi de sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün rengi değişti ve: "Ondan sana ne! Sahibi onu bulana dek sağlam ayakları ve yeteri kadar suru vardır" buyurdu.

 

Tahric: Buhari, Sevri: kanalıyla iki yolla ve Beyhaki: (6/193) Abdurrezzak kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

18603- Carud el-Abdi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Müslümanın yitik malı, onu sahiplenen için Cehennem alevidir. Ona yaklaşmayın."

 

Tahric: Beyhaki, (6/191), Abdurrezzak kanalıyla ve Nesai:, S. el-Kübra'da (3/346), Ebu Usame kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

18604- Hasan(-ı BasrI) der ki: Bir topluluk Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip ondan maddi yardım istediler, ama Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında onlara verecek bir şey bulamadılar ve: "Buluntu develere binmemize izin verir misin?" diye sordular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O. Cehennem alevidir" buyurdu.

 

Tahric: Farklı kanallarla ve başka bir lafızla Nesai:, S. el .. Kübra'da mürsel olarak "kısa bir metinle" rivayet etti.

 

 

 

18605- Ebu Kaza'a bildiriyor: Carud Müslüman olunca: "Ey Allah'ın Resulü! Ailemize dönerken yolda yitik develer bulursak onlara binebilir miyiz?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, Cehennem alevidir" buyurdu.

 

 

 

18606- CarOd bildiriyor: Amir b. Luey kabilesinden dört kişi, bir deveyi görüp onu kestiler. Bu durum Hz. Ömer'e bildirildiğinde, yanında Beni Amir'den olan Hatib b. Ebi Beltea vardı. Ömer: "Ey Hatıb! Şimdi kalk ve devenin sahibine, devesi karşılığında iki deve satın al" dedi. Hatıb iki deve aldı ve deveyi kesenler de kırbaç cezasına çarptırıldıktan sonra bırakıldılar.

 

 

 

18607- Zühri der ki: Hz. Ömer, valilerine: "Kayıp hayvanı -veya hayvanları- almayınız" diye yazdı. Develer, çobansız yayılırlar, su başlarına giderler ve onlara kimse dokunmazdı. Sahipleri gelip onları alırdı. Hz. Osman hilafete geçince, valilerine: "Onları alınız ve ilan ediniz. Eğer sahipleri gelirse bu hayvanları onlara veriniz. Gelmezlerse satınız ve bedelini beytulmala koyunuz. Eğer daha sonra sahipleri gelirse bedelini onlara veriniz" diye ferman yazdı. 

 

Tahric: Malik, Zühri: kanalıyla başka bir lafızla ve Malik kanalıyla Beyhaki: (6/191) rivayet ettiler.

 

 

 

18608- Abdulah b. Ubeyd b. Umeyr bildiriyor: Ömer b. el-Hattab zamanında bir adam yitik bir deve buldu ve Ömer'e getirdi. Hz. Ömer: "Onu bir ay ilan et" dedi. Adam denileni yaptıktan sonra deveyi alıp tekrar geldi, Ömer: "Bir ay daha ilan et" deyince, adam devenin sahibini bulmak için bir ay daha ilan etti, sonra yine gelince, Ömer yine: "Bir ay daha ilan et" dedi. Adam bir ay sonra gelip: "Deveyi otlağa çıkarıp bıraktık, çünkü hayvanlarımızın yemlerini yedi" deyince, Ömer: "Ondan sana ne! Onu nerede buldun?" dedi. Adam deveyi bulduğu yeri söyleyince, Ömer: "Git ve deveyi bulduğun yere bırak" dedi.

 

 

 

18609- Sabit b. ed-Dahhak der ki: Hz. Ömer zamanında bir deve buldum ve Ömer'e götürdüm. Bana: "Onu ilan et" deyince, ben: "Onu ilan ettim, hatta bu sebeple kölelerimi ve tarlamı ihmal ettim" karşılığını verdim. Bunun üzerine Ömer: "Onu bulduğun yere bırak" dedi. 

 

Tahric: Beyhakı (6/191), Yahya b. Said el-Ensarı kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

18610- Süleyman b. Yesar: "Sabit b. ed-Dahhak, bana Ma'mer'in hadisi gibi bir hadis nakletti" dedi.

 

 

 

18611- Ömer b. el-Hattab: "Ancak dalalette olan, yitik hayvanı alır" demiştir.

 

 

 

18612- Said b. el-Müseyyeb der ki: Ömer b. el-Hattab, sırtını Kabe'ye dayayıp: "Yitik olan malı ancak dalalette olan alır" dedi. Yahya: "Buradaki yitik olandan kastın yitik olan deve olduğu görüşündeyiz" demiştir.

 

Tahric: Malik, Yahya kanalıyla ve Malik kanalıyla Beyhaki (6/191) rivayet ettiler.

 

 

 

18613- Hz. Ali: "Yitik olan malı ancak dalalette olan alıp yer" dedi.

 

Tahric: Beyhaki (6/191), İbn Abbas kanalıyla aynısını rivayet etti.

 

 

 

18614- Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

 

18615- Suveyd b. Gafele der ki: Zeyd b. Suhan ve Selman b. Rabia el-Bahili ile yola çıktım, Uzeyb'de bir kamçı buldum. ikisi de bana: "Onu bırak" dediler; ama ben: "Vahşi hayvanlar onu yiyeceğine alıp kullanırım" dedim ve Ubey b. Ka'b'a gelip durumu anlatım. Bana: "iyi yapmışsın. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında içinde yüz dinar olan bir kese buldum. Keseyi alıp Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderek onu bulduğumu anlatınca bana: "Onu bir yıl ilan et" buyurdu. Bir yıl boyunca ilanını yaptıktan sonra ikinci yıl Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim. Bana: "Onu bir yıl (daha) ilan et'' buyurdu. Bir yıl daha ilan ettikten sonra Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğimde, yine: "Onu bir yıl (daha) ilan et" buyurdu. Bir yıl daha ilan ettikten sonra üçüncü kes yanına geldiğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sayısi, bağı, kabı gibi özelliklerini iyice aklında tut. Şayet biri gelip, sayısi, kabı ve bağı konusunda doğru bilgiler verirse parayı ona verirsin. Çıkmazsa da bu parayı kullanabilirsin" buyurdu. 

 

Tahric: Müslim (2/79), Şu'be kanalıyla başka bir lafızla, Ahmed, Sevri kanalıyla, Buhari (5/58), Şu'be kanalıyla ve Beyhaki (6/192), Remmadi kanalıyla Abdurrezzak'ten rivayet ettiler.

 

 

 

18616- Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhır, yitik mal hakkında: "Bu, Allah'ın malıdır ve onu dilediğine verir" dedi.

 

 

 

18617- Hasan(-ı BasrI) der ki: "Onu çekinmeden al" deyip şöyle devam etti: "Hz. Osman'ın hilafeti döneminde Müzdelife'de iken, hacılardan bir kadın dış giysisini getirip yüklerimizden birinin üzerine koydu, sonra bu giysiyi orada bırakıp (unutup) gitti. Kadının kimlerden olduğunu bilmiyorduk. Bu giysiyi bir yıl ilan ettikten sonra Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları geldiler. Onlara bu giysiyi bir yıl ilan ettiğimizi söyleyince: "Onu kullanabilirsiniz" dediler.

 

 

 

18618- Mücahid anlatıyor: Süfyan b. Abdillah es-Sekafı, içinde yüklü miktarda para olan bir çanta buldu ve onu Ömer b. el-Hattab'a getirip onu bulduğunu söyledi. Ömer: "Bu senindir" deyince, Süfyan: "fy müminlerin emiri! Benim buna ihtiyacım yok, başkası buna benden daha muhtaçtır" karşılığını verdi. Ömer: "Onu bir yıl ilan et" deyince, Süfyan çantayı bir yıl ilan ettikten sonra ikinci yıl çantayla geldi. Ömer: "Bu senindir" deyince, Süfyan, ilk söylediğini tekrar etti. Bunun üzerine Ömer: "Bunu bir yıl (daha) ilan et" dedi. Süfyan çantayı bir yıl ilan ettikten sonra üçüncü yıl çantayla geldi. Ömer: "Bu senindir" deyince, Süfyan, ilk söylediğini tekrar etti. Bunun üzerine Ömer: "Bunu bir yıl (daha) ilan et" dedi. Süfyan çantayı bir yıl ilan ettikten sonra dördüncü yıl çantayla geldi. Ömer: "Bu senindir" deyince, Süfyan, ilk söylediğini tekrar etti. . Bunun üzerine Ömer: "Bunu bir yıl (daha) ilan et" dedi. Süfyan çantayı bir yıl ilan ettikten sonra çantayı almayı kabul etmeyince, Ömer onu beytulmala koydu .

 

 

 

18619- Cuheyne kabilesinden Muaviye b. Abdillah b. Bedr -ki Abdullah'ın, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından olduğunu duydumbildiriyor: Abdullah, Şam' dan gelirken, yolcuların düşürdüğü eşyalar arasında rüzgarın üzerini kumlarla örttüğü, içinde yüz altın bulunan bir bohça buldu ve alıp Ömer'e getirdi. Hz. Ömer: "Bunu üç gün boyunca Mescid'in kapısında ilan et. Sonra bir yıl boyunca ilan et. Eğer sahibi bulunursa ver, bulunmazsa o senindir" dedi. (Abdullah) der ki: "Ben bohçayı ilan ettim, ama sahibi çıkmadı. Bunun üzerine ona benimle iki hanımım arasında paylaştırdım."

 

Tahric: Malik, Beyhaki (6/193), Eyyub b. Musa kanalıyla Muaviye b. Abdillah b. Bedr kanalıyla başka bir lafızla rivayet ettiler.

 

 

 

18620- Ömer b. el-Hattab der ki: "Yitik bir malı bulduğun zaman onu mescidin kapısında üç gün ilan et. Sahibi gelirse ver. Gelmezse dilediğin gibi yap."

 

 

 

18621- Sahabeden olan Ebu Su'ad bildiriyor: (Ebu Su'ad) Mısır'dan gelirken, Mısır'a giden yolculardan düştüğü tahmin edilen yola dökülmüş altın buldu. Düşen bu altınları takib edip toplayarak Mısır'a doğru gitmeye başladı ve arkadaşlarından ayrı düştüğü için ölmekten korktu. Mısır'a doğru dönerken yoldan elli dinar toplamıştı. Bu altınları Ömer b. el-Hattab'a getirince, Ömer: "Bunları bir yıl ilan et. Sahibi çıkmazsa onlar senindir" dedi. Altınların sahibi çıkmayınca, onları kendisi aldı.

 

 

 

18622- Zeyd b. el-Ahnes el-Huzai bildiriyor: ibnu'I-Müseyyeb'e: "Yitik bir mal buldum, onu sadaka olarak vereyim mi?" diye sorunca, ibnu'lMüseyyeb: "Ne sen, ne de malın sahibi sevap kazanmaz" cevabını verdi. Zeyd: "Onu idarecilere vereyim mi?" diye sorunca, ibnu'I-Müseyyeb: "O zaman (idareciler) onu hemen yerler" cevabını verdi. Zeyd: "O zaman ne yapmamı emredersin?" diye sorunca, ibnu'I-Müseyyeb: "Onu bir yıl ilan et. Eğer sahibi çıkarsa ver, çıkmazsa, o senindir" dedi.

 

 

 

18623- Salim der ki: Bir adam altın bulup onu İbn Ömer'e götürünce, İbn Ömer: "Onu ilan et" dedi. Adam: "ilan ettim, ama sahibi çıkmadı. Onu idareciye vereyim mi?" deyince, İbn Ömer: "O zaman idareciler onu kendileri için alırlar" karşılığını verdi. Adam: "Onu sadaka olarak vereyim mi?" diye sorunca, İbn Ömer: "(Onu verdikten sonra) sahibi gelecek olursa, bu altınları kendi malından verirsin" dedi. Adam: "O zaman ne yapayım?" diye sorunca, İbn Ömer: "Onu bulduğun zaman almayabilirdin" cevabını verdi. 

 

Tahric: Beyhaki'nin (6/188), Nafi' kanalıyla İbn Mes'ud'dan başka bir lafızla rivayet ettiği hadise bakınız.

 

 

 

18624- İbn Abbas şöyle derdi: "Yitik malı gördüğün zaman alma. Senin onunla ilgin yoktur." Yine İbn Abbas: "Onu almamak, almaktan daha hayırlıdır" derdi.

 

Tahric: Beyhaki: (6/192), Ya'la b. Ubeyd kanalıyla Sevri'den rivayet etti.

 

 

 

18625- Temim b. Seleme veya ibrahım(-i NehaI): "(Kadı) Şureyh, düşmüş bir dirhemin (gümüşün) yanından geçerken onu almadı" dediler.

 

 

 

18626- Tavus, yitik mal hakkında şöyle dedi: "Onu ilan edersin, sahibi gelirse verirsin. Sahibi çıkmazsa tasadduk edersin. Tasadduk ettikten sonra sahibi gelecek olursa, onu malını(n bedelini) almak veya sevabını almak arasında muhayyer bırakırsın."

 

 

 

18627- Amr b. Dinar der ki: İbn Abbas'ın azatlısı ikrime bana şöyle dedi:

"Yitik malı bulunca onu ilan et, eğer sahibi çıkmazsa tasadduk et. Tasadduk ettikten sonra sahibi gelirse, eğer o isterse malının değerini ona verirsin veya sevabı kendisine ait olmak üzere o maldan vazgeçer."

 

İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah) Amr b. Şuab'ın bu konudaki sözünü duymadan önce, ikrime gibi düşünüyordu. Amr'ın bu konuda dediğini duyunca, onun görüşünü söylemeye başladı.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (6/189), İbn Abbas kanalıyla aynı mana ile başka bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

18628- Ebu's-Sefer anlatıyor: Bir adam Hz. Ali'ye gelip: "Yüz dirhem veya buna yakın miktarda para buldum. Paranın sahibinin çıkmamasını temenni ederek biraz ilan ettim ve (sahibi çıkmayınca) Sıffin savaşına hazırlık için parayı kullandım. şimdi ise bu parayı ödeyecek gücüm var. Bu konuda ne yapmamı söylersin?" diye sordu. Hz. Ali: "Onu ilan et, sahibi çıkarsa, parayı ona ver. Çıkmazsa tasadduk et. Eğer tasadduk ettikten sonra sahibi gelirse ve sevabı kendisine ait olmak üzere paradan vazgeçerse, bir şey ödemene gerek yoktur. Eğer vazgeçmezse parayı ona ver, tasadduk ettiğin paranın sevabı da senin olur" dedi.

 

 

 

18629- Ruas oğullarından bir adam der ki: Üç yüz dirhem buldum ve onu ilan ettim. Paranın sahibinin çıkmasını istemiyordum ve nitekim sahibi çıkmadı. Bunun üzerine parayı harcadım ve Hz. Ali'ye gidip durumu sordum. Bana: "Onu tasadduk et. Eğer sahibi gelecek olursa onu muhayyer bırakırsın. Sevabı tercih ederse sevabı alır. Parasını almak isterse, malını alır" dedi. 

 

Tahric: Beyhaki (6/188), Şu'be kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

18630- Ömer b. el-Hattab, yitik mal hakkında şöyle dedi: "Onu bir yıl ilan eder, sahibi gelirse ona verir. Gelmezse tasadduk eder. Eğer malın sahibi tasadduk ettikten sonra gelirse, muhayyerdir. ister sevabı tercih eder ve tasadduk edilen malın sevabını alır, malını almayı tercih ederse malını alır."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe, Veki' kanalıyla Sevri'den rivayet etti.

 

 

 

18631- Ebu Vail Şakik b. Seleme der ki: Abdullah b. Mes'ud, bir adamdan, altı yüz veya yedi yüz dirheme bir cariye satın aldı. (Parayı vermek için) adamı bir yıl soruşturdu, ama bulamadı. Sonra kapıya çıkıp paraları sahibi adına birer ikişer tasadduk etti. Eğer sahibi gelirse onu muhayyer bırakacaktı. Sevabı tercih edip paradan vazgeçerse böyle olacak, parasını isterse, ona parasını verecekti. İbn Mes'üd paraları tasadduk ettikten sonra: "Buluntu malı işte böyle yapın" dedi. 

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe rivayet etti.

 

 

 

18632- İbn Abbas buluntu mal hakkında şöyle dedi: "Onu tasadduk eder. Eğer sahibi gelirse de onu muhayyer bırakır. Eğer mal sahibi sevabı tercih ederse, tasadduk edilen buluntunun sevabını alır. Malını almayı tercih ederse malını alır.''

 

Tahric: Cevheru'n-Naki'de (6/189) geçtiği üzere İbn Ebi Şeybe, "Abdulazız b. Rafi'-İbn Abbas" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

18633- Şa'bi'nin bildirdiğine göre (kadı) Şureyh, buluntu malda bu şekilde davranmıştır.

 

 

 

18634- Ebu ishak bir kadından bildiriyor: Hz. Aişe'ye bir kadın geldi ve:

"Bir koyun buldum" dedi. Aişe: "Onu yemle, sütün sağ ve ilan et" dedi. daha sonra kadın üç defa gelip aynı şeyi söyleyince, Aişe: "Onu kesmeni söylememi mi istiyorsun?!" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe, "Ebu'l-Ahvas-Aliye" kanalıyla başka bir lafızla rivayet etti. elCevheru'n-Naki'ye (6/178) bakınız.

 

 

 

18635- Sevri: "Buluntu malda, bozulmasından korktuğun şeyi sat ve (bedelini) tasadduk et" demiştir.

 

 

 

Basit Olan Buluntu Mal Helaldir

 

18636- Ebü Said el-Hudri bildiriyor: Hz. Ali, Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına hiç kimsenin giremeyeceği şekilde (rahat) girerdi ve Allah'ın Resulü de Ali'nin yanına hiç kimsenin giremeyeceği şekilde girerdi. Hz. Ali ve Fatıma'nın yanına her gün girerdi ve eğer yanlarında yiyecek bir şey varsa ikram ederlerdi. Yine bir gün yanlarına girdi ve yiyecek bir şey bulamadı. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkınca Fatıma: "Eyvah! Resülullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey yemeden gönderdik" dedi. Ali: "Sus ey kadın! Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), evinde ne olduğunu senden iyi bilir" deyince, Fatıma: "Git, umulur ki, bize bir şeyler bulursun veya sana borç verecek birini bulursun" dedi. Ali, gitti, ama bir şey bulamadı. Ali çarşıda yürürken bir dinar buldu ve onu alıp:

 

"Bu dinarın sahibi kim?" diye sordu, ama dinarın sahibi çıkmadı. Bunun üzerine: "Vallahi, bu dinarı alıp onunla yiyecek alsam ve bunu kendime bir borç saysam. Sahibi gelince ona parasını veririm" dedi. Ali'nin karşısına bir adam çıktı ve ona yiyecek sattı. Yiyeceği ona verince de dinarı iade etti. Ali:

 

"Bize hem yiyeceğini verdin, hem bir dinar verdin" deyince, adam ısrar edip dinarı Ali'ye verdi. Ali, olanları Fatıma'ya anlatınca, Fatıma: "Adamın hem yiyeceğini, hem dinarını almaya utanmadın mı?" dedi. Ali: "Adama geri verdim, ama kabul etmedi" dedi. Aldıkları yiyecek bitince Ali o dinarı alıp çarşıya gitti ve aynı adamla karşılaştı. Ondan yiyecek alıp dinarı verince, adam dinarı yine geri verdi. Ali: "Be adam! Bunu bir defa yaptın. Dinarını al" dedi, ama adam ısrarla dinarı Ali'ye geri verdi. Ali, bunu Fatıma'ya anlatınca, Fatıma: "Be adam! Utan ve bir daha böyle yapma" dedi. O yiyecek te bitince Ali o dinarı alıp çıktı ve yine o adamla karşılaştı ve ondan yiyecek aldı. Adam, (yiyeceğin bedeli olan) dinarı Ali'ye bir daha verince Ali dinarı yere atıp:

 

"Vallahi bunu almam" dedi. Bunun üzerine adam dinarı aldı. Ali ve Fatıma bu durumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu. sana gönderilen bir rızıktır. Eğer onu (dinarı) geri vermeseydin, uzun süre size yeterdi" buyurdu,

 

 

 

18637- Ebu Said el-Hudrı anlatıyor; Hz. Ali, çarşıda bulduğu bir dinarla Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince; "Bunu üç defa ilan et" dedi. Ali ilan etmesine rağmen sahibi çıkmayınca, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüp durumu bildirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu ye" veya "Onunla ne isterseniz yapm" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu dinarı (altını) on iki dirheme (gümüşe) bozdu. Hz. Ali, bunun üç dirhemiyle arpa, üç dirhemiyle hurma, bir dirhemiyle zeytinyağı aldı ve yanında üç dirhem kaldı. Yanındaki yiyeceklerden bir kısmını yedikten sonra paranın sahibi gelince, Ali:

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu yememi emretti" dedi ve adamı alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderek durumu bildirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'ye: "Ona parasını ver" buyurunca, Ali: "Yanımızda yiyecek bir şey yok" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Bize bir şey gelince ona parasını öderiz" buyurdu.

 

Bu hadis, bir dinar ve benzeri şeylerin üç gün ilan edilmesi gerektiğini göstermektedir.

 

Tahric: Ebu Davud (1714), Ebu Said el-Hudri kanalıyla "kısa bir metinle"; Ebu Ya'la, Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc'den ve Keşfu'l-Estar'da (1/281) geçtiği üzere Bezzar, Yahya b. Said kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet ettiler.

 

 

 

18638- ismail b. Umeyye, Hz. Ali'nin bulduğu dinarı kaybedenin Yahudi bir adam olduğunu söylemiştir.

 

 

 

18639- Umeyd b. Umeyr bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'a, içinde kavut olan bir torba bulan bir adam gelince, Ömer adama bunu üç gün ilan etmesini emretti. Adam üç gün sonra gelip, torbanın sahibinin çıkmadığını söyleyince, Ömer: "Bunu al ey çocuk! Bunu alman, onu vahşi hayvanların alması veya rüzgarın savurmasından daha hayırlıdır" dedi.

 

 

 

18640- Zühri'nin kardeşi Abdullah b. Müslim der ki: "ibn Ömer'in, yol kenarında bir hurma bulunca onu aldığını ve yarısını yedikten sonra bir fakirle karşılaşınca, diğer yarısını ona verdiğini gördüm."

 

Tahric: Bezzar (Keşfu'l-Estar, 1/281), Sa'd b. Ebi Vakkas kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

18641- Talha b. Musarrifin bildirdiğine göre İbn Ömer yolda bir hurma bulunca onu yedi.

 

 

 

18642- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolda bir hurma bulunca: "Bunun sadaka olmasından korkmasaydım yerdim" buyurdu.

 

 

 

18643- Malik b. Miğvel'in bildirdiğine göre bir kadın şöyle dedi: "Hz. Ali, yerde birkaç -veya bir- tane nar tanesi bulunca onu yedi."

 

 

 

18644- Ata (b. Ebi Rebah) der ki: "Eğer basit (ucuz) bir şeyse onu birkaç gün ilan edersin." (ibn Cüreyc der ki) Duyduğuma göre Ata basit bir şeyden kastın beş dirhem (gümüş) olduğunu söylemiştir.

 

 

 

Yolcunun Bulduğu Kamçı, Su Tulumu ve Benzeri Şeyler

 

18645- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a, yolcunun bulduğu kamçı, su tulumu, ayakkabı ve benzeri şeylerin bulunması sorulunca: "Onu kullan" dedi.

 

 

 

18646- İbn Tavus der ki: "Tavus, ayakkabı, su kabı ve kamçı gibi buluntuları kullanmakta sakınca görmezdi."

 

 

 

18647- Dimam der ki: "Cabir b. Zeyd, yolcunun bulduğu kamçı gibi buluntuları kullanmasında sakınca görmezdi."

 

 

 

18648- ibrahını(-i NehaI) der ki: "Yolcunun, bulduğu kamçı ve baston gibi buluntuları kullanmasında sakınca yoktur."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Haruriler (Hariciler)