musannef Abdurrezzak |
Müdebber |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Müdebber Köle Azadı
16651- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Müdebber (özgür kalması efendisinin ölümüne bağlı olan) köle onu
müdebberı yapanın malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılır.''
Tahric: Said b. Mansur
(3/467, 468), farklı kanallardan rivayet etti.
16652- Şa’bi bildiriyor:
"(Kadı) Şureyh, müdebber köleyi onu müdebber kılanın malının üçtebirinden
sayardı. Mesruk ise efendisinin ölümünden sonra üçtebiri dışında onu özgür
sayardı.''
Tahric: Said b. Mansur
(3/460), farklı kanal ve lafızlarla rivayet etti.
16653- Şa’bi bildiriyor:
"Hz. Ali, müdebber köleyi onu müdebber kılanın malının üçtebirinden
sayardı.''
Tahric: Beyhaki
(10/314), Firyabi kanalıyla Sevri'den rivayet etti.
16654- Abdurrezzak
bildiriyor: Zühri, Katade ve Hammad: "Müdebber köle onu müdebber yapanın
malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılır" dediler.
16655- Eyyub'un
bildirdiğine göre İbn Sir!n ile Ömer b. Abdilazız: "Müdebber köle
vasiyetin içinden sayılır" demişlerdir.
Tahric: Said b. Mansur
(3/470), "Hammad-İbn Sirin" kanalıyla rivayet etti.
16656- Sevr! der ki:
"iki kişinin ortak malı olan kölenin, ortaklardan biri tarafından müdebber
yapılıp biri tarafından yapılmaması durumunda bizim için en uygun olanı onu
müdebber yapan ortağın diğer ortağa payının bedelini ölmeden önce
vermesidir."
16657- Ebu Kılabe
bildiriyor: "Adamın biri ölümünden sonra özgür kalmak üzere kölesini
müdebber yapınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu müdebberi adamın
malının üçtebiri (vasiyeti) içinden kıldı.''
Tahric: Beyhaki
(10/314), Halid kanalıyla Ebu Kılabe'den mürsel olarak rivayet etti.
16658- Ebu Kılabe
bildiriyor: "Ensar'dan bir adam bir kölesini müdebber yapmıştı. Ölünce de
ondan geriye bu köleden başka bir köle bırakmadı. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu müdebberi adamın malının üçtebiri (vasiyeti)
içinden (özgür) kıldı.''
Tahric: Ebu Davud,
Merasil (376); İbn Ebi Şeybe, Musannef (21824) ve Beyhaki, Sünen (10/314)
rivayet ettiler.
16659- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişinin kölesinden başka malı yoksa onu
müdebber yapabilir mi?" diye sorduğumda: "Hayır, yapamaz" dedi ve
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zamanında müdebber kılınan bir
köle hakkında: "Köle için Yüce Allah, onu müdebber kılandan daha
lütufkardır" buyurduğunu bana aktardı. Sonra Ata: "Onlar,
harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik edenlerdir"[Furkan, 67] ayetini
okudu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malının tümünü sadaka
olarak dağıtıp oturan adam hakkında söylediklerini bana zikretti.
Müdebber Yapılan Kölenin
Satılması
16660- İbn Tavus,
babasından (Tavus'tan) bildirir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), efendisi muhtaç duruma düşen bir müdebberi satıp bedelini efendisine
verdi. ''
Tahric: Beyhaki
(10/313). Cabir hadisinden sahih şahidi vardır.
16661-yok-
16662- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında adamın biri bir
kölesini müdebber olarak azat etti ve bu köleden başka da malı yoktu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müdebber köle için: "Bunu kim
benden satın alır?" diye sorunca, Nuaym b. Abdillah el-Adevı: "Ben
alırım" dedi ve köleyi satın aldı. Bu köle Kıbti bir köleydi ve
(ibnu'z-Zübeyr'in hilafetinin) ilk yılında vefat etti.
ibn Cüreyc der ki:
"Ebu'z-Zübeyr bunu Cabir' den rivayet ederken kölenin adının Yakub
olduğunu da zikretmiştir."
Tahric: Ahmed, Müsned (3/294)
ve Said b. Mansur (3/437, 438), farklı kanallardan rivayet ettiler.
16663- Cabir b. Adillah
der ki: Ensar'dan bir adam kölesini müdebber yaptı ve mal olarak bu köleden
başka bir şeyi yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müdebber köle için:
"Bunu kim benden satın alır?" diye sorunca onu Adiy b. Ka'b b.
en-Nehham oğullarından bir adam satın aldı. Bu köle Kıbti bir köleydi ve
ibnu'z-Zübeyr'in hilafetinin ilk yılında vefat etti.
Tahric: Buhari (3/109)
ve Müslim 59 (1668) rivayet ettiler.
16664- cabir der ki: Ebu
Mezkur, Yakub el-Kıbtı denilen kölesini müdebber olarak azat etti. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca: "Başka kölesi uar
mıydı?" diye sordu. Ashab: "Hayır, yok" dediler. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bu köleyi benden kim satın alır?" diye sorunca
Ömer b. el-Hattab'ın damadı olan Nuaym b. en-Nehham sekizyüz dirheme onu satın
aldı. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu parayı Ebu Mezkur'e verdi
ve: "Bunu kendi harcamaların için kullan. Bir şeyartarsa ailene harca.
Yine artarsa yakınlarına harca. Geriye artanı da (sadaka olarak) şuraya buraya
dağıt" buyurdu.
Tahric: Beyhakı (10/309,
310), farklı kanallardan; Müslim (1/322), Leys kanalıyla Eyyub' den ve Ahmed,
MÜsned (3/369) rivayet ettiler.
16665- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişinin sahip olduğu tek mal olan
kölesini müdebber yapması konusunda ne dersin?" diye sorduğumda:
"Hayır, yapamaz" dedi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında müdebber kılınan bir köle hakkında: "Köle için Yüce Allah, onu
müdebber kilandan daha lütufkardır" buyurduğunu bana aktardı. Sonra Ata:
"Onlar, harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik edenlerdir"[Furkan,
67] ayetini okudu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malının tümünü
sadaka olarak dağıtıp oturan adam hakkında söylediklerini bana zikretti.
16666- İbn Tavus der ki:
ibnu'I-Münkedir müdebber köle konusunda bana: "Baban bu konuda ne derdi?
Efendisinin onu satabileceğini söyler miydi?" diye sorunca: "Evet!
Efendisinin ihtiyacı varsa satabileceğini söylerdi" karşılığını verdim.
ibnu'l-Münkedir: "ihtiyacı yoksa da satabilir" dedi.
16667- Amre der ki: Hz.
Aişe hastalandı ve bu hastalığı uzun sürdü.
Bunun üzerine erkek
kardeşinin oğulları bir adamın yanına gidip hastalığını anlattılar. Adam:
"Siz bana büyü yapılmış bir kadını anlatıyorsunuz" dedi. Gidip olayı
araştırdıklarında gerçekten bir cariyenin ona büyü yaptığını gördüler. Hz. Aişe
de bu cariyeyi müdebber yapmıştı. Hz. Aişe cariyeye:
"Bunu neden
yaptın?" diye sorunca, cariye: "Ölmeni ve bu şekilde özgür kalmayı
istiyordum" karşılığını verdi. Bunun üzere Hz. Aişe ona: "Seni
Araplardan kölelerini çok sıkı tutan birilerine satacağım!" dedi.
Sonrasında onu sattı ve bedeliyle bir cariye satın alıp azat etti.
Tahric: Beyhakı
(10/313), "Malik-Aişe" kanalıyla; Zeylai'de geçtiği üzere Malik,
Muvatta, ve Zevaid'de (4/249) geçtiği üzere Ahmed rivayet ettiler.
16668- Eyyub bildiriyor:
"Ömer b. Abdilazız, bir müdebberi sattı ve bedeliyle efendisinin borcunu
kapattı. ''
Tahric: Beyhakı
(10/313), "Şafii-Ma'mer" kanalıyla rivayet etti.
16669- Katade der ki:
"Kişi şayet borcu varsa müdebber kölesini satıp bedelini borcu için
kullanabilir."
16670- Tavus der ki:
"Kişi kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönebilir."
Tahric: Beyhaki
(10/313), "Şafii-Ma'mer" kanalıyla rivayet etti.
16671- Amr b. Dinar
bildiriyor: Tavus, kişinin kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönmesinde
bir sakınca görmezdi. Bir defasında bir odalığını müdebber yaptığına dair bir
yazı yazmamı istedi. Ona: "istemen halinde bundan dönme hakkını bir şart
olarak ekleyeyim mi?" dediğimde:
"Neden?" diye
sordu. Bu sorusundan: "istediğim zaman bundan cayma hakkım yok mu
ki?" demek istediğini anladım. Ona: "Bugünlerde kadılar senin dediğin
şekilde hüküm vermiyorlar" dediğimde, benim dediğim şart üzerinden
müdebberlik yazısını yazmamı söyledi.
Tahric: Beyhaki
(10/313), Dahhak b. Mahled kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti.
16672- Eyyüb'un
bildirdiğine göre İbn Sırın ile Ömer b. Abdilazız: "Müdebberlik
vasiyettir" demişlerdir,
16673- Mücahid der ki:
"Müdebberlik vasiyettir. Bundan dolayı kişi istediği zaman bundan
dönebilir, ''
Tahric: Beyhaki
(10/313), Şafii kanalıyla İbn Uyeyne'den rivayet etti.
16674- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) bana: "Müdebber kölenin satılması
mekruhtur" dedi. Ayrıca: "Kölenin müdebber yapılması da dahil her
türlü vasiyetten dönülebilir" dediğini de işittim.
16675- Abdulkerım bildiriyor:
"ibrahim(- NehaI) ile Şa’bi müdebber kölenin satılmasını mekruh
görmüşlerdir."
16676- Şa’bi der ki:
"Müdebberi günaha bulaşma cesaretine sahip olanlar satar. Böylesi bir
şeyden de günaha bulaşmaktan çekinenler kaçınır."
16677- Ma'mer bildiriyor:
Zühri: "Müdebber köle satılamaz" dedi. işiten birinin bana
bildirdiğine göre Hasan(-ı BasrI) de aynı şeyi söylemiştir.
16678- Abdurrezzak
bildiriyor: Adamın biri Ma'mer'e geldi ve: "Beni KUfe'den yanına
gönderdiler. Müdebber yapıldıktan sonra satılan ve satın alan kişiyle cinsel
ilişkiye giren cariyenin durumunu sormamı istediler" dedi. Ma'mer:
"Cariye satın alan kişiden geri alınır. Onunla ilişkiye giren kişi buna
karşılık mehrini öder ve cariye kendi haline bırakılır" cevabını verdi.
16679- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Kişi kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönemez."
Abdurrezzak der ki:
"ibn Uyeyne ve İbn Ebi Yahya'dan da aynı şey rivayet edilmiştir."
16680- Ma'mer
bildiriyor: Kişinin müdebber olan bir cariyeyi satın alıp azat etmesi konusunda
Zühri: "Azat edilmesi geçerli olur. Onu satan kişi de bedeliyle bir cariye
satın alıp onu müdebber yapar" dedi.
16681- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Ensar'dan Ebü Mezkür adında bir adam Yakub adında bir kölesini
müdebber olarak azat etti. Bu köleden başka da malı yoktu. Resülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca: "Bu köleyi kim benden satın
alır?" buyurdu. Nuaym b. Abdillah el-Adevi bu köleyi sekizyüz dirheme
satın aldı. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kölenin bedelini Ebü
Mezkür'e verdi. Sonra Müslümanlara: "içinizden fakir olanlar ilk önce
kendilerine harcama yapsınlar. Bir şeyartarsa ailelerine. bir şeyartarsa
akrabalarına harcama yapsınlar. Onlarda da bir şey arttığı zaman şuraya buraya
dağıtsınlar" buyurdu ve eliyle sağa sola işaret etti.
Tahric: Müslim (1/322),
İbn Uleyye kanalıyla Eyyub'den rivayet etti.
Müdebbere Cariyenin
Çocukları
16682- Abdullah b. Ömer
der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."
Tahric: Beyhaki
(10/315), "Ubeydullah b. ümer-Abdullah b. ümer" kanalıyla rivayet
etti.
16683- İbn Ömer der ki:
"Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."
16684- Zühri der ki:
"Cariyenin müdebbere yapıldıktan sonra olan çocukları annelerinin
konumundadır."
16685- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."
16686- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."
16687- Ma'mer
bildiriyor: Zühri, cariyenin ölüp de geriye müdebber olduktan sonra doğurduğu
çocuklarının kalması konusunda: "Çocukları annelerinin konumundadır"
dedi. işiten birinin bana bildirdiğine göre ikrime:
"Böylesi bir
durumda çocukları (müdebberlikten dolayı) özgür kalamazlar" demiştir.
16688- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'ın bana bildirdiğine göre Ebu'ş-Şa'sa müdebber köle
konusunda şöyle derdi: "Böylesi bir kölenin çocukları yaşarken
meyvelerinden yiyip öldüğünde sadaka olarak verdiğin bahçe gibidir."
Tahric: Beyhaki (10/316),
Ravh b. Ubade kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet etti.
16689- Başka bir kanalla
yukarıdakinin aynısını bildirilir.
Tahric: Beyhaki
(10/316), Şafii kanalıyla İbn Uyeyne'den farklı bir lafızla rivayet etti.
16690- Ebu'ş-Şa'sa:
"Müdebber kölenin çocukları köledirler. Ancak cariye müdebber yapılırken
hamile ise çocuğu da ondan bir parça sayılır ve müdebber olur" dedi.
16691- ikrime b. Halid
der ki: Abdulmelik'in huzurunda müdebbere cariyenin çocukları konusunda görülen
bir davaya şahit oldum. Abdulmelik (b. Mervan) bu konuda yanındakilerle
istişare edince, bir adam: "Müdebberenin çocukları satılabilir. Zira kişi
sadaka olarak verdiği hurma bahçesinin meyvelerinden yiyebiliyor" dedi.
Başka biri bir öncekinin dediğine muhalif olarak: "Müdebbere cariyenin
çocukları annelerinin konumundadır" dedi. Sanırım şunu da ekledi:
"Zira kişi devesini kurban olarak ayırdıktan sonra onun yavrusu oluyor.
Kurban ederken de yavruyu annesiyle birlikte kesiyor." Bunun üzerine
Abdulmelik kalktı ve bu dava konusunda herhangi bir hüküm vermedi.
Tahric: Beyhaki
(10/316), Abdurrezzak'ın kanalıyla rivayet etti.
16692- Simak b. el-Fadl
der ki: "Ömer b. Abdilaziz, müdebbere olan cariyenin çocuklarının
satılabileceği yönünde bir mektup yazdı."
16693- İbn Avn der ki:
Kasım b. Muhammed'in yanındayken bedevinin biri ona: "Kişi cariyesini
müdebber olarak azat etti. Bu cariyenin çocuklarının durumu nedir?" diye
sordu. Kasım cevap için bedeviye doğru dönünce başka bir adam: "Bu konuda
Ömer b. Abdilaziz cariyenin çocuklarının da annelerinin konumunda olduğuna,
cariyenin özgür kalmasıyla çocuklarının da özgür kalacağına hükmetti"
diyerek araya girdi. Bunun üzerine Kasım:
"Bu onun görüşü,
ancak ben öyle düşünmüyorum. Cariye müdebbere yapıldıktan sonra doğan çocukları
da kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılırlar. Ancak efendi öldüğü
zaman ümmü veledi ile çocukları özgür kalırlar. Bu meselede en uygunu
budur" dedi.
16694- Sevri der ki:
"Kişi ümmü veledini veya müdebbere yaptığı cariyesini evlendirdiği zaman
çocukları da annelerinin konumunda olurlar. Bu çocuklar ne hibe edilir, ne de
miras yoluyla el değiştirirler. Cariyeyi müdebber yapan kişi öldüğü zaman hem
cariye, hem de cariyenin müdebber olmasından sonra doğan çocukları özgür
olurlar. Ancak ölen kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılırlar.
Efendi öldüğü zaman ümmü veled çocukları ile birlikte özgür kalır. Zira ümmü
veledin çocukları da annelerinin konumunda olurlar. Efendisinden doğurduktan
sonra bu çocuklar satılamazlar; kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden
sayılmazlar ve onlardan çalışmaları istenmez."
16695- İbn Avn'ın
bildirdiğine göre Kasım ile Ömer b. Abdilazız:
"Müdebbere
cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır" demişlerdir .
Kişinin Müdebbere
Yaptığı Cariye ile Cinsel ilişkiye Girmesi
16696- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah). İbn Abbas, İbn Ömer ve başkaları: "Kişi
müdebbere yaptığı cariyesiyle dilerse cinsel ilişkiye girebilir" dediler.
Ata (b. Ebi Rebah)'ın da böyle dediğini işittim.
16697- Nafi’ bildiriyor:
"ibn Ömer iki cariyesini müdebbere yaptı. Müdebbere yaptıktan sonra da
onlarla ilişkiye girerdi. Daha sonra içlerinden birini azat etti ve benimle
evlendirdi."
Tahric: Beyhaki
(10/315), Malik kanalıyla Nafi'den rivayet etti.
16698- Nafi’ bildiriyor:
"ibn Ömer iki cariyesini müdebbere yaptı.
Müdebbere yaptıktan
sonra da onlarla ilişkiye girerdi. Daha sonra içlerinden birini azat
etti."
16699- Said b.
el-Müseyyeb der ki: "Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye
girmesinde bir sakınca yoktur, ancak onu müdebbere yaptıktan sonra bundan
dönemez.''
Tahric: Beyhakl
(10/315), Malik kanalıyla Yahya'dan farklı bir lafızla rivayet etti.
16700- Ma'mer
bildiriyor: Zühri, kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye
girmesini mekruh görürdü. Ona: "Neden mekruh görüyorsun?" diye
sorduğumda: "Ömer b. el-Hattab ''Cariyenin üzerinde bir şart varken ona
yaklaşma!'' dediği için" karşılığını verdi.
16701- İbn Cüreyc
bildiriyor: "Hz. Ömer, bir cariyesini müdebbere yaptıktan sonra onunla
yedi sene boyunca ilişkiye girdi. Daha sonra cariye hamileyken onu azat
etti."
16702- Hasan(-i BasrI)
der ki: "Kişi müdebbere yaptığı cariyesiyle ilişkiye girebilir, ancak onu
satamaz ve müdebbere yaptıktan sonra bundan dönemez."
16703- Amr b. el-As:
"Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesinde bir
sakınca yoktur" demiştir.
16704- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesinde
bir sakınca yoktur."
Tahric: Beyhaki, İbn
Bükeyr kanalıyla Malik'ten rivayet etti.
Kölenin Bir Kısmının
Azat Edilmesi
16705- İsmail b. Umeyye
bildiriyor: Tahman veya Zekvan adında bir kölemiz vardı ve dedem onun yarısını azat etti. Köle Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu söyleyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Azat edildiğin kadanyla hür biri, köle kaldığın kadanyla da
köle gibi muamele görürsün" buyurdu. Bundan dolayı ölene kadar efendisine
hizmet etti. Ancak kölenin yarısı azat
edildiği zaman diğer yarısının da azat edilmesi gerekir.
Tahric: Ahmed, Müsned
(3/412) ve Beyhaki (10/274), Abdurrezzak'ın kanalıyla rivayet etti. Merasil'de
(197) Ebu Davud ve Beyhaki (1/274) rivayet ettiler.
16706- İbn Tavus bildiriyor:
Babam (Tavus), kişinin kölesinin yarısını azat etmesi konusunda: "Azat
edildiği kadarıyla hür, köle olarak kaldığı kadarıyla da köle gibi muamele
görür" dedi.
16707- Hakem'in
bildirdiğine göre Hz. Ali: "Kölenin yarısı azat edildiği zaman özgür
olduğu kadarıyla kalan kısmın bedelini ödemek için çalışır" demiştir.
Sevri der ki:
"Hammad da bu konuda aynı şeyi söylerdi."
16708- Halid b. Seleme
el-Fe'fe'e der ki: Adamın biri İbn Ömer'e geldi ve: "Kölemin üçtebirini
azat ettim" dedi. İbn Ömer: "Tamamı azat edilmiş olur, zira kulda
Yüce Allah'ın ortağı olmaz" karşılığını verdi.
Sevri der ki: "Bu
konuda bizim itibar ettiğimiz görüş budur."
Tahric: Beyhaki
(10/274), Firyabi kanalıyla Sevri'den farklı bir lafızla rivayet etti.
16709- Ma'mer, bir
adamdan bildirir: Hasan'ın yanındayken bir adam geldi ve: "Kadının birinin
iki kölesi vardı ve yanına rahatça girmemeleri için her birinin yarısını azat
etti" dedi. Hasan(-ı Basri): "Kulda Yüce Allah'ın ortağı olmaz! Kulda
Yüce Allah'ın ortağı olmaz! Onun için her ikisi de özgürdür" karşılığını
verdi.
16710- Şa’bi der ki:
"Kişi yanında olan kölenin bir bölümünü azat ettiği zaman kölenin tümü
azat edilmiş sayılır. Mirası özgür birinin mirası, şahitliği de özgür birinin
şahitliği gibi olur."
16711- Katade der ki:
"Kişi kölesinin parmağının veya tırnağının veya herhangi bir organının
özgür olduğunu söylediği zaman kölenin tümü özgür kalır."
Kişinin Bir Kölede Olan
Payını Azat Etmesi
16712- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı
olduğu bir köledeki payını azat ettiği zaman, şayet kölenin bedeli kadar mail
bulunuyorsa kalan kısmı da ortağına ödeyip köleyi azat eder" buyurmuştur.
ı
Ma'mer der ki:
"Şayet kölenin bedeli kadar malı bulunuyorsa" kısmını Resulullah mı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyledi, yoksa Zühri bunu kendi görüşü olarak mı
kattı bilinmemektedir.
16713- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı
olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman, eğer malı varsa kalan kısmını
da kendi malından ödemekle sorumlu olur" buyurmuştur.
Tahric: Buhari ile
Müslim, mana olarak aynısını Nafi'den rivayet ettiler.
16714- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman kölenin kalan
kısmı da onun malından ortağa ödenip köle tamamen azat edilir. ''
Tahric: Müslim
(3/1286,1501), Abdurrezzak kanalıyla rivayet etti.
16715- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı
olduğu bir köledeki hisseini azat ettiği zaman kölenin kalan kısmı da onun
malından azat edilir" buyurmuştur.
Tahric: Buhari (3/182, 189)
ve Müslim (3/1286, 1501), Eyyub kanalıyla rivayet ettiler.
16716- Ebü Miclez
bildiriyor: "Cuheyne kabilesinden iki kardeşin ortak oldukları bir köle
vardı ve kardeşlerden biri köledeki hissesini azat etti. Bunun üzerine
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hissesini azat eden kardeşi kalan
kısmı da azat etmekle sorumlu tuttu. Bu kardeş de ganimetteki payını satıp
(kalan kısmı kardeşine ödeyerek) köleyi azat etti. ''
Tahric: Beyhaki
(10/276), "İbn Uyeyne-Ebu Miclez" kanalıyla rivayet etti. İbn Ömer
hadisinden sahih şahidi vardır.
16717- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman kölenin kalan
kısmını da kendi malından azat etmekle sorumlu tutulur. Şayet kalan kısmı
ödeyecek kadar malı yoksa bu yönde ödemeyi tamamlamak için kölenin de çalışmasi
istenir. ''
Tahric: Buhari (3/182,
185, 190); Müslim (1502i 1503); Ebu Davud (3936); Ahmed, Müsned (2/531) ve
Beyhaki, SÜnen (10/276) rivayet ettiler.
16718- Ebu Kılabe der
ki: "Adamın biri vefatı anında bir kölesini azat etti ki mal olarak bu
köleden başka bir şeyi yoktu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu kölenin üçtebirini azat etti ve kalan üçteikisinin bedelini kölenin
çalışıp varislere vermesini istedi."
16719- Ebu Kılabe, Azre
kabilesinden bir adamdan bildirir: "Kabilemizden bir adam vefatı anında
bir kölesini azat etti ki mal olarak bu köleden başka bir şeyi yoktu. Konu
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktarılınca Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu kölenin üçtebirini azat etti ve kalan üçteikisinin
bedelini kölenin çalışıp varislere vermesini istedi.''
Tahric: Ebu Davud,
Merdsil (378) ve Said b. Mansur (3/406), bu isnadla rivayet etti.
16720- ibrahım( -i
NehaI) der ki: "Köle üzerinde ortak olan iki kişiden biri kendi hissesini
azat ettiği zaman şayet maddi durumu iyiyse kölenin kalan kısmını da azat
etmekle sorumlu tutulur. Şayet maddi durumu iyi değilse köle çalışıp kalan kısmının
bedelini öder ve tamamen azat edilir."
16721- Usame b. Zeyd
bildiriyor: Süleyman b. Yesar'ın şöyle dediğini işittim: "Kişi ortağı
olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman şayet malı varsa kölenin kalan kısmını
da azat etmekle sorumlu tutulur. Ancak malı yoksa köle çalışıp kalan kısmının
bedelini öder ve tamamen azat edilir." Süleyman'a: "Köle
(çalışamayacak kadar) küçük ise?" diye sorduğumda: "Bu konudaki
sünnet (uygulama) bu şekilde gelmiştir" dedi.
16722- Sevri'nin
bildirdiğine göre Hammad (b. Ebi Süleyman) şöyle derdi: "Böylesi bir
durumda hissesini azat eden kişinin diğer ortağın hisse bedelini ödeyecek kadar
malı varsa bu bedeli ödemekle sorumlu tutulur ve kölenin bu bedel için
çalışması istenmez. Ancak diğer ortağa ödenecek bedelden bir dirhem veya daha
az bir miktar eksik kalırsa bu durumda köle kendisi çalışıp bunu öder ve onu
azat eden kişinin bu eksik miktarı ödeme sorumluluğu olmaz. Kişi maddi durumu
iyiyken köledeki hissesini azat edip de kalan hissenin bedelinin ödenmesi
konusunda kadı hüküm vermeden iflas ederse yine bu bedeli ödemekle sorumlu
tutulur ve bu bedel için kölenin çalışması gerekmez. Kişi iflas etmişken
köledeki hissesini azat edip de kalan hissenin bedelinin ödenmesi konusunda
kadı hüküm vermeden maddi durumu düzelirse kalan bedeli köle çalışıp diğer
ortağa öder. Böylesi bir durumda da vela hakkı köle ile onu azat eden kişi
arasında ortaklaşa olur."
16723- ibrahim(- NehaI)
ile Şa’bi: "Böylesi bir durumda vela hakkı ... olur" dediler.
Abdurrezzak der ki:
"Aynı şeyi İbn Ebi Leyla da söylemiştir, ancak bu konuda Hammad'ın görüşü
benim için daha makbüldür."
Tahric: el-Muhalla
(9/195) ve başka yerlerde geçtiğine göre bu konuda İbrahim en-Nehai ile
Şa'bi'nin görüşü her iki durumda da vela hakkının onu azat eden kişide olacağı
yönündedir.
16724- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) bana şöyle dedi: "Bir köle iki kişinin
ortak malı ise ve ortaklardan biri diğer ortağın iznini almadan köledeki
hissesini azat ederse geri kalanı için bir değer biçilir ve bu değeri ondaki
hissesini azat eden kişi kendi malından öder. Daha sonra özgür kalan köle
çalışıp onu tamamıyla azat eden kişinin diğer ortağa ödediği bedeli öder."
Ata'ya: "Onu azat eden kişi zengin de olsa iflas etmiş de olsa kölenin
çalışıp diğer ortağa söz konusu meblağı ödemesi mi gerekir?" diye
sorduğumda: "Öyle olduğunu söylediler" dedi. Bana göre ise köle,
kendisini azat eden kişi iflas etmiş olmadıktan sonra çalışıp bu meblağı
ödemez. Ancak iflas etmişse bu durumda köle çalışıp söz konusu meblağı öder.
16725- Katade der ki:
"Kendi hissesini azat etikten sonra kalan kısmını da diğer ortağa ödeyip
köleyi tamamen azat eden kişi ödedeği bu meblağı daha sonra köleden talep
edemez."
Tahric: İbn Hazm,
el-Muhalla (9/194), farklı bir lafızla rivayet etti.
16726- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Ortaklardan biri köledeki hissesini
azat edip diğeri kendi hissesini öyle bırakmak istese, köle de: ''Kalan kısmın
bedelini ben çalışıp öderim'' dese durum ne olur?" diye sordum. Daha
sonraları Ata ile Amr b. DInar bu konuda: "Efendisi kendi hissesinden
köleden daha fazla hak sahibidir ve dilerse kalan kısmı azat etmez"
dediler. Bana göre ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böylesi bir
durumda kalan kısmın da azat edilmesi gerektiğini buyurduğu için kalan kısım da
mutlaka azat edilmelidir.
16727- İbn Cüreyc der
ki: Abdullah b. Ebi Mersed bana şöyle dedi: "Kişi bir köle üzerindeki hissesini
azat etse, köle iflas etmiş olsa ve kalan kısmı ödeyip tamamen azat olmak
istese bedeli nakit ödeyecek olduktan sonra kalan kısmın bedelini ödeyip
tamamen özgür kalmakta hak sahibidir."
16728- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Köledeki hissesini azat eden kişi
müflis, köle ise mal sahibi olsa; azat etmeyen ortak: ''Bu köleyi bu haliyle
kabul ederim'' derken köle bunu kabul etmese durum ne olur?" diye
sorduğumda: "Böylesi bir durumda malı konusunda köle hiçbir şeye zorlanamaz
ve bir gün kendisi için bir gün de diğer hisseli efendisi için çalışır"
dedi. Ona: "Ortaklardan biri onunla mükatebe yapsa veya diğer ortaklarının
isteğiyle köleyle ilişkisini kesse, köle azat edilmiş mi sayılır?" diye
sorduğumda: "Evet!" dedi.
16729- İbn Şübrüme
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab bir kölede hissesi olan (ve hissesini azat etmek
isteyen) bir adama: "Diğer ortaklarına zarar verme ki kalan kısımdan da
sorumlu tutulursun" dedi.
16730- Ma'mer
bildiriyor: Katade, bir köledeki hissesini azat eden kişi hakkında: "Bu
kölenin kalan kısmının bedelini ödemek için azat edildiği gün üzerinden bir
değer biçilir" dedi.
16731- Ma'mer
bildiriyor: Zühri'ye, kadının, kocasının evlenmesi durumunda sahip olduğu tüm
kölelerin hür olacağını söylemesi ve kocasının evlenmesi durumu sorulunca şu
karşılığı verdi: "Sefih olan kişi yaptıklarından dolayı sorumlu tutulur.
Bundan dolayı erkek olsun, kadın olsun sefih olan kişinin yaptığı azat geçerli
sayılır. Ancak kadının bu kölelerde ortağı varsa tek başına onlara sahip
olmadıktan sonra onları azat edemez."
16732- (ibrahım)
en-Nehai bildiriyor: Adamın biri ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat
etti. Diğer ortakları da yetim olan çocuklardı. Bu konuda Ömer b. el-Hattab:
"Yetim çocukların büluğa ermeleri beklenir. Şayet onlar da isterse kendi
hisselerini azat ederler. Azat etmek istemedikleri zaman kendi hissesini azat
eden kişi kalan kısmın azat edilmesinden sorumlu tutulur" dedi.
16733- Muhammed b. Amr
b. Said der ki: Ebu'I-As ailesinin miras yoluyla sahip oldukları bir köleleri
vardı. Bir kişi dışında diğer varisler köle üzerindeki hisselerini azat edince
köle bu konuda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aracı olmasını
istedi. Hissesini azat etmeyen kişi bu hissesini Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hibe edince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleyi
azat etti. Bundan dolayı bu köle: "Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) azatlısıyım" derdi.
16734- Ma'mer der ki: iki
kişi bir kölede ortaktı. Ortaklardan biri kendi hissesini azat edince diğer
ortak da kendi hissesini azat etti. Bize göre böylesi bir durumda vela hakkı
ile azat edilen kölenin mirası her iki ortağındır. Bir köle üzerinde ortak olan
iki kişiden birinin kendi hissesini az at etmesinden sonra diğerinin de etmesi
konusunda Zühri ile Amr b. Dinar'ın: "vela hakkı ile azat edilen kölenin
mirası iki ortak arasında yarı yarıyadır. Hissesini ilk azat eden kişinin de
diğer kısmı azat etme gibi bir sorumluluğu yoktur" dediklerini işittim.
İbn Şübrüme de şöyle demiştir: Ömer b. el-Hattab bir kölede hissesi olan (ve
hissesini azat etmek isteyen) bir adama: "Diğer ortaklarına zarar verme ki
kalan kısımdan da sorumlu tutulursun" dedi.
16735- İbn Şübrüme der
ki: "Diğer hisseyi atın alıp köleyi tamamen azat etmek hissesini ilk azat
eden kişinin sorumluluğundadır. vela hakkı ile azatlının mirası da onun
olur."
16736- Sevri der ki:
Kişi köle olan kardeşinin bir kısmını birinden satın aldığı zaman hissesini
azat eder ve maddi olarak imkanı varsa kardeşinin kalan kısmını da satın alıp
azat etmekle sorumlu tutulur. Şayet maddi imkanı iyi değilse köle çalışıp bu
bedeli öder. Ancak kardeşinin bir kısmına miras yoluyla sahip olmuşsa bu
durumda kalan kısmını satın alıp azat etmekle sorumlu tutulmaz. Zira onun bir
kısmına sahip olması kendi tercihiyle olmamıştır.
16737- Sevri der ki:
"iki kişinin ortak kölesi olan bir kişi kendi yarısını ortaklardan
birinden satın aldığı zaman tamamen azat edilir. Ona hissesini satan kişi kalan
hissesini satın alıp onu azat etmekle sorumlu tutulur."
16738- Sevri der ki:
"Köle iki kişinin ortak malı olup da ortaklardan biri kendi hissesini
kölenin babasına sattığı zaman satıcı isterse kalan kısmı da satın alıp azat
etmeyi üzerine alır. isterse de kölenin babası kalan hisseyi satın alıp azat
etmeyi üzerine alır."
16739- ibrahım(-i Nehai)
der ki: "Köle başkasıyla ortak olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği
zaman kalan kısmını da kendi malından azat eder. Şayet malı yoksa azat edilen
köle kalan kısmın ödenmesi için çalışır. Köle kalan kısmın bedelini ödemek için
çalıştığı sürece de köle olarak kalır. Böylesi bir durumda vela hakkı ile
mirası kendisi için çalıştığı kişinin (diğer ortağın) olur."
Ma'mer der ki: Böylesi
bir durumda Katade: "Kölenin mirası da, vela hakkı da iki ortağın arasında
hisse oranlarına göre olur" dedi.
Ölüm Anında Köle Azat
Etme
16740- Ebu'd-Derda'nın
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölüm anında köle
azat eden kişi, ancak doyduktan sonra (yemeğinden) başkalarına bağışta bulunan
kişi gibidir" buyurmuştur.
Tahric: Ebu Davud
(3968); Tirmizi (2123); Nesai (6/238); Ahmed, Müsned (51197); İbn Ebi Şeybe ve
Beyhaki (10/273) rivayet ettiler.
16741- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Ölüden geriye köle azat etme ile vasiyet kalmışsa ilk önce köle
azat etme ile başlanır."
Tahric: Said b. Mansur
(3/396), farklı kanal ve lafızlarla; Darimi (s. 412) ve Beyhaki (6/277), Mansur
kanalıyla rivayet ettiler.
16742- Hakem'in
bildirdiğine göre (kadı) şureyh de ibrahım'in dediğinin aynısını söylemiş ve
böylesi bir durumda ilk önce köle azat edileceğini ifade etmiştir.
Tahric: Said b. Mansur
(3/394), Eş' as ve Hakem kanalıyla Şureyh'tan rivayet etti.
16743- İbn Ömer der ki:
"Böylesi bir durumda ilk önce köle azat edilir.''
Abdurrezzak der ki:
"Sevr! ile öğrencileri de ilk önce köle azat edilmesi gerektiğini
söylemişlerdir."
Tahric: Said b. Mansur
(3/392), Huşeym kanalıyla Eş'as'tan ve Beyhaki: (6/277), Sevri kanalıyla
rivayet ettiler.
16744- Ma'mer
bildiriyor: Kişinin kölesinin üçtebirini azat etmesi, sonra da malının
üçtebirini ismini verdiği kişilere vasiyet etmesi durumunda Katade ile Ata
el-Horasanı: "ilk önce azat etmeyle başlanır ve kölenin tamamı azat
edilir. Malın üçtebirinden bir şeyarttığı zaman vasiyeti gereği ismini
belirttiği kişilere verilir" dediler.
16745- Şa'bi der ki:
"Ölüden geriye bir köle azat etme ile vasiyet kaldığı zaman malın üçtebiri
aralarında payları oranında dağıtılır."
Tahric: Said b. Mansur
(3/400), Huşeym kanalıyla Mutarrif'ten farklı bir lafızla ve Beyhaki (6/277),
Sevri kanalıyla Cabir ile Mutarrif'ten rivayet ettiler.
16746- İbn Sirın der ki:
"Böylesi bir durumda malın üçtebiri aralarında payları oranında dağıtılır.''
Tahric: Said b. Mansur
(3/401), Halid ve Yunus kanalıyla İbn Sirin' den rivayet etti.
16747- İbn Şübrüme der
ki: "Böylesi bir durumda belirtildiği kadarıyla köle azat edilir ve
vasiyet belirtilen yere harcanır. Ancak köle tamamen özgür kalmak için kalan
kısmın ödemesine çalışır."
16748- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah): "Vasiyet ile köle azat etmenin mal olarak
karşılığı malın üçtebirinden fazla olursa bu fazlalık vasiyetten azaltılarak
telafi edilir" dedi. Aynı şeyi Amr b. Dinar da demiştir. Yani hem Ata, hem
de Amr böylesi bir durumda önce köle azat etmekle başlanacağını söylemişlerdir.
Kişinin Ölüm Anında Tüm
Kölelerini Azat Etmesi
16749- imran b.
el-Husayn der ki: Adamın biri ölüm anında altı kölesini azat etti. Bu kölelerden
de başka malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu olaydan
haberdar olunca: "Şayet gömülmeden önce yetişseydim Müslümanların arasında
gömülmesine izin vermezdim" buyurdu. Sonra azat edilen köleler arasında
kura çekti. Kurada çıkan iki köleyi azat ederken kalan dördünü köle olarak
bıraktı.
Tahric: Müslim (1688),
farklı kanallardan ve Beyhaki (10/285) rivayet ettiler.
16750- ikrime b. Halid
der ki: "Üç kölesi olan bir adam ölmeden önce ikisini azat etti. Bu kölelerden
de başka malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki köle arasında
kura çekti. Kurada çıkanı azat ederken diğerini köle olarak bıraktı."
Tahric:
İbnu'l-Müseyyeb'den şahidini Said b. Mansur (411) rivayet etti.
16751- ibnu'I-Müseyyeb
şöyle demiştir: "Kadının (veya adamın) biri ölmeden önce altı kölesini
azat etti. Bu kölelerden de başka malı yoktu. Bu konu Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) taşınınca aralarında kura çekti."
ibn Cüreyc der ki: Kays
b. Sa'd, Mekhul'den naklen bunu bize aktarırken Ata (b. Ebi Rebah) da
dinliyordu ve: "Biz ise bu konuda kurada çıkmayıp köle kalanların
bedelleri için çalışacaklarını konuşurduk" dedi.
Tahric: Beyhaki
(10/286), Abdulmecid kanalıyla İbn Cüreyc'ten farklı bir lafızla ve Said b.
Mansur (3/410), Yezid b.
Yezid b. Cabir kanalıyla Mekhul'den rivayet ettiler.
16752- İbn Cüreyc der
ki: Süleyman b. Musa'nın bana bildirdiğine göre Mekhul: "Ensar'dan bir
kadın ölmeden önce altı kölesini azat etti ve bu kölelerden başka da malı yoktu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca ağır laflar etti ve altı
kase getirtti. Bunlarla azat edilen köleler arasında kura çekti ve sadece
kurada çıkan iki köleyi azat etti" dedi.
ibn Cüreyc der ki:
Süleyman'a: "Mekhul bunu Said b. el-Müseyyeb'den naklen mi sana
aktardı?" diye sorduğumda: "Mekhul bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) dışında başka kimseden nakletmezdi" dedi. Ancak Kays bana:
"Mekhul'un bunu
ibnu'I-Müseyyeb vasıtasıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
aktardığına şehadet ederim" dedi.
Süleyman şöyle devam
etti: Ancak şu an öylesi bir görüşe itibar etmiyor ve bununla hüküm vermiyoruz.
Böylesi durumlarda kölelerin malın kalan üçteikisi için çalışmalarını isteriz.
Mekhul'e: "Bin dinarı olan bir köle bu kurada çıkarsa malı da alıp
gider" dediğim zaman bana: "Bu konuda biz Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) emrettiği şeyi yerine getiririz" karşılığını verirdi.
ibn Cüreyc der ki:
"Bu konudaki uygulama Mekhul'ün dediği gibi olmalıdır" dediğimde Süleyman
şu karşılığı verdi: "Nasıl öyle olur ki? Kurada çıkan iki köleye bir değer
biçilir. Şayet ikisinin değerleri ölenin malının üçtebirinden fazla çıkarsa
fazla olan miktar kendilerinden alınır. ikisinin değeri malın üçtebirinden daha
az çıkarsa artan miktarla da geriye kalan kölerden biri azat edilir. Bu kişinin
de değeri malın üçtebirini aşacak olursa fazla olan miktar kendisinden alınır.
Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kura dışında kalanları köle
olarak bıraktığı bize ulaşmıştır."
16753- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) ise bu konuda şöyle dedi: Ölüm anında kişi:
"Kölelerimin üçtebiri özgürdür" dediği zaman, "Filan kişi
hürdür" şeklinde bu kölelerin kimler olduğunu isim vererek belirtmeden bu
azat etmenin bir değeri yoktur. Kişi kölelerinin üçtebirini vasiyet ettiği
zaman her kölenin üçtebiri bu vasiyette sayılır. Kölelerini miras olarak
bırakacağı zaman da her kölenin üçtebirine mirasçı olunur. Kişi:
"Kölelerimin üçtebirini azat ediyorum" dediği zaman bu kölelere bir
değer biçilir ve aralarında kura çekilir. Kurayla da kölelerin üçtebiri azat
edilir. Vasiyet ile azat edilen kölelerin mal olarak karşılığı tüm malın
üçtebirinden fazla olursa bu fazlalık azat edilen kölelerden alınıp telafi
edilir."
16754- Kasım b. Abdirrahman
der ki: Adamın biri hasta iken borca bir cariye satın aldı ve ölüm anında onu
azat etti. Daha sonra cariyeyi satanlar parasını almak için geldiler, ancak
adamın malı olmadığını gördüler. Davayı İbn Mes'ud'a taşıdıklarında cariyeye:
"Bedelini seni satanlara ödemek üzere çalış" dedi.
16755- Kasım der ki: İbn
Mes'ud'a ölüm anında borcu olduğu halde kölesini azat eden ve malı bulunmayan
kişinin durumu sorulunca: "Köle çalışıp bedelini öder" dedi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe,
"Ha fs-Kasım" kanalıyla farklı bir lafızla rivayet etti.
16756- Eyyub der ki:
Ömer b. Abdilazız, borcu bulunan kişinin ölüm anında tek sahip olduğu mal olan
kölesini azat etmesi konusunda: "Köle satılır ve adamın borcu
kapatılır" şeklinde bir mektup yazdı.
16757- Katade der ki:
Kişi ölüm anında sahip olduğu tek mal olan kölesini azat ettiği zaman kölenin
sadece üçtebiri azat edilmiş olur. Ancak kalan üçteikisinin bedeli için köle
çalışıp bunu öder.''
Tahric: İbn Hazm (91249)
daha uzun bir metinle zikretti.
16758- Ma'mer
bildiriyor: Adamın biri ölmeden üç kölesini azat etti ve bunlardan başka da
malı yoktu. Bu kölelerden birinin değeri bin dinar, birinin ikibin dinar,
birinin de üçbin dinar idi. Bu konuda Katade şöyle dedi:
"Aralarında kura
çekilir. Kurada değeri bin dinar olan köle çıkarsa diğer iki köle arasında da
kura çekilir. Kurada çıkan kişiden (altıbin dinar üzerinden malın üçtebirinden)
fazla olan miktar alınır. Şayet ilk kurada değeri ikibin dinar olan köle
çıkarsa tüm malın üçtebiri sayıldığı için vasiyet yerine getirilmiş olur. ilk
kurada değeri üçbin dinar olan köle çıkarsa fazlalık olan bin dinar ondan
alınır."
16759- İbn Cüreyc
bildiriyor: Kişinin ölüm anında kölesinin üçtebirini azat etmesi konusunda Ata
(b. Ebi Rebah) ile Ubeydullah b. Ebi Yezid:
"Köleden geriye
kalan miktara bir değer biçilir ve bu miktar malın üçtebiri içinden düşülüp
köle tamamen azat edilir" dediler.
Tahric: İbn Hazm (9/249)
kısa bir metinle rivayet etti.
16760- Şa’bi ile
Hasan(-ı Basri) der ki: "Kişi ölüm anında kölesinin üçtebirini azat ettiği
zaman kölenin sadece üçtebiri azat edilmiş olur. Ancak kalan üçteikisinin
bedeli için köle çalışıp bunu öder. Ölen kişi kalan üçteikilik kısmın azat
edilmesinden sorumlu tutulmaz.''
Sevri der ki: "Bu
konuda mevcut uygulama Ata'nın görüşüne göre olan uygulamadır."
Tahric: Said b. Mansur
(3/412, 413, 414) farklı kanal ve lafızlarla; Darimi (s. 419), aynısını Şa'bi'
den rivayet etti.
16761- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a kişinin ölüm anında kölesinin üçtebirini azat etmesi
konusunu sorduğumda: "Kölenin kalan kısmına bir değer biçilir ve adamın
malının üçtebiri içinden tamamen azat edilir" dedi. Ona: "Kişi
kölesinin üçtebirinin azat edilmesini vasiyet etse?" diye sorduğumda: "Adamın
malının üçtebiri içinden tamamen azat edilir. Köle de değerinin üçteikisi
karşılığında varislere çalışır" dedi ve şöyle devam etti: "Hasta olan
kişi ölmeden önce kölesinin üçtebirini azat ettiği zaman sadece üçte biri azat
edilmiş olur. Kim olduğunu da belirterek: ''Vasiyetim olarak fılan kölenin
üçtebiri hürdür'' deyip de ölürse vasiyeti içinden kölenin üçtebiri azat
edilir. Kalan üçte ikisi de vasiyet içinden azat edilir, ancak köle bu
üçteikilik bedeli varislere öder."
16762- Davud b. Ebi Asım
der ki: ibnu'I-Müseyyeb'in yanında otururken adamın biri geldi.
ibnu'I-Müseyyeb'in yanında benden başka kimseler yoktu. Adam: "Adamın biri
ölmeden önce kölesini azat etti ve bu köleden başka da malı yoktu" dedi.
ibnu'I-Müseyyeb şu karşılığı verdi: "Böylesi bir durumda kölenin sadece
üçtebiri azat edilmiş olur. Kalan üçteikisi için köle çalıştırılır. Köle aciz
kalması durumunda bir gün kendine iki gün de efendisinin varislerine
çalışır."
16763- imran b.
el-Husayn der ki: "Adamın biri ölüm anında altı kölesini azat etti. Ancak
ölümünden sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleler arasında kura
çekti ve sadece kurada çıkan iki köleyi azat etti."
Tahric: Müslim (1668);
Nesai (4/64); Ahmed, Müsned (4/439); Beyhakı, farklı kanallarla ve Said b.
Mansur (5/82), Mansur kanalıyla Hasan'dan uzun bir metinle rivayet etti.
16764-yok-
16765- Muğıre
bildiriyor: ibrahim(- NehaI), ölüm anında kölesini azat eden, borcu olmasına
rağmen köleden başka da malı olmayan kişi hakkında: "Köle kendi bedelini
ödemek için çalışır" dedi.
16766- Hasan(-ı BasrI)
bildiriyor: Hz. Ali, ölüm anında kölesini azat eden, borcu olmasına rağmen
köleden başka da malı olmayan kişi hakkında: "Köle kendi bedelini ödemek
için çalışır" dedi.
el-Eslemı der ki: "Haccac,
Ala b. Bedr vasıtasıyla Ebu Yahya el-A'rec'ten, o da Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aynısını bana bildirdi."
16767- Abdurrezzak
bildiriyor: Bir adamın biri müdebber, biri de normal olan iki kölesi vardı.
Adama: "Bu iki köle ne olacak?" diye sorulunca:
"Bunlardan biri
özgürdür" dedi ve öldü. Adamın bu iki köleden başka da malı yoktu.
Ölümünden sonra her iki köle de kendisinin hür olduğunu söylemeye başladı ki
her bir köle üçyüz dirhem (gümüş) değerindeydi. Bu konuda Sevri: "Müdebber
olmayan köle azat edilir ancak çalışıp efendisinin varislerine yüzelli dirhem
öder. Müdebber olan köle de azat edilir ve çalışıp efendisinin varislerine elli
dirhem öder" dedi.
16768- Abdurrezzak
bildiriyor: iki kişinin biri hakkında iki kölesinden birini azat ettiğine dair
şahitlik etmeleri konusunda Sevr!: "Her iki köle de azat edilir ve her
biri çalışıp kendi bedelinin yarısını öder" dedi.
16769- Sevri der ki:
"Kişi anlaşmalı olduğu kölesinin azat edilmesini vasiyet etmesinin yanında
başka vasiyetlerde de bulunduğu zaman şayet kölenin anlaşma bedelinden kalan
miktarı ödemesi kendisi için daha hayırlı ise vasiyetten ona bir pay veririz.
Vasiyetin uygulanması kendisi için daha hayırlı ise vasiyeti yerine getirip
kölenin bedeli üzerinden onu azat ederiz."
16770- Abdurrezzak
bildiriyor: iki adam bir adamın kölesini azat ettiğine şahit oldular. Adam
ölünce bu iki şahide: "Adam köleyi hasta iken mi, yoksa sağlıklı iken mi
azat etti?" diye sordular. iki adam: "Bilmiyoruz" karşılığını
verdi. Bu konuda Sevri: "Köle ölenin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden
azat edilir" dedi.
16771- Sevri der ki:
Kadının biri geriye kızkardeşi ile kocasını bırakıp öldü. Kadın ölmeden önce
beşyüz dirhem değerindeki kölesini azat etmişti. Kocasından da yediyüz dirhem
alacağı vardı. Ancak kocanın hiç malı yoktu. Kadın ölünce kızkardeşi, köleye:
"Benle sen tereke konusunda ortağız. Mal bir araya gelince ondan sana
ancak dörtyüz dirhem düşer. Kocasının vermesi gereken miktar hiçbir şeyi
olmadığı için ölmüştür. Azat edilmen vasiyetin içinden sayılacağı için toplam
maldan sana düşen dörtyüz dirhemin ikiyüzü ile (değerin olan beşyüz dirhemden)
kalan yüz dirhemin ellisini (ortak olduğumuz için) verirsin. Kocadan da yüzelli
dirhem alacağın olur" dedi.
16772- Abdurrezzak bildiriyor:
Adamın biri ölmeden önce iki kölesini azat etti. Birinin değeri dörtyüz,
diğerinin ise ikiyüz dirhemdi. Dört yüz dirhem değerindeki köle de öldü. Bu
konuda Sevri: "Bu durumda miras altıyüzü varislere üçyüzü ise vasiyet
sahiplerine (kölelere) olmak üzere dokuz hisse üzerinden paylaştırılır. Ölen
köleye değeri dörtyüz dirhem olduğu için dokuz hisse içinden iki hisse, ikiyüz
dirhem değerinde olan köleye ise dokuz hisseden bir hisse düşer. Kölelerden
biri öldüğü için varislere altı hisse, kalan köleye ise bir hisse düşer. Bu
durumda kölenin hakkı tüm mal üzerinden yediyüz dirhem olur" dedi.
16773- Abdurrezzak der
ki: Adamın biri geriye dört köle bırakarak öldü.
Bu kölelerden her biri
yüz dinar değerindeydi. Adam ölmeden bunlardan ikisini azat etti. Kölelerden
biri de efendisinin ölümünden sonra öldü. Bu konuda Sevri: "Böylesi bir
durumda ölen köleye bir hisse, kalanlara ise beş hisse düşer. Bu beş hissenin
de biri azat edilen kölenin kalan dördü ise varislerindir. Bu durumda da
varislere üçyüz dirhemin beştebiri vardır" dedi.
16774- Abdurrezzak
bildiriyor: Bin dirhem üzerinden anlaşma yapan kölenin efendisi ölürken bu
anlaşmanın elli dirhemini vasiyet etmesi, bunun yanında bazı köleleri azat edip
başka vasiyetlerde de bulunması konusunda Sevri: "Böylesi bir durumda
anlaşmalı köle satılmaz ve ona yeniden bir değer biçilmez. Varislerden her biri
kendi payını köleye satar. Bu köle de zikredilen diğer kişiler ile birlikte
vasiyete ortak olur. Ancak vasiyeti yerine getirmeye köle azat etmeyle başlanır"
dedi.
16775- Abdurrezzak
bildiriyor: Adamın biri ölüp geriye dörtyüz dirhem ödemesi bulunan anlaşmalı
bir köle bırakmıştı. Aynı zamanda ölmeden ikiyüz dirhem değerinde bir köleyi de
azat etmişti. Bu konuda Süfyan:
"Anlaşmalı olmayan
ve azat edilen köle varislere değerinin üçteikisini verir. Anlaşmalı köle de
yaptığı ödeme dışında bedelinden kalan kısmın üçteikisini varislerden satın
alır" dedi.
Ortaklardan Birinin
Diğer Ortağın Köleyi Azat Ettiğine Dair Şahitlik Etmesi
16776- Ma'mer bildiriyor:
iki ortağın olan köleyi ortaklardan birinin azat ettiğine dair diğer ortağın
şahitlik etmesi ancak söz konusu ortağın bunu inkar etmesi konusunda Hammad (b.
Ebi Süleyman): "Aleyhinde şahitlik edilen ortağın maddi durumu kötü ise
payı oranınca köle onun hesabına çalışır. Ancak maddi durumu iyi ise köle
bedeli oranınca her iki ortağın hesabına çalışır" dedi.
16777- Abdurrezzak der
ki: "Aynı konuyu Sevri'ye sorduğumda Hammad'ın dediğinin aynısını
söyledi."
Ma'mer der ki: İbn
Şübrüme'ye bu konuyu sorduğumda: "Böylesi bir durumda köle azat edilir ve
ortaklar için de çalışması gerekmez" dedi.
16778- Muhammed b.
Umare'nin işittiğine göre Ebu Hanıfe bu konuda şöyle demiştir: "Aleyhinde şahitlik
edilen ortağın maddi durumu kötü ise payı oranınca köle onun hesabına çalışır.
Vela da iki ortağın olur. Ancak maddi durumu iyi ise kölenin velasının yarısı
vakfedilmiş sayılır. Aleyhinde şahitlik edilen kişi onu azat ettiğini itiraf
ederse kölenin velasını haketmiş olur. Aksi takdirde kölenin velası beytülmalın
olur."
Şartlı Azat Etme
16779- Zühri der ki:
Ömer b. el-Hattab devlet malı olan Müslüman köleleri azat etti; ancak onlara:
"Benden sonra gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet edeceksiniz.
Bana ettiğiniz gibi ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz" şartını koştu.
Bu kölelerden Hiyar adlı köle şartta zikredilen üç yıllık hizmeti kölesi Ebu
Ferve'yi vermek suretiyle Hz. Osman'dan satın aldı.
Tahric: İbn Hazm
(9/185), farklı kanallardan naklen zikretti.
16780- İbn Ömer
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab vasiyetinde beytülmala ait olan Arap kölelerden
iki rekat da olsa namaz kılan köleleri azat etti. Aynı şekilde beytülmala ait
olan ve insanların mezarlarını kazma işinde çalışan bazı köleleri de azat etti.
Ancak bunlara: "Benden sonra gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet
edeceksiniz. Bana ettiğiniz gibi ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz"
şartını koştu.
16781- Abdullah (b.
Ömer) bildiriyor: Ömer b. el-Hattab beytülmala ait olan Arap kölelerden namaz
kılan köleleri kesin bir şekilde azat etti. Ancak onlara: "Benden sonra
gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet edeceksiniz. Bana ettiğiniz gibi
ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz" şartını koştu. Bu kölelerden Hiyar
adlı köle, şartta zikredilen üç yıllık hizmeti kölesi Ebu Ferve'yi vermek
suretiyle Hz. Osman'dan satın aldı. Hz. Osman da Hiyar'ı serbest bırakırken Ebu
Ferve'yi üç yıl boyunca çalışmak üzere yanında tuttu.
16782- Nafi’ bildiriyor:
İbn Ömer bir kölesini azat etti, ancak ona üç yıl boyunca kendisi için
çalışması şartını koştu. Köle yılın bir bölümünü İbn Ömer'e çobanlık yaparak
geçirdi. Abdullah, hac veya umre zamanında beklediği bağışlar kendisine gelince
de köleye: "Sana koştuğum şartı kaldırıyorum. Artık hür birisin ve benim
için çalışman gerekmiyor" dedi.
Tahric: Beyhaki:
(10/291), farklı kanallardan rivayet etti.
16783- Zühri der ki:
"Kölenin, Hiyar'ın yaptığı gibi efendisinin belirlediği bir meblağ
üzerinden hizmetini satın almasında bir sakınca yoktur."
Abdurrezzak bildiriyor:
Kölesine: "Bana on yıl boyunca hizmet et, sonra hürsün" diyen ve süre
bitmeden önce ölen kişi hakkında Sevri: "Köle, köle olarak kalır"
dedi.
16784- Amr b. Dinar der ki:
Hz. Ali tarlasının bir bölümünü ölümünden sonra sadaka olarak verdi. Ölümünden
önce bazı kölelerini de azat etmiş ve:
"Sadaka olarak
verdiğim tarlada beş yıl boyunca çalışacaksınız" şartını koşmuştu.
16785- Amr b. Dinar der
ki: Hz. Ali tarlasının bir bölümünü ölümünden sonra sadaka olarak verdi.
Ölümünden önce bazı kölelerini de azat etmiş ve: "Sadaka olarak verdiğim
tarlada beş yıl boyunca çalışacaksınız" şartını koşmuştu.
16786- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: Kişi kölesine: "Sen hürsün" deyip de kesin bir şekilde azat
ettiği zaman daha sonra koşacağı her türlü şart geçersizdir.
16787- İbn Şübrüme der
ki: Kişi kölesine: "Bana on yıl boyunca hizmet etmen şartıyla hürsün"
dediği zaman böylesi bir şart üzerinden azat etme geçerli olur.
16788- Abdurrezzak der
ki: Ebü Hanife'ye, kişinin kölesine: "Bana yüz dinar verirsen hürsün"
demesi durumu sorulunca: "Köle bu yüz dinarı ödediği zaman hür olur.
Kölenin kalan malını da efendisi alır" dedi.
16789- Abdurrezzak
bildiriyor: Kişinin kölesini kendisine on yıl boyunca çalışması şartı ile azat
etmesi konusunda Sevri: "Kölenin bunu kabul etmesi durumunda şart geçerli
olur" dedi.
16790- Abdurrezzak
bildiriyor: Sevri, kişinin cariyesini bir adamla evlendirmesi ancak adamın,
cariyenin efendisine cariyeden doğacak çocuklarının hür olacağı şartını koşması
konusunda şöyle dedi: "Cariyenin efendisi onu satana veya ölene kadar bu
şart geçerli olur. Efendinin ölümünden sonra da koşulan şart cariyenin yeni
efendilerinde de devam eder."
16791- İbn Sirin der ki:
Kadının biri (kadı) Şureyh'e geldi ve: "Şu kölemi ölene kadar her ay bana
on dirhem ödemesi şartı ile azat ettim" dedi. Şureyh: "Azat etmen
geçerli, şartın ise geçersizdir" karşılığını verdi.
16792- Sevri der ki:
Kişi cariyesine: "Erkek çocuğu doğurursan hür olsun" deyip de cariye
erkek çocuğu doğurduğu zaman, az bir zaman geçtikten sonra bir erkek çocuğu
daha doğurduğu zaman ilk doğan erkek çocuğu hür olur.
16793- Sevri der ki:
Kişi cariyesine: "ilk doğuracağın erkek çocuğu hür olsun" deyip de
cariye ölü bir erkek çocuğu doğurduğu zaman kadın bir daha doğuruncaya kadar
kişinin şartı geçerliliğini yitirmez. ikinci doğumda erkek çocuğu gelirse hür
olur. Ancak ilk çocuğun ölü olarak doğmasından sonra efendisi isterse cariyeyi
satar, zira bir ölüyü azat etmenin bir anlamı olmaz.
16794- Abdurrezzak der
ki: Ebu Hanıfe'ye, kişinin: "Sahip olacağım ilk köle hür olsun" deyip
de aynı anda iki köleye sahip olması durumu sorulunca şöyle dedi:
"Hammad'ın bana bildirdiğine göre ibrahim(- NehaI):
"Böylesi bir
durumda kişi iki köleden dilediğini azat eder" demiştir. Ancak bana göre
ikisinden birini azat etmez, zira ikisinden hiçbiri de ilk köle konumunda
değildir.
16795- Sevri der ki:
Kişi birine: "Köleni azat et, benden bin dirhem alacağın olsun"
dediği zaman kölenin bu şekilde azat edilmesi geçerli olur. Böylesi bir durumda
azat edilmesini emreden kişinin köle üzerinde hakkı olmaz. Onu azat eden
kişinin de vela hakkı olmaz. Kölenin bedelini ödemek azat edilmesini emreden
kişinin sorumluluğundadır. Söylediği meblağı kölenin efendisine verir."
16796- Sevri der ki:
Kişi birine: "Benim adıma köleni azat et" deyip de o kişi onun adına
köleyi azat ettiği zaman vela hakkı kölenin azat edilmesini isteyen kişinin
olur. Kadın oğluna: "Benim adıma köleni azat et" deyip de o kişi
annesinin adına köleyi azat ettiği zaman vela hakkı annenin olur.
16797- Zühri der ki:
Biri diğerine: "Şu köleni azat edersen bedelini sana ödemek üzerime borç
olsun" dediği zaman azat geçerli olur. Vela hakkı köleyi azat edenin
olurken, azat etmesini söyleyen kişiye de dediği borcu ödemek düşer.
16656- Sevri der ki:
Kişi kölesine: "Aniden ölmem durumunda hürsün" deyip de öldürülmesi
halinde köle azat olmaz, zira öldürülme ani bir ölüm değildir.
16799- Sevri der ki:
Kişi kölesine: "Bana bin dirhem ödemen halinde hürsün" dedikten sonra
uygun görmesi halinde ondan bunu almayı kabul etmeyebilir. Aynı şekilde kişi
kölesine: "Filan kişi filan kişiye söverse hürsün" deyip de sonra bundan
caymak isterse cayma hakkı olur. Kişi kölesine: "Sen hürsün, ama bana şu
şu kadar para öde" deyip de köle bunu kabul edip söz konusu ödemeyi
yaparsa hür olur. Ancak köle söz konusu ödemeyi yapmayı kabul etmezse ... ve herhangi bir şey ödemesi gerekmez."
Kişinin Hamile
cariyesini Azat Ederken Karnındakini Bunun Dışında Tutması; Kişinin Köle Olan
Oğlunu Satın Alması
16800- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Kişi hamile cariyesini azat edip karnındakini bunun dışında
tuttuğu zaman cariye özgür olur, ancak karnındaki bebek efendisinin
kalır."
Süfyan der ki:
"ibrahım'in bu görüşüne itibar etmeyiz. Bize göre kişi hamile cariyesini
azat ederken karınındakini bunun dışında tutamaz. Zira cariyenin karnındaki
ondan bir parça gibidir. Ancak sadece cariyenin karnındakini azat ederse cariye
köle olarak kalır, karnındaki çocuk da hür olur."
16801- Ma'mer
bildiriyor: Kişinin hamile cariyesini azat ederken karnındakini bunun dışında
tutması konusunda Zühri ile Katade: "Böylesi bir istisnanın bir değer
yoktur ve cariye karnındakiyle birlikte hür kalır" dediler.
16802- Ata ile Sevri de
ibrahım'in dediği gibi: "Efendinin koştuğu böylesi bir şart (çocuğu azat
dışında tutma) geçerli olur" demişlerdir.
16803- Ma'mer der ki:
işiten birinin bana bildirdiğine göre Hakem b.
Uteybe ile Hasan(-ı
Basri): "Böylesi bir durumda cariye de karnındaki de hür kalırlar"
demişlerdir.
Tahric: Beyhaki (1/279),
İbnu'l-Mübarek kanalıyla Ma'mer'den rivayet etti.
16804- Başka bir kanalla
ibnu'l-Müseyyeb'den bu fetvanın aynısı rivayet edilmiştir.
16805-yok-
Azat Etmeye Yemin Etmek;
Köle Parasıyla Satın Alınan Kölenin Durumu ve Ona Yönelik Yapılması Gerekenler
16806- Süfyan der ki:
Kişinin kölesine: "Seni sattığım gün özgürsün" demesinin hiçbir
değeri yoktur ve köle, köle olarak kalır. Kişinin kölesine: "Seni satarsam
hürsün" demesi de aynı şekildedir. Bu iki söz de: "Bu işi yapmam
halinde özgürsün" anlamına gelmektedir. Kişi kölesine: "Öldüğüm gün
hürsün" dediği zaman gündüz de ölse, gece de ölse köle hür olur.
16807- Süfyan der ki:
Kişinin kölesine: "Seni sattığım gün hürsün" demesi durumunda İbn Ebi
Leyla ve İbn Şübrüme kişiyi bu sözünden sorumlu tutarlardı. Biz ise böylesi bir
sözün hiçbir değerinin olmadığını düşünüyoruz.
16808- Abdurrezzak der
ki: Kişinin, kölesine: "Senden ayrıldığımda veya benden ayrıldığında
hürsün" diyerek yemin etmesi konusunda Süfyan bana şöyle dedi: "Şayet
sonradan: ''Senden ayrıldım'' deyip öyle bırakırsa bu sadece kendine yönelik
olduğu için bir şey yapması gerekmez. Ancak sonra: ''Benden ayrıldın'' derse bu
ifade, köleye yönelik olduğu için köle özgür kalır."
16809- Hammad
bildiriyor: Kölenin gizlice bir adama para verip kendisini satın aldırıp azat
ettirmesi konusunda ibrahim( - NehaI): "Satış da, azat etme de geçerlidir.
Ancak satan kişi kölenin bedelini sattığı kişiden alır. vela hakkı da köleyi
azat eden kişinin olur" dedi.
16810- Muğire
bildiriyor: Kişinin kölesini birilerine satarken azat edilmesi şartını koşması,
kölesine de: "Buna karşılık bana da şu şu kadar vereceksin" demesi
konusunda ibrahim(- NehaI): "Kölenin eski efendisine bir şey ödemesi
gerekmez" dedi.
16811- Katade der ki:
"Böylesi bir durumda kölenin eski efendisine bir şey vermesi gerekmez.
Ancak efendisi zor durumda kalırsa verir."
16812- ismail b. Ebi Halid
bildiriyor: Kölenin gizlice bir adama para verip kendisini satın aldırıp azat
ettirmesi konusunda Şa’bi: "Böylesi bir köle elime geçse onu çok ağır bir
şekilde cezalandırırdım" dedi.
Azat Edilebilecek
Köleler
16813- İbn Tavus,
babasından (Tavus'tan) bildirir: Hamza b. Abdilmuttalib cariyesinin yüzüne bir
tokat atmış ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirmişti. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sübhanallah! Neden öyle bir şeyi
yaptm?" diye sorunca, Hamza: "Ya Resulallah! Şayet mü min biri
olduğunu bilsem onu azat ederdim" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye bazı sorular sorduktan sonra: "Bunu
azat et zira mümin bir cariyedir" buyurdu.
Tahric: Muaviye b.
el-Hakem, Ka'b b. Malik ve Şerid b. Suveyd hadisinden şahitleri vardır.
16814- Ubeydullah b.
Abdillah b. Utbe bildiriyor: Ensar' dan bir adam siyah bir cariyesini Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdi ve: "Ya Resulallah! Mümin
bir köle azat etme borcum var. Şayet bu cariyenin mümin olduğunu görürsen azat
edeyim" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye:
"Allah'tan başka
ilah olmadığma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye:
"Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim
Allah Resulü olduğuma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye:
"Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ölümden sonra tekrar dirilmeye iman ediyor musun?" diye sorunca,
cariye yine: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ensar'dan olan adama: "Bunu azat et" buyurdu.
Tahric: Ahmed, Müsned
(3/451) ve Beyhaki (10/57), Yunus kanalıyla Zühri'den rivayet etti.
16815- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah) bana şöyle bildirdi: Bir adamın koyun sürüsünü otlatan
bir cariyesi vardı. Koyun sürüsü içinde de adamın çok sevdiği ve Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hediye etmek istediği bir koyunu vardı. Ancak
kurdun biri gelip bu koyunu ısırdı ve memesini kopardı. Adam buna çok
sinirlendi ve cariyenin yüzüne bir tokat attı. Sonra Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip bu olayı anlattı. Daha önceden bir mümin köleyi azat
etme borcu olduğunu ve bu olaydan sonra bu cariyeyi azat ederek bu borcunu
yerine getirmeyi düşündüğünü de ifade etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "cariyeyi yanıma getir" buyurdu. Cariye geldiğinde ona:
"Allah'tan başka
ilah olmadığma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye:
"Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Muhammed'in O'nun kulu ve resulü olduğuna şehadet ediyor musun?"
diye sorunca, cariye:
"Evet!" ddi.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümün de, ölümden sonra
dirilmenin de hak (var) olduğuna iman ediyor musun?" diye sorunca, cariye:
"Evet!" dedi.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ile cehennemin hak
(var) olduğuna iman ediyor musun?" diye sorunca, cariye yine:
"Evet!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorularını
bitirince adama: "istersen onu azat eder, istersen yanında bırakırsın"
buyurdu.
Ata'ya: "Bu,
güvenilir bir kaynağa mı dayanıyor?" diye sorduğumda:
"Evet, öyle
olduğunu söylediler" dedi. Aynı hadisi Ebu'z-Zübeyr bana aktardı ve söz
konusu cariyenin Kureyş'te bir çocuğunun olduğunu da zikretti.
16816- Yahya b. Ebi
Kesir der ki: Adamın biri cariyesine bir tokat attıktan sonra Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip cariyeyi azat etme konusunu danıştı. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye: "Rabbin nerede?"
diye sorunca, cariye göğe doğru işaret etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ben kimim?" diye sorunca, cariye: "Sen Allah'ın
Resulüsün" dedi. (Ma'mer der ki: Sanırım Yahya, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) daha sonra ölüm ile ölümden sonra dirilmeyi, cenneti ve
cehennemi cariyeye sorduğunu zikretti.) Sonrasında Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) adama: "Bu. mümin bir cariyedir ve onu azat et"
buyurdu.
Tahric: Beyhaki (10/57),
"Evzai-Muaviye b. el-Hakem es-SÜlemi" kanalıyla rivayet etti.
16817- Ebu Zer der ki:
"Ya Resulallah! Hangi kölelerin azat edilmesi daha faziletlidir?"
diye sorduğumda, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahibinin
gözünde en değerli, en güzel ve bedeli en yüksek olan kölelerdir" buyurdu.
Tahric: Buhari (3/188);
MÜslim (84) ve Ahmed, Müsned (5/163) rivayet ettiler.
16818- Firas bildiriyor:
Adamın biri Şa'bi'ye zinadan olma kişi ile normal bir evlilikten olma köleden
hangisinin azat edilmede öncelikli olduğu sorulunca: "Bedeli daha yüksek
olanına bak (ve ona öncelik tanı)" dedi.
Tahric: Beyhaki (10/57),
"Ubeydullah b. el-Velid-Firas" kanalıyla rivayet etti.
16819- Ömer b.
Abdirrahman el-Kureşı bildiriyor: İbn Abbas'a zinadan olma kişi ile normal bir
evlilikten olma köleden hangisinin azat edilmede öncelikli olduğu sorulunca:
"Bedeli daha yüksek olanına bak (ve ona öncelik tanı)" dedi.
Tahric: Beyhaki (10/57),
Ubeydullah b. el-Velid kanalıyla Sevri'den rivayet etti.
16820- Yunus bildiriyor:
"Hasan(-ı BasrI) (azat edilme konusunda) zinadan olma kişileri diğer
kişiler gibi görürdü."
Tahric: Beyhaki rivayet
etti.
16821- Ma'mer'in
bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri) ile Katade: "Kişiye köle azat etme vacip
olduğu zaman zinadan olma birini azat ederek bunu yerine getirebilir, çünkü her
çocuk (aynı) fıtrat üzere doğar" dediler.
16822- İbn Tavus,
babasından (Tavus'tan) bildirir: "Kişiye köle az at etme vacip olduğu
zaman bunu zinadan olma birini azat ederek yerine getiremez. "
16823- Ma'mer
bildiriyor: Zühri: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman bunu zina
çocuğu, müdebber köle, Yahudi köle, Hırsitiyan köle veya müşrik bir köle azat
ederek yerine getiremez" dedi. Bildiğim kadarıyla Zühri yine: "Kişiye
köle azat etme vacip olduğu zaman bunu anlaşmalı köleyi azat ederek yerine
getirebilir" dedi.
16824- Ebü Ömer
el-Medeni der ki: İbn Ömer'e gündüz vaktinde kılınan namazlarda kıraatin nasıl
olması gertektiğini sorduğumuzda kalkıp namaza durdu. Namaz kılarken okumasını
bazen işitiyorduk. Daha sonra çarşıya çıktı. Biz de yanında yürüyorduk. İbn
Ömer küçük olsun büyük olsun karşılaştığı herkese selam veriyordu. Bu şekilde
deve pazarına geldi. İbn Ömer'in elinde bir değnek vardı ve bu değneğiyle
gördüğü bazı develerin yan tarafına dokunup sahibine: "Bu deve kaça?"
diye soruyordu. Bu şekilde develerin fiyatını sorup pazarlık ederken yanına bir
adam geldi ve: "Bir köle azat etme borcum vardı. Birinden bir köle satın
alıp azat ettim, ancak daha sonra onun köle olmadığını, zamanında sahibinin onu
bulduğunu öğrendim" dedi. İbn Ömer: "Yüce Allah bu köleyi azat etmeni
kabul etmez. Git ve adama verdiğin dirhemleri geri al" karşılığını verdi.
Adam: "Ama onu azat ettim" deyince, İbn Ömer: "Sana dediğim şeyi
yap! Onu azat ederek borcunu ödemiş olmazsın" karşılığını verdi.
16825- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Mümin köle azat etmesi vacip olan
kişinin henüz büluğa ermemiş zinadan olma küçük bir çocuğu azat etmesi yeterli
olur mu?" diye sorduğumda: "Hayır! Büyük ve kusuru olmayan bir köleyi
azat etmesi gerekir" karşılığını verdi.
16826- Tavus der ki:
"Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman ümmü veledi veya müdebbere
cariyeyi azat ederek bunu yerine getirebilir."
16827- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman ümmü veledi veya
müdebbere cariyeyi az at ederek bunu yerine getirebilir. "
Abdurrezzak der ki:
"Cabir de Şa'bi'nin bu konuda aynı şeyi söylediğini zikretmiştir. "
16828- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Kişi kefaret olarak azat ettiği köle için de sevabını alır. Şayet
yaptığı ve faydasına olan bir amel için de köle azat etmişse bunun da sevabını
alır."
16829- Hasan(-ı BasrI)
der ki: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman yürüyemeyen, sakat,
cüzamlı, büyük bir hastalığı olan ve benzeri rahatsızlıkları olan bir köleyle
bu borcu yerine getiremez."
16830- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hatayla adam öldürmenin kefareti
nedir?" diye sorduğumda: "Böylesi bir durumda Yüce Allah'ın da
buyurduğu gibi bunun kefareti mümin bir köleyi azat etmektir" karşılığını
verdi. Ata ayrıca şöyle dedi: "Kişi kölesinin hür olduğunu söylediği zaman
"Allah için hürsün" demediği müddetçe köle hür sayılmaz. Zira kölenin
azat edilmesini kastetmemiş olabilir."
16831- Katade der ki:
Hatayla adam öldürmenin kefareti olarak henüz süt emen çocuk köleyi azat etmek
geçerli olmaz. Namaz kılacak çağda olan kölenin azat edilmesi gerekir. Ubey b.
Ka'b'ın kıraatinde Yüce Allah bu konuda: "Mümin bir köle azat
etmelidir"[Nisa, 92] buyurur. Bundan dolayı (henüz mümin olamayan) çocuk
olan birini azat etmek caiz olmaz .
16832- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hatayla adam öldürmede kişi kefaret
olarak sağlam olmayan ancak kendisinden faydalandığı topal veya çolak birini
azat edebilir mi?" diye sorduğumda: "Böylesi durumlarda sağlam köle
azat etmeli ve kurbanlarda erkek develeri kesmelidir" dedi.
16833- Zühri der ki:
"zıhar kefareti olarak henüz süt emen birini azat etmek geçerli
olur."
16834- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "zıharda kefaret olarak az at edilecek olan
kölenin mümin olması gerektiği zikredilmiyor. Böylesi bir durumda kişi mümin
olmayan bir köleyi azat edebilir mi?" diye sorduğumda: "Bize göre
mümin bir kölenin azat edilmesi gerekir" dedi. Aynı şeyi Amr b. Dinar da
söylemiştir.
16835- Ata (b. Ebi
Rebah) der ki: "zıhar ve yemin kefareti olarak Yahudi veya Hıristiyan köle
azat etmek geçerli olur."
16836- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kefaret olarak mümin köle azat edilmesi
gereken durumlarda henüz çocuk olan köle azat edilebilir mi?" diye
sorduğumda: "Evet!" karşılığını verdi. Ona: "Henüz namaz
kılmamışken ve Müslüman olup olmadığını bilmiyorken nasıl olur?" diye
sorduğumda yine aynı cevabı verdi. Birkaç gün sonra aynı konuyu sorduğumda:
"Böylesi bir durumda Müslüman olan bir kölenin azat edilmesi gerektiğini
düşünüyorum" cevabını verdi. Amr b. Dinar da bu konuda:
"Böylesi bir
durumda bana göre büluğ çağına ermiş ve Müslüman olmuş birinin azat edilmesi
gerekir" demiştir. Ata'ya: "Böylesi durumlarda müslüman olduğu
söylenen biri azat edilebilir mi?" diye sorduğumda: "Evet,
edilebilir. Böylesi birinin cenaze namazı da kılınır" dedi. Ona:
"Arap olmayan ve büluğ çağına ermeyen bir esir azat edilebilir mi?"
diye sorduğumda: "Bu (Müslüman) bölgede doğmuş olması benim için daha
evladır. Sanırım bu da kefareti yerine getirebilir" dedi.
16837- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Azat edilecek olan ve henüz süt emen
çocuğun sağlam olup olmadığının bilinmesi için iki veya üç yıl bekletilmesini
uygun görür müsün?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi.
16838- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Köle azat etmesi gereken kişinin kör bir köleyi azat etmesi
geçerli olur."
16839- Şa’bi der ki:
"Köle azat etmesi gereken kişinin ama bir köleyi azat etmesi geçerli
olur."
16840- İbn Cüreyc bildiriyor:
Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Köle azat etmesi gereken kişi şaşı birini azat
edebilir mi?" diye sorduğumda: "Şaşı birini azat etmesi topal birini
azat etmesinden daha iyidir. Ancak bu da kefareti yerine getirebilir. Sağlam
olması ise benim için daha makbuldür" karşılığını verdi. Amr b. Dinar da
bu konuda: "Güvenilir biri olduktan sonra böylesi durumlarda kör veya
çolak bir köle azat edilebilir" demiştir.
16841- Leys bildiriyor:
"Mücahid, böylesi durumlarda Hıristiyan bir köle azat etmeyi mekruh görürdü."
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 198), Veki' kanalıyla Sevri' den rivayet etti.
16842- Ata ile Mücahid
der ki: "zıhar kefareti olarak Yahudi veya Hıristiyan köle azat etmek
geçerli olur."
16843- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Kur'an'da kefaret olarak köle azat etme konusunda
"....." şeklinde geçen ifadeler "namaz kılan" anlamındadır.
"....." ifadesinin geçmediği konularda da namaz kılmayan kişiler
geçerli olur."
16844- Ma'mer der ki:
Zühri'ye: "Yahudi veya Hıristiyan köleyi azat etmenin sevabı var mı?"
diye sorduğumda: "Hayır, yok" dedi ve bunların azat edilmesini mekruh
gördü.
16845- Ömer b.
el-Hattab: "Allah yolunda kullanmak üzere birine bir çift ayakkabı vermem,
benim için zinadan olma birini azat etmemden daha iyidir" demiştir.
Tahric: Beyhaki'
(10/59), "Ukayl-Ömer" kanalıyla ve İbn Ebi' Şeybe (s. 197),
"Abula'la-Zühri" kanalıyla rivayet ettiler.
16846- Zübeyr b. Musa b.
Mına, Tarık b. Alkame b. Murtefı'nin kızı Ümmü Salih'ten bildirir: Müminlerin
annesi Aişe'ye zinadan olma kişilerin azat edilmesini sorduğumda: "Onları
azat edin ve onlara iyi davranın" dedi.
ibn Cüreyc der ki: İbn
Uyeyne, Ömer'den, o da Zübeyr'den, o da Tarık'ın kızı Ümmü Hakım'den, o da Hz.
Aişe'den aynısını bildirir. Sanırım Musa bunu rivayet ederken Hz. Aişe'nin:
"Onlara göz kulak olun" dediğini de zikretti.
Tahric: Beyhaki (10/59),
Humeydi' kanalıyla İbn Uyeyne' den rivayet etti.
16847- Süleyman b. Yesar
bildiriyor: Zinadan olma kişiler hakkında Ömer b. el-Hattab: "Onları azat edin
ve onlara iyi davranın" dedi.
16848- Harice b. Zeyd
bildiriyor: "Zeyd b. Sabit, Mecusi olan bir kölesini azat etti. Aynı
şekilde zinadan olma birini de azat etti."
16849- Abdurrezzak
bildiriyor: Köle azat etmesi gereken kişinin köle olan kardeşini veya
akrabalarından birini satın alması konusunda Süfyan:
"Kefaret olarak
böylesi birini azat etmesi geçerli olmaz. Zira kardeşine veya akrabasına bir an
için bile malik olamaz" dedi.
16850- Süfyan der ki:
"Zıhar ve yemin kefareti olarak henüz buluğ çağına ermemiş çocuğu veya
müşrik birini azat etmek geçerli olur."
16851- Amr b. Evs
bildiriyor: Ensar'dan bir adamın annesi öldü. Ancak ölmeden onun adına mümin
bir köle azat etmesini söyledi. Ensarlı adam annesinin ölümünden sonra
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Bu durumu zikredip:
"Arap olmayan siyah bir cariyeden başka kölem yok. Bu cariye de namazın ne
olduğunu bilmez" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"cariyeyi yanıma getir" buyurdu. Adam cariyeyi getirince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Allah nerede?" diye sordu.
Cariye: "Gökte" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ben kimim?" diye sorunca, cariye: "Sen Allah'ın Resulüsün"
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Bunu
azat et" buyurdu.
Tahric: Beyhaki (7/388),
"Hammad b. Seleme-Şerid b. Süveyd es-Sekafi" kanalıyla farklı bir
lafızla rivayet etti.
16852- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kafır kölenin azat edilmesinin sevabı
var mı?" diye sorduğumda: "Evet, var" dedi.
Köle Satın Alırken Azat
Etmeyi Şart Koşma; Kişinin Akrabasına Malik Olması
16853- Ma'kil b. Yesar
der ki: "Bir köle satın alacağın zaman satanlara onu azat edeceğin şartını
koşma. Zira bu durumda üzerinde bir sorumluluk olarak kalır. Bunun yerine onu
şartsız bir şekilde satın al. Sonra istersen onu satar, istersen de hibe
edersin."
16854- ibrahim(-i NehaI)
ile Şa’bi der ki: "Köleyi satın alırken azat etmeyi şart koşman sağlam bir
alışveriş değildir."
16855- Zühri der ki:
"Kişi kendisine mahrem olan (nikahı düşmeyen) bir yakınına malik olduğu
zaman onu azat eder."
16856- Ömer b.
el-Hattab: "Kişi kendisine mahrem olan birine malik olduğu zaman o kişi
hür olur" demiştir.
Tahric: Beyhaki
(10/289), Said kanalıyla Katade'den rivayet etti.
16857- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Kişi kendisine mahrem olan bir yakınına malik olduğu zaman onu
azat eder."
16858- Şa’bi der ki:
"Kişi köle olan babasına veya oğluna veya kardeşine veya annesine malik
olduğu zaman onları azat eder."
16859- Ata der ki:
"Kişi köle olan erkek veya kızkardeşine veya halasına veya teyzesine malik
olduğu zaman onları azat eder."
Sevri der ki: "Aynı
şeyi Haccac b. Ertaa da Ata'dan naklen zikretmiştir."
16860- Alkame der ki:
Adamın biri İbn Mes'ud'a geldi ve: "Cariyem oğullarımdam birini emzirdi ve
bu cariyemi satmak istiyorum" dedi. İbn Mes'ud bu cariyeyi satmasına izin
vermedi ve: "Onu satarken ''Ümmü veledimi kim satın alır?'' diye
bağırmasını isterdim" dedi.
16861- Müstevrid b.
el-Ahnef der ki: Adamın biri İbn Mes'ud'a geldi ve:
"Amcam beni ümmü
velediyle evlendirdi. Ondan çocuklarım oldu, ancak amcam bu çocukları köle
yapmak istiyor" dedi. İbn Mes'ud: "Bunu yapma hakkı yok"
karşılığını verdi.
Tahric: Beyhakı
(10/290), Sevri ve Gaylan kanalıyla Seleme b. Küheyl'den rivayet etti.
16862- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Baba köle olan oğluna malik olduğu zaman onu azat eder."
16863- Amir(-i Şa'bl)
der ki: "Baba köle olan oğluna veya oğul köle olan babasına malik olduğu
zaman azat ettiğini dile getirmese de azat edilmiş sayılırlar."
16864- İbn Sırın der ki:
"Kişi köle olan kardeşine malik olduğu zaman azat ettiğini dile getirmese
de azat edilmiş sayılır."
16865- Hasan(-i BasrI)
der ki: "Kişi köle olan süt kardeşine malik olduğu zaman ... ''
16866- Zühri der ki:
"Kişi köle olan süt kardeşine malik olduğu zaman onu azat etmesi gerekmez.
Bu konudaki cari uygulama köle olarak malik olunan süt kardeşin
satılmasıdır."
16867- Katade der ki:
"(Köle olarak sahip olunan süt kardeş) satılır."
16868- İbn Sırın ile
Hasan(-ı BasrI): "Köle olarak sahip olunan süt kardeş satılır"
demişlerdir .
16869- Sevri der ki:
"Kişinin cariye olan süt annesine malik olduğunda onu satması hüküm olarak
geçerlidir, ancak kişinin öyle bir şeyi yapması mekruhtur. Fakat kişi köle olan
süt kardeşine malik olması durumunda onu hizmetinde kullanıp hesabına çalıştırabilir."
16870- Said b. es-saib
der ki: Kabilemizden bir adam iki köle azat edilmesini vasiyet etti ve bu iki
köle için de bir fiyat biçti. Biçtiği fıyat üzerinden iki köle bulamayınca
konuyu Ata b. Ebi Rebah'a sordum. Ata: "Belirtilen bedel üzerinden bir
köleyi satın alıp azat et" dedi.
16871- Ma'mer
bildiriyor: Kişinin: "Filan kişiyi satın alırsam hürdür" demesi ve o
köleyi satın alması konusunda Zühri': "Onu azat eder" dedi. Ona:
"Kişinin ancak sahip olduğu birini azat edebileceği sözü nerede
kalıyor?" diye sorduğumda Zühri' şu karşılığı verdi: "Senin dediğin
kişinin: ''Filanın kölesi hürdür'' demesi durumunda geçerlidir ve öylesi bir
azat etme geçerli olmaz. Ancak böylesi bir durumda kişi söz konusu köleyi satın
alıp mülkiyetine geçirmesiyle hür olur."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Umra (Birşeyin
Kullanım Hakkını Ömür Boyu Birine Bağışlamak)