musannef

Abdurrezzak

Müdebber

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Müdebber Köle Azadı

 

16651- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Müdebber (özgür kalması efendisinin ölümüne bağlı olan) köle onu müdebberı yapanın malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılır.''

 

Tahric: Said b. Mansur (3/467, 468), farklı kanallardan rivayet etti.

 

 

 

16652- Şa’bi bildiriyor: "(Kadı) Şureyh, müdebber köleyi onu müdebber kılanın malının üçtebirinden sayardı. Mesruk ise efendisinin ölümünden sonra üçtebiri dışında onu özgür sayardı.''

 

Tahric: Said b. Mansur (3/460), farklı kanal ve lafızlarla rivayet etti.

 

 

 

16653- Şa’bi bildiriyor: "Hz. Ali, müdebber köleyi onu müdebber kılanın malının üçtebirinden sayardı.''

 

Tahric: Beyhaki (10/314), Firyabi kanalıyla Sevri'den rivayet etti.

 

 

 

16654- Abdurrezzak bildiriyor: Zühri, Katade ve Hammad: "Müdebber köle onu müdebber yapanın malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılır" dediler.

 

 

 

16655- Eyyub'un bildirdiğine göre İbn Sir!n ile Ömer b. Abdilazız: "Müdebber köle vasiyetin içinden sayılır" demişlerdir. 

 

Tahric: Said b. Mansur (3/470), "Hammad-İbn Sirin" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16656- Sevr! der ki: "iki kişinin ortak malı olan kölenin, ortaklardan biri tarafından müdebber yapılıp biri tarafından yapılmaması durumunda bizim için en uygun olanı onu müdebber yapan ortağın diğer ortağa payının bedelini ölmeden önce vermesidir."

 

 

 

16657- Ebu Kılabe bildiriyor: "Adamın biri ölümünden sonra özgür kalmak üzere kölesini müdebber yapınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu müdebberi adamın malının üçtebiri (vasiyeti) içinden kıldı.''

 

Tahric: Beyhaki (10/314), Halid kanalıyla Ebu Kılabe'den mürsel olarak rivayet etti.

 

 

 

16658- Ebu Kılabe bildiriyor: "Ensar'dan bir adam bir kölesini müdebber yapmıştı. Ölünce de ondan geriye bu köleden başka bir köle bırakmadı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu müdebberi adamın malının üçtebiri (vasiyeti) içinden (özgür) kıldı.''

 

Tahric: Ebu Davud, Merasil (376); İbn Ebi Şeybe, Musannef (21824) ve Beyhaki, Sünen (10/314) rivayet ettiler.

 

 

 

16659- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişinin kölesinden başka malı yoksa onu müdebber yapabilir mi?" diye sorduğumda: "Hayır, yapamaz" dedi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zamanında müdebber kılınan bir köle hakkında: "Köle için Yüce Allah, onu müdebber kılandan daha lütufkardır" buyurduğunu bana aktardı. Sonra Ata: "Onlar, harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik edenlerdir"[Furkan, 67] ayetini okudu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malının tümünü sadaka olarak dağıtıp oturan adam hakkında söylediklerini bana zikretti.

 

 

 

Müdebber Yapılan Kölenin Satılması

 

16660- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), efendisi muhtaç duruma düşen bir müdebberi satıp bedelini efendisine verdi. ''

 

Tahric: Beyhaki (10/313). Cabir hadisinden sahih şahidi vardır.

 

 

16661-yok-

 

 

16662- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında adamın biri bir kölesini müdebber olarak azat etti ve bu köleden başka da malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müdebber köle için: "Bunu kim benden satın alır?" diye sorunca, Nuaym b. Abdillah el-Adevı: "Ben alırım" dedi ve köleyi satın aldı. Bu köle Kıbti bir köleydi ve (ibnu'z-Zübeyr'in hilafetinin) ilk yılında vefat etti.

ibn Cüreyc der ki: "Ebu'z-Zübeyr bunu Cabir' den rivayet ederken kölenin adının Yakub olduğunu da zikretmiştir."

 

Tahric: Ahmed, Müsned (3/294) ve Said b. Mansur (3/437, 438), farklı kanallardan rivayet ettiler.

 

 

 

16663- Cabir b. Adillah der ki: Ensar'dan bir adam kölesini müdebber yaptı ve mal olarak bu köleden başka bir şeyi yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müdebber köle için: "Bunu kim benden satın alır?" diye sorunca onu Adiy b. Ka'b b. en-Nehham oğullarından bir adam satın aldı. Bu köle Kıbti bir köleydi ve ibnu'z-Zübeyr'in hilafetinin ilk yılında vefat etti. 

 

Tahric: Buhari (3/109) ve Müslim 59 (1668) rivayet ettiler.

 

 

 

16664- cabir der ki: Ebu Mezkur, Yakub el-Kıbtı denilen kölesini müdebber olarak azat etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca: "Başka kölesi uar mıydı?" diye sordu. Ashab: "Hayır, yok" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu köleyi benden kim satın alır?" diye sorunca Ömer b. el-Hattab'ın damadı olan Nuaym b. en-Nehham sekizyüz dirheme onu satın aldı. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu parayı Ebu Mezkur'e verdi ve: "Bunu kendi harcamaların için kullan. Bir şeyartarsa ailene harca. Yine artarsa yakınlarına harca. Geriye artanı da (sadaka olarak) şuraya buraya dağıt" buyurdu.

 

Tahric: Beyhakı (10/309, 310), farklı kanallardan; Müslim (1/322), Leys kanalıyla Eyyub' den ve Ahmed, MÜsned (3/369) rivayet ettiler.

 

 

 

16665- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişinin sahip olduğu tek mal olan kölesini müdebber yapması konusunda ne dersin?" diye sorduğumda: "Hayır, yapamaz" dedi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında müdebber kılınan bir köle hakkında: "Köle için Yüce Allah, onu müdebber kilandan daha lütufkardır" buyurduğunu bana aktardı. Sonra Ata: "Onlar, harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik edenlerdir"[Furkan, 67] ayetini okudu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malının tümünü sadaka olarak dağıtıp oturan adam hakkında söylediklerini bana zikretti.

 

 

 

16666- İbn Tavus der ki: ibnu'I-Münkedir müdebber köle konusunda bana: "Baban bu konuda ne derdi? Efendisinin onu satabileceğini söyler miydi?" diye sorunca: "Evet! Efendisinin ihtiyacı varsa satabileceğini söylerdi" karşılığını verdim. ibnu'l-Münkedir: "ihtiyacı yoksa da satabilir" dedi.

 

 

 

16667- Amre der ki: Hz. Aişe hastalandı ve bu hastalığı uzun sürdü.

Bunun üzerine erkek kardeşinin oğulları bir adamın yanına gidip hastalığını anlattılar. Adam: "Siz bana büyü yapılmış bir kadını anlatıyorsunuz" dedi. Gidip olayı araştırdıklarında gerçekten bir cariyenin ona büyü yaptığını gördüler. Hz. Aişe de bu cariyeyi müdebber yapmıştı. Hz. Aişe cariyeye:

"Bunu neden yaptın?" diye sorunca, cariye: "Ölmeni ve bu şekilde özgür kalmayı istiyordum" karşılığını verdi. Bunun üzere Hz. Aişe ona: "Seni Araplardan kölelerini çok sıkı tutan birilerine satacağım!" dedi. Sonrasında onu sattı ve bedeliyle bir cariye satın alıp azat etti.

 

Tahric: Beyhakı (10/313), "Malik-Aişe" kanalıyla; Zeylai'de geçtiği üzere Malik, Muvatta, ve Zevaid'de (4/249) geçtiği üzere Ahmed rivayet ettiler.

 

 

 

16668- Eyyub bildiriyor: "Ömer b. Abdilazız, bir müdebberi sattı ve bedeliyle efendisinin borcunu kapattı. ''

 

Tahric: Beyhakı (10/313), "Şafii-Ma'mer" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16669- Katade der ki: "Kişi şayet borcu varsa müdebber kölesini satıp bedelini borcu için kullanabilir."

 

 

 

16670- Tavus der ki: "Kişi kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönebilir." 

 

Tahric: Beyhaki (10/313), "Şafii-Ma'mer" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16671- Amr b. Dinar bildiriyor: Tavus, kişinin kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönmesinde bir sakınca görmezdi. Bir defasında bir odalığını müdebber yaptığına dair bir yazı yazmamı istedi. Ona: "istemen halinde bundan dönme hakkını bir şart olarak ekleyeyim mi?" dediğimde:

"Neden?" diye sordu. Bu sorusundan: "istediğim zaman bundan cayma hakkım yok mu ki?" demek istediğini anladım. Ona: "Bugünlerde kadılar senin dediğin şekilde hüküm vermiyorlar" dediğimde, benim dediğim şart üzerinden müdebberlik yazısını yazmamı söyledi. 

 

Tahric: Beyhaki (10/313), Dahhak b. Mahled kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti.

 

 

 

16672- Eyyüb'un bildirdiğine göre İbn Sırın ile Ömer b. Abdilazız: "Müdebberlik vasiyettir" demişlerdir,

 

 

 

16673- Mücahid der ki: "Müdebberlik vasiyettir. Bundan dolayı kişi istediği zaman bundan dönebilir, ''

 

Tahric: Beyhaki (10/313), Şafii kanalıyla İbn Uyeyne'den rivayet etti.

 

 

 

16674- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) bana: "Müdebber kölenin satılması mekruhtur" dedi. Ayrıca: "Kölenin müdebber yapılması da dahil her türlü vasiyetten dönülebilir" dediğini de işittim.

 

 

 

16675- Abdulkerım bildiriyor: "ibrahim(- NehaI) ile Şa’bi müdebber kölenin satılmasını mekruh görmüşlerdir."

 

 

 

16676- Şa’bi der ki: "Müdebberi günaha bulaşma cesaretine sahip olanlar satar. Böylesi bir şeyden de günaha bulaşmaktan çekinenler kaçınır."

 

 

 

16677- Ma'mer bildiriyor: Zühri: "Müdebber köle satılamaz" dedi. işiten birinin bana bildirdiğine göre Hasan(-ı BasrI) de aynı şeyi söylemiştir.

 

 

 

16678- Abdurrezzak bildiriyor: Adamın biri Ma'mer'e geldi ve: "Beni KUfe'den yanına gönderdiler. Müdebber yapıldıktan sonra satılan ve satın alan kişiyle cinsel ilişkiye giren cariyenin durumunu sormamı istediler" dedi. Ma'mer: "Cariye satın alan kişiden geri alınır. Onunla ilişkiye giren kişi buna karşılık mehrini öder ve cariye kendi haline bırakılır" cevabını verdi.

 

 

 

16679- ibnu'I-Müseyyeb der ki: "Kişi kölesini müdebber yaptıktan sonra bundan dönemez."

Abdurrezzak der ki: "ibn Uyeyne ve İbn Ebi Yahya'dan da aynı şey rivayet edilmiştir."

 

 

 

16680- Ma'mer bildiriyor: Kişinin müdebber olan bir cariyeyi satın alıp azat etmesi konusunda Zühri: "Azat edilmesi geçerli olur. Onu satan kişi de bedeliyle bir cariye satın alıp onu müdebber yapar" dedi.

 

 

 

16681- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Ensar'dan Ebü Mezkür adında bir adam Yakub adında bir kölesini müdebber olarak azat etti. Bu köleden başka da malı yoktu. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca: "Bu köleyi kim benden satın alır?" buyurdu. Nuaym b. Abdillah el-Adevi bu köleyi sekizyüz dirheme satın aldı. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kölenin bedelini Ebü Mezkür'e verdi. Sonra Müslümanlara: "içinizden fakir olanlar ilk önce kendilerine harcama yapsınlar. Bir şeyartarsa ailelerine. bir şeyartarsa akrabalarına harcama yapsınlar. Onlarda da bir şey arttığı zaman şuraya buraya dağıtsınlar" buyurdu ve eliyle sağa sola işaret etti. 

 

Tahric: Müslim (1/322), İbn Uleyye kanalıyla Eyyub'den rivayet etti.

 

 

 

Müdebbere Cariyenin Çocukları

 

16682- Abdullah b. Ömer der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."

 

Tahric: Beyhaki (10/315), "Ubeydullah b. ümer-Abdullah b. ümer" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16683- İbn Ömer der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."

 

 

 

16684- Zühri der ki: "Cariyenin müdebbere yapıldıktan sonra olan çocukları annelerinin konumundadır."

 

 

 

16685- ibnu'I-Müseyyeb der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."

 

 

 

16686- ibnu'I-Müseyyeb der ki: "Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır."

 

 

 

16687- Ma'mer bildiriyor: Zühri, cariyenin ölüp de geriye müdebber olduktan sonra doğurduğu çocuklarının kalması konusunda: "Çocukları annelerinin konumundadır" dedi. işiten birinin bana bildirdiğine göre ikrime:

"Böylesi bir durumda çocukları (müdebberlikten dolayı) özgür kalamazlar" demiştir.

 

 

 

16688- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'ın bana bildirdiğine göre Ebu'ş-Şa'sa müdebber köle konusunda şöyle derdi: "Böylesi bir kölenin çocukları yaşarken meyvelerinden yiyip öldüğünde sadaka olarak verdiğin bahçe gibidir." 

 

Tahric: Beyhaki (10/316), Ravh b. Ubade kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet etti.

 

 

 

16689- Başka bir kanalla yukarıdakinin aynısını bildirilir.

 

Tahric: Beyhaki (10/316), Şafii kanalıyla İbn Uyeyne'den farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16690- Ebu'ş-Şa'sa: "Müdebber kölenin çocukları köledirler. Ancak cariye müdebber yapılırken hamile ise çocuğu da ondan bir parça sayılır ve müdebber olur" dedi.

 

 

 

16691- ikrime b. Halid der ki: Abdulmelik'in huzurunda müdebbere cariyenin çocukları konusunda görülen bir davaya şahit oldum. Abdulmelik (b. Mervan) bu konuda yanındakilerle istişare edince, bir adam: "Müdebberenin çocukları satılabilir. Zira kişi sadaka olarak verdiği hurma bahçesinin meyvelerinden yiyebiliyor" dedi. Başka biri bir öncekinin dediğine muhalif olarak: "Müdebbere cariyenin çocukları annelerinin konumundadır" dedi. Sanırım şunu da ekledi: "Zira kişi devesini kurban olarak ayırdıktan sonra onun yavrusu oluyor. Kurban ederken de yavruyu annesiyle birlikte kesiyor." Bunun üzerine Abdulmelik kalktı ve bu dava konusunda herhangi bir hüküm vermedi. 

 

Tahric: Beyhaki (10/316), Abdurrezzak'ın kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16692- Simak b. el-Fadl der ki: "Ömer b. Abdilaziz, müdebbere olan cariyenin çocuklarının satılabileceği yönünde bir mektup yazdı."

 

 

 

16693- İbn Avn der ki: Kasım b. Muhammed'in yanındayken bedevinin biri ona: "Kişi cariyesini müdebber olarak azat etti. Bu cariyenin çocuklarının durumu nedir?" diye sordu. Kasım cevap için bedeviye doğru dönünce başka bir adam: "Bu konuda Ömer b. Abdilaziz cariyenin çocuklarının da annelerinin konumunda olduğuna, cariyenin özgür kalmasıyla çocuklarının da özgür kalacağına hükmetti" diyerek araya girdi. Bunun üzerine Kasım:

 

"Bu onun görüşü, ancak ben öyle düşünmüyorum. Cariye müdebbere yapıldıktan sonra doğan çocukları da kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılırlar. Ancak efendi öldüğü zaman ümmü veledi ile çocukları özgür kalırlar. Bu meselede en uygunu budur" dedi.

 

 

 

16694- Sevri der ki: "Kişi ümmü veledini veya müdebbere yaptığı cariyesini evlendirdiği zaman çocukları da annelerinin konumunda olurlar. Bu çocuklar ne hibe edilir, ne de miras yoluyla el değiştirirler. Cariyeyi müdebber yapan kişi öldüğü zaman hem cariye, hem de cariyenin müdebber olmasından sonra doğan çocukları özgür olurlar. Ancak ölen kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılırlar. Efendi öldüğü zaman ümmü veled çocukları ile birlikte özgür kalır. Zira ümmü veledin çocukları da annelerinin konumunda olurlar. Efendisinden doğurduktan sonra bu çocuklar satılamazlar; kişinin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden sayılmazlar ve onlardan çalışmaları istenmez."

 

 

 

16695- İbn Avn'ın bildirdiğine göre Kasım ile Ömer b. Abdilazız:

"Müdebbere cariyenin çocukları da annelerinin konumundadır" demişlerdir .

 

 

 

Kişinin Müdebbere Yaptığı Cariye ile Cinsel ilişkiye Girmesi

 

16696- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah). İbn Abbas, İbn Ömer ve başkaları: "Kişi müdebbere yaptığı cariyesiyle dilerse cinsel ilişkiye girebilir" dediler. Ata (b. Ebi Rebah)'ın da böyle dediğini işittim.

 

 

 

16697- Nafi’ bildiriyor: "ibn Ömer iki cariyesini müdebbere yaptı. Müdebbere yaptıktan sonra da onlarla ilişkiye girerdi. Daha sonra içlerinden birini azat etti ve benimle evlendirdi."

 

Tahric: Beyhaki (10/315), Malik kanalıyla Nafi'den rivayet etti.

 

 

 

16698- Nafi’ bildiriyor: "ibn Ömer iki cariyesini müdebbere yaptı.

Müdebbere yaptıktan sonra da onlarla ilişkiye girerdi. Daha sonra içlerinden birini azat etti."

 

 

 

16699- Said b. el-Müseyyeb der ki: "Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesinde bir sakınca yoktur, ancak onu müdebbere yaptıktan sonra bundan dönemez.''

 

Tahric: Beyhakl (10/315), Malik kanalıyla Yahya'dan farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16700- Ma'mer bildiriyor: Zühri, kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesini mekruh görürdü. Ona: "Neden mekruh görüyorsun?" diye sorduğumda: "Ömer b. el-Hattab ''Cariyenin üzerinde bir şart varken ona yaklaşma!'' dediği için" karşılığını verdi.

 

 

 

16701- İbn Cüreyc bildiriyor: "Hz. Ömer, bir cariyesini müdebbere yaptıktan sonra onunla yedi sene boyunca ilişkiye girdi. Daha sonra cariye hamileyken onu azat etti."

 

 

 

16702- Hasan(-i BasrI) der ki: "Kişi müdebbere yaptığı cariyesiyle ilişkiye girebilir, ancak onu satamaz ve müdebbere yaptıktan sonra bundan dönemez."

 

 

 

16703- Amr b. el-As: "Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesinde bir sakınca yoktur" demiştir.

 

 

 

16704- ibnu'I-Müseyyeb der ki: "Kişinin müdebbere yaptığı cariyesiyle cinsel ilişkiye girmesinde bir sakınca yoktur."

 

Tahric: Beyhaki, İbn Bükeyr kanalıyla Malik'ten rivayet etti.

 

 

 

Kölenin Bir Kısmının Azat Edilmesi

 

16705- İsmail b. Umeyye bildiriyor: Tahman veya Zekvan adında bir kölemiz vardı ve dedem  onun yarısını azat etti. Köle Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu söyleyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Azat edildiğin kadanyla hür biri, köle kaldığın kadanyla da köle gibi muamele görürsün" buyurdu. Bundan dolayı ölene kadar efendisine hizmet etti.  Ancak kölenin yarısı azat edildiği zaman diğer yarısının da azat edilmesi gerekir.

 

Tahric: Ahmed, Müsned (3/412) ve Beyhaki (10/274), Abdurrezzak'ın kanalıyla rivayet etti. Merasil'de (197) Ebu Davud ve Beyhaki (1/274) rivayet ettiler.

 

 

 

16706- İbn Tavus bildiriyor: Babam (Tavus), kişinin kölesinin yarısını azat etmesi konusunda: "Azat edildiği kadarıyla hür, köle olarak kaldığı kadarıyla da köle gibi muamele görür" dedi.

 

 

 

16707- Hakem'in bildirdiğine göre Hz. Ali: "Kölenin yarısı azat edildiği zaman özgür olduğu kadarıyla kalan kısmın bedelini ödemek için çalışır" demiştir.

Sevri der ki: "Hammad da bu konuda aynı şeyi söylerdi."

 

 

 

16708- Halid b. Seleme el-Fe'fe'e der ki: Adamın biri İbn Ömer'e geldi ve: "Kölemin üçtebirini azat ettim" dedi. İbn Ömer: "Tamamı azat edilmiş olur, zira kulda Yüce Allah'ın ortağı olmaz" karşılığını verdi. 

Sevri der ki: "Bu konuda bizim itibar ettiğimiz görüş budur."

 

Tahric: Beyhaki (10/274), Firyabi kanalıyla Sevri'den farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16709- Ma'mer, bir adamdan bildirir: Hasan'ın yanındayken bir adam geldi ve: "Kadının birinin iki kölesi vardı ve yanına rahatça girmemeleri için her birinin yarısını azat etti" dedi. Hasan(-ı Basri): "Kulda Yüce Allah'ın ortağı olmaz! Kulda Yüce Allah'ın ortağı olmaz! Onun için her ikisi de özgürdür" karşılığını verdi.

 

 

 

16710- Şa’bi der ki: "Kişi yanında olan kölenin bir bölümünü azat ettiği zaman kölenin tümü azat edilmiş sayılır. Mirası özgür birinin mirası, şahitliği de özgür birinin şahitliği gibi olur."

 

 

 

16711- Katade der ki: "Kişi kölesinin parmağının veya tırnağının veya herhangi bir organının özgür olduğunu söylediği zaman kölenin tümü özgür kalır."

 

 

 

Kişinin Bir Kölede Olan Payını Azat Etmesi

 

16712- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı olduğu bir köledeki payını azat ettiği zaman, şayet kölenin bedeli kadar mail bulunuyorsa kalan kısmı da ortağına ödeyip köleyi azat eder" buyurmuştur. ı

Ma'mer der ki: "Şayet kölenin bedeli kadar malı bulunuyorsa" kısmını Resulullah mı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyledi, yoksa Zühri bunu kendi görüşü olarak mı kattı bilinmemektedir.

 

 

 

16713- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman, eğer malı varsa kalan kısmını da kendi malından ödemekle sorumlu olur" buyurmuştur.

 

Tahric: Buhari ile Müslim, mana olarak aynısını Nafi'den rivayet ettiler.

 

 

 

16714- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman kölenin kalan kısmı da onun malından ortağa ödenip köle tamamen azat edilir. ''

 

Tahric: Müslim (3/1286,1501), Abdurrezzak kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16715- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi ortağı olduğu bir köledeki hisseini azat ettiği zaman kölenin kalan kısmı da onun malından azat edilir" buyurmuştur.

 

Tahric: Buhari (3/182, 189) ve Müslim (3/1286, 1501), Eyyub kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

16716- Ebü Miclez bildiriyor: "Cuheyne kabilesinden iki kardeşin ortak oldukları bir köle vardı ve kardeşlerden biri köledeki hissesini azat etti. Bunun üzerine Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hissesini azat eden kardeşi kalan kısmı da azat etmekle sorumlu tuttu. Bu kardeş de ganimetteki payını satıp (kalan kısmı kardeşine ödeyerek) köleyi azat etti. ''

 

Tahric: Beyhaki (10/276), "İbn Uyeyne-Ebu Miclez" kanalıyla rivayet etti. İbn Ömer hadisinden sahih şahidi vardır.

 

 

 

16717- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman kölenin kalan kısmını da kendi malından azat etmekle sorumlu tutulur. Şayet kalan kısmı ödeyecek kadar malı yoksa bu yönde ödemeyi tamamlamak için kölenin de çalışmasi istenir. ''

 

Tahric: Buhari (3/182, 185, 190); Müslim (1502i 1503); Ebu Davud (3936); Ahmed, Müsned (2/531) ve Beyhaki, SÜnen (10/276) rivayet ettiler.

 

 

 

16718- Ebu Kılabe der ki: "Adamın biri vefatı anında bir kölesini azat etti ki mal olarak bu köleden başka bir şeyi yoktu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kölenin üçtebirini azat etti ve kalan üçteikisinin bedelini kölenin çalışıp varislere vermesini istedi."

 

 

 

16719- Ebu Kılabe, Azre kabilesinden bir adamdan bildirir: "Kabilemizden bir adam vefatı anında bir kölesini azat etti ki mal olarak bu köleden başka bir şeyi yoktu. Konu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktarılınca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kölenin üçtebirini azat etti ve kalan üçteikisinin bedelini kölenin çalışıp varislere vermesini istedi.''

 

Tahric: Ebu Davud, Merdsil (378) ve Said b. Mansur (3/406), bu isnadla rivayet etti.

 

 

 

16720- ibrahım( -i NehaI) der ki: "Köle üzerinde ortak olan iki kişiden biri kendi hissesini azat ettiği zaman şayet maddi durumu iyiyse kölenin kalan kısmını da azat etmekle sorumlu tutulur. Şayet maddi durumu iyi değilse köle çalışıp kalan kısmının bedelini öder ve tamamen azat edilir."

 

 

 

16721- Usame b. Zeyd bildiriyor: Süleyman b. Yesar'ın şöyle dediğini işittim: "Kişi ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman şayet malı varsa kölenin kalan kısmını da azat etmekle sorumlu tutulur. Ancak malı yoksa köle çalışıp kalan kısmının bedelini öder ve tamamen azat edilir." Süleyman'a: "Köle (çalışamayacak kadar) küçük ise?" diye sorduğumda: "Bu konudaki sünnet (uygulama) bu şekilde gelmiştir" dedi.

 

 

 

16722- Sevri'nin bildirdiğine göre Hammad (b. Ebi Süleyman) şöyle derdi: "Böylesi bir durumda hissesini azat eden kişinin diğer ortağın hisse bedelini ödeyecek kadar malı varsa bu bedeli ödemekle sorumlu tutulur ve kölenin bu bedel için çalışması istenmez. Ancak diğer ortağa ödenecek bedelden bir dirhem veya daha az bir miktar eksik kalırsa bu durumda köle kendisi çalışıp bunu öder ve onu azat eden kişinin bu eksik miktarı ödeme sorumluluğu olmaz. Kişi maddi durumu iyiyken köledeki hissesini azat edip de kalan hissenin bedelinin ödenmesi konusunda kadı hüküm vermeden iflas ederse yine bu bedeli ödemekle sorumlu tutulur ve bu bedel için kölenin çalışması gerekmez. Kişi iflas etmişken köledeki hissesini azat edip de kalan hissenin bedelinin ödenmesi konusunda kadı hüküm vermeden maddi durumu düzelirse kalan bedeli köle çalışıp diğer ortağa öder. Böylesi bir durumda da vela hakkı köle ile onu azat eden kişi arasında ortaklaşa olur."

 

 

 

16723- ibrahim(- NehaI) ile Şa’bi: "Böylesi bir durumda vela hakkı ... olur" dediler.

Abdurrezzak der ki: "Aynı şeyi İbn Ebi Leyla da söylemiştir, ancak bu konuda Hammad'ın görüşü benim için daha makbüldür."

 

Tahric: el-Muhalla (9/195) ve başka yerlerde geçtiğine göre bu konuda İbrahim en-Nehai ile Şa'bi'nin görüşü her iki durumda da vela hakkının onu azat eden kişide olacağı yönündedir.

 

 

 

16724- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) bana şöyle dedi: "Bir köle iki kişinin ortak malı ise ve ortaklardan biri diğer ortağın iznini almadan köledeki hissesini azat ederse geri kalanı için bir değer biçilir ve bu değeri ondaki hissesini azat eden kişi kendi malından öder. Daha sonra özgür kalan köle çalışıp onu tamamıyla azat eden kişinin diğer ortağa ödediği bedeli öder." Ata'ya: "Onu azat eden kişi zengin de olsa iflas etmiş de olsa kölenin çalışıp diğer ortağa söz konusu meblağı ödemesi mi gerekir?" diye sorduğumda: "Öyle olduğunu söylediler" dedi. Bana göre ise köle, kendisini azat eden kişi iflas etmiş olmadıktan sonra çalışıp bu meblağı ödemez. Ancak iflas etmişse bu durumda köle çalışıp söz konusu meblağı öder.

 

 

 

16725- Katade der ki: "Kendi hissesini azat etikten sonra kalan kısmını da diğer ortağa ödeyip köleyi tamamen azat eden kişi ödedeği bu meblağı daha sonra köleden talep edemez."

 

Tahric: İbn Hazm, el-Muhalla (9/194), farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16726- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Ortaklardan biri köledeki hissesini azat edip diğeri kendi hissesini öyle bırakmak istese, köle de: ''Kalan kısmın bedelini ben çalışıp öderim'' dese durum ne olur?" diye sordum. Daha sonraları Ata ile Amr b. DInar bu konuda: "Efendisi kendi hissesinden köleden daha fazla hak sahibidir ve dilerse kalan kısmı azat etmez" dediler. Bana göre ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böylesi bir durumda kalan kısmın da azat edilmesi gerektiğini buyurduğu için kalan kısım da mutlaka azat edilmelidir.

 

 

 

16727- İbn Cüreyc der ki: Abdullah b. Ebi Mersed bana şöyle dedi: "Kişi bir köle üzerindeki hissesini azat etse, köle iflas etmiş olsa ve kalan kısmı ödeyip tamamen azat olmak istese bedeli nakit ödeyecek olduktan sonra kalan kısmın bedelini ödeyip tamamen özgür kalmakta hak sahibidir."

 

 

 

16728- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Köledeki hissesini azat eden kişi müflis, köle ise mal sahibi olsa; azat etmeyen ortak: ''Bu köleyi bu haliyle kabul ederim'' derken köle bunu kabul etmese durum ne olur?" diye sorduğumda: "Böylesi bir durumda malı konusunda köle hiçbir şeye zorlanamaz ve bir gün kendisi için bir gün de diğer hisseli efendisi için çalışır" dedi. Ona: "Ortaklardan biri onunla mükatebe yapsa veya diğer ortaklarının isteğiyle köleyle ilişkisini kesse, köle azat edilmiş mi sayılır?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi.

 

 

 

16729- İbn Şübrüme bildiriyor: Ömer b. el-Hattab bir kölede hissesi olan (ve hissesini azat etmek isteyen) bir adama: "Diğer ortaklarına zarar verme ki kalan kısımdan da sorumlu tutulursun" dedi.

 

 

 

16730- Ma'mer bildiriyor: Katade, bir köledeki hissesini azat eden kişi hakkında: "Bu kölenin kalan kısmının bedelini ödemek için azat edildiği gün üzerinden bir değer biçilir" dedi.

 

 

 

16731- Ma'mer bildiriyor: Zühri'ye, kadının, kocasının evlenmesi durumunda sahip olduğu tüm kölelerin hür olacağını söylemesi ve kocasının evlenmesi durumu sorulunca şu karşılığı verdi: "Sefih olan kişi yaptıklarından dolayı sorumlu tutulur. Bundan dolayı erkek olsun, kadın olsun sefih olan kişinin yaptığı azat geçerli sayılır. Ancak kadının bu kölelerde ortağı varsa tek başına onlara sahip olmadıktan sonra onları azat edemez."

 

 

 

16732- (ibrahım) en-Nehai bildiriyor: Adamın biri ortağı olduğu bir köledeki hissesini azat etti. Diğer ortakları da yetim olan çocuklardı. Bu konuda Ömer b. el-Hattab: "Yetim çocukların büluğa ermeleri beklenir. Şayet onlar da isterse kendi hisselerini azat ederler. Azat etmek istemedikleri zaman kendi hissesini azat eden kişi kalan kısmın azat edilmesinden sorumlu tutulur" dedi.

 

 

 

16733- Muhammed b. Amr b. Said der ki: Ebu'I-As ailesinin miras yoluyla sahip oldukları bir köleleri vardı. Bir kişi dışında diğer varisler köle üzerindeki hisselerini azat edince köle bu konuda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aracı olmasını istedi. Hissesini azat etmeyen kişi bu hissesini Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hibe edince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleyi azat etti. Bundan dolayı bu köle: "Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısıyım" derdi.

 

 

 

 

16734- Ma'mer der ki: iki kişi bir kölede ortaktı. Ortaklardan biri kendi hissesini azat edince diğer ortak da kendi hissesini azat etti. Bize göre böylesi bir durumda vela hakkı ile azat edilen kölenin mirası her iki ortağındır. Bir köle üzerinde ortak olan iki kişiden birinin kendi hissesini az at etmesinden sonra diğerinin de etmesi konusunda Zühri ile Amr b. Dinar'ın: "vela hakkı ile azat edilen kölenin mirası iki ortak arasında yarı yarıyadır. Hissesini ilk azat eden kişinin de diğer kısmı azat etme gibi bir sorumluluğu yoktur" dediklerini işittim. İbn Şübrüme de şöyle demiştir: Ömer b. el-Hattab bir kölede hissesi olan (ve hissesini azat etmek isteyen) bir adama: "Diğer ortaklarına zarar verme ki kalan kısımdan da sorumlu tutulursun" dedi.

 

 

 

16735- İbn Şübrüme der ki: "Diğer hisseyi atın alıp köleyi tamamen azat etmek hissesini ilk azat eden kişinin sorumluluğundadır. vela hakkı ile azatlının mirası da onun olur."

 

 

 

16736- Sevri der ki: Kişi köle olan kardeşinin bir kısmını birinden satın aldığı zaman hissesini azat eder ve maddi olarak imkanı varsa kardeşinin kalan kısmını da satın alıp azat etmekle sorumlu tutulur. Şayet maddi imkanı iyi değilse köle çalışıp bu bedeli öder. Ancak kardeşinin bir kısmına miras yoluyla sahip olmuşsa bu durumda kalan kısmını satın alıp azat etmekle sorumlu tutulmaz. Zira onun bir kısmına sahip olması kendi tercihiyle olmamıştır.

 

 

 

16737- Sevri der ki: "iki kişinin ortak kölesi olan bir kişi kendi yarısını ortaklardan birinden satın aldığı zaman tamamen azat edilir. Ona hissesini satan kişi kalan hissesini satın alıp onu azat etmekle sorumlu tutulur."

 

 

 

16738- Sevri der ki: "Köle iki kişinin ortak malı olup da ortaklardan biri kendi hissesini kölenin babasına sattığı zaman satıcı isterse kalan kısmı da satın alıp azat etmeyi üzerine alır. isterse de kölenin babası kalan hisseyi satın alıp azat etmeyi üzerine alır."

 

 

 

16739- ibrahım(-i Nehai) der ki: "Köle başkasıyla ortak olduğu bir köledeki hissesini azat ettiği zaman kalan kısmını da kendi malından azat eder. Şayet malı yoksa azat edilen köle kalan kısmın ödenmesi için çalışır. Köle kalan kısmın bedelini ödemek için çalıştığı sürece de köle olarak kalır. Böylesi bir durumda vela hakkı ile mirası kendisi için çalıştığı kişinin (diğer ortağın) olur."

 

Ma'mer der ki: Böylesi bir durumda Katade: "Kölenin mirası da, vela hakkı da iki ortağın arasında hisse oranlarına göre olur" dedi.

 

 

 

Ölüm Anında Köle Azat Etme

 

16740- Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölüm anında köle azat eden kişi, ancak doyduktan sonra (yemeğinden) başkalarına bağışta bulunan kişi gibidir" buyurmuştur.

 

Tahric: Ebu Davud (3968); Tirmizi (2123); Nesai (6/238); Ahmed, Müsned (51197); İbn Ebi Şeybe ve Beyhaki (10/273) rivayet ettiler.

 

 

 

16741- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Ölüden geriye köle azat etme ile vasiyet kalmışsa ilk önce köle azat etme ile başlanır."

 

Tahric: Said b. Mansur (3/396), farklı kanal ve lafızlarla; Darimi (s. 412) ve Beyhaki (6/277), Mansur kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

16742- Hakem'in bildirdiğine göre (kadı) şureyh de ibrahım'in dediğinin aynısını söylemiş ve böylesi bir durumda ilk önce köle azat edileceğini ifade etmiştir.

 

Tahric: Said b. Mansur (3/394), Eş' as ve Hakem kanalıyla Şureyh'tan rivayet etti.

 

 

 

16743- İbn Ömer der ki: "Böylesi bir durumda ilk önce köle azat edilir.''

Abdurrezzak der ki: "Sevr! ile öğrencileri de ilk önce köle azat edilmesi gerektiğini söylemişlerdir."

 

Tahric: Said b. Mansur (3/392), Huşeym kanalıyla Eş'as'tan ve Beyhaki: (6/277), Sevri kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

16744- Ma'mer bildiriyor: Kişinin kölesinin üçtebirini azat etmesi, sonra da malının üçtebirini ismini verdiği kişilere vasiyet etmesi durumunda Katade ile Ata el-Horasanı: "ilk önce azat etmeyle başlanır ve kölenin tamamı azat edilir. Malın üçtebirinden bir şeyarttığı zaman vasiyeti gereği ismini belirttiği kişilere verilir" dediler.

 

 

 

16745- Şa'bi der ki: "Ölüden geriye bir köle azat etme ile vasiyet kaldığı zaman malın üçtebiri aralarında payları oranında dağıtılır."

 

Tahric: Said b. Mansur (3/400), Huşeym kanalıyla Mutarrif'ten farklı bir lafızla ve Beyhaki (6/277), Sevri kanalıyla Cabir ile Mutarrif'ten rivayet ettiler.

 

 

 

16746- İbn Sirın der ki: "Böylesi bir durumda malın üçtebiri aralarında payları oranında dağıtılır.''

 

Tahric: Said b. Mansur (3/401), Halid ve Yunus kanalıyla İbn Sirin' den rivayet etti.

 

 

 

16747- İbn Şübrüme der ki: "Böylesi bir durumda belirtildiği kadarıyla köle azat edilir ve vasiyet belirtilen yere harcanır. Ancak köle tamamen özgür kalmak için kalan kısmın ödemesine çalışır."

 

 

 

16748- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah): "Vasiyet ile köle azat etmenin mal olarak karşılığı malın üçtebirinden fazla olursa bu fazlalık vasiyetten azaltılarak telafi edilir" dedi. Aynı şeyi Amr b. Dinar da demiştir. Yani hem Ata, hem de Amr böylesi bir durumda önce köle azat etmekle başlanacağını söylemişlerdir.

 

 

 

Kişinin Ölüm Anında Tüm Kölelerini Azat Etmesi

 

16749- imran b. el-Husayn der ki: Adamın biri ölüm anında altı kölesini azat etti. Bu kölelerden de başka malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu olaydan haberdar olunca: "Şayet gömülmeden önce yetişseydim Müslümanların arasında gömülmesine izin vermezdim" buyurdu. Sonra azat edilen köleler arasında kura çekti. Kurada çıkan iki köleyi azat ederken kalan dördünü köle olarak bıraktı. 

 

Tahric: Müslim (1688), farklı kanallardan ve Beyhaki (10/285) rivayet ettiler.

 

 

 

16750- ikrime b. Halid der ki: "Üç kölesi olan bir adam ölmeden önce ikisini azat etti. Bu kölelerden de başka malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki köle arasında kura çekti. Kurada çıkanı azat ederken diğerini köle olarak bıraktı." 

 

Tahric: İbnu'l-Müseyyeb'den şahidini Said b. Mansur (411) rivayet etti.

 

 

 

16751- ibnu'I-Müseyyeb şöyle demiştir: "Kadının (veya adamın) biri ölmeden önce altı kölesini azat etti. Bu kölelerden de başka malı yoktu. Bu konu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taşınınca aralarında kura çekti."

 

ibn Cüreyc der ki: Kays b. Sa'd, Mekhul'den naklen bunu bize aktarırken Ata (b. Ebi Rebah) da dinliyordu ve: "Biz ise bu konuda kurada çıkmayıp köle kalanların bedelleri için çalışacaklarını konuşurduk" dedi.

 

Tahric: Beyhaki (10/286), Abdulmecid kanalıyla İbn Cüreyc'ten farklı bir lafızla ve Said b.

Mansur (3/410), Yezid b. Yezid b. Cabir kanalıyla Mekhul'den rivayet ettiler.

 

 

 

16752- İbn Cüreyc der ki: Süleyman b. Musa'nın bana bildirdiğine göre Mekhul: "Ensar'dan bir kadın ölmeden önce altı kölesini azat etti ve bu kölelerden başka da malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca ağır laflar etti ve altı kase getirtti. Bunlarla azat edilen köleler arasında kura çekti ve sadece kurada çıkan iki köleyi azat etti" dedi.

 

ibn Cüreyc der ki: Süleyman'a: "Mekhul bunu Said b. el-Müseyyeb'den naklen mi sana aktardı?" diye sorduğumda: "Mekhul bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışında başka kimseden nakletmezdi" dedi. Ancak Kays bana:

 

"Mekhul'un bunu ibnu'I-Müseyyeb vasıtasıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktardığına şehadet ederim" dedi.

 

Süleyman şöyle devam etti: Ancak şu an öylesi bir görüşe itibar etmiyor ve bununla hüküm vermiyoruz. Böylesi durumlarda kölelerin malın kalan üçteikisi için çalışmalarını isteriz. Mekhul'e: "Bin dinarı olan bir köle bu kurada çıkarsa malı da alıp gider" dediğim zaman bana: "Bu konuda biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrettiği şeyi yerine getiririz" karşılığını verirdi.

 

ibn Cüreyc der ki: "Bu konudaki uygulama Mekhul'ün dediği gibi olmalıdır" dediğimde Süleyman şu karşılığı verdi: "Nasıl öyle olur ki? Kurada çıkan iki köleye bir değer biçilir. Şayet ikisinin değerleri ölenin malının üçtebirinden fazla çıkarsa fazla olan miktar kendilerinden alınır. ikisinin değeri malın üçtebirinden daha az çıkarsa artan miktarla da geriye kalan kölerden biri azat edilir. Bu kişinin de değeri malın üçtebirini aşacak olursa fazla olan miktar kendisinden alınır. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kura dışında kalanları köle olarak bıraktığı bize ulaşmıştır."

 

 

 

16753- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) ise bu konuda şöyle dedi: Ölüm anında kişi: "Kölelerimin üçtebiri özgürdür" dediği zaman, "Filan kişi hürdür" şeklinde bu kölelerin kimler olduğunu isim vererek belirtmeden bu azat etmenin bir değeri yoktur. Kişi kölelerinin üçtebirini vasiyet ettiği zaman her kölenin üçtebiri bu vasiyette sayılır. Kölelerini miras olarak bırakacağı zaman da her kölenin üçtebirine mirasçı olunur. Kişi: "Kölelerimin üçtebirini azat ediyorum" dediği zaman bu kölelere bir değer biçilir ve aralarında kura çekilir. Kurayla da kölelerin üçtebiri azat edilir. Vasiyet ile azat edilen kölelerin mal olarak karşılığı tüm malın üçtebirinden fazla olursa bu fazlalık azat edilen kölelerden alınıp telafi edilir."

 

 

 

16754- Kasım b. Abdirrahman der ki: Adamın biri hasta iken borca bir cariye satın aldı ve ölüm anında onu azat etti. Daha sonra cariyeyi satanlar parasını almak için geldiler, ancak adamın malı olmadığını gördüler. Davayı İbn Mes'ud'a taşıdıklarında cariyeye: "Bedelini seni satanlara ödemek üzere çalış" dedi.

 

 

 

16755- Kasım der ki: İbn Mes'ud'a ölüm anında borcu olduğu halde kölesini azat eden ve malı bulunmayan kişinin durumu sorulunca: "Köle çalışıp bedelini öder" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe, "Ha fs-Kasım" kanalıyla farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16756- Eyyub der ki: Ömer b. Abdilazız, borcu bulunan kişinin ölüm anında tek sahip olduğu mal olan kölesini azat etmesi konusunda: "Köle satılır ve adamın borcu kapatılır" şeklinde bir mektup yazdı.

 

 

 

16757- Katade der ki: Kişi ölüm anında sahip olduğu tek mal olan kölesini azat ettiği zaman kölenin sadece üçtebiri azat edilmiş olur. Ancak kalan üçteikisinin bedeli için köle çalışıp bunu öder.''

 

Tahric: İbn Hazm (91249) daha uzun bir metinle zikretti.

 

 

 

16758- Ma'mer bildiriyor: Adamın biri ölmeden üç kölesini azat etti ve bunlardan başka da malı yoktu. Bu kölelerden birinin değeri bin dinar, birinin ikibin dinar, birinin de üçbin dinar idi. Bu konuda Katade şöyle dedi:

"Aralarında kura çekilir. Kurada değeri bin dinar olan köle çıkarsa diğer iki köle arasında da kura çekilir. Kurada çıkan kişiden (altıbin dinar üzerinden malın üçtebirinden) fazla olan miktar alınır. Şayet ilk kurada değeri ikibin dinar olan köle çıkarsa tüm malın üçtebiri sayıldığı için vasiyet yerine getirilmiş olur. ilk kurada değeri üçbin dinar olan köle çıkarsa fazlalık olan bin dinar ondan alınır."

 

 

 

16759- İbn Cüreyc bildiriyor: Kişinin ölüm anında kölesinin üçtebirini azat etmesi konusunda Ata (b. Ebi Rebah) ile Ubeydullah b. Ebi Yezid:

"Köleden geriye kalan miktara bir değer biçilir ve bu miktar malın üçtebiri içinden düşülüp köle tamamen azat edilir" dediler. 

 

Tahric: İbn Hazm (9/249) kısa bir metinle rivayet etti.

 

 

 

16760- Şa’bi ile Hasan(-ı Basri) der ki: "Kişi ölüm anında kölesinin üçtebirini azat ettiği zaman kölenin sadece üçtebiri azat edilmiş olur. Ancak kalan üçteikisinin bedeli için köle çalışıp bunu öder. Ölen kişi kalan üçteikilik kısmın azat edilmesinden sorumlu tutulmaz.''

Sevri der ki: "Bu konuda mevcut uygulama Ata'nın görüşüne göre olan uygulamadır."

 

Tahric: Said b. Mansur (3/412, 413, 414) farklı kanal ve lafızlarla; Darimi (s. 419), aynısını Şa'bi' den rivayet etti.

 

 

 

16761- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a kişinin ölüm anında kölesinin üçtebirini azat etmesi konusunu sorduğumda: "Kölenin kalan kısmına bir değer biçilir ve adamın malının üçtebiri içinden tamamen azat edilir" dedi. Ona: "Kişi kölesinin üçtebirinin azat edilmesini vasiyet etse?" diye sorduğumda: "Adamın malının üçtebiri içinden tamamen azat edilir. Köle de değerinin üçteikisi karşılığında varislere çalışır" dedi ve şöyle devam etti: "Hasta olan kişi ölmeden önce kölesinin üçtebirini azat ettiği zaman sadece üçte biri azat edilmiş olur. Kim olduğunu da belirterek: ''Vasiyetim olarak fılan kölenin üçtebiri hürdür'' deyip de ölürse vasiyeti içinden kölenin üçtebiri azat edilir. Kalan üçte ikisi de vasiyet içinden azat edilir, ancak köle bu üçteikilik bedeli varislere öder."

 

 

 

16762- Davud b. Ebi Asım der ki: ibnu'I-Müseyyeb'in yanında otururken adamın biri geldi. ibnu'I-Müseyyeb'in yanında benden başka kimseler yoktu. Adam: "Adamın biri ölmeden önce kölesini azat etti ve bu köleden başka da malı yoktu" dedi. ibnu'I-Müseyyeb şu karşılığı verdi: "Böylesi bir durumda kölenin sadece üçtebiri azat edilmiş olur. Kalan üçteikisi için köle çalıştırılır. Köle aciz kalması durumunda bir gün kendine iki gün de efendisinin varislerine çalışır."

 

 

 

16763- imran b. el-Husayn der ki: "Adamın biri ölüm anında altı kölesini azat etti. Ancak ölümünden sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleler arasında kura çekti ve sadece kurada çıkan iki köleyi azat etti." 

 

Tahric: Müslim (1668); Nesai (4/64); Ahmed, Müsned (4/439); Beyhakı, farklı kanallarla ve Said b. Mansur (5/82), Mansur kanalıyla Hasan'dan uzun bir metinle rivayet etti.

 

 

16764-yok-

 

 

16765- Muğıre bildiriyor: ibrahim(- NehaI), ölüm anında kölesini azat eden, borcu olmasına rağmen köleden başka da malı olmayan kişi hakkında: "Köle kendi bedelini ödemek için çalışır" dedi.

 

 

 

16766- Hasan(-ı BasrI) bildiriyor: Hz. Ali, ölüm anında kölesini azat eden, borcu olmasına rağmen köleden başka da malı olmayan kişi hakkında: "Köle kendi bedelini ödemek için çalışır" dedi.

 

el-Eslemı der ki: "Haccac, Ala b. Bedr vasıtasıyla Ebu Yahya el-A'rec'ten, o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısını bana bildirdi."

 

 

 

16767- Abdurrezzak bildiriyor: Bir adamın biri müdebber, biri de normal olan iki kölesi vardı. Adama: "Bu iki köle ne olacak?" diye sorulunca:

"Bunlardan biri özgürdür" dedi ve öldü. Adamın bu iki köleden başka da malı yoktu. Ölümünden sonra her iki köle de kendisinin hür olduğunu söylemeye başladı ki her bir köle üçyüz dirhem (gümüş) değerindeydi. Bu konuda Sevri: "Müdebber olmayan köle azat edilir ancak çalışıp efendisinin varislerine yüzelli dirhem öder. Müdebber olan köle de azat edilir ve çalışıp efendisinin varislerine elli dirhem öder" dedi.

 

 

 

16768- Abdurrezzak bildiriyor: iki kişinin biri hakkında iki kölesinden birini azat ettiğine dair şahitlik etmeleri konusunda Sevr!: "Her iki köle de azat edilir ve her biri çalışıp kendi bedelinin yarısını öder" dedi.

 

 

 

16769- Sevri der ki: "Kişi anlaşmalı olduğu kölesinin azat edilmesini vasiyet etmesinin yanında başka vasiyetlerde de bulunduğu zaman şayet kölenin anlaşma bedelinden kalan miktarı ödemesi kendisi için daha hayırlı ise vasiyetten ona bir pay veririz. Vasiyetin uygulanması kendisi için daha hayırlı ise vasiyeti yerine getirip kölenin bedeli üzerinden onu azat ederiz."

 

 

 

16770- Abdurrezzak bildiriyor: iki adam bir adamın kölesini azat ettiğine şahit oldular. Adam ölünce bu iki şahide: "Adam köleyi hasta iken mi, yoksa sağlıklı iken mi azat etti?" diye sordular. iki adam: "Bilmiyoruz" karşılığını verdi. Bu konuda Sevri: "Köle ölenin malının üçtebiri (vasiyeti) içinden azat edilir" dedi.

 

 

 

16771- Sevri der ki: Kadının biri geriye kızkardeşi ile kocasını bırakıp öldü. Kadın ölmeden önce beşyüz dirhem değerindeki kölesini azat etmişti. Kocasından da yediyüz dirhem alacağı vardı. Ancak kocanın hiç malı yoktu. Kadın ölünce kızkardeşi, köleye: "Benle sen tereke konusunda ortağız. Mal bir araya gelince ondan sana ancak dörtyüz dirhem düşer. Kocasının vermesi gereken miktar hiçbir şeyi olmadığı için ölmüştür. Azat edilmen vasiyetin içinden sayılacağı için toplam maldan sana düşen dörtyüz dirhemin ikiyüzü ile (değerin olan beşyüz dirhemden) kalan yüz dirhemin ellisini (ortak olduğumuz için) verirsin. Kocadan da yüzelli dirhem alacağın olur" dedi.

 

 

 

16772- Abdurrezzak bildiriyor: Adamın biri ölmeden önce iki kölesini azat etti. Birinin değeri dörtyüz, diğerinin ise ikiyüz dirhemdi. Dört yüz dirhem değerindeki köle de öldü. Bu konuda Sevri: "Bu durumda miras altıyüzü varislere üçyüzü ise vasiyet sahiplerine (kölelere) olmak üzere dokuz hisse üzerinden paylaştırılır. Ölen köleye değeri dörtyüz dirhem olduğu için dokuz hisse içinden iki hisse, ikiyüz dirhem değerinde olan köleye ise dokuz hisseden bir hisse düşer. Kölelerden biri öldüğü için varislere altı hisse, kalan köleye ise bir hisse düşer. Bu durumda kölenin hakkı tüm mal üzerinden yediyüz dirhem olur" dedi.

 

 

 

16773- Abdurrezzak der ki: Adamın biri geriye dört köle bırakarak öldü.

Bu kölelerden her biri yüz dinar değerindeydi. Adam ölmeden bunlardan ikisini azat etti. Kölelerden biri de efendisinin ölümünden sonra öldü. Bu konuda Sevri: "Böylesi bir durumda ölen köleye bir hisse, kalanlara ise beş hisse düşer. Bu beş hissenin de biri azat edilen kölenin kalan dördü ise varislerindir. Bu durumda da varislere üçyüz dirhemin beştebiri vardır" dedi.

 

 

 

16774- Abdurrezzak bildiriyor: Bin dirhem üzerinden anlaşma yapan kölenin efendisi ölürken bu anlaşmanın elli dirhemini vasiyet etmesi, bunun yanında bazı köleleri azat edip başka vasiyetlerde de bulunması konusunda Sevri: "Böylesi bir durumda anlaşmalı köle satılmaz ve ona yeniden bir değer biçilmez. Varislerden her biri kendi payını köleye satar. Bu köle de zikredilen diğer kişiler ile birlikte vasiyete ortak olur. Ancak vasiyeti yerine getirmeye köle azat etmeyle başlanır" dedi.

 

 

 

16775- Abdurrezzak bildiriyor: Adamın biri ölüp geriye dörtyüz dirhem ödemesi bulunan anlaşmalı bir köle bırakmıştı. Aynı zamanda ölmeden ikiyüz dirhem değerinde bir köleyi de azat etmişti. Bu konuda Süfyan:

"Anlaşmalı olmayan ve azat edilen köle varislere değerinin üçteikisini verir. Anlaşmalı köle de yaptığı ödeme dışında bedelinden kalan kısmın üçteikisini varislerden satın alır" dedi.

 

 

 

Ortaklardan Birinin Diğer Ortağın Köleyi Azat Ettiğine Dair Şahitlik Etmesi

 

16776- Ma'mer bildiriyor: iki ortağın olan köleyi ortaklardan birinin azat ettiğine dair diğer ortağın şahitlik etmesi ancak söz konusu ortağın bunu inkar etmesi konusunda Hammad (b. Ebi Süleyman): "Aleyhinde şahitlik edilen ortağın maddi durumu kötü ise payı oranınca köle onun hesabına çalışır. Ancak maddi durumu iyi ise köle bedeli oranınca her iki ortağın hesabına çalışır" dedi.

 

 

 

16777- Abdurrezzak der ki: "Aynı konuyu Sevri'ye sorduğumda Hammad'ın dediğinin aynısını söyledi."

Ma'mer der ki: İbn Şübrüme'ye bu konuyu sorduğumda: "Böylesi bir durumda köle azat edilir ve ortaklar için de çalışması gerekmez" dedi.

 

 

 

16778- Muhammed b. Umare'nin işittiğine göre Ebu Hanıfe bu konuda şöyle demiştir: "Aleyhinde şahitlik edilen ortağın maddi durumu kötü ise payı oranınca köle onun hesabına çalışır. Vela da iki ortağın olur. Ancak maddi durumu iyi ise kölenin velasının yarısı vakfedilmiş sayılır. Aleyhinde şahitlik edilen kişi onu azat ettiğini itiraf ederse kölenin velasını haketmiş olur. Aksi takdirde kölenin velası beytülmalın olur."

 

 

 

Şartlı Azat Etme

 

16779- Zühri der ki: Ömer b. el-Hattab devlet malı olan Müslüman köleleri azat etti; ancak onlara: "Benden sonra gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet edeceksiniz. Bana ettiğiniz gibi ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz" şartını koştu. Bu kölelerden Hiyar adlı köle şartta zikredilen üç yıllık hizmeti kölesi Ebu Ferve'yi vermek suretiyle Hz. Osman'dan satın aldı.

 

Tahric: İbn Hazm (9/185), farklı kanallardan naklen zikretti.

 

 

 

16780- İbn Ömer bildiriyor: Ömer b. el-Hattab vasiyetinde beytülmala ait olan Arap kölelerden iki rekat da olsa namaz kılan köleleri azat etti. Aynı şekilde beytülmala ait olan ve insanların mezarlarını kazma işinde çalışan bazı köleleri de azat etti. Ancak bunlara: "Benden sonra gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet edeceksiniz. Bana ettiğiniz gibi ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz" şartını koştu.

 

 

 

16781- Abdullah (b. Ömer) bildiriyor: Ömer b. el-Hattab beytülmala ait olan Arap kölelerden namaz kılan köleleri kesin bir şekilde azat etti. Ancak onlara: "Benden sonra gelecek olan halifeye üç yıl boyunca hizmet edeceksiniz. Bana ettiğiniz gibi ona da aynı şekilde eşlik edeceksiniz" şartını koştu. Bu kölelerden Hiyar adlı köle, şartta zikredilen üç yıllık hizmeti kölesi Ebu Ferve'yi vermek suretiyle Hz. Osman'dan satın aldı. Hz. Osman da Hiyar'ı serbest bırakırken Ebu Ferve'yi üç yıl boyunca çalışmak üzere yanında tuttu.

 

 

 

16782- Nafi’ bildiriyor: İbn Ömer bir kölesini azat etti, ancak ona üç yıl boyunca kendisi için çalışması şartını koştu. Köle yılın bir bölümünü İbn Ömer'e çobanlık yaparak geçirdi. Abdullah, hac veya umre zamanında beklediği bağışlar kendisine gelince de köleye: "Sana koştuğum şartı kaldırıyorum. Artık hür birisin ve benim için çalışman gerekmiyor" dedi.

 

Tahric: Beyhaki: (10/291), farklı kanallardan rivayet etti.

 

 

 

16783- Zühri der ki: "Kölenin, Hiyar'ın yaptığı gibi efendisinin belirlediği bir meblağ üzerinden hizmetini satın almasında bir sakınca yoktur."

Abdurrezzak bildiriyor: Kölesine: "Bana on yıl boyunca hizmet et, sonra hürsün" diyen ve süre bitmeden önce ölen kişi hakkında Sevri: "Köle, köle olarak kalır" dedi.

 

 

 

16784- Amr b. Dinar der ki: Hz. Ali tarlasının bir bölümünü ölümünden sonra sadaka olarak verdi. Ölümünden önce bazı kölelerini de azat etmiş ve:

"Sadaka olarak verdiğim tarlada beş yıl boyunca çalışacaksınız" şartını koşmuştu.

 

 

 

16785- Amr b. Dinar der ki: Hz. Ali tarlasının bir bölümünü ölümünden sonra sadaka olarak verdi. Ölümünden önce bazı kölelerini de azat etmiş ve: "Sadaka olarak verdiğim tarlada beş yıl boyunca çalışacaksınız" şartını koşmuştu.

 

 

 

16786- ibnu'I-Müseyyeb der ki: Kişi kölesine: "Sen hürsün" deyip de kesin bir şekilde azat ettiği zaman daha sonra koşacağı her türlü şart geçersizdir.

 

 

 

16787- İbn Şübrüme der ki: Kişi kölesine: "Bana on yıl boyunca hizmet etmen şartıyla hürsün" dediği zaman böylesi bir şart üzerinden azat etme geçerli olur.

 

 

 

16788- Abdurrezzak der ki: Ebü Hanife'ye, kişinin kölesine: "Bana yüz dinar verirsen hürsün" demesi durumu sorulunca: "Köle bu yüz dinarı ödediği zaman hür olur. Kölenin kalan malını da efendisi alır" dedi.

 

 

 

16789- Abdurrezzak bildiriyor: Kişinin kölesini kendisine on yıl boyunca çalışması şartı ile azat etmesi konusunda Sevri: "Kölenin bunu kabul etmesi durumunda şart geçerli olur" dedi.

 

 

 

16790- Abdurrezzak bildiriyor: Sevri, kişinin cariyesini bir adamla evlendirmesi ancak adamın, cariyenin efendisine cariyeden doğacak çocuklarının hür olacağı şartını koşması konusunda şöyle dedi: "Cariyenin efendisi onu satana veya ölene kadar bu şart geçerli olur. Efendinin ölümünden sonra da koşulan şart cariyenin yeni efendilerinde de devam eder."

 

 

 

16791- İbn Sirin der ki: Kadının biri (kadı) Şureyh'e geldi ve: "Şu kölemi ölene kadar her ay bana on dirhem ödemesi şartı ile azat ettim" dedi. Şureyh: "Azat etmen geçerli, şartın ise geçersizdir" karşılığını verdi.

 

 

 

16792- Sevri der ki: Kişi cariyesine: "Erkek çocuğu doğurursan hür olsun" deyip de cariye erkek çocuğu doğurduğu zaman, az bir zaman geçtikten sonra bir erkek çocuğu daha doğurduğu zaman ilk doğan erkek çocuğu hür olur.

 

 

 

16793- Sevri der ki: Kişi cariyesine: "ilk doğuracağın erkek çocuğu hür olsun" deyip de cariye ölü bir erkek çocuğu doğurduğu zaman kadın bir daha doğuruncaya kadar kişinin şartı geçerliliğini yitirmez. ikinci doğumda erkek çocuğu gelirse hür olur. Ancak ilk çocuğun ölü olarak doğmasından sonra efendisi isterse cariyeyi satar, zira bir ölüyü azat etmenin bir anlamı olmaz.

 

 

 

16794- Abdurrezzak der ki: Ebu Hanıfe'ye, kişinin: "Sahip olacağım ilk köle hür olsun" deyip de aynı anda iki köleye sahip olması durumu sorulunca şöyle dedi: "Hammad'ın bana bildirdiğine göre ibrahim(- NehaI):

"Böylesi bir durumda kişi iki köleden dilediğini azat eder" demiştir. Ancak bana göre ikisinden birini azat etmez, zira ikisinden hiçbiri de ilk köle konumunda değildir.

 

 

 

16795- Sevri der ki: Kişi birine: "Köleni azat et, benden bin dirhem alacağın olsun" dediği zaman kölenin bu şekilde azat edilmesi geçerli olur. Böylesi bir durumda azat edilmesini emreden kişinin köle üzerinde hakkı olmaz. Onu azat eden kişinin de vela hakkı olmaz. Kölenin bedelini ödemek azat edilmesini emreden kişinin sorumluluğundadır. Söylediği meblağı kölenin efendisine verir."

 

 

 

16796- Sevri der ki: Kişi birine: "Benim adıma köleni azat et" deyip de o kişi onun adına köleyi azat ettiği zaman vela hakkı kölenin azat edilmesini isteyen kişinin olur. Kadın oğluna: "Benim adıma köleni azat et" deyip de o kişi annesinin adına köleyi azat ettiği zaman vela hakkı annenin olur.

 

 

 

16797- Zühri der ki: Biri diğerine: "Şu köleni azat edersen bedelini sana ödemek üzerime borç olsun" dediği zaman azat geçerli olur. Vela hakkı köleyi azat edenin olurken, azat etmesini söyleyen kişiye de dediği borcu ödemek düşer.

 

 

 

16656- Sevri der ki: Kişi kölesine: "Aniden ölmem durumunda hürsün" deyip de öldürülmesi halinde köle azat olmaz, zira öldürülme ani bir ölüm değildir.

 

 

 

16799- Sevri der ki: Kişi kölesine: "Bana bin dirhem ödemen halinde hürsün" dedikten sonra uygun görmesi halinde ondan bunu almayı kabul etmeyebilir. Aynı şekilde kişi kölesine: "Filan kişi filan kişiye söverse hürsün" deyip de sonra bundan caymak isterse cayma hakkı olur. Kişi kölesine: "Sen hürsün, ama bana şu şu kadar para öde" deyip de köle bunu kabul edip söz konusu ödemeyi yaparsa hür olur. Ancak köle söz konusu ödemeyi yapmayı kabul etmezse ...  ve herhangi bir şey ödemesi gerekmez."

 

 

 

Kişinin Hamile cariyesini Azat Ederken Karnındakini Bunun Dışında Tutması; Kişinin Köle Olan Oğlunu Satın Alması

 

16800- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Kişi hamile cariyesini azat edip karnındakini bunun dışında tuttuğu zaman cariye özgür olur, ancak karnındaki bebek efendisinin kalır."

Süfyan der ki: "ibrahım'in bu görüşüne itibar etmeyiz. Bize göre kişi hamile cariyesini azat ederken karınındakini bunun dışında tutamaz. Zira cariyenin karnındaki ondan bir parça gibidir. Ancak sadece cariyenin karnındakini azat ederse cariye köle olarak kalır, karnındaki çocuk da hür olur."

 

 

 

16801- Ma'mer bildiriyor: Kişinin hamile cariyesini azat ederken karnındakini bunun dışında tutması konusunda Zühri ile Katade: "Böylesi bir istisnanın bir değer yoktur ve cariye karnındakiyle birlikte hür kalır" dediler.

 

 

 

16802- Ata ile Sevri de ibrahım'in dediği gibi: "Efendinin koştuğu böylesi bir şart (çocuğu azat dışında tutma) geçerli olur" demişlerdir.

 

 

 

16803- Ma'mer der ki: işiten birinin bana bildirdiğine göre Hakem b.

Uteybe ile Hasan(-ı Basri): "Böylesi bir durumda cariye de karnındaki de hür kalırlar" demişlerdir. 

 

Tahric: Beyhaki (1/279), İbnu'l-Mübarek kanalıyla Ma'mer'den rivayet etti.

 

 

16804- Başka bir kanalla ibnu'l-Müseyyeb'den bu fetvanın aynısı rivayet edilmiştir.

 

16805-yok-

 

 

 

Azat Etmeye Yemin Etmek; Köle Parasıyla Satın Alınan Kölenin Durumu ve Ona Yönelik Yapılması Gerekenler

 

16806- Süfyan der ki: Kişinin kölesine: "Seni sattığım gün özgürsün" demesinin hiçbir değeri yoktur ve köle, köle olarak kalır. Kişinin kölesine: "Seni satarsam hürsün" demesi de aynı şekildedir. Bu iki söz de: "Bu işi yapmam halinde özgürsün" anlamına gelmektedir. Kişi kölesine: "Öldüğüm gün hürsün" dediği zaman gündüz de ölse, gece de ölse köle hür olur.

 

 

 

16807- Süfyan der ki: Kişinin kölesine: "Seni sattığım gün hürsün" demesi durumunda İbn Ebi Leyla ve İbn Şübrüme kişiyi bu sözünden sorumlu tutarlardı. Biz ise böylesi bir sözün hiçbir değerinin olmadığını düşünüyoruz.

 

 

 

16808- Abdurrezzak der ki: Kişinin, kölesine: "Senden ayrıldığımda veya benden ayrıldığında hürsün" diyerek yemin etmesi konusunda Süfyan bana şöyle dedi: "Şayet sonradan: ''Senden ayrıldım'' deyip öyle bırakırsa bu sadece kendine yönelik olduğu için bir şey yapması gerekmez. Ancak sonra: ''Benden ayrıldın'' derse bu ifade, köleye yönelik olduğu için köle özgür kalır."

 

 

 

16809- Hammad bildiriyor: Kölenin gizlice bir adama para verip kendisini satın aldırıp azat ettirmesi konusunda ibrahim( - NehaI): "Satış da, azat etme de geçerlidir. Ancak satan kişi kölenin bedelini sattığı kişiden alır. vela hakkı da köleyi azat eden kişinin olur" dedi.

 

 

 

16810- Muğire bildiriyor: Kişinin kölesini birilerine satarken azat edilmesi şartını koşması, kölesine de: "Buna karşılık bana da şu şu kadar vereceksin" demesi konusunda ibrahim(- NehaI): "Kölenin eski efendisine bir şey ödemesi gerekmez" dedi.

 

 

 

16811- Katade der ki: "Böylesi bir durumda kölenin eski efendisine bir şey vermesi gerekmez. Ancak efendisi zor durumda kalırsa verir."

 

 

 

16812- ismail b. Ebi Halid bildiriyor: Kölenin gizlice bir adama para verip kendisini satın aldırıp azat ettirmesi konusunda Şa’bi: "Böylesi bir köle elime geçse onu çok ağır bir şekilde cezalandırırdım" dedi.

 

 

 

Azat Edilebilecek Köleler

 

16813- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: Hamza b. Abdilmuttalib cariyesinin yüzüne bir tokat atmış ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirmişti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sübhanallah! Neden öyle bir şeyi yaptm?" diye sorunca, Hamza: "Ya Resulallah! Şayet mü min biri olduğunu bilsem onu azat ederdim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye bazı sorular sorduktan sonra: "Bunu azat et zira mümin bir cariyedir" buyurdu. 

 

Tahric: Muaviye b. el-Hakem, Ka'b b. Malik ve Şerid b. Suveyd hadisinden şahitleri vardır.

 

 

 

16814- Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe bildiriyor: Ensar' dan bir adam siyah bir cariyesini Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdi ve: "Ya Resulallah! Mümin bir köle azat etme borcum var. Şayet bu cariyenin mümin olduğunu görürsen azat edeyim" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye:

"Allah'tan başka ilah olmadığma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye: "Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim Allah Resulü olduğuma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye: "Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümden sonra tekrar dirilmeye iman ediyor musun?" diye sorunca, cariye yine: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ensar'dan olan adama: "Bunu azat et" buyurdu.

 

Tahric: Ahmed, Müsned (3/451) ve Beyhaki (10/57), Yunus kanalıyla Zühri'den rivayet etti.

 

 

 

16815- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah) bana şöyle bildirdi: Bir adamın koyun sürüsünü otlatan bir cariyesi vardı. Koyun sürüsü içinde de adamın çok sevdiği ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hediye etmek istediği bir koyunu vardı. Ancak kurdun biri gelip bu koyunu ısırdı ve memesini kopardı. Adam buna çok sinirlendi ve cariyenin yüzüne bir tokat attı. Sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu olayı anlattı. Daha önceden bir mümin köleyi azat etme borcu olduğunu ve bu olaydan sonra bu cariyeyi azat ederek bu borcunu yerine getirmeyi düşündüğünü de ifade etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "cariyeyi yanıma getir" buyurdu. Cariye geldiğinde ona:

"Allah'tan başka ilah olmadığma şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye: "Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhammed'in O'nun kulu ve resulü olduğuna şehadet ediyor musun?" diye sorunca, cariye:

"Evet!" ddi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümün de, ölümden sonra dirilmenin de hak (var) olduğuna iman ediyor musun?" diye sorunca, cariye:

"Evet!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ile cehennemin hak (var) olduğuna iman ediyor musun?" diye sorunca, cariye yine: "Evet!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorularını bitirince adama: "istersen onu azat eder, istersen yanında bırakırsın" buyurdu.

Ata'ya: "Bu, güvenilir bir kaynağa mı dayanıyor?" diye sorduğumda:

"Evet, öyle olduğunu söylediler" dedi. Aynı hadisi Ebu'z-Zübeyr bana aktardı ve söz konusu cariyenin Kureyş'te bir çocuğunun olduğunu da zikretti.

 

 

 

16816- Yahya b. Ebi Kesir der ki: Adamın biri cariyesine bir tokat attıktan sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip cariyeyi azat etme konusunu danıştı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyeye: "Rabbin nerede?" diye sorunca, cariye göğe doğru işaret etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben kimim?" diye sorunca, cariye: "Sen Allah'ın Resulüsün" dedi. (Ma'mer der ki: Sanırım Yahya, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha sonra ölüm ile ölümden sonra dirilmeyi, cenneti ve cehennemi cariyeye sorduğunu zikretti.) Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Bu. mümin bir cariyedir ve onu azat et" buyurdu.

 

Tahric: Beyhaki (10/57), "Evzai-Muaviye b. el-Hakem es-SÜlemi" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16817- Ebu Zer der ki: "Ya Resulallah! Hangi kölelerin azat edilmesi daha faziletlidir?" diye sorduğumda, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahibinin gözünde en değerli, en güzel ve bedeli en yüksek olan kölelerdir" buyurdu.

 

Tahric: Buhari (3/188); MÜslim (84) ve Ahmed, Müsned (5/163) rivayet ettiler.

 

 

 

16818- Firas bildiriyor: Adamın biri Şa'bi'ye zinadan olma kişi ile normal bir evlilikten olma köleden hangisinin azat edilmede öncelikli olduğu sorulunca: "Bedeli daha yüksek olanına bak (ve ona öncelik tanı)" dedi.

 

Tahric: Beyhaki (10/57), "Ubeydullah b. el-Velid-Firas" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16819- Ömer b. Abdirrahman el-Kureşı bildiriyor: İbn Abbas'a zinadan olma kişi ile normal bir evlilikten olma köleden hangisinin azat edilmede öncelikli olduğu sorulunca: "Bedeli daha yüksek olanına bak (ve ona öncelik tanı)" dedi. 

 

Tahric: Beyhaki (10/57), Ubeydullah b. el-Velid kanalıyla Sevri'den rivayet etti.

 

 

 

16820- Yunus bildiriyor: "Hasan(-ı BasrI) (azat edilme konusunda) zinadan olma kişileri diğer kişiler gibi görürdü."

 

Tahric: Beyhaki rivayet etti.

 

 

 

16821- Ma'mer'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri) ile Katade: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman zinadan olma birini azat ederek bunu yerine getirebilir, çünkü her çocuk (aynı) fıtrat üzere doğar" dediler.

 

 

 

16822- İbn Tavus, babasından (Tavus'tan) bildirir: "Kişiye köle az at etme vacip olduğu zaman bunu zinadan olma birini azat ederek yerine getiremez. "

 

 

 

16823- Ma'mer bildiriyor: Zühri: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman bunu zina çocuğu, müdebber köle, Yahudi köle, Hırsitiyan köle veya müşrik bir köle azat ederek yerine getiremez" dedi. Bildiğim kadarıyla Zühri yine: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman bunu anlaşmalı köleyi azat ederek yerine getirebilir" dedi.

 

 

 

16824- Ebü Ömer el-Medeni der ki: İbn Ömer'e gündüz vaktinde kılınan namazlarda kıraatin nasıl olması gertektiğini sorduğumuzda kalkıp namaza durdu. Namaz kılarken okumasını bazen işitiyorduk. Daha sonra çarşıya çıktı. Biz de yanında yürüyorduk. İbn Ömer küçük olsun büyük olsun karşılaştığı herkese selam veriyordu. Bu şekilde deve pazarına geldi. İbn Ömer'in elinde bir değnek vardı ve bu değneğiyle gördüğü bazı develerin yan tarafına dokunup sahibine: "Bu deve kaça?" diye soruyordu. Bu şekilde develerin fiyatını sorup pazarlık ederken yanına bir adam geldi ve: "Bir köle azat etme borcum vardı. Birinden bir köle satın alıp azat ettim, ancak daha sonra onun köle olmadığını, zamanında sahibinin onu bulduğunu öğrendim" dedi. İbn Ömer: "Yüce Allah bu köleyi azat etmeni kabul etmez. Git ve adama verdiğin dirhemleri geri al" karşılığını verdi. Adam: "Ama onu azat ettim" deyince, İbn Ömer: "Sana dediğim şeyi yap! Onu azat ederek borcunu ödemiş olmazsın" karşılığını verdi.

 

 

 

16825- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Mümin köle azat etmesi vacip olan kişinin henüz büluğa ermemiş zinadan olma küçük bir çocuğu azat etmesi yeterli olur mu?" diye sorduğumda: "Hayır! Büyük ve kusuru olmayan bir köleyi azat etmesi gerekir" karşılığını verdi.

 

 

 

16826- Tavus der ki: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman ümmü veledi veya müdebbere cariyeyi azat ederek bunu yerine getirebilir."

 

 

 

16827- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman ümmü veledi veya müdebbere cariyeyi az at ederek bunu yerine getirebilir. "

Abdurrezzak der ki: "Cabir de Şa'bi'nin bu konuda aynı şeyi söylediğini zikretmiştir. "

 

 

 

16828- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Kişi kefaret olarak azat ettiği köle için de sevabını alır. Şayet yaptığı ve faydasına olan bir amel için de köle azat etmişse bunun da sevabını alır."

 

 

 

16829- Hasan(-ı BasrI) der ki: "Kişiye köle azat etme vacip olduğu zaman yürüyemeyen, sakat, cüzamlı, büyük bir hastalığı olan ve benzeri rahatsızlıkları olan bir köleyle bu borcu yerine getiremez."

 

 

 

16830- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hatayla adam öldürmenin kefareti nedir?" diye sorduğumda: "Böylesi bir durumda Yüce Allah'ın da buyurduğu gibi bunun kefareti mümin bir köleyi azat etmektir" karşılığını verdi. Ata ayrıca şöyle dedi: "Kişi kölesinin hür olduğunu söylediği zaman "Allah için hürsün" demediği müddetçe köle hür sayılmaz. Zira kölenin azat edilmesini kastetmemiş olabilir."

 

 

 

16831- Katade der ki: Hatayla adam öldürmenin kefareti olarak henüz süt emen çocuk köleyi azat etmek geçerli olmaz. Namaz kılacak çağda olan kölenin azat edilmesi gerekir. Ubey b. Ka'b'ın kıraatinde Yüce Allah bu konuda: "Mümin bir köle azat etmelidir"[Nisa, 92] buyurur. Bundan dolayı (henüz mümin olamayan) çocuk olan birini azat etmek caiz olmaz .

 

 

 

16832- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hatayla adam öldürmede kişi kefaret olarak sağlam olmayan ancak kendisinden faydalandığı topal veya çolak birini azat edebilir mi?" diye sorduğumda: "Böylesi durumlarda sağlam köle azat etmeli ve kurbanlarda erkek develeri kesmelidir" dedi.

 

 

 

16833- Zühri der ki: "zıhar kefareti olarak henüz süt emen birini azat etmek geçerli olur."

 

 

 

16834- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "zıharda kefaret olarak az at edilecek olan kölenin mümin olması gerektiği zikredilmiyor. Böylesi bir durumda kişi mümin olmayan bir köleyi azat edebilir mi?" diye sorduğumda: "Bize göre mümin bir kölenin azat edilmesi gerekir" dedi. Aynı şeyi Amr b. Dinar da söylemiştir.

 

 

 

16835- Ata (b. Ebi Rebah) der ki: "zıhar ve yemin kefareti olarak Yahudi veya Hıristiyan köle azat etmek geçerli olur."

 

 

 

16836- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kefaret olarak mümin köle azat edilmesi gereken durumlarda henüz çocuk olan köle azat edilebilir mi?" diye sorduğumda: "Evet!" karşılığını verdi. Ona: "Henüz namaz kılmamışken ve Müslüman olup olmadığını bilmiyorken nasıl olur?" diye sorduğumda yine aynı cevabı verdi. Birkaç gün sonra aynı konuyu sorduğumda: "Böylesi bir durumda Müslüman olan bir kölenin azat edilmesi gerektiğini düşünüyorum" cevabını verdi. Amr b. Dinar da bu konuda:

"Böylesi bir durumda bana göre büluğ çağına ermiş ve Müslüman olmuş birinin azat edilmesi gerekir" demiştir. Ata'ya: "Böylesi durumlarda müslüman olduğu söylenen biri azat edilebilir mi?" diye sorduğumda: "Evet, edilebilir. Böylesi birinin cenaze namazı da kılınır" dedi. Ona: "Arap olmayan ve büluğ çağına ermeyen bir esir azat edilebilir mi?" diye sorduğumda: "Bu (Müslüman) bölgede doğmuş olması benim için daha evladır. Sanırım bu da kefareti yerine getirebilir" dedi.

 

 

 

16837- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Azat edilecek olan ve henüz süt emen çocuğun sağlam olup olmadığının bilinmesi için iki veya üç yıl bekletilmesini uygun görür müsün?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi.

 

 

 

16838- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Köle azat etmesi gereken kişinin kör bir köleyi azat etmesi geçerli olur."

 

 

 

16839- Şa’bi der ki: "Köle azat etmesi gereken kişinin ama bir köleyi azat etmesi geçerli olur."

 

 

 

16840- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Köle azat etmesi gereken kişi şaşı birini azat edebilir mi?" diye sorduğumda: "Şaşı birini azat etmesi topal birini azat etmesinden daha iyidir. Ancak bu da kefareti yerine getirebilir. Sağlam olması ise benim için daha makbuldür" karşılığını verdi. Amr b. Dinar da bu konuda: "Güvenilir biri olduktan sonra böylesi durumlarda kör veya çolak bir köle azat edilebilir" demiştir.

 

 

 

16841- Leys bildiriyor: "Mücahid, böylesi durumlarda Hıristiyan bir köle azat etmeyi mekruh görürdü."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 198), Veki' kanalıyla Sevri' den rivayet etti.

 

 

 

16842- Ata ile Mücahid der ki: "zıhar kefareti olarak Yahudi veya Hıristiyan köle azat etmek geçerli olur."

 

 

 

16843- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Kur'an'da kefaret olarak köle azat etme konusunda "....." şeklinde geçen ifadeler "namaz kılan" anlamındadır. "....." ifadesinin geçmediği konularda da namaz kılmayan kişiler geçerli olur."

 

 

 

16844- Ma'mer der ki: Zühri'ye: "Yahudi veya Hıristiyan köleyi azat etmenin sevabı var mı?" diye sorduğumda: "Hayır, yok" dedi ve bunların azat edilmesini mekruh gördü.

 

 

 

16845- Ömer b. el-Hattab: "Allah yolunda kullanmak üzere birine bir çift ayakkabı vermem, benim için zinadan olma birini azat etmemden daha iyidir" demiştir.

 

Tahric: Beyhaki' (10/59), "Ukayl-Ömer" kanalıyla ve İbn Ebi' Şeybe (s. 197), "Abula'la-Zühri" kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

16846- Zübeyr b. Musa b. Mına, Tarık b. Alkame b. Murtefı'nin kızı Ümmü Salih'ten bildirir: Müminlerin annesi Aişe'ye zinadan olma kişilerin azat edilmesini sorduğumda: "Onları azat edin ve onlara iyi davranın" dedi.

ibn Cüreyc der ki: İbn Uyeyne, Ömer'den, o da Zübeyr'den, o da Tarık'ın kızı Ümmü Hakım'den, o da Hz. Aişe'den aynısını bildirir. Sanırım Musa bunu rivayet ederken Hz. Aişe'nin: "Onlara göz kulak olun" dediğini de zikretti.

 

Tahric: Beyhaki (10/59), Humeydi' kanalıyla İbn Uyeyne' den rivayet etti.

 

 

 

16847- Süleyman b. Yesar bildiriyor: Zinadan olma kişiler hakkında Ömer b. el-Hattab: "Onları azat edin ve onlara iyi davranın" dedi.

 

 

 

16848- Harice b. Zeyd bildiriyor: "Zeyd b. Sabit, Mecusi olan bir kölesini azat etti. Aynı şekilde zinadan olma birini de azat etti."

 

 

 

16849- Abdurrezzak bildiriyor: Köle azat etmesi gereken kişinin köle olan kardeşini veya akrabalarından birini satın alması konusunda Süfyan:

"Kefaret olarak böylesi birini azat etmesi geçerli olmaz. Zira kardeşine veya akrabasına bir an için bile malik olamaz" dedi.

 

 

 

16850- Süfyan der ki: "Zıhar ve yemin kefareti olarak henüz buluğ çağına ermemiş çocuğu veya müşrik birini azat etmek geçerli olur."

 

 

 

16851- Amr b. Evs bildiriyor: Ensar'dan bir adamın annesi öldü. Ancak ölmeden onun adına mümin bir köle azat etmesini söyledi. Ensarlı adam annesinin ölümünden sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Bu durumu zikredip: "Arap olmayan siyah bir cariyeden başka kölem yok. Bu cariye de namazın ne olduğunu bilmez" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "cariyeyi yanıma getir" buyurdu. Adam cariyeyi getirince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Allah nerede?" diye sordu. Cariye: "Gökte" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben kimim?" diye sorunca, cariye: "Sen Allah'ın Resulüsün" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Bunu azat et" buyurdu. 

 

Tahric: Beyhaki (7/388), "Hammad b. Seleme-Şerid b. Süveyd es-Sekafi" kanalıyla farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16852- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kafır kölenin azat edilmesinin sevabı var mı?" diye sorduğumda: "Evet, var" dedi.

 

 

 

Köle Satın Alırken Azat Etmeyi Şart Koşma; Kişinin Akrabasına Malik Olması

 

16853- Ma'kil b. Yesar der ki: "Bir köle satın alacağın zaman satanlara onu azat edeceğin şartını koşma. Zira bu durumda üzerinde bir sorumluluk olarak kalır. Bunun yerine onu şartsız bir şekilde satın al. Sonra istersen onu satar, istersen de hibe edersin."

 

 

 

16854- ibrahim(-i NehaI) ile Şa’bi der ki: "Köleyi satın alırken azat etmeyi şart koşman sağlam bir alışveriş değildir."

 

 

 

16855- Zühri der ki: "Kişi kendisine mahrem olan (nikahı düşmeyen) bir yakınına malik olduğu zaman onu azat eder."

 

 

 

16856- Ömer b. el-Hattab: "Kişi kendisine mahrem olan birine malik olduğu zaman o kişi hür olur" demiştir. 

 

Tahric: Beyhaki (10/289), Said kanalıyla Katade'den rivayet etti.

 

 

 

16857- Ömer b. el-Hattab der ki: "Kişi kendisine mahrem olan bir yakınına malik olduğu zaman onu azat eder."

 

 

 

16858- Şa’bi der ki: "Kişi köle olan babasına veya oğluna veya kardeşine veya annesine malik olduğu zaman onları azat eder."

 

 

 

16859- Ata der ki: "Kişi köle olan erkek veya kızkardeşine veya halasına veya teyzesine malik olduğu zaman onları azat eder."

Sevri der ki: "Aynı şeyi Haccac b. Ertaa da Ata'dan naklen zikretmiştir."

 

 

 

16860- Alkame der ki: Adamın biri İbn Mes'ud'a geldi ve: "Cariyem oğullarımdam birini emzirdi ve bu cariyemi satmak istiyorum" dedi. İbn Mes'ud bu cariyeyi satmasına izin vermedi ve: "Onu satarken ''Ümmü veledimi kim satın alır?'' diye bağırmasını isterdim" dedi.

 

 

 

16861- Müstevrid b. el-Ahnef der ki: Adamın biri İbn Mes'ud'a geldi ve:

"Amcam beni ümmü velediyle evlendirdi. Ondan çocuklarım oldu, ancak amcam bu çocukları köle yapmak istiyor" dedi. İbn Mes'ud: "Bunu yapma hakkı yok" karşılığını verdi. 

 

Tahric: Beyhakı (10/290), Sevri ve Gaylan kanalıyla Seleme b. Küheyl'den rivayet etti.

 

 

 

16862- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Baba köle olan oğluna malik olduğu zaman onu azat eder."

 

 

 

16863- Amir(-i Şa'bl) der ki: "Baba köle olan oğluna veya oğul köle olan babasına malik olduğu zaman azat ettiğini dile getirmese de azat edilmiş sayılırlar."

 

 

 

16864- İbn Sırın der ki: "Kişi köle olan kardeşine malik olduğu zaman azat ettiğini dile getirmese de azat edilmiş sayılır."

 

 

 

16865- Hasan(-i BasrI) der ki: "Kişi köle olan süt kardeşine malik olduğu zaman ... ''

 

 

 

16866- Zühri der ki: "Kişi köle olan süt kardeşine malik olduğu zaman onu azat etmesi gerekmez. Bu konudaki cari uygulama köle olarak malik olunan süt kardeşin satılmasıdır."

 

 

 

16867- Katade der ki: "(Köle olarak sahip olunan süt kardeş) satılır."

 

 

 

16868- İbn Sırın ile Hasan(-ı BasrI): "Köle olarak sahip olunan süt kardeş satılır" demişlerdir .

 

 

 

16869- Sevri der ki: "Kişinin cariye olan süt annesine malik olduğunda onu satması hüküm olarak geçerlidir, ancak kişinin öyle bir şeyi yapması mekruhtur. Fakat kişi köle olan süt kardeşine malik olması durumunda onu hizmetinde kullanıp hesabına çalıştırabilir."

 

 

 

16870- Said b. es-saib der ki: Kabilemizden bir adam iki köle azat edilmesini vasiyet etti ve bu iki köle için de bir fiyat biçti. Biçtiği fıyat üzerinden iki köle bulamayınca konuyu Ata b. Ebi Rebah'a sordum. Ata: "Belirtilen bedel üzerinden bir köleyi satın alıp azat et" dedi.

 

 

 

16871- Ma'mer bildiriyor: Kişinin: "Filan kişiyi satın alırsam hürdür" demesi ve o köleyi satın alması konusunda Zühri': "Onu azat eder" dedi. Ona: "Kişinin ancak sahip olduğu birini azat edebileceği sözü nerede kalıyor?" diye sorduğumda Zühri' şu karşılığı verdi: "Senin dediğin kişinin: ''Filanın kölesi hürdür'' demesi durumunda geçerlidir ve öylesi bir azat etme geçerli olmaz. Ancak böylesi bir durumda kişi söz konusu köleyi satın alıp mülkiyetine geçirmesiyle hür olur."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Umra (Birşeyin Kullanım Hakkını Ömür Boyu Birine Bağışlamak)