musannef

Abdurrezzak

Vela Hakkı

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Uzak Akrabaların Mirasçı Yapılması

 

16196- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Hz. Ömer ile Abdullah (b. Mes'ud) böylesi durumlarda azatlılar yerine kişinin anne tarafından akrabalarını mirasçı yaparlardı."

A'meş der ki: "ibrahım'in bana bildirdiğine göre Alkame'nin azatlı bir cariyesi öldü ve geriye annebir kızkardeşinin oğlu ile Alkame kaldı. Alkame azatlı cariyeye annebir kızkardeşinin oğlunu mirasçı kıldı. ibrahım'in de azatlı bir cariyesi ölünce cariyenin bababir erkek kardeşinin kızı geldi. ibrahım de cariyeden geriye kalan tüm malı bu kıza verdi. Kız: "Yüce Allah sana bereket versin!" deyince, ibrahim: "Bu mal bana düşseydi sana vermezdim" karşılığını verdi. 

 

Tahric: Said b. Mansur (3/181), aynısını "Ebu Avane-İbrahim" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

16197- Husayn bildiriyor: ibrahım: "Hz. Ömer ile İbn Mes'ud böylesi durumlarda azatlılar yerine kişinin anne tarafından akrabalarını mirasçı yaparlardı" dedi. Ona: "Ali b. Ebi Talib nasıl yapardı?" diye sorduğumda: "Ana tarafından akrabalara en çok vermeye çalışan kişi de kendisiydi!" dedi.

 

Tahric: Said b. Mansur (3/180), farklı kanal ve lafızlada ve Beyhaki (6/242), farklı kanallardan rivayet ettiler.

 

 

 

16198- Abdulkerim b. Ebi'I-Muharik bildiriyor: Ziyad b. Gıriye'nin Abdulmelik'e bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab, Şam bölgesinde bulunan valilerine ok atmayı öğrenmeleri, iki hedef arasında çıplak ayakla koşmaları, çocuklarına okuma yazma ile yüzmeyi öğretmeleri yönünde bir mektup yazdı. Bir ara ok talimi yaparken de bir ok oradan geçen (azadı) bir çocuğa isabet etti ve çocuk öldü. Humus valisi bu konuda Hz. Ömer'e bir mektup yazınca: "Sor bakalım, çocuğu vuranla çoçuğun ailesi arasında Cahiliye'den kalma bir düşmanlık var mı?" cevabını verdi. Humus valisi: "Aralarında Cahiliye'den kalma bir düşmanlık bulunmuyor. çocuğun da dayısından başka kendisine mirasçı olacak bir akrabası yok" şeklinde bir mektup yazınca, Hz. Ömer cevaben: "çocuğun diyeti dayısına veriliri zira böylesi bir durumda dayı baba gibidir" dedi ve onu azat eden efendilerini mirasa ortak kılmadı.

 

Tahric: el-Cevheru'n-Naki'de (6/217) geçtiği üzere İbn Ebi Şeybe, İbn Cüreyc kanalıyla ve mana olarak aynısını Beyhakı (6/214), farklı bir kanalla rivayet ettiler.

 

 

 

16199- İbn Tavus der ki: Medinelilerden işittiğime göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah ve Resulü velisi olmayanın velisidir. Mirasçısı olmayanın varisi de dayıdır" buyurmuştur.

 

 

 

16200- ibrahim, Hz. Ali ve Hz. Ömer'den A'meş'in hadisinin (16196) aynısını zikreder. Abdullah (b. Mes'ud) da Hz. Ali'nin aynısını söylediğini zikreder.

 

 

 

16201- İbn Tavus, güvenilir birisinden daha önceki hadisinin aynısını rivayet etmiştir.

 

 

 

16202- Hz. Aişe: "Yüce Allah ve Resulü, velisi olmayanın velisidir.

Mirasçısı olmayanın varisi ise dayıdır" demiştir.

 

Tahric: Beyhaki (6/215), Ebu Asım kanalıyla İbn Cüreyc'ten rivayet etmiş ve: "Abdurrezzak da İbn Cüreyc' den bu şekilde mevkuf olarak rivayet etti" demiştir.

 

 

 

16203- İbn Cüreyc der ki: "Abdulkerim'in bana dediğine göre Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Mes'ud, Mesruk, en-Nehai ve Şa'bi, kişinin ölünce geriye kendisini azat eden efendileri ile anne veya dayı bırakması durumunda mirasını anneye verirlerdi. Kişinin anne tarafından akrabası dururken onu azat edenleri kendisine mirasçı kılmazlardı."

 

 

 

16204- Eba ishak eş-Şeybanı bildiriyor: Şa’bi'ye: "Eba Ubeyde b.

Abdillah, ölenden geriye kalan kızkardeşe tüm malı verdi" denilince, Şabı şu karşılığı verdi: "Eba Ubeyde'den daha hayırlı olan başka biri de böylesi bir durumda aynı şeyi yaptı. Abdullah b. Mes'ud öyle yapardı."

 

Tahric: Said b. Mansur (3/159), bu isnadla rivayet etti.

 

 

 

16205- İsmail b. Salim der ki: Kasım b. Abdirrahman'a, ölüp de geriye kendisini azat eden efendileri ile annesini bırakan kişinin miras davası getirildi. Kasım ölen kişinin annesine: "Onu karnında taşıyan ve göğsünden emziren sensin! Onun için ondan geriye kalan malın tümü senindir" dedi.

 

 

 

16206- Ebü Habıb el-irakı bildiriyor: Adamın biri geriye elli dinar bırakarak öldü. Varis olarak bir annesi vardı ve onu azat eden efendileri de uzak bir bölgede yaşıyorlardı. Ebu'ş-Şa'sa adamın annesine: "Bu elli dinarı al ve sakın onlara (onu azat edenlere) bir şey verme!" dedi.

 

 

 

16207- Katade bildiriyor: "Zeyd b. Sabit, kişiye anne tarafından akrabalarından ziyade diğer (baba tarafından) akrabaları mirasçı kılardı."

 

 

 

16208- Ma'mer bildiriyor: "Zühri, kişiye anne tarafından akrabalarından ziyade diğer (baba tarafından) akrabaları mirasçı kılardı."

 

 

 

16209- Şa'bi der ki: "Zeyd b. Sabit, taksimat sonrası artan maldan ölenin anne tarafından akrabalarına bir şey vermezdi (redde yapmazdı)."

 

Tahric: Beyhaki (6/241), aynısını farklı bir kanalla rivayet etti.

 

 

 

16210- Seleme b. Kuheyl der ki: Abdullah b. Şeddad'ın yanına ulaştığımda yanındakilere bir şeyler anlatıyordu ve konuşmasının sonunda "Kızkardeşim" dediğini işittim. Oradakilere ne anlattığını sorduğumda öğrencilerinden biri bana, Abdullah'ın annebir kızkardeşi olan Hamza'nın kızının bir azatlısının geriye bir kız çocuğu bırakarak öldüğü, Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlının malını bu (malın yarısı azatlının kızına, yarısı da Hamza'nın kızına olacak) şekilde paylaştırdığını anlattığını söyledi.

 

 

 

16211- Başka bir kanalla Hakem b. Uteybe'den bu fetvanın aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: Ebu Davud, Merasil (389); Said b. Mansur (173), Şu'be kanalıyla Hakem'den ve Beyhaki (6/241) rivayet ettiler.

 

 

 

16212- Mansur ile A'meş bildiriyor: ibrahim (-i Nehai)'nin yanında miras konusunda Hamza'nın kızı zikredilince: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu payı (malın yarısını) ona (miras olarak değil de) ikram olarak verdi" derdi. Bundan dolayı fakihlerden biri: "Şayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikram olarak böyle bir şeyi veriyorsa biz de Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı gibi ikram olarak veririz" demiştir.

 

Tahric: Ebu Davud, Merasil (390) ve Said b. Mansur, Muğıre kanalıyla İbramm'den rivayet etti.

 

 

 

16213- Ebu Husayn der ki: "Anlaşmalı kölem anlaşma bedelinin tümünü ödeyemeden geride bir oğul da bırakarak öldü. Davayı (kadı) Şureyh'e taşıdığımda anlaşma bedelinden geriye kalan kısmı bana ödedi. Kölenin malının üçteikisini oğluna verirken beni de kölenin asabesinden sayıp mirasından pay verdi. ''

 

Tahric: Said b. Mansur (475), Ebu Avane kanalıyla Ebu Husayn'dan farklı bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

16214- Hasan( -I BasrI) der ki: Adamın biri bir köleyi satın almak istedi.

Ancak satış henüz tam olarak gerçekleşmemişken Müslümanlardan bir adam söz konusu köleyi azat edeceğine dair yemin etti. Ardından onu satın alıp azat etti. Azat eden kişi bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikretti ve: "Onu arkadaş edinmem konusunda ne dersin?" diye sordu ... Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Şayet baba tarafından akrabalan yoksa ölmesi halinde malı senin olur" buyurdu.

 

Tahric: Beyhakı (6/240), Eş'as kanalıyla Hasan'dan ve Darimi (s. 398), Eş'as kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

16215- Ma'mer bildiriyor: Kadının biri köle olan babasını satın alıp azat etti. Daha sonra babası geriye iki kız çocuğu bırakarak öldü. Geriye kalan kızlardan biri de kendisini satın alıp azat eden kızdı. Bunların miras durumu konusunda Zühri: "Yüce Allah'ın Kitab'ına göre iki kız babadan kalan malın üçteikisini alırlar. Malın geriye kalan kısmı da babayı azat eden kızın hakkıdır" dedi.

 

Tahric: Darimi (s. 399), aynısını en-NehaI' den rivayet etti.

 

 

 

16216- Abdurrezzak der ki: İbn Tavus'a, ölen kişiden geriye varis olarak sadece cariye olan bir annenin kalması konusu sorulunca: "Kadın onun malından satın alınıp azat edilir. Azat edildikten sonra da oğluna mirasçı olur" dedi.

Ma'mer der ki: "Bana bildirilene göre İbn Mes'ud da aynı şeyi söylemiştir. "

 

 

 

Vela Hakkı Şartı Koşulmadan Kölenin Azat Edilmesi

 

16217- İbn Cüreyc anlatıyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Adamın biri kölesiyle mükatebe yaptı, ancak özgür kaldıktan sonra vela hakkının kendisinde (efendide) kalacağı şartını koşmadı. Köle özgür kaldıktan sonra vela hakkı kimin olur?" diye sorduğumda: "Efendisinin olur" dedi. Amr b. Dinar da bu konuda aynı şeyi söylemiştir. Ata'ya: "Adamın, kölesiyle mükatebe yaparken özgür kaldıktan sonra vela hakkının onun (kölenin) istediği kişide olacağı şartını koşması caiz midir?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi. Ata ile Amr b. Dinar bu konuda: "Müslümanlar kabul ettikleri şartlara bağlı kalırlar" demişlerdir. Ata'ya: "Böylesi bir köle anlaşma bedelini ödedikten sonra vela hakkının kimde olduğunu belirtmeden geriye mal bırakarak ölmesi durumunda malı kimin olur?" diye sorulunca: "Onunla anlaşma yapan efendinin olur" dedi. Amr b. Dinar da bu konuda aynı şeyi söylemiştir.

 

 

 

16218- Katade der ki: "Kölenin, efendisiyle mükatebe yaparken özgür kaldıktan sonra dilediği kişinin velayetine girme şartı koşması caizdir."

 

 

 

16219- Katade der ki: "Anlaşmalı köle anlaşma bedelinin tümünü ödedikten sonra dilediği kişinin velayetine girebilir."

 

Ma'mer der ki: "Ancak Müslümanların bu konuda Katade'nin dediğine itibar ettiği söylenemez."

 

 

 

16220- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Azatlının, diyetini ödedikleri halde velayetlerine girmemiş olması konusunda ne dersin?" diye sorduğumda: "Diyetini ödemişlerse onların velayetine girmiş demektir. Zira arada bir velayet olmadan diyeti ödenir mi?" karşılığını verdi. Ona: "Birileri tarafından himaye edilen, yardım gören ancak onlar tarafından diyeti ödenmeyen ve arada bir velayet olmayan kişi hakkında ne dersin?" diye sorduğumda: "Bu durumda vela hakkı onunla anlaşma yapan efendinin olur ve bu efendisi ona mirasçı olmakta herkesten daha fazla hak sahibidir" dedi. Amr b. Dinar da bu konuda bana aynı şeyi söyledi. Ata'ya: "O zaman Hz. Ömer'in, azatlının mirasının onu himaye eden ve ona yardım edenlerin olacağı sözü ne olacak?" diye sorduğumda, Ata: "Ömer'in sözü mevlası olmayan kişiler hakkındandadır ve bu sorduğun kişi için geçerli değildir. Zira bunun mevlasının kim olduğu bilinmektedir" dedi.

 

 

 

16221- ibnu'I-Müseyyeb bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kölesiyle mükatebe (anlaşma) yapan bir adamla karşılaşınca: "Vela hakkının sende kalması şartmı koy" buyurdu.

 

Ma'mer der ki: Katade: "Kişi, kölesiyle mükatebe yaparken vela hakkının kendisinde kalma şartını koymamışsa köle hür kaldıktan sonra istediği kişinin velayetine girebilir" derdi. Ancak Müslümanlar Katade'nin bu görüşüne karşı çıkmışlardır.

 

 

 

Saibe Olarak Azat Edilen Kölenin Mirası

 

16222- Katade bildiriyor: Adamın biri İbn Mes'ud'a geldi ve: "Saibe olarak azat ettiğim köle geriye mal bırakarak öldü" dedi. İbn Mesıad: "Onun malında herkesten fazla hak sahibisin" karşılığını verdi. Adam: "Ama onu Allah ması için azat ettim" deyince, İbn Mes'ud: "Malında herkesten fazla hak sahibisin! Ama bu malı almayacaksan bana (beytülmala) getir, burada ona mirasçı olacak çoktur" karşılığını verdi.

 

 

 

16223- Hüzeyl b. Şurahbıl der ki: Adamın biri Abdullah b. Mesıad'a geldi ve: "Bir kölem vardı ve onu Allah ması için saibe olarak azat ettim" dedi. İbn Mes'ud: "Müslümanlar saibe olarak köle azat etmezler. Bunu Cahiliye dönemi insanları yaparlardı. O kölenin malı ve mirası konusunda sen herkesten fazla hak sahibisin. Ancak ondan geriye kalan malı almak istemezsen onu bana getir" karşılığını verdi. Adamın getirdiği malı da beytülmala koydu.

 

Tahric: Fethu'l-Bari'de (12/32) geçtiği üzere el-İsmaili, İbn Mehdi kanalıyla Süfyan' dan; Beyhakı (10/300), Yezid b. Harun kanalıyla Süfyan' dan ve Buhari (12/32), Kabısa kanalıyla Süfyan' dan kısa bir metinle rivayet ettiler. 

 

 

 

16224- Başka bir kanalla Katade'den aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

 

16225- Şa’bi der ki: "Saibe olarak azat edilen köleye onu azat eden efendisi mirasçı olur. Efendisi yoksa onun adına Müslümanlar (beytülmal) mirasçısı olur."

 

 

 

16226- İbn Cüreyc anlatıyor: Ata (b. Ebi Rebah): "ibn Ebi Alkame'nin efendisi Tarık, Şam'a götürülen bir aileyi satın alıp azat etti. Bunun üzerine bu aile Yemen'e döndü" dedi. Ona: "Saibe olarak mı, yoksa normal bir şekilde mi azat etti?" diye sorduğumda, Ata: "Saibe olarak azat etti" dedi ve şöyle devam etti: "Azat ettiği bu aile geriye onaltı bin veya onyedi bin dirhem bırakarak öldüler. Tarık'a bu yönde bir mektup yazılıp bu dirhemleri alması istenince Tarık bunları almayı kabul etmedi. Ya'la bu konuda Ömer b. elHattab'a bir mektup yazıp durumu bildirince, Hz. Ömer: "Malı Tarık'a, alması için arzedin, şayet kabul etmezse o malla köle satın alıp azat edin" şeklinde bir cevap yazdı. 

 

Tahric: Said b. Mansur (3/222), Ebu Bişr kanalıyla Ata'dan ve Beyhakı (10/300), farklı kanal ve lafızlarla rivayet ettiler.

 

 

 

16227- İbn Cüreyc der ki: Süleyman b. Musa'nın şöyle dediğini işittim:

"Ömer b. Abdilazız kimsenin velayetine girmeden ölen saibenin mirasının müminlere (beytülmala) ait olduğuna, diyetini de bütün Müslümanların ödemesi gerektiğine dair bir mektup yazdı."

 

Süleyman b. Musa der ki: "saibe olarak azat edilen köle vela hakkını dilediği kişiye verebilir. Şayet vela hakkını kimselere vermemişse velayeti bütün müminlerindir. imam (halife) ona varis olup diyetini öder."

 

 

 

16228- İbn Cüreyc der ki: Kişinin kölesini saibe olarak azat etmesindeki uygulama (sünnet) konusunda İbn Şihab: "Efendisinin onun üzerinde vela hakkı yoktur. Müslümanlar (beytülmal) ona mirasçı olur, diyetini öderler" dedi.

 

 

 

16229- Ömer b. el-Hattab der ki: "Saibe ile sadaka (karşılık olarak kıyametteki) günleri içindir."

 

 

 

16230- Ammar bildiriyor: "ibn Ömer, azat ettiği saibeden miras olarak kendisine kalan dinarlarla köle satın alıp azat etti."

 

Tahric: Beyhakı (12/302), aynısını Bekr b. Abdillah el-Müzeni kanalıyla İbn Ömer'den rivayet etti.

 

 

 

16231- Sevri der ki: "Süleyman et-Teymı'nin bana bildirdiğine göre Bekr b. Abdillah el-Müzeni de İbn Ömer'den aynısını rivayet etmiştir.''

 

Tahric: Beyhakı, Yezid kanalıyla et-Teymı'de rivayet etti.

 

 

 

16232- İbn Sirin bildiriyor: "Ebu Huzeyfe'nin evlatlığı Salim'i Ensar'dan bir kadın azat etmişti. Salim, Yemame savaşında öldürülünce mirası onu azat eden Ensarlı kadına veya onun oğluna verildi. ''

 

Tahric: Beyhaki (10/300), İsmail b. Eyyub ve Seleme b. Alkame kanalıyla İbn Sirin'den rivayet etti.

 

 

 

16233- Amir eş-Şa’bi bildiriyor: "Ebu Huzeyfe'nin evlatlığı Salim'i Ensar'dan bir kadın azat etmişti. Salim, Yemame savaşında öldürülünce Hz. Ömer bu kadını mirası almak için çağırdı. Ancak kadın: "Ben onu Allah rızası için azat ettim" dedi ve mirası almayı kabul etmedi.

 

 

 

16234- Abdullah b. Avn der ki: Şa'bi'ye: "Ebu'I-Aliye malının tümünü vasiyet etti. Daha önceden de saibe olarak köle azat etmişti" dediğimde:

"Bunu yapma hakkı yoktur" karşılığını verdi.

 

 

 

16235- Ma'mer bildiriyor: Zühri'ye: "Kölesini saibe olarak azat eden kişi vela hakkını dilediği kişiye verebilir mi?" diye sorduğumda: "Saibe olarak azat edildikten sonra efendisinin onun üzerinde bir hakkı olmaz. Böylesi bir azatlıya mirasçı olan ve diyetini ödeyen kişi yetkili kişidir" dedi.

 

 

 

16236- İbn (üreye bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Saibe olarak azat edilen köle dilediği kişinin velayetine girebilir mi?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Evet, girebilir. Bu şekilde azat edilen kişinin istediğinin velayetine girebileceği söylenirdi. Ancak bunu yapabilmesi için de efendisi onu azat ederken: ''Vela hakkından ve seni himayeden beriyim'' demesi gerekir." Daha sonra Ata'ya aynı şeyi sorduğumda şöyle dedi: "Bizim bildiğimiz efendisi onu azat ederken: ''Sen saibe olarak hürsün!'' dediği zaman azatlı dilediği kişinin velayetine girebilir. Efendisi onu azat ederken:

 

''Dilediğin kişinin velayetine girebilirsin'' demese de ''Saibe olarak hürsün'' dediği zaman azat edilen kişi dilediği kişinin velayetine girebilir." Ata'ya: "Kişinin kölesine: ''Sen hürsün'' demesi ile ''Sen saibesin'' demesi arasında ne gibi bir fark var ki?" diye sorduğumda: "saibe olarak azat etmesi, onu tamamen özgür ve kendi haline bırakmasıdır" dedi.

 

Ona: "saibe olarak azat edilen kişi, başkalarının velayetine girmeden ölürse miras durumu ne olur?" diye sorduğumda: "Kendisini azat eden kişinin ondan geriye kalan malı alması istenir. Şayet almazsa bu malla köle satın alınıp azat edilir" dedi. Amr b. Dınar da bu konuda bana: "Ben de bu şekilde yapılacağını düşünüyorum" dedi. Ata'ya: "O zaman onu azat eden kişi, ondan gelecek çocuklara da mirasçı olur, değil mi?" dediğimde: "Evet!" karşılığını verdi. Ona: "O zaman Ömer b. Abdilazız'in böylesi bir durumda azatlının mirasının müminlerin (beytülmalın) olacağı konusundaki mektubu nerede kalıyor?" diye sorduğumda, böylesi bir durumda onu azat kişiye mirasını alması yönünde teklif edileceği dışında başka bir görüşü kabul etmedi. Ona: "Ama onu Allah rızası için azat etmişti. Allah için olan bir şeyi nasıl alabilir?" diye sorduğumda: "Saibe olarak değil de Allah rızası için onu azat eden kişi nasıl mirasçı oluyorsa bu da olur" karşılığını verdi.

 

 

 

16237- Abdullah b. Şeddad b. el-Had der ki: Ebu Huzeyfe'nin evlatlığı olan Salim, Yemame savaşında öldürüldü. Öldüğünde geriye mal da bırakmışt!. Bu mal onu azat eden Ensar'dan Amre adında bir kadının asebesine götürülünce: "Salim saibe olarak azat edilmişti" dediler ve ondan geriye kalan malı almak istemediler. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Bu malı harcayıp bitirene veya ölene kadar (Salim'in) annesi için saklayın" dedi. 

 

Tahric: Darimi (s. 400), Ebu Şihab kanalıyla Ebu İshak eş-Şeybanı' den ve Beyhaki (10/303), aynı isnadla kısa bir metinle rivayet ettiler.

 

 

 

Vela Hakkının Ölüye En Yakın Olana Ait Olması

 

16238- ibrahim(- Nehai) bildiriyor: "Hz. Ali, Hz. Ömer ve Zeyd b. Sabit vela hakkının ölen kişinin en yakın olan akrabasına geçeceğini söylerlerdi."

Süfyan da bunu açıklarken şöyle demiştir: "Adamın biri ölüp de geriye iki oğul ve azatlı köleler bıraksa, sonra bu iki oğuldan biri geriye erkek evlatları bırakıp ölse, azatlıların vela hakkı çocukların amcası olan diğer kardeşe geçer. Sonradan bu amca da geriye beş çocuk bırakıp ölse, ilk ölen kardeşin de yedi çocuğu olsa bu durumda vela hakkı oniki hisseye bölünür. Sanki dede ölmüş de torunlar ona mirasçı olmuş gibi olurlar."

 

 

 

16239- ibrahim en-Nehai bildiriyor: Hz. Ali ile Zeyd b. Sabit, ölüp de geriye anne-bababir erkek kardeş ile bababir erkek kardeş ve azatlı köle bırakan kişi konusunda vela hakkının sadece anne-bababir olan erkek kardeşe geçeceğine hükmedip şöyle dediler: "Şayet anne-bababir erkek kardeş de ölürse vela hakkı bababir erkek kardeşe geçer. Şayet bababir erkek kardeş geriye erkek çocukları bırakıp ölürse vela hakkı eğer varsa anne-bababir erkek kardeşin erkek çocuklarına geçer." 

 

Tahric: Beyhaki (10/303), İbnu'l-Mübarek kanalıyla Ma'mer' den rivayet etti.

 

 

 

16240- Ma'mer, Zühri ile Katade'nin bu konuda aynı şeyi söylediklerini rivayet etmiştir.

 

 

 

16241- Ma'mer der ki: İbn Tavus'a: "Vela hakkını elinde bulunduran iki kardeşin de ölmesi durumunda birinin on, diğerinin de bir oğlu olsa vela hakkı ikiye mi bölünür?" diye sorduğumda: "Babam böylesi bir durumda vela hakkının onbir hisseye bölüneceğini söylerdi" karşılığını verdi.

 

 

 

16242- Başka bir kanalla İbn Tavus'tan aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

 

16243- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Adamın biri geriye iki oğul ile azatlı köleler bırakıp ölse, daha sonra bu oğullarından biri geriye erkek çocukları bırakıp ölse, aynı zamanda babalarına ait azatlı kölelerden bazıları da ölse vela hakkı durumu ne olur?" diye sorduğumda: "Azatlının üzerinde kimin daha fazla hakkı varsa azatlıya da o mirasçı olur" dedi. Ona:

"Bunu kime dayanarak söylüyorsun?" diye sorduğumda da: "Bizden önceki insanların bu konudaki uygulamasının böyle olduğunu gördük" dedi.

 

 

 

16244- İbn Tavus'un bildirdiğine göre babası (Tavus) şöyle derdi: "Oğulları ve azatlısı olan biri öldükten sonra anne-bababir olan oğullarından biri de geride erkek çocukları bırakarak ölürse, onun da ardından azatlı olan köle ölürse anne-bababir olan diğer kardeşler azatlıya mirasçı olurlar, Ölen kardeşin oğulları azatlıya mirasçı olamazlar."

 

 

 

16245- Ata (b. Ebi Rebah) bildiriyor: Abdullah b. Abdirrahman b. Ebi Bekr, müminlerin annesi Hz. Aişe'ye mirasçı oldu. Babası Abdurrahman da Hz. Aişe'den önce ölmüştü. Abdullah b. Abdirrahman bu şekilde Hz. Aişe'ye mirasçı olduktan sonra o da geriye iki erkek çocuğu bırakarak öldü, (Abdullah'ın kardeşi) Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekr hayattayken Hz. Aişe'nin azatlısı Zekvan ölünce ibnu'z'Zübeyr, Abdullah'ın oğullarını azatlıya mirasçı kıldı. Mirası yeğenlerinden daha fazla haketmesine rağmen Kasım'a bu mirastan bir şey vermedi. ı ibnu'z-Zübeyr'in bu paylaşımı eleştirilip Kasım da bu konuda söylenmeye başlayınca, ibnu'z-Zübeyr: "Bu şekilde konuşarak neyi amaçlıyor?" dedi.

 

 

 

16246- Abdullah b. Ebi Muleyke anlatıyor: Kasım b. Muhammed, Hz. Aişe'nin ölen azatlısının mirası konusunda Abdurrahman b. Ebi Bekr'in torunlarıyla (Abdullah b. Abdirrahman'ın oğulları) ibnu'z-Zübeyr'in yanında davalaştı. Kasım akrabalık olarak Hz. Aişe'ye diğerlerinden daha yakındı. Abdurrahman, Hz. Aişe'nin anne-bababir kardeşiydi. ibnu'z-Zübeyr bu davada azatlının mirasının Abdullah b. Abdirrahman'ın oğullarına verilmesine hükmetti. Oysa Abdullah'ın çocuklarının Kasım'a (amcalarına) göre Hz. Aişe'ye akrabalıkları daha uzaktı; zira arada baba vardı. ibnu'z-Zübeyr böylesi bir hüküm verdikten sonra da iyice bilmediği bir konuda hüküm vermiş olma endişesini de taşıdı. Abdulmelik zamanında Kasım'a: "Veğenlerinle bu konuda tekrar davalaş, hala hakkını alabilirsin!" denilince, Kasım: "Zamanında davalaşmıştım. Şayet bana bir şey verilecek olsaydı o zamanlardan verilirdi. Şimdi artık bu konuda bir daha davalaşmam" karşılığını verdi.

 

Tahric: Beyhaki (10/305), İsmail kanalıyla Eyyub'dan kısa bir metinle rivayet etti.

 

 

 

16247- İbn Cüreyc der ki: "Babamın bana bildirdiğine göre Abdulmelik b. Mervan vela hakkını miras yoluyla devrederdi."

 

 

 

16248- İbn Cüreyc bildiriyor: Amr b. Şuayb'ın zikrettiğine göre yanlarında Ömer b. el-Hattab tarafından Amr b. el-As'a yazılan bir mektupta şöyle yazılıydı: "Babanın azatlıları ve iki oğlu varken ölmesi halinde vela hakkı iki oğlun olur. Oğullardan birinin geriye erkek çocuklar bırakarak ölmesi, aynı zamanda azatlılardan birinin ölmesi durumunda ölen oğlun oğlu babasının vela hakkı üzerinden payı oranınca hisse sahibi olur. Vela hakkı tamamıyla amcaya bırakılmaz." Amr b. Şuayb'ın zikrettiğine göre Ömer b. el-Hattab mirasta vela hakkını mal gibi saymıştır.

 

 

 

16249- İbn Cüreyc der ki: "Abdullah b. Şübrüme'den işittiğime göre Hz.

Ali, Abdullah b. Mes'ud ve Zeyd b. Sabit, mirasın akrabalık yoluyla ölen kişinin en yakın akrabasına geçmesi gibi vela hakkının da bu şekilde ölenin en yakın akrabasına geçeceğini, vela hakkını elinde bulunduran kişinin ölmesiyle bu hakkın ölmeyeceği, ölen kişiye en yakın olana devredileceği yönünde hüküm vermişlerdir."

 

 

 

16250- Sevri der ki: "Köle azat etmiş sonrasında ölmüş olan kadının oğlu ve oğlunun da erkek oğulları ölmüş ise azatlının vela hakkı annenin asabesine geçer."

 

 

 

16251- ibrahim(- NehaI) bildiriyor: (Kadı) Şureyh: "Vela konusunda malda olduğu gibi hüküm verilir, vela hakkını elinde bulunduran kişinin ölmesiyle bu hak ölmez" derdi.

 

Abdurrezzak der ki: "Ancak Süfyan'ın yanında bu konuda daha önce ifade edilen görüş daha makbüldür."

 

 

 

16252- Sevri der ki: "iki kardeş bir köleyi azat ettikten sonra kardeşlerden biri geriye erkek çocuklar bırakarak öldüğü zaman vela hakkı ölen kardeşin oğulları ile amcaları arasında yarı yarıya paylaştırılır."

 

 

 

16253- Zühri der ki: "Kadın, vela hakkı oğlunun olması şartıyla bir köleyi azat ettiği zaman çocuklarından erkek bulunduğu sürece bu hak onların olur. Erkek çocuklar bittiği (öldüğü) zaman vela hakkı annenin asabesine geçer."

 

 

 

16254- Abdurrezzak der ki: "Bana bildirilene göre Katade de bunu Hilas b. Amr kanalıyla, Hz. Ali'den rivayet etmiştir."

Ma'mer der ki: Katade'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri) ile ibnu'lMüseyyeb: "Böylesi bir durumda vela hakkı oğulların oğullarına geçer" demişlerdir. 

Abdurrezzak ekledi: "ibn Cüreyc de aynı şeyi söylemiştir."

 

Tahric: Darimı' de (s. 408) geçtiğine göre Hasan( -1 Basri), kadının geride azatlı bırakarak ölmesi konusunda: "Vela hakkı oğullarına geçer. Oğullarının ölmesi durumunda bu hak kadının asabesine döner" demiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kadının Mirası; Kölenin Kendini Satın Alması