musannef Abdurrezzak |
Talak |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kadının Kocasının Ölüp
Ölmediğini Bilmemesi
12317- ibnu' I-Müseyyeb
bildiriyor: "Hz. Ömer ile Hz. Osman kocası ortadan kaybolmuş kadının dört yıl
dört ay on gün beklemesi gerektiğine sonra da isterse evlenebileceğine
hükmettiler. Evlendikten sonra ilk kocasının ortaya çıkması halinde de mehri
geri alma ile karısını döndürme arasında muhayyer bırakılacağını
söylediler."
Tahric: Beyhaki'nin (7/445)
bildirdiğine göre bunu Ebu Ubeyd, Evzai kanalıyla Zühri'den kısa metinle ve
Malik, İbnu'l-Müseyyeb kanalıyla Ömer'den kısa bir metinle rivayet ettiler.
12318- İbn Şihab
(ez-ZührT) bildiriyor: "Hz. Ömer ile Hz. Osman ortadan kaybolmuş kocanın
mirası konusunda, karısının dört yıl beklemesinin ardından taksim edileceğine
hükmettiler. Dört yıl geçtikten sonra da karısının ayrıca dört ay on gün iddet
bekleyeceğini söylediler."
12319- Amr b. Dinar
bildiriyor: "Hz. Ömer kocası ortadan kaybolan kadının velisine kadını
boşamasını söyledi."
12320- Yunus b. Habbab
bildiriyor: Mücahid, ortadan kaybolan bir kocadan naklediyor: Vadinin birine
girdiğimde cinler beni ele geçirdi. Karım benim ortadan kayboluşumun üzerinden dört
yıl geçtikten sonra durumunu sormak üzere Hz. Ömer'in yanına geldi. Hz. Ömer,
bunu kendisine haber ettiği gün itibariyle dört yıl beklemesini söyledi. Bu
süre geçtikten sonra velilerimden birini çağırdı ve karımı boşamasını söyledi.
Boşandıktan sonra dört ay on gün daha beklemesini emretti. Daha sonrasında ben
geldiğimde karım evlenmişti. Bunun üzerine Hz. Ömer beni karımı geri alma ile
ona verdiğim mehri geri alma arasında muhayyer bıraktı."
12321- Abdurrahman b.
Ebi Leyla anlatıyor: Kadının birinin kocası ortadan kayboldu. Kadın dört yıl
bekledikten sonra durumunu Ömer b. el-Hattab'a anlattı. Hz. Ömer, bunu
kendisine haber ettiği gün itibariyle dört yıl beklemesini söyledi. Kocasının
gelmemesi ve ondan haber alamaması halinde dört yıl sonra evlenenebileceğini de
bildirdi. Kadın evlendikten bir süre sonra kaybolan kocası geri döndü. Evinin
kapısını çalarken veya evine giderken ona: "Karın senden sonra başkasıyla
evlendi" dediler. Adam durumu soruşturunca olanları kendisine anlattılar.
Adam Ömer b. el-Hattab'a geldi ve: "Karımı elimden alan ve beni ondan
ayırana karşı bana yardımcı ol" dedi. Hz. Ömer durumdan endişeye kapıldı
ve: "Bunu yapan kim?" diye sordu. Adam: "Ey müminlerin emiri! O
kişi sensin!" deyince, Ömer: "Nasıl oldu?" diye sordu. Adam:
"Cinler beni kaçırdı ve uzun bir süre başıboş bir şekilde bilmediğim
yerlerde dolaşıp durdum. Geri döndüğümde karımın başkasıyla evli olduğunu
gördüm. Bunun emrini de senin verdiğini söylediler" karşılığını verince,
Hz. Ömer: "İstersen karını sana geri veririrz, istersen de seni başkasıyla
evlendiririz" dedi. Adam: "Olur, beni başkasıyla evlendir"
karşılığını verince Hz. Ömer adama cinleri sormaya, adam da anlatmaya
başladı.
Tahric: Said b. Mansur
(3/1749), Ebu Nadra kanalıyla Abdurrahman b. Ebi Leyla'dan ve Beyhaki (7/446)
rivayet ettiler.
12322- Abdurrahman b.
Ebi Leyla anlatıyor: Ensar' dan bir adam kabilesinin mescidinde yatsı namazını
kılmak için evden çıkınca kaçırıldı. Karısı Ömer b. el-Hattab'a gelip durumu
anlattı. Hz. Ömer adamın kabilesini çağırıp durumu sorunca onlar da kadını
doğruladı. Bunun üzerine Hz. Ömer kadının dört hac (yıl) beklemesini söyledi.
Aradan dört yıl geçtikten sonra kadın tekrar yanına geldi. Hz. Ömer onun
evlenebileceğini söyleyince kadın başkasıyla evlendi. Daha sonra kadının
kaybolan kocası ortaya çıktı. Hz. Ömer'e gelip: "Ben karımı boşamadım!
Ölmedim de!" diye bağırmaya başladı. Hz. Ömer: "Bu kim?" diye
sorunca, oradakiler: "Bu, zamanında ortadan kaybolan adam" dediler.
Bunun üzerine Hz. Ömer karısını geri alma ile ona verdiği mehri geri alma
arasında adamın bir tercih yapmasını istedi.
Daha sonra başına
gelenleri sorunca adam: "Cinlerden bir kabile beni kaçırdı. Bunca zamandır
onların içinde yaşıyordum" dedi. Hz. Ömer:
"Yiyeceğiniz
neydi?" diye sorunca, adam: "Üzerine Allah'ın adının anılmadığı her
şey ve bakla" dedi ve şöyle devam etti: "Sonra Müslüman cinlerden
olan bir kabile onlara saldırdı ve elde ettikleri esirlerden biri de ben oldum.
Bana: ''Hangi dindensin?'' diye soduklarında: ''Müslümanım'' karşılığını verdim.
Bana: ''Sen de bizim dinimizdensin. istersen aramızda kal, istersen de seni
kabilene geri gönderelim'' diklerinde, ben: ''Beni geri yollayım) dedim. Bunun
üzerine yanıma birkaç kişi verip gönderdiler. Gündüzleri karşılıklı sohbet
ederek yol alıyorduk. Geceleri ise rüzgar sesini takip ediyordum. Bu şekilde de
buraya yanınıza geldim."
ibn Cüreyc der ki: Ebu
Kaza'a ise bunu rivayet ederken şu ifadelerle aktarmıştır: Hz. Ömer adama:
"Nerdeydin?" diye sordunca, adam: "Kafir cinler beni kaçırdı.
Yeryüzünde beni dolaştırıp durdular ki sonunda içinde Müslüman cinlerin de
bulunduğu bir eve geldik. Onlar da beni buraya getirdiler" dedi. Hz. Ömer:
"Bizimle hangi yiyecekleri paylaşıyorlar?" diye sorunca, adam:
"Üzerine Allah'ın adının anılmadığı yiyecekler ile yere düşen
yiyecekleri" karşılığını verdi. Bundan dolayı Hz. Ömer: "Elimden
geldiği kadarıyla yere yemek düşürmemeye çalışıyorum" derdi.
12323- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Ömer b. el-Hattab, kocası ortadan kaybolan ve başına gelenleri
bilmeyen kadın hakkında dört yıl beklemesine, dört yıl geçtikten sonra
(kocasının dönmemesi halinde) kocası vefat eden kadının iddetini tutmasına ve
ondan sonra da isterse evlenmesine hükmetti."
Tahric: Malik, Yahya'dan
farklı bir lafızla rivayet etti.
12324- Hz. ümer der ki:
"Kocası ortadan kaybolan kadın dört yıl bekler."
12325- Eyyub anlatıyor:
Velid, Haccac'a: "Bir süre ortadan kaybolan sonra da geri döndüğünde
karısının başkasıyla evli olduğunu gören kişinin durumunu senin oradakilere
sor" şeklinde bir mektup yazdı. Haccac bunu Ebu Melih b. Usame'ye sorunca,
Ebu Melih şöyle dedi:
Süheyme binti Ömer
eş-Şeybaniyye'nin bana bildirdiğine göre kendisi kocasını çıktığı savaşlardan
birinde kaybetmişti. Ama bu savaşta ölüp ölmediğini de bilmiyordu. Dört yıl
bekledikten sonra kocasından haber gelmeyince evlendi. Ancak evlendikten sonra
da ortadan kaybolan ilk kocası çıkageldi. Bunun üzerine her iki kocası da yola
düşüp Hz. Osman'a gittiler. Onu evde muhasara altında olduğunu gördüler.
Başlarından geçeni anlatıp hüküm vermesini istediler. Hz. Osman: "Bu
olanlara (yani kuşatma halinde ev hapsinde olmama) rağmen mi hüküm
vereyim?" diye sorunca, adamlar:
"Böylesi bir olay
başımıza geldi ve hüküm vermen gerekiyor!" dediler. Bunun üzerine Hz.
Osman kadının ilk kocasının karısını geri alma ile ona verdiği mehri geri alma
arasından bir tercih yapmasını istedi. Ancak çok geçmedi Hz. Osman öldürüldü.
Bunun üzerine yola düşüp
Kufe'de bulunan Hz. Ali'nin yanına geldiler ve
ne yapacaklarını ona
sordular. Hz. Ali: "Bu yaşananlara rağmen mi hüküm vereyim?" diye
sorunca, adamlar: "Başımıza gelenleri sana anlattık ve mutlaka hüküm
vermeni istiyoruz" dediler ve daha önce Hz. Osman'ın bu konuda verdiği
hükmü de bildirdiler. Hz. Ali: "Ben de bu konuda Osman'ın söylediğinden
başka bir şey görmüyorum" deyince, ilk koca karısına verdiği mehri geri
almayı seçti. Suheyme dedi ki: "Mehri geri verirken ikinci kocama ikibin
dirhemle ben de yardımcı oldum, zira mehrim dörtbin dirhemdi. Eski kocam
yokluğunda evlenen cariyeleri ile onlardan olan çocuklarını da geri
döndürdü." Velid daha sonra Ebu Melih'in böyle dediğini kendisi de
öğrendi.
12326- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: "Kocası savaşta kaybolan kadın bir yıl, savaş dışında kaybolan
kadın ise dört yıl bekler."
12327- Ata (b. Ebi
Rebah) der ki: "Kadın kocasının ortadan kaybolduğunu yetkiliye bildirdiği
andan itibaren dört yıl bekler. Dört yıl geçtikten sonra kocası dönmezse
boşanmanın daha sağlam olması için kocasının velisi onu boşar. Ancak daha sonra
kocası gelip de onunla tekrar evlenmek istediği zaman daha önce velisi
tarafından yapılan boşama buna engel olmaz. Dört yıl geçtikten sonra da kocası
ölmüş kadının iddetini bekler. Sürenin geçmesinden sonra ilk kocası gelip de
onu geri almayı seçerse kadın da ilk kocasını seçmelidir. Ancak ilk kocası
verdiği mehri almayı seçerse kadın bunu kendi malından öder ve artık bir daha
iddet beklemez. Yeni kocasının yanında yaşamaya devam eder."
12328- Ma'mer der ki:
Zühri: "ilk kocanın mehri seçmesi durumunda bunu ikinci koca öder" dedi.
Ancak biz mehri kadının ödemesi gerektiğini düşünüyoruz ki iki görüş içinde bu
bizim için daha makbüldür.
12329- Katade der ki:
"Kadın kocasının ortadan kaybolduğunu yetkiliye bildirdiği andan itibaren
dört yıl geçtikten sonra kayıp kocanın terekesi mirasçılar arasında
paylaştırılır."
12330- Hakem b. Uteybe
bildiriyor: Kayıp kocanın karısı konusunda Hz.
Ali: "Başına bir
musibet gelmiş kadındır. Bundan dolayı kocasının ölüm veya boşama haberi gelene
kadar sabretsin" dedi.
Tahric: Said b. Mansur
(3/1752), mana olarak aynısını "Mansur-Ali" kanalıyla rivayet etti.
12331- Hz. Ali der ki:
"Böylesi bir durumda kadın kocasının ölü mü, yoksa diri mi olduğunu
öğrenene kadar sabredip bekler."
12332- Hz. Ali der ki:
"Böylesi bir kadın başına bir musibet gelmiş bir kadındır. Bundan dolayı
kocasının ölüm veya boşama haberi gelene kadar sabretsin."
12333- İbn Cüreyc der
ki: "Bana ulaşana göre İbn Mes'ud da bu konuda Hz. Ali'ye katılmış ve
kadının kocasından haber gelene kadar beklemesi gerektiğini söylemiştir."
12334- ibrahım(-i NehaI)
der ki: "Böylesi bir kadın başına bir musibet gelmiş bir kadındır. Bundan
dolayı kocasının ölüm veya boşama haberi gelene kadar sabretsin.''
Tahric: Said b. Mansur
(3/1754), "Huşeym-İbrahim" kanalıyla rivayet etti.
12335- ibrahım(-i Nehai)
der ki: "Böylesi bir durumda kadın, kocasının ölü mü, yoksa diri mi
olduğunu öğrenene kadar sabredip bekler."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: