musannef

Abdurrezzak

Meğazi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hz. Ali ile Abbas'ın Tartışması

 

9772- Malik b. Evs b. el-Hadesan en-Nadrı anlatıyor: Ömer b. el-Hattab bana haber yollayarak, kabilemden bazı ailelerin Medine'ye geldiklerini, yardım olarak onlara bir şeyler verileceğini, gidip bunları onlar arasında paylaştırmamı istedi. "Ey müminlerin emiri! Bu konuda başkasını görevlendirsen" dediğimde, bana: "Be adam! Sen all" karşılığını verdi. Bu şekilde aramızda konuşurken azatlısı (Yerfa) geldi ve: "Osman, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebi Vakkas ve Zübeyr b. el-Avvam geldiler. Girsinler mi?" dedi. Aralarında Talha'yı zikredip zikretmediğini hatırlamıyorum. Ömer:

 

"Girmelerine izin ver" karşılığını verince girdiler. Bir müddet sonra hizmetçi yine geldi ve: "Abbas ve Ali geldiler, girsinler mi?" diye sordu. Ömer:

"Girmelerine izin ver" karşılığını verince girdiler. Bir süre geçtikten sonra Abbas: "Ey müminlerin emiri! Benimle şu adamın arasında hükmet!" dedi. Ali ile Abbas, Yüce Allah'ın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimet (fey') olarak ihsan ettiği Nadır oğullarının malları konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Abbas öyle deyince orada bulunanlar da: "Evet! Ey müminlerin emiri! Aralarında hükmet ve onları rahatlat, zira anlaşmazlıkları pek uzun sürdü" dediler.

 

Ömer: "izniyle göğün ve yerin durduğu Yüce Allah aşkına doğru söyleyin! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bizler miras bırakmayız. Bizden geriye kalanlar sadakadır'' buyurduğunu biliyor musunuz?" deyince, Oradakiler:

 

"Evet, öyle buyurdu!" karşılığını verdiler. Ömer, Ali ve Abbas'a aynı şeyi söyleyince, onlar da: "Evet, öyle buyurdu" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: "Ben size bu fey' konusunu anlatayım. Yüce Allah fey' konusunda başka hiç kimseye vermediği bir imtiyazı Resulüne vermiş ve: "Ey inananlar! Onların mallarından, Allah'ın Peygamberine verdiği şeyler için siz ne at ve ne de deve sürdünüz; fakat Allah peygamberlerine, dilediği kimselere karşı üstünlük verir. Allah herşeye Kadir'dir"[Haşr, 6] buyurmuştur. Bu da sadece Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) has bir şeydi. Sonra Vallahi Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu malları paylaştırırken kendini size tercih etmedi. Kendisi alıp da size vermemezlik etmedi. Aksine bu mallardan size verdi ve aranızda paylaştırdı ve o mallardan geriye işte bu kadarı kaldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu mallardan ailesinin yıllık nafakasını verir, geriye kalanını da beytülmala katardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene dek bunu uyguladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince Ebu Bekr: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vekili benim. Bu mallar konusunda Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne yaptıysa ben de aynısını yapacağım" dedi.

Sonra Ömer, Ali ve Abbas'a dönerek şöyle devam etti: "Siz ise onun bu konuda haksız davrandığını ve günaha girdiğini söylüyorsunuz! Oysa Yüce Allah onun bu konuda doğrusunu yaptığını, dürüst davrandığını ve hakka tabi olduğunu bilmektedir. Ebu Bekr vefat edince vekil ben oldum ve halifeliğimin ilk iki yılında bu malların tasarrufu konusunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr'in uygulamasını devam ettirdim. Siz ise benim bu konuda haksız davrandığımı ve günaha girdiğimi söylüyorsunuz! Oysa Yüce Allah benim bu konuda doğrusunu yaptığımı, dürüst davrandığımı ve hakka tabi olduğumu bilmektedir." Sonra Abbas'ı kastederek: "Sonrasında bu adam geldi ve kardeşinin oğlunun mirasını benden istedi" dedi. Sonra Ali'yi kastederek: "Sonrasında bu geldi ve karısının babasından olan mirasını benden istedi" dedi ve şöyle devam etti: "Ben her ikinize de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bizler miras bırakmayiZ. Bizden geriye kalanlar sadakadır'' buyurduğunu söyledim. Bu malları size vermeyi uygun gördüğümde size dedim ki: "isterseniz bu malları size vereyim ancak, bu malları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in sarfettiği gibi ve halife olduğumdan beri benim de sarfettiğim gibi sarfedeceğinize dair Yüce Allah adına söz ve ahit verirseniz size veririm" dedim. Siz de bana: "Dediğin şekilde bu malları bize ver" karşılığını verdiniz. Şimdi bu mallar konusunda size farklı bir hüküm vermemi mi istiyorsunuz? Göğün ve yerin izniyle durduğu Yüce Allah'a andolsun ki verdiğim hükümden başka bir hüküm vermem. Eğer bu mallar konusunda çaresiz kaldıysanız malları bana geri iade edin, bu yükten sizi kurtarayım."

 

Ancak mallar konusunda Ali baskın çıkınca malların tasarrufu Ali'de kaldı. Ondan sonra bu malların tasarruf hakkı Hasan'a, ondan sonra Hüseyin'e, ondan sonra Ali b. Hüseyin'e, ondan sonra Hasan b. Hasan'a, ondan sonra da Zeyd b. Hasan'a geçti.

Ma'mer der ki: "Ondan sonra bu malların tasarrufu Abdullah b. Hasan'a geçti. Abdullah'tan sonra da Abbas oğullarının eline geçti."

 

Tahric: Buhari (6/124), Malik kanalıyla Zühri' den; farklı kanallarla Müslim (2/90) ve yine farklı kanallarla Buhari (12/4) rivayet etti. - Buhari (7/236), Nadir oğulları savaşının son kısmında rivayet etti.

 

 

 

9773- Urve ve Amra şöyle dediler: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımları, Ebu Bekr'e haber gönderip Allah'ın Resulü'nde olan miraslarını istediler. Bunun üzerine Hz. Aişe onları çağırıp: "Allah'tan korkmuyormusunuz? Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bize mirasçı olunmaz. Bizim bıraktığımız sadakadır'' buyurmadı mı?" dedi. Bunun üzerine Aişe'nin sözüne razı oldular ve miras istemekten vaz geçtiler.

 

Tahric: Buhari (12/5) ve Müslim (2/91), her ikisi de "Malik-Urve" kanalıyla ve yine Buhari (7/236), Salih kanalıyla Zühri'den rivayet ettiler.

 

 

 

9774- Hz. Aişe anlatıyor: Hz. Fatıma ile Abbas, Resülullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalan mirası istemek üzere Ebü Bekr'e geldiler. Miras olarak Fedek'teki arazi ile Hayber'den elde edilen ganimetlerin beştebirinden kendisine düşeni istiyorlardı. Ebü Bekr şu karşılığı verdi: "Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Bizler miras olarak bir şey bırakmayız. Geriye bıraktıklarımız bir sadakadır, ancak Muhammed'in ailesi bunlardan yiyebilirler" buyurduğunu işittim. Vallahi bir konuda Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı bir şeyi ben de yapmaktan geri durmam!" Fatıma da bu yüzden Eba Bekr'e küstü ve vefat edinceye kadar da onunla konuşmadı. Vefat ettiği zaman kocası Hz. Ali gece vakti onu defnetti. Bu konuda Ebü Bekr'e haber vermedi. Fatıma henüz hayattayken insanların Ali'ye karşı bir teveccühü bulunuyordu. Ancak Fatıma vefat edince insanlar eskisi gibi ona teveccüh göstermez oldu. Fatıma, Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra altı ay yaşadı ve sonrasında o da vefat etti.

 

Ma'mer der ki: Adamın biri Zühri'ye: "Ali altı ay boyunca Ebü Bekr'e biat etmedi mi?" diye sorunca, Zühri: "Evet, etmedi. Ali biat edene dek Haşim oğullarından da kimseler biat etmedi. Ali insanların ona teveccüh göstermediğini görünce Ebü Bekr'le anlaşma yoluna gitti ve Ebü Bekr'e haber göndererek, yanlarına gelmesini ancak beraberinde kimseyi getirmemesini istedi. Zira beraberinde sert biri olan Ömer b. el-Hattab'ın da gelmesini istemiyordu. Ömer, Eba Bekr'e: "Yanlarına tek başına gitmemelisin!" deyince Eba Bekr: "Bana ne yapabilirler ki? Vallahi yanlarına tek başıma gideceğim!" karşılığını verdi.

 

Ebü Bekr, Ali'nin yanına gittiğinde Haşim oğulları da yanında toplanmışlardı. Ali b. Ebi Talib konuşmak üzere kalktı; layıkıyla Yüce Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Ey Eba Bekr! Bana biat etmeyişimiz senin faziletini kabul etmediğimizden değildir. Yüce Allah'ın sana vermiş olduğu hayırlı bir şeyde seninle çekişecek değiliz. Ancak sen bu işte bize karşı zor kullandın." Sonrasında Ali, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan akrabalığından ve bu konudaki haklarından bahsetti. Ali konuştukça Ebu Bekr'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Ali konuşmasını bitirince Ebu Bekr konuşmak üzere kalktı. Şehadet getirip Yüce Allah'a layıkıyla hamdu senada bulundu ve şöyle dedi: "Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalarına yakın durmam, benim için kendi akrabalarıma yakın durmamdan daha iyidir. Ancak o mallar konusunda aramızda olanlar için Vallahi haktan ayrılmadım. Ama Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bizler miras olarak bir şey bırakmayız. Geriye bıraktıklanmiZ bir sadakadir. ancak Muhammed'in ailesi bunlardan yiyebilirler'' buyurduğunu işittim. Vallahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu mallar konusunda ne yaptıysa inşaallah ben de aynısını yapıyorum."

 

Sonrasında Ali ona: "Biat için öğle vakti görüşürüz" dedi. Ebu Bekr, öğle namazını kıldırdıktan sonra cemaate döndü. Ali'nin durumunu, bu konudaki mazeretini zikretti ve özrünü kabul etti. Sonra Ali kalktı. Ebu Bekr'in faziletinden, üstünlüğünden, islam' daki geçmişinden bahsetti. Sonra Ebu Bekr'in yanına yaklaşıp ona biat etti. Bunun üzerine Müslümanlar Ali'nin yanına geldiler ve: "En doğrusunu ve en güzelini yaptın" demeye başladılar. "

 

Hz. Aişe der ki: "Hz. Ali bu konuda doğrusunu yapıp, iyi olana yöneldiği için Müslümanlar da ona tekrar teveccüh gösterdiler. ''

 

Tahric: Buhari (7/345), Ukayl kanalıyla Zühri'den ve Müslim 1759 (53), Abdurrezzak kanalıyla rivayet ettiler.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hz. Ömer'in Katili Ebu Lu'lue Hadisesi