musannef

Abdurrezzak

Meğazi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalığının Başlangıcı

 

9754- Esma binti Umeys anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk olarak Meymune'nin evinde hastalandı ve hastalığı şiddetlenip bayıldı. Hanımları istişare edip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağzından ilaç verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayılınca Habeşistan'ı işaret ederek: "Bu, şuradan gelen kadınların işidir" dedi. Esma binti Umeys'in de aralarında bulunduğu hanımları: "Ey Allah'ın Resulü! Sende zatu'l-cenb hastalığının olduğunu tahmin ettik" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, öyle bir hastalıktır ki Allah o hastalığı bana musallat etmez. Evde, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcası -Yani Abbas- dışında o ilaçtan içmeyen kimse kalmayacak" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zorla onlara ilacı içirmesiyle, o gün oruçlu olan Meymune de ilaçtan içmişti.

 

Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Meymune'nin evinde hastalanınca, hanımlarından, hastalığını evimde geçirmesi için izin istedi ve hanımları ona izin verdiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir elini Fadl b. Abbas'ın, diğer elini başka bir adamın üzerine koyarak (onlara dayanıp) ayaklarını sürüyerek çıktı. Ubeydullah der ki: "Bunu İbn Abbas'a anlatınca, bana: "Aişe'nin ismini vermediği o adamın kim olduğunu biliyor musun? O Ali b. Ebi Talib'tir ama Aişe onu hiç sevmezdi" dedi. 

 

Hz. Aişe der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmeden önceki hastalığında: "Üzerime bağları henüz çözülmemiş yedi kırbadan su dökün, belki rahatlar ve insanlara vasiyette bulunabilirim" buyurunca, onu Hafsa'ya ait olan bakır bir leğenin içinde oturttuk ve üzerine su döktük. Leğen taşmaya başlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize işaretle: "Bu kadar yeter" buyurdu, sonra çıktı.

 

Zühri der ki: Babası, tövbesi kabul edilen üç kişiden biri olan Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, sahabeden bir kişiden şöyle bildirdi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O gün insanlara hitab etmek için kalkıp Allah'a hamd ve sena etti ve Uhud'da şehid olanlar için bağışlanma dileyip şöyle dedi: "Ey Muhacirler topluluğu! Siz çoğalırsınız, ama Emar çoğalmaz. Ensar, benim sığındığım sığınağımdır. Onların iyi ve ahlaklı olanlarına saygı gösterip ikramda bulunun, kötülerini de affediniz."

 

Zühri der ki: Bir adamın söylediğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kulu Allah, dünya ile ahiret arasında muhayyer bıraktı. bu kul Rabinin katında olanı tercih etti" buyurunca, Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendini kasdettiğini anlayıp ağladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Yavaş ol" deyip şöyle devam etti: "Ebu Bekr'in kapısı dışında, Mescid'e açılan şu kapıları kapatınız. Sahabeden, Ebu Bekr gibi bana yardımcı olan başka birini bilmiyorum. "

 

Hz. Aişe ve İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalanınca kendisine ait bir abayla yüzünü örtüyor, bayılıp kendine geldikten sonra da: "Allah, peygamberlerinin mezarlarını mescit edinen yahudi ve hıristiyanlara lanet etsin" diyerek abayı kaldırıyordu. Hz. Aişe: "Allah'ın Resulü, onlar gibi yapılmaması konusunda uyarıyordu" demiştir.

 

Zühri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Zem'a'ya: "Halka namaz kılmalarını söyle" buyurunca, Abdullah b. Zem'a çıkıp Ömer b. elHattab ile karşılaştı ve: "Halka namaz kıldır" dedi. Ömer halka açıktan okuyarak namaz kıldırınca -ki Ömer'in sesi gürdü- Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu duyup: "Bu, Ömer'in sesi değil mi?" diye sordu. Yanındakiler:

 

"Evet ey Allah'ın Resulü!" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah ve müminler bunu kabul etmez. Halka Ebu. Bekr namaz kıldırsın" buyurdu. Bunun üzerine Ömer, Abdullah b. Zem'a'ya: "Yaptığın şey ne kadar kötü. Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana namaz kıldırmam için bana söylemeni emrettiğini zannettim" deyince, Abdullah: "Hayır Vallahi, bana kimseye söylememi emretmedi" karşılığını verdi.

 

Hz. Aişe der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı ağırlaşınca: "Ebu Bekr'e söyleyin, halka namaz kıldırsın" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr yufka yürekli biridir. Kur'an okurken göz yaşlarına hakim olamaz. Ebu Bekr'den başkasına emretsen" dedim. Valahi, bunu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerine ilk geçecek kişiyi uğursuz saymalarını istememden dolayı söylemiştir. Aynı şeyi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki veya üç defa tekrar edince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Bekr halka namaz kıldırsın. Muhakkak ki sizler, Yusuf'un sahibeleri takımından Kadınlar gibisinizdir" buyurdu.

 

Enes b. Malik der ki: Pazartesi günü Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) odasının perdesini açıp Ebu Bekr'in halka namaz kıldırdığını gördü.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne baktığımda, tebessüm ederken yüzünün bir mushaf yaprağı gibi (bembeyaz) olduğunu gördüm. Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce neredeyse namazı bozacaktık, Ebu Bekr geriye çekilmeye başlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olduğun yerde dur" diye işaret etti, sonra perdeyi indirdi ve o gün vefat etti. Ömer kalkıp:

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmedi. Hz. Musa'nın kırk gece kavminden ayrılıp Rabbine gittiği gibi, o da Rabbine gitmiştir. Vallahi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşayıp böyle diyen -veya Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldü diyenmünafık adamların ellerini ve dillerini kesmesini umuyorum" dedi.

Abbas b. Abdilmuttalib der ki: Vallahi, Resulullah'ın içimizde ne kadar kalacağını öğreneceğim, dedim ve: "Ey Allah'ın Resalü! Üzerine çıkıp oturacağın bir şeyedinsen ve bununla tozlardan ve hasımlardan korunsan" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onları bırakacağım. Allah beni onlardan rahata erdirinceye kadar giysimi çekiştirsinler topuklanma bassınlar ve tozlan her tarafımı kaplasın" buyurunca, Resulullah' ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda kalacağı sürenin az olduğunu anladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince Ömer kalkıp: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölmedi. Musa'nın baygınlık geçirdiği gibi o da bayıldı. Vallahi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşayıp veya Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldü diyen münafık adamların ellerini ve dillerini kesmesini umuyorum" dedi. Abbas b. Abdilmuttalib kalkıp: "Ey insanlar! Aranızda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmeyeceği hakkında, sizden herhangi birinizde bize söylenecek bir ahdi, sözü var mıdır?" diye sordu. Halk: "Vallahi, hayır" cevabını verince, Abbas şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlar arasındaki bağları birleştirmeden, sonra savaşıp barış anlaşması yapmadan, kadınlarla evlenip boşamadan, kesin deliller ve apaçık bir yol üzere bırakmadan vefat etmedi. Eğer ibnu'I-Hattab'ın söylediği doğruysa, Allah onu bize geri göndermekten aciz değildir. Eğer (ey ibnu'lHattab) dediğin gibi değilse dostumuzla aramızdan çekil(de onu defnedelim). Çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) na'şı da herkesin na'şı gibi bozulabilir. "

 

ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastayken, yanından Abbas ve Hz. Ali çıkınca bir adam onlarla karşılaşıp: "Ey Ebu'I-Hasan! Resulullah nasıl sabahladı?" diye sordu. Ali: "Resulullah iyileşmiş bir şekilde sabahladı" cevabını verince, Abbas, Ali'ye: "Sen üç gün sonra abdü'l-asa (emirkulu, başkasına tabi) olacaksın" deyip şöyle devam etti: "Allah'a yemin ederim ki; ben Abdulmuttalib oğullarının yüzlerinde ölümü görüp anlarım. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hastalığından kalkmayacağından korkuyorum. Gel de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip soralım. Eğer bu iş bizde ise, onu öğrenmiş oluruz. Eğer bizden başkasında olacaksa, bizi insanlara tavsiye etmesini kendisinden isteyelim." Ali: "Peki gidip sorduğumuzda bu işi bize vermezse, sence insanlar bunu bize verir mi. Vallahi bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir zaman sormam" dedi. 

 

Hz. Aişe: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı ağırlaşınca, üç defa:

 

Katade: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediği son söz: ''Kadınlar ve elinizin altındakiler (köleler) konusunda Allah'tan sakınınız'' sözü olmuştur" dedi. 

 

Tahric: Buhari (6/15, 8/133), Hz. Aişe kanalıyla uzun bir şekilde rivayet etti. Farklı kanallarla ve başka bir lafızla İbn Sa'd (2/253, 254) rivayet etti. Buhari (4189), Aişe hadisinden rivayet etti. Metnin çeşitli bölümlerinin şahitleri vardır.

 

 

 

9755- İbn Abbas der ki: Ebu Bekr es-Sıddi'k, Ömer insanlarla konuşurken Mescid'e girdi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği Hz. Aişe'nin odasına girdi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne örtülmüş olan çizgili hırkayı açıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne baktı ve eğilip öptü. Sonra:

 

"Vallahi! Allah seni iki kere öldürmeyecek. Daha sonra hiçbir zaman ölmeyeceğin ölümü tattın" deyip Mescid'e çıktı. Ömer ise insanlarla konuşuyordu. Ebü Bekr: "Otur ey Ömer!" dedi; ama Ömer oturmadı. Ebü Bekr iki veya üç defa söylemesine rağmen Ömer oturmadı. Ebü Bekr kalkıp şehadet getirince insanlar Ömer'i bırakıp Ebü Bekr'e döndüler. Ebü Bekr teşehhüdü bitirince şöyle dedi: "Derim ki: Muhammed'e tapanlar bilsinler ki Muhammed öldü. Allah'a ibadet edenler bilsinler ki, Allah diridir, ölmez." Sonra: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti"[Al-i İmran, 144] ayetini okudu. Ebü Bekr bu ayeti okuyunca insanlar Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğine kanaat getirdiler. Hatta insanlardan biri: "Ebü Bekr okuyuncaya kadar bu ayetin nazil olduğunu bilmiyorduk" dedi.

 

Hz. Ömer der ki: "Vallahi, ben ayaktayken Ebü Bekr bu ayeti okuyunca hemen yere çöktüm ve Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğine kanaat getirdim.''

 

Tahric: Buhari (8/102), Ukayl kanalıyla İbn Şihab'dan ve İbn Sa'd (2/270), Yunus kanalıyla Zühri' den rivayet ettiler.

 

 

 

9756- Enes b. Malik bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği sabah Ömer'in, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberinde halka hitab ettiğini duydum. Ömer, teşehhüdü okurken Ebu Bekr susmuş konuşmuyordu. Sonra Ömer şöyle dedi: "Derim ki: Ben bir şey söyledim, ama durum söylediğim gibi değildir. Vallahi söylediğim şeyi ne Allah'ın Kitab'ından, ne de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında duyduğum bir şeyden dolayı söylemedim. Benim böyle söylememden kastım, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hepimizden sonra vefat etmesini temenni etmemdir. Eğer Muhammed öldüyse, Allah aranızda onunla doğru yolu bulacağınız bir nur bırakmıştır. O da Allah'ın Kitab'ıdır. Ona sıkıca tutununuz ki, Allah'ın, Muhammed'i kavuşturduğu hidayete ulaşasınız. Sonra Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dostu ve mağarada bulunan iki kişiden ikincisidir. O sizin işlerinizi görmeye insanların en layığıdır. Kalkınız ve ona biat ediniz." Bir grup daha önce Saide oğulları sofasında Ebu Bekr'e biat etmişti. Genel biat ise minberde yapıldı. Zühri der ki: Enes: "Ömer'in, Ebu Bekr'i minbere zorla götürdüğünü gördüm" dedi. 

 

1 İbn Sa'd (2/270), Buhari (13/164), "Hişam-Zühri" kanalıyla başka bir lafızla rivayet etti .

 

 

 

9757- İbn Abbas der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatı yaklaşınca, evde aralarında Ömer b. el-Hattab'ın da bulunduğu kişiler vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benden sonra dalalete düşmemeniz için size bir yazı yazayım mı?" buyurunca, Ömer: "Resulullah'a hastalığı baskın gelmiştir. Yanınızda Kur'an vardır ve Allah'ın Kitabı bize yeterlidir" dedi. Evde bulunanlar ihtilafa düşüp tartışmaya, bazısı: "istediğini getirinizı size bir yazı yazsın ki ondan sonra dalalete düşmeyesiniz" derken, bazıları Ömer'in dediğini diyordu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında konuşmalar ve tartışma çoğalınca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kalkm!" buyurdu. Abdullah der ki: İbn Abbas: "Ne büyük musibettir o musibet ki; anlaşmazlıklara düşmek ve sözler birbirine karıştırılmak yüzünden Resulullah ile onlar için yazdıracağı yazı arasına girilmiştir" derdi.

 

Tahric: Farklı kanallarla Buhari (1/149, 8/95) ve Müslim 1637 (22), Abdurrezzak kanalıyla rivayet ettiler.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Saide Oğullarının Sofasında Hz. Ebu Bekr'e Biat Edilmesi