musannef Abdurrezzak |
Meğazi |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Saide Oğullarının
Sofasında Hz. Ebu Bekr'e Biat Edilmesi
9758- İbn Abbas
anlatıyor: Hz. Ömer'in hilafeti döneminde Abdurrahman b. Avf'ı misafir etmiştim.
Ömer'in son haccında Mina'dayken, akşam vakti Abdurrahman b. Avf benim
bulunduğum yere gelip: "Bugün müminlerin emirini görseydin! Bir adam gelip
şöyle dedi: "Ey müminlerin emiri! Falan kişinin: ''Müminlerin emiri ölecek
olursa falana biat ederim'' diyor." Ömer: "Akşam vakti kalkıp,
Müslümanların idaresini gasbetmek isteyen bu grubu uyaracağım" deyince,
ben şöyle karşılık verdim: "Ey Mü'minlerin emiri! Böyle yapma! Zira hac
mevsimi, insanların aşağılık ve kavgacı takımını bir araya getirmiştir. Sen
konuşmak için kalktığında bir de bakarsın ki, senin meclisinde en kalabalık
onlar olur korkarım ki, sen bir söz söylersin, bu grup ta senin ne dediğini iyi
kavrayamadan, sözün konulması gereken yere onu koyamadan bu sözleri uçuşturup
yayarlar. Medine'ye gelene kadar sabret. Zira orası hicret ve sünnet yurdudur.
Orada insanların bilginleri ve eşrafı ile başbaşa kalır, söyleyeceğini tam
yerinde söylemiş olursun, onlar da sözünü iyi koruyup onu yerine
koyarlar."
Ömer: "Vallahi!
inşallah, Medine'de ilk oturumda bunu yapacağım" dedi.
Medine'ye geldiğimizde
ve cuma günü olunca, Abdurrahman b. Avf'ın bana anlattığı şey sebebiyle öğle
sıcağında yola çıktım. Said b. Zeyd'in benden önce davranıp minberin yanında
oturduğunu gördüm. Ben de dizim onun dizine değecek şekilde oturdum. Güneş
zevale erince Ömer yanımıza çıktı. O gelirken ben: "Vallahi! Müminlerin
emiri bu minberde daha önce söylemediği şeyler söyleyecek" deyince, Said
b. Zeyd kızarak: "Daha önce söylemediği neyi söyleyecek?" dedi. Ömer
minbere çıkınca müezzin ezana başladı ve ezan bitince Ömer kalkıp Allah'a,
layık olduğu şekilde hamd ve se na ederek şöyle dedi: "Derim ki; Şimdi ben
sizlere, bana söyleme imkanı verilen bir söz söyleyeceğim. Bilmiyorum, belki de
bu söz, benim, ecelim gelmeden söyleyeceğim son sözdür. Allah Muhammed'i hak
olarak gönderdi ve onunla Kitab'ı indirdi. Ona indirdiği ayetlerden biri de
recm ayetidir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recm cezasını uyguladı,
ondan sonra biz de recmettik. Ben insanlara aradan uzun bir zaman geçince
birinin çıkıp: ''Biz Kur'an'da Recm ayeti göremiyoruz!'' diyerek Allah'ın
indirdiği bir farzı terk ederek sapmalarından korkuyorum. Recm cezası, Allah'ın
Kitab'ında zina eden evliye verilen bir hak olup, zina ettiklerine dair delil,
gebelik veya itiraf varsa uygulanır. Yine dikkat edin! Bizim okuduklarımız
arasında "Babalarınızın soyundan geldiğinizi reddetmeyin, zira bu
küfürdür" ifadeleri de vardı. Dikkat edin, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Beni Meryem oğlu isa'nın aşırı övüldüğü gibi övmeyin.
Ben ancak Allah'm kuluyum bana ''Allah'm kulu ve Resulü'' deyin" buyurdu.
Bana ulaşan bilgilere göre adamın birisi: ''Ömer ölmüş olsa falana biat
ederdim'' demiş. Hiç bir kimse ''Ebu Bekr'in biatı ansızın yapılmıştı
denmesine'' kanmasın. Gerçi bu şekilde bir aceleye geldi, ama şu var ki, Allah
bizi bu aceleciliğin şerrinden korudu. Sizin aranızda Ebu Bekr gibi, boyunların
kendisine teslim olduğu birisi yoktur. Zira o, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) vefat ettiğinde bizim en hayırlılarımızdandı. Muhacirler durumu
görüşmek üzere toplanmış, Ali ile Zübeyr, Fatıma'nın evinde kalıp toplantıya
gelmemişlerdi. Bu arada Ensar da Beni Saide sofasında birleşip toplantıya
gelmedi. Muhacirler, Ebu Bekr'in etrafında toplandılar.
Ben: "Ey Ebu Bekr!
Haydi Ensar'dan olan kardeşlerimize gidelim" deyip Ensar'ın yanına gittik.
Ensar'dan Bedir savaşına katılmış salih olan iki adamla karşılaşınca:
"Nereye gidiyorsunuz ey Muhacirler?" diye sordular. Biz:
"Ensar'dan olan
kardeşlerimizin yanına gidiyoruz" deyince, onlar: "Geri dönün ve
işinizi aranızda halledin" dediler. Ben: "Siz yolunuza devam edin.
Biz onların yanına gideceğiz" dedim ve gittiğimizde Saide oğullarının
sofasında üzerini örtmüş bir adamın etrafında toplandıklarını gördük. Ben:
"Bu kimdir?"
diye sorunca: "Sa'd b. Ubade" cevabını verdiler. Ben: "Neyi
var?" diye sorunca ise: "Hasta" cevabını verdiler.
Ensar'ın hatibi kalkıp
Allah'a, layık olduğu şekilde hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi:
"Derim ki; biz Ensar'ız ve islam'ın bölüğüyüz. Ey Muhacirler! Siz de
bizden bir grupsunuz. Size, bizi aslımızdan ayırmak ve bu işi bizden menetmek
isteyen bir takım adamlar gelse gerek" dedi. Ensarlı susunca ben, Ebu
Bekr'in önünde benim de hoşuma giden bir konuşma yapmak istedim. Lakin Ebu Bekr
bana "Ağır ol!" dedi. Ben onun ciddi halini bilirdim. Onu kızdırmayı
arzu etmedim. Ebu Bekr, benden hem hayırlı, hem daha muvaffak, hem de daha
vakarlı idi. Sonra Ebu Bekr söze başlayıp konuştu. Vallahi benim söylemeyi arzu
ettiğim özlü sözleri hiç eksiksiz, hatta benim hayal ettiğimden daha da güzel
bir şekilde, sözün sonuna kadar sürdürerek ifade etti.
Ebu Bekr şöyle söyledi:
"Derim ki: Ey Ensar topluluğu! Sizin hayır hususunda bahsettiğiniz her şey
sizde vardır. Siz o hayrın sahibisiniz, hatta ifade ettiğinizden daha da
faziletlisiniz. Lakin Araplar içinde bu liderlik meselesini Kureyş'in şu boyu
dışında tanıyan (ne olduğunu bilen) kimse yok. Kureyş, Arapların neseb ve yurt
bakımından en ortasıdır. Ben sizin için şu iki kişiden birine razı olmanızı
arzu ederim, hangisini dilerseniz ona biat edin" diyerek benim elimle Ebu
Ubeyde b. el-Cerrah'ın elini tuttu."
Ömer der ki: "Ben,
bu son sözü hariç söylediklerinden hiç birisini yadırgamamıştım. Vallahi! Beni günaha
yaklaştırmayacak şekilde götürülüp boynumun vurulması, bana aralarında Ebu
Bekr'in bulunduğu bir topluluğa lider olmamdan daha iyi idi. Ebu Bekr sözünü
bitirince, Ensar'dan bir adam kalkarak: "Ben Ensar'ın kaşıntı gideren
direği (yani görüşü alınan kişisi) ve (meyvesi çokluğundan dalı kırılmasın
diye) destek verilen hurmasıyım (fıkri destekleneniyim). Ey Kureyş topluluğu!
Bizden bir emır, sizden bir emır olsun. Yoksa sizinle aramızda uzun sürecek bir
savaşı başlatırız" dedi.
Ömer b. el-Hattab der ki:
Ben: "Bir kında iki kılıç olmaz. Emırler bizden, vezirler sizden
olsun" deyince her kafadan bir ses çıktı, gürültüler yükseldi. Hatta ashab
arasında ihtilaf olacak diye korktum ve: "Uzat elini sana biat edeyim ya
Eba Bekr!" dedim. O da elini uzatınca ben biat ettim, Muhacirler, ardından
da Ensar ona biat etti. Oradakiler(den bir kısmı) Sa'dın üzerine sıçrayıp onu
yere çökerttiler. Bunun üzerine birisi: "Sa'd'ı öldürdünüz" diye
seslendi. Ben de: "Sa'd'ı Allah öldürdü" dedim. Vallahi hazır
bulunduğumuz o yerde Eba Bekr'e yapılan biattan daha başarılı bir şey bulmuş
değiliz. Korkumuz şu idi: Biz oradan biat hadisesi gerçekleşmeden Ensar'dan
ayrılıp gitseydik bizden sonra bir biat edecek yahut da razı olmayıp Ensar'a
muhalefet edecektik ki, bu da fıtne ve fesada sebeb olacak idi. Bir kişi çıkıp
ta: "Ebu Bekr'e yapılan biat ansızın bir oldu bittiye geldi" demesin.
Gerçi bu şekilde bir aceleye geldi, ama şu var ki, Allah bizi bu aceleciliğin
şerrinden korudu. Artık bir kimse müşaveresi yapılmadan başka bir kimseye biat
ederse, ne biat edene, ne de biat edilene öldürülecekleri korkusuyla
uyulur."
Urve ekledi: "Hz.
Ömer ve Muhacirlerin yolda karşılaştıkları Ensar'dan olan iki adam Uveym b.
Saide ve Ma'n b. Adiy'dir. "Ben Ensar'ın kaşıntı gideren direği (yani
görüşü alınan kişisi) ve (meyvesi çokluğundan dalı kırılmasın diye) destek
verilen hurmasıyım" diyen kişi Hubab b. elMünzir' dir."
Tahric: Tirmizi (1432);
Müslim (1691) "kısa bir metinle"; Buhari (12/118- 125), Salih b.
Keysan kanalıyla Zühri' den ve yine Buhari (3/236), Abdulvahid kanalıyla
Ma'mer' den bir kısmını rivayet etti.
9759- Ömer b. el-Hattab:
"Müslümanlarla istişare olmadan kendini veya başkasını emır (halife) ilan
edeni, sizin için öldürmekten başka şey helal değildir" demiştir.
9760- Hz. Ömer:
"Benden şu üç şeyi iyice belle: Emır şurayla seçilir.
Arapların fidyesinde,
bir köleye karşılık bir köle, cariyenin oğluna karşılık iki köle verilir."
Ma'mer der ki: İbn Tavus üçüncüsünü söylemedi.
Tahric: İbn Sa'd
(3/335), Vuheyb kanalıyla İbn Tavus'tan son kısmını rivayet etti.
9761- Muhammed b.
Abdirrahman el-Kari, babasından bildirir: Ömer b. el-Hattab ve Ensar'dan bir
adam otururken, Abdurrahman b. el-Kari gelip yanlarında oturdu. Ömer:
"$özümüzü başkasına anlatacak kişinin yanımızda oturmasını istemeyiz"
deyince, Abdurrahman: "Ben onlarla oturmuyorum, ey müminleri emiri"
karşılığını verdi. Ömer: "Bilakis, iki tarafla da otur, ama sözlerimizi
onlara taşıma" deyip Ensar'dan olan kişiye: "Benden sonra halifenin
kim olacağını söylüyorlar?" diye sordu. Ensar'dan olan kişi, Muhacirlerden
bazılarının ismini saydı; ama Hz. Ali'yi saymadı. Ömer:
"Neden
Ebu'I-Hasan'ı söylemiyorlar. Vallahi o başlarında olduğu takdirde onları hak
üzere tutmaya hepsinden daha layıktır" dedi.
Ma'mer, Ebu İshak vasıtasıyla
Amr b. Meymun el-Evdi'nin şöyle dediğini nakleder: "Halifeyi seçmeleri
için altı kişiyi görevlendirdiğinde Ömer b. elHattab'ın yanındaydım. Onlar
yanından çıkarken gözleriyle kendilerini takib edip Ali'yi kastederek:
"Eğer bu işi şu saçları dökülmüş adama verirlerse onları hak yolun dışına
çıkarmaz" dedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Hz. Ömer'in Şura
Heyeti Hakkındaki Sözleri