musannef

Abdurrezzak

Meğazi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Huneyn Savaşı

 

9741- Abbas anlatıyor: Huneyn savaşına Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte katıldım. Bir ara Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Eba Süfyan b. el-Haris b. Abdilmuttalib ile benden başka kimse kalmadı. Herkes kaçıp giderken biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından hiç ayrılmadık. Allah Resulü de Ferve b. Nufase el-Cuzami'nin kendisine hediye ettiği boz Ma'mer: "Beyaz" demiş te olabilir - bir katırının üzerindeydi. Müslümanlar ile müşrikler karşı karşıya geldiklerinde Müslümanlar dönüp kaçmışlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katırını kafirlerin üzerine doğru sürdü. Ben de katır fazla hızlı gitmesin diye dizginlerinden tutuyordum. Ancak Allah Resulü müşriklere doğru ne kadar hızlı bir şekilde gittiğine aldırmıyordu. Eba Süfyan b. el-Haris de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katırının kayışından tutmuştu. Bir ara bana: "Ey Abbas! "Ağaç altında biat edenlere seslen" buyurdu. Ben gür sesli birisiydim. En gür sesimle: "Ağaç altında biat edenler nerede!" diye seslendim. Vallahi sanki ineğin yavrularını şefkatle çağırması gibi sesimi duydukları zaman: "Geldik! Emrindeyiz!" diyerek geri döndüler. Geri toplanan Müslümanlar kafirlerle savaşmaya başladılar. Sonra Ensar: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendiler. Sonra bu daveti daha özele indirip sadece Haris b. Hazrec oğullarını çağırıp: "Ey Haris b. Hazrec oğulları!" diye seslendiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katırının üzerinde az bir yükseldi ve: "işte ortalığın kızışacağı an bu andır!" buyurdu. Sonrasında Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerden aldığı çakıl taşlarını kafirlerin yüzlerine doğru savurdu ve: "Kabe'nin Rabbine andolsun ki hezimete uğrayacaklar!" buyurdu. Gidip baktığımda savaş başladığı gibi aynen devam ediyordu. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o çakıl taşlarını attıktan sonra zayıf düştüklerini ve geriye dönüp kaçmaya başladıklarını gördüm. Bu şekilde de Yüce Allah onları hezimete uğrattı. Şimdi Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katırıyla onların arkasından gittiğini görür gibiyim.

 

Zühri der ki: "Abdurrahman b. Ezher, Halid b. el-Velid b. Muğıre'nin o gün bir atının üzerinde olduğunu anlatırdı."

 

ibn Ezher der ki: Allah kafirleri hezimete uğrattıktan ve müslümanlar eşyalarının yanına geri döndükten sonra Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüm. Müslümanların arasında yürüyor ve: "Kim bana Halid b. el-Velld'in eşyalarını gösterir?" diyordu. O zaman yeni büluğa ermiş olan ben: "Halid'in eşyalarını kim gösterir?" diyerek yürüdüm -veya koştum- sonunda bize onun eşyalarını gösterdiklerinde, Halid'in, bineğinin semerine yaslanmış olduğunu gördük. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip yarasına baktı. 

 

Zühri der ki: ibnu'l-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gün kadınlar ve çocuklardan oluşan altı bin esir aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) esirlerin sorumluluğunu Ebü Süfyan b. Harb'e verdi.

Zühri der ki: Urve b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Hevazin kabilesi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönünce: "Sen insanların en iyisi ve akrabalık bağlarını gözetenisin. Kölelerimiz ve kadınlarımız esir edildi. Mallarımız alındı" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslüman alacağınızı ümid ederek esirlerin ve malların taksimini biraz geciktirmiştim. Benim yanımda gördüklerimiz var ve benim nazarımda en güzel söz doğru alandır. Siz şimdi iki şıktan birini tercih etmek durumundasınız: Ya esirleriniz!, ya mallarınızı tercih edin" buyurunca, onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Mal ile akraba arasında tercih edilmemiz istenirse, muhakkak ki biz akrabayı tercih ederiz veya: "Hiçbir şeyi akrabalığa denk tutmayız"- deyip kadınlarını ve çocuklarını tercih ettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp Müslümanlara hutbe vererek, Allah'a layık olduğu şekilde hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi:

 

"Derim ki: Şu kardeşleriniz, iki Müslüman erkek veya kadın olarak geldiler. Biz onları zürriyetleriyle malları arasında muhayyer bırakınca, onlar, yakınlarını hiçbir şeye eşit görmediler. Ben, onlara çocuklarını ve kadınlarını geri vermeniz görüşündeyim. Sizden kim gönül hoşluğuyla bunu yapmak isterse yapsın. Kim de Allah'ın bize verdiği ganimetten kendisine vermemiz karşılığında elindeki bu kadın ve çocukları vermek isterse, o da böyle yapsın." Müslümanlar hep bir ağızdan: "Bunları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönül hoşluğuyla verdik" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Ama bu durumda kimin gönül hoşluğuyla verip vermediğini bilmiyorum. Şimdi gidin de içinizde danışman olanlarınıza bunu söyleyin onlar da bu kanaatlerinizi alıp bize gelsin" buyurdu. Sonra danışmanlar / bilirkişiler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek, gönül rızasıyla izin verdiklerini bildirdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hevazin kabilesine kadınlarını ve ailelerini geri verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyşlilere verdiği bazı kadınları, verildikleri kişinin yanında kalmakla ailesine geri dönmek arasında muhayyer bıraktı.

Zühri der ki: Bana bildirildiğine göre bu kadınlardan biri de Abdurrahman b. Avf'ın yanındaydı. Bu kadın muhayyer bırakılınca, ailesine dönmeyi tercih edip Abdurrahman b. Avf'ı bıraktı. Abdurrahman bu kadını beğeniyordu. Ailesini tercih eden diğer bir kadın da Safvan b. Umeyye'nin yanındaydı.

 

Zühri der ki: Said b. el-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanlar arasında taksimatı yaptıktan sonra Huneyn gazvesinden dönerken Ci'rane'den umre için yola çıktı. Umresini bitirince de Medine'ye gitti ve Ebu Bekr'i bilinen hac için hac emiri tayin etti.

 

Ma'mer der ki: Ka'b b. Malik'in bildirdiğine göre Mulaibu'I-Esinne lakabıyla bilinen (Amir b. Malik adlı) bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hediyeyle gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu islam'a davet etti, ama Ka'b bunu kabul etmedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, müşrik birinin hediyesini kabul etmem" buyurunca, adam: "Dilediğin elçilerini Necd halkına gönderebilirsin. (Umarım ki davetini kabul ederler) Ben onların himayecisi olurum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Münzir b. Amr'ın da bulunduğu bir grubu yolladı. Bu adama (Münzir b. Amr'a) "el-Mu'tik liyemut" denirdi. Amir b. et-Tufeyl bunların geldiğini haber alınca Beni Amir'i onlara karşı kışkırttıysa da onlar Amir'e itaat etmeyi reddettiler ve "Melaibu'lEsinne" lakaplı adamın himaye ahdini bozmak istemediler. Amir b. et-Tufeyl bu sefer Beni Süleym'i onlara karşı kışkırttı. Beni Süleym kendisine itaat edince yüz kişilik bir okçu grubuyla onlara saldırdı. Bi'r-i Ma'une'de onlara yetişip Amr b. Umeyye ed-Damri dışındaki Müslümanların hepsini öldürdüler. Amr'ı da esir aldılar.

Zühri der ki: Urve b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Amr, Resülullah'a

(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönünce ona: "içlerinden sen mi kurtulabildin?" buyurmuştur.

Zühri der ki: "Bana ulaştırıldığına göre orada öldürülenleri defnedecekleri zaman Amir b. Fuheyre'yi aradılar, ama bulamadılar. Bunun üzerine onu meleklerin defnettiğine kanaat getirdiler."

 

Tahric: Fethu'l-Bari'de (7/274) geçtiği üzere farklı kanallarla Buhari: rivayet etti. Metnin farklı bölümlerinin şahitleri vardır.

 

 

 

9742- Enes b. Malik bildiriyor: Enes'in dayısı Haram b. Milhan o gün vurulduğu zaman, kanını eliyle yüzüne ve başına sürerek: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki kazandım. Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki kazandım" dedi.

Ma'mer der ki: Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Maüne kuyusunda ve Münzir b. Amr'ın müfrezesinde öldürülenlerde hissettiğini başka hiçbir şeyde hissettiğini görmedim. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazı kunutunda Süleym oğullarından olan Ri'l, Zekvan, Usayye ve Lihyan'a bir ay boyunca beddua etti. 

 

Tahric: Farklı kanallarla Buhari: (7/274) aynısını ve Müslim 677 (302), Asım kanalıyla Enes'ten rivayet ettiler.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Habeşistan'a Hicret Edenler