musannef Abdurrezzak |
Cihad |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Ateşle Öldürmek
9412- Hişam b. Urve,
babasından bildiriyor: Halid b. el-Velid mürted olan bir topluluğu yaktı. Bunun
üzerine Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekr'e: "Allah'ın azabıyla azaplandıran kişiyi (hala
komutan olarak) bırakacak mısın?" diye sorduğunda: "Ben, Allah'ın,
müşriklere karşı çekmiş olduğu kılıcı kınına sokmam" karşılığını verdi.
9413- ikrime bildiriyor:
Hz. Ali, mürted olan bir topluluğu yakmıştı. Bu haber İbn Abbas'a ulaşınca:
"Ben olsam onları öldürür ve yakmazdım. Çünkü Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Dinini değiştireni -veya- dininden çıkan kişiyi öldürün ve
Allah'ın azabıyla azaplandırmayın'' buyurmuştur" dedi. İbn Abbas'ın da bu
sözleri Ali'ye ulaşınca: "ibn Abbas'ın vay haline" dedi.
Tahric: Nesai (7/104),
Ma'mer kanalıyla son kısmı olmaksızın ve Buhari (4/75, 9/18) rivayet ettiler.
9414- Abdurrahman b.
Abdillah der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte (bir
seferde) idik ve yakılmış bir karınca yuvası gördük. Bunun üzerine Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç kimsenin Allah'ın azabıyla
azaplandırmaya hakkı yoktur" buyurdu.
Tahric: Ebu Davud,
Sünen'in sonunda (s. 714), Ebu İshak el-Fezari kanalıyla Ebu İshak eşŞeybam'
den ve Tuhfetu'l-Eşraf'ta (7/77) geçtiği üzere Nesai, Tefsır'de (el-Kübra),
"Abdurrezzak-Abdullah" kanalıyla rivayet ettiler.
9415- Ubeyd b. Umeyr
veya İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Arılar
dışında bütün sinekler cehennemdedir" buyurdu. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onları öldürmeyi ve yiyecekleri yakmayı yasaklardı.
9416- Mansur bildiriyor:
"ibrahim(-i Nehai), müsle (canlı işkence) sayıldığından dolayı akrebin
yakılarak öldürülmesini mekruh görmüştür."
9417- Mücahid der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yere bir müfreze gönderdi ve:
"Hebbar b. el-Esved'i yakalarsanız onu iki odun yığını arasına koyup ateşe
verin" buyurdu. Sonra: "Sübhanallah (Allah'ı bütün eksikliklerden
tenzih ederim)! Hiç kimsenin Allah'ın azabıyla azaplandırmaya hakkı yoktur.
Eğer onu yakalarsanız önce elini, sonra da ayağını, sonra diğer elini ve sonra
diğer ayağını kesin" buyurdu. Fakat onu gönderdiği müfreze değil de
Medine'ye giden bir kafile yakaladı. Bu kişi çok söven biri idi. Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirilince: "Bu, kendisine
sövülen ve kendisi sövmeyen Hebbar b. el-Esved'dir" denildi. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yürüyerek, müslüman olan Hebbar b. el-Esved'in
yanına kadar gelip kendisine: "Sana sövene sen de söv, sana sövene sen de
söv" buyurdu.
Tahric: Said b. Mansur
(3/2630), İbn Uyeyne kanalıyla İbn Ebi Necih'ten, Mücahid'i zikretmeksizin; Ali
b. Harb, Fevaid'de; Sabit, ed-Delail'de ve başkaları, hepsi de İbn Ebi Necih
kanalıyla rivayet ettiler. Ebu Hureyre'den sahih şahidi vardır.
9418- Hanzale b.
Abdillah el-Eslemi bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
ashabından Hamza b. Amr el-Eslemi'yi düşmanlarından birine bir müfrezeyle
gönderdi ve onlara: "Eğer filan kişiyi yakalarsanız onu ateşte yakın"
buyurdu. Bu müfreze yola çıkıp gözden kaybolunca arkalarından birini gönderdi
ve onları geri yanına çağırdı. Geri geldiklerinde: "Eğer onu yakalarsanız
öldürün, ateşte yakmayın, Çünkü ateşle ancak ateşin Rabbi azab eder"
buyurdu.
Tahric: Ebu Davud, İbn
Cüreyc kanalıyla başka bir metinle; Ahmed (3/494), Abdürrezzak kanalıyla ve
Beyhaki rivayet ettiler.
9419- Amir eş-Şa'bi
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir orduyu bir grubun
arkasından gönderdi ve onları yakalamaları halinde hepsini öldürmelerini
emretti. Bir müjdeci geldi ve onları yakalayıp öldürmeye başladıklarını haber
verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu haberden dolayı tebessüm
etmişti. Hal böyle iken adam: "Bir kişi uzun ve büyük bir ağacın içine
saklandI. Biz de onu oklarla vurup düşürdük. Sonra da ağacı ateşe verdik"
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ateşle yakmaktan söz edilince
öfkelenmişti. Bunun üzerine bu kişi: "Adam ağaçtan düştü ve oklarla öldürüldü"
dedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: