musannef Abdurrezzak |
Zekat |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Hayvanların Zekatı
Zekatı Olmayan Hayvanlar
6827- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Taşımada ve toprağı sürmede kullanılan
hayvanlarda zekat olur mu?" diye sorduğumda: "Hayır!" karşılığını
verdi. Amr b. Dinar da bana: "Biz de bu şekilde işittik" dedi.
Abdulkerım ise: "Biz de taşımada ve toprağı sürmede kullanılan hayvanlarda
zekatın olmayacağını söylüyoruz" dedi. Abdulkerim bunu kimselerden almış
değildir, kendi görüşüdür .
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/14), Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti.
6828- Cabir b. Abdillah
der ki: "Toprağı sürmede kullanılan hayvanların zekatı olmaz."
6829- Hz. Ali der ki:
"Ekin işlerinde kullanılan sığırlarda zekat olmaz."
6830- Muaz b. Cebel:
"Ekin işlerinde kullanılan sığırlarda zekat olmaz" dedi.
6831- Said b. Cübeyr der
ki: "Ekin işlerinde kullanılan öküzde zekat olmaz. Binek olarak kullanılan
devede de zekat olmaz."
Tahric: Veki kanalıyla
Sevri'den İbn Ebi Şeybe rivayet etti. Aynı şekilde 6829. hadisi de rivayet
etmiştir.
6832- Katade: "Ekin
işlerinde kullanılan develerin sayısı beşi bulduğu zaman zekat olarak bir koyun
verilir" dedi.
6833- Zühri:
"Kişinin ticarette kullandığı deve kervanı varsa bunların zekatı da
vardır" dedi.
6834- ibrahım(-i NehaI):
"Ekin işlerinde kullanılan sığırlarda zekat olmaz" dedi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe,
Muğire kanalıyla İbrahim'den rivayet etti.
6835- Hasan(-i Basri:
"Ekin işlerinde kullanılan hayvanlarda zekat olmaz" demiştir.
6836- Zühri: "Ekin
işlerinde kullanılan her beş deve için zekat olarak bir koyun verilir"
dedi.
6837- Mücahid:
"Kişinin şehirde evcil olarak beslediği ve sütünden faydalandığı kırk tane
koyunu olsa zekat vermesi gerekmez" dedi. Sevri der ki: "Bizim de
görüşümüz bu yöndedir. Kişi hayvanları sadece yük için satın alsa üzerinden bir
yıl geçse dahi zekat vermesi gerekmez. Keçi ve develerde de aynı durum söz
konusudur."
Karışık Olan Sürülerde
Zekat
6838- Amr b. Dinar'ın bildirdiğine
göre Tavus şöyle derdi: "Sürülerini birbirine katan iki kişi şayet
mallarını çalıştırmak için bunu yapmışlarsa zekat verme zamanında sürüleri bir
arada hesap edilmez."
ibn Cüreyc der ki: Ata
(b. Ebi Rebah)'a Tavus'un bu sözünü aktardığımda:
"Gördüğüm kadarıyla
doğruyu söylemiş" dedi.
6839- Seyri der ki:
"Her iki tarafın koyun sayısı ayrı ayrı kırka ulaşmadıktan sonra karışık
olan iki sürüde zekat gerekmez."
6840- Zühri der ki:
"Karışık olan sürülerin çobanı bir ise, suya birlikte gidiyor, sabah
birlikte çıkıyor ve akşam birlikte dönüyorsa zekatları toplam sayı üzerinden
hesaplanır."
Sığırlarda Zekat
6841- Mesrük bildirir:
"Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muaz b. Cebel'i vali olarak
Yemen'e gönderdiğinde Müslümanlardan zekat olarak otuz sığır için iki yaşına
girmiş bir erkek veya dişi sığır, kırk sığır için ise üç yaşına girmiş bir dişi
sığır almasını emretti. (Zimmılerden cizye olarak) her bir ergen için de bir
dinar veya bunun değerinde Yemen yapımı giysi almasını emretti."
Tahric: Tirmizi (2/5),
Abdürrezzak kanalıyla rivayet etti.
6842- Hz. Ali der ki:
"Otuz sığır için zekat olarak iki yaşına girmiş bir erkek veya dişi sığır,
kırk sığır için ise üç yaşına girmiş bir dişi sığır alınır."
6843- Tavus bildirir: Muaz
b. Cebel, otuz ile kırk arasında olan deve sürüsü (=evkas) konusunda:
"Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) danışmadan zekat olarak
bunlardan bir şeyalmam" dedi. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sorunca da alması gereken miktarı kendisine söyledi.
Tahric: Malik (1/251),
Tavus kanalıyla farklı bir lafızla rivayet etti.
6844- Amr b. Şuayb der
ki: "Allah Resulü'nün Yemen'in Cened valiliğine tayin ettiği Muaz b.
Cebel, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar orada kaldı.
Ebu Bekr vefat edene kadar da aynı görevde kaldı. Ömer zamanında Muaz geri
döndü; ancak Ömer onu görevine geri gönderdi."
6845- İbn Tavus
bildiriyor: Babam (Tavus): "Otuz sığırda zekat olarak bir yaşına girmiş
dana veya düve, kırk sığırda ise bir sığır vardır" dedi. Bundan daha az
sayıda olanlar konusunda da ondan bir şey işitmiş değilim.
6846- Amr b. Dinar der
ki: ibnu'z-Zübeyr'in memurları ile İbn Avf ve memurları her elli sığırdan zekat
olarak bir sığır, seksen sığırdan da iki sığır alırlardı. Bunun üstündeki her
elli sığır için de bir sığır alırlardı." İbn Cüreyc der ki: Amr'a:
"Zekat olarak alınan sığır nasıl bir sığır?" diye sorduğumda:
"Şu şekilde" dedi (ve ne kadar olduğunu gösterdi).
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/13), Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet etti.
6847- Salih b. Dinar
bildiriyor: "Ömer b. Abdilaziz, Osman b. Muhammed b. Ebi Süveyd' e, her
otuz sığırdan zekat olarak iki yaşına girmiş bir erkek sığır, her kırk sığır
için de bir sığır alması yönünde bir mektup yazdı ve bu konuda ona başka bir
şey demedi." Hz. Osman da valilerine aynı şekilde almalarını emretmiş,
sığırların daha fazla olması durumunda her otuz sığır için iki yaşına girmiş
bir dişi sığır, her kırk sığır içinse üç yaşına girmiş bir dişi sığır alınmasını
söylemiştir.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/13), Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet etti.
6848- Hakem bildiriyor:
Muaz b. Cebel, Resalullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sığırlarda otuz ile kırk
arasında ve kırk ile elli arasında olan küsuratların zekatını sorduğunda:
''Zekat olarak bir şey gerekmez" buyurdu.
Tahric: Mana olarak
benzerini İbn Ebi Şeybe, İbn Ebi Leyla kanalıyla Hakem'den ve Nasbu'r-Raye'de
(2/348) geçtiği üzere aynısını Darakutni, "Mes'udı-İbn Abbas"
kanalıyla rivayet ettiler.
6849- Şa'bi der ki:
"Sığırlarda otuz ile kırk arasındaki küsuratlarda zekat olarak bir şey
yoktur. Sayılan otuzdan az olan sığırlarda da zekat yoktur." ibrahim de:
"Sayılan otuzdan az olan sığırlarda zekat yoktur" demiştir.
6850- Süleyman b. Musa
der ki: "Sayıları otuzdan az olan sığırlarda zekat yoktur. Sayıları otuz
ile kırk arasında olan sığırlar için zekat olarak iki yaşına girmiş bir dişi
veya erkek sığır, kırk sığır için ise üç yaşına girmiş bir dişi sığır alınır.
Kırkın üzerinde olan sığırlarda ise her otuz sığır için iki yaşına girmiş bir
erkek sığır, her kırk sığır içinse üç yaşına girmiş bir dişi sığır
alınır."
Tahric: İbn Ebi Şeybe
aynısını Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti.
6851- Yunus der ki:
"Otuz sığır için zekat olarak iki yaşına girmiş bir dişi sığır, kırk sığır
için üç yaşına girmiş bir dişi sığır alınır. Kırk ile altmış arasındaki
sığırlar için ise bir şey yoktur. Altmış sığırda iki yaşına girmiş iki erkek
veya dişi sığır vardır. Yetmiş sığır için üç yaşına girmiş bir dişi sığır ile
iki yaşına girmiş bir dişi sığır vardır. Doksan sığırda iki yaşına girmiş üç
dişi sığır, yüz sığırda iki yaşına girmiş iki dişi sığır ile üç yaşına girmiş
bir dişi sığır vardır. Yüzon sığırda üç yaşına girmiş iki dişi sığır ile iki
yaşına girmiş bir dişi sığır vardır. Yüzyirmi sığırda da üç yaşına girmiş üç
dişi sığır vardır. Bunların zekatı belirlenirken sığırların küçüğü de büyüğü de
hesaba katılır. Aynı şekilde mandalar da sığırlarla birlikte hesaplanır. Ancak
sığırlarını ticaret amacıyla yanında tutan kişinin zekatı bu hesaba göre değil
de gümüş üzerinden hesaplanır. Şayet değerleri ikiyüz dirhemi buluyarsa zekat
vermesi gerekir."
6852- Cabir b. Abdillah
der ki: "Sığırlarda her beş sığır için zekat olarak bir koyun, on sığır
için iki koyun, onbeş sığır için üç koyun, yirmi sığır içinse dört koyun
verilir." Zühri der ki: "Yirmibeşten yetmişe kadar olan sığırlarda
zekat olarak bir sığır vardır. Yetmişaltıdan yüzyirmi sığıra kadar iki sığır
vardır. Yüzyirmiden daha fazla olduğu zaman da her kırk sığır için zekat olarak
bir sığır vardır. Bu, Yemen ahalisi için önceleri bir kolaylık olarak
uygulanmıştı. Ancak daha sonra onlar için zekat miktarları değişti."
6853- Eyyub der ki:
Önceki zamanlarda "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden ne
kadar aldıysa siz de o kadarını alın" dediklerini işitirdim. Ancak
memurların bunu kabul etmemelerine şaşırırdım. Zühri bu konuda bana şunu
anlattı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içinde zekat
miktarlarını içeren bir mektup yazdı. Ancak valilerine göndermeden vefat etti.
Ondan sonra Ebu Bekr zekat konusunda bu mektuba göre hareket etti."
Bildiğim kadarıyla Zühri bu mektubun içinde sığırların zekatından da bahsedildiğini
zikretti.
Tahric:Ebu Davud,
Merasil'de rivayet ettiler.
6854- Zühri der ki:
"Yaşları dışında sığırlarda zekat develerde olduğu gibidir."
6855- Ma'mer der ki:
Simak b. el-Fadl, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Malik b. Kefelanis
ile Mus'ab kabilesinden olanlara yazdığı bir mektubu bana verdi. Okuduğumda
içinde: "Yağmur ve nehir sularıyla sulanan ekinlerde zekat ondabirdir.
Taşıma suyuyla sulanan ekinlerde zekat öşrün yarısıdır (yirmidebirdir).
Sığırların zekatı da develerde olduğu gibidir" yazıyordu.
Tahric: Şahidini İbn
Ömer hadisinden Buhari (2/251) ve Cabir'den Müslim (981) rivayet ettiler.
6856- Tavus bildiriyor:
Muaz b. Cebelotuz sığır için zekat olarak iki yaşına girmiş bir erkek sığır
aldı. Kırk sığırdan ise üç yaşına girmiş bir dişi sığır aldı. Sayıları otuzdan
daha az olan sığırların zekatını sorduklarında: "Bu konuda Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey işitmiş değilim. Bu sayıdaki sığırdan
zekat olarak bir şeyler almamı da emretmiş değildir" dedi.
Tahric: Malik başka bir
lafızla rivayet etti.
6857- Ata el-Horasani
der ki: "Ömer b. Abdilaziz valilerine, otuz sığır için zekat olarak iki
yaşına girmiş bir erkek sığır, kırk sığırdan ise üç yaşına girmiş bir dişi
sığır almaları yönünde bir ferman yazdı."
Deve, Sığır ve
Koyunlarda ifa Edilmesi Gereken Haklar
6858- Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi sahip olduğu develerin hakkmı veya zekatmı vermediği zaman uzunluğu
elli bin yil olan bir günde (kıyamet gününde) geniş bir alanda yere yatırılarak
bu develer ayaklarıyla onu çiğner ve ağızlarıyla ısımlar. En sondaki deve de
geçince en başta ki deve bir daha geri döner. Bu durum tüm insanların hesabı
görülünceye ve kendi yeri de belli oluncaya dek devam eder. Kişi sahip olduğu
koyunların hakkmı vermediği zaman uzunluğu elli bin yil olan bir günde (kıyamet
gününde) geniş bir alanda yere yatırılarak bu koyunlar toynaklarıyla onu çiğner
ve boynuzlarıyla süserler. En sondaki koyun geçince en baştaki koyun bir daha
geri döner. Bu durum tüm insanların hesabı görülünceye ve kendi yeri de belli
oluncaya dek devam eder.
Kişi sahip olduğu altın
ile gümüşün hakkını vermediği bu altın ve gümüşler kıyamet gününde ateşten levhalara
dönüşür ve haklarını vermeyen sahiplerini yanlarından. arkasından ve önünden
dağlarlar. Bu durum tüm insanların hesabı görülünceye ve kendi yeri de belli
oluncaya dek devam eder. ''
Tahric: Ahmed, Müslim,
Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmişlerdir. Ayrıca Ebu Hureyre kanalıyla
A'meş'ten Buhari (3/172) rivayet etti.
6859- Abdürrezzak başka
bir kanalla Cabir'den yukarıdakinin aynısını bildirir.
Tahric: Ahmed, Müslim ve
Nesai rivayet ettiler.
6860- İbn Cüreyc der ki:
Ata (b. Ebi Rebah)'ın bana bildirdiğine göre Ebu Hureyre: "En hayırlı
develer zekatı verilen, yavrularına binilen, semizleri kurban edilen ve sütü
için başkasına ödünç verilen otuz devedir" demiştir. Ata (b. Ebi Rebah)'a:
"Suya gelen develerin sütünün sağılıp dağıtılması konusunu zikrettiği de
sana ulaştı mı?" diye sorduğumda: "Hayır! Sadece böyle dediği bana
ulaştı. Ancak sahibinin bu süte ihtiyacı varsa suya gelen develerin dağıtılmak
üzere sütü sağılmaz" karşılığını verdi.
6861- Ebu Hureyre der
ki: "Sayıları otuza ulaşan deve sürüsü ne güzel sürüdür."
6862- İbn Tavus
bildiriyor: Babam (Tavus): "Kişi sahip olduğu develerin hakkını vermediği
zaman kıyamet gününde bu develer en huysuz haliyle getirilir ve ayaklarıyla onu
çiğnerler" dedi. Ona: "Bu hak da ne oluyor?" diye sorulunca bu
yönde dört haktan bahsetti. Babamın burada hangisinden başladığını bilmiyorum
ama: "Bu haklar su başına geldikleri zaman sağılmaları, yük ve binek
olarak kullanılmaları, semiz alanlarının kurban edilmeleri ve sütünden
faydalanmak üzere başkalarına verilmeleridir" dedi.
6863- Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişinin, hakkını vermediği bir malı olduğu zaman bu mal kıyamet gününde
iki boynuzu olan kel bir yilan şeklinde karşısına çıkıp onu kovalar. Sonra
kolundan yakalayıp kulların hesabı görülünceye kadar kemirip durur. ''
Tahric: Buhari (3/174),
"Abdullah b. DInar-Ebu Hureyre" kanalıyla "Zekat" bölümünde
rivayet etti.
6864- Behz b. Hakim b. Muaviye'nin,
babasından, onun da dedesinden naklen bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Akrabası, kendisinde fazla olan malı birisi isteyip de
vermeyen kişinin bu malı kıyamet gününde kel bir yilana dönüşür"
buyurmuştur.
6865- Ebü Zer der ki:
"Malını biriktirenleri (kıyamet gününde bu mallarıyla) önlerinden,
yanlarından ve arkalarından dağlanmayla müjdele!"
Tahric: Buhari (3/177),
Ahnef kanalıyla Ebu Zer'den farklı bir lafızla benzeri bir rivayette
bulunmuştur. Aynı kanalla Müslim de (1/321) aynısını rivayet etmiştir.
6866- İbn Cüreyc der ki:
Ebu'z-Zübeyr'in, Cabir b. Abdillah el-Ensarı'den bildirdiğine göre Resülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi sahip olduğu
develerin hakkını vermediği zaman kıyamet gününde bu develer en kalabalık
halleriyle geniş bir alanda toplanırlar ve sahiplerini ayaklarıyla çiğnerler.
Kişi sahip olduğu sığırların hakkını vermediği zaman kıyamet gününde bu develer
en kalabalık halleriyle geniş bir alanda toplanırlar ve sahiplerine
boynuzlarıyla vurur ve onu ayaklarıyla çiğnerler. Kişi sahip olduğu koyunların
hakkını vermediği zaman kıyamet gününde bu koyunlar en kalabalık halleriyle
geniş bir alanda toplanırlar ve sahiplerini boynuzlarıyla süsüp tırnaklarıyla
da çiğnerler. Koyunlarından hiçbirinin de boynuzu eğri veya kırık olmaz. Kişi
sahip olduğu develerin hakkını vermediği zaman kıyamet gününde bu develer en
kalabalık halleriyle geniş bir alanda toplanırlar ve sahiplerini ayaklarıyla
çiğnerler. Kişi sahip olduğu paraların hakkını vermediği zaman kıyamet gününde
bu paralar sahibinin karşısına kel bir yılan olarak çıkar. Sahibi kaçtıkça
yılan da onu kovalar, yılan onu kovalarken de: ''Cimri davrandığın malm işte
budur! Benim de buna ihtiyacım yoktur'' diye seslenir. Kişi ondan kurtulamayacağmı
anladığı zaman da elini bu yılanın ağzına sokar. Yılan da sahibinin elini
kudurmuş bir hayvan gibi kemirip çiğner."
Ebu'z-Zübeyr der ki:
Ubeyd b. Umeyr'in de aynı şeyi dediğini işittim. Cabir b. Abdillah el-Ensarl'ye
de bunu sorduğumuzda o da Ubeyd'in dediği şeyin aynısını söyledi. Ancak Ubeyd
b. Umeyr bunu rivayet ederken şu eklemeyi yapar: Adamın biri: "Ya
Resulallah! Develerdeki bu hak nedir?" diye sorunca, Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Erkeğinin tohumundan. dişisinin sütünden
faydalanılması için başkalarına ödünç olarak verilmesi ve Allah yolunda
kullanılması için vakfedilmesidir" buyurdu.
Tahric: Müslim (1/31),
Abdürrezzak kanalıyla rivayet etti.
6867- İbn Abbas der ki:
"Koyunlarda da develerde olduğu gibi verilmesi gereken bazı haklar
vardır."
6868- İbn Cüreyc der ki:
Nehd oğullarından bir adam: "Ya Resulallah! Çokça malı olan biriyim"
deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne kadar malm
(davarm) var?" diye sordu. Adam: "Bir vadiye indikleri zaman onu
doldururlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onlardan bağışta bulunuyor musun?" diye sorunca, adam: "Her yıl
yüz tane bağışlıyorum" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Develerini tohumundan faydalanmak üzere veriyor musun?" diye
sorunca, adam: "Develer geldiği zaman insanlar da geliyor ve herkes
tohumundan faydalanmak için istediği deveyi alıyor" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Misafirlerini ağırlarken nasil
yapıyorsun?" diye sorunca, adam: "Ya Resulallah! Vallahi misafirim
geldiği zaman yaşlı, dişleri dökülmüş, süt vermeyen develerden kesip ikram
ediyorum" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendi
malmı mı daha çok seversin, yoksa akrabalarının malını mı7" diye sorunca,
adam: "Tabi ki kendi malımı daha çok severim" dedi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendi malından sana ancak yiyip
bitirdiğin, giyip eskittiğin ve karşılığmı ahirette almak üzere infak ettiğin
vardır. Malından geriye kalanı ise varislerinindir" buyurdu.
Tahric: Şahit olarak
Mutarrif kanalıyla babasından Tirmizi (2342), Nesai (6/238) ve Ahmed (4/24)
rivayet ettiler.
6869- Ebü Hureyre der
ki: "En iyi develer sütü, tohumu ve binilmesi için başkasına verilen, semizleri
de kurban edilen otuz devedir. Otuz deve sahibi olmak kırk deve sahibi olmaktan
daha iyidir. Ancak ikiyüz deveye sahip olanların vay haline! Zira develer
üzerinde ifa edilmeyen birçok hak bulunur."
6870- İbn Tavus
bildirir: Babam (Tavus): "Kişi sahip olduğu develerin hakkını vermediği
zaman kıyamet gününde bu develer en huysuz halleriyle toplanırlar ve
sahiplerini ayaklarıyla çiğnerler" dedi. Kendisine: "Bu haklar
nedir?" diye sorulunca, babam: "Başkalarına kullanmak veya binmek
üzere ödünç verilmeleri, su başına gelindiğinde sağılmaları ve semiz
alanlarının kurban edilmesidir" dedi. Sanırım şöyle de dedi:
"Damızlık develerin tohumluk için başkalarına verilmesidir."
Merkeplerde Zekat
6871- Sevri, bir adamdan
bildirir: Said b. el-Müseyyeb'e merkeplerde zekatın olup olmadığı sorulunca:
"ikiyüz veya üçyüz gibi büyük bir sayıda olsalar dahi zekatları
olmaz" karşılığını verdi. Süfyan(-ı Sevri) der ki: "Bize göre
merkepler ticaret için edinilmişlerse (para üzerinden) zekatları verilir."
Üzerinden Bir Yıl
Geçtikten Sonra Malın Zekatının Vacip Olması
6872- İbn Şihab der ki:
"Önceleri Müslümanlar kazandıkları malın zekatını hemen hazırlayıp vermeyi
müstehab görürlerdi. Aynı şekilde üzerinden bir yıl geçen malın zekatını
verirken onun yanında üzerinden bir yıl geçmemiş malın da zekatını birlikte
vermeyi müstehab görürlerdi."
6873- Zühri der ki:
"Yıl içinde mal kazanan kişi, diğer mallarına katarak bunun zekatını
verir. Kişi yıl içinde kazandığı malının zekatını üzerinden bir yıl geçen diğer
malın zekatıyla birlikte verir. Önceki Müslümanlar böylesini müstehab
görürlerdi."
6874- irak b. Malik der
ki: Zekat ilmini öğrenmek istedik de konuyu en iyi bilenlerin Cüheyne, Gifar ve
başka kabilelerden onu verenler olduklarını gördük. Zira onlardan Resülullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı zekatı alırdı. Onlara, bir sürüyü henüz
yeni alan kişinin yanına ikinci gün zekat memurunun gelmesi konusunu
sorduğumda: "Zekat memuru sürüyü kimin yanına bulursa zekatı ondan
alır" karşılığını verip: "Sence zekat memuru sürüsünü satan adamın
yanına ikinci günü gelse sattığı sürünün zekatını ondan alabilir mi?" diye
sordular. Ben: "Hayır, dediğiniz gibidir" karşılığını verdim.
6875- Ma'mer der ki:
Zühri'ye, sürüsünün zekatını verdikten sonra onu yanında onbir ay tutup sonra
satan kişinin zekat durumunu sorduğumda:
"Zekatını sürüyü
satın alan kişi verir" dedi.
6876- Ata (b. Ebi
Rabah)'tan bu fetvanın aynısı nakledilmiştir.
6877- Ma'mer bildiriyor:
"Sürüsü otuzdokuz koyuna ulaşan bir adama zekat memuru geldi. Memur
koyunları sayıp gitti. Gittikten sonra da koyunlardan biri yavruladı. Sürü
sahibi bu adam da böylesi bir durumda zekatın gerekmediğini söyledi."
Ma'mer der ki: "Bana göre ise böylesi bir durumda zekatı vermesi daha iyi
olur. Şayet koyunların sayısı yüzondokuza ulaşırsa zekat memuru bunları sayıp
bir koyun alır. Bu şekilde sürü sahibi malının zekatını vermiş olur. Zekat
memuru gittikten sonra koyunlardan biri yavrularsa üzerinden bir yıl geçmedikçe
zekatı gerekmez. Sayılıp otuzdokuz çıkan ve zekat memurunun gitmesinden sonra
bir tane yavrulayıp sayıları kırka çıkan sürünün zekatının verilmesi benim daha
fazla hoşuma gider."
Atlarda Zekat
6878- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslümanın,
kölesi ve atı için zekat vermesi gerekmez" buyurmuştur.
Tahric: Buhari, Müslim,
Tirmizi (2/7) ve Malik, Muvatta (1/263) rivayet ettiler.
6879- Hz. Ali der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ali! Atlar ile köleler
için zekat almadığımı bilmiyor musun?" buyurdu.
Tahric: Tirmizi (2/3),
"Ebu Avane-Asım" kanalıyla ve Ebu Davud rivayet ettiler.
6880- Hz. Ali'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahip olduğunuz
atlardan zekat almıyorum" buyurdu.
6881- Hz. Ali:
"Sahip olunan atlar ile köleler için zekat almıyorum" demiştir.
6882- Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Müslümanın, kölesi
ve atı için zekat vermesi gerekmez" buyurmuştur. Abdürrezzak der ki: Bunu
Muhammed b. Raşid'e zikrettiğimde kendisi de bunu Mekhül kanalıyla Irak'tan,
onun da Ebü Hureyre'den naklen işittiğini söyledi.
6883- Abdullah b. Hasan
der ki: "Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) atlardan zekat olarak
bir şeyler alınmasını yasakladı."
Tahric: Şahitleri
mevcuttur: Ali b. Ebi Talib hadisinden Nesai (5/37) ve İbn Mace (1/570); Ebü
Hureyre'den Tirmizi (3/23) rivayet etti.
6884- ibrahim( -i Nehai)
der ki: "Meralarda yetiştirilen atlarda zekat yoktur."
6885- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "At ve benzeri binek hayvanlarında zekat
olduğuna dair sana ulaşan bir bilgi var mı?" diye sorduğumda: "Hayır,
yok" dedi.
6886- Şa'bi der ki:
"Ticari mal olarak kullanılmadıkça binek hayvanlarında zekat olarak bir
şey yoktur. Koyun, deve ve sığırlar ise bunun dışındadır."
6887- Ebü ishak
bildiriyor: Hz. Ömer, Şam ahalisinin yanına geldiğinde ona: "Bizim
mallarımız at ile kölelerden oluşuyor. Onlardan zekatı alabilirsin"
dediler. Ömer: "Benden öncekilerin almadığı bir şeyi ben de almak
istemem" karşılığını verdi ve bu konuda diğer Müslümanlara danıştı. Hz.
Ali: "Şayet gönül rızasıyla veriyorlarsa güzel olur. Ancak gönüllerinden çıkmıyorsa
o zaman cizye verirler ve bu cizye senden sonra da alınır" dedi. Bunun
üzerine Ömer her yıl onlardan at başına on dirhem, her bir köle için de onar
dirhem aldı. Devlet hazinesinden de aylık her bir at için on cerib, her bir
köle için de iki cerib vermeye başladı.''
Ma'mer der ki: Ebü
ishak'tan başkasının da şöyle dediğini işittim: "Muaviye başa geçtiği
zaman bunun hesabını çıkardı. Ancak onlardan aldığının onlara verdiğinden daha
fazla olduğunu görünce bu uygulamayı bıraktı. Sonrasında ne onlardan bir şey
aldı, ne de onlara devlet hazinesinden bir şey verdi."
Ma'mer der ki: Ebu
ishak'a: "Cedb nedir?" diye sorduğumda: "Bir tahıl
ölçeğidir" dedi.
Tahric: Beyhaki (4/118),
"İbn Mehdi-Harise b. Mudarrib" kanalıyla kısa metinle rivayet
etti. Malik (1/263), İbn Şihab kanalıyla
Süleyman b. Yesar'dan kısa metinle rivayet etti.
6888- İbn Ebi'I-Hüseyn
bildiriyor: İbn Şihab'ın bana bildirdiğine göre Hz. Osman atlardan zekat
alırdı. Saib b. Yezid'in de bana bildirdiğine göre kendisi Ömer b. el-Hattab'a
atların zekatını getirip verirdi. Ancak İbn Şihab bana: "Resulullah' ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) atlardan zekat aldığı konusunda herhangi bir
bilgim yok" dedi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/26), Muhammed b. Bekr kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti .
6889- Yahya b. Ya'la,
Ya'la b. Umeyye'den bildirir: Ya'la b. Umeyye'nin kardeşi Abdurrahman b.
Umeyye, Yemen ahalisinden bir adamdan yüz genç deve karşılığında bir kısrak
satın aldı. Ancak daha sonra satıcı buna pişman oldu ve Hz. Ömer'in yanına
gelip: "Ya'la ile kardeşi benden bir at gasbettiler" dedi. Ömer de
Abdurrahman'a haber gönderip yanına gelmesini söyledi. Abdurrahman gelince
Ömer'e olanları anlattı. Ömer ona: "Sizin yanınızda atların fıyatı o
kadara ulaşıyor mu? Bundan önce atın fıyatının bu kadar ettiğini bilmiyordum.
Her kırk koyundan zekat olarak bir koyun alıyoruz da atlardan neden bir şey
almıyoruz? Bundan sonra her at için bir dinar al" dedi ve at başına birer
dinar almaya başladı.
Tahric: Beyhaki (4/119),
Ebu Asım kanalıyla İbn Cüreyc'den rivayet etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Zekat Malının
Teslim Edilmeden Önce Satın Alınması