DEVAM: 10. KADER
HAKKINDA BİR BAB
حَدَّثَنَا
عَلِيّ بْنُ
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا
وَكِيع، عَنْ
سُفْيَان،
عَنْ عَبْد
اللَّه بْنُ
عَيْسَى،
عَنْ عَبْد
اللَّه بْنُ أبِي
الجعد، عَنْ
ثوبان، قَالَ:
- قَالَ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلمْ: ((لا
يزيد فِيْ
العُمَر
إِلاَّ البر.
ولا يرد القدر
إِلاَّ
الدعاء، وإن
الرجل ليحرم
الرزق بخطيئة
يعملَهَا)).
فِيْ
الزوائد: سألت
شيخنا أبا
الفضل
القرافي عَنْ
هَذَا
الحديث،
فَقَالَ: حسن
Sevban r.a.’den,
Resul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ‘‘ Birr'den
başka bir şey ömrü arttırmaz ve dua’dan başka bir şey kader’i geri döndürmez.
Şüphesiz adam, işlediği günah yüzünden de rızkından mahrum kılınır. ‘‘
Zevaid’de
deniyor ki: Şeyhimiz Ebu Fadl el-Karafi’ye bu hadisin durumunu sorduk, dediki:
Hasendir
Tirmizide ki Süleyman
r.a. hadisinde ‘Kader’ lafzı yerine ‘Kaza’ denmekte ve günah’ın rızkı azalttığı
ifadesi bulunmamaktadır.
BU HADİS’İN BİRAZ FARKLI HALİ TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA
TIKLAYIN
AÇIKLAMA: Hadisin metninden hayır ve iyiliğin ömrün artmasına vesile olduğu
anlaşılıyor. Alimler bunu çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır. Bazılarına göre
maksad şudur: Hayır ve iyilik eden kişi, kısa bile olsa ömründen bol bol
yararlanır.» Başkasının ömrü daha uzun olsa bile onun kadar yararlanamaz. Bir
kısım alimler de şöyle yorumlamışlardır: Aynı şahıs hayır ve ihsanda bulunmazsa
ömrü kısa olur. Bunları işlerse hakikatan ömrü uzatılır. Tabii bu farklı durum,
muallak olan takdir'de tahakkuk eder. Kader'e memur edilen melek bu muallak
kaderi bilir. Bunun ötesinde ne olduğunu bilemez. Ama İlm-i İlahide kesin durum
bellidir. Yani ilgili şahsın cüz'i iradesini hayırda kullanıp uzun ömürlümü
olacağı veya 'iradesini hayırda kullanamayıp kısa olan ömrümü yaşayacağı Alah
katında malumdur.
«Allah
dilediğini mahveder, dilediğini isbat eder. Değişikliğe hiç uğramıyan
Ümmü'l-Kitab ancak O'nun katındadır.» (Ra'd 38)
Metindeki
«Duadan başka bir şey kaderi geri çevirmez» tabiri de aynı şekilde yorumlanır.
Metnin iki fırkası birlikte ele alındığında, ömrün uzamasına ait kader'in
değişmesinin hem dua ile hem de hayır ve iyilik ile mümkün olduğu, diğer
mukadderatın ancak dua ile değisebileceği anlaşılıyor. Tabii bu kader
değişikliği yukarda anılan manaya yorumlanır.
(Yani Allah katında değişikliğin ne zaman olacağı nasıl olacağı da
Ümmü'l-kitab da ezelden beri sabittir.)
Sindi'nin İmam
Gazali'den naklen aldığı bir soru ve cevap: Soru: Kaza ve Kader'in gerçek
manada değişmesine imkan olmadığına göre dua'nın ne gibi faydası olur?
Cevap: Dua'nın
yardımı ile belaların defedilmesi kaza ve kader cümlesindendir. Çünkü dua etmek
belanın reddine ve ilahi rahmetin gelişine sebeptir. Nasıl ki tohum, yerden
bitkilerin çıkmasına ve kalkan, okun def'ine sebeptir.
Sindi diyor ki:
Bence, dua'nın taat, ibadet oluşu ve kulun dua etmekle emrolunmuş olması duanın
faydalı oluşu için kafidir.
«Adam işlediği
günah yüzünden de rızkından mahrum kılınır" fırkası da şu şekilde
yorumlanmıştır. Günah işlemediği takdirde kendisine tahsis ve takdir edilmiş
olan bol rızık günah işlemesi ile kısıtlanmış ollir. Veyahut kendisi için
tahsis ve takdir edilmiş olan rızık kısıtlanmadan eline geçirilmekle 'beraber
günah işlemesi yüzünden her hangi bir yol ileelinden çıkar gider, dolayısı ile
o rızıktan mahrum kılınmış olur.
Zevaid sahibi
der ki: Bu hadisin sıhhat durumunu şeyhimiz Ebu'l-Fadl el-Karafi'ye sordum.
«Hadisin «Hasen» olduğunu ve üçüncü fıkrasının Nesai tarafından da rivayet
edildiğini» söyledi. İlk iki fıkrayı da Tirmizi, Seiman'dan rivayet etmiştir.