27- EMANETİN
(KALBLERDEN SİLİNİP) GİTMESİ BABI
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حدّثنا وَكِيعٌ
عَنِ
الأَعْمَشِ،
عَنْ زَيْدِ
بْنِ وَهْبٍ،
عَنْ
حُذَيْفَةَ
قَالَ:
حَدَّثَنَا رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
حَدِيثَيْنِ:
قَدْ
رَأَيْتُ
أَحَدَهُما
وَأَنَأ
أَنْتَظَرُ
الآْخَرَ.
حَدَّثَنَا: ((
أَنَّ
الأَمَانَةَ
نَزَلَتْ فِي
جَذْرِ
قُلُوبِ
الرَّجَالِ))
((قَالَ
الطَّنَافِسِيُّ
: يَعْنِي
وَسْطَ
قُلُوبِ
الرَّجَالِ)).
وَنَزلَ
الْقَرْآنُ.
فَعَلِمْنَا
مِنَ الْقُرْآنِ
وَعَلِمْنَا
مِنَ
السُّنَّةِ.ثُمَّ
حَدَّثَنَا
عَنْ
رَفْعِها
فَقَالَ
((يَنَامُ الرَّجُلُ
النَّوْمَةَ،
فَتُرْفَعُ
الأََمَانَةُ
مِنْ
قَلْبِهِ.
فَيَظَلُّ
أَثَرُهَا
كَأَثَرِ
تؤَكْتِ.
ثُمَّ
يَنَامُ
النَّوْمَةَ،
فَتَنْزَعُ
الأَمَانَةُ
مِنْ قَلْبِهِ.
فَيَظَلُّ
أَثَرُهَا
كَأَثَرِ
الْمَجْلِ.
كَجَمْرٍ دَحْرَجْتَهُ
عَلَى
رِجْلِكَ
فَنَفِظِ، فَتَرَاهُ
مُنْتَبِراً،
وَليْسَ
فِيهِ شَيْيٌ)).
ثُمَّ
أَخَذَ
حُذَيْفَةُ
كَفّاً مِنْ
حَصىً،
فَدَحْرَجَهُ
عَلَى
سَاقِهِ. قَالَ
((فَيُصْبِحُ
النَّاسُ
يَتَبَايَعُونَ
وَلاَ
يَكَادُ أَحَدٌ
يُؤَدِّي
الأَمَانَةَ.
حَتَّى
يُقَالَ: إِنَّ
فِي بَنِي
فُلاَنٍ
رَجُلاً
أَمِيناً. وَحَتَّى
يُقَالَ
للِرَّجُلِ:
مَا أَعْقَلَهُ!
وَأَجْلَدَهُ!
وَأَظْرَفَهُ!
وَمَا فِي قَلْبِهِ
حَبَّةُ
خَرْدَلٍ
مِنْ
إِيِمَانٍ)).
وَلَقَدْ
أَتَى
عَلَيَّ
زَمَانٌ.
وَلَسْتُ أُبَالِي
أَيَّكُمْ
بَايَعْتُ.
لِئِنْ كَانَ
مُسْلِماً
لَيَرُدَّنَّهُ
عَلَى
إِسْلاَمُهُ.
وَلَئِنْ
كَانَ
يَهُوِديّاً
أَوْ نَصْرَانِيَاً
لَيَرُدَّنَّهُ
عَلَىَّ
سَاعِيِهِ.
فَأَمَّا
الْيَومَ،
فَمَا كُنْتُ
لأُبَايِعَ
إِلاَّ
فُلاَناً
وَفُلاَناً.
Huzeyfe (bin
el-Yeman) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(emanet hakkında) bize iki hadis buyurdu: Ben bunlardan birisini (n haber
verdigi durumu) gördüm. Diğerini (n haber verdigi durumu) da bekliyorum:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biz'e, emanet'in erkeklerin
kalblerinin cezrine (Tanafisi dedi ki: Yani erkeklerin kalblerinin içine,
derinliğine) indiğini anlattı. Ve Kur'an indi. Biz Kur'an'dan bilgi aldik ve
sünnet'ten bilgi aldık.
Sonra Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emanet'in kaldirılmasını (yani kalblerden
silinmesini) da bize anlatarak: Adam (gece) uykusunu uyur, (o uykuda iken)
kalbinden emanet (alınıp) kaldırılır da ertesi gün emanet'in izi siyah bir leke
izi gibi (ufacık) olur. Sonra adam (tekrar gece) uykusunu uyur. (Bu kere uykuda
iken) kalbinden emanet sökülüp alınır ve ertesi gün emanet'in izi balta
sallayan işçinin avucundaki kabarcık izi gibi olur. (Bu kabarcık) senin kendi
ayağının üzerinde yuvarladığın korun meydana getirdigi kabarcik gibidir. Sen
onu şişmiş. görürsün (yani yararlı bir gelişme hayal edersin). Halbuki o
kabarcığın içinde (yararlı) hiç bir şey yoktur, buyurdu.
Sonra Huzeyfe
(durumu izah için) bir avuç çakıl taşını alarak diz kapağı ile ayağı arasındaki
kısım üzerinde yuvarladı. (Sonra Huzeyfe hadis rivayetine devamla dedi ki:)
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (Emanet kalblerden söküldükten)
sonra insanlar sabahleyin alış veriş edecekler. Fakat hiç bir kimse emaneti oda
etmeye yanaşmayacak (ve emin kimselerin sayısı yok denecek derecede azalacak)
şdyle ki: Falan oğulları içinde emin bir adam var, denilecek ve bir adam
lehinde: O, ne akilıdır, o ne kahramandır, o ne nazikdir, denilecek. Halbuki
(böyle övülen) Adam'ın kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur, buyurdu.
(Huzeyfe dedi ki vallahi:)
öyle bir zaman yaşadım ki (o dönemde) hanginizle alış veriş ettiğime bakmazdım
(yani endlşe duymazdım). Çünkü alış veriş ettiğim kişi müslumansa müslümanlığı
kendisini bana hıyanet etmekten muhakkak men edecekti ve şayet yahudl veya
hiristiyansa onu bana hıyanet etmekten hakimi men ederdl. Ama bu gün ben falan
ve filan'dan başka hiç bir kimse ile alıs. veriş edemez oldum.
BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA