18- İKİ ADAM BİR HUSS
(SAZLIKTAN YAPILAN KULÜBE) NİN MÜLKİYETİNİ İDDİA EDENLER. BABI
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ
الصَّبَّاحِ،
وَعَمَّارُ
بْنُ خَالِد
الوَاسِطِىُّ.
قَالا: ثنا أَبُو
بَكْرِ بْنُ
عَيَّاشٍ،
عَنْ
دَهْثَمِ
بْنِ
قُرَّانٍ،
عَنْ نِمْرَانَ
بْنِ
جَارِيَةَ،
عَنْ
أَبِيهِ؛
أَنَّ قَوْماً
اخْتَصَمُواإِلَى
النَّبِّي
فِي خُصٍّ
كَانَ
بَيْنَهُمْ.
فَبَعَثَ
حُذَيْفَةَ
يَقْضِي
بَيْنَهُمْ.
فَقَضَى
للَّذِينَ بَلِيهِمُ
القِمْطُ.
فَلَمَّا
رَجَعَ إِلَى
النَّبِّي أَخْبَرَهُ
فَقَالَ: ((أَصَبْتَ
وَأَحْسَنْتَ))
في الزوائد:
نمران بْنِ
جارية، ذكره
ابْنِ حبان في
الثقات، وقال
ابْنِ القطان:
حاله مجهول.
قال السنديّ:
قلت دهثم بْنُ
قران تركوه،
وشذ ابْنِ
حبان في ذكره
في الثقات.
Câriye (bin Zafer
el-Hanefî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Bir kavim, aralarında bulunan ve
sazlıktan mamul bir kulübenin mülkiyeti hakkındaki ihtilâflarının halli için
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e müracaat ettiler. Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunlar arasında hüküm vermek için Huzeyfe
(r.a.)'ı gönderdi.
Huzeyfe de
(gidip) evleri kulübe kamışları iplerinin bağlı olduğu yere bitişik olanlar
lehinde hükmetti (Yâni kulübeyi onlara verdi). Huzeyfe Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in yanına dönünce (durumu ve hükmü) O'na arzetti. Resûl-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de (Huzeyfe'ye): «İsabetli hüküm verdin ve iyi
ettin,» buyurdu.
Not: Zevâid'de: RâvI Nimran bin Câriye'yl İbn-i
Hibbân sikalar arasında anmış ve İbnü'l-Kattân da demiş ki : Onun hâli
meçhuldür, diye bilgi verilmiştir. Sindi de : Ben derim ki: Âlimler, Dehsem bin
Kurran'ı terketmişler ve İbn-i Hibbân, onu sikalar arasında anmakla âlimlerden
ayrılmıştır, der.
AÇIKLAMA: Bu hadis Zevaid türündendir. Hadiste geçen Huss: Sazlıktan ve ahşaptan
yapılan kulübe ve çardak, demektir. Kımt: Sazlıktan mamul kulübenin
kamışlarının bağlantısında kullanılan ip, demektir. Bir de bu iplerin bağlanıp
düğümlendiği yerlere denilir. Burada son manada kullanılmıştır. Huss da sazlık
ve kamıştan mamul kulübe anlamında kullanılmıştır. Bu nevi kulübeler çok hafif
olduğu için bir rüzgarla yıkılabilir. Bu nedenle kulübenin muhkem olması için
çadır gibi kazıklara bağlanması icab eder. Huzeyfe (r.a.), kulübe iplerinin
bağlı bulunduğu kazıkların veya benzeri şeylerin bitişiğindeki ev sahibIerine
hak vererek kulübenin bunlara ait olduğuna hükmetmiştir. Sindi, el-Herevi'nin
şöyle söylediğini nakleder; Hadisten maksad şudur: Huzeyfe evleri kulübe
kamışları iplerinin bağlı olduğu yere bitişik olanlar lehinde hükmetmiştir.
Çünkü başka bir delil olmayınca evin bitişik oluşu mülkiyetin bir delili olur.
Huzeyfe (r.a.)'ın bu ev sahibIerine yemin ettirmek suretiyle hükmettiği
kuvvetle umulur. Şu halde kulübe bu ev sahibIerinin zilyedliğinde kabul
edilmiştir. Dava konusu mal kimin elinde ise o kimse davalı olur. Karşı taraf
da davacı olur. Davacı, şahidier getirmek zorundadır. Şahidlerle davasını ispat
edemeyince davalıya yemin teklif edilir ve ettiği yeminle hak sahibi olmuş
olur.
Hadisin ravisi
Cariye (r.a.) bin Zafer el-Hanefi el-Kufi sahabidir. Ravisi oğlu Nimran'dır.
ibn-i Mace, onun hadislerini rivayet etmiştir.