DEVAM: 9. İMAN
حَدّثَنا
أبو عثمان
البخاري،
حَدّثَنا الهيثم،
حَدّثَنا
إسماعيل،
عَنْ جرير بن
عثمان، عَنْ
الحرث، أظنه،
عَنْ مجاهد،
عَنْ أبي الدرداء
قَالَ: -
الإيمان
يزداد وينقص.
Ebu'd-Derda r.a.’den:
şöyle dediği rivayet edilmiştir: ‘’İman ziyadeleşir ve noksanlaşır.’’
AÇIKLAMA: Bu iki hadis, imanın fazlalaşma ve eksilmeyi kabul ettiğini ifa¬de
pdiyor. 60 nolu hadisteki: «Bir dinar, yarım dinar ve bir hardal tanesi
ağırlığınca' iman'ı olanları cehennemden çıkarınız" tabiri de iman'ın çok
ve az olabildiğini gösteriyor. Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim sahibIeri İMAN
kitabından birer babı buna ayırmışlardır.
İmanın
fazlalaşabildiğine delalet eden ayetlerin bir kısmı şunlardır: ''İmanlarına
iman katsınlar ......" (Fetih 4)
''Ve iman etmiş
olanlara da iman arttırsın ... '' (Müddessir 31)
''Bu. onların
imanını arttırdı..." (Al-i İmran 173)
''Ve bir sure
indirildiği zaman onlardan kimi diyor ki: . «Bu hanginizin imanını arttırdı?
Fakat iman etmiş olanlar ise (İndirilen) sure onların imanını arttırdı ve onlar
müjdelenirler." (Tevbe 124)
''Ve bu durum
ancak onların iman ve teslimiyetlerini arttırdı." (Ahzab 22)
Buhari bu
ayetIerin bir kısmını alır ve bu arada: «Kemalinden bir şey terkedilince iman
haliyle eksilmiş olur." der. Ashab-ı Kiram'dan, Ömer, Aii, İbn-i
Mes'ud, İbn-i Abbas, Muaz, İbn-i Ömer,
Ebu Hureyre,
Ebu'd-Derda, Huzeyfe, Aişe, Selman, Abduliah b. Revaha, Ebu Ümame ve başka
zatlar (Radiyallahu anhum) hazretleri iman'ın ziyade ve noksanlık kabul
ettiğini söylemiştir.
Tabiin'den de
Urve, Ata, Tavus, Mücahid, Sa'id b. Cübeyr, Hasan-ı Basri, Zühri, Katade,
İbrahim Nahai, İbn-i Ebi Leyla, İbn-i Mubarek, Ebu Davud ve benzeri nice
alimler (r.anhum) aynı görüşü paylaşmışlardır.
Maturidiyye
mezhebine mensup alimler «iman ziyade ve. noksanlık kabul etmez» demişlerdir.
Onlar iman'ın aslı olan tasdiki kasdetmişler. Tasdik, kesin inançtan ibaret
olduğu için eksilmez. Çünkü eksilirse kesin olmaktan düşer ve şüphelere maruz
kalır. Kesin inancın fazlalaşıp kesinlik kazanması da düşünülemez. Zira zaten
kesindir, derler.
İmam Nevevi,
Müslim'in şerhinde şöyle söyler: «Selef mezhebine mensup alimler ile
hadisçilere göre iman zi. yade ve noksanlık kabul eder. Kelamcılardan bir cemaat
da aynı görüştedir. Fakat kelamcıların çoğu iman bunu kabul etmez demişler.
Muhakkıkin olan kelamcı arkadaşlarımız ise asıl tasdikin ziyade ve noksanlığı
kabul etmediğini ve lakin amellerin çokluğu ve azlığı dolayısıyle iman
semerelerinin ve şer'i imanın ziyade ve eksikliği kabul ettiğini
söylemişlerdir.
Muhakkıkinin
sözü açık ve güzel ise de bence tefekkürle ve bir çok delilin bir araya gelerek
bir diğerini takviye etmesi ile tasdikin de artması mümkündür. Bunun içindir ki
sıddıkların imanı başkaların imanından daha kuvvetli ve üstündür. Onların imanı
hiç bir ortamda zedelenmez. Ve her hangi bir tehlike veya telkin karşısında
sarsılmaz. Fakat diğer insanların imanı bu derece güvence içinde ve muhkem
değildir. Akl-ı Selim sahibi hiç kimse şüphe etmez ki müslümanlardan her hangi
bir kimsenin imanı Ebu Bekr-i Sıddık (r.a.)'ın imanına denk değildir. Nevevi
aynı bahiste şunu da nakleder:
Şafii mezhebine
mensup Ebu. AbdiIlah Muhammed bin İsmail el-İsfahani et-Temimi, Müslim üzerine
yazdığı «Et- Tahrir» adlı şerhinde diyor ki:
Eğer İman
tasdik manasına alınırsa tasdik parçalanmaya elverişli olmadığı için fazlalaşma
ve eksilmeyi kabul etmez. İman Şeriat dilinde kalb ile tasdik ve vücud
organları ile amelden ibarettir. Böyle tefsir edilirse haliyle amel durumuna
göre fazlalık ve eksiklik hali olabilir. Ehl-i Sünnet'in mezhebi de. budur.
Maliki
mezhebine mensup İmam Ebu'l-Hasan Ali b. Halef b. Battal el-Mağribi de Buhari
üzerine yazdığı şerhte: «Ümmetin halef ve selefinden Ehl-i Sünnet mezhebine
mensup camaatın mezhebi budur ki; İman söz ve fiil olup fazlalaşır ve eksilir.
Bunun delili de Buhari'nin zikrettiği ayetlerdir. Mu'min, taat ve ibadetini
artırdıkça iman'ı da artar ve kemal yolunda ilerleme kaydeder. Taat ve ibadette
eksilme ve gerileme olunca da iman'ın kemalinde eksilme olur. İman hakında
söylenen sözlerin orta yolu budur", demiştir. (48)
Sindi de bu
konuda geniş izahat verdikten sonra şöyle der:
" Ashab-ı
Kiram ve Tabiinn' in sözlerinden ve Kitab ile Sünnetin beyanlarından
anlaşılıyor ki «İmanın fazlalaştığını söylemek caizdir.» Azalma da
fazlalaşınadan ayrılmayan bir mefhum taşır. (Çünkü fazlalaşan iman
fazlalaşmayan iman ile karşılaştırıldığında birisi fazla olunca diğeri haliyle
ona oranla eksik olur,) Neticede, şer-i şerifte iman'ın ziyade ve noksanlıkla
vasıflandığı sabit olmuş olur.
Ama bu
vasıflanma iman'ın mahiyetine göre mi, yoksa onun mahiyeti dışında kalan
şeylerden dolayı mı olduğu önemli değildir? Zira selef alimleri, varid olan
Ayet ve Hadislere uyarlardı. Onların halefi olan alimlerin çıkardıkları ve
kelam ilminde yer alan mes'elelere pek iltifat etmezlerdi. Bu itibarla «İmanın
ziyade ve noksanlık kabul ettiğini söylemek küfürdür" gibi sözler bazı
fıkıh kitabIarına yanlış anlama neticesinde girmiş olsa gerek.»