Sahih İbn Hibban |
SAHABE’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Osman b. Aftan
el-Umevi
6906- Hz. Aişe der ki:
Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girmek için izin istedi.
Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerimizde de bir örtü vardı. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o haldeyken Ebu Bekr'in girmesine izin
verdi. Ebu Bekir, onunla işini bitirip çıktı. Sonra Ömer gelip girmek için izin
istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine o haldeyken Ömer'in
girmesine izin verdi. Ömer de işini bitirince çekip gitti. Sonra Osman gelip
girmek için izin istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giysilerini
düzeltti ve kalkıp oturdu. Osman da onunla işini bitirince çekip gitti. Ona:
"Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr gelip girmek için izin isteyince, sen o
haldeyken işini gördün. Sonra Ömer gelip girmek için izin istedi Onun da işini
o haldeyken gördün. Fakat Osman gelip girmek için izin istediğinde sanki onu
daha fazla ciddiye aldın" dediğimde: "Osman utangaç biridir. O
haldeyken girmesine izin vermem halinde istediğini bana söyleyememesinden
çekindim!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahma 1687);
Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 6/195, 6/167; Müslim 2402; Bak hadis no: 6907.
Melekler Saygı
Gösterdikleri için Mustafa'nın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Osman'a Saygı
Göstermesi
6907- Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturmuş ve uyluğu veya
baldirları açıkta iken Ebu Bekr geldi ve girmek için izin istedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) o haldeyken Ebu Bekr'in girmesine izin verdi ve
onunla konuştu (ancak uyluğunu örtmedi). Sonra Ömer geldi ve girmek için izin
istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o haldeyken Ömer'in girmesine
izin verdi ve onunla da konuştu (ancak uyluğunu örtmedi). Daha sonra Osman
gelip girmek için izin istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun
geldiğini duyunca giysisiyle uyluğunu kapattı ve onunla da konuştu. Onlar
gittikten sonra ona: "Ey Allah'ın Resulü! Neden Ebu Bekr ile Ömer
geldiğinde oturuşunu bozmadın da Osman girmek için izin isteyince giysinle
uyluğunu kapattın?" diye sorduğumda, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Aişe!
Vallahi meleklerin bile kendisinden haya ettiği bir adamdan ben hava etmeyeyim
mi?" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Müslim 2401; Bak hadis no:
6906.
Osman b. Aftan'ın Şehit
Olacağının Tesbiti
6908- Enes b. Malik
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud dağına çıktığında
peşinden Ebu Bekr, Ömer ve Osman da gitti. Onlar üzerindeyken Uhud dağı
sarsılınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakin ol! Zira
üzerinde bulunanlar peygamber, sıddık ve iki şehitten başkası değildir!"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Buhari: 3675; Ebu Davud 4651; Tirmizi 3697; Bak hadis no:
6856.
Rıdvan Biatında
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bir Elini Diğerinin Üstüne Koyarak
(Gıyabında) Osman b. Aftan'ın Biatını Alması
6909- Habib b. Ebi
Muleyke bildiriyor: Bir adam, ibn Ömer'e Osman hakkında: "Bedir savaşına
katıldı mı?" diye sordu. ibn Ömer: "Hayır" deyince, adam:
"Rıdvan biatına katıldı mı?" diye sordu. ibn Ömer: "Hayır"
cevabını verince, adam: "Huneyn günü iki ordu karşı karşıya gelince kaçtı
mı?" diye sordu. İbn Ömer: "Evet" dedi. Sonra adam gitti. ibn
Ömer'e: "Bu adam senin Osmanı ayıpladığını iddia ediyor" denince, ibn
Ömer: "Onu bana geri getirin" dedi. Adamı getirdiklerinde ibn Ömer:
"Sana dediklerimi anladın mı?" diye sordu. Adam: "Evet"
karşılığını verdi.
İbn Ömer şöyle devam
etti: Sen bana: "Bedir savaşına katıldımı" diye sordun. Ben sana:
"Hayır" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allahım! Osman'ın, Sana ve Resulüne ihtiyacı var" buyurdu ve Bedir
ganimetlerinden ona pay verdi. Bana: "Rıdvan biatına katıldı mı?"
diye sordun. Ben: "Hayır" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onu anlaşma yapmak ve barış sağlamak için (Kureyş'e) göndermişti. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yerine biat etti ve: ''Allahım! Osman'ın,
Sana ve Resulüne ihtiyacı var" dedi ve bir elini diğerinin üzerine koyarak
onun yerine biat etti. Bana: "Huneyn günü iki ordu karşı karşıya gelince
kaçtı mı?" diye sordun. Ben: "Evet" dedim. Yüce Allah: ''İki
topluluğun karşılaştığı gün içinizden geri dönenleri) ancak yaptıklarının bir
kısmından ötürü şeytan yoldan çıkarmak istemişti. Bununla beraber Allah) andolsun
onları bağışladı''(Al-i İmran 155) buyurdu. Git ve elinden ne geliyorsa onu
yap."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2437); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Buhari 3698; Ebu Davud 2726; Tirmizi 3706.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Osman b. Aftan'ın Cennetle Müjdelenmesini Emretmesi
6910- Ebu Musa
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir bahçede idi. Ben de
onun yanındaydım. Bir adam gelip girmek için kapıyı çalınca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona kapıyı aç ve Cennetle müjdele"
buyurdu. Gelen kişi Hz. Ebu Bekr'di. Sonra başka bir adam gelip girmek için
kapının açılmasını isteyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ona kapıyı aç ve Cennetle müjdele" buyurdu. Gelen kişi Ömer b.
el-Hattab idi. Başka bir kişi daha gelip kapıyı çalınca Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ona kapıyı aç ve onu cennetle müjdele" buyurdu.
Gelen bu kişi Osman b. Affan'dı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahihu'l-Edebi'l-müfred 758);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari3695.
Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Osman b. Aftan'a Verdiği Cennet Müjdesinin Bu Sözün
Söylendiği Zamana, alife Olmadan ve Söz Konusu Şeyleri Yapmadan Öncesine Ait
Olduğunu iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6911- Ebu Musa bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Kapıyı tut!" dedi.
Bir adam gelip girmek için izin isteyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ona izin ver ve Cennetle müjdele" buyurdu. Gelen kişi Hz.
Ebu Bekr'di. Sonra başka bir adam gelip girmek için izin isteyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona izin ver ve Cennetle müjdele"
buyurdu. Gelen kişi Ömer'di. Başka bir kişi daha gelip girmek için izin
isteyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir müddet sustuktan sonra:
"Ona izin ver ve maruz kalacağı musibetin yanında onu cennetle
müjdele" buyurdu. Gelen bu kişi Osman'dı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahihu'l-Edebi'l-müfred 758);
Şuayb: Buhari'nin şartınca sahih. Buhari 3695; Müslim 2403; Tirmizi 3710.
Osman b. Affan'ın, Maruz
Kalacağı Vaad Edilen Belalara Karşı Sabır Temennisinde Bulunması
6912- Ebu Musa el-Eş'ari
bildiriyor: O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Medine'nin
bahçelerinin birisinde idi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturmuş
elindeki değnekle su ve çamuru karıştırırken adamın biri geldi ve girmek için
kapının açılmasını istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kapıyı aç ve onu cennetle müjdele" buyurdu. Baktığımda onun Ebu Bekr
olduğunu gördüm. Kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Sonra başka bir adam
gelip girmek için kapının açılmasını istedi, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Kapıyı aç ve onu cennetle müjdele" buyurdu. Baktığımda
onun Ömer olduğunu gördüm. Kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Sonra başka
bir adam gelip girmek için kapının bir süre açılmasını istedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kapıyı aç ve maruz kalacağı musibetin
yanında onu cennetle müjdele" buyurdu. Açtığımda onun Osman olduğunu
gördüm. Kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeleyip belaya maruz kalacağını
söyledim. Osman: "Allahım! Sabrını ver!" veya "Yardımcımız
Allah'tır'' dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/393, 4/406; Buhari 3693: Müslim 2403/28.
Ömer b. el-Hattab'dan
Sonra Osman b. Aftan'ın Halife Olacağına Delalet Eden Haber
6913- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu
[Tahric:] Elbani: Zayıf (ZiliHu'l-cenne 2/537/1134).
Ahmed 3/355; Ebu Davud 4636.
Fitneler Baş
Gösterdiğinde Osman b. Aftan'ın Hak Üzere Olacağına Delalet Eden Haber
6914- Murra el-Behzı der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber Medine yollarından bir
yolda idik. Bize: "(Benden sonra) yeryüzü, memeleri süt dolmuş sığırlar
gibi fitneyle dolduğunda ne yapacaksınız?" diye sorunca, biz: "Ne
yapalım? Ey Allah'ın Resulü!" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu kişiye ve arkadaşiarına uyunuz" buyurdu. Ben bu kişinin
kim olduğunu görmek için acele ettim. Yanına vardığımda: "Ey Allah'ın
Resulü! Bu mu?" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet, budur" cevabını verdi. Bu kişi dediği de Osman b. Affan'dı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3118);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 5/33, 5/35; Tirmizi 3704.
Osman b. Aftan'ın Fitneler
Çıktığında Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vaktiyle Ona Yasaklamış
Olması Nedeniyle Görevini Bırakmadığına Delalet Eden Haber
6915- Abdullah b. Kays
anlatıyor: Muaviye b. Ebı Süfyan, Nu'man b. Beşır'le Hz. Aişe'ye bir mektup
göndermişti. Mektubu verdiğinde Hz. Aişe ona: "Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) duymuş olduğum bir meseleyi sana anlatayım mı?" dedi.
Nu'man b. Beşır: "Olur anlat" deyince, Hz. Aişe şöyle devam etti: Bir
gün Hafsa ile birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
idik. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanımızda bizimle
sohbet edecek biri olsaydık'' buyurması üzerine, ona: "Ey Allah'ın Resulü!
Bizimle muhabbet etmesi için Ebu Bekr'e haber göndereyim mi?" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu ve cevap vermedi. Hafsa: "Ey Allah'ın
Resulü! Bizimle muhabbet etmesi için Ömer'e haber göndereyim mi?" dedi,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine susup cevap vermedi. Sonra bir
adam çağırdı ve bizim duyamayacağımız bir şekilde ona bir şeyler söyledi. Adam
gittikten sonra Osman geldi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Osman'a doğru döndükten sonra ona üç defa: "Ey Osman! Yüce Allah sana bir
gömlek giydirecektir. O gömleği çıkarmanı istediklerinde sakın onu çıkarma"
dediğini işittim.
Nu'man b. Beşır:
"Ey Müminlerin annesi! (Osman evinde muhasara edildiği zaman) sen bu
hadisi niye söylemedin?" dediğimde: "Evladım! Sanki onu hiç
duymamışım gibi unutmuştum" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 6068). Ahmed 6/86,
6/149; Tirmizi 3705; İbn Mace 112; Bak hadis no: 6918.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki Abdullah b. Kays el-Lahmi, 124 senesinde vefat etmiş olup Aişe'nin
talebesi Abdullah b. Ebi Kays'tan başkasıdır.
Osman b. Affan'ın Zorluk
Ordusu için Harcamada Bulunması
6916- Ebu Abdirrahman
es-Sülemı der ki: insanlar Osman'ın evini kuşattığı zaman Osman yanlarına geldi
ve: "Allah adına size soruyorum! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Hıra dağı sallandığında ayağıyla dağa vurup: "Sakin ol, senin
üzerinde bir Peygamber, Sıddık ve şehitten başka kimse yoktur" dediğini
bilmiyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler: "Vallahi, evet"
dediler. Osman: ''Allah aşkına söyleyin! Hani Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) zorluk ordusunu gönderirken: "Kim kabul olunacak bir harcamada
bulunur" buyurmuştu. O sırada insanlar maddi zorluk ve kıtlık
içindeydiler. O zaman ben ordunun üçte birini kendi malımla (savaşa)
hazırlamamış mıydım?" diye sorunca, oradakiler yine: "Vallahi,
evet" dediler. Osman: "Allah adına size soruyorum! Rume kuyusundan
ancak para karşılığında su içildiğini bilmiyor musunuz? Orayı da kendi paramla
alıp zengin, fakir, yolcu herkesin içmesi için hibe etmedim mi?'' diye sorunca,
oradakiler: "Vallahi, evet" dediler. Hz. Osman'ın saydığı başka
şeylere de evet dediler.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
875; el-İrva' 1594); Şuayb: İsnadı: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/59;
Buhari 2778; Tirmizi 3699; Nesai 6/236.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Dünyadan Ayrılırken Osman b. Affan'dan Razı Olması
6917- Amr b. Meymun
bildiriyor: Suikasta uğramadan birkaç gün önce Ömer b. el-Hattab'ı Medine'de
gördüm. Huzeyfe b. el-Yeman ile Osman b. Huneyf'in yanında durdu ve:
"Bölge (Irak) insanlarına güçlerini aşan bir yük (cizye) yüklemekten
korkmadınız mı?" diye sordu. Onlar: "Ona taşıyabileceği kadar
yükledik. Ona yüklediğimizde fazla bir şey yoktur" cevabını verince Hz.
Ömer: "Dikkat edin! Siz onlara kaldıramayacağı kadar yük yüklemiş
olmayasınız" dedi. Onlar yine: "Hayır" karşılığını verdiler.
Bunun üzerine Hz. Ömer: "Şayet Yüce Allah bana ömür verirse Irak dullarını
benden sonra kimseye muhtaç etmeyeceğim" dedi.
Ancak aradan dört gün
geçmeden malum suikasta uğradı. Amr b. Meymun dedi ki: Suikasta uğradığı günün
Bu şekilde tekbir
getirdikten sonra "Köpek beni öldürdü!" veya "Köpek beni yedi!''
dediğini işittim. Acem kafirlerinden biri ona bıçağıyla vurmuştu. Vurduktan
sonra da iki tarafı keskin olan bıçağıyla kaçmaya başladı. Kaçarken sağlı sollu
yanından geçtiği her bir kişiye de bıçağını salladı. Bu şekilde on üç kişiyi
yaraladı. Bunlardan dokuzu da vefat etti.
Müslümanlardan biri bu
durumu görünce üzerine pelerini attı. Acem kafiri yakalanacağını anlayınca da
kendi kendini bıçakladı. Ömer. bu şekilde yaralanınca Abdurrahman b. Avf'ın
elinden tutup onu yerine imamlığa geçirdi. Ömer'in hemen arkasında bulunanlar benim
gördüklerimi gördüler. Mescid'in kenarlarında bulunanlar ise bundan habersiz
oldukları için Ömer'in sesinin kesildiğini görünce "Sübhanallah!
Sübhanallahl" demeye başladılar. Ardından Aburrahman b. Avf cemaate kısa
süren bir namaz kıldırdı.
Namazı bitirdiklerinde
Ömer: "Ey ibn Abbas! Bak bakalım beni kim öldürmeye çalıştı" dedi.
ibn Abbas bir süre yanında ayrıldı ve gelip: "Muğıre b. Şu'be'nin
kölesi" dedi. Ömer: "Allah onun canını alsın! Oysa ben ona iyilik
yapmasını söylemiştim. Allah'a hamdolsun ki ölümümü Müslüman olduğunu iddia
eden birinin eliyle kılmadı" dedi. Sonra ibn Abbas'a: "Oysa sen ve
baban böylesi yabancı kölelerin Medine'de çoğalmasını istiyordunuz" dedi.
içlerinde de en fazla kölesi olan kişi Abbas'tı.
Sonrasında Hz. Ömer
taşınıp evine götürüldü. insanlar sanki o güne kadar ilk defa böylesi bir
musibetle karşılaşmışlar gibi kimi: "Durumu ciddi" kimisi de ''Bir
şeyi yok" diyordu. içmesi için şıra getirilip içince yarasından akmaya
başladı. Sonra süt getirilip içince yine yarasından akmaya başladı. O zaman
öleceğini anladılar.
Hz. Ömer'in yanına
girdik, halk ta gelip onu övmeye başladılar. Bir genç gelip "Ey müminlerin
emiri! Allah'tan gelen bir müjde ile müjdelen. Sen Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) arkadaşı ve islam'a ilk girenlerdendin. Sonra hilafete
gelince adil davrandın, şimdi de şehid olacaksın" deyince Hz. Ömer:
''Yeğenim! Bütün bunların ne aleyhimde, ne de lehimde olmamasını isterdim"
dedi. Genç giderken izarının yere değdiğini görünce Hz. Ömer: "Genci bana
geri çevirin" dedi ve şöyle dedi: "Yeğenim! Giysini yukarı kaldır.
Bu, giysinin temizliği ve Rabbine karşı takvalı olman için daha faydalıdır. Ey
Abdullah b. Ömer! Ne kadar borcum olduğuna bak." Hesapladıklarında seksen
altı bin dirheme yakın borcu olduğunu gördüler. Hz. Ömer şöyle dedi: "Eğer
Ömer'in ailesinin malı yeterse borcu bu mallarından öde. Eğer yetmezse Adiy b.
Ka'b'ın ailesinden iste. Eğer yine yetmezse Kureyşlilerden iste. Onların
dışında ıree kimseden isteme. Müminlerin annesi Hz. Aişe'ye git ve: "Ömer
b. el-Hattab sana selam söylüyor de. Müminlerin emiri deme. Çünkü bu gün ben
müminlerin emiri değilim. Ona de ki: "Ömer b. el-Hattab iki arkadaşıyla
(Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Hz. Ebu Bekr) defnedilmek
istiyor."
Abdullah b. Ömer selam
verip izin aldıktan sonra Hz. Aişe'nin yanına girdi ve onun oturmuş ağladığını
gördü. Ona: "Ömer b. el-Hattab sana selam söylüyor ve iki arkadaşıyla
defnedilmek istiyor" dedi. Hz. Aişe: "Vallahi, ben orayı kendim için
ayırmıştım, ancak bu gün onu kendime tercih edeceğim'' dedi. Abdullah b. Ömer
gelince: "işte Abdullah geldi" denildi. Hz. Ömer: "Beni
kaldırın" deyince, bir adam onu kendine yasladı. Hz. Ömer (Abdullah'a):
"Neyle geldin?" diye sorunca, Abdullah: "istediğin şeyle ey
müminlerin emiri! Sana izin verdi" cevabını verdi. Hz. Ömer şöyle dedi:
"Allah'a hamd olsun. Benim için bundan daha önemli olan başka bir şey
yoktu. Benim ruhum alındığı zaman cenazemi taşıyınız. Sonra (Hz. Aişe'ye) selam
verip: ‘‘Ömer b. el-Hattab senden izin istiyor’‘ de. Eğer müsaade ederse, beni
orada defnediniz. Eğer müsaade etmezse, beni Müslümanların mezarlığına götürüp
orada defnediniz."
Bu sırada müminlerin
annesi Hafsa yanında başka kadınlarla geldi. Biz onu görünce kalktık ve Hafsa
babasının huzuruna girip yanında bir müddet ağladı. Erkekler (Hz. Ömer'in
yanına girmek için) izin isteyince Hafsa kendi ev halkına ait olan bir yere
girdi ve içeriden onun ağlamasını işittik. Gelen erkekler Hz. Ömer'e: "Ey
Müminlerin emiri! Vasiyet et, yerine bir halife seçer dediler. Hz. Ömer:
"Müminlerin bu halifelik işine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendilerinden razı olarak vefat ettiği şu kişilerden veya şu topluluktan daha
layık bir kimse bulmuyorum" karşılığını verdi. Bu konuda Ali, Osman,
Zübeyr, Talha, Sa'd ve Abdurrahman b. Avf'ı saydı. Oğlu için de teselli
mahiyetinde: "Abdullah b. Ömer de yanınızda şahit olarak bulunsun, ama bu
işte onun hiçbir etkisi olmayacaktır" dedi ve şöyle devam etti: "Eğer
halife olarak Sa'd seçilirse bilin ki o bu işe ehil birisidir. Eğer seçilmezse
de emir olarak seçilen kişi onun yardımlarından faydalansın. Zira ben onu
(valilikten) acziyetinden veya bir ihanetinden dolayı azletmedim."
Sonra şöyle dedi:
"Benden sonra seçilen halifeye vasiyetim, ilk Muhacirlerin haklarını
tanıması ve gereken değeri vermesidir. Yine Ensar'a iyi davranmasını tavsiye
ediyorum. Zira onlar (müslümanlar Medine'ye gelmeden önce) Medine'yi yurt ve
iman yeri edinmişlerdir. Ensar'ın iyilerinin iyilikleri kabul edilmeli,
kötülükleri de affedilmelidir. Yine bütün şehirlerin halklarına hayırla muamele
etmesini tavsiye ederim. Zira onlar islam'ın yardımcıları, maddi kaynakları ve
kafirlere karşı caydırıcı güçleridir. Onlardan, mallarından olan fazlalıklar
ancak kendi rızalarıyla alınmalıdır. Bedevilere de iyilikle davranmasını
tavsiye ediyorum. Zira onlar, Arapların aslı ve islam'ın harcıdırlar. Onların
mallarından fazla olanlar alınıp yine fakirlerine dağıtılsın. Halifeye, Yüce
Allah ile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği zimmete riayet
etmesini tavsiye ederim. Zımmilere verilen sözler yerine getirilsin, düşmana
karşı korunsunlar. Güç yetirebilecekleri kadar bir yükle mükellef
kılınsınlar."
Hz. Ömer vefat edince
onu alıp yürüdük. Abdullah b. Ömer selam verip: ''Ömer b. el-Hattab izin
istiyor" dedi. Hz. Aişe: "Onu içeriye alınız" deyince, içeriye
alınıp iki arkadaşının yanına defnedildi. Defin işi bitirilip geri dönüldükten
sonra bahsettiği grup toplandı. Abdurrahman b. Avf: "Oyunuzu içinizden üç
kişiden birine verin" dediğinde, Zübeyr: "Ben oyumu Ali'ye verdim"
dedi. Talha: "Ben oyumu Osman'a veriyorum" dedi. Sa'd: "Ben
oyumu Abdurrahman b. Avf'a veriyorum" dedi.
Abdurrahman, Ali ile
Osman'a: "Hanginiz adaylıktan çekilirse, seçme işini ona bırakalım. O
kalanlardan hangisinin daha üstün olduğuna, ümmetin menfaati için kimin daha
hayırlı olduğuna bakıp seçsin" deyince, Hem Hz. Ali, hem de Hz. Osman
sustular. Abdurrahman: "Bu işi bana bırakır mısınız? Vallahi ben içinizden
bu işe en layık olanınızı seçeceğim" deyince ikisi de: "Evet"
cevabını verdiler.
Bunun üzerine
Abdurrahman Ali'nin elini tuttu ve: "Senin de bildiğin gibi Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakınlığın ve islam'da önceliğin var. Yüce Allah
şahid olsun, eğer seni seçersem adaletle hükmedeceksin. Osman'ı seçersem de onu
dinleyip itaat edeceksin" dedi. Sonra Osman ile baş başa kalarak aynı
şeyleri söyledi. Her ikisinden de söz alınca: "Ey Osman! Elini
kaldır" dedi ve ona biat etti. Sonra Ali biat etti. Sona evahalisi içeriye
girip biat ettiler.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 3700.
Kendisinden Sonra
Ümmetinin Ona Reva Göreceği Şeylere Karşı Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Osman b. Aftan'dan Söz Alması
6918- Kays b. Ebi Hazım,
Hz. Aişe'den bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rahatsızlandığında: "Yanımda ashabımdan bazılarının olmasını isterdim''
buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr'i çağıralım mı?" dediğimizde
cevap vermedi. "Ömer'i çağıralım mı?" dedik yine cevap vermedi.
"Osman'ı çağıraIım mı?" dediğimizde: "Evet, çağırın"
buyurdu. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
gelmesi için Osman'a haber gönderdik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Osman'a bir şeyler söylemeye ve Osman'ın yüzü değişmeye başladı.
Kays der ki: Ebu
Sehle'nin bana bildirdiğine göre Hz. Osman evinde muhasara edildiği zaman:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir ahidde bulunmuştu ve
ben ona sabrediyorum" demiştir. Ashab bu günü (Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Osman'a söylemiş olduğu) o gün olarak addediyorlardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 6070; Zilalu'l-cenne
1175); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/58,
1/69; Tirmizi 3711; İbn Mace 113; Bak hadis no: 6915.
Osman b. Aftan'ın Rume
Kuyusunu Müslümanların Hizmetine Sebil Yapması
6919- Ebu Useyd
el-Ensari'nin azadlısı Ebu Said anlatıyor: Hz. Osman, Mısır'dan bir heyetin
geldiğini duyunca onları karşılamaya çıktı. Mısırlılar da bunu duyunca Osman'ın
bulunduğu mekana geldiler. Ona: ''Bir Mushaf getir'' dedieer. Osman Mushaf'ı
getirdiğinde yedinci sure olarak adlandırdıkları Yunus Suresi için: ''Yedinci
sureyi aç ve oku'' dediler. Osman okumaya başladı. ''De ki: Ancak Allah'ın
lütfu ve rahmeti ile, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların (dünya malı
olarak) topladıklarından daha hayırlıdır''[Yunus, 59] ayetine yetiştiğinde:
''Dur, koruluğu genişletip nereyi aldığını gördün mü? Buna, Sana Allah mı izin
verdi, yoksa sen ona iftira mı ediyorsun?'' dediler. Osman: ''Bunu geçin, bu ayet
filan ve filan şey hakkında indi. Bahsettiğiniz koruluk ise zekat develeri
içindir. Develer doğum yaptıktan sonra çoğaldılar. Onların çoğalması üzerine
ben de koruluklarını çoğalttım. Bunu geçin" dedi. Osman her okunan ayete:
"Bunu geçin, bu filan ve filan şey hakkında indi" diyordu. Netice
itibariyle Mısırlılara: "Ne istiyorsunuz?" diye sorunca: "Misak
istiyoruz" dediler. Onlardan fesat çıkarmama ve Müslümanların cemaatinden
ayrılmama sözü alarak kendilerine bir şey yapılmayacağına dair eman verdi. Yine
onlara: "Daha ne istiyorsunuz?" diye sorunca: "Medine ahalisine
maaş verilmemesini istiyoruz" karşılığını verdiler. Osman: "Hayır, bu
mal savaşanların ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı olan bu
yaşlılarındır" dedi. Mısırlılar buna razı oldular ve kendisiyle beraber
Medine'ye razı olarak geldiler. Osman kalktı hutbe verdi ve hutbesinde:
"Ekini olan ekinine, sağmalı olan da sağmalını sağmaya gitsin. Mısır
ahalisine de: "Bizim yanımızda bir malınız yoktur. Bu mal, uğruna savaşanların
ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı olan şu yaşlılarındır"
deyince, Mısırlılar öfkelenip: "Bu Umeyye oğullarının bir tuzağıdır"
dediler ve ülkelerine geri döndüler.
Onlar daha yolda iken
bir atlı geldi ve onları rahatsız edecek şekilde bir yaklaştı bir uzaklaştı.
Sonra bir daha yaklaştı ve kendilerine söverek tekrar uzaklaştı. Bunun üzerine
ona: "Ne istiyorsun? Bizim tarafımızdan sana eman verildi. İsteğini
söyle" dediler. Bu kişi: "Ben Müminlerin emirinin Mısır valisine
göndermiş olduğu elçiyim" dedi. Adamı aradıklarında üzerinde Mısır
valisine, kendilerinin asılması veya öldürülmesi veya ellerinin ve ayaklarının
kesilmesini emreden Osman'a ait, üzerinde Osman'ın mührü bulunan bir mektup
buldular. Bunun üzerine tekrar Medine'ye geri döndüler ve Hz. Ali'ye gidip:
"Allah'ın düşmanı (Osman'ın) hakkımızda nasıl şöyle böyle yazdığını gördün
mü? Allah bize onun kanını helal kıldı. Kalk beraber ona gidelim" dediler.
Hz. Ali: "Vallahi
ben sizinle gitmeyeceğim" karşılığını verdi. Onlar Osman'a: ''Niye hakkımızda
öyle yazdın?" diye sorunca: "Vallahi ben sizin hakkınızda kesinlikle
bir mektup yazmadım" dedi. Birbirlerine bakmaya başladılar ve bazıları
bazılarına: "Bunun için mi öldüreceksiniz? Bunun için mi
öfkeleniyorsunuz?" dediler. Hz. Ali kalkıp Medine'den bir köye gitti.
Mısırlılar da Osman'ın yanına girdiler ve: "Sen hakkımızda şöyle şöyle
yazdın" dediler, Osman: "Bunun iki olacağı vardır. Ya bana
Müslümanlardan bunu yazdığıma dair iki şahit getirirsiniz, ya da O'ndan başka
ilah olmayan Allah'a olan yeminime inanırsınız. Ben ne yazdım, ne okudum, ne de
ondan haberim vardır. Biliyorsunuz ki biri birinin ağzı ile yazı yazabilir ve
aynı nakışlı yüzüğüyle de mühürleyebilir" karşılığını verince, onlar:
"Vallahi kanın bize helaldır" deyip ahdi ve missakı bozup onu evinde
kuşatmaya aldılar.
Bir gün onların yanına
geldi ve: "Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedi. Ancak hiç kimse
selamını almadı. Alan da içinden almıştır. Bunun üzerine Osman: "Allah
adına size soruyorum! Rüme kuyusunu kendi malımla satın aldığımı ve kovamı
Müslümanların kovasına eşit kıldığımı bilmiyor musunuz?" diye sorunca:
"Evet, biliyoruz" cevabını verdiler. Osman: "Beni ne diye deniz
suyu ile oruç açmam için ondan içmekten alıkoyuyorsunuz? Allah için size
soruyorum! Falan filan yerden bir tarla alıp onu Mescid'e eklediğimi bilmiyor
musunuz?" dedi. Yine: "Evet, biliyoruz" dediler. Osman:
"insanlar içinde benden önce o Mescid'de namaz kılması yasaklanan oldu mu?
Allah için size soruyorum! Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hakkımda şöyle şöyle diye kaç defa (güzel şeyle şeyler) söylediğini duymadınız
mı?" dedi.
Sonra yanlarına bir daha
geldiğini ve onlara aynı şeyleri tekrar hatırlattığını gördüm. Ancak onu
dinlemiyorlardı. Çünkü insanlar birinci defa işittiklerinde dinlerler, ikincide
(aynı şeyleri) ise dinlemezlerdi. Osman hanımına: "Kapıyı aç'' dedi ve
mushafı elleri arasında önünde tuttu.
Ebu Said'in rivayeti
dışında başka bir rivayette ise şöyle geçer: Tucibi kabilesinden olan kişi
yanına girip yassı bir okla vurunca Osman'ın kanı: " ...onlara karşı Allah
sana yeter. O işitendirı bilendir"[Bakara, 137] ayetine sıçradı. O kan da
halen mushaftadır ve silinmemiştir.
Ebu Said'in rivayeti
şöyle devam eder: "Osman öldürülmeden önce (hanımı olan Furafisa'nın kızı
takılarını aldı ve eteğine koydu. Osman öldürüldüğünde onun üzerine kapanınca
saldırganlardan bir: "Allah canını alsın! Kalçası da ne kadar
büyükmüş" dediler. Anladım ki Allah düşmanları sadece dünyayı
istiyorlarmış.
[Tahric:] Elbani: Zayıf.
Rume Kuyusunu Sebil
Yaptığı için Allah'ın Osman b. Aftan'ı Bağışlaması
6920- Ahnef b. Kays
bildiriyor: Medine'ye vardığımızda Hz. Osman geldi. Yanımızdakiler: "Bu
Osman'dır" dediler. Başını sarı bir sarıkla sarmıştı. Osman, ''Ali b. Ebi
Talib burada mı, Talha burada mı?" diye sordu. Oradakiler:
"Evet" diye cevap verince Osman: "Ondan başka ilah olmayan Allah
aşkına söyleyin! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Filan oğullarının
harmanını alan kişiyi Allah bağışlar’‘ buyurduğunda ben orayı yirmi bin (veya
yirmibeş bine) satın almıştım. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gidip: ‘‘Ben harmanı satın aldım’‘ deyince, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ‘‘Orayı Mescid'imize ver, sevabı da senin olsun’‘ buyurduğunu bilmiyor
musunuz?" dedi. Oradakiler: "Vallahi biliyoruz" karşılığını
verdiler.
Osman şöyle devam etti:
"Ondan başka ilah olmayan Allah aşkına söyleyin! Rulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ‘‘Rume kuyusunu alanı Allah bağışlar’‘ buyurduğunu, ben o kuyuyu
şu kadar paraya satın aldıktan sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gidip: ‘‘Ben o kuyuyu satın aldım’‘ dediğimde de: ‘‘Onu Müslümanların içmesi
için hibe et, sevabı da senin olsun’‘ buyurduğunu bilmiyor musunuz?"
Oradakiler: "Vallahi biliyoruz" cevabını derdi. Osman: "Ondan
başka ilah olmayan Allah aşkına söyleyin! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Müslümanların yüzüne bakıp ‘‘Kim zorluk ordusunun askerlerini savaşa
hazırlarsa, Allah onu bağışlar’‘ buyurduğunu ve benim, binekleri ipinden
yularına kadar donatıp, askerleri donattığımı bilmiyor musunuz?" diye
sordu. Oradakiler: "Vallahi biliyoruz" karşılığını verince, Osman üç
defa: "Allahım! Şahid ol!" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 6066); Şuayb: İsnadı
hasendir. Ahmed 1/70; Nesai 6/234.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Ali b. Ebı Talib
b. Abdilmuttalib el-Haşimi