Sahih

İbn Hibban

 

SAHABE’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ali b. Ebı Talib b. Abdilmuttalib el-Haşimi

 

6921- Hz. Ali der ki: Hz. Fatıma, el değirmeninin elinde bıraktığı izden şikayet etti. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) esirler getirilince, Hz. Fatıma, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitti, ama onu bulamadı. Bunun üzerine durumunu orada bulduğu Hz. Aişe'ye bildirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince, Hz. Aişe, Hz. Fatıma'nın geldiğini söyledi. Biz yatağımıza girmişken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince, kalkmak için davrandık, ama Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yerinizde kalınız" buyurup aramıza oturdu. Hatta onun ayaklarının serinliğini göğsümde hissettim. Bize şöyle buyurdu: "istediğiniz (köleden) daha hayırlısını size söyleyeyim mi? Yatağınıza girince, otuz dört defa Allahu ekber, otuz üç defa Sübhanallah, otuz üç defa Elhamdulillah, deyiniz. Bu, sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/136; Buhari3705; Müslim 2727/80; Bak hadis no; 5524; Bak hadis no: 6922.

 

 

 

O Zaman Ali ile Fatıma'nın Geceleyin Giydikleri

 

6922- Hz. Ali anlatıyor: Fatıma, un öğütmekten dolayı (ellerinin kabarmasından) şikayette bulundu. Ben de: "Babana gidip ve bir hizmetçi iste" dedim. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına varınca onu bulamadı. Bunun üzerine evine geri döndü. Fatıma'nın geldiği haber verilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize geldi. Bizim üzerimizde kadife bir örtü vardı. Uzunlamasına serdiğimizde yanlarımız açıkta kalıyordu; yanlamasına serdiğimizde ise ayaklarımız ve başımız açıkta kalıyordu. "Ey Fatıma!, Bana geldiğin söylendi. Bir ihtiyacın mı varı" diye sorunca Fatıma: "Hayır" dedi. Bunun üzerine ben (araya girip) dedim ki: "Bilakis var; un öğütmekten dolayı çektiği sıkıntıdan yana şikayette bulundu. Ben de ona ‘‘Babana gitsen de bir hizmetçi (köle) istesen’‘ dedim.

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dikkat ediniz! ikiniz için de hizmetçiden daha faydalı bir şeyi size göstereyim mi? Yatağınıza girdiğinizde otuz üç kere Sübhanallah, otuz üç kere Elhamdulillah ve otuz dört kere de Allahu ekber dersiniz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 123; Tirmizi 3408; Bak hadis no: 6921.

 

 

 

Ali b. Ebi Talib'e Eziyet Etmenin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Eziyet Etmekle ilişkilendirilmesi

 

6923- Amr b. Şas der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Bana eziyet ettin" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! Ben size eziyet etmek istemem" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ali'ye eziyet eden bana eziyet etmiş olur" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi (es-Silsiletu's-sahiha 2295)i Şuayb: İsnadı zayıfhr. Ahmed 3/483.

 

 

Ebü Hatim der ki: Buradaki Fadl b. Abdillah b. Ma'kil b. Sinan el-Eşcai'yi İbn İshak, dedesine nisbet etmiştir. Mes'lid b. Sa'd el-Cu'fi ise Kufeli olup künyesi Ebu Sa'd'dır.

 

 

 

Kişinin Ali b. Ebi Talib'i Sevmesinin imandan Sayıldığına Delalet Eden Haber

 

6924- Hz. Ali der ki: "Tohumu yarıp canlıyı yaratana yemin ederim ki; ümmi olan Peygamber, beni ancak mümin olanın seveceğine, münafık olanın buğz edeceğine teminat verdi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1720); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 1/84, 1/128; Buhari 78; Tirmizi3736; Nesai 8/11S; İbn Mace 114. 

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'yi Ebu Turab Şeklinde isimlendirmesi

 

6925- Abdulazız b. Ebı Hazım'ın babasının bildirdiğine göre bir adam Sehl b. Sa'd'a gelerek: "Bu -Medine emiri- minberin üzerinde Hz. Ali'yi (uygun olmayan bir isimle) zikrediyor" dedi. Sehl: "Ne diyor?" diye sorunca, adam: "Ona Ebu Turab diyor" cevabını verdi. Bunun üzerine Sehl gülerek şöyle dedi: "Vallahi, ona bu ismi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkası vermedi. Onun da bundan daha çok sevdiği bir isim yoktu. Hz. Ali, Fatıma'nın yanına girdikten sonra çıkıp Mescid'de uzandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Hz. Fatıma'ya): "Amcanın oğlu nerede?" diye sorunca: "Mescid'de yatıyor" cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yanına çıkınca üzerindeki ridasının sırtından düştüğünü ve toprağın sırtına yapışmış olduğunu görüp, Hz. Ali'nin sırtındaki toprağı silerek iki defa: "Otur ey Ebu Turab" dedi. Vallahi, onun da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in verdiği bu isimden daha çok sevdiği bir isim yoktu.

 

[Tahric:]  Elbanı: Sahih (Sahihu'l-Edebi'l-müfred 654/852); Şuayb: Hadis sahihtiro Buhari 441, 6280; Müslim 2409.

 

 

 

İlimde Yetkin Olmayan Bir Cemaatin levilinde Yanıldığı Bir Haber

 

6926- Amir b. Sa'd, babası Sa'd b. Ebı Vakkas'dan bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'ye hitaben: "Senin bana yakınlığın, Harun'un Musa'ya yakınlığı konumundadır" buyurdu. (Ravi Said b. el-Müseyyeb) dedi ki: Bu hadisi bizzat Sa'd'a sormayı çok arzu ettim. Nihayet ona bunu söylediğimde Sa'd: "Sen bu hadisi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittin mi?" diye sordum. "Evet" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2473); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/185; Buhari 3706; Müslim 2404/30; Tirmizi 3724; İbn Mace 115, 121; Bak hadis no: 6643; Bak hadis no: 6927.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Üstteki Sözü Ali'ye Hitaben Söylediği Vakit

 

6927- Sa'd b. Ebı Vakkas naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk gazvesinde Hz. Ali'yi Medine'de bırakınca, Hz. Ali: "Ey Allah'ın Resulü! Beni kadınların ve çocukların yanında mı bırakıyorsun?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Benim yanımdaki konumunun, Harun'un (a.s.) Musa'nın (aleyhisselam) yanındaki konumu gibi olmasına razı değil misin? Ne var ki benden sonra bir peygamber gelmeyecektir"

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/182; Buhari 4416; Müslim 2404/31; Bak hadis no: 6643, 6926.

 

 

 

Allah'ın Ali b. Ebı Talib'in Günahlarını Bağışlaması

 

6928- Ali b, Ebı Talib der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ali! Bağışlanmış olsan bile söylediğinde bağışlanacağın bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?" diye sordu ve şöyle devam etti: "Büyük ve Yüce Allah'tan başka bir ilah yoktur. Günahkarların cezasını vermeye güç yetirdiği halde onlara yumuşak davranarak, cezalarını geriye bırakan, cömert ve kerem sahibi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin ve Arş'ın Rabbi olan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi (er-Ravdu'n-nadır 679, 717); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 1/92, 1/158; Tirmizi 3504.

 

 

 

Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sonra Yardım isteyen Müslümanların Yardımcısının Ali b. Ebı Talib Olması

 

6929- imran b. Husayn anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik gönderdi ve Hz. Ali'yi birliğe komutan kıldı. Hz. Ali birlikle beraber gitti ve esir olarak alınmış bir cariye ile beraber oldu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı buna razı olmadılar ve: "Eğer Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidersek Ali'nin yaptığını ona bildiririz" dediler. Müslümanlar da bir seferden geri döndüklerinde önce Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giderek selam verip onu görürler ve daha sonra evlerine giderlerdi. Askeri birlik geri döndüğünde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip selam verdiler. Daha önce anlaşmış olan dört kişiden biri kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ali'nin şöyle şöyle yaptığını biliyor musun?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. ikinci kişi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ali'nin şöyle şöyle yaptığını biliyor musun?" deyinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan da yüz çevirdi. Üçüncü kişi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ali'nin şöyle şöyle yaptığını biliyor musun?" deyince, Hz. Peygambe-(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kişiden de yüz çevirdi. Ancak dördüncü kişi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Ali'nin şöyle şöyle yaptığını biliyor musun?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona doğru döndü. Öfkesi yüzünden belli oluyordu. Üç defa: "Ali'den ne istiyorsunuz?" dedikten sonra: "Ali benden, ben de ondanım. Benden sonra o, her müminin velisidir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2223); Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed 4/437; 4/42 Tirmizi 3712.

 

 

 

Zamanında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yardım Ettiği Herkesin Yardımcısının Ali b. Ebi Talib Olması

 

6930- ibn Bureyde, babasından naklen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: "Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1750; er-Ravdu'n-nadir 171); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 5/350, 5/358, 5/361.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'ye Yakınlık Gösterene Yakınlık, Düşmanlık Edene de Düşmanlık için Dua Etmesi

 

6931- Ebu't-Tufeyl der ki: Hz. Ali: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Gadır Hum'da söylediklerini işitenlerin Allah aşkına kalkıp işittiklerini aktarmalarını istiyorum!" dedi. Bunun üzerine bazıları kalktı ve o günde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlara kendi canlarından daha yakın olduğumu bilmiyor musunuz?" diye sorduğuna, ashabın: "Evet biliyoruz, ey Allah'ın Resulü!" demeleri üzerine de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben kimin velisi isem Ali de onun velisidir. Allahım! Ona yardım edene yardım, düşmanlık edene de düşmanlık et" buyurduğuna dair şahitlik ettiler.

 

Oradan ayrıldığımda bu konuda içimde bazı şüpheler vardı. Zeyd b. Erkam ile karşılaşıp durumu kendisine anlattığımda: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali için öyle söylediğini işitmiştik" dedi.

 

Ravi Ebu Nuaym der ki: Bunu bize aktaran Fıtr'a: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü söylemesi ile vefatı arasında ne kadarlık bir zaman vardı?" diye sorduğumda: "Yüz gün" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Ahmed Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 4/331); Şuayb: İsnadı hasendir. 4/370; Tirmizi 3713.

 

 

Ebü Hatim der ki: O, bununla Ali b. Ebi Talib'in vefatını kasdetmiştir.

 

 

 

Yüce Allah'ın Ali b. Ebı Talib'in Eliyle Hayber'in Fethini Müyesser Kılması

 

6932- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber gününde: "Yarın bu sancağı Allah'ın, onun eliyle fethi müyesser kılacağı birine vereceğim" buyurdu. Bunun üzerine sahabiler sancağın kime verileceğini konuşarak gecelediler. Sabahladıklarında insanlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiler. Hepsi de sancağın kendisine verilmesini arzu ediyordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ali b. Ebi Talib nerededir?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Gözlerinden rahatsızdır" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gelmesi için ona haber gönderin" buyurdu. Geldiğinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun gözlerine tükürüğünden sürdü ve dua etti. Gözlerinde hiç ağrı yokmuş gibi iyileşti ve sancağı ona verdi. Ali: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar bizim gibi (Müslüman) olana kadar mı onlarla savaşacağım?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Acele davranmadan onların alanına git ve onları islam'a davet et. Sonra onlara üzerlerine düşen Allah'ın haklarını bildir. Vallahi Allah'ın senin vasıtanla bir kişiyi hidayete erdirmesi, senin için kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 342); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/333; Buhari 3701; Müslim 2406; Ebu Davud 3661.

 

 

 

Ali b. Ebı Talib'in Allah'ı ve Resul'ünü Sevdiğinin Tesbiti

 

6933- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gün sancağı, Allah'ı ve Resulünü seven birisine vereceğim" deyince, halk belki bana verir düşüncesiyle ileriye çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ali nerede?" diye sorunca: "Gözlerinden rahatsız" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu çağırdı ve avuçlarına tükürerek Hz. Ali'nin gözlerini meshetti. Sonra sancağı kendisine verdi. Yüce Allah o gün Hz. Ali'nin eliyle fethi nasib etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Gözü Önünde Ali b. Ebi Talib'in Uğrunda Savaştığı Şeyin Vasfı

 

6934- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber savaşında: "Bu sancağı Allah'ı ve ResUlünü seven, Allah'ın, eliyle fethi müyesser kılacağı bir adama vereceğim!" buyurdu. Ömer bunun için: "Komutan olmayı işte o günü çok istedim ve sancak bana verilir umuduyla parmaklarımın ucunda yükseldim. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Ali'yi "Kalk!" deyip sancağı ona verdi ve: "Git ve Allah fethi senin elinle müyesser kılmadıkça sakın arkana dönme!" buyurdu. Ali az bir yürüdükten sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Onlarla ne üzerine savaşacağım?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Elçisi olduğuna şahadet edene kadar onlarla savaş! Şayet bunu kabul ederlerse, hak etmedikleri sürece canlarını ve mallarını benden yana korumuş olurlar. (İçlerinde tuttukları) hesapları Allah'a kalmıştır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 407/12); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 2/384; Müslim 240'5.

 

 

 

Allah ve Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali b. Ebi Tilib'i Sevdiğinin Tesbiti

 

6935- iyas b. Seleme, babasından bildiriyor: Hayber'e Çıktığımızda amcam

Amir: "Vallahi Allah olmasaydı hidayete eremezdik

Namazları kılamazdık, zekatı da veremezdik

Biz senin fazlından müstağni olamayız

Karşımızda gördüğümüzde düşmanımızı

Bize sekineyi indir, sabit kıl ayağımızı" demeye başladı.

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kimdir?" diye sorunca: "Amir'dir" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbin seni bağışlasın, ey Amr'' diye dua etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de birine özel olarak bağışlanma dilediği zaman o kişi savaşta şehit düşerdi. Ömer b. el-Hattab: "Ey Allah'ın Resulü! Keşke onu aramızda bıraksaydın da ondan yaralansaydık" dedi. Hayber'e yetiştiğimizde oranın kralı olan Merhab kılıcını sallayarak:

"Merhab olduğumu biliyor Hayber

Benim silahta denenmiş çok zorlu bir er

Benim savaş meydanında yiğit cengaver" diyerek mübareze için çıktı Bunun üzerine amcam karşısına çıktı. Derken birer darbe vuruştular. Merhab'ın kılıcı Amir'in atına isabet etti. Amir onu alttan vurmaya kalkıştı. Fakat kılıcı kendine dönerek can damarını kesti. Amir'in ölümü de bu yaradan oldu.

 

Dışarı çıktım. Bir de baktım Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından birkaç kişi: "Amir'in ameli batıl oldu! O kendini öldürdü!" diyorlar. Bunun üzerine ağlayarak Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim ve: ''Ey Allah'ın Resulü! Amir'in ameli batıl mı oldu?" diye sordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu kim söyledi?" deyince ben: "Senin ashabından bazı kimseler" karşılığını verdi. "Bunu söyleyen kimse yalan söylemiştir. Bilakis Amir için iki sevap vardır" buyurdu.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Ali b. Ebı Talib'i çağırmak için gönderdi. Ali ise gözlerinden rahatsız bir halde idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu bayrağı yarın öyle bir kimseye vereceğim ki o, Allah'ı ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu sever" buyurmuştu. Ben Ali'ye gidip gözlerinden hasta olduğu için koluna girerek getirdim. Nihayet onu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna çıkardım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ali'nin gözlerine tükürüp dua edince hemen iyileşti ve sancağı Ali'ye verdi.

 

Sonra savaş meydanına ilk önce Yahudi Merhab çıktı ve dedi ki:

''Hayber benim Merhab olduğumu iyi bilir.

Silahı tamam, denenmiş bir kahraman

Harpler geldimi alev kesilir!"

 

Bunun üzerine Ali de şöyle diyerek ona karşı meydana çıktı:

''Ben o kimseyim ki annem adımı aslan koymuştur.

Ormanların aslanı gibi çirkin manzaralı düşmanlara

Ufak ölçekle, sendera kilesi ölçerim."

 

Arkasından Hz. Ali, Merhab'ın başına bir kılıç vurarak onu öldürdü.

Bundan sonra Hayber'in fethi Ali b. Ebı Talib'in iki eliyle müyesser oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (Tahricu Fıkhi' s-sire 343); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/51; Müslim 1807; Bak hadis no: 3196.

 

 

Ebu Halim der ki: Ebu Amir, bunu bana "Amir'in atı" ibaresiyle aktardı; ancak doğrusu "Amir'in kalkanı"dır.

 

 

 

Ali b. Ebı Talib'in Sancağı ile Allah'ın Kafir Düşmanları Üzerine Çıkması

 

6936- Hubeyre b. Yerım der ki: Hasan b. Ali'nin kalkıp insanlara şöyle hutbe verdiğini işittim: "Ey insanlar! Geçenlerde aranızdan biri (Hz. Ali) ayrıldı. Öncekiler (amelde) onu geçemediği gibi sonrakiler de yetişemeyecektir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu savaşa gönderdiği zaman sancağı ona verirdi. O da, Allah ona fethi gerçekleştirene kadar geri dönmezdi. Sağında Cebrail solunda ise Mikail bulunurdu. O geride ne gümüş, ne de altın bıraktı. Ancak onunla bir hizmetçi almak istediği yedi yüz dirhemi vardı."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2496); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 1/199.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kur'an'ın inişi için Verdiği Savaşı Ali b. Ebı Talib'in Onun Tevili için Verecek Olması

 

6937- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kur'an indirilmesi uğruna müşriklerle benim savaştğım gibi aranızda Kur'an'ın yorumu konusunda da savaşacak bir kişi olacaktır'' Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! O kişi ben miyim?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır" karşılığını verdi. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! O kişi ben miyim?'' deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, ayakkabıyı diken kişidir" buyurdu. Bu arada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'ye ayakkabısını dikmesi için vermiş bulunmaktaydı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2487); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/31, 3/33, 3/82.

 

 

 

Ali b. Ebı Talib'in Kur'an'ın Tevili için Kendileriyle Savaştığı Topluluğun Vasfı

 

6938- Hz. Ali der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içlerinde kolu sakat veya kolu küçük veya kolu kesik bir adamın bulunduğu bir topluluk çıkacaktır" buyurdu. Şayet şımarıp azmayacağınızı bilseydim bu toplulukla savaşan orduya Peygamberinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diliyle Allah'ın vaad ettiği şeyleri haber verirdim."

 

Abide der ki: Ali'ye: "Sen bunu bizzat Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mı işittin?" diye sorduğumda: "Kabe'nin Rabbine andolsun ki evet! Kabe'nin Rabbine andolsun ki evet; Kabe'nin Rabbine andolsun ki evet!" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadır 699; Zilalu'l-cenne 912); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 1/95, 1/144; Müslim 1066/155; Ebu Davud 4763.

 

 

 

Haricilerin, Mahlukat Arasından Allah'ın En Sevmediği Kimseler Olması

 

6939- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Rafi'nin oğlu Ubeydullah bildiriyor: Hariciler başkaldırınca ben de Ali b. Ebı Talib'in saflarındaydım. Hariciler: "Hüküm ancak Allah'ındır" dediklerinde, Ali: "Bu, hak bir söz olmasına rağmen kendisiyle batıl bir şey hedeflenmektedir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizlere bazı insanların özelliklerini anlattı ve bu özellikleri onların saflarında bulunanlarda görüyorum" karşılığını verdi. Sonra boğazına işaret ederek: "Onlar dilleriyle hak olanı söylüyorlar, ama bu sözleri şuralarını geçmiyor -ki bunu söylerken boğazını gösterdi- içlerinde Yüce Allah'ın en sevmediği kara bir adam bulunmaktadır. Kolunun birinde meme ucu gibi bir çıkıntı bulunmaktadır'' dedi. Ali b. Ebı Talib onları katlettiğinde ise: "O adamı bulun" dedi. Aradılar ama bulamadılar. Ali iki veya üç defa: "Dönüp bir daha arayınl Zira Vallahi ne ben yalan söyledim, ne de bana yalan söylendi" dedi. En sonunda da söz konusu adam bir harabede bulundu. Onu getirip Ali'nin önüne koydular. Bu yaptıklarına ve aralarında olan Ali'nin sözlerine bizzat şahit oldum.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şarthnma göre sahihtir. Müslim 1066/157.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalığından iyileşmesi için Ali b. Ebi Talib'e Dua Etmesi

 

6940- Abdullah b. Seleme bildiriyor: Hz. Ali hasta iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına uğradı. o: "Allahımı Eğer ecelim gelmiş ise beni (öldür ve) rahatlat, eğer uzak ise beni (iyileştirip) kaldır. Eğer bu hastalık bir imtihan ise bana sabır ver'' dyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Nasıl dedin?" diye sorunca Hz. Ali dediklerini bir daha tekrarladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'ye ayağı ile vurup: "Allahım! Ona afiyet -veya- şifa ver" buyurdu. Hz. Ali: "Daha sonra aynı hastalığa bir daha yakalanmadım" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (Mişkat 6098). Ahmed 1/83, 1/107; Tirmizi 3564.

 

 

 

Yüce Allah'ın Bu Ümmetin Üzerindeki Necva'da Sadaka Verme Sorumluluğunu Ali b. Ebı Talib'in Sayesinde Hafifletmesi

 

6941- Ali b. Ebı Talib der ki: Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınzz zaman bu konuşmanzzdan önce bir sadaka veriniz (Mücadele 12) ayeti indiği zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu durumda bir altın verilmesine ne dersin?" diye sorunca: "Buna güçleri yetmez" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne kadar olsun?" diye sorduğunda ise: "Bir arpa kadar (altın)" cevabını verdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Pek zahid birisin" buyurdu. Sonra: "Gizli bir şey konuşmanzzdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılını zekatı verin Allah'a ve ResUlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır" (Mücadele 13) ayeti indi. Benim sayemde Yüce Allah insanların yükünü hafifletti.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf; Şuayb: İsnadı zayıflır. Tirmizi 3300; Bak hadis no: 6942.

 

 

 

6942- Ali b. Alkame el-Enmarl. Ali b. Ebı Talib'den şöyle nakleder: ''Ey inananlar! Peygambere gizli bir şeyarz edeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin ... " (Mücadele 12) ayeti indiği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'ye: "Ey Ali! Sadaka vermelerini emret'' buyurdu. Hz. Ali: "Ey Allah'ın Resulü! Ne kadar versinler?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir dinar (altın versinler)" cevabını verdi. Hz. Ali: "Buna güçleri yetmez" deyince de. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yarım dinar (versinler)" buyurdu. Hz. Ali: "Buna da güçleri yetmez" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne kadar (versinler)?" diye sordu. Hz. Ali: "Bir arpa (ağırlığında dinar)" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çok kanaatkarsın'' buyurdu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin ... " (Mücadele 13) ayetini indirdi. Hz. Ali: "Bu ümmetin yükü benim sayemde hafifledi" dedi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf; Şuayb: İsnadı zayıftır. Bak hadis no: 6941.

 

 

 

Ali b. Ebi Talib'in Osman b. Aftan'dan Sonra Halife Olacağına Delalet Eden Haber

 

6943- Sefine der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Benden sonra otuz yıl halifelik olacaktır. Daha sonra ise krallık gelecektir." Sefine, hesap et deyip: "Ebu Bekr'in halifeliği iki yıl, Ömer'in on yıl, Osman'ın on iki yıl ve Hz. Ali'nin ise altı yıldır" dedi. Ali b. el-Ca'd, Hammad b. Seleme'ye: ''Sefine mi hesap et dedi?" deyince, Hammad: "Evet" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 5/220, 5/221; Bak hadis no: 6657.

 

 

 

Ali b. Ebi Talib'in Fatıma ile Evlenmesi

 

6944- Enes b. Malik anlatıyor: Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip önünde oturdu ve: "Ey Allah'ın Resulü! islamiyet'te önceligimi sana karşı olan samimiyetimi ve benim şu şu sıfatlarımı biliyorsun" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne istiyorsun?" diye sorunca: "Beni Fatıma ile evlendirmeni istiyorum" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu ve cevap vermedi. Ebu Bekr, Ömer'in yanına dönüp: "Helak oldum ve helak edildim" dedi. Ömer: "Ne oldu?" deyince: "Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Fatıma'yı kendime istedim, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden yüz çevirdi'' karşılığını verdi. Ömer: "Ben de senin gibi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip senin istediğin gibi Fatıma'yı isteyeceğim" dedi ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip önünde oturarak: "Ey Allah'ın Resulü! islamiyet'te önceliğimi, sana karşı olan samimiyetimi ve benim şu şu sıfatlarımı biliyorsun" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne istiyorsun?" diye sorunca: "Beni Fatıma ile evlendirmeni istiyorum" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sustu ve cevap vermedi. Bunun üzerine Ömer, Ebu Bekr'in yanına döndü ve: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda Allah'ın emrini bekliyor, kalk Ali'nin yanına gidelim ve bizim istediğimiz gibi Fatıma'yı onun da istemesini söyleyelim" dedi.

 

Hz. Ali der ki: Ebu Bekr ve Ömer yanıma geldiklerinde ben bana ait hurma fidanlarını aşılıyordum. Bana: "Biz amcan oğlunun yanından kız istemekten geliyoruz" dediler ve bana durumu anlattılar. Giysimi sürüyerek Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip önüne oturdum ve: "Ey Allah'ın Resulü! islamiyet'te önceliğimi, sana karşı olan samimiyetimi ve benim şu şu sıfatlarımı biliyorsun" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne istiyorsun?" diye sorunca: "Beni Fatıma ile evlendirmeni istiyorum" karşılığını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanında (mehir olarak vereceği n) bir şeyin var mı?" diye sorunca: "Atım ve cübbem var" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Atını satamazsın, ama cübbeni sat" buyurdu. Bunun üzerine cübbemi dörtyüz seksen dirheme sattım ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip bu parayı eteğine bıraktım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu paradan bir avuç alarak: "Ey Bilal! Bu parayla koku al" buyurdu ve Fatıma'yı hazırlamalarını emretti.

 

Ona çeyiz olarak iplerle örülmüş bir karyola ve içi lif dolu deriden bir yastık verdi. Bana da: "(Fatıma) yanına geldiğinde, ben gelmeden bir şey yapma" buyurdu. Fatıma, Ümmü Eymen ile beraber gelip evin bir tarafına oturdu. Ben de evin diğer bir tarafında idim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Kardeşim (Ali) burada mı?" deyince, Ümmü Eymen: "Kardeşin olduğu halde ona kızını mı verdin?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" diyerek Fatıma'nın yanına girdi ve: "Bana su ver" dedi. Fatıma evdeki bir kaseyle su getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) suyun içine üfledi ve Fatıma'ya: "Yaklaş!" dedi. Fatima yaklaşınca göğüsleri arasına, başına o sudan serpeledi ve: "Allahım! Onu ve zürriyetini şeytanın şerrinden sana sığındırırım" diye dua etti. Sonra Fatima'ya: "Arkanı dön!" dedi. Dönünce omuzları arasına da o sudan serpti ve: ''Allahım! Onu ve zürriyetini şeytanın şerrinden sana sığındırırım" diye dua etti.

 

Bir daha: "Bana su verin" buyurdu. Ben ne yapmak istediğini anlamıştım ve kalkıp kaseyi su doldurarak kendisine verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaseyi aldı ve içine üfledi. Bana: "Yaklaş!" buyurdu. Başıma ve göğsüme o sudan döktükten sonra: "Allahım! Onu ve zürriyetini şeytanın şerrinden sana sığındırırım" diye dua etti. Sonra: "Dön!'' buyurdu. Döndüğümde omuzlarım arasına dökerek: "Allahım! Onu ve zürriyetini şeytanın şerrinden sana sığındırırım" diye dua etti. Ardından: "Allah'ın adıyla ve bereketiyle ailenin yanına (gerdeğe) gir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı zayıftır. Metni münkerdir: Şuayb: İsnadı zayıftır.

 

 

 

Ali'nin Fatıma'ya Verdiği Mehir

 

6945- ibn Abbas der ki: Hz. Ali, Hz. Fatıma ile evlendiğinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Fatıma'ya bir şeyler ver" buyurdu. Hz. Ali: "Ona verecek bir şeyim yok" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O kılıçları parçalayan zırhın nerede ki?" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1849); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 1/80; Ebu Davud 2125; Nesai 6/130.

 

 

 

Zikri Geçen Zırhın Özelliği

 

6946- ibn Abbas der ki: "Hz. Ali, Fatıma'yla mehir olarak demirden bir zırh karşılığında evlendi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir.

 

 

 

Fatıma'nın Gerdeğe Girdiğinde Ali b. Ebı Talib'e Götürdüğü Çeyizi

 

5947-  (6947) Hz. Ali der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fatıma'ya çeyizinde beyaz yünden bir örtü ve içi lif dolu bir yastık vermişti.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (er-Ravdu'n-nadır 4/119); Şuayb: İsnadı ceyyiddir. Ahmed 1/84; Nesai 6/135; İbn Mace 4152.

 

 

Ebu Hatim der ki: Metinde geçen "hamile", beyaz yünden kadifedir. Sarifin ise Vasıt'ta bir köydür.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisinden Kızı Fatıma'yı isteyen Ebu Bekr ile Ömer'e Verdiği Olumsuz Cevap

 

6948- ibn Bureyde, babasından bildiriyor: Ebu Bekr ve Ömer, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Fatıma'yı istediler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yaşı küçüktür" buyurdu. Hz. Ali istediğinde ise Hz. Fatıma'yı onunla evlendirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 6095); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Nesai 6/62.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Oğlu ibrahım