Sahih

İbn Hibban

 

TARİH

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hastalanması

 

6586- Hz. Aişe der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Baki'den bir cenazeden yanıma dönmüştü. Ben de başımda bir ağrı hissediyor ve: "Ah başımil diyordum. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim de başım ağrıyor. Benden önce ölsen sana bir zararı olmaz. Ben seni yıkar, kefenler sonra namazını kılıp defnederdim" buyurunca: "Sanırım ki sen, Vallahi öyle yapacak olsan kadınlarından birinin yanına döner ve onunla birlikte olurdun" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm etti. Sonra da ölümüne sebep olan hastalığa yakalandı.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Ahkamu'l-cenaiz 50; el-İrva' 700). Ahmed 6/228; Buhari 5666; İbn Mace 1465.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Bu Hastalığının Meymune'nin Evinde iken Başlaması

 

6587- Ebu Bekr b. Abdirrahman b. el-Haris b. Hişam, Esma binti Umeys'ten bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığının başlangıcında hanımı Meymune'nin yanında idi. Rahatsızlığı ağırlaşınca baygınlık geçirdi ve oradakiler ona ilaç içirmeye karar verip kendisine ilaç içirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandığı zaman: "Bana içirdiğiniz nedir? Şuradan gelen kadınların işi midir?" buyurdu ve Habeşistan taraflarına işaret etti. Esma binti Umeys de oradaki kadınların içindeydi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Senin zatulcenb hastalığına yakalandığından şüphelendik" dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah böylesi bir hastalıkla beni cezalandıracak değildir. Amcam (Abbas) dışında buradakilerin hepsi bu ilaçtan içsin!" buyurdu. O gün Meymune oruçlu olmasına rağmen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ısrarı üzerine ona da ilaç içirildi.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı sahihtir. İbn Hacer, Fethu'l-Bari' de (8/178) sıhhat hükmü vermiştir. Ahmed 6/438,

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalığında Bakımının Aişe'nin Evinde Yapılması için Eşlerinden istekte Bulunması

 

6588- Ubeydullah (b, Abdillah) bildiriyor: Hz, Aişe'nin yanına girdik ve: "Ey müminlerin annesi! Bize Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığını anlat" dedik, Aişe şöyle anlattı: "Hz, Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı ağırlaşınca tüflemeye başladı. Onun bu tüflemesini kuru üzüm yiyen kişinin çekirdeklerini tükürmesine benzetirdik, Önceleri her gün eşlerini dolaşırdı. Ancak hastalandığında benim yanımda kalmak için diğer eşlerinden izin istedi ve eşlerinin onu ziyaret etmesini söyledi, Eşleri de bu konuda ona izin verdiler, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biri Abbas olmak üzere iki kişinin kolları arasında ayaklarını yerde sürüyerek yanıma girdi,"

 

İbn Abbas'a Aişe'nin bu anlattıklarını zikrettiğimde:"Abbas'ın yanında duran diğer adamın adını sana söyledi mi?" diye sordu, Ben: "Hayır!" karşılığını verdiğimde, ibn Abbas: "O kişi Ali'ydi" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 2113; Bak hadis no: 6602.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (Yanındakilere) ilaç içme Emrini Verdiğinde Abbas'ı Bunun Dışında Bırakmasının Nedeni

 

6589- Hz. Aişe der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta iken ilaç içirmiştik. O da işaretle: "Bana ilaç içirmeyin" buyurunca biz de bu durum hastanın ilaçtan hoşlanmama durumudur dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendine geldiğinde:

"Ben size bana ilaç içirmeyin demedim mi?" buyurunca biz: "Hasta olan ilacı sevmez" dedik. Bunun üzerine: "Abbas dışında evde kim varsa aynı ilaçtan içecek! Abbas'a gelince (siz bana ilaç içirirken) o sizinle olmadığını gördüm" buyurdu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Ahmed 6/53; Buhari 4458, 7886; Müslim 2213.

 

 

 

Hz. Aişe'nin Vefat Edeceği Hastalığında Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muavvizeteyn Sürelerini Okuyup Üflemesi

 

6590- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rahatsızlandığı zaman kendi kendine Muavvizat surelerini okur ve üflerdi. Hz. Aişe der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatına neden olan hastalığı şiddetlendiği zaman bu sureleri ona ben okudum ve bereketini umarak (onun) eliyle vücudunu sıvazladım.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3104). Müslim 2192/51; Bak hadis no: 2963.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalığı Sırasında Kendisine Yapılan Şifa Duasına Ne Dediği Hakkında

 

6591- Hz. Aişe der ki: Hastalığı sırasında Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kucağıında iken kendinden geçti. Ben de ellerimi üzerinde dolaştırmaya ve şifası için dua etmeye başladım. Bir ara kendine geldi ve: "Bilakis Allah'tan, Cebrail, Mikail ve isratil gibi dostlarla birlikte olmayı diliyorum" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3104).

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bu Sözü Dünya ile Ahiret Arasında Seçim Yaptığında Söylemesi

 

6592- Hz. Aişe der ki: Hiçbir peygamberin dünya (hayat) ile ahiret (ölüm) arasında muhayyer bırakılmadan vefat etmeyeceğini duyardım. Vefatına sebep olan hastalığı sırasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sesi kısıldı. Kısık sesiyle de: (i Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddikler ve şehitler ile beraber" (Nisa 69) dediğini işittim. Bunu işitince de ondan da tercih yapması istenildiğini anladım.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Ahmed 6/176; Buhari 4435; Müslim 2444/86; İbn Mace 1620.

 

 

 

ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ömrünün Sonlarına Doğru Daha Önce Zikrettiğimiz Şeyleri insanlara Anlatmak için Çıkması ve Bu Konuşmanın içeriği

 

6593- Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümüne sebep olan hastalığı zamanında başını bir bez parçasıyla bağlamış bir şekilde yanımıza çıkınca, minbere çıkıncaya kadar onu takib ettim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şu an Havz'ın başında duruyor gibiyim." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devamla şöyle buyurdu: "Bir kula dünya ve onun güzellikleri arz edildi ama o, ahireti tercih etti." Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözünü sadece Hz. Ebu Bekr anladı ve: "Anam babam sana feda olsun! Biz sana mallarımızı, canlarımızı ve çocuklarımızı feda ederiz" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra minberden indi ve vefat edene kadar bir daha görülmedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Darimi 1/36; Bak hadis no: 6594, 6861.

 

 

 

Vasfedildiği Şekilde Muhayyer Bırakılan Kimsenin Bizzat Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Olması

 

6594- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe verip buyurdu ki: "Yüce Allah bir kulu, dünya nimetlerinden istediğini vermek ile kendi katındakileri vermek arasında muhayyer bıraktı. Kul da Yüce Allah'ın katında bulunanları tercih etti." Ebu Bekr ağladı ve: "Anamızı babamızı sana feda ederiz" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ağlama ey Ebu Bekr! insanlar içinde hem arkadaşlığı ve hem de malıyla bana en cömert davranan kişi sendin! Şayet insanlardan kendime bir dost edinecek olsaydım onu (Ebu Bekr'i) edinirdim. Fakat aramızda islam kardeşliği ve sevgisi vardır. Mescid'e açılan kapılar arasında Ebu Bekr'in kapısı dışındaki tüm kapılar kapatılsın!" buyurdu.

 

Ebu Said ekledi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın bir kulunu dünya ile ahiret arasında bir seçim yaptırdığını bize haber veriyor, bu da ona ağlıyor, şaşılacak şey" dedim. Halbuki tercihte bırakılan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ağlayan da Ebu Bekr imiş. Ebu Bekr, aramızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i en iyi tanıyanımızdı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Ahmed 3/18; Buhari' 466; Müslim 2382; Bak hadis no: 6593.

 

 

 

ilimde Derinliği Olmayan Kişilere, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söz Konusu Konuşmayı Yapmak Üzere Çıkmadan Önce Uhud Şehitlerine Namaz Kıldığını Düşündüren Haber

 

6595- Ukbe b. Amir bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uhud şehitleri üzerine salat eyledi. Dönüşte minbere oturdu Allah'a hamd ve senadan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Ben sizin öncünüz olacağım. Ben size şahitlik edeceğim. Vallahi ben sizin müşrikliğe döneceğinizden endişe etmiyorum. Ancak bana dün gece yeryüzünün ve semanın anahtarları verildi. Ancak sizin ihtiras ile dünya hazineleri hususunda birbirinizle nefsaniyet yarışına düşüp didişmenizden endişe etmekteyim." Sonra Yüce Allah'ın katına aldığı zamana kadar bir daha çıkmayacağı evine girdi. Üstelik bu hutbesi de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümüne dek verdiği son hutbesi oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 3198, 3199.

 

 

 

Ukbe b. Amir'in "Uhud Şehitleri Üzerine Salat Eyledi" Sözüyle Onlara Cenaze Namazı Kılmasını Değil Dua ve istiğfar Etmesini Kasdetmesi

 

6596- Hz. Aişe bildiriyor: (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatına sebep olan hastalığı sırasında) bize: ''Üzerime bağları henüz açılmamış yedi kırba su dökün. Belki (biraz rahatlar) insanlarla görüşürüm" buyurdu. Bunun üzerine onu Hafsa'ya ait olan bakır bir leğenin içine oturttuk ve 'Yeter' diye bize işaret edene kadar üzerine bu kırbalardan su dökmeye başladık. Daha sonra da Müslümanların yanına çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'a hamd ve sena etti ve Uhud'da şehid olanlar için bağışlanma diledi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Ahmed 6/151, 6/228; Buhari 198; Darimi 1/38; Bak hadis no: 6599, 6600.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisinden Sonra Ümmetinin Sapıtmaması için Bir Şey Yazdırmak istemesi

 

6597- ibn Abbas der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat anı geldiğinde evde içlerinde Ömer b. el-Hattab'ın da bulunduğu birkaç adam daha vardı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana kağıt kalem getirin de size benden sonra yolunuzu asla şaşırtmayacak bir yazı yazayım" buyurunca, Ömer b. el-Hattab:

 

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) acısı arttı. Elimizde Kuran vardır ve Allah'ın Kitabı bu konuda bize yeterlidir" dedi. Ardından evde toplandılar. Kimisi: "Ondan sonra yolumuzu şaşırmamamız için kağıt kalem getirin de yazacağını yazsın" derken kimisi de Ömer'in dediğini tekrar etti, Bu şekilde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında tartışmaları ve sesleri artınca: "Yanımdan kalkıp gidin!" buyurdu.

ibn Abbas şöyle derdi: Yanındakilerin tartışmaları ve sesleri artınca yollarını şaşırmamaları konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yazdıracağı o şeyden vazgeçmesi bizim için pek büyük bir kayıp olmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 466). Ahmed 1/336; Buhari 4432; Müslim 1637/22.

 

 

 

ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'in Halifeliğine işaret Etmesi

 

6598- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığında: "Babanı ile kardeşini çağır da Ebu Bekr'e bir yazı yazayım. Zira Yüce Allah ve müminler bu konuda (halifelik için) Ebu Bekr'den başkasını kabul etmezken bazıları bu işi (halifeliği) birisi temenni edebilir ve kendisini buna daha layık görebilir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2/304). Ahmed 6/144; Buhari 5666; Müslim 2387.

 

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Vefatına Sebep Olan Hastalığı Sırasında Ağzı Bağlandıktan Sonra Hiç Açılmamış Suyla Yıkanması

 

6599- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatına sebep olan hastalığı sırasında bize: "Üzerime bağları henüz açılmamış yedi kırba su dökün. Belki (biraz rahatlar) insanlarla görüşürüm" buyurdu. Bunun üzerine onu Hafsa'ya ait olan bakır bir leğenin içine oturttuk ve 'Yeter' diye bize işaret edene kadar üzerine bu kırbalardan su dökmeye başladık.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 6596.

 

 

 

Hastalığı Sırasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Yıkanma Nedeni

 

6600- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatına sebep olan hastalığı sırasında bize: "Üzerime bağları henüz açılmamış yedi kırba su dökün. Belki (biraz rahatlar) insanlarla görüşürüm" buyurdu. Bunun üzerine onu Hafsa binti Ömer'e ait olan bakır bir leğenin içine oturttuk ve 'Yeter' diye bize işaret edene kadar üzerine bu kırbalardan su dökmeye başladık. Sonra Mescid'e çıktı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 6596, 6599.

 

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söz Konusu Yıkanmasından ve insanlarla Konuşmasından Önce Yaşananlar

 

6601- Hz. Aişe der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı ağırlaşınca:

"Ebu Bekr'e söyleyin de halka namaz kıldırsın" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr senin yerinde durup namaz kıldıracak olursa ağlamaktan insanlara sesini duyuramaz. Ömer'e emret te o kıldırsın" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Ebu Bekr'e söyleyin halka namaz kıldırsın" buyurunca, Hafsa'ya: "Ebu Bekr namazda senin makamında durursa ağlamaktan kıraatini cemaate duyuramaz. Bunun için Ömer'e emir ver" demesini söyledim. Hafsa dediğimi yaptı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Ebu Bekr'e söyleyin halka namaz kıldırsın. Siz kadınlar, Hz. Yusuf zamanındaki kadınların karakterindesiniz" buyurdu. Bunun üzerine Hafsa bana: "Senden hiç hayır görmedim ki!" dedi. Ebu Bekr çıkıp insanlara imamlık yaptı. Ebu Bekr tekbir aldığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıktı. Ebu Bekr, (onu fark edince) geri çekilmek istediyse de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yerinde kalmasını işaret etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun hizasında oturdu. Ebu Bekr, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyarak, cemaat de Ebu Bekr'e uyarak namaz kılıp bitirdiler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2/335). Bak hadis no: 2117; Bak hadis no: 6873.

 

 

 

Bu Namazda Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Oturmakta, Ebu Bekr ile Cemaatın ise Onun Arkasında Ayakta Olmaları

 

6602- Ubeydullah b. Abdillah der ki: Aişe'nin yanına girdim ve: "Bana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalık dönemini anlatır mısın?" diye sordum. Aişe: "Olur" deyip şöyle devam etti:

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı ilerleyince: "Cemaat namazı kıldı mı?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Hayır, seni bekliyorlar" dedik. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman leğende bana su koyun" buyurdu. Dediğini yapıp leğende su getirdik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yıkandıktan sonra ayağa kalkmak istedi, fakat düşüp baygınlık geçirdi. Kendine geldiğinde yine: "Cemaat namazı kıldı mı?" diye sordu. "Ey Allah'ın Resulü! Hayır, seni bekliyorlar" dedik. insanlar da Mescid'de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp yatsı namazını kıldırmasını bekliyorlardı. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'e cemaate namaz kıldırması için haber gönderdi. Ona elçi gidip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) senin namaz kıldırmanı istiyor" deyince -ki o, yufka yürekli birisiydi. Bu nedenle- "Ey Ömer! insanlara namazı sen kıldır" dedi. Ömer: "Sen buna daha fazla layıksın" karşılığını verdi.

 

işte o günlerde cemaate namazı Ebu Bekr kıldırdı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendini biraz iyi hissedince biri Abbas, Abdilmuttalib olmak üzere iki kişinin kolları arasında namaza çıktı. Ebu Bekr geldiğini görünce geri çekilmek istedi, ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işaret ederek yerinde kalmasını istedi. Onu tutanlara: "Beni Ebu Bekr'in yanına oturtun!" buyurdu. Onu Ebu Bekr'in yanına oturttular. Ebu Bekr ayakta, Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturarak bu şekilde namaz kıldılar. insanlar Ebu Bekr'e uyarak kıldılar.

 

Ubeydullah dedi ki: Daha sonra ibn Abbas'ın yanına girdim ve: "Aişe'nin, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı döneminde bana anlattığı şeyi sana anlatayım mı?" dedim. ibn Abbas: "Anlat" deyince Aişe'nin bana dediklerinin aynısını ona aktardım. ibn Abbas bana anlatılan olayın hiçbir tarafına karşı çıkmadı. Sadece: "Abbas'ın yanında duran diğer adamın adını sana söyledi mi?" diye sordu. Ben: "Hayır!" karşılığını verdiğimde, ibn Abbas: "O kişi Ali'ydi" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 2113, 6588.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalığı Sırasında Ali b. Ebı Talib'e Vasiyette Bulunduğunu iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6603- Hz. Aişe der ki: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halifelik için Ali'ye vasiyette bulunduğunu ileri sürüyorlar. Ben Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göğsüme yaslamışken kendisi idrarını yapmak için bir leğen istedi. O sırada kucağımda düşüp vefat etti ve ben vefat ettiğini bile hissetmedim.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 323). Ahmed 6/32; Buhari 4459; Müslim 1636; Nesai 1/32; İbn Mace 1626.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'ye Vasiyette BUlunduğu ve Başkalarından Gizli Olarak Onunla Bazı Şeyleri (Sırları) Paylaştığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6604- Ebu't-Tufeyl der ki: Hz. Ali'ye: "Resulullah'ın size özel olarak söylediği bir şeyler oldu mu?" diye sorulunca: "Şu kılıcımın kınında olanlar hariç bize özel olan ve tüm müslümanları kapsamayan bir sözü olmadı" karşılığını verdi ve kılıcının kınından bir sahife çıkardı. içinde şöyle yazıyordu: "Allah'tan başkası adına hayvan kesene Allah lanet etmiştir. Allah (haksız yere) tarlanın sınırını değiştirene lanet etmiştir. Allah, suçlu birini yanında barındırana lanet etmiştir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 5896.

 

 

Ebu Hatim der ki: Metinde geçen "menaru'l-ard" tarlanın sınırını belirleyen

işarettir.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hastalığında Yaptığı Son Vasiyeti

 

6605- Enes b. Malik bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, ölüm anında can çekiştiği ve (söyleyeceği) sözü net bir şekilde ifade edemediği bir sırada (yaptığı) son vasiyeti: "Namaza (sarılınız), namaza (sarılınız)! (Bir de) sağ ellerinizin sahip olduğu kimseler (köleler) hakkında Allah'tan korkunuz!" oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 468; Mişkat 3356). Ahmed 3/117; Ebu Davud 5156; İbn Mace 2697.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüce Allah'ın Katındakilere Nail Olmak Üzere Ümmetinden Ayrılırken Bir Vasiyette Bulunmaması

 

6606- Zir der ki: Hz. Aişe'ye, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mirasını sorduğumda: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman geriye ne bir altın, ne bir gümüş, ne bir koyun, ne de bir deve bıraktı. Bir şey de vasiyet etmedi" cevabını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2549). Bak hadis no: 6368.

 

 

 

ilimde Derinliği Olmayana Zikrettiğimiz Zir Hadisine Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

6607- Hz. Aişe bildiriyor: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Fatıma, Ebu Bekr'e haber göndererek, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın Medine ve Fedek'te kendisine fey' olarak bahşettiği mallar ile Hayber'in beşte birinden kalanlardan kendisine düşen mirasını istedi. Ebu Bekr ise: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Bizler miras olarak bir şey bırakmayız. Geriye bıraktıklarımız bir sadakadır, ancak Muhammed'in ailesi bunlardan yiyebilirler’‘ buyurdu. Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadakasından hiçbir şeyi, kendi zamanındaki halinden değiştiremem. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu mallarda ne yaptıysa ben de aynısını yaparım" dedi ve Fatıma'ya miras olarak bir şey vermedi.

 

Hz. Fatıma da bu yüzden Ebu Bekr'e darıldı ve ondan uzak durdu. Vefat edinceye kadar da onunla konuşmadı. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra da ancak altı ay yaşadı. Vefat ettiği zaman kocası Ali b. Ebı Talib, bunu Ebu Bekr'e bildirmeden namazını kıldı ve gece vakti onu defnetti. Hz. Fatıma henüz hayattayken insanların Hz. Ali'ye karşı bir teveccühü bulunuyordu. Ancak Fatıma vefat edince Hz. Ali insanlardan bu saygıyı göremedi ve Ebu Bekr ile anlaşma ve ona biat etme yoluna gitti. Daha önceki altı ay boyunca ona biat etmemişti. Hz. Ali, Ebu Bekr'e haber göndererek, yanlarına gelmesini, ancak beraberinde kimseyi getirmemesini istedi. Zira beraberinde Ömer b. elHattab'ın da gelmesini istemiyordu. Bunun üzerine Ömer, Ebu Bekr'e: "Vallahi, yanlarına tek başına gitmemelisini" deyince Ebu Bekr: "Bana ne yapabilirler ki? Vallahi yanlarına tek başıma gideceğimi" karşılığını verdi. Sonra Ebu Bekr yanlarına gitti.

 

Bunun üzerine Hz. Ali şahadet getirdi ve şöyle dedi: "Senin üstünlüğünü ve Yüce Allah'ın sana olan ihsanını biliyoruz. Yüce Allah'ın sana vermiş olduğu hayırlı bir şeyde seninle çekişecek değiliz. Ancak sen bu işte bize karşı zor kullandın. Oysa Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalığımızdan dolayı bizim de bu işte bir hakkımız olduğunu düşünüyorduk." Hz. Ali öyle konuşmaya devam etti ve sonunda Ebu Bekr'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Sonra Ebu Bekr konuşmaya başladı ve: "Canım elinde olana yemin olsun ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalarına yardım etmem, kendi akrabalarıma edeceğim yardımdan daha sevimlidir. Ancak o mallar konusunda aramızda olanlar sebebiyle o konuda haktan ayrılmadım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne yaptıysa ben de aynısını yaptım" dedi.

Hz. Ali de Ebu Bekr'e: "Biat için öğle vakti görüşürüz" dedi. Ebu Bekr, öğle namazını kıldırdıktan sonra minbere çıktı. Şahadet getirdi, Hz. Ali'nin durumunu, biattan geri duruşunu ve bu konudaki mazeretini zikretti. Sonara Hz. Ali, istiğfar etti ve şahadet getirdi. Ebu Bekr'in bu konudaki üstünlüğünü dile getirdi. Biattan geri duruşunun sebebinin, Ebu Bekr'i çekememe veya Yüce Allah'ın ona verdiği üstünlüğü inkar etmeden dolayı olmadığını söyledi ve:

 

"Ancak bu konuda bizim de bir hakkımızın olduğunu düşündük. Ama bu konuda bize zor kullanılınca gücendik" dedi. Bu açıklaması üzerine Müslümanlar sevindiler ve: "Doğrusunu yaptın" dediler. Hz. Ali bu olaya iyilikle yaklaştığı için insanlar da onu iyi bir şekilde karşıladılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2629). Ahmed 1/6, 1/7; EbU Davud 2968; Bak hadis no: 4823.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "BizlerMiras Bırakmayız. Bizden Geriye Kalanlar Sadakadır" Sözünü Rivayette (Ebu Bekr) Sıddik'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6608- Malik b. Evs b. el-Hadesan en-Nadrl anlatıyor: Ömer b. el-Hattab bana haber yollayarak, kabilemden bazı ailelerin Medine'ye geldiklerini, yardım olarak onlara bir şeyler verileceğini, gidip bunları onlar arasında paylaştırmamı istedi. "Ey müminlerin emiri! Bu konuda başkasını görevlendirsen" dediğimde, bana: "Be adam! Sen al!" karşılığını verdi. Bu şekilde aramızda konuşurken azatlısı (Yerfa) geldi ve: "Osman, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebi Vakkas ve Zübeyr b. el-Avvam geldiler. Girsinler mi?" dedi. Aralarında Talha'yı zikredip zikretmediğini hatırlamıyorum. Ömer: "Girmelerine izin ver" karşılığını verince girdiler. Bir müddet sonra hizmetçi yine geldi ve: "Abbas ve Ali geldiler, girsinler mi?" diye sordu. Ömer: "Girmelerine izin ver" karşılığını verince girdiler. Bir süre geçtikten sonra Abbas: "Ey müminlerin emiri! Benimle şu adamın arasında hükmet!" dedi. Ali ile Abbas, Yüce Allah'ın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimet (fey') olarak ihsan ettiği Nadir oğullarının malları konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Abbas öyle. deyince orada bulunanlar da: "Evet! Ey müminlerin emiri! Aralarında hükmet ve onları rahatlat, zira anlaşmazlıkları pek uzun sürdü" dediler.

Ömer: "izniyle göğün ve yerin durduğu Yüce Allah aşkına doğru söyleyin!

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Bizler miras bırakmayız. Bizden geriye kalanlar sadakadır’‘ buyurduğunu biliyor musunuz?" deyince, Oradakiler: "Evet, öyle buyurdu!" karşılığını verdiler. Ömer, Ali ve Abbas'a aynı şeyi söyleyince, onlar da: "Evet, öyle buyurdu" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi:

 

"Ben size bu fey' konusunu anlatayım. Yüce Allah fey' konusunda başka hiç kimseye vermediği bir imtiyazı Resulüne vermiş ve: ''Ey inananlar! Onların mallarından, Allah'ın Peygamberine verdiği şeyler için siz ne at ve ne de deve sürdünüz; fakat Allah peygamberlerine, dilediği kimselere karşı üstünlük verir. Allah her şeye Kadir'dir" (Haşr 6) buyurmuştur. Bu da sadece Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) has bir şeydi. Sonra Vallahi Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu malları paylaştırırken kendini size tercih etmedi. Kendisi alıp da size vermemezlik etmedi. Aksine bu mallardan size verdi ve aranızda paylaştırdı ve o mallardan geriye işte bu kadarı kaldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu mallardan ailesinin yıllık nafakasını verir, geriye kalanını da beytülmale katardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene dek bunu uyguladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince Ebu Bekr: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vekili benim. Bu mallar konusunda Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne yaptıysa ben de aynısını yapacağım" dedi.

 

Sonra Ömer, Ali ve Abbas'a dönerek şöyle devam etti: "Siz ise onun bu konuda haksız davrandığını ve günaha girdiğini söylüyorsunuz! Oysa Yüce Allah onun bu konuda doğrusunu yaptığını, dürüst davrandığını ve hakka tabi olduğunu bilmektedir. Ebu Bekr vefat edince vekil ben oldum ve halifeliğimin ilk iki yılında bu malların tasarrufu konusunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr'in uygulamasını devam ettirdim. Siz ise benim bu konuda haksız davrandığımı ve günaha girdiğimi söylüyorsunuz! Oysa Yüce Allah benim bu konuda doğrusunu yaptığımı, dürüst davrandığımı ve hakka tabi olduğumu bilmektedir." Sonra Abbas'ı kastederek: "Sonrasında bu adam geldi ve kardeşinin oğlunun mirasını benden istedi" dedi. Sonra Ali'yi kastederek:

 

"Sonrasında bu geldi ve karısının babasından olan mirasını benden istedi" dedi ve şöyle devam etti: "Ben her ikinize de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Bizler miras bırakmayız. Bizden geriye kalanlar sadakadır’‘ buyurduğunu söyledim. Bu malları size vermeyi uygun gördüğümde size dedim ki: "isterseniz bu malları size vereyim ancak, bu malları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in sarf ettiği gibi ve halife olduğumdan beri benim de sarf ettiğim gibi sarf edeceğinize dair Yüce Allah adına söz ve ahit verirseniz size veririm" dedim. Siz de bana:

 

"Dediğin şekilde bu malları bize ver" karşılığını verdiniz. Şimdi bu mallar konusunda size farklı bir hüküm vermemi mi istiyorsunuz7 Göğün ve yerin izniyle durduğu Yüce Allah'a andolsun ki verdiğim hükümden başka bir hüküm vermem. Eğer bu mallar konusunda çaresiz kaldıysanız malları bana geri iade edin, bu yükten sizi kurtarayım."

Ancak mallar konusunda Ali baskın çıkınca malların tasalTufu Ali'de kaldı.

Ondan sonra bu malların tasarruf hakkı Hasan'a, ondan sonra Hüseyin'e, ondan sonra Ali b. Hüseyin'e, ondan sonra Hasan b. Hasan'a, ondan sonra da Zeyd b. Hasan'a geçti.

Ma'mer der ki: "Ondan sonra bu malların tasarrufu Abdullah b. Hasan'a geçti."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 341). Ahmed 1/47,1/60; Buhari 5357; Muslim 1757/50; EbU Davud 2964; Tirmizi 1610; Nesai 7/136, 7/137; Bak hadis no; 6357.

 

 

 

Görevlendirdiği Kişilerin Ücreti ve Ailesinin Nafakası Çıkarıldıktan Sonra Mustafa'dan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Geriye Kalanların Sadaka Olması

 

6609- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim varislerim, ne dinar, ne de dirhem paylaşmazlar. iyalimin ve görevlendirdiğim kişinin masrafları dışında bıraktığım her şey sadakadır.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2633). Müslim 1760; Bak hadis no; 6610, 6612.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "iyalimin Masrafları Dışında" Sözüyle Eşlerinin Masraflarını Murad Etmesi

 

6610- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim varislerim, ne dinar, ne de dirhem paylaşmazlar. Hanımlarımın ve görevlendirdiğim kişinin masrafları dışında bıraktığım her şey sadakadır."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Muvatta 2/993; Buhari 2776; Müslim 1760; Ebu Davud 2974; Bak hadis no: 6609.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Terekesine Mirasçı Olmanın Caiz Olmaması

 

6611- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman hanımları, miraslarını talep etsin diye Osman'ı, Ebu Bekr'e göndermek istediler. Aişe onlara: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Biz miras bırakmayız. Bizim terekemiz sadakadır’‘ buyurmadı mı?" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2635). Muvatta 2/993; Ahmed 6/262; Buhari 6730; Müslim 1758; Ebu Davud 2976.

 

 

 

6612- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyl( buyurmuştur: "Varislerim tek bir dinarı dahi paylaşamazlar. Zevcelerimir nafakası ile görevlimin ücretinden geriye kalan her şey sadakadır.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 6609.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vefatı