Sahih İbn Hibban |
TARİH |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Mucizeler
6482- Cabir b. Semure
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mekke'de
bir taş biliyorum ki, ben peygamber olarak gönderilmeden önce bana selam verirdi.
Ben o taşı hala biliyorum.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 185); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 5/89, 5/95; Müslim 2277; Tirmizi 3624; Darimi 1/21.
Mucizelerin Peygamberler
Dışında Velilerde Görülmeyeceğini iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber
6483- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı dağınık
ve toz içinde, eskimiş giysiler giyen bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına
yemin (ile dua) edecek olsalar Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Müslim
2622.
ilimde Hakimiyeti
Olmayan Cemaatın levilinde Yanıldığı Haber
6484- Ebu Hureyre
anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir koyun kestim. Bana:
"Ön ayaklarından bir tanesini bana ver" deyince kendisine bir ayak
verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Bana bir tane
daha ver" dedi. Bir tane daha verdim. Sonra bana bir daha: "Bir tane
daha ver" deyince: "Ey Allah'ın Resulü! Koyunun önde sadece iki ayağı
olur" karşılığını verdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"Eğer arasaydın bulurdun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (Muhtasaru'ş-Şemail
96/143); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/517.
Mucizelerin Peygamberler
Dışında Velilerde Görülmeyeceğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6485- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir adam
bir ineği sürerken ona binmek isteyince, inek: ‘‘Biz binilmek için değil çift
sürmek için yaratıldık’‘ dedi" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) etrafındakiler: "Sübhanallah" deyince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Ben Ebu Bekir ve Ömer bu
işin böyle olduğuna iman ettik. Bir adam koyunlarını otlatırken kurt gelip bir
koyunu alınca çoban koyunu almak için kurdun peşinden gidince, kurt: ‘‘Bu
koyunlara korku gününde benden başka çobanları olmadığı ne yapacaksın!’‘
dedi." Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafındakiler:
"Sübhanallah!" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle devam etti: "Ben Ebu Bekir ve Ömer bu işin böyle olduğuna iman
ettik" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söylerken
Ebu Bekr ve Ömer orada değildi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/242/2186); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 2/245, 5/246; Buhari 3471; Müslim 2388.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6486- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Adamın biri ineğine binince inek adama döndü ve: ‘‘Ben bunun için
yaratılmadım; çiftçilik için yaratıldım!’‘ dedi. Ben buna inandım. Ebu Bekr ve
Ömer de inanıyor. Yine kurdun biri gelip bir koyunu kapınca çoban onu takip
edip koyunu elinden kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana: ‘‘Benden başka çobanın
bulunmadığı bir günde (kıyamet gününde) bu koyunlara ne olacak?’‘ dedi. Ben
buna inandım. Ebu Bekr ve Ömer de inanıyor." Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bunları söylerken Ebu Bekr ile Ömer orada değildi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/382; Buhari 2324; Müslim 2388;
Tirmizi 3677.
Peygamberler Dışında
Sahih Olan Niyetlerine ve Hem Kendi Aralarında, Hem de Rableriyle Olan
Münasebetlerinde Samimiyetlerine Göre Evliyaların da Mucizeler Gösterebilmesi
6487- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
''İsrail oğullarında insanlara borç veren bir adam vardı. Bir defasında biri
yanına geldi ve: ''Ey Filan! Bana 600 dinar borç ver'' dedi.
Adam: ‘‘Bana bir kefil
getirirsen veririm’‘ karşılığını verdi. Borç isteyen kişi: ‘‘Kefilim
Allah'tır’‘ deyince, adam: ‘‘Sübhanallah! Kefilin olarak Allah'ı kabul
ediyorum’‘ karşılığını verdi ve belirli bir süreye kadar ona borç olarak
istediği 600 dinarı verdi. Parayı alan adam ticaret amacıyla deniz yolculuğuna
çıktı. Borcun vadesi geldiğinde Allah'ın takdiriyle denizde fırtına koptuğu
için adam geri dönemedi. Borcu veren adam da sahile geliyor ve borç verdiği
adamı soruyordu. Sorduğu kişiler de ona: ‘‘Onu en son filan yerde görmüştük’‘
diyorlardı. Borcu veren adam da: ‘‘Allahım! Falana verdiğimi sen bana telafi
et’‘ diye dua ediyordu. Borcu alan adam bir kütüğü yontup içini boşalttı ve 600
dinarı içine koydu. Ayrıca: ‘‘Filandan falana! Alacağını kefilime teslim
ettim’‘ şeklinde bir mektup yazıp dinarların yanına koydu. Sonra kütüğün ağzını
iyice kapattı ve onu denize attı. Deniz dalgaları bu kütüğü alıp karşı sahile
attı. Alacaklı olan adam her zamanki gibi sahile gidip alanı sorarken bu kütüğü
gördü. Onu alıp evine götürdü ve evdekilere: ‘‘Bununla ateş yakın'' dedi.
Evdekiler kütüğü kırıp parçaladıklarında içindeki dinarlar mektupla birlikte
yere saçıldı. Adam mektubu alıp okuyunca kimden geldiğini anladı. Daha
sonraları borç alan adam yolculuğundan döndü. Borcu veren adam ona: ‘‘Param
nerede?’‘ diye sorunca, adam: ‘‘Ben onu kefilime, bana kefil olana teslim
etmiştim’‘ karşılığını verdi. Bunun üzerine borcu veren adam: ‘‘Kefilin borcunu
bana ödedi’‘ dedi."
Ebu Hureyre der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu anlattıktan sonra bu iki
adamdan hangisinin daha güvenilir olduğunu tartışırken Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda seslerimiz yükselir, kargaşa
çıkardı."
[Tahric:] Elbani: Münker (es-Silsiletu's-sahiha 2845);
Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 3/348 3/349; Buhari 2063.
Mucizelerin Sadece
Peygamberlerde GörÜlebileceğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6488- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bir kadın çocuğunu emzirirken yanlarından bir süvari geçince kadın:
"Allahım! Bunun gibi olmadıkça oğlumun canını alma" dedi. Çocuk:
"Allahım! Beni
bunun gibi yapma" deyip tekrar emmeye devam etti. Daha sonra kendisine
lanet edilen bir kadının yanından geçerlerken (çocuğun annesi): "Allahım!
Oğlumu bunun gibi yapma" dedi. Çocuk: "Allahım! Beni bunun gibi
yap" dedi. Süvari kafir biriydi. Kadın ise, ona: "Zina ediyorsun"
diyorlar, ancak kadın: "Allah bana yeter" karşılığını veriyordu.
Onlar: "Hırsızlık yapıyor" diyorlar, o ise: "Allah bana
yeter" karşılığını veriyordu."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/395; Buhari 3466.
Peygamberlerden
Başkalarının da Mucizeler Gibi Hiller Gösterebildiklerini Bildiren Haber
6489- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sadece şu üç kişi beşikteyken konuştu: Hz. isa b. Meryem; diğeri israil
oğullarından, Cüreyc adında abid bir adam vardı. Bu kişi bir manastır yapıp
içinde ibadet etmeye başladı. Annesi bir gün gelip: "Ey Cüreyc!"
deyince, ona dönüp cevap vermedi. Annesi gidip başka bir gün gelince onu
çağırdığında yine karşılık vermedi. Üçüncü gün de annesi yanına geldiğinde
"Namazım ve annem" diyerek ibadetine devam edince annesi:
"Allahım! Fahişelerin yüzüne bakmadan- onun canını alma" dedi.
Bir gün israil oğulları
Cüreyc'den ve faziletinden bahsedince israil oğullarının fahişelerinden biri: "isterseniz
onu yoldan çıkarırım" dedi. Onlar: "isteriz" deyince kadın
Cüreyc'in karşısına çıktı; ancak Cüreyc ona dönüp bakmadı. Bunun üzerine kadın
Cüreyc'in manastırına gelip giden bir çobana gidip onunla zina yaptı ve hamile
kalıp bir oğlan çocuğu doğurdu. Sonra da:
"Bu çocuk
Cureyc'dendir" dedi. israil oğulları Cüreyc'in üzerine atılıp dövdüler,
sövdüler ve manastırını yıktılar. Cüreyc: "Ne istiyorsunuz?" diye
sorunca: "Şu fahişeyle zina yaptın ve senden bir çocuk doğurdu"
cevabını verdiler. Cüreyc: "Çocuk nerede?" diye sorunca, "işte
burada" dediler. Cüreyc iki rekat namaza durduktali sonra çocuğun yanına
gidip parmağıyla göğsüne dürtüp: "Ey çocuk! Baban kim?" diye sordu.
Çocuk: "Filan çobandır" deyince halk Cüreyc'e koşup onun başını
öpmeye başladılar ve: "Manastırını altından yaparız" dediler. Cüreyc:
"Buna ihtiyacım yok. Siz daha önce olduğu gibi çamurdan yapın" dedi.
(Beşikteyken konuşan
üçüncü kişi de şudur) Bir kadın kucağındaki çocuğunu emzirirken, bir binekli
geçti. çocuğun annesi: "Allahım! Oğlumu bu binekli gibi yap" diye dua
etti. Çocuk emmeyi bırakıp binekliye döndü ve ona bakıp: "Allahım! Beni bu
binekli gibi yapma" dedi ve tekrar emmeye başladı. Sonra çocuğun annesinin
yanından taşlanan bir cariye geçerken: "Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma"
dedi. Çocuk emmeyi bırakıp o cariyeye döndü ve ona bakıp: "Allahım! Beni
bu cariye gibi yap" dedi. O zaman kadınla oğlu konuşmaya başladılar. Anne
şöyle dedi: "Evladım! Yanından binekli biri geçince: ‘‘Allahım! Oğlumu
bunun gibi yap’‘ diye dua ettim, sen: ‘‘Allahım! Beni bunun gibi yapma’‘ dedin.
Sonra şu taşlanan cariye geçerken: ‘‘Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma’‘ dedim,
sen: ‘‘Allahım! Beni bunun gibi yap’‘ dedin." Çocuk annesine şöyle
karşılık verdi: "Anneciğim! Yanından geçen atlı zorbalardan bir zorbaydı.
Bu cariyeye ise çalmadığı halde çaldığını, zina yapmadığı halde zina yaptığını
söylüyorlar, o ise: ‘‘Allah bana yeter’‘ diyordu."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
2/307, 2/308; Buhari 2482; Müslim 2550/8.
Mucizelerin Peygamberler
Dışında Velilerde Olmayacağını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6490- Enes b. Malik der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki Allah'ın
kullarından öyle kişiler vardır ki, Allah'ın adına yemin etse, Allah onun
yeminini yerine getirir (boşa çıkarmaz)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Müşkiletu'l-fakr 125); Şuayb:
İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6491- Enes b. Malik
bildiriyor: Rubeyyi'nin kız kardeşi Ümmü Harise bir kişiyi yaraladı. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kısas (uygulanması gerekir), kısas
(uygulanması gerekir)" buyurunca, Ümmü'r-Rubeyyi': "Ey Allah'ın
Resulü! Filan kişi için ona kısas mı uygulayacaksın? Hayır, Vallahi ona kısas
uygulanmayacaktır" dedi. Karşı taraf diyeti kabul edene kadar hep öyle
deyip durdu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şüphesiz ki Allah'ın kullarından öyle kişiler vardır ki, Allah'ın adına
yemin etse, Allah onun yeminini yerine getirir (boşa çıkarmaz)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/284; Buhari 2806; Müslim 1675; Ebu Davud 4595; Nesai8/26, 8/27; İbn Mace
2649.
Uhud Dağının Mustafa'nın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Altında Sarsılması
6492- Sehl b. Sa'd
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr, Ömer ve
Osman'la birlikte Uhud dağı üzerindeyken dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakin ol ey Uhud! Zira üzerinde
bulunanlar peygamber, sıddik ve iki şehitten başkası değildir!" buyurdu.
Ma'mer ekledi:
Katade'nin de aynısını bana bildirdiğini işittim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 875);
Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 5/331.
Ruhları Olmayan Nesnelerin
Konuşamayacağını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6493- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir
yolculuktayken yemek getirtti. Yemek tesbih ediyordu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed
1/460; Buhari 3579; Tirmizi 3633; Darimi 1/14,1/15.
Kurdun Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Risiletinin Doğruluğuna Şahadet Etmesi
6494- Ebu Said el-Hudri
anlatıyor: Çobanın biri Harre'de sürüsünü otlatırken koyunlardan birini kurt
kaptı. Çoban da koşarak gelip koyunu kurttan çekip aldı. Kurt çobana:
"Allah'tan korkmuyor musun? Allah'ın bana rızık olarak vermiş olduğu şeye
engel oluyorsun" deyince çoban:
"Hayret bir şey,
kurt oturmuş insanların kelamıyla bana konuşuyor" karşılığını verdi. Kurt
çobana: "Bundan daha fazla şaşılacak bir şeyi sana anlatayım mı? Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki siyah taşlık arasında insanlara geçmiş
ümmetlerin haberlerini anlatıyor" dedi. Çoban sürüsünü Medine'ye sürdü.
Şehrin girişinde sürüsünü bir kenara bıraktıktan sonra Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdi ve kurdun ona söylediklerini
anlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp çobana: "Kalk ve
bunu insanlara haber ver" buyurdu. Bunun üzerine çoban kurdun
söylediklerini insanlara anlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Çoban doğru söyledi. Kıyametin alametlerinden biri vahşi hayvanların
insanlara konuşmasıdır. Canım elinde olana yemin olsun ki, vahşi hayvanlar
insanlara konuşmadıkça, kişi ayakkabısıyla ve kamçısının ucuyla konuşmadıkça,
bacağı kişiye geride kalan ailesinin yaptıklarını anlatmadıkça kıyamet
kopmayacaktır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha -122;
Mişkat 5459); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/83, 2/84; Tirmizi
2181.
Müşriklerin Zihnindeki
Şüphenin Giderilmesi için Ay'ın Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için
ikiye Yarılması
6495- Abdullah (b.
Mes'ud) şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mina'dayken Ay
iki parçaya ayrıldı. Hatta Ay'ın bir parçası dağın arkasına gitti. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buna şahid
olun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Ahmed 1/447; Buhari 3869, 3871; Müslim 2800/44; Tirmizi
3285.
Bu Hadisi Ebu Ma'mer'den
Rivayette ibrahim en-Nehai'nin Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6496- ibn Ömer'in
bildirdiğine göre (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Ay ikiye
ayrıldı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 2801; Tirmizi 3288.
Ay'ın Mustafa
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) için ikiye Yarılması
6497- Muhammed b. Cübeyr
b. Mut'im. babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında Mekke'de Ay ikiye bölündü.
[Tahric:] Elbani: İsnadı sahihtir.; Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/81, 4/82; Tirmizi 3289.
Bedir'de Müşriklerin
Ölecekleri Yerlerin Bildirilmesi
6498- Enes b. Malik
bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Bedir meydanına varınca
yerin üzerine işaret ederek: "Burası falan kişinin yarın öleceği yerdir,
şurası falan kişinin yarın öleceği yerdir" buyurdu. Vallahi! Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) işaret ettiği kişilerden hiç biri Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini koyduğu yerden öteye geçmedi.
Üç gün sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına çıktığında başlarında
durup onlara: "Ey Ebu Cehl b. Hişam, ey Umeyye b. Halef, ey Utbe b. Rabia,
ey Şeybe b. Rabia! Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu? Ben
Rabbimin bana vaad ettiğini gerçek olarak buldum" dedi. Hz. Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle seslendiğini duyup: "Ey
Allah'ın Resulü! Leşleri koktuktan seni nasıl işitip cevap versinler?"
deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde
bulunana yemin olsun ki; söylediklerimi siz onlardan daha iyi duymuyorsunuz,
ama onlar bana cevap veremezler" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sahabeye emredince, ölen müşrikler ayaklarından sürüklenerek
Bedir kuyusuna atıldılar.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Müslim 2874; Bak hadis no: 4722; Bak hadis no: 6525.
Hatıb b. Ebi Beltea'nın
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Onların Üzerine Gideceğine Dair
Kureyş'e Gönderdiği Mektubun Ortaya Çıkarılması
6499- Hz. Ali der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beni, Zübeyr ve Mikdad'ı göndererek:
"Gidin, Hah bahçesine yetiştiğinizde kendisinde bir mektup bulunan ve deve
ile yolculuk eden bir kadın göreceksiniz. O mektubu alıp bana getirin"
buyurdu. Biz yola çıktık ve o bahçeye ulaştık. Bir de baktık ki deve ile
yolculuk eden kadın orada. Ona: "Mektubu çıkar" dediğimizde, kadın:
"Bende mektup
yoktur" dedi. Ona: "Ya mektubu çıkarırsın ya da elbiselerini
çıkarırız" dediğimizde mektubu saç örgülerinin arasından çıkardı. Mektubu
alıp Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdik. Bir de baktık ki,
mektup Hatib b. Ebı Belte'a tarafından Mekke müşriklerine Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı haberlerini vermek için yazılmış. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Hatib! Bu da
nedir?" diye sorunca, Hatib: "Ey Allah'ın Resulü! Hakkımda (hüküm
vermek için) acele etme. Ben Kureyş'e sığıntı olarak gelip yerleşen biriyim.
Ben gerçek bir Kureyşli değilim. Seninle beraber olan Muhacirlerin Mekke'de
ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları vardır. Ben de ailemi ve
akrabalarımı korumaları için onlara öyle bir iyilikte bulunmak istedim.
Vallahi, ey Allah'ın Resulü! Bunu kafir olduğumdan veya dinimden döndüğümden
dolayı yapmadım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Doğru söyledi'' buyurdu.
Ömer: "Ey Allah'ın
Resulü! Beni bırak şu münafığın boynunu vurayım" deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bu kişi Bedir'de
bulunmuştur. Nereden bilirsin ki, belki de Allah, Bedir'de bulunanlara muttali
olmuş ve: ‘‘Dilediğinizi yapın, ben sizi affettim’‘ buyurmuştur." Bunun
üzerine: "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları
dost edinmeyin" (Mumtehine 1) ayeti indi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 1/79; Buhari 3007; Müslim 2494; Ebu Davud 2650; Tirmizi
3305; Bak hadis no: 7119.
Münafıklardan Birinin
Ölüm Habercisi Olan Şiddetli Rüzgardan Haber Verilmesi
6500- Cabir bildiriyor: Mekke
ve Medine arasında bir gazve etmişlerdi.
Şiddetli bir rüzgar
çıkınca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu rüzgar bir münafık
öldüğü içindir" buyurdu. Medine'ye geldiğimizde münafıkların ileri
gelenlerinden büyük bir münafığın ölmüş olduğunu gördük.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. İsnadı
kavıdir. Ahmed 3/135; Müslim 2782.
Esmeden Önce Şiddetli
Bir Rüzgarın Eseceğinin Haber Verilmesi
6501- Ebu Humeyd
es-Said! anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Tebuk
gazvesine çıkmıştık. Vadi'I-Kura'ya bir kadına ait bir (hurma) bahçesine geldik
ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beni geri dönene kadar ne
kadar olduğunu tahmin edinil buyurdu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) on vesak olduğunu tahmin edip kadına: "Sen ne kadar çıktığını iyi
belie'' buyurdu. Tebuk'e geldiğimizde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu
"Sonra Saide
oğullarının evleri ve Haris b. Hazrec oğullarının evleridir'' buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 271);
Şuayb: İsnadı Sahihtir. Ahmed 5/424, 5/425; Buhari 1481; Müslim 1786/12; Ebu
Davud 3079.
Yüce Allah'ın
Müşriklerin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Saldırmasına Engel
Olması
6502- ibn Abbas'ın
bildirdiğine göre Kureyş'ten bir grup Hicr'de toplandılar ve Lat, Uzza, Menat,
Naile ve isaf adına şöyle sözleştiler: "Muhammed'i gördüğümüz zaman
hepimiz bir kişiymişiz gibi üstüne saldıracağız ve öldürmeden onu
bırakmayacağız." Kızı Hz. Fatıma ağlayarak geldi ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girip: "Kavminden şu grup toplandı ve
senöldürmek için sözleştiler. Seni gördüklerinde kalkıp öldürecekler.
Aralarından her biri senin kanında nasibi olduğunu söylüyor" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey kızım! Abdest almam için su
getir" buyurdu. Abdest aldıktan sonra Mescid'e (Kabe'ye) girdi. Onlar
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüklerinde: "işte bu o, işte
bu o" dediler ve gözlerini aşağı indirip sakallarını göğüslerine
dayadılar. Kimse başını kaldırıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bakamadı ve kimse (dedikleri gibi öldürmek için) Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) saldıramadı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
karşılarına gelip başları üstünde durdu ve yerden bir avuç toprak alarak:
"işte bu yüzler" deyip toprağı üzerlerine saçtı. Saçtığ toprak kime
değdiyse o kişi Bedir savaşında öldürüldü.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 228;
es-Silsiletu's-sahiha 2824); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 1/303, 1/368.
Yüce Allah'ın
Müşriklerin Sövme, Lanet Etme ve Benzeri Şeylerinden Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Koruması
6503- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın kulları!
Allah'ın beni Kureyşlilerin sövmelerinden ve lanetlerinden nasıl koruduğuna
bakın" buyurduğunda: "Ey Allah'ın Resulü! Bu nasıl oluyor?"
dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar kötülenmiş olan
kişiye sövüyor ve lanetliyorlar. Oysa ben övülmüşüm" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 59);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 2/244; Buhari 3533; Nesai 6/159.
Çekilmiş Memeden Mustafa
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Sütün Ortaya Çıkması
6504- ibn Mes'ud der ki:
Toy bir çocukken Ukbe b. Ebı Muayt'a ait koyunları otlatıyordum. Bir ara Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr yanıma uğradılar. Bana:
"Ey genç! içmemiz için sütün var. mı?" diye sorduklarında: "Evet
ama ben emanetçiyim" karşılığını verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Bana henüz süt vermeyen bir koyun getirir misin?" diye
sorunca: "Olur!" dedim ve henüz süt vermeyen bir yaşında bir koyun
getirdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) koyunu tuttu, memesini
sıvazlayıp dua etti. Ardından koyunun memesi sütle doldu. Ebu Bekr, içi oyulmuş
bir şey getirdi ve sütü içine sağdı. Sağdığı sütten Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "iç!" deyince Ebu Bekr içti, sonra da Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) içti. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) memeye: "Sütünü çek!" buyurunca, koyunun sütü çekildi ve
eskisi gibi oldu. Daha sonraları yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! O
söylediğin şeylerden ya da Kur'an'dan bana da öğret" dediğimde başımı sıvazlayarak
bana: "Sen bunu öğrenecek olan bir gençsin!" karşılığını verdi.
Bizzat Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağzından, kıraatinde hiç
kimsenin itiraz edemeyeceği yetmiş sure öğrendim.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (er-Ravdu'n-nadir 652);
Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/379, 1/453,457, 1/462.
Ağacın Mustafa'nın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Risaletine Şahitlik Etmesi
6505- ibn Ömer
anlatıyor: Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir seferde
iken bedevi biri Hz, Peygamber'e yaklaştığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu, Bedevi: "Aileme
gidiyorum" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sana hayırlı bir şey söyleyeyim mi?" buyurdu, Bedevi:
"Nedir?" deyince, Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'tan başka
ilah olmadığına, tek ve ortaksız olduğuna, Muhammed'in de Allah'ın kulu ve
Resulü olduğuna şahadet etmendir" karşılığını verdi. Bedevi:
"Bu dediklerine
senin şahidin var mı?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem):
"Şuradaki muğaylan
ağacı buna şahittir" dedi ve vadinin bir kenanndaki ağacı yanına çağırdı,
Ağaç toprağı yara yara yanına kadar geldi, Onu üç defa dediklerine şahit
tutunca ağaç Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerine şahitlik
etti ve tekrar yerine döndü, Bunun üzerine bedevi kabilesine döndü, Giderken de
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer kabilem bana uyarsa
onlarla beraber yanına gelirim, Uymazlarsa geri döner ve sana katılınm"
dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu'l-Mişkat 2925); Şuayb:
Ravileri güvenilir kimselerdir, Darimi 1/9,1/10.
Üzerinde Mustafa'nın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hutbe Verdiği Hurma Kütüğünün O'ndan Ayrıldığı
için inlemesi
6506- ibn Ömer der ki:
"Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma günü bir kütüğe dayanarak
hutbe verirdi, Ancak bir minber yapılınca ona geçti ve bu sırada kütük bir
inleme sesi çıkardı, Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onun yanına gelip onu sıvazladı.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2174);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari 3583; Tirmizi 505; Darimi 1/15.
Söz Konusu Hurma
Kütüğünün Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ona Sarılması Üzerine
Sakinleşmesi
6507- Enes b. Malik
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma günü sırtını kuru bir
ağaca dayayarak hutbe verirdi. insanlar çoğalınca: "Benim için bir minber
yapınız" buyurdu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
bir minber yaptılar. Bu minber, iki basamaklı idi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hutbe vermek için (üzerine dayandığı o kütüğü bırakıp)
minberin üzerinde ayağa kalktı. O kuru ağaç, (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bu davranışı karşısında) bir çocuğun inlemesi gibi inledi. Enes
devamla: "Ben de o sırada Mescid'deydim. O kuru ağacın inlediğini ben de
işittim" dedi. inleme devam etti. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) (minberden) ona doğru indi. (Yürüyüp) onu kucakladı. Böylece o da sustu.
(Hadisin ravisi) der ki:
(Bu hadisi Enes'ten rivayet eden) Hasan el-Basri, bu hadisi anlattığı zaman
ağladı. Sonra da: "Ey Allah'ın kulları! Odun parçası bile Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (Allah katındaki) değerinden dolayı O'na olan
özleminden inliyor" dedi. Sonra da: "Ey Allah'ın kulları! Sizler,
O'na kavuşmayı özlemekte daha hak sahibi değil misiniz?" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi
(es-Silsiletu's-sahiha 2174); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/226; Tirmizi 3631;
İbn Mace 1415; Darimi 1/19.
Bu Hadisi Rivayette
Enes'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6508- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önceleri bir ağaca veya ağaç kütüğüne
veya tahtaya ya da (benzer) bir şeye dayanarak hutbe verirdi. Sonra minber
edinince daha önce dayandığı bu kütük inlemeye başladı ki Mescid'de bulunanlar
da onu duydu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip
okşayınca ya da tutunca sustu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Ahmed 3/306; Buhari 918; Nesai 3/102; İbn Mace 1417; Darimi
1/16, 1/17, 1/366.
Amr b. Muaz'ın Kopan
Ayağının Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Üzerine Tüflemesiyle
iyileşmesi
6509- Abdullah b.
Bureyde, babasından naklediyor: "Amr b. Muaz'ın ayağı kesildiği zaman
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun ayağına tükürüğünden sürdü ve
iyileşti."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2904);
Şuayb: İsnadı hasendir.
Seleme b. el-Ekva'ın Yaralı
Ayağının Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tüflemesiyle İyileşmesi
6510- Yezıd b. Ebı Ubeyd
şöyle demiştir: Seleme b. el-Ekva'nın baldırında bir darbe izi gördüm. Ona:
"Ey Ebu Müslim! Bu darbe nedir?" dediğimde şu karşılığı verdi:
"Bu, Hayber günü bana isabet eden bir darbedir. insanlar: ‘‘Seleme isabet
aldı’‘ dedi. Ben de Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
gittim ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oraya üç defa üfledi. Şu
ana kadar hiçbir rahatsızlığını duymadım."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4206; Ebu Davud 3894.
Yüce Allah'ın Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunu Ona Zarar Vermek isteyen Müşriklerin
Gözlerinden Saklaması
6511- ibn Abbas der ki:
''Ebu Leheb'in iki eli kurusun! ... " (T ebbet Sur. 1) ayeti indiği zaman
Ebu Leheb'in hanımı Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
geldi. Peygamberimizle (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber olan Ebu Bekı':
"Ey Allah'ın Resulü!Bu, ağzı bozuk bir kadındır. Sana eziyet etmesinden
korkuyorum. Kalkıp gitseniz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O beni göremez" buyurdu. Kadın geldi ve: "Ey Ebu Bekr!
Arkadaşın (şiirle) beni hicvetti" dedi. Ebu Bekr: "Hayır o şiir okumaz"
karşılığını verdi. Kadın: "Sen bana göre doğru sözlü birisin" dedi ve
gitti. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! O seni görmedi mi?" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır görmedi. O yanımda olduğu
müddetçe bir melek beni kanatlarıyla gizliyordu" cevabını verdi.
[Tahric:] Elbani: Hasen; Şuayb: Hadis şahitleriyle
sahihtir.
Yüce Allah'ın, Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Müşriklerden Birine Yaptığı Bedduaya
icabet Etmesi
6512- iyas b. Seleme b.
el-Ekva', babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Busr
b. Rai'l-Ayr adındaki bir adamın sol eliyle yediğini görünce: "Sağ elinle
ye!" buyurdu. Adam: "Sağ elimle yiyemiyorum" deyince. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyesin emi!" karşılığını
verdi. Bunun üzerine adamın sağ eli bir daha ağzına gidemedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca Sahih. Darimi 2/97.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6513- iyas b. Seleme b. el-Ekva,
babasından bildiriyor: Adamın biri Hz.
Peygamber'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanında sol eliyle yemek yiyince: "Sağ elinle ye!"
buyurdu. Adam: "Sağ elimle yiyemiyorum" deyince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyesin emi!" karşılığını verdi.
Bunun üzerine adam bir daha elini ağzına götüremedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
4/45, 4/46, 4/46, 4/50; Müslim 2021.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Hak Etmeyen Birine Yaptığı Bedduayı Onun için Yüce Allah'a
Yakınlaşma Vesilesi Kılması
6514- Enes b. Malik
anlatıyor: Ümmü Süleym'in (ki Enes'in annesidir) yanında yetim bir kız vardı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yetim kızı görünce: "Sen o
yetim kız mısın? Büyüdün mü? Yaşın büyümesin emi!" buyurdu.
Bunun üzerine yetim kız
ağlayarak Ümmü Süleym'in yanına gitti. Ümmü Süleym ona: "Kızcağızım! Neyin
var?" diye sorunca, kız: "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
yaşım büyümesin diye bana beddua etti! Artık asla büyüyemeyeceğim!" Veya:
"Artık ömrüm uzamayacak!" dedi. Bunun üzerine Ümmü Süleym aceleyle
başörtüsünü takarak çıktı ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rastladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Ümmü Süleym!
Neyin var?" diye sorunca Ümmü Süleym: "Benim yetim kıza beddua mı
ettinı" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü
ve buyurdu ki: "Ey Ümmü Süleym! Benim Rabbimden söz aldığımı bilmiyor
musun? Rabbimden, şöyle diyerek bir söz aldım:
"Allahım! Ben de
bir insanım. Herkes gibi razı olur ve herkes gibi de öfkelenirim. Onun için,
ümmetimden her kime hak etmediği bir bedduada bulunmuşsam, kıyamet gününde bunu
ona, bir arınma, temizlenme ve sana yakınlaşma vesilesi kıL" Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) merhametli birisi idi.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
83); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2603.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ümmetinden Kötü Söz Söylediği Kimseye Bunu Kıyamet Gününde
Onun için Yakınlaşma Vesilesi Kılması için Dua Etmesi
6515- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allahım! Mümin kullardan her kime kötü söz söylemişsem bunu kıyamet
gününde onun için sana yaklaştıracak bir ibadet olarak say."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 2/449, 2/488, 2/493, 2/496; Buhari 6361; Müslim 2601/92;
Bak hadis no: 6516. '
Sövmeye Yönelik Bu
Durumun Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kıyamet Gününde Bunları
Ümmetine Yakınlık Vesilesi ve Sadaka Kılması için Allah'a Ettiği Duaya
Dayanması
6516- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allahım! Senden bir söz almıştım. Sen ki sözünden caymazsın. Müminlerden her
kime eziyet etmişsem veya sövmüşsem veya kamçı atmışsam veya lanet etmişsem
kıyamet gününde bunu onun için namaz, günahlarına kefaret ve sana yakınlık
vesilesi kıl."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3999);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/316, 2/317;
Bak hadis no: 6515.
Cabir b. Abdillah'ın
Bineğine Yönelik Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ettiği Duaya Yüce
Allah'ın icabet Etmesi
6517- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Mekke'den Medine'ye
dönerken, benim deve hastalandı. Kafileden geri kalmış olarak onu sürüyordum.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bir ihtiyacı için geride kalınca
bana rastladı. Bana: "Neden geride kaldın?" deyince ben: "Hayır
ey Allah'ın Resulü! Devem topalladı(ğı için geride kaldı) Topluluğa yetişip
kavuşmayı istedim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin
kuyruğunu tutup vurduktan sonra onu azarladı. Sonra: "Bin ona!"
buyurdu. Sonra beni (onun üzerinde) görmeliydiniz. Kavmin önüne geçmesine engel
olmaya çalışıyordum. Derken Medine'ye gelmeden bir yerde konakladık. Bense bir
an önce ailemin yanına gitmek istiyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana: "Ailenin yanına geceleyin (habersiz) gitme!" buyurdu.
Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Yeni evliyim" dedim. O:
"Kiminle
evlendin?" diye sorunca: "Dul bir kadınla" dedim. Bunun üzerine:
"Senin onunla onun
da seninle oynayacağın bir bakire ile evlenseydin ya!" buyurunca ben:
"Ey Allah'ın Resulü! (Babam) Abdullah öldü ya da şehit düştü. Geride kız
çocukları bıraktı. Onlar gibi (genç ve tecrübesiz) biriyle evlenmek
istemedim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyi
yapmışsın, kötü yapmamışsın" buyurdu.
Sonra bana: "Bu
deveni bana sat" buyurunca: "Senin olsun, ey Allah'ın Resulü!"
dedim. Bir daha: "Bunu bana sat" buyurunca: "Deve senin olsun ey
Allah'ın Resulü!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ısrar
edince: "Olur! Bir Okiyye altına senin olsun" dedim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tamam onu aldım! Ama Medine'de ailene
ulaşana kadar ona binebilirsin" buyurdu. Medine'ye vardığımızda Bilal'e:
"Ona bir Okiyye altın ver, üzerine biraz daha koy'' buyurdu. Bilal bana
bir Okiyye altın ve üzerine bir kırat daha verdi. Kendi kendime:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fazladan bana verdiği bu
kıratı ölene kadar yanımdan ayırmayacağım" dedim. Bundan dolayı bir keseye
koyup yanımda sakladım. Ancak Harre günü sırasında Şamlılar diğer şeylerin
arasında bu keseyi de aldılar.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6518.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ücretini Hibe Ettikten Sonra Cabir b. Abdillah'a Devesini
Geri Vermesi
6518- Cabir b. Abdillah
şöyle dedi: Bir gazveye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber
çıkmışken devem yorulup yavaşlayınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bineğinden inip bastonuyla devemi çektikten sonra: "Bin!"
dedi. Ben deveme binince (deve o kadar hızlandı ki) onu Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini geçmesini engellemeye başladım. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Evlendin mi?" diye
sorunca: "Evet" cevabını verdim. Bana: "Kız mı, dul mu aldın?"
diye sorunca: "Dul aldım" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Neden senin onunla, onun da seninle oynaşabileceğin
bir kız almadın?" diye sorunca: "Benim kız kardeşlerim var. Bu
sebeple onları toplayıp saçlarını taraması ve başlarında durmasını
istedim" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şimdi sen (ailenin yanına) varıyorsun. Vardığında artık ailene karşı
olgun ol" buyurdu. Sonra: "Deveni satar mısın?" diye sordu. Ben:
"Evet" cevabını verince devemi bir ukiyye karşılığında satın aldı.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden önce Medine'ye geldi, ben ise kuşluk vakti
vardım. Mescid'e geldiğimde Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Mescid'in kapısında gördüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şimdi mi geldin?" diye sorunca:
"Evet"
cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deveni bırak
ve girip iki rekat namaz kıl" buyurunca girip iki rekat namaz kıldım.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bilal'e bir ukiyye tartmasını
emredince Bilal terazi ağır basacak şekilde tarttı. Ben arkamı dönüp giderken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana Cabir'i çağırın"
buyurunca: "Şimdi devemi geri verecek" diye düşündüm. Halbuki bana bu
deveyi geri almak kadar sevimsiz bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem):
"Deveni al, bedeli
de senin olsun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6517.
Cabir b. Abdillah'ın Zikrettiğimiz
Devesini Sattıktan Sonra Medine'ye Kadar Üzerine Binmeyi istisna Etmesi
6519- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Kedisi devesine binmiş bir şekilde yol
alırken devem artık
yürüyemez oldu. Onu orada bırakıp devam etmek istediğimde Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana yetişti. Deveye vurup ona dua etti.
Bunun üzerine deve daha
önce hiç gitmediği bir hızla gitmeye başladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana: "Bir Okiyyeye bunu bana sat!" buyurunca ben:
"Satmam!"
dedim. Yine: "Onu bana bir Okiyyeye sat!" buyurunca ben yine:
"Satmam!"
dedim. Yine: "Onu bana bir Okiyyeye sat!" buyurunca deveyi ona
sattım, ama evime varana kadar ona binme istisnasında bulundum. Eve vardığımda
deveyi teslim etmek üzere Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim.
Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana düşük bir fiyat
verince deveni elinden almak istediğimi düşündün değil mi? AI, deve de verdiğim
parası da senin olsun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Bak hadis no: 4912.
Yüce Allah'ın, Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Eline Aldığı Toprağı Üzerlerine Savurduğu
Müşrikleri Hezimeti Uğratmak Suretiyle ikramda Bulunması
6520- iyas b. Seleme,
babasından bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
Huneyn'de savaştık. Düşmanla karşılaştığımızda ben ilerleyip bir tepeye çıktım.
Derken beni düşmandan biri karşıladı. Ben de kendisine bir ok atınca gözümden
kayboldu. Ne yaptığını anlayamadım. Bir de baktım ki öteki tepeden bir ordu
çıkıverdi. Bunun üzerine derhal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabı bunlarla çatışmaya girdiler, ancak ashab dönüp çekildiler. Ben de
hezimete uğramış olarak geri döndüm. Üzerimde iki giysi vardı. Birini izar olarak
aşağı tarafıma bağladım. Diğerini de rida olarak büründüm. Derken izarım
çözüldü. Ben de ikisini birden topladım. Bu şekilde kaçarak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) beyaz katırının üzerinde korkusuzca duruyordu.
"ibnul-Ekva' muhakkak bir korku görmüştür" buyurdu. Nihayet dağılıp
kaçanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafında toplanınca,
kendisi katırdan indi. Sonra yerden bir avuç toprak alıp yüzlerine karşı
dönerek: "Bu yüzler kahrolsun!" buyurdu. Allah'ın onlardan yaratmış
olduğu hiçbir insan yok ki iki gözüne bu bir avuç topraktan muhakkak
doldurmasın. Bunun üzerine (düşmanlar) savuşup gittiler. Böylece Allah onları
bozguna uğrattı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ganimetlerini
müslümanlar arasında taksim etti.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2824);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1777.
Vasfettiğimiz Durumda
Huneyn Ehlini Gördüğünde Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tekbir
Getirmesi
6521- Enes b. Malik der
ki: Hayber günü savaş kızıştığında ben Ebu Talha'nın terkisinde idim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahu ekber! Hayber harab
oldu! Zira biz bir topluluğun sahasına girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı
çok kötü olur!" buyurdu. Fazla sürmeden Yüce Allah orasının fethini
müyesser kıldı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Bak
hadis no: 4725, 4726; Bak hadis no: 7212.
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Dokunmadan Sadece işaretiyle Kabe'deki Putların Düşmesi
6522- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye girdiği zaman üçyüz altmış
put vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) putlara dokunmadan
bastonuyla onları devirerek: ''Hak geldi, batıl yıkılıp gitti. Zaten batıl
yıkılmaya mahkumdur''[İsra, 81] ayetini okudu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 6397);
Şuayb: İsnadı zayıflır.
Yüce Allah'ın Ağaçları
O'na itaat Ettirmek Suretiyle Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun
Peygamberliğini Doğrulamas
6523- ibn Abbas
bildiriyor: Amir oğullarından hastaları tedavi edip iyileştiren bir adam Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Tuhaf şeyler
söylüyorsun. Seni tedavi edeyim mi?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onu İslam'a çağırdıktan sonra: "Sana bir mucize göstereyim
mi?" dedi. Yan taraffında hurmalıklar ve ağaçlıklar vardı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir salkımı çağırdı ve salkım secde ede ede
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına kadar geldi. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salkıma: "Yerine geri dön!"
dedi. Amir oğullarından olan adam: "Vallahi senin söylediğin hiçbir şeyi
asla yalanlamayacağım" dedikten sonra: "Ey Amir b. Sa'sa'a oğulları!
Vallahi Bunun dediği hiçbir şeyi yalanlamam" dedi. Ravi der ki: Secdeye
kapanan salkım hurna salkımıydı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 5926); Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 1/223; Tirmizi 3628; Darimi 1/13.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mucizelerine Yönelik Zikrettiğimiz Temellerin
Sıhhatini Gösteren ve Bilinen Deliller
6524- Resulullah'la
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber yol aldık. Geniş bir vadide
konakladığımızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) def-i hacet için
çıktı. Bir kap su ile ben de peşinden gittim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ardında gizlenmek için bir şeyaradı; ama bulamadı. Sonra vadinin
kenarında iki tane ağaç gördü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağaçların
birine gitti. Dallarından birini tuttu ve ağaca: "Yüce Allah'ın izniyle
bana doğru eğil" buyurdu. Ağaç da sahibine boyun eğen deve gibi ona doğru
yöneldi. Diğer ağacın da yanına gelerek dallarından birini tuttu ve ona da:
"Yüce Allah'ın izniyle bana doğru eğil'' buyurdu. Ağaç diğeri gibi ona
doğru eğildi. Bu şekilde iki ağaç arasında durdu ve ikisini birleştirmek için:
"Yüce Allah'ın izniyle birleşin" buyurdu. Onlar da birleşti. Ben ise
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaştığımı fark edip uzaklaşmasın
veya oradan ayrılmasın diye çekinerek ona doğru geliyordum. Oturup kendi
kendime konuşmaya başladım. Bir ara daldığımda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) doğru yaklaştığımı fark ettim. iki ağaç birbirinden ayrılmış her
biri kendi gövdesi üzerinde durmuştu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir ara durup başıyla şu şekilde -Ravilerden Ebu ismail burada başını
sağa sola çevirerek işaret ederyaptığını gördüm. Sonra yanıma gelip: "Ey
Cabir! Durduğum yeri gördün mü?" diye sordu. "Evet ey Allah'ın
Resulü!" dediğimde bana buyurdu ki: "O iki ağacın yanına git ve her
birinden bir dal kes. Sonra ilerleyip durduğum yere geldiğinde bir dalı sağına,
bir dalı da soluna doğru bırak." Kalktım, bir taşı alıp kırdım. ikiye
ayırdığımda keskin tarafı göründü. Ağaçların yanına gelip her birinden bir dal
kestim. Sonra dalları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durduğu yere
kadar sürüdüm. Orada bir dalı sağıma, bir dalı da soluma bıraktım. Sonra
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetiştim ve: "Ey Allah'ın
Resulü! Dediğini yaptım. Peki neden öyle yaptık?" diye sordum. Buyurdu ki:
"iki mezarla karşılaştım. Sahipleri azap görüyorlardı. Şefaat ederek Yüce
Allah'ın onların azaplarını o iki dal taze kaldıkları sürece hafifletmesini
istedi."
Sonra ordunun yanına
geldik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Cabir! Bana abdest
suyu iste" buyurdu. "Abdest için su var mı? Abdest için su var mı?
Abdest için su var mı?" diye seslendim. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Kafilede tek damla bile su
bulamadım" dedim. Ensar'dan bir adam kendisine ait kaplarda, hurma
dalından olan semerin ön tahtasına asarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) için su soğutuyordu. Resulullah [Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"O adama git ve kaplarında su var mı bir bak" buyurdu. Gidip
baktığımda bir kabın ağız kısmında ancak bir damlacık su kaldığını gördüm.
Boşaltacak olsam kabın kuru yeri onu da içecekti. Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Bir damlacıktan başka su
bulamadım. Dökecek olsam kuru yeri onu da yok edecek" dedim. Bana:
"Git ve onu getir!" buyurdu. Suyu ona getirdim. Onu aldı ve
bilemediğim bir şeyler konuşmaya ve elleriyle yoklamaya başladı. Sonra onu bana
verdi ve: "Ey Cabir! Bana bir kap iste" buyurdu. "Ey kafilenin
kabı!" diye seslendim. Bir kap getirildi. Onu önüne koydum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kaba şu şekilde koyup yaydı ve
parmaklarının arasını açtı. Sonra elini kabın dibine koydu ve: "Ey Cabir!
Bunu al ve Bismillah diyerek suyu bana dök" buyurdu. "Bismillah"
dedim ve suyu döktüm. Suyun Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
parmakları arasından fışkırdığını gördüm. Sonra kabın içinden su fışkırmaya başladı
ve kap doldu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Cabir! çağır suya ihtiyacı olan gelsin"
buyurdu. insanlar gelip doyana kadar su içtiler. "Suya ihtiyacı olan kaldı
mı?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dolu olan kabın
içinden elini çekti.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca Sahih. Müslim 3012.
Yüce Allah'ın, Bedir
Kuyularına Atılanlara Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Konuşmasını
ve Onlara Hitabını Duyurması
6525- Enes b. Malik der ki:
Müslümanlar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem; gecenin yarısında
Bedir Kuyusunun başında şöyle seslendiğini işittiler: "Ey Ebu Cehil b.
Hişam! Ey Utbe b. Rabia, ey Şeybe b. Rabia! Ey Umeyye b. Halef! Rabbinizin size
vaad ettiği şeyi siz hak ve gerçek buldunuz mu? Ben, Rabbimin bana vaad
ettiğini hak ve gerçek buldum." Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! Bu
cansız bedenlere nasıl sesleniyorsun!" diye sorunca Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Siz, benim söylediklerimi onlardan daha iyi duymuyorsunuz.
Ancak onlar bana cevap veremiyorlar" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahıha
(Zilalu'l-cenne 878; Ahkamu'l-cenaiz 167) Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca
Sahih. Ahmed 3/104, 3/182, 3/263; Bak hadis no: 4722, 6498.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Risaleti Açıklamasıyla Şeytanlar ile Sema Haberleri Arasına
Engel Çekilmesi ve Onların Üzerine Göktaşları Gönderilmesi
6526- ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlere ne okudu, ne de onları gördü.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla beraber Ukaz
panayırına doğru yola çıktı. Şeytanlarla gök haberleri arasında bir engel
çekilmiş ve şeytanların üzerine ateş kıvılcımları gönderilmişti. Şeytanlar
kavimlerine boş olarak döndüklerinde, kendilerine: "Size ne oldu?"
diye sordular. Şeytanlar: "Gök haberleri ile aramıza bir set çekildi ve
üzerimize ateşten kıvılcımlar gönderildi" karşılığını verdiler. Kavimleri:
"Sizinle gök haberlerinin arasına, meydana gelen (olağan dışı) bir şey yüzünden
set çekilmiştir. Yeryüzünün doğu ve batısına gidin de gök haberleri ile aranıza
set çeken bu olay nedir bir bakın!" deyince, şeytanlar, gök haberleri ile
aralarına engel teşkil eden bu hadisenin ne olduğunu öğrenmek için yeryüzünün
doğularına ve batılarına dağıldılar.
Bunlardan Tihame
taraflarına gidenler, Ukaz panayırına gitmek üzere olan Resulullah'la
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nahle denilen yerde ashabına
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Buhari 773; Müslim 449; Tirmizi: 3323.
İlimde Derinliği
Olmayana Önceki ibn Abbas Hadisine Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6527- Şa'bl der ki:
Alkame b. Kays'a: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlerle görüştüğü
gecede ibn Mes'ud da yanında mıyde" diye sorduğumda şöyle dedi: "Ben
de ibn Mes'ud'a: "Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlerle
görüştüğü gecede yanında sizlerden biri bulundu mu?" diye sorduğumda:
"Hayır!" dedi ve şöyle devam etti: "Ancak bir
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 1432,6320.
O'nunla Ümmetinden Başkalarını
Farklı Kılmak için Yüce Allah'ın Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Az
Bir Şeyine Bereketler ihsan Etmesi
6528- Dukeyn b. Said
el-Müzenı anlatıyor: Muzeyne'den olan bir kervanla Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ömer'e: "Git ve yüklerini yükle" buyurdu. Ömer: "Ey Allah'ın
Resulü! Ancak birkaç sa' hurma vardır" deyip kemerinden bir anahtar
çıkardı ve gidip kapıyı açtı. içeride yatmış sığır yavrusunu andıran bir hurma
yığını gördü. Ardından ihtiyacımız kadarını aldık. En son hurma alan kişi ben
olduğumdan ihtiyacımız kadar hurmayı aldıktan sonra dönüp baktığımda tek bir
hurması dahi eksilmemiş gibi duruyordu.
[Tahric:] Elbani: İsnadı Sahihtir; Şuayb: İsnadı
Sahihtir. Ahmed 4/174, 4/174, 4/175; Ebu Davud 5238.
Yüce Allah'ın
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Yiyeceğine Bereket ihsan
Etmesiyle Birçok insanın Ondan Yemesi
6529- Semure b. Cundub
bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir çanak tiritle
geldi ve çanağı kavmin önüne koydu. Sabahtan
Adamın biri Semure'ye:
"Peki bu yemeğin bereketi nereden geliyordu?" dediğinde: "Hangi
şeye şaşıyorsun ki! Bunun bereketi ancak buradan gelir'' deyip eliyle göğü
gösterdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 5928); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/12, 5/18; Tirmizi3625;
Darimi 1/30.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6530- Ebu Said
(el-Hudrl) veya Ebu Hureyre bildiriyor: Tebuk gazvesinde halk açlıkla karşı
karşıya kalıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bize izin versen de develerimizi kesip
etlerini yesek ve yağlarından faydalansak" dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapın!" buyurdu. Hz. Ömer
gelip: "Ey Allah'ın Res0lü! Böyle bir şey yapacak olurlarsa bineklerimiz
azalır. Fakat, sen onlardan fazla azıklarını getirmelerini iste. O azıklar
üzerinde Allah'ın bereket ihsan etmesi için dua et. Olur ki Allah böylelikle
bunda bir bereket ihsan eder" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) deriden bir sofra getirilmesini, sonra da artan azıkların getirilmesini
istedi. Kimisi bir avuç mısır, kimisi bir avuç hurma, bir diğeri bir ekmek
parçası getirip koydu. Nihayet o sofra üzerinde az miktarda bir şey toplandı.
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunların bereketli olması için
dua etti, sonra: "Kaplarınızı alın" buyurdu. Kaplarına doldurmaya
başladılar, nihayet karargahta doldurulmadık hiç bir kap kalmadı ve doyana
kadar yemelerine rağmen bir miktar da arttı. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şahadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir
ilah yoktur ve şüphesiz ki ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer ki bir kul bunlar
hakkında şüphe etmeksizin bu iki şahadet ile Allah'ın huzuruna çıkarsa, asla o,
cennete girmekten alıkonulmayacaktır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3221);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/11; Müslim
27/45.
Yüce Allah'ın,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ashabının Artan Erzağını Bereketli
Kılması
6531- ibn Abbas
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyşlilerle sulh
anlaşması yaptığı zaman Merru'z-Zehran denilen yerde konaklamıştı. Ashab,
Kureyşlilerin: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı
korkudan ve zayıflıktan dolayı kendisine biat ettiler" dedikleri haberini
alınca: "Ey Allah'ın Resulü! Bineklerimizden birini kesip etinden ve
yağından yesek, çorba yapıp içsek ve düşmanın karşısına güçlü bir şekilde
çıksak" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır kesmeyin.
Ancak bana azıklarınızda artmış olan yemeklerinizi getirin'' buyurdu. Ashab deriden
bir sofra açarak azıklarında artmış olan yemekleri getirip o sofranın üzerine
koydular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğe bereket duası etti ve
ashabı bu yemekten karınları doyana kadar yediler. Sonra da artan yemeklerle
yemek torbalarını doldurdular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sabahleyin topluluğun yanına giderek "Müşrikler sizde bir kusur
bulamasınlar!" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
ashabı, ıztıba yaptılar (ridalarının kenarlarını sağ koltuklarının altından
geçirip sol omuzlarının üzerine attılar) ve üçünü hızla adımlarla diğer dördünü
ise normal yürüyüşle tavaf yaptılar. Müşrikler, Hicr tarafında ve
Daru'n-Nedve'de idiler. Ashab Rükn-ü Yemanı ile Hacer-i Esved arasında onların
gözünden kaybolduklarında normal yürüyorlardı. Görünür olduklarında
Kureyşliler: ‘‘Bunlar ceylan gibi sekiyorlar’‘ demeye başladılar. Tavaflarda bu
şekilde bir yürüyüş de sünnet oldu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1650); Şuayb:
Ravileri Sahih ricalidir. Bak hadis no; 3812.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren Üçüncü Haber
6532- Ebu Hureyre der
ki: Elime dizdiğim birkaç hurmayla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hurmalara bereket duası et"
dedim, Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bereket duası
etti ve (hurmaları bir torbaya koyarak) şöyle buyurdu: "Eğer bir şeyalmak
istersen elini torbaya sok ve al; ama saçıp dağıtma." Allah yolunda o
hurmalardan şu şu kadar vesek hurma dağıttım, Hem yedim, hem yedirdim.
Osman'ın, evinde muhasara edildiği günlerde düşene kadar bu torba belimde
(kemerimde) asılı kaldı.
[Tahric:] Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı
şahitleriyle hasendir. Ahmed 32/352; Tirmizi 3839.
6533- Ebu Hureyre der ki:
Üç gün geçmişti ve ben hiç yemek yememiştim.
Bunun üzerine Suffe
denilen yere gitmek istedim ve giderken açlıktan dolayı düşüp kalkmaya
başladım. Çocuklar: "Ebu Hureyre delilendi" demeye başlayınca:
"Deli olan sizlersiniz" karşılığını verdim. Suffe'ye vardığımda
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaştım. Beraberinde bir çanak
tirid getirmişti. Suffe ehlini yemeğe davet etti ve onlar da tiritten yemeğe
başladılar. Belki beni de davet eder diyerekten daha da yaklaşmıştım. Yemeğe
oturan grup kalktığında çanağın kenarlarında çok az bir yemek kalmıştı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmaklarıyla o az olan yemeği
toplayıp: "Allah'ın adıyla yemeğe başla" buyurdu. Canım elinde olana
yemin olsun ki doyana kadar ondan yedim.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağıb4/120). Bak
hadis no: 6535.
Yüce Allah'ın,
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Yiyeceğine Bereket ihsan
Etmesiyle insanlardan Pek Çoklarının Bundan Yemesi
6534- Enes b. Malik der
ki: Ebu Talha, Ümmü Süleym'e: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sesinin çok zayıf olduğunu gördüm, onda açlık olduğunu zannediyorum. Yanında
yiyecek olarak bir şey var mı?" diye sordu. Ümmü Süleym: "Evet"
deyip arpa unundan yapılmış birkaç ekmek çıkardı. Sonra örtüsünü çıkarıp bir
parçasıyla sardıktan sonra bohçayı kolumun altına sıkıştırdı. Örtünün bir
kısmını da bana üstlük yaptıktan sonra beni Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gönderdi. Ben ekmekleri alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gidince onun Mescid'de ashabıyla olduğunu gördüm. Yanında durdum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Seni Ebu Talha mı gönderdi?"
diye sorunca: "Evet" cevabını verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Yemek için mi?" diye sorunca da: "Evet" cevabını
verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında olanlara:
"Kalkın!" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yürüyünce ben önlerinden gidip Ebu Talha'ya gelerek durumu anlattım. Ebu Talha:
"Ey Ümmü Süleym! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlarla
geliyor. Yanımızda da onlara yedirecek (kadar) yemek yoktur" deyince, Ümmü
Süleym: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" karşılığını verdi. Ebu Talha
gidip Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşıladı. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Talha içeri girince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü Süleym! Yanında ne varsa
getir" deyince Ümmü Süleym o ekmekleri getirdi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ekmeklerin doğranmasını emretti.
Ümmü Süleym yağ tulumunu
sıkarak onun içinden çıkanı katık yaptı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu kabın içerisine Allah'ın dilediği şekilde bir şeyler okudu. Sonra
Ebu Talha'ya: "On kişiye izin ver (çağır)" dedi. On kişi gelip doyana
kadar yedikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "On kişi
daha çağır" buyurdu. Onlar da gelip doyana kadar yediler. Böylece hepsi
doyuncaya kadar yediler. O zaman oradakiler yetmiş veya seksen kişiydi.
[Tahric:] Elbani: Sahih. Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Muvatta 2/927, 2/928i Buhari 422; Müslim
2040i Tirmizi 3630.
Yüce Allah'ın,
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Sütüne Verdiği Bereketle Pek
Çok Kimsenin Ondan Susuzluğunu Gidermesi
6535- Ebu Hureyre
anlatıyor: Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki açlıktan bazen
yüzüstü ciğerimin üzerine yere yatardım. Bir gün ashabın çıktıkları yol
üzerinde oturdum. Ebu Bekr çıkınca ona Allah'ın Kitab'ından bir ayeti sordum ve
sırf beni doyurması için sormuştum. Ancak beklediğim yönde bir şey yapmadan
geçip gitti. Sonra Ömer yanımdan geçti. Ona da Allah'ın Kitab'ından, sırf beni
doyurması için bir ayet sordum. O da bir şey yapmadan geçip gitti. Sonra
Ebu'I-Kasım (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uğradı, içimdeki ve yüzümdeki
ifadenin ne anlama geldiğini anlamıştı. Bana: "Ey Ebu Hirr!" diye
seslendi. "Buyur Ey Allah'ın Resulü!" diye karşılık verdim.
"Beni takip et!" buyurdu ve yoluna devam etti. Ben de peşinden gittim.
Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ailesinin yanına girince ben de girmek için izin istedim,
izin verince de içeri girdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
bardakta süt buldu. "Bu süt nereden?" diye sorduğunda, evdekiler:
"Filan adam" veya "Filan kadın sana hediye olarak
göndermiş" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Ebu Hirr! Suffe
ahalisine git ve onları yanıma çağır!" buyurdu. Suffe ahalisi islam'ın
misafirleriydi. Ne aileleri, ne de malları vardı. Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sadaka olarak bir şey geldiği zaman ona dokunmaz ve bu
sadakayı onlara gönderirdi. Kendisine bir hediye geldiği zaman da onlara haber
gönderir ve hediyeye onları da ortak eder paylaşırdı.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları da çağırmamı istemesi pek hoşuma gitmedi.
Onları çağırmaya giderken de kendi kendime: "Bu bir bardak süt bana,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ve Suffe ahalisinden kime yetecek
ki?" dedim. Sonunda yanlarına gelip onları da davet ettim. Gelince girmek
için izin istediler, izin verilince de herkes evdeki yerini alıp oturdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Hirr!" diye seslenince: "Buyur Ey
Allah'ın Resulü!" dedim. Bana: "Bu bardağı al ve onlara ver"
buyurdu. Bardağı aldım ve dolaştırmaya başladım. Verdiğim kişi kanana kadar
içiyor ve bardağı geri bana iade ediyordu. Diğerine veriyor, o da kanana kadar
içip geri bana veriyordu. Herkes kanana kadar içtikten sonra Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaştım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana bakıp gülümsedi ve: "Ey Ebu Hirr!" diye seslendi.
"Buyur, Ey Allah'ın Resulü!" dediğimde: "Benle sen kaldık"
buyurdu. "Doğru söylüyorsun, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Bana:
"AI, sen de iç!" buyurunca, oturup ben de içtim. Bir daha bana:
"iç!" buyurdu. Ben de bir daha içtim. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) iç demeye devam ediyordu, ama en son: "Seni hak olarak
gönderene yemin olsun ki süt için içimde yer kalmadı!" dedim. Bunun
üzerine "Bana da ver içeyim!" buyurunca bardağı ona verdim. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bardağı aldı, Yüce Allah'a hamd ederek
sütün geri kalanını içti.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
2/515; Buhari 6246; Tirmizi 2477; Bak hadis no: 6533; Bak hadis no: 7151.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Yaptığı Bereket Duası Nedeniyle Cabir b. Abdillah'ın
Hurmalarının Bereketlenmesi
6536- Cabir anlatıyor:
"Babam borçlu olarak vefat etti. Alacaklılara borca karşılık hurmaların
hepsini almalarını teklif ettim, ama hurmaların borcu karşılamayacağını görerek
teklifi kabul etmediler. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip
durumu Ona anlattığımda: "Hurmaları toplayıp harmana koyduğunda beni
çağır" buyurdu. Hurmaları toplayıp harmana koyduğumda, Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) haber verdim. Beraberinde Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer'le harmana
geldi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturup bereket için dua
etti ve: "Alacaklıları çağır da borcunu öde" buyurdu. Babamdan
alacaklı olar: herkese alacağını verdim. Bana da on üç ölçek arttı. Bu durumu
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca güldü ve: "Ebu Bekr
ve Hz. Ömer'e git bu durumu haber ver" buyurdu. Ebu Bekr ve Ömer'e gidip
onlara da durumu söylediğimde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
dua ettiğinde böyle alacağın, anlamıştık" dediler.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 28-29; sahih
Ebu Davud 2568); Şuayb: İsnadı Buhar) ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Ahmed 3/365; Buhari 2709; Ebu Davud 2884; Nesai 6/246,6/247; İbn Mace 2432; Bak
hadis no: 7139.
Abdestini Aldıktan Sonra
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uzuvlarıyla Yıkanan Suyun Çoğalması
6537- Ebu't-Tufeyl, Muaz
b, Cebel'den bildiriyor: Onlar Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
birlikte Tebuk yılında yola çıktılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1089;
es-Silsiletu's-sahiha 1210); Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 1595.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Duası Sayesinde Allah'ın ihsan Ettiği Bereket Sayesinde Az
Olan Sudan insanların çoğunun Yararlanması
6538- Salim b.
Ebi'I-Ca'd, Cabir b. Abdillah'tan bildiriyor: Ben kendimi Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberinde gördüm ki, ikindi namazı vakti
gelmiş, yanımızda da az bir sudan başkası yoktu. Bu az su bir kap içine
boşaltılıp Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirildi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kabın içine elini sokunca parmaklarından su
fışkırdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Haydin abdest suyu ehlinin yanına gelin! Bereket Allah'ın
katındandır" buyurdu.
And olsun ki, ben suyu
O'nun parmakları arasından fışkırırken bizzat gördüm. Orada bulunan insanların
tümü hem abdest aldılar, hem de içtiler. Ben ise o sudan karnıma koyduğum
miktarı çoğaltmak hususunda gayretimi hiç esirgemedim. O artan suyun gerçekten
bir bereket (mucize) olduğunu anladım.
(Salim b. Ebi'l-Ca'd
dedi ki:) Cabir'e: "Siz o gün kaç kişi idiniz" diye sorunca o:
"Bin dörtyüz kişi idik" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Buhari 5639; Müslim 1856/74; Bak hadis no:
6541; 6542.
Bu Hadisi Cabir'den
Rivayette Salim'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6539- Enes b. Malik der
ki: ikindi namazı vakti yaklaşınca Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gördüm. Halk abdest almak için su aradı, ama bulamadı. Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) abdest suyu getirilince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) elini su kabına koyarak oradakilere ondan abdest almasını emretti.
Suyun parmaklarının altından çıktığını gördüm. Oradakilerin hepsi son kişiye
kadar abdest aldı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 1/32; Ahmed 3/132; Buhari 169;
Müslim 2279/5; Tirmizi 3631; Nesai 1/60; Bak hadis no:
6543,6544,6545,6546,6547.
Vasfedilen Suyun Mustafa
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Bereketli Kılınmış Su Kabının içinde Olması
6540- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir
seferde idik. Kimse su bulamıyordu. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) içinde su olan bir kab getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) elini su kabının içine daldırıp parmaklarını açtı. Bunun üzerine
parmakları arasından su fışkırmaya başladığını gördüm. Sonra: "Haydi
abdest alın. Bereket Allah'tandır" buyurdu.
A'meş der ki: Salim b.
Ebi'I-Ca'd: "Cabir b. Abdillah'a: ‘‘O gün orada kaç kişi bulunmaktaydı?’‘
dediğimde: ‘‘Bin beş yüz kişiydik’‘ karşılığını verdi" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/460; Buhari 3579; Tirmizi 3633;
Nesai 1/60, 1/61; Darimi 1/15.
İlimde Derinliği
Olmayana Önceki Zikredilen Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6541- Cabir der ki:
Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı. insanlar ağlayarak Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e yöneldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini
suyun içine koydu. O anda pınarlardan çıkar gibi suyun fışkırmaya başladığını
gördüm.
Ravi der ki: Cabir'e:
"O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduğumda: "Bin beş yüz kişiydik,
ancak üç bin kişi olsaydık dahi o su bize yeterdi" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 3/353, 3/365; Buhari 3576; Müslim
1856; Darimi 1/14; Bak hadis no: 6538; Bak hadis no: 6542.
Mustafa (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) için Bereketli Kılındığı Zikredilen Suyun Kapta Değil Kovada
Olduğu Hakkında
6542- Cabir b. Abdillah
anlatıyor: Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı.
Resulullah'ın da
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde küçük bir ibriği bulunuyordu. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) o sudan abdest aldıktan sonra insanlar ona doğru
yöneldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ‘‘Neyiniz var?’‘
diye sorunca, onlar: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Şu senin kovada bulunan su haricinde
ne abdest için, ne de içmek için suyumuz varı’‘ dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kovanın içine koydu. O anda
parmaklarının arasından, pınarlardan çıkar gibi şu fışkırmaya başladı. Biz de
hem içtik, hem de abdestimizi aldık."
Ravi der ki: Cabir'e:
"O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduğumda: "Bin beş yüz kişiydik,
ancak yüz bin kişi olsaydık dahi o su bize yeterdi" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6538, 6541.
ilimde Derinliği
Olmayana Önceki Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6543- Sabit der ki: Enes
b. Malik'e: "Ey Ebu Hamza! Bize başkasından işittiğin bir şeyi değil de
kendin şahit olduğun acayip bir şeyanlat" dediğimde şöyle anlattı: Bir gün
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Enes'e: "Ey Ebu
Hamza! Orada kaç kişi vardı?" dediğimde: "Yetmiş ile seksen arası
kadar kişi vardı" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 3/139; Bak hadis no: 6539.
Ebu Hatim der ki: "Bu
hadisleri bir arada düşünecek olursak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bunu dört farklı yerde yapmıştır. Birinde sayıları 1400-1500 arası
kadardı ve söz konusu su tevr denilen derince bir kabın içindeydi. Diğerinde de
sayıları 1400-1500 arası kadardı ve su rekve denilen deriden küçük bir kab ın
içindeydi. Üçüncüsünde sayıları 60-80 arası kadardı. Su da rahrah denilen derin
olmayan genişçe bir kabın içindeydi. Dördüncüsünde sayıları 300 kişiydi. Su da
ka'b denilen büyükçe bir kabın içindeydi. Dolayısıyla bu hadisler arasında
herhangi bir çelişki ve uyuşmazlık bulunmamaktadır."
Zikri Geçen Abdest
Sırasında Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Besmele Çekmesi
6544- Enes der ki:
Resulullah'ın ashabından bazıları abdest almak için O'ndan su istediler. Hz,
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden birinizin yanında (az da
olsa) su var mı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
elini içinde su bulunan bir kaba koydu ve sonra: "Allah'ın adıyla abdest
al" buyurdu. Suyun Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in parmakları
arasından kaynadığını gördüm, Halk abdest aldı, hatta abdest almayan kimse
kalmadı. Sabit der ki: Enes'e: "Sence bu abdest alanlar kaç kişiydi?"
diye sorunca, Enes: "Yetmiş kişi kadardı" cevabını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/165; Nesai 1/61; Bak hadis no:
6539.
Bu Suyun Taştan Bir
Kabın içinde Olması
6545- Enes b. Malik der
ki: "Namaz vakti geldiğinde evi Mescid'e yakı olanlar abdest için
ailelerinin yanına gitti. Ancak geride bir grup daha kaldı Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) içinde su bulunan taş yapımı bir kap getirdiler.
Kabın küçüklüğünden dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini dahi
içinde açamıyordu. Bu sebeple parmaklarını birleştirdi ve elini kabın içine
koydu. Geride kalan insanların hepsi de o suyla abdest aldılar." Ravi der
ki: "Kaç kişi idiler?" diye sorduğumda: "Seksen kişi
idiler" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/106; Buhari 3575; Bak hadis no:
6539.
Zikredilen Suyun Üstü
Geniş Altı Dar Olan Bir Bardağın İçinde Olması
6546- Enes bildiriyor:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap su istedi. Ona içinde
biraz su bulunan, ağzı geniş derinliği az olan bir kap getirildi. insanlar
ondan abdest almaya başladılar. O sudan abdest alanlar tahminen yetmiş ile
seksen kişi arasındaydı. Ben de parmaklarının arasından fışkıran suyu izlemeye
koyuldum.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/147; Buhari 2000; Müslim 2279/4;
Bak hadis no: 6539.
İnsanlardan Bir Alime
Önceki Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6547- Enes anlatıyor: Zevra'da
ya da Medine'de ashabı ile birlikte olan Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şahit oldum. Abdest için suya ihtiyaç duydu. içinde az miktarda su
bulunan bir kab getirildi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini
kabın içine koydu ve parmakları arasından su akmaya başladı. Böylece
oradakilerin hepsi abdest aldı.
Katade der ki: Enes'e:
"Kaç kişiydiniz?" dediğimde: "Yaklaşık olarak yüz kişiydik"
karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/289; Buhari3572; Müslim 2279; Bak
hadis no: 6539.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: