Sahih

İbn Hibban

 

TARİH

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Mucizeler

 

6482- Cabir b. Semure der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mekke'de bir taş biliyorum ki, ben peygamber olarak gönderilmeden önce bana selam verirdi. Ben o taşı hala biliyorum.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 185); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 5/89, 5/95; Müslim 2277; Tirmizi 3624; Darimi 1/21.

 

 

 

Mucizelerin Peygamberler Dışında Velilerde Görülmeyeceğini iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber

 

6483- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saçı başı dağınık ve toz içinde, eskimiş giysiler giyen bazı kişiler var ki bunlar, Allah adına yemin (ile dua) edecek olsalar Allah onların bu yeminlerini boşa çıkarmaz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Müslim 2622.

 

 

 

ilimde Hakimiyeti Olmayan Cemaatın levilinde Yanıldığı Haber

 

6484- Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir koyun kestim. Bana: "Ön ayaklarından bir tanesini bana ver" deyince kendisine bir ayak verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Bana bir tane daha ver" dedi. Bir tane daha verdim. Sonra bana bir daha: "Bir tane daha ver" deyince: "Ey Allah'ın Resulü! Koyunun önde sadece iki ayağı olur" karşılığını verdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Eğer arasaydın bulurdun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 96/143); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/517.

 

 

 

Mucizelerin Peygamberler Dışında Velilerde Görülmeyeceğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6485- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir adam bir ineği sürerken ona binmek isteyince, inek: ‘‘Biz binilmek için değil çift sürmek için yaratıldık’‘ dedi" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafındakiler: "Sübhanallah" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Ben Ebu Bekir ve Ömer bu işin böyle olduğuna iman ettik. Bir adam koyunlarını otlatırken kurt gelip bir koyunu alınca çoban koyunu almak için kurdun peşinden gidince, kurt: ‘‘Bu koyunlara korku gününde benden başka çobanları olmadığı ne yapacaksın!’‘ dedi." Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafındakiler: "Sübhanallah!" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Ben Ebu Bekir ve Ömer bu işin böyle olduğuna iman ettik" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söylerken Ebu Bekr ve Ömer orada değildi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 7/242/2186); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 2/245, 5/246; Buhari 3471; Müslim 2388.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

6486- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Adamın biri ineğine binince inek adama döndü ve: ‘‘Ben bunun için yaratılmadım; çiftçilik için yaratıldım!’‘ dedi. Ben buna inandım. Ebu Bekr ve Ömer de inanıyor. Yine kurdun biri gelip bir koyunu kapınca çoban onu takip edip koyunu elinden kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana: ‘‘Benden başka çobanın bulunmadığı bir günde (kıyamet gününde) bu koyunlara ne olacak?’‘ dedi. Ben buna inandım. Ebu Bekr ve Ömer de inanıyor." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları söylerken Ebu Bekr ile Ömer orada değildi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/382; Buhari 2324; Müslim 2388; Tirmizi 3677.

 

 

 

Peygamberler Dışında Sahih Olan Niyetlerine ve Hem Kendi Aralarında, Hem de Rableriyle Olan Münasebetlerinde Samimiyetlerine Göre Evliyaların da Mucizeler Gösterebilmesi

 

6487- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''İsrail oğullarında insanlara borç veren bir adam vardı. Bir defasında biri yanına geldi ve: ''Ey Filan! Bana 600 dinar borç ver'' dedi.

 

Adam: ‘‘Bana bir kefil getirirsen veririm’‘ karşılığını verdi. Borç isteyen kişi: ‘‘Kefilim Allah'tır’‘ deyince, adam: ‘‘Sübhanallah! Kefilin olarak Allah'ı kabul ediyorum’‘ karşılığını verdi ve belirli bir süreye kadar ona borç olarak istediği 600 dinarı verdi. Parayı alan adam ticaret amacıyla deniz yolculuğuna çıktı. Borcun vadesi geldiğinde Allah'ın takdiriyle denizde fırtına koptuğu için adam geri dönemedi. Borcu veren adam da sahile geliyor ve borç verdiği adamı soruyordu. Sorduğu kişiler de ona: ‘‘Onu en son filan yerde görmüştük’‘ diyorlardı. Borcu veren adam da: ‘‘Allahım! Falana verdiğimi sen bana telafi et’‘ diye dua ediyordu. Borcu alan adam bir kütüğü yontup içini boşalttı ve 600 dinarı içine koydu. Ayrıca: ‘‘Filandan falana! Alacağını kefilime teslim ettim’‘ şeklinde bir mektup yazıp dinarların yanına koydu. Sonra kütüğün ağzını iyice kapattı ve onu denize attı. Deniz dalgaları bu kütüğü alıp karşı sahile attı. Alacaklı olan adam her zamanki gibi sahile gidip alanı sorarken bu kütüğü gördü. Onu alıp evine götürdü ve evdekilere: ‘‘Bununla ateş yakın'' dedi. Evdekiler kütüğü kırıp parçaladıklarında içindeki dinarlar mektupla birlikte yere saçıldı. Adam mektubu alıp okuyunca kimden geldiğini anladı. Daha sonraları borç alan adam yolculuğundan döndü. Borcu veren adam ona: ‘‘Param nerede?’‘ diye sorunca, adam: ‘‘Ben onu kefilime, bana kefil olana teslim etmiştim’‘ karşılığını verdi. Bunun üzerine borcu veren adam: ‘‘Kefilin borcunu bana ödedi’‘ dedi."

 

Ebu Hureyre der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu anlattıktan sonra bu iki adamdan hangisinin daha güvenilir olduğunu tartışırken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda seslerimiz yükselir, kargaşa çıkardı."

 

[Tahric:]  Elbani: Münker (es-Silsiletu's-sahiha 2845); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 3/348 3/349; Buhari 2063.

 

 

 

Mucizelerin Sadece Peygamberlerde GörÜlebileceğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6488- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir kadın çocuğunu emzirirken yanlarından bir süvari geçince kadın: "Allahım! Bunun gibi olmadıkça oğlumun canını alma" dedi. Çocuk:

"Allahım! Beni bunun gibi yapma" deyip tekrar emmeye devam etti. Daha sonra kendisine lanet edilen bir kadının yanından geçerlerken (çocuğun annesi): "Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma" dedi. Çocuk: "Allahım! Beni bunun gibi yap" dedi. Süvari kafir biriydi. Kadın ise, ona: "Zina ediyorsun" diyorlar, ancak kadın: "Allah bana yeter" karşılığını veriyordu. Onlar: "Hırsızlık yapıyor" diyorlar, o ise: "Allah bana yeter" karşılığını veriyordu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/395; Buhari 3466.

 

 

 

Peygamberlerden Başkalarının da Mucizeler Gibi Hiller Gösterebildiklerini Bildiren Haber

 

6489- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sadece şu üç kişi beşikteyken konuştu: Hz. isa b. Meryem; diğeri israil oğullarından, Cüreyc adında abid bir adam vardı. Bu kişi bir manastır yapıp içinde ibadet etmeye başladı. Annesi bir gün gelip: "Ey Cüreyc!" deyince, ona dönüp cevap vermedi. Annesi gidip başka bir gün gelince onu çağırdığında yine karşılık vermedi. Üçüncü gün de annesi yanına geldiğinde "Namazım ve annem" diyerek ibadetine devam edince annesi: "Allahım! Fahişelerin yüzüne bakmadan- onun canını alma" dedi.

 

Bir gün israil oğulları Cüreyc'den ve faziletinden bahsedince israil oğullarının fahişelerinden biri: "isterseniz onu yoldan çıkarırım" dedi. Onlar: "isteriz" deyince kadın Cüreyc'in karşısına çıktı; ancak Cüreyc ona dönüp bakmadı. Bunun üzerine kadın Cüreyc'in manastırına gelip giden bir çobana gidip onunla zina yaptı ve hamile kalıp bir oğlan çocuğu doğurdu. Sonra da:

 

"Bu çocuk Cureyc'dendir" dedi. israil oğulları Cüreyc'in üzerine atılıp dövdüler, sövdüler ve manastırını yıktılar. Cüreyc: "Ne istiyorsunuz?" diye sorunca: "Şu fahişeyle zina yaptın ve senden bir çocuk doğurdu" cevabını verdiler. Cüreyc: "Çocuk nerede?" diye sorunca, "işte burada" dediler. Cüreyc iki rekat namaza durduktali sonra çocuğun yanına gidip parmağıyla göğsüne dürtüp: "Ey çocuk! Baban kim?" diye sordu. Çocuk: "Filan çobandır" deyince halk Cüreyc'e koşup onun başını öpmeye başladılar ve: "Manastırını altından yaparız" dediler. Cüreyc: "Buna ihtiyacım yok. Siz daha önce olduğu gibi çamurdan yapın" dedi.

 

(Beşikteyken konuşan üçüncü kişi de şudur) Bir kadın kucağındaki çocuğunu emzirirken, bir binekli geçti. çocuğun annesi: "Allahım! Oğlumu bu binekli gibi yap" diye dua etti. Çocuk emmeyi bırakıp binekliye döndü ve ona bakıp: "Allahım! Beni bu binekli gibi yapma" dedi ve tekrar emmeye başladı. Sonra çocuğun annesinin yanından taşlanan bir cariye geçerken: "Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma" dedi. Çocuk emmeyi bırakıp o cariyeye döndü ve ona bakıp: "Allahım! Beni bu cariye gibi yap" dedi. O zaman kadınla oğlu konuşmaya başladılar. Anne şöyle dedi: "Evladım! Yanından binekli biri geçince: ‘‘Allahım! Oğlumu bunun gibi yap’‘ diye dua ettim, sen: ‘‘Allahım! Beni bunun gibi yapma’‘ dedin. Sonra şu taşlanan cariye geçerken: ‘‘Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma’‘ dedim, sen: ‘‘Allahım! Beni bunun gibi yap’‘ dedin." Çocuk annesine şöyle karşılık verdi: "Anneciğim! Yanından geçen atlı zorbalardan bir zorbaydı. Bu cariyeye ise çalmadığı halde çaldığını, zina yapmadığı halde zina yaptığını söylüyorlar, o ise: ‘‘Allah bana yeter’‘ diyordu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 2/307, 2/308; Buhari 2482; Müslim 2550/8.

 

 

 

Mucizelerin Peygamberler Dışında Velilerde Olmayacağını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6490- Enes b. Malik der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki Allah'ın kullarından öyle kişiler vardır ki, Allah'ın adına yemin etse, Allah onun yeminini yerine getirir (boşa çıkarmaz)" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Müşkiletu'l-fakr 125); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

6491- Enes b. Malik bildiriyor: Rubeyyi'nin kız kardeşi Ümmü Harise bir kişiyi yaraladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kısas (uygulanması gerekir), kısas (uygulanması gerekir)" buyurunca, Ümmü'r-Rubeyyi': "Ey Allah'ın Resulü! Filan kişi için ona kısas mı uygulayacaksın? Hayır, Vallahi ona kısas uygulanmayacaktır" dedi. Karşı taraf diyeti kabul edene kadar hep öyle deyip durdu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki Allah'ın kullarından öyle kişiler vardır ki, Allah'ın adına yemin etse, Allah onun yeminini yerine getirir (boşa çıkarmaz)" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/284; Buhari 2806; Müslim 1675; Ebu Davud 4595; Nesai8/26, 8/27; İbn Mace 2649.

 

 

 

Uhud Dağının Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Altında Sarsılması

 

6492- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr, Ömer ve Osman'la birlikte Uhud dağı üzerindeyken dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakin ol ey Uhud! Zira üzerinde bulunanlar peygamber, sıddik ve iki şehitten başkası değildir!" buyurdu.

Ma'mer ekledi: Katade'nin de aynısını bana bildirdiğini işittim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 875); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 5/331.

 

 

 

Ruhları Olmayan Nesnelerin Konuşamayacağını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6493- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculuktayken yemek getirtti. Yemek tesbih ediyordu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 1/460; Buhari 3579; Tirmizi 3633; Darimi 1/14,1/15.

 

 

 

Kurdun Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Risiletinin Doğruluğuna Şahadet Etmesi

 

6494- Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Çobanın biri Harre'de sürüsünü otlatırken koyunlardan birini kurt kaptı. Çoban da koşarak gelip koyunu kurttan çekip aldı. Kurt çobana: "Allah'tan korkmuyor musun? Allah'ın bana rızık olarak vermiş olduğu şeye engel oluyorsun" deyince çoban:

 

"Hayret bir şey, kurt oturmuş insanların kelamıyla bana konuşuyor" karşılığını verdi. Kurt çobana: "Bundan daha fazla şaşılacak bir şeyi sana anlatayım mı? Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki siyah taşlık arasında insanlara geçmiş ümmetlerin haberlerini anlatıyor" dedi. Çoban sürüsünü Medine'ye sürdü. Şehrin girişinde sürüsünü bir kenara bıraktıktan sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girdi ve kurdun ona söylediklerini anlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp çobana: "Kalk ve bunu insanlara haber ver" buyurdu. Bunun üzerine çoban kurdun söylediklerini insanlara anlattı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çoban doğru söyledi. Kıyametin alametlerinden biri vahşi hayvanların insanlara konuşmasıdır. Canım elinde olana yemin olsun ki, vahşi hayvanlar insanlara konuşmadıkça, kişi ayakkabısıyla ve kamçısının ucuyla konuşmadıkça, bacağı kişiye geride kalan ailesinin yaptıklarını anlatmadıkça kıyamet kopmayacaktır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha -122; Mişkat 5459); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/83, 2/84; Tirmizi 2181.

 

 

 

Müşriklerin Zihnindeki Şüphenin Giderilmesi için Ay'ın Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için ikiye Yarılması

 

6495- Abdullah (b. Mes'ud) şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mina'dayken Ay iki parçaya ayrıldı. Hatta Ay'ın bir parçası dağın arkasına gitti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buna şahid olun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 1/447; Buhari 3869, 3871; Müslim 2800/44; Tirmizi 3285.

 

 

 

Bu Hadisi Ebu Ma'mer'den Rivayette ibrahim en-Nehai'nin Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6496- ibn Ömer'in bildirdiğine göre (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Ay ikiye ayrıldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 2801; Tirmizi 3288.

 

 

 

Ay'ın Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için ikiye Yarılması

 

6497- Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im. babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Mekke'de Ay ikiye bölündü.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı sahihtir.; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/81, 4/82; Tirmizi 3289.

 

 

 

Bedir'de Müşriklerin Ölecekleri Yerlerin Bildirilmesi

 

6498- Enes b. Malik bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Bedir meydanına varınca yerin üzerine işaret ederek: "Burası falan kişinin yarın öleceği yerdir, şurası falan kişinin yarın öleceği yerdir" buyurdu. Vallahi! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işaret ettiği kişilerden hiç biri Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini koyduğu yerden öteye geçmedi. Üç gün sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarına çıktığında başlarında durup onlara: "Ey Ebu Cehl b. Hişam, ey Umeyye b. Halef, ey Utbe b. Rabia, ey Şeybe b. Rabia! Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu? Ben Rabbimin bana vaad ettiğini gerçek olarak buldum" dedi. Hz. Ömer, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle seslendiğini duyup: "Ey Allah'ın Resulü! Leşleri koktuktan seni nasıl işitip cevap versinler?" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde bulunana yemin olsun ki; söylediklerimi siz onlardan daha iyi duymuyorsunuz, ama onlar bana cevap veremezler" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeye emredince, ölen müşrikler ayaklarından sürüklenerek Bedir kuyusuna atıldılar. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2874; Bak hadis no: 4722; Bak hadis no: 6525.

 

 

 

Hatıb b. Ebi Beltea'nın Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Onların Üzerine Gideceğine Dair Kureyş'e Gönderdiği Mektubun Ortaya Çıkarılması

 

6499- Hz. Ali der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beni, Zübeyr ve Mikdad'ı göndererek: "Gidin, Hah bahçesine yetiştiğinizde kendisinde bir mektup bulunan ve deve ile yolculuk eden bir kadın göreceksiniz. O mektubu alıp bana getirin" buyurdu. Biz yola çıktık ve o bahçeye ulaştık. Bir de baktık ki deve ile yolculuk eden kadın orada. Ona: "Mektubu çıkar" dediğimizde, kadın:

 

"Bende mektup yoktur" dedi. Ona: "Ya mektubu çıkarırsın ya da elbiselerini çıkarırız" dediğimizde mektubu saç örgülerinin arasından çıkardı. Mektubu alıp Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdik. Bir de baktık ki, mektup Hatib b. Ebı Belte'a tarafından Mekke müşriklerine Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı haberlerini vermek için yazılmış. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Hatib! Bu da nedir?" diye sorunca, Hatib: "Ey Allah'ın Resulü! Hakkımda (hüküm vermek için) acele etme. Ben Kureyş'e sığıntı olarak gelip yerleşen biriyim. Ben gerçek bir Kureyşli değilim. Seninle beraber olan Muhacirlerin Mekke'de ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları vardır. Ben de ailemi ve akrabalarımı korumaları için onlara öyle bir iyilikte bulunmak istedim. Vallahi, ey Allah'ın Resulü! Bunu kafir olduğumdan veya dinimden döndüğümden dolayı yapmadım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledi'' buyurdu.

 

Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Beni bırak şu münafığın boynunu vurayım" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bu kişi Bedir'de bulunmuştur. Nereden bilirsin ki, belki de Allah, Bedir'de bulunanlara muttali olmuş ve: ‘‘Dilediğinizi yapın, ben sizi affettim’‘ buyurmuştur." Bunun üzerine: "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin" (Mumtehine 1) ayeti indi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/79; Buhari 3007; Müslim 2494; Ebu Davud 2650; Tirmizi 3305; Bak hadis no: 7119.

 

 

 

Münafıklardan Birinin Ölüm Habercisi Olan Şiddetli Rüzgardan Haber Verilmesi

 

6500- Cabir bildiriyor: Mekke ve Medine arasında bir gazve etmişlerdi.

Şiddetli bir rüzgar çıkınca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu rüzgar bir münafık öldüğü içindir" buyurdu. Medine'ye geldiğimizde münafıkların ileri gelenlerinden büyük bir münafığın ölmüş olduğunu gördük.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. İsnadı kavıdir. Ahmed 3/135; Müslim 2782.

 

 

 

Esmeden Önce Şiddetli Bir Rüzgarın Eseceğinin Haber Verilmesi

 

6501- Ebu Humeyd es-Said! anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Tebuk gazvesine çıkmıştık. Vadi'I-Kura'ya bir kadına ait bir (hurma) bahçesine geldik ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beni geri dönene kadar ne kadar olduğunu tahmin edinil buyurdu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on vesak olduğunu tahmin edip kadına: "Sen ne kadar çıktığını iyi belie'' buyurdu. Tebuk'e geldiğimizde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gece kuvvetli bir rüzgar esecek. Kimse ayağa kalkmasın. Devesi olan da onu bağlasınil buyurdu. Develeri bağladık ve kuvvetli bir rüzgar çıkınca bir adam ayağa kalktı, rüzgar onu Tay dağına sürükleyip attı. Eyle kralı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek ona beyaz bir katır hediye etmiş, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona bir rida giydirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüşte Vadi'I-Kura'ya geldiğinde kadına: "(Bahçende) ne kadar hurma çıktı?" diye sordu. Kadın: "On vesak çıktı" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bu kadar hurma çıkacağını tahmin etmişti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Medine'ye yetişmek için acele edeceğim. Benimle birlikte hızlı gitmek isteyen acele etsin" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine"ye yaklaşıp onu görünce: "Bu, Taybe veya Tabe'dir" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud'u görünce: "Bu, bizi seven, bizim de onu sevdiğimiz bir dağdır. Size Ensar'ın boylarının / evlerinin en hayırlısını haber vereyim mi?" dedi. Sahabe: "Evet" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neccar oğullarının evleridir. Bunları takip eden boyu haber vereyim mi?" buyurdu. "Evet, ey Allah'ın Resulü" dediklerinde:

"Sonra Saide oğullarının evleri ve Haris b. Hazrec oğullarının evleridir'' buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 271); Şuayb: İsnadı Sahihtir. Ahmed 5/424, 5/425; Buhari 1481; Müslim 1786/12; Ebu Davud 3079.

 

 

 

Yüce Allah'ın Müşriklerin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Saldırmasına Engel Olması

 

6502- ibn Abbas'ın bildirdiğine göre Kureyş'ten bir grup Hicr'de toplandılar ve Lat, Uzza, Menat, Naile ve isaf adına şöyle sözleştiler: "Muhammed'i gördüğümüz zaman hepimiz bir kişiymişiz gibi üstüne saldıracağız ve öldürmeden onu bırakmayacağız." Kızı Hz. Fatıma ağlayarak geldi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girip: "Kavminden şu grup toplandı ve senöldürmek için sözleştiler. Seni gördüklerinde kalkıp öldürecekler. Aralarından her biri senin kanında nasibi olduğunu söylüyor" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey kızım! Abdest almam için su getir" buyurdu. Abdest aldıktan sonra Mescid'e (Kabe'ye) girdi. Onlar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüklerinde: "işte bu o, işte bu o" dediler ve gözlerini aşağı indirip sakallarını göğüslerine dayadılar. Kimse başını kaldırıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakamadı ve kimse (dedikleri gibi öldürmek için) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saldıramadı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılarına gelip başları üstünde durdu ve yerden bir avuç toprak alarak: "işte bu yüzler" deyip toprağı üzerlerine saçtı. Saçtığ toprak kime değdiyse o kişi Bedir savaşında öldürüldü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 228; es-Silsiletu's-sahiha 2824); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 1/303, 1/368.

 

 

 

Yüce Allah'ın Müşriklerin Sövme, Lanet Etme ve Benzeri Şeylerinden Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Koruması

 

6503- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın kulları! Allah'ın beni Kureyşlilerin sövmelerinden ve lanetlerinden nasıl koruduğuna bakın" buyurduğunda: "Ey Allah'ın Resulü! Bu nasıl oluyor?" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar kötülenmiş olan kişiye sövüyor ve lanetliyorlar. Oysa ben övülmüşüm" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 59); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 2/244; Buhari 3533; Nesai 6/159.

 

 

 

Çekilmiş Memeden Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Sütün Ortaya Çıkması

 

6504- ibn Mes'ud der ki: Toy bir çocukken Ukbe b. Ebı Muayt'a ait koyunları otlatıyordum. Bir ara Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr yanıma uğradılar. Bana: "Ey genç! içmemiz için sütün var. mı?" diye sorduklarında: "Evet ama ben emanetçiyim" karşılığını verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana henüz süt vermeyen bir koyun getirir misin?" diye sorunca: "Olur!" dedim ve henüz süt vermeyen bir yaşında bir koyun getirdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) koyunu tuttu, memesini sıvazlayıp dua etti. Ardından koyunun memesi sütle doldu. Ebu Bekr, içi oyulmuş bir şey getirdi ve sütü içine sağdı. Sağdığı sütten Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iç!" deyince Ebu Bekr içti, sonra da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içti. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) memeye: "Sütünü çek!" buyurunca, koyunun sütü çekildi ve eskisi gibi oldu. Daha sonraları yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! O söylediğin şeylerden ya da Kur'an'dan bana da öğret" dediğimde başımı sıvazlayarak bana: "Sen bunu öğrenecek olan bir gençsin!" karşılığını verdi. Bizzat Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağzından, kıraatinde hiç kimsenin itiraz edemeyeceği yetmiş sure öğrendim.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (er-Ravdu'n-nadir 652); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/379, 1/453,457, 1/462.

 

 

 

Ağacın Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Risaletine Şahitlik Etmesi

 

6505- ibn Ömer anlatıyor: Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir seferde iken bedevi biri Hz, Peygamber'e yaklaştığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu, Bedevi: "Aileme gidiyorum" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana hayırlı bir şey söyleyeyim mi?" buyurdu, Bedevi: "Nedir?" deyince, Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Allah'tan başka ilah olmadığına, tek ve ortaksız olduğuna, Muhammed'in de Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmendir" karşılığını verdi. Bedevi:

"Bu dediklerine senin şahidin var mı?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Şuradaki muğaylan ağacı buna şahittir" dedi ve vadinin bir kenanndaki ağacı yanına çağırdı, Ağaç toprağı yara yara yanına kadar geldi, Onu üç defa dediklerine şahit tutunca ağaç Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerine şahitlik etti ve tekrar yerine döndü, Bunun üzerine bedevi kabilesine döndü, Giderken de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer kabilem bana uyarsa onlarla beraber yanına gelirim, Uymazlarsa geri döner ve sana katılınm" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu'l-Mişkat 2925); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir, Darimi 1/9,1/10.

 

 

 

Üzerinde Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hutbe Verdiği Hurma Kütüğünün O'ndan Ayrıldığı için inlemesi

 

6506- ibn Ömer der ki: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma günü bir kütüğe dayanarak hutbe verirdi, Ancak bir minber yapılınca ona geçti ve bu sırada kütük bir inleme sesi çıkardı, Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yanına gelip onu sıvazladı.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2174); Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari 3583; Tirmizi 505; Darimi 1/15.

 

 

 

Söz Konusu Hurma Kütüğünün Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ona Sarılması Üzerine Sakinleşmesi

 

6507- Enes b. Malik anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cuma günü sırtını kuru bir ağaca dayayarak hutbe verirdi. insanlar çoğalınca: "Benim için bir minber yapınız" buyurdu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir minber yaptılar. Bu minber, iki basamaklı idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe vermek için (üzerine dayandığı o kütüğü bırakıp) minberin üzerinde ayağa kalktı. O kuru ağaç, (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu davranışı karşısında) bir çocuğun inlemesi gibi inledi. Enes devamla: "Ben de o sırada Mescid'deydim. O kuru ağacın inlediğini ben de işittim" dedi. inleme devam etti. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (minberden) ona doğru indi. (Yürüyüp) onu kucakladı. Böylece o da sustu.

(Hadisin ravisi) der ki: (Bu hadisi Enes'ten rivayet eden) Hasan el-Basri, bu hadisi anlattığı zaman ağladı. Sonra da: "Ey Allah'ın kulları! Odun parçası bile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (Allah katındaki) değerinden dolayı O'na olan özleminden inliyor" dedi. Sonra da: "Ey Allah'ın kulları! Sizler, O'na kavuşmayı özlemekte daha hak sahibi değil misiniz?" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi (es-Silsiletu's-sahiha 2174); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/226; Tirmizi 3631; İbn Mace 1415; Darimi 1/19.

 

 

 

Bu Hadisi Rivayette Enes'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6508- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önceleri bir ağaca veya ağaç kütüğüne veya tahtaya ya da (benzer) bir şeye dayanarak hutbe verirdi. Sonra minber edinince daha önce dayandığı bu kütük inlemeye başladı ki Mescid'de bulunanlar da onu duydu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip okşayınca ya da tutunca sustu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 3/306; Buhari 918; Nesai 3/102; İbn Mace 1417; Darimi 1/16, 1/17, 1/366.

 

 

 

Amr b. Muaz'ın Kopan Ayağının Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Üzerine Tüflemesiyle iyileşmesi

 

6509- Abdullah b. Bureyde, babasından naklediyor: "Amr b. Muaz'ın ayağı kesildiği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun ayağına tükürüğünden sürdü ve iyileşti."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2904); Şuayb: İsnadı hasendir.

 

 

 

Seleme b. el-Ekva'ın Yaralı Ayağının Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tüflemesiyle İyileşmesi

 

6510- Yezıd b. Ebı Ubeyd şöyle demiştir: Seleme b. el-Ekva'nın baldırında bir darbe izi gördüm. Ona: "Ey Ebu Müslim! Bu darbe nedir?" dediğimde şu karşılığı verdi: "Bu, Hayber günü bana isabet eden bir darbedir. insanlar: ‘‘Seleme isabet aldı’‘ dedi. Ben de Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oraya üç defa üfledi. Şu ana kadar hiçbir rahatsızlığını duymadım."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4206; Ebu Davud 3894.

 

 

 

Yüce Allah'ın Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunu Ona Zarar Vermek isteyen Müşriklerin Gözlerinden Saklaması

 

6511- ibn Abbas der ki: ''Ebu Leheb'in iki eli kurusun! ... " (T ebbet Sur. 1) ayeti indiği zaman Ebu Leheb'in hanımı Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi. Peygamberimizle (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber olan Ebu Bekı': "Ey Allah'ın Resulü!Bu, ağzı bozuk bir kadındır. Sana eziyet etmesinden korkuyorum. Kalkıp gitseniz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O beni göremez" buyurdu. Kadın geldi ve: "Ey Ebu Bekr! Arkadaşın (şiirle) beni hicvetti" dedi. Ebu Bekr: "Hayır o şiir okumaz" karşılığını verdi. Kadın: "Sen bana göre doğru sözlü birisin" dedi ve gitti. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! O seni görmedi mi?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır görmedi. O yanımda olduğu müddetçe bir melek beni kanatlarıyla gizliyordu" cevabını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen; Şuayb: Hadis şahitleriyle sahihtir.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Müşriklerden Birine Yaptığı Bedduaya icabet Etmesi

 

6512- iyas b. Seleme b. el-Ekva', babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Busr b. Rai'l-Ayr adındaki bir adamın sol eliyle yediğini görünce: "Sağ elinle ye!" buyurdu. Adam: "Sağ elimle yiyemiyorum" deyince. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyesin emi!" karşılığını verdi. Bunun üzerine adamın sağ eli bir daha ağzına gidemedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Darimi 2/97.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

6513- iyas b. Seleme b. el-Ekva, babasından bildiriyor: Adamın biri Hz.

Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında sol eliyle yemek yiyince: "Sağ elinle ye!" buyurdu. Adam: "Sağ elimle yiyemiyorum" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyemeyesin emi!" karşılığını verdi. Bunun üzerine adam bir daha elini ağzına götüremedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/45, 4/46, 4/46, 4/50; Müslim 2021.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hak Etmeyen Birine Yaptığı Bedduayı Onun için Yüce Allah'a Yakınlaşma Vesilesi Kılması

 

6514- Enes b. Malik anlatıyor: Ümmü Süleym'in (ki Enes'in annesidir) yanında yetim bir kız vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yetim kızı görünce: "Sen o yetim kız mısın? Büyüdün mü? Yaşın büyümesin emi!" buyurdu.

 

Bunun üzerine yetim kız ağlayarak Ümmü Süleym'in yanına gitti. Ümmü Süleym ona: "Kızcağızım! Neyin var?" diye sorunca, kız: "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yaşım büyümesin diye bana beddua etti! Artık asla büyüyemeyeceğim!" Veya: "Artık ömrüm uzamayacak!" dedi. Bunun üzerine Ümmü Süleym aceleyle başörtüsünü takarak çıktı ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rastladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Ümmü Süleym! Neyin var?" diye sorunca Ümmü Süleym: "Benim yetim kıza beddua mı ettinı" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve buyurdu ki: "Ey Ümmü Süleym! Benim Rabbimden söz aldığımı bilmiyor musun? Rabbimden, şöyle diyerek bir söz aldım:

 

"Allahım! Ben de bir insanım. Herkes gibi razı olur ve herkes gibi de öfkelenirim. Onun için, ümmetimden her kime hak etmediği bir bedduada bulunmuşsam, kıyamet gününde bunu ona, bir arınma, temizlenme ve sana yakınlaşma vesilesi kıL" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merhametli birisi idi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 83); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2603.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmetinden Kötü Söz Söylediği Kimseye Bunu Kıyamet Gününde Onun için Yakınlaşma Vesilesi Kılması için Dua Etmesi

 

6515- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allahım! Mümin kullardan her kime kötü söz söylemişsem bunu kıyamet gününde onun için sana yaklaştıracak bir ibadet olarak say."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/449, 2/488, 2/493, 2/496; Buhari 6361; Müslim 2601/92; Bak hadis no: 6516. '

 

 

 

Sövmeye Yönelik Bu Durumun Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kıyamet Gününde Bunları Ümmetine Yakınlık Vesilesi ve Sadaka Kılması için Allah'a Ettiği Duaya Dayanması

 

6516- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allahım! Senden bir söz almıştım. Sen ki sözünden caymazsın. Müminlerden her kime eziyet etmişsem veya sövmüşsem veya kamçı atmışsam veya lanet etmişsem kıyamet gününde bunu onun için namaz, günahlarına kefaret ve sana yakınlık vesilesi kıl."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3999); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/316, 2/317; Bak hadis no: 6515.

 

 

 

Cabir b. Abdillah'ın Bineğine Yönelik Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ettiği Duaya Yüce Allah'ın icabet Etmesi

 

6517- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Mekke'den Medine'ye dönerken, benim deve hastalandı. Kafileden geri kalmış olarak onu sürüyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bir ihtiyacı için geride kalınca bana rastladı. Bana: "Neden geride kaldın?" deyince ben: "Hayır ey Allah'ın Resulü! Devem topalladı(ğı için geride kaldı) Topluluğa yetişip kavuşmayı istedim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin kuyruğunu tutup vurduktan sonra onu azarladı. Sonra: "Bin ona!" buyurdu. Sonra beni (onun üzerinde) görmeliydiniz. Kavmin önüne geçmesine engel olmaya çalışıyordum. Derken Medine'ye gelmeden bir yerde konakladık. Bense bir an önce ailemin yanına gitmek istiyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ailenin yanına geceleyin (habersiz) gitme!" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Yeni evliyim" dedim. O:

 

"Kiminle evlendin?" diye sorunca: "Dul bir kadınla" dedim. Bunun üzerine:

"Senin onunla onun da seninle oynayacağın bir bakire ile evlenseydin ya!" buyurunca ben: "Ey Allah'ın Resulü! (Babam) Abdullah öldü ya da şehit düştü. Geride kız çocukları bıraktı. Onlar gibi (genç ve tecrübesiz) biriyle evlenmek istemedim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyi yapmışsın, kötü yapmamışsın" buyurdu.

 

Sonra bana: "Bu deveni bana sat" buyurunca: "Senin olsun, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Bir daha: "Bunu bana sat" buyurunca: "Deve senin olsun ey Allah'ın Resulü!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ısrar edince: "Olur! Bir Okiyye altına senin olsun" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tamam onu aldım! Ama Medine'de ailene ulaşana kadar ona binebilirsin" buyurdu. Medine'ye vardığımızda Bilal'e: "Ona bir Okiyye altın ver, üzerine biraz daha koy'' buyurdu. Bilal bana bir Okiyye altın ve üzerine bir kırat daha verdi. Kendi kendime: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fazladan bana verdiği bu kıratı ölene kadar yanımdan ayırmayacağım" dedim. Bundan dolayı bir keseye koyup yanımda sakladım. Ancak Harre günü sırasında Şamlılar diğer şeylerin arasında bu keseyi de aldılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6518.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ücretini Hibe Ettikten Sonra Cabir b. Abdillah'a Devesini Geri Vermesi

 

6518- Cabir b. Abdillah şöyle dedi: Bir gazveye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber çıkmışken devem yorulup yavaşlayınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğinden inip bastonuyla devemi çektikten sonra: "Bin!" dedi. Ben deveme binince (deve o kadar hızlandı ki) onu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini geçmesini engellemeye başladım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Evlendin mi?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdim. Bana: "Kız mı, dul mu aldın?" diye sorunca: "Dul aldım" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden senin onunla, onun da seninle oynaşabileceğin bir kız almadın?" diye sorunca: "Benim kız kardeşlerim var. Bu sebeple onları toplayıp saçlarını taraması ve başlarında durmasını istedim" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şimdi sen (ailenin yanına) varıyorsun. Vardığında artık ailene karşı olgun ol" buyurdu. Sonra: "Deveni satar mısın?" diye sordu. Ben: "Evet" cevabını verince devemi bir ukiyye karşılığında satın aldı.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden önce Medine'ye geldi, ben ise kuşluk vakti vardım. Mescid'e geldiğimde Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'in kapısında gördüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şimdi mi geldin?" diye sorunca:

 

"Evet" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deveni bırak ve girip iki rekat namaz kıl" buyurunca girip iki rekat namaz kıldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bilal'e bir ukiyye tartmasını emredince Bilal terazi ağır basacak şekilde tarttı. Ben arkamı dönüp giderken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana Cabir'i çağırın" buyurunca: "Şimdi devemi geri verecek" diye düşündüm. Halbuki bana bu deveyi geri almak kadar sevimsiz bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Deveni al, bedeli de senin olsun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6517.

 

 

 

Cabir b. Abdillah'ın Zikrettiğimiz Devesini Sattıktan Sonra Medine'ye Kadar Üzerine Binmeyi istisna Etmesi

 

6519- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Kedisi devesine binmiş bir şekilde yol

alırken devem artık yürüyemez oldu. Onu orada bırakıp devam etmek istediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana yetişti. Deveye vurup ona dua etti.

 

Bunun üzerine deve daha önce hiç gitmediği bir hızla gitmeye başladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Bir Okiyyeye bunu bana sat!" buyurunca ben:

 

"Satmam!" dedim. Yine: "Onu bana bir Okiyyeye sat!" buyurunca ben yine:

"Satmam!" dedim. Yine: "Onu bana bir Okiyyeye sat!" buyurunca deveyi ona sattım, ama evime varana kadar ona binme istisnasında bulundum. Eve vardığımda deveyi teslim etmek üzere Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim. Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana düşük bir fiyat verince deveni elinden almak istediğimi düşündün değil mi? AI, deve de verdiğim parası da senin olsun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 4912.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Eline Aldığı Toprağı Üzerlerine Savurduğu Müşrikleri Hezimeti Uğratmak Suretiyle ikramda Bulunması

 

6520- iyas b. Seleme, babasından bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Huneyn'de savaştık. Düşmanla karşılaştığımızda ben ilerleyip bir tepeye çıktım. Derken beni düşmandan biri karşıladı. Ben de kendisine bir ok atınca gözümden kayboldu. Ne yaptığını anlayamadım. Bir de baktım ki öteki tepeden bir ordu çıkıverdi. Bunun üzerine derhal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı bunlarla çatışmaya girdiler, ancak ashab dönüp çekildiler. Ben de hezimete uğramış olarak geri döndüm. Üzerimde iki giysi vardı. Birini izar olarak aşağı tarafıma bağladım. Diğerini de rida olarak büründüm. Derken izarım çözüldü. Ben de ikisini birden topladım. Bu şekilde kaçarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz katırının üzerinde korkusuzca duruyordu. "ibnul-Ekva' muhakkak bir korku görmüştür" buyurdu. Nihayet dağılıp kaçanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafında toplanınca, kendisi katırdan indi. Sonra yerden bir avuç toprak alıp yüzlerine karşı dönerek: "Bu yüzler kahrolsun!" buyurdu. Allah'ın onlardan yaratmış olduğu hiçbir insan yok ki iki gözüne bu bir avuç topraktan muhakkak doldurmasın. Bunun üzerine (düşmanlar) savuşup gittiler. Böylece Allah onları bozguna uğrattı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ganimetlerini müslümanlar arasında taksim etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2824); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1777.

 

 

 

Vasfettiğimiz Durumda Huneyn Ehlini Gördüğünde Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tekbir Getirmesi

 

6521- Enes b. Malik der ki: Hayber günü savaş kızıştığında ben Ebu Talha'nın terkisinde idim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahu ekber! Hayber harab oldu! Zira biz bir topluluğun sahasına girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı çok kötü olur!" buyurdu. Fazla sürmeden Yüce Allah orasının fethini müyesser kıldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Bak hadis no: 4725, 4726; Bak hadis no: 7212.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Dokunmadan Sadece işaretiyle Kabe'deki Putların Düşmesi

 

6522- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye girdiği zaman üçyüz altmış put vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) putlara dokunmadan bastonuyla onları devirerek: ''Hak geldi, batıl yıkılıp gitti. Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur''[İsra, 81] ayetini okudu.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 6397); Şuayb: İsnadı zayıflır.

 

 

 

Yüce Allah'ın Ağaçları O'na itaat Ettirmek Suretiyle Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Peygamberliğini Doğrulamas

 

6523- ibn Abbas bildiriyor: Amir oğullarından hastaları tedavi edip iyileştiren bir adam Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve: "Tuhaf şeyler söylüyorsun. Seni tedavi edeyim mi?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu İslam'a çağırdıktan sonra: "Sana bir mucize göstereyim mi?" dedi. Yan taraffında hurmalıklar ve ağaçlıklar vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir salkımı çağırdı ve salkım secde ede ede Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına kadar geldi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salkıma: "Yerine geri dön!" dedi. Amir oğullarından olan adam: "Vallahi senin söylediğin hiçbir şeyi asla yalanlamayacağım" dedikten sonra: "Ey Amir b. Sa'sa'a oğulları! Vallahi Bunun dediği hiçbir şeyi yalanlamam" dedi. Ravi der ki: Secdeye kapanan salkım hurna salkımıydı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 5926); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 1/223; Tirmizi 3628; Darimi 1/13.

 

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mucizelerine Yönelik Zikrettiğimiz Temellerin Sıhhatini Gösteren ve Bilinen Deliller

 

6524- Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber yol aldık. Geniş bir vadide konakladığımızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) def-i hacet için çıktı. Bir kap su ile ben de peşinden gittim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ardında gizlenmek için bir şeyaradı; ama bulamadı. Sonra vadinin kenarında iki tane ağaç gördü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağaçların birine gitti. Dallarından birini tuttu ve ağaca: "Yüce Allah'ın izniyle bana doğru eğil" buyurdu. Ağaç da sahibine boyun eğen deve gibi ona doğru yöneldi. Diğer ağacın da yanına gelerek dallarından birini tuttu ve ona da: "Yüce Allah'ın izniyle bana doğru eğil'' buyurdu. Ağaç diğeri gibi ona doğru eğildi. Bu şekilde iki ağaç arasında durdu ve ikisini birleştirmek için: "Yüce Allah'ın izniyle birleşin" buyurdu. Onlar da birleşti. Ben ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaklaştığımı fark edip uzaklaşmasın veya oradan ayrılmasın diye çekinerek ona doğru geliyordum. Oturup kendi kendime konuşmaya başladım. Bir ara daldığımda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru yaklaştığımı fark ettim. iki ağaç birbirinden ayrılmış her biri kendi gövdesi üzerinde durmuştu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ara durup başıyla şu şekilde -Ravilerden Ebu ismail burada başını sağa sola çevirerek işaret ederyaptığını gördüm. Sonra yanıma gelip: "Ey Cabir! Durduğum yeri gördün mü?" diye sordu. "Evet ey Allah'ın Resulü!" dediğimde bana buyurdu ki: "O iki ağacın yanına git ve her birinden bir dal kes. Sonra ilerleyip durduğum yere geldiğinde bir dalı sağına, bir dalı da soluna doğru bırak." Kalktım, bir taşı alıp kırdım. ikiye ayırdığımda keskin tarafı göründü. Ağaçların yanına gelip her birinden bir dal kestim. Sonra dalları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durduğu yere kadar sürüdüm. Orada bir dalı sağıma, bir dalı da soluma bıraktım. Sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetiştim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Dediğini yaptım. Peki neden öyle yaptık?" diye sordum. Buyurdu ki: "iki mezarla karşılaştım. Sahipleri azap görüyorlardı. Şefaat ederek Yüce Allah'ın onların azaplarını o iki dal taze kaldıkları sürece hafifletmesini istedi."

 

Sonra ordunun yanına geldik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Cabir! Bana abdest suyu iste" buyurdu. "Abdest için su var mı? Abdest için su var mı? Abdest için su var mı?" diye seslendim. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Kafilede tek damla bile su bulamadım" dedim. Ensar'dan bir adam kendisine ait kaplarda, hurma dalından olan semerin ön tahtasına asarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için su soğutuyordu. Resulullah [Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "O adama git ve kaplarında su var mı bir bak" buyurdu. Gidip baktığımda bir kabın ağız kısmında ancak bir damlacık su kaldığını gördüm. Boşaltacak olsam kabın kuru yeri onu da içecekti. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Bir damlacıktan başka su bulamadım. Dökecek olsam kuru yeri onu da yok edecek" dedim. Bana: "Git ve onu getir!" buyurdu. Suyu ona getirdim. Onu aldı ve bilemediğim bir şeyler konuşmaya ve elleriyle yoklamaya başladı. Sonra onu bana verdi ve: "Ey Cabir! Bana bir kap iste" buyurdu. "Ey kafilenin kabı!" diye seslendim. Bir kap getirildi. Onu önüne koydum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kaba şu şekilde koyup yaydı ve parmaklarının arasını açtı. Sonra elini kabın dibine koydu ve: "Ey Cabir! Bunu al ve Bismillah diyerek suyu bana dök" buyurdu. "Bismillah" dedim ve suyu döktüm. Suyun Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmakları arasından fışkırdığını gördüm. Sonra kabın içinden su fışkırmaya başladı ve kap doldu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Cabir! çağır suya ihtiyacı olan gelsin" buyurdu. insanlar gelip doyana kadar su içtiler. "Suya ihtiyacı olan kaldı mı?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dolu olan kabın içinden elini çekti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Müslim 3012.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Bedir Kuyularına Atılanlara Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Konuşmasını ve Onlara Hitabını Duyurması

 

6525- Enes b. Malik der ki: Müslümanlar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem; gecenin yarısında Bedir Kuyusunun başında şöyle seslendiğini işittiler: "Ey Ebu Cehil b. Hişam! Ey Utbe b. Rabia, ey Şeybe b. Rabia! Ey Umeyye b. Halef! Rabbinizin size vaad ettiği şeyi siz hak ve gerçek buldunuz mu? Ben, Rabbimin bana vaad ettiğini hak ve gerçek buldum." Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! Bu cansız bedenlere nasıl sesleniyorsun!" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz, benim söylediklerimi onlardan daha iyi duymuyorsunuz. Ancak onlar bana cevap veremiyorlar" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahıha (Zilalu'l-cenne 878; Ahkamu'l-cenaiz 167) Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 3/104, 3/182, 3/263; Bak hadis no: 4722, 6498.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Risaleti Açıklamasıyla Şeytanlar ile Sema Haberleri Arasına Engel Çekilmesi ve Onların Üzerine Göktaşları Gönderilmesi

 

6526- ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlere ne okudu, ne de onları gördü. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla beraber Ukaz panayırına doğru yola çıktı. Şeytanlarla gök haberleri arasında bir engel çekilmiş ve şeytanların üzerine ateş kıvılcımları gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerine boş olarak döndüklerinde, kendilerine: "Size ne oldu?" diye sordular. Şeytanlar: "Gök haberleri ile aramıza bir set çekildi ve üzerimize ateşten kıvılcımlar gönderildi" karşılığını verdiler. Kavimleri: "Sizinle gök haberlerinin arasına, meydana gelen (olağan dışı) bir şey yüzünden set çekilmiştir. Yeryüzünün doğu ve batısına gidin de gök haberleri ile aranıza set çeken bu olay nedir bir bakın!" deyince, şeytanlar, gök haberleri ile aralarına engel teşkil eden bu hadisenin ne olduğunu öğrenmek için yeryüzünün doğularına ve batılarına dağıldılar.

 

Bunlardan Tihame taraflarına gidenler, Ukaz panayırına gitmek üzere olan Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nahle denilen yerde ashabına sabah namazını kıldırırken karşılaştılar. Okunan Kur'an'ı duyduklarında dinlemeye başladılar ve birbirlerine: "Vallahi gök haberleri ile aramıza giren şey işte bUl" dediler. Oradan kavimlerine döndüler ve: ''Ey kavmimiz! Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur'an dinledik de ona inandıkıl (Cin 2) dediler. Bunun üzerine Allah, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''De ki: Cinlerden bir topluluğun dinleyip şunu söyledikleri bana vahyolundu: ‘‘Gerçekten bizı hayranlık verici bir Kur'an dinledib" (Cin 1) diye başlayan ayetleri indirdi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Buhari 773; Müslim 449; Tirmizi: 3323.

 

 

 

İlimde Derinliği Olmayana Önceki ibn Abbas Hadisine Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

6527- Şa'bl der ki: Alkame b. Kays'a: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlerle görüştüğü gecede ibn Mes'ud da yanında mıyde" diye sorduğumda şöyle dedi: "Ben de ibn Mes'ud'a: "Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cinlerle görüştüğü gecede yanında sizlerden biri bulundu mu?" diye sorduğumda: "Hayır!" dedi ve şöyle devam etti: "Ancak bir gece Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikteyken onu ortalıkta göremedik. Sabah olduğunda Hıra mağarası tarafından geldiğini gördük. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cinlerden bir davetçi geldi, onunla birlikte gittim ve onlara Kur'an okudum" buyurdu. Sonra bizi götürüp onların izleri ile ateşlerinin kalıntılarını gösterdi. O gecede cinler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) neler yiyebileceklerini sormuş. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın adı zikredilerek kesilen her bir hayvanın kemiği sizin için en güzel ettir. Hayvanların tezekleri de sizin hayvanlarınız için yemdir" buyurmuş. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: "Bu ikisiyle (kemik ve tezekle) taharetlenmeyin! Zira bunlar (cinlerden) kardeşlerinizin yiyecekleridir" buyurdu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 1432,6320.

 

 

 

O'nunla Ümmetinden Başkalarını Farklı Kılmak için Yüce Allah'ın Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunun Az Bir Şeyine Bereketler ihsan Etmesi

 

6528- Dukeyn b. Said el-Müzenı anlatıyor: Muzeyne'den olan bir kervanla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına vardım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ömer'e: "Git ve yüklerini yükle" buyurdu. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Ancak birkaç sa' hurma vardır" deyip kemerinden bir anahtar çıkardı ve gidip kapıyı açtı. içeride yatmış sığır yavrusunu andıran bir hurma yığını gördü. Ardından ihtiyacımız kadarını aldık. En son hurma alan kişi ben olduğumdan ihtiyacımız kadar hurmayı aldıktan sonra dönüp baktığımda tek bir hurması dahi eksilmemiş gibi duruyordu.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı Sahihtir; Şuayb: İsnadı Sahihtir. Ahmed 4/174, 4/174, 4/175; Ebu Davud 5238.

 

 

 

Yüce Allah'ın Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Yiyeceğine Bereket ihsan Etmesiyle Birçok insanın Ondan Yemesi

 

6529- Semure b. Cundub bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir çanak tiritle geldi ve çanağı kavmin önüne koydu. Sabahtan öğle vaktine kadar arka arkaya bu çanaktan yemek için bir grup oturup bir grup kalktı." Ravi der ki:

Adamın biri Semure'ye: "Peki bu yemeğin bereketi nereden geliyordu?" dediğinde: "Hangi şeye şaşıyorsun ki! Bunun bereketi ancak buradan gelir'' deyip eliyle göğü gösterdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 5928); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/12, 5/18; Tirmizi3625; Darimi 1/30.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

6530- Ebu Said (el-Hudrl) veya Ebu Hureyre bildiriyor: Tebuk gazvesinde halk açlıkla karşı karşıya kalıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bize izin versen de develerimizi kesip etlerini yesek ve yağlarından faydalansak" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapın!" buyurdu. Hz. Ömer gelip: "Ey Allah'ın Res0lü! Böyle bir şey yapacak olurlarsa bineklerimiz azalır. Fakat, sen onlardan fazla azıklarını getirmelerini iste. O azıklar üzerinde Allah'ın bereket ihsan etmesi için dua et. Olur ki Allah böylelikle bunda bir bereket ihsan eder" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deriden bir sofra getirilmesini, sonra da artan azıkların getirilmesini istedi. Kimisi bir avuç mısır, kimisi bir avuç hurma, bir diğeri bir ekmek parçası getirip koydu. Nihayet o sofra üzerinde az miktarda bir şey toplandı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunların bereketli olması için dua etti, sonra: "Kaplarınızı alın" buyurdu. Kaplarına doldurmaya başladılar, nihayet karargahta doldurulmadık hiç bir kap kalmadı ve doyana kadar yemelerine rağmen bir miktar da arttı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şahadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve şüphesiz ki ben Allah'ın Resulüyüm. Eğer ki bir kul bunlar hakkında şüphe etmeksizin bu iki şahadet ile Allah'ın huzuruna çıkarsa, asla o, cennete girmekten alıkonulmayacaktır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3221); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/11; Müslim 27/45.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ashabının Artan Erzağını Bereketli Kılması

 

6531- ibn Abbas anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kureyşlilerle sulh anlaşması yaptığı zaman Merru'z-Zehran denilen yerde konaklamıştı. Ashab, Kureyşlilerin: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı korkudan ve zayıflıktan dolayı kendisine biat ettiler" dedikleri haberini alınca: "Ey Allah'ın Resulü! Bineklerimizden birini kesip etinden ve yağından yesek, çorba yapıp içsek ve düşmanın karşısına güçlü bir şekilde çıksak" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Hayır kesmeyin. Ancak bana azıklarınızda artmış olan yemeklerinizi getirin'' buyurdu. Ashab deriden bir sofra açarak azıklarında artmış olan yemekleri getirip o sofranın üzerine koydular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğe bereket duası etti ve ashabı bu yemekten karınları doyana kadar yediler. Sonra da artan yemeklerle yemek torbalarını doldurdular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabahleyin topluluğun yanına giderek "Müşrikler sizde bir kusur bulamasınlar!" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile ashabı, ıztıba yaptılar (ridalarının kenarlarını sağ koltuklarının altından geçirip sol omuzlarının üzerine attılar) ve üçünü hızla adımlarla diğer dördünü ise normal yürüyüşle tavaf yaptılar. Müşrikler, Hicr tarafında ve Daru'n-Nedve'de idiler. Ashab Rükn-ü Yemanı ile Hacer-i Esved arasında onların gözünden kaybolduklarında normal yürüyorlardı. Görünür olduklarında Kureyşliler: ‘‘Bunlar ceylan gibi sekiyorlar’‘ demeye başladılar. Tavaflarda bu şekilde bir yürüyüş de sünnet oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1650); Şuayb: Ravileri Sahih ricalidir. Bak hadis no; 3812.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren Üçüncü Haber

 

6532- Ebu Hureyre der ki: Elime dizdiğim birkaç hurmayla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bu hurmalara bereket duası et" dedim, Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bereket duası etti ve (hurmaları bir torbaya koyarak) şöyle buyurdu: "Eğer bir şeyalmak istersen elini torbaya sok ve al; ama saçıp dağıtma." Allah yolunda o hurmalardan şu şu kadar vesek hurma dağıttım, Hem yedim, hem yedirdim. Osman'ın, evinde muhasara edildiği günlerde düşene kadar bu torba belimde (kemerimde) asılı kaldı.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı şahitleriyle hasendir. Ahmed 32/352; Tirmizi 3839.

 

 

 

6533- Ebu Hureyre der ki: Üç gün geçmişti ve ben hiç yemek yememiştim.

Bunun üzerine Suffe denilen yere gitmek istedim ve giderken açlıktan dolayı düşüp kalkmaya başladım. Çocuklar: "Ebu Hureyre delilendi" demeye başlayınca: "Deli olan sizlersiniz" karşılığını verdim. Suffe'ye vardığımda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaştım. Beraberinde bir çanak tirid getirmişti. Suffe ehlini yemeğe davet etti ve onlar da tiritten yemeğe başladılar. Belki beni de davet eder diyerekten daha da yaklaşmıştım. Yemeğe oturan grup kalktığında çanağın kenarlarında çok az bir yemek kalmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmaklarıyla o az olan yemeği toplayıp: "Allah'ın adıyla yemeğe başla" buyurdu. Canım elinde olana yemin olsun ki doyana kadar ondan yedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağıb4/120). Bak hadis no: 6535.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Yiyeceğine Bereket ihsan Etmesiyle insanlardan Pek Çoklarının Bundan Yemesi

 

6534- Enes b. Malik der ki: Ebu Talha, Ümmü Süleym'e: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sesinin çok zayıf olduğunu gördüm, onda açlık olduğunu zannediyorum. Yanında yiyecek olarak bir şey var mı?" diye sordu. Ümmü Süleym: "Evet" deyip arpa unundan yapılmış birkaç ekmek çıkardı. Sonra örtüsünü çıkarıp bir parçasıyla sardıktan sonra bohçayı kolumun altına sıkıştırdı. Örtünün bir kısmını da bana üstlük yaptıktan sonra beni Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi. Ben ekmekleri alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidince onun Mescid'de ashabıyla olduğunu gördüm. Yanında durdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Seni Ebu Talha mı gönderdi?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yemek için mi?" diye sorunca da: "Evet" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında olanlara: "Kalkın!" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yürüyünce ben önlerinden gidip Ebu Talha'ya gelerek durumu anlattım. Ebu Talha: "Ey Ümmü Süleym! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlarla geliyor. Yanımızda da onlara yedirecek (kadar) yemek yoktur" deyince, Ümmü Süleym: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" karşılığını verdi. Ebu Talha gidip Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşıladı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Talha içeri girince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü Süleym! Yanında ne varsa getir" deyince Ümmü Süleym o ekmekleri getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ekmeklerin doğranmasını emretti.

 

Ümmü Süleym yağ tulumunu sıkarak onun içinden çıkanı katık yaptı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kabın içerisine Allah'ın dilediği şekilde bir şeyler okudu. Sonra Ebu Talha'ya: "On kişiye izin ver (çağır)" dedi. On kişi gelip doyana kadar yedikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "On kişi daha çağır" buyurdu. Onlar da gelip doyana kadar yediler. Böylece hepsi doyuncaya kadar yediler. O zaman oradakiler yetmiş veya seksen kişiydi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Muvatta 2/927, 2/928i Buhari 422; Müslim 2040i Tirmizi 3630.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Az Olan Sütüne Verdiği Bereketle Pek Çok Kimsenin Ondan Susuzluğunu Gidermesi

 

6535- Ebu Hureyre anlatıyor: Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki açlıktan bazen yüzüstü ciğerimin üzerine yere yatardım. Bir gün ashabın çıktıkları yol üzerinde oturdum. Ebu Bekr çıkınca ona Allah'ın Kitab'ından bir ayeti sordum ve sırf beni doyurması için sormuştum. Ancak beklediğim yönde bir şey yapmadan geçip gitti. Sonra Ömer yanımdan geçti. Ona da Allah'ın Kitab'ından, sırf beni doyurması için bir ayet sordum. O da bir şey yapmadan geçip gitti. Sonra Ebu'I-Kasım (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uğradı, içimdeki ve yüzümdeki ifadenin ne anlama geldiğini anlamıştı. Bana: "Ey Ebu Hirr!" diye seslendi. "Buyur Ey Allah'ın Resulü!" diye karşılık verdim. "Beni takip et!" buyurdu ve yoluna devam etti. Ben de peşinden gittim.

 

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin yanına girince ben de girmek için izin istedim, izin verince de içeri girdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir bardakta süt buldu. "Bu süt nereden?" diye sorduğunda, evdekiler: "Filan adam" veya "Filan kadın sana hediye olarak göndermiş" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Ey Ebu Hirr! Suffe ahalisine git ve onları yanıma çağır!" buyurdu. Suffe ahalisi islam'ın misafirleriydi. Ne aileleri, ne de malları vardı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadaka olarak bir şey geldiği zaman ona dokunmaz ve bu sadakayı onlara gönderirdi. Kendisine bir hediye geldiği zaman da onlara haber gönderir ve hediyeye onları da ortak eder paylaşırdı.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları da çağırmamı istemesi pek hoşuma gitmedi. Onları çağırmaya giderken de kendi kendime: "Bu bir bardak süt bana, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ve Suffe ahalisinden kime yetecek ki?" dedim. Sonunda yanlarına gelip onları da davet ettim. Gelince girmek için izin istediler, izin verilince de herkes evdeki yerini alıp oturdu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Hirr!" diye seslenince: "Buyur Ey Allah'ın Resulü!" dedim. Bana: "Bu bardağı al ve onlara ver" buyurdu. Bardağı aldım ve dolaştırmaya başladım. Verdiğim kişi kanana kadar içiyor ve bardağı geri bana iade ediyordu. Diğerine veriyor, o da kanana kadar içip geri bana veriyordu. Herkes kanana kadar içtikten sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaştım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bakıp gülümsedi ve: "Ey Ebu Hirr!" diye seslendi. "Buyur, Ey Allah'ın Resulü!" dediğimde: "Benle sen kaldık" buyurdu. "Doğru söylüyorsun, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Bana: "AI, sen de iç!" buyurunca, oturup ben de içtim. Bir daha bana: "iç!" buyurdu. Ben de bir daha içtim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iç demeye devam ediyordu, ama en son: "Seni hak olarak gönderene yemin olsun ki süt için içimde yer kalmadı!" dedim. Bunun üzerine "Bana da ver içeyim!" buyurunca bardağı ona verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bardağı aldı, Yüce Allah'a hamd ederek sütün geri kalanını içti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 2/515; Buhari 6246; Tirmizi 2477; Bak hadis no: 6533; Bak hadis no: 7151.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yaptığı Bereket Duası Nedeniyle Cabir b. Abdillah'ın Hurmalarının Bereketlenmesi

 

6536- Cabir anlatıyor: "Babam borçlu olarak vefat etti. Alacaklılara borca karşılık hurmaların hepsini almalarını teklif ettim, ama hurmaların borcu karşılamayacağını görerek teklifi kabul etmediler. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumu Ona anlattığımda: "Hurmaları toplayıp harmana koyduğunda beni çağır" buyurdu. Hurmaları toplayıp harmana koyduğumda, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdim. Beraberinde Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer'le harmana geldi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturup bereket için dua etti ve: "Alacaklıları çağır da borcunu öde" buyurdu. Babamdan alacaklı olar: herkese alacağını verdim. Bana da on üç ölçek arttı. Bu durumu Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatınca güldü ve: "Ebu Bekr ve Hz. Ömer'e git bu durumu haber ver" buyurdu. Ebu Bekr ve Ömer'e gidip onlara da durumu söylediğimde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua ettiğinde böyle alacağın, anlamıştık" dediler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 28-29; sahih Ebu Davud 2568); Şuayb: İsnadı Buhar) ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/365; Buhari 2709; Ebu Davud 2884; Nesai 6/246,6/247; İbn Mace 2432; Bak hadis no: 7139.

 

 

 

Abdestini Aldıktan Sonra Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uzuvlarıyla Yıkanan Suyun Çoğalması

 

6537- Ebu't-Tufeyl, Muaz b, Cebel'den bildiriyor: Onlar Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Tebuk yılında yola çıktılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle ile ikindi namazını, akşam ile de yatsı namazını cemederek kılıyordu. Bir gün namazı geciktirdi; sonra da çadırından çıkıp öğle ile ikindi namazını cemederek kıldı ve çadırına girdi, Sonra bir daha çadırından çıktı ve akşam ile yatsı namazını cemederek kıldı. Sonra buyurdu ki: "Yarın inşaallah Tebuk pınarına varacaksınız. Ancak oraya kuşluk vakti ulaşabileceksiniz. Bu nedenle pınarın başına ulaşan, ben oraya gelene kadar suya dokunmasın!" Oraya vardığımızda bizden önce iki adamın ulaştığını gördük, Pınardan da çok az bir şey su akıyordu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Pınarın suyuna dokundunuz mu?" diye sorunca onlar: "Evet!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları azarladı ve bazı sözler etti, Sonra orada bulunanlar avuçlarıyla azar azar alarak bir kapta topladılar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o suyla yüzünü ve ellerini yıkadı ve suyu tekrar pınarın içine döktü, Bunun üzerine pınarın suyu kuvvetlice akmaya başladı. insanlar da su ihtiyaçlarını giderdiler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Muaz! Şayet ömrün yeterse buraların bahçelerle dolduğunu göreceksin!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1089; es-Silsiletu's-sahiha 1210); Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 1595.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Duası Sayesinde Allah'ın ihsan Ettiği Bereket Sayesinde Az Olan Sudan insanların çoğunun Yararlanması

 

6538- Salim b. Ebi'I-Ca'd, Cabir b. Abdillah'tan bildiriyor: Ben kendimi Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberinde gördüm ki, ikindi namazı vakti gelmiş, yanımızda da az bir sudan başkası yoktu. Bu az su bir kap içine boşaltılıp Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kabın içine elini sokunca parmaklarından su fışkırdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haydin abdest suyu ehlinin yanına gelin! Bereket Allah'ın katındandır" buyurdu.

 

And olsun ki, ben suyu O'nun parmakları arasından fışkırırken bizzat gördüm. Orada bulunan insanların tümü hem abdest aldılar, hem de içtiler. Ben ise o sudan karnıma koyduğum miktarı çoğaltmak hususunda gayretimi hiç esirgemedim. O artan suyun gerçekten bir bereket (mucize) olduğunu anladım.

(Salim b. Ebi'l-Ca'd dedi ki:) Cabir'e: "Siz o gün kaç kişi idiniz" diye sorunca o: "Bin dörtyüz kişi idik" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Buhari 5639; Müslim 1856/74; Bak hadis no: 6541; 6542.

 

 

 

Bu Hadisi Cabir'den Rivayette Salim'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

6539- Enes b. Malik der ki: ikindi namazı vakti yaklaşınca Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüm. Halk abdest almak için su aradı, ama bulamadı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest suyu getirilince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini su kabına koyarak oradakilere ondan abdest almasını emretti. Suyun parmaklarının altından çıktığını gördüm. Oradakilerin hepsi son kişiye kadar abdest aldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 1/32; Ahmed 3/132; Buhari 169; Müslim 2279/5; Tirmizi 3631; Nesai 1/60; Bak hadis no: 6543,6544,6545,6546,6547.

 

 

 

Vasfedilen Suyun Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Bereketli Kılınmış Su Kabının içinde Olması

 

6540- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir seferde idik. Kimse su bulamıyordu. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içinde su olan bir kab getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini su kabının içine daldırıp parmaklarını açtı. Bunun üzerine parmakları arasından su fışkırmaya başladığını gördüm. Sonra: "Haydi abdest alın. Bereket Allah'tandır" buyurdu.

 

A'meş der ki: Salim b. Ebi'I-Ca'd: "Cabir b. Abdillah'a: ‘‘O gün orada kaç kişi bulunmaktaydı?’‘ dediğimde: ‘‘Bin beş yüz kişiydik’‘ karşılığını verdi" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/460; Buhari 3579; Tirmizi 3633; Nesai 1/60, 1/61; Darimi 1/15.

 

 

 

İlimde Derinliği Olmayana Önceki Zikredilen Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

6541- Cabir der ki: Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı. insanlar ağlayarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yöneldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini suyun içine koydu. O anda pınarlardan çıkar gibi suyun fışkırmaya başladığını gördüm.

Ravi der ki: Cabir'e: "O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduğumda: "Bin beş yüz kişiydik, ancak üç bin kişi olsaydık dahi o su bize yeterdi" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 3/353, 3/365; Buhari 3576; Müslim 1856; Darimi 1/14; Bak hadis no: 6538; Bak hadis no: 6542.

 

 

 

Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Bereketli Kılındığı Zikredilen Suyun Kapta Değil Kovada Olduğu Hakkında

 

6542- Cabir b. Abdillah anlatıyor: Hudeybiye günü insanlar susuz kaldı.

Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde küçük bir ibriği bulunuyordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o sudan abdest aldıktan sonra insanlar ona doğru yöneldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: ‘‘Neyiniz var?’‘ diye sorunca, onlar: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Şu senin kovada bulunan su haricinde ne abdest için, ne de içmek için suyumuz varı’‘ dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kovanın içine koydu. O anda parmaklarının arasından, pınarlardan çıkar gibi şu fışkırmaya başladı. Biz de hem içtik, hem de abdestimizi aldık."

Ravi der ki: Cabir'e: "O gün kaç kişiydiniz?" diye sorduğumda: "Bin beş yüz kişiydik, ancak yüz bin kişi olsaydık dahi o su bize yeterdi" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6538, 6541.

 

 

 

ilimde Derinliği Olmayana Önceki Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

6543- Sabit der ki: Enes b. Malik'e: "Ey Ebu Hamza! Bize başkasından işittiğin bir şeyi değil de kendin şahit olduğun acayip bir şeyanlat" dediğimde şöyle anlattı: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle namazını kıldı ve sonra gidip Cibrıl'in kendisine geldiği yerde oturdu. Bilal gelip ikindi namazı için ezan okudu. Medine'de ailesi olan her kişi ihtiyaç giderip abdest almak için kalktı. Medine'de aileleri olmayan Muhacirler ise orada kaldı. Resu!ullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içinde az miktarda su bulunan ve derin olmayan bir kab getirildi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kabın içine koymak istedi, ama eli kaba sığmadı. Sonra dört parmağını kabın içine koyarak: "Yaklaşın ve abdest alın" buyurdu. Parmakları kabın içindeydi. Bu şekilde oradaki herkes abdest aldı."

 

Enes'e: "Ey Ebu Hamza! Orada kaç kişi vardı?" dediğimde: "Yetmiş ile seksen arası kadar kişi vardı" karşılığını verdi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/139; Bak hadis no: 6539.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Bu hadisleri bir arada düşünecek olursak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu dört farklı yerde yapmıştır. Birinde sayıları 1400-1500 arası kadardı ve söz konusu su tevr denilen derince bir kabın içindeydi. Diğerinde de sayıları 1400-1500 arası kadardı ve su rekve denilen deriden küçük bir kab ın içindeydi. Üçüncüsünde sayıları 60-80 arası kadardı. Su da rahrah denilen derin olmayan genişçe bir kabın içindeydi. Dördüncüsünde sayıları 300 kişiydi. Su da ka'b denilen büyükçe bir kabın içindeydi. Dolayısıyla bu hadisler arasında herhangi bir çelişki ve uyuşmazlık bulunmamaktadır."

 

 

 

Zikri Geçen Abdest Sırasında Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Besmele Çekmesi

 

6544- Enes der ki: Resulullah'ın ashabından bazıları abdest almak için O'ndan su istediler. Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden birinizin yanında (az da olsa) su var mı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini içinde su bulunan bir kaba koydu ve sonra: "Allah'ın adıyla abdest al" buyurdu. Suyun Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in parmakları arasından kaynadığını gördüm, Halk abdest aldı, hatta abdest almayan kimse kalmadı. Sabit der ki: Enes'e: "Sence bu abdest alanlar kaç kişiydi?" diye sorunca, Enes: "Yetmiş kişi kadardı" cevabını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/165; Nesai 1/61; Bak hadis no: 6539.

 

 

 

Bu Suyun Taştan Bir Kabın içinde Olması

 

6545- Enes b. Malik der ki: "Namaz vakti geldiğinde evi Mescid'e yakı olanlar abdest için ailelerinin yanına gitti. Ancak geride bir grup daha kaldı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içinde su bulunan taş yapımı bir kap getirdiler. Kabın küçüklüğünden dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini dahi içinde açamıyordu. Bu sebeple parmaklarını birleştirdi ve elini kabın içine koydu. Geride kalan insanların hepsi de o suyla abdest aldılar." Ravi der ki: "Kaç kişi idiler?" diye sorduğumda: "Seksen kişi idiler" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/106; Buhari 3575; Bak hadis no: 6539.

 

 

 

Zikredilen Suyun Üstü Geniş Altı Dar Olan Bir Bardağın İçinde Olması

 

6546- Enes bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap su istedi. Ona içinde biraz su bulunan, ağzı geniş derinliği az olan bir kap getirildi. insanlar ondan abdest almaya başladılar. O sudan abdest alanlar tahminen yetmiş ile seksen kişi arasındaydı. Ben de parmaklarının arasından fışkıran suyu izlemeye koyuldum.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/147; Buhari 2000; Müslim 2279/4; Bak hadis no: 6539.

 

 

 

İnsanlardan Bir Alime Önceki Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

6547- Enes anlatıyor: Zevra'da ya da Medine'de ashabı ile birlikte olan Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şahit oldum. Abdest için suya ihtiyaç duydu. içinde az miktarda su bulunan bir kab getirildi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kabın içine koydu ve parmakları arasından su akmaya başladı. Böylece oradakilerin hepsi abdest aldı.

Katade der ki: Enes'e: "Kaç kişiydiniz?" dediğimde: "Yaklaşık olarak yüz kişiydik" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/289; Buhari3572; Müslim 2279; Bak hadis no: 6539.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Risaleti Tebliğ Etmesi ve Kavminden Maruz Kaldıkları