Sahih İbn Hibban |
TARİH |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Havz ve Şefaat
6445- Cundub b. Süfyan
el-Beceli der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, Havz'ın
başına sizden önce varacak olan öncünüzüm" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 4/313; Buhari 6589; Müslim 2289.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6446- Sunabih der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben Havz'ın
başına sizden önce varacağım ve diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla
övüneceğim. Sakın benden sonra birbirinizle savaşmayınız."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak
hadis no: 5985; Bak hadis no: 6447.
Bize Ondan içmeyi Yüce Allah'ın
Nasip Edeceği Havz'a Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmetinden Önce
Gelmesi
6447- Sunabih, Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Ben sizi Havz'ın başında bekliyor ve sizin çokluğunuzla övünüyorum.
Benden sonra birbirinizle savaşmayınız."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak
hadis no: 6446.
Kıyamette Mustafa'nın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Havz'ının Uzunluğu -ki Allah ihsanıyla Onu Bize
Sunacaktır-
6448- Enes b. Malik der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımın genişliği
Medine ile San'a veya Medine ile Amman kadardır" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne714); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2303/41; Bak hadis no: 6451, 6452,
6459.
Hadis ilminde Derinliği
Olmayana Önceki Enes b. Malik Hadisine Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6449- Cabir b. Abdillah,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildiriyor: "Ben sizin
önünüzde gideceğim. Eğer beni bulamazsanız, ben Eyle ile Mekke arası
genişliğinde olan Havz'ımda olacağım. Oraya bazı kadınlar ve erkekler
kaplarıyla, kırbatarıyla gelecekler; ancak onun tadına bakamayacaklardır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 771); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/384.
Ebu Hatim der ki:
"Oraya bazı kadınlar ve erkekler kaplarıyla, kırbalarıyla gelecekler;
ancak onun tadına bakamayacaklardır" buyruğundaki kişilerden kasıt, diğer
ümmetlerden bağışlanmış olan kişilerdir. Bunlar ellerinde kap ve kırbalarla Havz'a
gelip su almak isteyecekler, ancak kendilerine verilmeyecektir. Zira Havz
ümmetler içinde sadece bizim ümmetimize hastır. Söz konusu kişilerin kafir ya
da münafık kişiler olması mümkün değildir. Zira onlar cehenneme sürülecekleri
için kıyamet gününde ellerinde kap veya kırba taşıma imkanları olmayacaktır.
Allah bizleri böylesi bir şeyden korusun.
6450- Utbe b. Abd
es-Sülemı der ki: Bedevinin biri kalkıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hakkında bahsettiğin Havz'ın nedir?" diye sorunca, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Havz'ım, Busra ile
San'a arası genişliği kadardır. Sonra yüce Allah Havz'ıma bir havuz daha
ekleyecek. Onun kıyısının nerede olduğunu kimse bilemeyecektir." Bunun
üzerine Ömer tekbir getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
devam etti: "Allah yolunda savaşan ve Allah yolunda ölen fakir muhacirler
Havz'ımda izdiham yaşayacaklardır. Allah'ın beni o Havz'a yetiştirip de ondan
içmemi nasip etmesini temenni ediyorum."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (Zilalu'l-cenne 715).
Dinleyenlerden Birine
Önceki Üç Hadise Aykırı Olduğu izlenimi Verebilecek Dördüncü Haber
6451- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımın
genişliği Medine ile San'a veya Medine ile Amman kadardır"
buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 714); Şuayb:
İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 3/133, 3/216, 3/219; Müslim 2303/42;
İbn Mace 4304; Bak hadis no: 6448.
Ebu Hatim der ki:
"Bu dört hadis, hadis ilminde yetkin olmayan kişilere çelişkili ya da
tutarsız gelebilir. Zira Süleyman et-Teymi'den gelen hadiste Havz'ın
genişliğinin San'a ile Medine arası kadar olduğu, Cabir'den gelen hadiste Eyle
ile Mekke arası kadar olduğu, Utbe b. Abdillah'tan gelen hadiste San'a ile
Busra arası kadar olduğu, Katade'den gelen hadiste ise Medine ile Amman arası
kadar olduğu zikredilmiştir. Ancak bu hadisler arasında herhangi bir çelişki ya
da uyuşmazlık yoktur. Zira genişliğe yönelik bu ifadeler Resülullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) farklı zamanlarda sorulan sorulara verdiği cevaplardan
ibarettir. Verdiği her bir cevap da Havz'ın bir tarafının genişliğini dile
getirmekte, her bir tarafının bir aylık yolculuk mesafesinde olduğunu ifade
etmektedir. Zira San'a ile Medine arasındaki mesafe normal bir hızla bir aylık
mesafedir. Eyle ile Mekke, San'a ile Busra, Medine ile Amman arası mesafe de
aynıdır. Medine ile Şam arası mesafe de aynı şekildedir."
Zikredilen Hadisler
Arasında Tezat ve Çelişki BUlunmadığına Delalet Eden Haber
6452- ibn Amr,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildiriyor: "Havz'ımın
genişliği, bir aylık yol mesafesidir ve onun köşeleri eşittir. Suyu kardan daha
beyaz ve kokusu miskten daha güzeldir, Kapları gökyüzü yıldızları gibi (çoktur.
Ondan içen kişi bir daha asla susamaz.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 728); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Buhari 6579; Müslim 2292.
İlimde Derinliği
Olmayana Önceki Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6453- ibn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Önünüzde
(cennette) genişliği Cerba ile Ezruh arası kadar olan bir Havz vardır"
buyurmuştur.
[Tahric:] Eİbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 726); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/21; Buhari 6577;
Müslim 2299; Ebu Davud 4745.
Ebu Hatim der ki:
"Cerba ile Ezruh arasındaki mesafe, Medine ile Amman, Mekke ile Eyle,
San'a ile Medine ve San'a ile Busra arasındaki mesafe kadardır. Dolayısıyla bu yönde
gelen hadisler arasında bir çelişki ve uyuşmazlık yoktur."
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Havz'ında Bulunan Kaplar
6454- Enes'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımda
gökteki yıldızlar sayısınca ya da daha fazla altın ve gümüşten kaplar
bulunur" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 711); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir, Ahmed 3/238; Müslim
2303/43; İbn Mace 4305.
Bir Ucu Havz'da Olan Söz
Konusu Oluğun Suyunun Cennetten Gelmesi
6455- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Sevban bildiriyor: Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Havz'ımın başında sağdan
gelenlere de yer açmak için orada bulunan insanları dağıtacağım. Onlara.
kırılana kadar sopamla vuracağım." Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Havz'ın genişliğinin ne kadar olduğu sorulduğunda şöyle buyurdu:
"Şu an durduğum yerle Amman arası kadardır ki iki kenarı arasında bir
aylık mesafe vardır.'' Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içindeki
içeceğin nasıl olduğu sorulduğunda ise şöyle buyurdu: "Sütten beyaz,
baldan daha tatlıdır. Cennetten içine içecek akıtan iki oluk da var ki bunların
biri inciden, diğeri ise altındadır,''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 706); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 5/283; Müslim 2301; Tirmizi 2444; İbn
Mace 4303; Bak hadis no: 6456.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
6456- Sevban bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Havz'ımın başında Yemen'den
gelenlere de yer açmak için orada bulunan insanları sopamla vurarak
dağıtacağım" buyurdu. Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Havz'ın genişliğinin ne kadar olduğu sorulduğunda: "Şu an durduğum yerle
Uman arası kadardır" buyurdu. içindeki içeceğin nasıl olduğu sorulduğunda
ise: "Sütten beyaz, baldan daha tatlıdır. Cennetten içine içecek akıtan
iki oluk da var ki bunların biri gümüşten, biri de altındandır"
karşılığını verdi.
Bundar dedi ki: Yahya b.
Hammad'a: "Bu, Ebu Avane hadisi değil mi?" diye sordum. Dedi ki: Onu
Ebu Avane'den de işittim. Ona benim için Şu'be hadislerinde araştır"
dedim. Araştırıp bana bunu Şu'be'den aktardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 706); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2301; Bak hadis no: 6455.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Havz'ından içen Kimsenin Bir Daha Yüzünün Kararmayacağı
Hakkında
6457- Yezıd b. el-Ahnes
es-Sülemı der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Havz'ının genişliği ne
kadardır?" diye sorduğumda, şöyle buyurdu: "Aden ile Amman arası
genişliği kadardır. Altın ve gümüşten iki oluğu vardır." Ben:
"Havz'ın nasıldır?" dediğimde ise: "O sütten daha beyaz, tadı
baldan daha tatlı ve kokusu miskten daha güzeldir. Ondan içen kişi bir daha asla
susamayacak ve yüzü asla kararmayacaktır'' buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 729); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 5/250, 5/251.
Ebu Hatim der ki:
"Bu hadiste biri altından, biri de gümüşten olan iki oluğun bulunduğu
zikredilir. Sevban'dan gelen hadiste ise bu oluklardan birinin inciden, birinin
de altın olduğu zikredilmiştir. Ancak ikisi arasında herhangi bir çelişki
yoktur. Çünkü oluklardan biri, altından diğeri ise inci süslemeli gümüşten
olabilir. Bu şekilde iki rivayet arasında herhangi bir çelişki kalmaz."
Ümmetine Kıyamet Gününde
içirmesi için Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Havı'ı Vermekle
Lütufta Bulunması
6458- Ebu Berze'nin
bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğunu işitmiştir: "Havz'ımın büyüklüğü Eyle ve San'a arası
genişliğinde olduğu gibi eni ile boyu birdir. Cennetten akıp gelen altın ve
gümüşten iki oluğu vardır. Suyu sütlen beyaz, baldan tatlı ve kardan daha
soğuktur: Orada gökyüzü yıldızları sayısınca ibrikler vardır.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 722); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 4/424; Ebu Davud 4749.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in "Eyle ile San'a Arasında Sözüyle Şam'daki Değil
Yemen'deki San'a'yı Murad Etmesi
6459- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Havz'ımın kapladığı alan, Eyle ile Yemen'in San'i3 şehri arasındaki
uzaklık gibidir. Ayrıca Havz'da gökyüzünün yıldızları sayısınca bardaklar
vardır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 711); Şuayb:
İsnadı Sahihtir. Ahmed 3/225; Buhari 6580; Müslim 2303; Tirmizi 2442; Bak hadis
no: 6448, 6451.
Şefaatin Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Öteki Aleme Ertelediği Duası Olması
6460- Cabir b. Abdillah der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her
peygamberin (ümmetine yönelik kabul gören) bir duası olmuştur. Ben de duamı
kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca
Sahih. Ahmed 3/384; Müslim 201; Bak hadis no: 6469.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) icabet Edilecek Duasını Kıyamette Ümmetine Şefaat Olarak
Seçmesi
6461- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Her peygamberin ettiği bir duası olmuştur. Ben de bu duamı ahirette
ümmetime şefaat için tehir ediyorum.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 1/212; Ahmed 2/486; Buhari 6304;
Müslim 198; Tirmizi 3602; İbn Mace 4307; Darimİ 1/328.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in "Şefaatim Ümmetimindir" Sözüyle Şirk Koşanları
Değil Onlardan Allah'a Ortak Koşmayanları Murad Etmesi
6462- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Bana, benden önce hiçbir peygambere verilmemiş beş özellik verildi: Ben,
kızıl ve siyah renklilere (yani bütün insanlara) peygamber gönderildim. Bana
ganimetler helal kılındı. Halbuki ganimetler, benden önce hiç kimseye helal
kılınmamıştı. Korku salmakla yardım olundum. Dolayısıyla düşman benden bir
aylık mesafeden korkar. Bana yeryüzü temiz / temizleyici ve mescid kılındı.
Bana: ‘‘iste de sana (istediğin) verilsin!’‘ denildi. Ben de isteğimi (duamı)
ümmetime şefaat olarak sakladım. O, sizden Allah'a hiçbir şeyortak
koşmayanlara, inşaallah ulaşacaktır!"
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 1/316; sahih Ebu
Davud 506); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 5/148; Ebu Davud 489.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ümmetinden Allah'a Şirk Koşmadan Ölenlerin O'nun Şefaatini
Hak Etmeleri
6463- Avf b. Malik
el-Eşcai der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gece bir yerde
konakladı. Herkes kendi devesinin bacağına dayanıp uykuya geçti. Bir ara
develere baktığımda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin
önünde kimsenin bulunmadığını fark ettim. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) aramaya çıktığımda Muaz b. Cebel ve Abdullah b. Kays ile karşılaştım.
Onlara:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) nerede?" diye sorduğumda: "Bilmiyoruz,
ama vadinin üst taraflarında bir ses işittik" dediler. O esnada el
değirmeninin gürültüsüne benzer bir ses işittiğimizde onlara: "Biraz
bekleyelim" dedim.
Sonrasında Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve: "Bu gece Rabbimin
katından bana bir elçi geldi ve ümmetimin yarısının cennete girmesi ile onlara
şefaatte bulunmam arasında seçim yapmamı istedi. Ben de şefaat etmeyi
seçtim" buyurdu. Ona: ''Ey Allah'ın Resulü! Allah için ve aramızdaki
arkadaşlık adına bizi şefaatine nail olacaklardan kılmanı istiyoruz"
dediğimizde: "Siz şefaatime nail olacaksınız" buyurdu. Onlar
bineklerin bindiklerinde: "Sizi de şahit tutuyorum ki ümmetimden Allah'a
şirk koşmadan ölen herkes şefaatime nail olacaktır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak
hadis no: 211; Bak hadis no: 6470, 7180.
Kıyamet Gününde Diğer
Peygamberler Şefaat Etmekten Yoksun iken Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Şefaat Edecek Olması
6464- Enes b. Malik dedi
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü
insanlar bir arada toplanacaktır. Ardından kendilerine ilham olunacaktır.
Bundan dolayı: ‘‘Rabbimize bir şefaatçi göndersek de bizi bu (sıkıntılı) yerimizden
rahata kavuştursa’‘ derler. Ardından Hz. Adem'e gelip: ‘‘Sen insanların
atasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi. Meleklere emir
verdi, onlar da sana secde ettiler. Bizi bu sıkıntılı yerimizden rahatlatması
için Rabbine karşı bizim için şefaatçi ol’‘ derler. Hz. Adem: ‘‘Ben sizin
dediğiniz (şefaat) makamında değilim’‘ der ve vaktiyle işlemiş olduğu hatasını
hatırlar, hatası sebebiyle Rabbinden utanır. Fakat: ‘‘Siz, Nuh'a gidiniz. O
Allah'ın gönderdiği ilk resuldür’‘ der. Bunun üzerine Hz. Nuh'a giderler, o da:
‘‘Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim’‘ der ve vaktiyle işlemiş
olduğu hatasını hatırlayıp hatası sebebiyle Rabbinden utanır. Fakat: ‘‘Siz
Allah'ın dost edindiği ibrahim'e gidiniz’‘ der. Ardından onlar da Hz. ibrahim'e
giderler. Hz. ibrahim de: ‘‘Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim’‘
der ve vaktiyle işlemiş olduğu hatasını hatırlar, hatası sebebiyle Rabbinden
utanır. Fakat: ‘‘Siz, Allah'ın, yarattığı ve Tevrat'ı verdiği Musa'ya gidiniz’‘
der. Hz. Musa'ya giderler. O da: ‘‘Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında
değilim’‘ der ve vaktiyle işlemiş olduğu hatasını hatırlayıp hatası sebebiyle
Rabbinden utanır. Fakat: ‘‘Siz isa'ya gidiniz’‘ der. Hz. isa: ‘‘Ben sizin
dediğiniz (şefaat) makamında değilim, fakat sizler Allah'ın geçmiş ve geriye
kalmış günahlarını bağışlamış olduğu bir kul olan Muhammed'e gidiniz’‘
der."
"Sonra bana
gelirsiniz. Bunun üzerine ben Rabbimin huzuruna çıkmak için izin isterim. Bana
izin verilir. Sonra ben onu gördüğüm zaman hemen secdeye kapanırım. Allah
dilediği sürece beni secde halinde bırakır. Sonra (hana): ‘‘Ey Muhammed başını
kaldır. Söyle, işitilirsin; iste, istediğin verilir ve şefaat et, şefaatin
kabul olunur’‘ buyurur. Bunun üzerine ben başımı (secdeden) kaldırarak O'na, Zatının
bana öğrettiği övücü sözlerle hamd ederim. Sonra (genel ve özel) şefaatte
bulunurum. Bunun üzerine Rabbim bana bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben de o
sınır (yani ölçü) içinde olanları cehennemden çıkarıp cennete dahil ederim.
Sonra geri dönüp tekrar secdeye kapanırım. Allah dilediği sürece beni secde
halinde bırakır. Sonra (bana): ‘‘Ey Muhammed (başını) kaldır, söyle,
işitilirsin; iste, istediğin verilir ve şefaat et, şefaatin kabul olunur’‘
buyurur. Bunun üzerine ben yine başımı (secdeden) kaldırıp O'na, Zatının bana
öğrettiği övücü sözlerle hamd ederim. Sonra (tekrar) şefaat ederim. Rabbim
benim (şefaat edeceğim kimseler) için bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben de o
sınır (yani ölçü) içinde olanları cehennemden çıkarıp cennete koyarım."
Ebu Avane der ki:
-'Üçüncü defada mı, dördüncü defada mı hatırlamıyorumşöyle devam etti:
"Sonra: ‘‘Ya Rabbı (cehennemde) Kur'an'ın hapsettiği (cehennemde
kalmalarına hükmettiği) kişilerden başka hiç kimse kalmadı, yani cehennemde
kalması ebedi olarak vacip olanlar’‘ derim."
[Tahric:] Elbani: Sahih (ZiHilu'l-cenne 805); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/116; Buhari 6565; Müslim 193; Bak
hadis no: 6480.
Ebu Hatim der ki: Hasan
b. Süfyan'ın da bana bildirdiği gibi "Allah'ın kendisini yarattığı Musa'ya
gidin" şeklinde geçmiştir. Ancak doğrusu "Allah'ın kendisiyle
konuştuğu (Musa'ya)" olmalıdır.
Zikredilen Kıyamet
Gününde Peygamberlerin insanlara Şefaat Edememelerinin Nedeni
6465- Ebu Hureyre
anlatıyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir tas tirit ve et
sunuldu. (Etin) ön budundan aldı. Etin bu kısmı hoşuna giderdi. Etten
dişleriyle bir lokma ısırdı, sonra şöyle buyurdu: "Ben kıyamet günü
insanlarım efendisiyim." Isırdı ve: "Ben kıyamet günü insanların
efendisiyim" diye buyurdu. Ashabın bir şey sormadığını görünce:
"Neden diye sormayacak mısınız?" diye buyurdu. Ashabı:
"Neden?" diye sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda divan dururlar.
Kendilerini çağıranı duyabilecekleri ve bir gözle görebilecekleri bir halde
dururlar. Güneş başlarına kadar yaklaşır. Sıcaklığı çok şiddetle hissederler.
Güneşin yakınlığı onlar için dayanılmaz bir hal alır. içerisinde bulundukları
gam, keder ve sıkıntının verdiği ızdırapla Adem'e giderler. Derler ki: ‘‘Ey
Adem! Sen, insanlığın babasısın. Allah seni eliyle yarattı, meleklere sana
secde etmelerini emretti, hemen secde ettiler. içine düştüğümüz bu bela(dan
kurtulmamız) için Rabbinden bize şefaat dile.’‘ Adem onlara şöyle der: ‘‘Rabbim
bugün çok öfkelidir. Daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da böylesine
öfkelenmeyecek. Üstelik bana bir şeyemretti, bu hususta (onu dinlemeyip) ona
isyan ettim. Dolayısıyla beni cehenneme atmasından korkuyorum. Başkasına gidin,
ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum.’‘
Sonra Nuh'a gidip ona
şöyle derler: ‘‘Ey Nuh! Sen Allah'ın peygamberisin.
Gönderilen
(peygamber)'lerin ilkisin. Bizim için Rabb'inden şefaat dile. içinde
bulunduğumuz kötü hali görmez misin?’‘ Nuh onlara şöyle der: ‘‘Rabbim bugün çok
öfkelidir. Daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da böylesine
öfkelenmeyecek. Üstelik benim bir dua hakkım vardı, onu da kavmime beddua
olarak kullandım ve helak oldular. Dolayısıyla Allah'ın beni cehenneme
atmasından korkuyorum. Başkasına gidin. Ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi
düşünüyorum.’‘
Sonra Hz. ibrahim'e
gidip ona şöyle derler: ‘‘Ey ibrahim! Sen Halilu'r-Rahman'sın (Rahman'ın samimi
dostusun). Sizin dostluğunuzu yerdekiler ve göktekiler işitmiştir. Rabbinden şefaat
dile. içinde bulunduğumuz kötü hali görmez misin?’‘ ibrahim onlara şöyle der:
‘‘Rabbim bugün çok öfkelidir. Daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da
böylesine öfkelenmeyecek.’‘ Sonra yıldız için söylediği "Bu benim
Rabbimdir" (En'am 76) sözünü, putperestlerin ilahları hakkında söylediği
"Belki de bu işi şu büyükler yapmıştır" (Enbiya 63) sözünü ve
"Ben hastayımil (Saffat 89) sözünü onlara hatırlattı ve dedi ki: ‘‘Şu
halde ben, Allah'ın beni cehenneme atmasından korkuyorum. Başkasına gidin. Ben
kendimi düşünüyorum, ben kendimi düşünüyorum,’‘
Bunun üzerine Hz.
Musa'ya gidip ona şöyle derler: ‘‘Ey Musa! Ey Allah'ın peygamberi Allah seni,
kendi elçiliği için seçti ve seninle konuştu. Bizim için Rabbinden şefaat dile.
içinde bulunduğumuz kötü hali görmez misin?’‘ Musa onlara şöyle der: ‘‘Rabbim
bugün çok öfkelidir. Daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da böylesine
öfkelenmeyecek. Üstelik ben öldürülmesiyle emredilmediğim masum bir cana
kıydım. Şu halde ben, Allah'ın beni cehenneme atmasından korkuyorum. Başkasına
gidin. Ben kendi derdime düşmüşüm.’‘
Sonra isa'ya gidip ona
şöyle derler: ‘‘Ey isa! Sen, Allah'ın peygamberisin, O'nun kelimesi Meryem'e
kendisi tarafından gönderdiği ruhsun. Bizim için Rab'inden şefaat dile. içinde
bulunduğumuz kötü hali görmez misin?’‘ isa onlara şöyle der: ‘‘Rabbim bugün çok
öfkelidir. Daha önce bu kadar öfkelenmedi Bundan sonra da böylesine
öfkelenmeyecek. Üstelik Allah'ın beni cehenneme atmasından korkuyorum.
-Ravilerden Umare der ki: Ben isa'nın bir günahını zikredip zikretmediğini
bilmiyorum- Başkasına gidin. Ben kendimi düşünüyorum, ben kendimi
düşünüyorum.’‘
En sonunda Muhammed
Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip ona şöyle derler: ‘‘Sen
Resulullah'sın. Peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek
günahlarını bağışladı. Öyleyse bizim için Rabbinden şefaat dile.’‘ Ben de
kalkıp Arş'ın altına gelerek Rabbime secdeye kapanırım. Sonra Alemlerin Rabbi
olan Allah beni, öyle bir makama yerleştirir ki o makamda benden önce hiç kimse
olmamış, benden sonra da hiç kimse durmayacaktır. Sonra Allah şöyle buyuracak:
‘‘Ey Muhammed! Ümmetinden, üzerlerine hesap olmayanları cennetin sağ kapısından
içeri sok.’‘ Bunlar aynı zamanda diğer kapılarda da insanlara ortaktırlar.
Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki cennetin kapı
kanatlarından iki kanadının, kapının iki yan dilmeleri arasına mesafesi, Mekke
ile Hicr arası veya Hicr ile Mekke arası kadardır." Ravi ekledi ki: Bu
ikisinden hangisini söylediğini bilmiyorum.
[Tahric:] Elbani: Sahih. (Zilalu'l-cenne 811); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/435, 2/436; Buhari
3340; Müslim 194; Tinnizi 2434.
Öteki Dünyada
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Şefaatine Nail Olacak Kavmin Vasfı
6466- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın
Resulü! Rabbin sana şefaat konusunda ne cevap verdi?" diye sorduğumda. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Muhammed'in canı
elinde olana yemin olsun ki, sende görmüş olduğum ilim hırsından dolayı bunu
bana ümmetimden ilk soracak kişinin sen olduğunu tahmin etmiştim. Muhammed'in
canı elinde olana yemin olsun ki, ümmetimin Cennet kapılarında izdiham yaşaması
benim için önemli değildir. Önemli olan, onlara ve samimi bir şekilde kalbinin
dilini, dilinin de kalbini tasdik edeceği bir şekilde: ‘‘Allah'tan başka ilah
olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederim’‘ diyen
kişilere bütün şefaatimle şefaat dilememdir.''
[Tahric:] Elbani: Tam metniyle zayıf
(et-Ta'liku'r-rağıb 4/216; Zilalu'l-cenne 825); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
2/307.
Kıyametteki Şefaatin Bu
Ümmetten Büyük Günah işleyenleri Kapsaması
6467- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler için olacaktır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 5599; er-Ravdu'n-nadir
45, 69); Şuayb: Hadis sahihtir. Tirmizi 2436; İbn Mace 4310.
Dünyada iken Çok Büyük
Günah işleyenlerin Kıyamette Şefaati Hak Etmeleri
6468- Enes b. Malik,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Şefaatim ümmetimden büyük günahlar işleyen kişiler içindir."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca Sahih. Ahmed 3/213; Ebu Davud 4739; Tirmizi 2435.
Şefaati Dünyada iken
Ümmeti için Bağışlanma Dilemesi Olarak Görerek Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Kıyamette Şefaatinin Geçersiz Olduğunu iddia Edenin Kavlini çürüten
Haber
6469- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her
peygamberin ümmeti için yaptığı bir duası vardır. Ben bu duamı ümmetime Kıyamet
gününde şefaat etmek için sakladım.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca Sahih. Bak hadis no: 6460.
Yüce Allah'ın Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulunu Şefaat ile Ümmetinin Yarısını Cennete
Sokmak Arasında Muhayyer Bırakması
6470- Avf b. Malik
el-Eşcai bildiriyor: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraber bir yerde konakladık. Herkes kendi bineğinin ön koluna (devesini)
başını koyarak uyumuştu. Gecenin bir vakti baktım ve Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin önünde kimsenin olmadığını gördüm.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakmaya gidince Muaz b. Cebel ile
Abdullah b. Kays'ın kalkmış olduklarını fark ettim. Onlara: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) nerede?" diye sorunca: "Bilmiyoruz,
ancak vadinin en yüksek yerinden el değirmeni sesi gibi bir ses işittik"
cevabını verdiler. Az bir zaman kaldıktan sonra Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve: "Bu gece Rabbimin katından bana bir
elçi geldi ve ümmetimin yarısının cennete girmesi ile onlara şefaatte bulunmam
arasında seçim yapmamı istedi. Ben de şefaat etmeyi seçtim" buyurdu. Ona:
"Ey Allah'ın
Resulü! Allah için ve aramızdaki arkadaşlık adına bizi şefaatine nail
olacaklardan kılmanı istiyoruz" dediğimizde: "Siz şefaatime nail
olacaksınız" buyurdu. Hızlıca insanların yanına geldiğimizde onlar da
Peygamber'lerinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yokluğundan dolayı endişeye
kapılmışlardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara da: "Bu
gece Rabbimin katından bana bir elçi geldi ve ümmetimin yarısının cennete
girmesi ile onlara şefaatte bulunmam arasında seçim yapmamı istedi. Ben de
şefaat etmeyi seçtim" buyurdu. Onlar da: "Ey Allah'ın Resulü! Bizi
şefaatine nail olacaklardan kılmanı istiyoruz" deyip yanında toplaşınca:
"Siz de şahit olun ki ümmetimden Allah'a şirk koşmadan ölen herkes
şefaatime nail olacaktır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 818); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 211, 6463.
Yüce Allah'ın
Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Verdiği Kevser'in Vasfı
6471- Sabit bildiriyor:
Enes b. Malik: "Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik'' (Kevser 1) ayetini
okuyup dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kevser, yeryüzünde akan cennette bir nehirdir. Her iki kıyısında inciden
kubbeler vardı." Sonra ekledi: "Elimi toprağına daldırdığımda
toprağının saf miskten, taşlarının ise inciden olduğunu gördüm."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsileru's-sahiha 2513;
Mişkat 5614); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/152, 3/247; Bak
hadis no: 6472.
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), Yüce Allah'ın O'na Özel Olarak Cennette Verdiği Kevser'i Vasfetmesi
6472- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Miracıda) cennete girdiğimde bir ırmakla karşılaştım. Her iki kenarında
inciden çadırlar vardı. Elimi akan suya daldırdığımda saf miskten olduğunu
gördüm. Cebrail'e: ‘‘Bu ne?’‘ diye sorduğumda, bana: ‘‘Bu, Allah'ın ya da
Rabbinin sana ihsan ettiği Kevser'dir’‘ karşılığını verdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Bak hadis no: 6471; Bak hadis no: 6473.
Vasfedilen Kevser'in
Suyunun Beyazlığı ve Tatlılığı
6473- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Mirac'da) cennete girdiğimde bakmakta olan bir ırmakla karşılaştım.
Beyazlığı süt beyazlığında, baldan tatlı, her iki kenarında inciden çardaklar
vardı. Elimi içine daldırdığımda saf miskten olduğunu gördüm. Cebrail'e: ‘‘Bu
ne?’‘ diye sorduğumda, bana: ‘‘Bu, Allah'ın sana ihsan ettiği Kevser'dir''
karşılığını verdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Bak hadis no: 6472.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in "Kenarları inciden" Sözüyle içi Boş inciden
Kubbeleri Murad Etmesi
6474- Enes'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennette
dolaşırken bir ırmakla karşılaştım. Her iki kenarında içleri boş inciden
çardaklar vardı." Yanındaki melek: "Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Bu, Rabbinin sana ihsan ettiği Kevser'dir" deyip elini toprağa daldırınca
çamurundan misk çıkardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/231,3/232; Buhari 4964; Ebu Davud
4748; Tirmizi 3359,3360.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Kıyamet Gününde Yerden ilk Dirilecek ve ilk Şefaatçi Olması
6475- Vasile b. el-Eska
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Yüce Allah
İsmail oğullarından Kinane'yi, Kinane'den Kureyş'i, Kureyş'ten Haşim oğullarını
seçti. Haşim oğullarından da beni seçti. Ben, Adem oğullarının efendisiyim.
Övünme yok. Yer yarılıp ta ilk çıkarılacak kişi benim. İlk şefaat edecek ve
şefaati ilk kabul edilecek kişi de benim.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Sahih'in şartlarına
göre Sahihtir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in ''İlk şefaat edilecek ve şefaati ilk kabul edilecek'' sözü
6476- Ebu Bekr es-Sıddik
der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabahladı ve sabah
namazını kıldıktan sonra Mescid'de oturdu. Kuşluk vaktinde Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve yerinde oturup kaldı. Hatta Öğle,
ikindi, akşam ve yatsı namazını kılana kadar yerinde kaldı. Bunları yaparken de
hiç konuşmuyordu. Yatsı namazını kıldıktan sonra ailesinin yanına gitti.
Oradakiler Ebu Bekr'e: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sor,
neyi var? Bu gün yaptığını daha önce asla yapmamıştı" dediler. Ebu Bekr
durumu sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı:
"Evet, dünya ve
ahirette olacaklar bana arz olundu. Gelmiş geçmiş tüm insanlar bir meydanda
toplanırlar. Terleri (boğulacak şekilde) ağızlarına kadar gelir. Hz. Adem'e
giderler ve: "Ey Adem! Allah seni seçkin kıldı, sen insanların babasısın,
Rabbinden bize şefaat dile" derler. Adem: "Ben de sizin gibi hata
işledim (yasaklanan ağaçtan yedim). Siz benden sonraki babanıza, Nuh'a gidin.
Zira, "Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini seçip
alemlere üstün kıldı"[Al-i İmran, 33] karşılığını verir.
Nuh'un yanına giderler
ve: "Rabbinden bize şefaat dile, Allah seni seçkin kıldı ve: ‘‘Yeryüzünde
kafirlerden hiç kimseyi bırakma" diye ettiğin duayı kabul etti"
derler. Nuh: "isteğiniz yanımda değildir, siz ibrahim'e gidin. Allah onu
dost edindi" der. ibrahim'e giderler. Hz. ibrahim de: "isteğiniz
bende değildir. Siz Musa'ya gidin. Allah onunla gerçekten konuştu" der.
Hz. Musa'ya gittiklerinde o da: "isteğiniz bende değildir, siz Meryem'in
oğlu ısa'ya gidin. O, anadan doğma körü ve baras (alaca) hastalarını
iyileştirip ölüyü diriltti" der. Hz. ısa'ya gittiklerinde: "isteğiniz
bende değildir, siz Ademoğullarının efendisine gidin. Kıyamet gününde yerden
çıkarılacak ilk kişi odur. Siz Muhammed'e gidin ve Rabbinizden size şefaat
dilesin" der. Onlar da yanıma gelirler. Ben de Cebrail'e giderim. Cebrail,
benim için izin istemek üzere Rabbine gider. Rabbi: "Ona izin ver ve
Cennetle müjdele'' buyurur."
Sonrasında ravi Hz.
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şöyle devam eder:
"Cibrıl de onu alıp hakkın huzuruna çıkarır ve orada secdeye kapanıp bir
hafta boyunca secdede kalır. Yüce Allah: "Ey Muhammed! Başını kaldır ve
söyle! Sözün işitilecek, şefaat dile şefaatin kabul edilecektir" buyurur.
O da başını kaldırıp Rabbine baktığında, bir hafta daha secdeye kapanır. Yüce
Allah yine: "Ey Muhammed! Başını kaldır ve söyle! Sözün işitilecek, şefaat
dile şefaatin kabul edilecektir" buyurur. Yine secde edeceği zaman Cibrıl
kollarına girer ve Yüce Allah daha önce hiç bir beşere vermediği bir duayı onun
kalbine ilham eder. O da: "Ey Rabbim! Beni Ademoğullarının efendisi kıldın
ve bunda övünme yoktur. Kıyamet gününde yer yarılıp da ilk çıkarılacak kişi
benim ve bunda övünme yoktur. Kıyamet gününde Havz'ımda San'a' ve Eyle arası
dolusunca kişi olacak."
Ravi der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonrasında şöyle devam etti: "Sonra:
"Sıddıkleri çağırın
şefaat dilesinler. Peygamberleri çağırın şefaat dilesinler" denilir. Bunun
üzerine bazı peygamberler bir toplulukla, bazıları beş altı kişiyle, bazıları
da tek başlarına gelirler. Sonra: "Şehitleri çağırın istediklerine şefaat
dilesinler" denilir. Şehitler de şefaat dileyince, Yüce Allah: "Ben
merhametlilerin merhametlisiyim, bana hiçbir şeyi ortak koşmayan herkesi
Cennetime sokun" buyurur. Cennete girdiklerinde Yüce Allah: "Ateşe
bakın, hiç içlerinde iyi amel işleyen biri var mı?" buyurur. Ateşe bakılır
ve bir adam görülür. Ona: "Sen hiç iyi amel işledin mi?" denilir. O:
"Hayır, ancak satışta insanlara karşı müsamahakar (hoşgörülü) idim"
der. Yüce Allah: "Siz de onun kullarıma karşı müsamahakar olduğu gibi ona
karşı müsamahakar olun" buyurur. Sonra da bu kişi Cehennemden çıkarılır.
Sonra diğer bir kişiye: "Sen hiç iyi amel işlemedin mi?" denilir. O
da: "Hayır, ancak oğlumdan, öldüğüm zaman beni yakmalarını sonra sürme
gibi incelene kadar öğütmelerini ve denize götürüp rüzgarda savurmalarını
istedim" der. Yüce Allah: "Niçin öyle yaptın?" diye sorunca, o
kişi: "Senden olan korkumdan dolayı" karşılığını verir. Yüce Allah,
ona: "En büyük hükümdarın malına bak, sana o hükümdarın malının on katı verilecektir"
buyurur. O kişi: "Sen her şeyin hükümranısın, benimle alay mı
ediyorsun?" der. işte kuşluk vaktinde bundan dolayı güldüm."
ishak der ki: Bu en
değerli hadislerdendir. Bu (şefaat) hadisi(ni) Hz. Peygamber'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buna benzer bir şekilde, Huzeyfe, ibn Mes'ud, Ebu Hureyre ve
başkaları da rivayet etmişlerdir.
Bu hadis başka bir
kanalla da rivayet olunmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 751); Şuayb:
İsnadı ceyyiddir Ahmed 1/4, 1/5. Hadisi İbn Hibban, İhsan 8/134, 136 (6442),
Ebu Ya'la 1/56, 59 (56, Bezzar 4/168 (3465), Ebu Avane (1/175, 178), İbn Ebi
Asım, es-Sünne (751, 812) ve İbn Huzeyme, Tevhid (s. 310, 312) rivayet
etmişlerdir.
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ve Ümmetinin Kıyamet Gününde Diğer Ümmetlere Şahitlik Etmesi
6477- Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde Nuh huzura çağrılınca: ‘‘Rabbim! Buyur, emrindeyim’‘
karşılığını verir. Yüce Allah: ‘‘Risaleti tebliğ ettin mi?’‘ diye sorunca, Nuh:
‘‘Teblığ ettim’‘ karşılığını verir. Onun ümmetine: ‘‘Gerçekten de sizlere
tebliğ etti mi?’‘ diye sorulunca, onlar: ‘‘Bize bir uyarıcı gelmedi’‘
karşılığını verirler. Yüce Allah, Nuh'a: ‘‘Tebliğ ettiğine dair kim şahitlik
eder?’‘ diye sorunca, Nuh: ‘‘Muhammed ile ümmeti’‘ karşılığını verir. Siz de
onun tebliğ ettiğine dair şahitlik edersiniz. Yüce Allah: ‘‘Resulün de size
şahid olması’‘ buyruğundan kasıt budur. ‘‘İşte böylece sizin insanlığa şahitler
olmanızı Resulün de size şahit olması için sizi mutedi! bir ümmet kıldık ... ‘‘
(Bakara 143) buyruğunda ifade edilen budur. Ayette ‘‘Vasat’‘ ile kastedilen
adalettir."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 7216.
Kıyamet Gününde Başından
Sonuna Dek Tüm Peygamberlerin Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sancağı
Altında Olmaları
6478- Abdullah (b.
Selam), Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Kıyamet gününde Ademoğullarının efendisi benim ve bunda övünme yoktur.
Yer yarılıp da ilk çıkarılacak kişi de benim. Hamd sancağı elimde olup
Ademoğullarının hepsi sancağımın altında olacaktır.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1571);
Şuayb: Hadis sahih liğayrihidir.
Yüce Allah'ın Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Vaad Ettiği Makam-ı Mahmud -ki ihsanıyla
Bizi de Ona Ulaştırsın-
6479- Ka'b b. Malik'in
bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet
gününde insanlar haşr olunacak, ben ve ümmetim bir tepenin üzerinde olacağız.
Orada bana yeşil bir elbise giydirilecek ve ben Allah'ın dilediğince bir şeyler
konuşacağım. işte orası Makam-ı Mahmud'dur."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 237);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/456.
Makam-ı Mahmud'un O'nun
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmetine Şefaat Edeceği Makam Olması
6480- Enes b. Malik,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Kıyamet gününde her peygamberin nurdan bir minberi olur. Ben bu
minberlerin en yükseğinde ve en nurlusunda olacağım. Bir münadi gelerek: ‘‘Ümmı
Peygamber nerede?’‘ diye seslenir. Peygamberler: ‘‘Hepimiz ümmı peygamberiz,
hangimiz çağrıldı?’‘ derler. O münadi bir daha gelir ve: ‘‘Arap olan ümmı
Peygamber nerede?’‘ diye seslenir. Bunun üzerine Muhammed iner ve Cennetin
kapısına gelir. Melek kapıyı çalınca, içeriden: ‘‘Kim o?’‘ diye sorulur. Melek:
‘‘Muhammed veya Ahmed’‘ karşılığını verir. içeriden: ‘‘Gelmesi için haber gönderildi
mi?’‘ diye sorulunca da, melek: ‘‘Evet’‘ karşılığını verir. Ardından kapı
açılır ve içeri girer. Rabbi daha önce hiçbir peygambere tecelli etmemiş olduğu
halde kendisine tecelli eder, o da Allah'ın huzurunda secdeye kapanıp,
kendisinden önce hiç kimsenin etmediği ve kendisinden sonra da hiç kimsenin
etmeyeceği bir şekilde hamd eder. Bunun üzerine kendisine: "Muhammed!
Başını (secdeden) kaldır ve söyle! Sözün işitilecek, şefaat dile şefaatin kabul
edilecektir, dile ki sana verilsin" denilir. ‘‘Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!’‘
der. Bunun üzerine Allah ona: ‘‘Kalbinde arpa tanesi kadar iman bulunan
kişileri cehennemden çıkar'' buyurur." O da ikinci kez Allah'a secdeye
kapanır ve secdede daha önce hiç kimsenin yapmadığı ve ondan sonra da hiç
kimsenin yapmayacağı sözlerle Allah'a hamd eder. Sonra ona: ‘‘Muhammed! Başını
kaldır! Konuş dinleneceksin! Şefaat et, şefaatin kabul edilecek iste,
istediklerin sana verilecek!’‘ buyurulur. Sonra ona: ‘‘Kalbinde buğday tanesi
kadar iman bulunan kişileri cehennemden çıkar'' buyurur. O da üçüncü kez
Allah'a secdeye kapanır ve secdede daha önce hiç kimsenin yapmadığı ve ondan
sonra da hiç kimsenin yapmayacağı sözlerle Allah'a hamd eder. Daha sonra dna:
‘‘Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan kişileri cehennemden çıkar'' denilir.
O da dönüp Allah'a secdeye kapanır ve secdede daha önce hiç kimsenin yapmadığı
ve ondan sonra da hiç kimsenin yapmayacağı sözlerle Allah'a hamd eder. Sonra
ona: ‘‘Muhammed! Başını kaldır! Konuş dinleneceksin! Şefaat et, şefaatin kabul
edilecek iste, istediklerin sana verilecek!’‘ buyurulur. O: "Rabbim! La
ilahe illallah diyen(ler)" deyince: "Ey Muhammed! Bu konu senin değil
benimle ilgilidir. Bugün ben onlara yeterim" buyurur.
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağib 4/217);
Şuayb: İsnadı hasendir. Buhari 7510; Müslim 326/193; Bak hadis no: 6464.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Kıyamette Cennet Kapısının ilk Çalacak Kimse Olması
6481- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cennetin kapısını ilk çalacak olan benim,"
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Müslim 331/196.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: