Sahih

İbn Hibban

 

TARİH

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Medine'ye hicret

 

Akabe Gecesinde Mina'da Ensar'ın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Biat Etmesi

 

6274- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de yedi sene bekledi. Ukaz ve Mecenne denilen yerde insanları dolaşıp: "Rabbimin elçiliğin; haber vermem için kim beni yanında barındırır ve yardım eder?" diyordu. Yemen'den veya Mısır'dan gelen kişilere kavmi gelip: "Bu Kureyş'liden sakın. seni saptırmasın" diyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelenlerin eşyaları arasında dolaşırken ona parmakla işaret edip gösteriyorlardı. Allah bizi Yesrib'den oraya (Mekke'ye) çıkardığında onu yanımıza aldık ve ona inandık. Bizden ona giden kişiler müslüman oluyor ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kişilere Kur'an okuyordu. O kişiler de ailesinin yanına geri geldiğinde ailesi de müslüman oluyordu. Hatta Ensar evlerinde, müslümanlığını ortaya koymayan ve müslüman ahalisi olmayan bir ev kalmamıştı. Sonra toplanıp: "Daha ne zamana kadar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke dağları arasında kovulmuş bir halde ve korku yaşar bir şekilde bırakacağız" dediler. Bizden yetmiş adam kendisine gitti. Hac mevsiminde yanına vardıklarında Akabe'de biat için buluşmak üzere anlaştık. O zaman birer ikişer olarak hepimiz toplandık ve: "Ey Allah'ın Resulü! Sana ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zindeyken de, tembel haldeyken de dinleyip itaat etmek, darlıkta ve bollukta, (iyi günde kötü günde) nafaka vermek, iyiliği emredip kötülükten yasaklamak, Allah yolunda kimsenin kınamasından çekinmemek, bana yardım etmek, size geldiğim vakit canınızı, eşlerinizi ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi beni de korumak üzere biat edeceksiniz ve Cennet sizin olacaktır" karşılığını verdi. Biz de yanına kalkıp O'na biat ettik.

 

Topluluğun en küçüğü olan Es'ad b. Zurare Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini alıp: "Bekleyin ey Yesrib ahalisi! Biz develerimizi (Mekke'ye) ancak onun Allah'ın Resulü olduğunu bilerek sürdük. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bugün buradan çıkarılması Arapların tümüyle çekişmek ve ileri gelenlerinizin öldürülmesi ve kılıçtan geçirilmesrdemektir. Ya bunlara sabredip sevabınızı Allah'tan alırsınız ya da siz kendi canlarınız için korkarak kabul etmezsiniz. O zaman bunu açıkça söyleyiniz. Bu sizin için bir özür sayılır" deyince "Başımızdan git! Vallahi! Biz bu biati asla bozmayız" dedik ve kalkıp ona biat ettik. O da biatımızı kabul edip buna karşılık bize (Allah'ın) Cenneti vereceğini söyledi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 63); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/322, 3/323; Bak hadis no: 7012.

 

 

 

Fasıl: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye Hicreti ve Yaşananlar

 

6275- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre (zannedersem) Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Rüyamda Mekke'den, içinde hurmalıkların bulunduğu bir yere hicret ettiğimi gördüm. Bu yerin Yemame veya Hecer olduğunu düşündüm, ama sonra Yesrib denilen Medine çıktı. Yine rüyamda bir kılıcı salladığımı ve kılıcın kırıldığını gördüm. Bu da Uhud savaşında müminlerin uğradığı hezimettir. Sonra ikinci kez salladığımda kılıç eskisinden de daha güzel oldu. Bunu da Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği ganimetlere ve müminlerin bir araya toplanmasına yordum."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 2272; İbn Mace 3921; Darimi 2/129; Bak hadis no: 6276.

 

 

 

Yüce Allah'ın Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Hicret Edeceği Yeri Rüyasında Göstermesi

 

6276- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre (zannedersem) Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Rüyamda Mekke'den, içinde hurmalıkların bulunduğu bir yere hicret ettiğimi gördüm. Bu yerin Yemame veya Hecer olduğunu düşündüm, ama sonra Yesrib denilen Medine çıktı. Yine rüyamda bir kılıcı salladığımı ve kılıcın kırıldığını gördüm. Bu da Uhud savaşında müminlerin uğradığı hezimettir. Sonra ikinci kez salladığımda kılıç eskisinden de daha güzel oldu. Bunu da Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği fethe ve müminlerin bir araya toplanmasına yordum."

 

[Tahric:]  Eltani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 3622; Müslim 2272; Bak hadis no: 6275.

 

 

 

Müslümanlar Zorluklarla Karşılaştıklarında Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den Çıkışı

 

6277- Hz. Aişe der ki: Aklım erdiği zamandan beri annemle babam müslümandı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her gün bir sabah, bir de akşam bize uğrardı. Müslümanlar işkenceye maruz kalınca Ebu Bekr, Habeşistan tarafına hicret etmek üzere yola çıktı. Berku'I-Gimad denilen yere gelince, Kare'nin lideri ibnu'd-Değine onunla karşılaştı ve: "Nereye gidiyorsun ey Ebu Bekr?'' diye sordu. Ebu Bekr: "Kavmim beni yurdumdan çıkardı. Yeryüzünde seyahat edip Rabbime ibadet etmek istiyorum" karşılığını verdi. ibnu'd-Dağine: "Ey Ebu Bekr! Oysa senin gibi birisi yurdundan ne çıkar, ne de çıkarılır. Zira yoksula yardım eder, yakınlarını gözetir, aciz ailelerin yükünü hafifletir, misafiri ağırlar ve haktan gelen musibetlere karşı insanlara yardım edersin. Ben seni himayeme alıyorum" deyince, Ebu Bekr onunla birlikte geri döndü. ibnu'd-Dağine, Kureyş'in ileri gelenlerini dolaştı ve: "Ebu Bekr gibisi yurdundan ne çıkar, ne de çıkarılır. Yoksula yardım eden, yakınlarını gözeten, yoksul ailelerin yükünü hafifleten, misafiri ağırlayan ve haktan gelen musibetlere karşı insanlara yardım eden birini mi yurdundan çıkarıyorsunuz?" diye çıkıştı. Kureyş, ibnu'd-Dağine'nin, Ebu Bekr'i himayesine almasına karşı çıkmadı ve Ebu Bekr'e eman verdiler. Ancak ibnu'd-Dağine'ye: "Ebu Bekr'e söyle, evinde Rabbine ibadet etsin! Evinde istediği kadar namaz kılsın. Bize eziyet etmesin. Fakat evi dışında aleni olarak namaz kılıp Kur'an okumasını" dediler.

 

Ebu Bekr de denildiği gibi yaptı. Sonra Ebu Bekr evinin avlusunda bir mescid yapmak istedi ve yaptı. Namazını orada kılar, Kur'an'ı da orada okurdu. Müşrik kadınları ve çocukları Ebu Bekr'in bu yaptığını hayretler içinde seyrediyor ve orada toplanıyorlardı. Ebu Bekr sulu gözlü biriydi. Kur'an'ı okuyunca kendini tutamaz ve ağlardı. ibnu'd-Dağine'ye haber salıp yanlarırına çağırdılar. Geldiğinde ona şöyle dediler: "Ebu Bekr'e, evinde Rabbine ibadet etmesi şartıyla senin himayene girmesine izin vermiştik. Evinin avlusunda bir mescid yaptırdı ve orada açıktan namaz kılıp, Kur'an okudu. Kadınlarımızı ve çocuklarımızı kandırmasından korkuyoruz. Yanına git! Sadece evinde Rabbine ibadet etmeyi kabul ederse bunu yapsın, ancak karşı çıkıp bunları açıktan yapmak isterse ona verdiğin ahdi sana geri iade etmesini söyle! Biz sana verdiğimiz sözden caymak istemiyoruz, ama Ebu Bekr'in de bunları açıktan yapmasını onaylamıyoruz."

 

Bunun üzerine ibnu'd-Dağine, Ebu Bekr'in yanına geldi ve: "Ey Ebu Bekr! Sana hangi şartlarda söz verdiğimi biliyorsun. Ya anlaştığımız gibi yaparsın, ya da zimmetimi bana iade edersin. Zira Arapların, birine verdiğim zimmeti geri aldığımı duymasını istemem" dedi. Ebu Bekrde: "O zaman ben Yüce Allah'ın ve Resulü'nün himayesine razı olurum" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de o zamanlar Mekke'de bulunuyordu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanlara: "Sizin hicret edeceğiniz yer rüyamda bana gösterildi. Bu yer iki taşlık arasında olan hurmalık bir yerdir" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle deyince Müslümanlardan bir kısmı Medine'ye hicret etti. Habeşistan'a daha önceden hicret edenlerin bir kısmı da geri dönüp yine Medine'ye gittiler. Ebu Bekr de Medine'ye hicret için hazırlığını yaptı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Acele etme! Zira bana da hicret izni verilmesini umuyorum" buyurdu. Ebu Bekr: "Anam babam sana feda olsun! Böyle bir şeyi bekliyor musun?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr, Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte hicret etmek için bekledi. Yanında bulunan iki deveyi dört ay boyunca semure ağacı yaprakları ile besleyip hazırladı.

 

Zührı der ki: Urve'nin bildirdiğine göre Hz. Aişe şöyle dedi: Bir gün öğle sıcaklarında evimizde otururken, birisi Ebu Bekr'e: "Resulullah geliyor. Yüzünü de kapamış" dedi. Ancak o saatlerde bize gelmezdi. Ebu Bekr de: "Annem babam ona feda olsun, bu saatte geldiyse mutlaka bir emir üzerine gelmiştir" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince girmek için izin istedi. izin verilince de içeriye girdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'in yanına girince ona: "Yanında olanları dışarıya çıkart" buyurdu. Ebu Bekr: "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Onlar senin ailendir" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mekke'den çıkmama izin verildi" buyurdu. Ebu Bekr: "Babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Ben de sana yoldaş olmak isterim" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olacaksın" buyurdu. Ebu Bekr: "Babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü! Şu iki devemden birini al" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ama bedeliyle alırım!" karşılığını verdi. Bunun üzerine onların hazırlıklarını çabucak yaptık. Deri bir torba içinde onlara azık koyduk. Esma binti Ebı Bekr kuşağından bir parça yırtarak torbanın ağzını bağladı. Bunun içindir ki Esma "Z3tu'n-Nitakayn (iki kuşaklı)" olarak adlandırıldı. Sonra Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr, Sevr dağındaki bir mağaraya sığındılar. Orada üç gece kaldılar. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 6/198; Buhari 5807; Bak hadis no: 6868.

 

 

 

İkisi de Mağarada iken Sıddik'in Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söyledikleri

 

6278- Ebu Bekr der ki: Mağaranın içindeyken Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müşriklerden biri ayaklarının dibine bakacak olsaydı bizleri görebilirdi'' dediğimde: "Ey Ebu Bekr! Üçüncüleri Allah olan iki kişiye ne olabileceğini düşünüyorsun ki?" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 1/4; Buhari 3653; Müslim 2381; Tirmizi 3096; Bak hadis no: 6869.

 

 

 

Mağarada Kaldıkları Günlerde Her Sabah Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr es-Sıddik'in Yanına Sağmal Hayvanların Getirilmesi

 

6279- Hz. Aişe anlatıyor: "(Babam) Ebu Bekr ağır eziyetlere maruz kalınca hicret hususunda Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin istedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ‘‘Sabret!’‘ buyurdu. Ebu Bekr: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Sana da hicret için izin verileceğini mi ümit ediyorsun?’‘ diye sorunca: ‘‘Ben bunu ümit ediyorum’‘ karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr kendisini beklemeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün öğle vakti yanına gelip onu çağırdı ve: ‘‘Yanında kim varsa dışarı çıkar’‘ buyurdu. Ebu Bekr: ‘‘Yanımdakiler benim iki kızımdır’‘ deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Çıkmam için bana izin verildiğini biliyor musun?’‘ buyurdu. Ebu Bekr: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Ben de beraber miyim?’‘ deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Sen de berabersin’‘ buyurdu.

 

Ebu Bekr: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Yanımda çıkmak için hazırlamış olduğum iki dişi devem var’‘ dedi ve onlardan birini yani el-Ced'a'yı Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdi. ikisi de develerine binip SeYrIdeki mağaraya varıncaya kadar yollarına devam ettiler ve o mağarada saklandılar." Amir b. Fuheyre, Hz. Aişe'nin anne bir kardeşi olan Abdullah b. et-Tufeyl b. Sahbere'nin kölesi idi. "Babamın da sağmal hayvanları vardı. Amir bu hayvanları otlatmaya çıkarır ve yanlarına giderdi. Gecenin son vakitlerinde de yanlarına gider ve sabah erkenden tekrar geri dönerdi. Bu sebeple de çobanlardan kimse onu fark etmezdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkınca o da onlarla birlikte yola çıktı. Sırayla onu terkilerine bindiriyorlardı. Nihayet Medine'ye geldiler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari4093.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Mekke'den Medine'ye Çıktıklarında Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Sıddık'e Yönelik Kureyş Müşriklerinin Tuzaklarına engel olması

 

6280- Süraka anlatıyor: Kureyş kafirlerinin elçileri bize geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in her biri için ölü veya diri getirene ödül veriyorlardı. Kavmim Mudlic oğullarının meclislerinden birinde oturuyorken, o elçilerden biri geldi. Biz oturuyorken kendisi ayakta: "Ey Süraka! Az önce sahil taraflarında uzaktan karartılar gördüm. Sanırım Muhammed ve ashabıdırlar" dedi. Bense onların gerçekten Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabı olduklarını anladım. Ancak: "Onlar değillerı Ben filanla filanı gördüm. Zira demin önümüzden geçip gittiler" dedim. Orada biraz daha kaldıktan sonra oradan ayrıldım. Eve gelip cariyeme atımı çıkarıp bir tepenin ardına götürmesini ve orada beni beklemesini söyledim. Mızrağımı alıp evin arka tarafından çıktım. Belli olmasın diye mızrağımın alt tarafını yerde sürükledim, üst tarafını da aşağıya doğru tuttum. Sonra atımın yanına gelip bindim.

 

Onlara yetişmek için atı şahlandırdım. Uzaktan da onların karartısını gördüm. Onlara sesimi duyacakları kadar yaklaştığım zaman atım tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp fal oklarımı çıkardım. Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım. Fal sonucunda istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama fal oklarını dinlemeyerek atıma bindim. Onlara yaklaştığım zaman atım yine tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp fal oklarımı bir daha çıkardım. Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım. Fal sonucunda yine istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama fal oklarını dinlemeyerek atıma bindim. Onlara bir daha yaklaştım. Öyle ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okumalarını bile işittim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasına hiç bakmıyordu, ama Ebu Bekr devamlı olarak arkaya bakınıyordu. O esnada atımın ayakları dize kadar yere battı. indim ve ata bağırdım. At kalkmaya çalışıyor, ama zor kalkıyordu. Sonra az bir doğrulduktan sonra ayaklarının gömüldüğü yerden göğe doğru ateş dumanı gibi bir duman çıktı. Yine fal oklarıyla fal baktım. Yine hoşlanmadığım şey, yani onlara zarar vermemem gerektiği çıktı. Onlara güvence verip seslenince durdular. Atıma binip yanlarına vardım. Onların benden yana korunduklarını görünce Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zafere ulaşacağı hissi içime düştü. Geldiğimde ona: "Kavmin başına ödül koymuşlar" dedim. Kureyşlilerin onlara yapacaklarından bahsettim ve yol azığı ile eşya vermek istedim. Ama benden bir şeyalmadılar, bir şey de istemediler. Sadece Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Bizi gördüğünü söyleme" buyurdu. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir teminat mektubu yazmasını istedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Amir b. Fuheyre'ye emretti. O da bir deri parçasına yazıp verdi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola devam etti. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire s. 129); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 4/175, 4/176; Buhari 3906.

 

 

 

Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ashabının Hicret Sırasında Yesrib'e Girmeleri

 

6281- Bera anlatıyor: Ebu Bekr, Azib'ten on üç dirheme bir deve palanı satın almıştı. Ebu Bekr, Azib'e: ''Bera'ya söyle de onu benim bineğimin yanına götürsün'' deyince, Azib: ''Hayır, sen bana Allah'ın Resulü ile birlikte Mekke'den hicret etmek için çıkınca müşrikler sizi yakalamak için peşinize düştüklerinde ne yaptığınızı anlatmazsan olmaz" karşılığını verdi.

 

Bunun üzerine Ebu Bekr şöyle anlattı: Mekke'den geceleyin yola çıktık. Gece gündüz demeden hızla yol alıp öğle vakti gelene kadar gittik. Ben sığınacak bir gölge bulmak ümidiyle gözlerimi sağa sola çeviriyordum. Nihayet bir kaya görüp yanına gittim. Kayanın az bir gölgesi daha kaldığını görünce orayı düzelttim. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için bir post serdim ve "Uzan ey Allah'ın Resulü!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzandı. Sonra ben etrafıma bakmak üzere, arayıcılar dan herhangi bir kimse görür müyüm diye gittim. Baktım ki çobanın birisi bizim gölge aradığımız gibi kayaya doğru gölge aramaya geliyor. Ben ona: "Sen kimin çobanısın ey genç?" diye sordum. O da: "Kureyşli Filan adamın" diyerek adını verince adamı tanıdım. Ona: "Koyunların içinde sütü olan var mı?" diye sorunca: "Evet var" cevabını verdi. Ben: "Bize süt sağabilir misin?" dedim. "Evet" karşılığını verince ben de ona sağmasını söyledim. Genç, sürüden bir koyun ayırdı. Sonra ona, koyunun memesini tozlardan silkelemesini emrettim. Sonra da ona ellerini silkeleyip temizlemesini mrettim. Avuçlarından birini diğerine şöylece vurup silkeledi. Sonra bize biraz süt sağdı. Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için beraberimde taşıdığı m ağzı çaputla kapatılmış bir su kabını aldım. Suyu süt kabının altına boşaltıp süt soğuyuncaya kadar bekledim ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vermek üzere kabı alıp gittim. Tam yanına vardığım zaman Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandı. Ben: "iç, ey Allah'ın Resulü!" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ben hoşnut olana kadar içti.

 

Sonra: "Hareket etme vakti gelmiştir, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" karşılığını verince yola çıktık. Kureyşliler bizi arıyorlardı. Bize onlardan atının üzerinde gelen Suraka b. Malik b. Cu'şum dışında yetişebilen hiç kimse olmadı. Ben: "işte bizi arayan bize yetişti, ey Allah'ın Resulü?"deyip ağlayınca, Allah'ın Resulü: "Üzülme Allah bizimledir" buyurdu.

 

Bize iyice yaklaşıp ta aramızda iki üç mızrak boyu bir mesafe kalınca: "Ey Allah'ın Resulü! Bizi arayan bu kişi bize yetişti" deyip ağlayınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ben: "Vallahi kendi canım için ağladığım yok. Ben sana ağlıyorum" cevabını verince, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen atlıya beddua ederek: "Allahım! Ona karşı bizi dilediğin şeyle koru" buyurdu. O anda Suraka atı-ile beraber karnına kadar kumlara çakıldı ve atın üzerinden atlayıp: "Ey Muhammed! Kesinlikle anladım ki bana bunu sen yaptın. Allah'a dua et de beni şu vaziyetimden kurtarsın, Vallahi seni arkan sıra aramaya gelenleri şaşırtacağım. işte şu benim ok kuburum. içinden bir tane ok al. Zira sen falan falanca yerlerde benim koyun ve deve sürülerime rastlayacaksın. (Bunu göstererek) onlardan ihtiyacın kadarını al" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bizim senin devene ihtiyacımız yok" buyurup onu kurtarması için dua etti. Suraka da kalkıp diğer arkadaşlarının yanına geri döndü. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de benimle birlikte yola devam ederek geceleyin Medine'ye geldik.

 

Medineliler, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kimde kalacağı konusunda tartıştılar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Abdülmuttalib'in dayıları olan Neccar oğullarında kalayım. Bu şekilde onların gönlünü almış olurum" buyurdu. Medine'ye geldiğimizde de insanlar çocukları ve hizmetçileriyle yollara döküldüler, evlerinin üzerine çıktılar ve sevinçten: "Muhammed geldi! Resulullah geldi!" diye bağrışmaya başladılar. Diğer gün sabah da Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emredildiği yere gitti.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicretten sonra on altı veya on yedi ay boyunca kıble olarak Beytu'I-Makdis'e doğru namaz kıldı. Ancak kıblenin Kabe'ye doğru çevrilmesini çok istiyordu. Bundan dolayı Yüce Allah ona: "Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnut olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir''(Bakara 144) ayetini indirdi. Aklı kıt bazı kimseler, yani Yahudiler: "Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedirr (Bakara 142) diye söylenmeye başlayınca da Yüce Allah: " ... De ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir''(Bakara 142) ayetini indirdi.

 

Kıble değişiminden sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir adam ikindi namazını kıldı ve çıkıp gitti. Giderken Ensar'dan, ikindi namazını BeytulMakdis'e doğru kılan bir cemaatle karşılaştı. Henüz rükuda idiler. Onlara:

 

"Şahadet ederim ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte namazı kıldım. Namazında da Kabe've doğru dönmesi emredildi" deyince, cemaat namazını bozmadan Beytu'I-Makdis'ten Kabe'ye doğru döndü.

 

Muhacirlerden yanımıza ilk gelen kişi de Abduddar b. Kusay oğullarının kardeşlerinden biri olan Mus'ab b. Umeyr oldu. Ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne yaptı?" diye sorduğumuzda: "Kendisi henüz Mekke'de, ancak ashabı arkamdan geliyorlar" dedi. Ondan sonra Fihr oğullarına mensup biri olan ama Amr b. Ümmi MektUm geldi. Ona: "Geride kalan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile ashabı ne yaptı?" diye sorduğumuzda: "Arkamdan geliyorlar" dedi. Daha sonra Ammar b. Yasir, Sa'd b. Ebı Vakkas, Abdullah b. Mes'ud ve Bilal geldi. Onlardan sonra arkadaşlarından yirmi kişiyle birlikte Ömer b. el-Hattab geldi. Onlardan sonra da yanında Ebu Bekr ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza gelmeden önce mufassal surelerden bazılarını okuyup öğrenmiştim. Daha sonraları Kureyşlilerin kervanını karşılamak üzere çıktık, ancak onlar bunu duyup önlemlerini almışlardı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 1/2, 1/3; Buhari 2439; Müslim 2009.

 

 

 

Ensar'ın Şu Fani ve Zail Dünya Malından Sahip Olduklarını Muhacirlerle Paylaşması

 

6282- Enes b. Malik şöyle demiştir: "Muhacirler Mekke'den Medine'ye geldikleri zaman ellerinde hiçbir şeyleri yoktu. Ensar'ın ise arazileri ve mülkleri vardı. Ensar, Muhacirleri arazilerine ortak ettiler. Buna karşılık Muhacirler yıllık mahsulün yarısını Ensar'a verecek ve tarla işlerini kendileri görecekti. Abdullah b. Ebı Talha'nın ve Enes'in annesi Ümmü Süleym de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birkaç hurma ağacı vermiş, Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları cariyesi ve Usame b. Zeyd'in annesi olan Ümmü Eymen'e vermişti."

 

ibn Şihab'ın bildirdiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber ahalisiyle olan savaşını bitirince Medine'ye döndü. Döndükten sonra da Muhacirler daha önce Ensar'dan menıha olarak aldıkları mahsulü geri verdiler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmü Enes'ten aldığı hurmaları ona geri verdi ve onun yerine Ümmü Eymen'e kendi bahçesinden bir bölümü verdi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Buhari 2630; Müslim 1771.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Gazvelerinin Sayısı

 

6283- Ebu ishak der ki: insanlar yağmur duasına çıktıklarında Zeyd b. Erkam'la aramda bir adam vardı. Ona: "Ey Ebu Amr! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaç gazveye katıldı?" diye sordum. Zeyd: "On yedi gazveye katıldı" cevabını verince, ben: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katıldığı ilk gazve hangisiydi?" diye sorunca da: "Zatu'I-Uşeyre -veya- Useyre" cevabını verdi. Abdullah b. Zeyd, insanlara iki rekat (yağmur duası) namaz(ı) kıldırdı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/373; Buhari 3949; Müslim 1254/218; Tirmizi 1676.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Sıfat ve Vasıfları