Sahih İbn Hibban |
TARİH |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Medine'ye hicret
Akabe Gecesinde Mina'da
Ensar'ın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Biat Etmesi
6274- Cabir der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de yedi sene bekledi. Ukaz ve Mecenne
denilen yerde insanları dolaşıp: "Rabbimin elçiliğin; haber vermem için
kim beni yanında barındırır ve yardım eder?" diyordu. Yemen'den veya
Mısır'dan gelen kişilere kavmi gelip: "Bu Kureyş'liden sakın. seni
saptırmasın" diyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelenlerin eşyaları arasında dolaşırken ona parmakla işaret edip
gösteriyorlardı. Allah bizi Yesrib'den oraya (Mekke'ye) çıkardığında onu yanımıza
aldık ve ona inandık. Bizden ona giden kişiler müslüman oluyor ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kişilere Kur'an okuyordu. O kişiler de
ailesinin yanına geri geldiğinde ailesi de müslüman oluyordu. Hatta Ensar
evlerinde, müslümanlığını ortaya koymayan ve müslüman ahalisi olmayan bir ev
kalmamıştı. Sonra toplanıp: "Daha ne zamana kadar Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke dağları arasında kovulmuş bir halde ve
korku yaşar bir şekilde bırakacağız" dediler. Bizden yetmiş adam kendisine
gitti. Hac mevsiminde yanına vardıklarında Akabe'de biat için buluşmak üzere
anlaştık. O zaman birer ikişer olarak hepimiz toplandık ve: "Ey Allah'ın
Resulü! Sana ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduk. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zindeyken de, tembel haldeyken de dinleyip
itaat etmek, darlıkta ve bollukta, (iyi günde kötü günde) nafaka vermek,
iyiliği emredip kötülükten yasaklamak, Allah yolunda kimsenin kınamasından
çekinmemek, bana yardım etmek, size geldiğim vakit canınızı, eşlerinizi ve çocuklarınızı
koruduğunuz gibi beni de korumak üzere biat edeceksiniz ve Cennet sizin
olacaktır" karşılığını verdi. Biz de yanına kalkıp O'na biat ettik.
Topluluğun en küçüğü
olan Es'ad b. Zurare Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini alıp:
"Bekleyin ey Yesrib ahalisi! Biz develerimizi (Mekke'ye) ancak onun
Allah'ın Resulü olduğunu bilerek sürdük. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bugün buradan çıkarılması Arapların tümüyle çekişmek ve ileri
gelenlerinizin öldürülmesi ve kılıçtan geçirilmesrdemektir. Ya bunlara sabredip
sevabınızı Allah'tan alırsınız ya da siz kendi canlarınız için korkarak kabul
etmezsiniz. O zaman bunu açıkça söyleyiniz. Bu sizin için bir özür
sayılır" deyince "Başımızdan git! Vallahi! Biz bu biati asla bozmayız"
dedik ve kalkıp ona biat ettik. O da biatımızı kabul edip buna karşılık bize
(Allah'ın) Cenneti vereceğini söyledi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 63);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/322, 3/323; Bak hadis no: 7012.
Fasıl: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye Hicreti ve Yaşananlar
6275- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre (zannedersem) Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Rüyamda Mekke'den, içinde hurmalıkların bulunduğu bir
yere hicret ettiğimi gördüm. Bu yerin Yemame veya Hecer olduğunu düşündüm, ama
sonra Yesrib denilen Medine çıktı. Yine rüyamda bir kılıcı salladığımı ve
kılıcın kırıldığını gördüm. Bu da Uhud savaşında müminlerin uğradığı
hezimettir. Sonra ikinci kez salladığımda kılıç eskisinden de daha güzel oldu.
Bunu da Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği ganimetlere ve müminlerin bir araya
toplanmasına yordum."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Müslim 2272; İbn Mace 3921; Darimi 2/129; Bak hadis
no: 6276.
Yüce Allah'ın Safiy
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kuluna Hicret Edeceği Yeri Rüyasında Göstermesi
6276- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre (zannedersem) Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Rüyamda Mekke'den, içinde hurmalıkların bulunduğu bir
yere hicret ettiğimi gördüm. Bu yerin Yemame veya Hecer olduğunu düşündüm, ama
sonra Yesrib denilen Medine çıktı. Yine rüyamda bir kılıcı salladığımı ve
kılıcın kırıldığını gördüm. Bu da Uhud savaşında müminlerin uğradığı
hezimettir. Sonra ikinci kez salladığımda kılıç eskisinden de daha güzel oldu.
Bunu da Yüce Allah'ın bize ihsan ettiği fethe ve müminlerin bir araya
toplanmasına yordum."
[Tahric:] Eltani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 3622; Müslim 2272; Bak hadis no:
6275.
Müslümanlar Zorluklarla
Karşılaştıklarında Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den Çıkışı
6277- Hz. Aişe der ki:
Aklım erdiği zamandan beri annemle babam müslümandı ve Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) her gün bir
Ebu Bekr de denildiği
gibi yaptı. Sonra Ebu Bekr evinin avlusunda bir mescid yapmak istedi ve yaptı.
Namazını orada kılar, Kur'an'ı da orada okurdu. Müşrik kadınları ve çocukları
Ebu Bekr'in bu yaptığını hayretler içinde seyrediyor ve orada toplanıyorlardı.
Ebu Bekr sulu gözlü biriydi. Kur'an'ı okuyunca kendini tutamaz ve ağlardı.
ibnu'd-Dağine'ye haber salıp yanlarırına çağırdılar. Geldiğinde ona şöyle
dediler: "Ebu Bekr'e, evinde Rabbine ibadet etmesi şartıyla senin himayene
girmesine izin vermiştik. Evinin avlusunda bir mescid yaptırdı ve orada açıktan
namaz kılıp, Kur'an okudu. Kadınlarımızı ve çocuklarımızı kandırmasından
korkuyoruz. Yanına git! Sadece evinde Rabbine ibadet etmeyi kabul ederse bunu
yapsın, ancak karşı çıkıp bunları açıktan yapmak isterse ona verdiğin ahdi sana
geri iade etmesini söyle! Biz sana verdiğimiz sözden caymak istemiyoruz, ama Ebu
Bekr'in de bunları açıktan yapmasını onaylamıyoruz."
Bunun üzerine
ibnu'd-Dağine, Ebu Bekr'in yanına geldi ve: "Ey Ebu Bekr! Sana hangi
şartlarda söz verdiğimi biliyorsun. Ya anlaştığımız gibi yaparsın, ya da
zimmetimi bana iade edersin. Zira Arapların, birine verdiğim zimmeti geri
aldığımı duymasını istemem" dedi. Ebu Bekrde: "O zaman ben Yüce
Allah'ın ve Resulü'nün himayesine razı olurum" karşılığını verdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de o zamanlar Mekke'de bulunuyordu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Müslümanlara: "Sizin hicret edeceğiniz yer rüyamda bana
gösterildi. Bu yer iki taşlık arasında olan hurmalık bir yerdir" buyurdu.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle deyince Müslümanlardan bir
kısmı Medine'ye hicret etti. Habeşistan'a daha önceden hicret edenlerin bir
kısmı da geri dönüp yine Medine'ye gittiler. Ebu Bekr de Medine'ye hicret için
hazırlığını yaptı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona:
"Acele etme! Zira bana da hicret izni verilmesini umuyorum" buyurdu.
Ebu Bekr: "Anam babam sana feda olsun! Böyle bir şeyi bekliyor
musun?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Bekr, Resulullah'la
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte hicret etmek için bekledi. Yanında
bulunan iki deveyi dört ay boyunca semure ağacı yaprakları ile besleyip
hazırladı.
Zührı der ki: Urve'nin
bildirdiğine göre Hz. Aişe şöyle dedi: Bir gün
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 6/198; Buhari 5807; Bak hadis no:
6868.
İkisi de Mağarada iken
Sıddik'in Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söyledikleri
6278- Ebu Bekr der ki: Mağaranın
içindeyken Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müşriklerden
biri ayaklarının dibine bakacak olsaydı bizleri görebilirdi'' dediğimde:
"Ey Ebu Bekr! Üçüncüleri Allah olan iki kişiye ne olabileceğini
düşünüyorsun ki?" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Ahmed 1/4; Buhari 3653; Müslim 2381;
Tirmizi 3096; Bak hadis no: 6869.
Mağarada Kaldıkları
Günlerde Her
6279- Hz. Aişe
anlatıyor: "(Babam) Ebu Bekr ağır eziyetlere maruz kalınca hicret
hususunda Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin istedi. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ‘‘Sabret!’‘ buyurdu. Ebu Bekr: ‘‘Ey
Allah'ın Resulü! Sana da hicret için izin verileceğini mi ümit ediyorsun?’‘
diye sorunca: ‘‘Ben bunu ümit ediyorum’‘ karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu
Bekr kendisini beklemeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün
Ebu Bekr: ‘‘Ey Allah'ın
Resulü! Yanımda çıkmak için hazırlamış olduğum iki dişi devem var’‘ dedi ve
onlardan birini yani el-Ced'a'yı Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
verdi. ikisi de develerine binip SeYrIdeki mağaraya varıncaya kadar yollarına
devam ettiler ve o mağarada saklandılar." Amir b. Fuheyre, Hz. Aişe'nin
anne bir kardeşi olan Abdullah b. et-Tufeyl b. Sahbere'nin kölesi idi.
"Babamın da sağmal hayvanları vardı. Amir bu hayvanları otlatmaya çıkarır
ve yanlarına giderdi. Gecenin son vakitlerinde de yanlarına gider ve
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir.
Buhari4093.
Yüce Allah'ın, Mekke'den
Medine'ye Çıktıklarında Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Sıddık'e
Yönelik Kureyş Müşriklerinin Tuzaklarına engel olması
6280- Süraka anlatıyor:
Kureyş kafirlerinin elçileri bize geldiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ve Ebu Bekr'in her biri için ölü veya diri getirene ödül veriyorlardı.
Kavmim Mudlic oğullarının meclislerinden birinde oturuyorken, o elçilerden biri
geldi. Biz oturuyorken kendisi ayakta: "Ey Süraka! Az önce sahil
taraflarında uzaktan karartılar gördüm. Sanırım Muhammed ve ashabıdırlar"
dedi. Bense onların gerçekten Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabı
olduklarını anladım. Ancak: "Onlar değillerı Ben filanla filanı gördüm.
Zira demin önümüzden geçip gittiler" dedim. Orada biraz daha kaldıktan
sonra oradan ayrıldım. Eve gelip cariyeme atımı çıkarıp bir tepenin ardına
götürmesini ve orada beni beklemesini söyledim. Mızrağımı alıp evin arka
tarafından çıktım. Belli olmasın diye mızrağımın alt tarafını yerde sürükledim,
üst tarafını da aşağıya doğru tuttum. Sonra atımın yanına gelip bindim.
Onlara yetişmek için atı
şahlandırdım. Uzaktan da onların karartısını gördüm. Onlara sesimi duyacakları
kadar yaklaştığım zaman atım tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp
fal oklarımı çıkardım. Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım.
Fal sonucunda istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama fal
oklarını dinlemeyerek atıma bindim. Onlara yaklaştığım zaman atım yine
tökezledi ve yere düştüm. Elimi torbaya götürüp fal oklarımı bir daha çıkardım.
Onlara zarar vereyim mi, vermeyeyim mi diye fal baktım. Fal sonucunda yine
istemediğim şey, yani zarar vermemem gerektiği çıktı. Ama fal oklarını
dinlemeyerek atıma bindim. Onlara bir daha yaklaştım. Öyle ki Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) okumalarını bile işittim. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasına hiç bakmıyordu, ama Ebu Bekr devamlı
olarak arkaya bakınıyordu. O esnada atımın ayakları dize kadar yere battı.
indim ve ata bağırdım. At kalkmaya çalışıyor, ama zor kalkıyordu. Sonra az bir
doğrulduktan sonra ayaklarının gömüldüğü yerden göğe doğru ateş dumanı gibi bir
duman çıktı. Yine fal oklarıyla fal baktım. Yine hoşlanmadığım şey, yani onlara
zarar vermemem gerektiği çıktı. Onlara güvence verip seslenince durdular. Atıma
binip yanlarına vardım. Onların benden yana korunduklarını görünce
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zafere ulaşacağı hissi içime düştü.
Geldiğimde ona: "Kavmin başına ödül koymuşlar" dedim. Kureyşlilerin
onlara yapacaklarından bahsettim ve yol azığı ile eşya vermek istedim. Ama
benden bir şeyalmadılar, bir şey de istemediler. Sadece Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Bizi gördüğünü söyleme" buyurdu.
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bir teminat mektubu yazmasını
istedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Amir b. Fuheyre'ye
emretti. O da bir deri parçasına yazıp verdi. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yola devam etti.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire s. 129);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 4/175, 4/176; Buhari 3906.
Mustafa (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile Ashabının Hicret Sırasında Yesrib'e Girmeleri
6281- Bera anlatıyor:
Ebu Bekr, Azib'ten on üç dirheme bir deve palanı satın almıştı. Ebu Bekr, Azib'e:
''Bera'ya söyle de onu benim bineğimin yanına götürsün'' deyince, Azib:
''Hayır, sen bana Allah'ın Resulü ile birlikte Mekke'den hicret etmek için
çıkınca müşrikler sizi yakalamak için peşinize düştüklerinde ne yaptığınızı
anlatmazsan olmaz" karşılığını verdi.
Bunun üzerine Ebu Bekr
şöyle anlattı: Mekke'den geceleyin yola çıktık.
Sonra: "Hareket
etme vakti gelmiştir, ey Allah'ın Resulü!" dedim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet" karşılığını verince yola çıktık.
Kureyşliler bizi arıyorlardı. Bize onlardan atının üzerinde gelen Suraka b.
Malik b. Cu'şum dışında yetişebilen hiç kimse olmadı. Ben: "işte bizi
arayan bize yetişti, ey Allah'ın Resulü?"deyip ağlayınca, Allah'ın Resulü:
"Üzülme Allah bizimledir" buyurdu.
Bize iyice yaklaşıp ta
aramızda iki üç mızrak boyu bir mesafe kalınca: "Ey Allah'ın Resulü! Bizi
arayan bu kişi bize yetişti" deyip ağlayınca Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ben: "Vallahi
kendi canım için ağladığım yok. Ben sana ağlıyorum" cevabını verince,
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen atlıya beddua ederek:
"Allahım! Ona karşı bizi dilediğin şeyle koru" buyurdu. O anda Suraka
atı-ile beraber karnına kadar kumlara çakıldı ve atın üzerinden atlayıp:
"Ey Muhammed! Kesinlikle anladım ki bana bunu sen yaptın. Allah'a dua et
de beni şu vaziyetimden kurtarsın, Vallahi seni arkan sıra aramaya gelenleri
şaşırtacağım. işte şu benim ok kuburum. içinden bir tane ok al. Zira sen falan
falanca yerlerde benim koyun ve deve sürülerime rastlayacaksın. (Bunu
göstererek) onlardan ihtiyacın kadarını al" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bizim senin devene ihtiyacımız yok" buyurup onu
kurtarması için dua etti. Suraka da kalkıp diğer arkadaşlarının yanına geri
döndü. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de benimle birlikte yola
devam ederek geceleyin Medine'ye geldik.
Medineliler,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kimde kalacağı konusunda
tartıştılar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Abdülmuttalib'in dayıları olan Neccar oğullarında kalayım. Bu şekilde
onların gönlünü almış olurum" buyurdu. Medine'ye geldiğimizde de insanlar
çocukları ve hizmetçileriyle yollara döküldüler, evlerinin üzerine çıktılar ve
sevinçten: "Muhammed geldi! Resulullah geldi!" diye bağrışmaya
başladılar. Diğer gün
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hicretten sonra on altı veya on yedi ay boyunca kıble olarak
Beytu'I-Makdis'e doğru namaz kıldı. Ancak kıblenin Kabe'ye doğru çevrilmesini
çok istiyordu. Bundan dolayı Yüce Allah ona: "Yüzünü göğe çevirip
durduğunu görüyoruz. Hoşnut olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık
yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir''(Bakara 144) ayetini indirdi. Aklı kıt
bazı kimseler, yani Yahudiler: "Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları
çeviren nedirr (Bakara 142) diye söylenmeye başlayınca da Yüce Allah: "
... De ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir''(Bakara
142) ayetini indirdi.
Kıble değişiminden sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir adam ikindi namazını
kıldı ve çıkıp gitti. Giderken Ensar'dan, ikindi namazını BeytulMakdis'e doğru
kılan bir cemaatle karşılaştı. Henüz rükuda idiler. Onlara:
"Şahadet ederim ki
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte namazı kıldım. Namazında
da Kabe've doğru dönmesi emredildi" deyince, cemaat namazını bozmadan
Beytu'I-Makdis'ten Kabe'ye doğru döndü.
Muhacirlerden yanımıza
ilk gelen kişi de Abduddar b. Kusay oğullarının kardeşlerinden biri olan Mus'ab
b. Umeyr oldu. Ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne
yaptı?" diye sorduğumuzda: "Kendisi henüz Mekke'de, ancak ashabı
arkamdan geliyorlar" dedi. Ondan sonra Fihr oğullarına mensup biri olan
ama Amr b. Ümmi MektUm geldi. Ona: "Geride kalan Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile ashabı ne yaptı?" diye sorduğumuzda: "Arkamdan
geliyorlar" dedi. Daha sonra Ammar b. Yasir, Sa'd b. Ebı Vakkas, Abdullah
b. Mes'ud ve Bilal geldi. Onlardan sonra arkadaşlarından yirmi kişiyle birlikte
Ömer b. el-Hattab geldi. Onlardan sonra da yanında Ebu Bekr ile Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanımıza gelmeden önce mufassal surelerden bazılarını okuyup
öğrenmiştim. Daha sonraları Kureyşlilerin kervanını karşılamak üzere çıktık,
ancak onlar bunu duyup önlemlerini almışlardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Ahmed 1/2, 1/3; Buhari 2439; Müslim 2009.
Ensar'ın Şu Fani ve Zail
Dünya Malından Sahip Olduklarını Muhacirlerle Paylaşması
6282- Enes b. Malik
şöyle demiştir: "Muhacirler Mekke'den Medine'ye geldikleri zaman ellerinde
hiçbir şeyleri yoktu. Ensar'ın ise arazileri ve mülkleri vardı. Ensar,
Muhacirleri arazilerine ortak ettiler. Buna karşılık Muhacirler yıllık mahsulün
yarısını Ensar'a verecek ve tarla işlerini kendileri görecekti. Abdullah b. Ebı
Talha'nın ve Enes'in annesi Ümmü Süleym de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) birkaç hurma ağacı vermiş, Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bunları cariyesi ve Usame b. Zeyd'in annesi olan Ümmü Eymen'e
vermişti."
ibn Şihab'ın
bildirdiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Hayber ahalisiyle olan savaşını bitirince Medine'ye döndü.
Döndükten sonra da Muhacirler daha önce Ensar'dan menıha olarak aldıkları
mahsulü geri verdiler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmü
Enes'ten aldığı hurmaları ona geri verdi ve onun yerine Ümmü Eymen'e kendi
bahçesinden bir bölümü verdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Buhari 2630; Müslim 1771.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Gazvelerinin Sayısı
6283- Ebu ishak der ki: insanlar
yağmur duasına çıktıklarında Zeyd b. Erkam'la aramda bir adam vardı. Ona:
"Ey Ebu Amr! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaç gazveye
katıldı?" diye sordum. Zeyd: "On yedi gazveye katıldı" cevabını
verince, ben: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katıldığı ilk
gazve hangisiydi?" diye sorunca da: "Zatu'I-Uşeyre -veya-
Useyre" cevabını verdi. Abdullah b. Zeyd, insanlara iki rekat (yağmur
duası) namaz(ı) kıldırdı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/373; Buhari 3949; Müslim 1254/218;
Tirmizi 1676.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Bab: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Sıfat ve Vasıfları