Sahih

İbn Hibban

 

SİYER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Ganimetler ve Dağıtılması

 

Dünya Kendilerine Fethedildiğinde Müslümanların Ganimetler Elde Etmeleri

 

4804- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde deriden kırmızı bir çadırın içindeydi. Yanında kırk kişi vardı. Bize şöyle buyurdu: "Fetihler yapacak, Allah tarafından yardım görecek ve amaçlarınıza ulaşacaksınız. içinizden o zamanlara yetişenler, Allah'a karşı takvalı olsun, iyiliği emredip kötülükten alıkoysun. Benim adıma bilerek yalan söyleyenler de, cehennemdeki yerine hazırlansın."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1383). Ahmed 1/401; Tirmizi 2257; İbn Mace 30.

 

 

 

"Bilin ki, Ganimet Olarak Aldığınız Herhangi Bir Şeyin Beşte Biri Mutlaka Allah'a ... Aittir''[Enfal, 41] Ayetini Tefsir Eden Haber

 

4805- Ebu Katade el-Ensari anlatıyor: Huneyn yılında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte (savaşa) çıkmıştık. Düşmanla karşılaştığımızda Müslümanlardan (bozguna uğrayıp) yerlerini terk edenler olmuştu. O sırada müşriklerden bir kişinin müslümanlardan birini altına aldığını gördüm. Bunun üzerine hemen arkasından dolanıp yanına geldim ve kılıçla boyun damarına bir darbe vurdum. Bu kişi bana dönerek yakalayıp öyle bir sıktı ki o anda ölümün kokusunu hissettim. Sonra (aldığı darbeden dolayı) ölünce beni bıraktı. Sonra Ömer b. elHattab'ın yanına gelerek: "Bu insanlara ne oluyor (bozguna uğramışlar)!" dediğimde: "Allah'ın işidir" karşılığını verdi. (Bozguna uğrayan) insanlar geri dönünce, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim birini öldürür ve onu öldürdüğüne dair bir delili olursa ölenin eşyaları kendisinin olur" buyurdu. Ben de ayağa kalkıp: "Kim bana şahitlik edecek?" dedim ve geri oturdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikinci defa aynı şeyi söyleyince, ben yine ayağa kalkarak: "Kim bana şahitlik edecek?" dedim ve geri oturdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncü defa aynı şeyi söyleyince, ben yine ayağa kalktım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Katade! Sana ne oluyor?" diye sorunca durumu kendisine anlattım. Oradakilerden bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! Doğru söylemektedir. Ölen bu kişinin eşyaları da benim yanımdadır. Bu eşyalardan bir kısmını kendisine vererek onu razı et" dedi. Ebu Bekr: "Hayır, vallahi olmaz. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah yolunda savaşan Allah aslanlarından bir aslanın hakkını alarak öldürdüğü kişinin eşyalarını sana verecek değildir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledi, eşyaları ona ver" buyurdu. Bunun üzerine adam eşyaları bana verdi. (O eşyalar içinde olan) zırhı sattım ve parasıyla Seleme oğullarının bölgesinde bir bahçe aldım. islam'da ilk edindiğim mal da bu oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2430; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/454, 2/455; Ahmed 5/295, 5/306; Buhari 2100; Müslim 1751; Ebu Davud 2717; Tirmizi 1562; İbn Mace 2837; Bak hadis no: 4837.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadis, "Beşte biri mutlaka Allah'a aittir" (Enfal 41) buyruğundaki humustan kastın humusun bir kısmı olduğunu göstermektedir. Zira öldürülen kişiden alınan eşyalar (selb) de ganimettendir. Ancak bunlar Allah'ın Kitab'mdaki buyrukların muradını açıklayan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hükmüyle humusa dahil değildir.

 

 

 

Yüce Allah'ın Enfal Ayetini indirdiği Zaman

 

4806- Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: "Ganimetler sizden önceki hiçbir topluma helal kılınmamıştır. Gökten bir ateş iner ve ganimetleri yerdi. Bedir savaşında insanlar ganimetlere üşüşünce Yüce Allah: ‘‘Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi’‘(Enfal 68) ayetini indirdi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2155); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Tirmizi 3085; Bak hadis no: 4807, 4808.

 

 

 

Yüce Allah'ın Ganimetleri Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmetine Helal Kılmış Olması

 

4807- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peygamberlerden bir peygamber ashabı ile savaşa çıkarken: ‘‘Ev yapıp da içinde oturmayan, bir kadınla evlenip daha onunla gerdeğe girmeyen ve dönmek zorunda kalan kişi benimle gelmesin’‘ buyurdu. Güneş batarken düşmanla karşılaştılar ve o Peygamber: ‘‘Allahım! Güneş de emrindedir, ben de emrindeyim. Düşmanla işimizi bitirene kadar güneşi yerinde tut’‘ dedi. Fetih gerçekleşene kadar Allah güneşi yerinde tuttu. Ganimetleri topladılar ancak ateş ganimetleri yemedi. Zira ganimet kazandıkları zaman Allah bir ateş gönderirdi ve ateş o ganimetleri yerdi. Peygamberleri onlara: ‘‘Siz hainlik ettiniz. Her kabileden bir kişi gelsin ve bana biat etsin’‘ dedi. Her kabileden bir adam geldi ve ona biat ettiler. Ancak birinin eli eline yapışık kalınca onlara: ‘‘Siz hainlik ettiniz’‘ dedi. Onlar da: ‘‘Evet, altından bir inek başı alarak hainlik ettik’‘ karşılığını verdiler. Sonra aldıkları o altın başı ganimetin üstüne koydular. Yüce Allah da ateşi gönderdi ve ateş ganimeti yedi" buyurdu.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah bize şefkatinden dolayı ganimeti rahmet olarak verdi. Bizim zayıf olduğumuzu bildiği için onu bize helal kıldı ve yükümüzü hafifletti" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 202); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Bak hadis no: 4806, 4807.

 

 

Ebu Hatim der ki: Abdurrahman b. İbrahim ed-Dimaşki, bunu Mekke'de Muaz b. Hişam'dan işitmiştir.

 

 

 

Ganimetlerin Bu Ümmetin Dışındaki Diğer Ümmetlere Helal Olmayışı

 

4808- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Peygamberlerden bir peygamber savaşa çıkarken: ‘‘Bir kadınla evlenip daha onunla gerdeğe girmeyen, ev yapıp da daha çatısını bitiremeyen ve doğumlarını beklediği koyunlar veya develer satın alan kişi arkamdan gelmesin’‘ dedi. Sonra yola çıktı ve ikindi namazını kıldığı zaman veya o vakitlerde savaşacağı yere yaklaştı. Bunun üzerine güneşe: ‘‘Ey Güneş! Sen de ben de emir altındayız. Allahım! Onu bir müddet tut batmasın’‘ dedi. Bunun üzerine Allah onu fetih gerçekleşene kadar yerinde tuttu. Sonra ganimetler toplandı ve ateş geldi. Ancak ateş ganimetleri yemedi. Peygamberleri onlara: ‘‘Siz hainlik ettiniz. Her kabileden bir kişi gelsin ve bana biat etsin’‘ dedi. Ancak iki veya üç kişinin eli eline yapışık kalınca, onlara: ‘‘Ganimette hainlik sizdedir’‘ dedi. Onlar da (çaldıkları) altından inek başına benzer bir şey çıkarıp ganimetin üstüne koydular. Sonra ateş geldi ve ganimeti yedi. Bizden önce ganimetler hiç kimseye helal kılınmamıştır. Allah bizim zayıflığımızı ve acizliğimizi görüp onu bize helal kıldı."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2742); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/318; Buhari 3124; Müslim 1747; Bak hadis no: 4806, 4807.

 

 

 

Müslümanların Ele Geçirdikleri Ganimetlerle Ne Yapılır?

 

4809- Abdullah b. Amr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ganimet elde ettiği zaman Bilal'e Müslümanların toplanması için seslenmesini emrederdi. Herkes elindeki ganimeti ile gelir ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beşte biri ayırdıktan sonra geriye kalanı dağıtırdI. (Yine bir defasında herkes toplanıp ganimet paylaşıldıktan sonra) adamın biri kıldan bir yularla geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bilal'in üç defa çağırdığını duymadın mı?" diye sorunca, adam: "Duydum" dedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Seni, onu getirmekten alıkoyan neydi?" demesi üzerine adam özür diledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen bunu kıyamet gününde getir. Bunu senden kabul etmeyeceğim" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2429); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/213; Ebu Davud 2712; Bak hadis no: 4858.

 

 

 

Müslümanlardan Vakada Hazır Bulunanlara Ganimetlerden Yapılacak Taksimin Vasfı

 

4810- ibn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ata iki pay, adama ise bir pay verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2443); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/62, 2/72; Buhari 2863; Müslim 1762; Ebu Davud 2733; Tirmizi 1554; İbn Mace 2854; Bak hadis no: 4811, 4812.

 

 

 

Üstteki Süleyman b. Amir Rivayetinde Zikri Geçen Hükmün Tafsilatı

 

4811- ibn Ömer'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), süvariye üç pay verdi; bunlardan ikisi ata, biri de adama. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 1226); Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed 2/80; Darimi 2/226; Bak hadis no: 4810.

 

 

 

Ata Ancak Sahibi Kadar Pay Verileceğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

4812- ibn Ömer'in bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ata iki, adama ise bir pay verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahihi Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Tirmizi 1554i Bak hadis no: 4810.

 

 

 

İlmi Derinliğe Sahip Olmayana Müslümanlardan Savaşa Bizzat iştirak Etmeyen ve Kısa Süre içinde Orduya İltihak Eden Müslümanların da Ganimetten Hisse Alacakları izlenimi Veren Haber

 

4813- Ebu Musa (el-Eş'ari) der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına Hayber'i fethettikten üç gün sonra vardık. Bize de ganimetten pay verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden başka, fethe katılmayan hiç kimseye pay vermemişti.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2436); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/405, 4/406; Buhari 4233; Müslim 2502; Ebu Davud 2725; Tirmizi 1559.

 

 

 

4814- Velid b. Müslim der ki: Ebu Amr'a fethe ve muharebe'ye katılmayan kişilere, elde edilen ganimetten hisse verilip verilmeyeceğini sorduğumda şöyle dedi: "Onlara hisse verilmez! iki ordudan aynı yola veya farklı iki yola girenlerden bir grup ganimet elde ettiğinde diğerine ganimetten hisse verilmediğini görmez misin? Biri diğerinin gücüne güç katmış olmasına rağmen ganimet elde eden grup ona diğerini ortak etmez. Ya birlikte elde ettikleri ganimeti paylaşırlar ya da sadece bir grubun elde ettiği ganimet kendisine kalır. Bu yönde uygulama böyle olmuştur."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2434); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

4814- Velid der ki: Bunu Said b. Abdilazız'e zikrettiğimde şöyle dedi: ''Zühri'nin Said b. el-Müseyyeb'den naklen bana bildirdiğine göre Ebu Hureyre'nin Said b. el-As'a şunu anlattığını işitmiştir: ‘‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Eban b. Said el-As komutasında Necd taraflarına bir müfreze gönderdi. Eban komutasındaki müfreze de ancak Hayber fethedildikten sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelebildi. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Ganimetten onlara pay verme’‘ dediğimde Eban buna kızdı. Bana ağır laflar edip mızrağıyla üzerime yürüdü. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Eban! Sakin ol!" buyurdu. Elde edilen ganimetten de onlara bir pay vermedi,'' ''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2434); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Buhari 4238; Ebu Davud 2723; Bak hadis no: 4815.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Ordu, Allah düşmanı olan bir bölgeyi fethettikten sonra Müslümanlara ait olan başka bir ordu onlara yetiştiğinde, elde edilen ganimetin sadece söz konusu [etihte bizzat savaşanların arasında taksim edilmesi gerekir. Bu paylaşımda da süvariye, ikisi atına biri de sahibine olmak üzere üç hisse verilir. Piyade olana ise bir hisse verilir. Fetih gerçekleştikten sonra gelenlere ise ganimetten bir hisse verilmez. Ancak sonradan gelen ordu fethi bizzat gerçekleştiren ordunun, ihtiyaç duyulması halinde onlara katılan yardımcı kuvveti ise bu durumda aynı savaşa çıkmış tek bir ordu gibi elde edilen ganimet tümü arasında paylaştırılır. Hayber fethi sonrası Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Eş'arilere pay vermesine gelince, Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara verdiği pay Yüce Allah'ın kendisine ihsan ettiği humustan olmuştu ve bunu kalplerini İslam'a ısındırmak için yapmıştı. Yoksa fetihte bulunmadıkları halde yine de ganimetten onlara hisse vermiş değildir."

 

 

 

Müslümanların Yardımcı Kuvveti Olan ya da Düşmanın Peşinden Gidip Muharebede Hazır Bulunmayanlara Bizzat Muharebeye Katılanlar Gibi Ganimetten Hisse Verilmeyeceği Hakkında

 

4815- Velid b. Müslim der ki: Ebu Amr el-Evzal'ye yardımcı kuvvetlerden olan ve fetih ile muharebeye katılmayan kişilere elde edilen ganimetten hisse verilip verilmeyeceğini sorduğumda şöyle dedi: "Onlara hisse verilmez! iki ordudan aynı yola veya farklı iki yola girenlerden bir grup ganimet elde ettiğinde diğerine ganimetten hisse verilmediğini görmez misin? Biri diğerinin gücüne güç katmış olmasına rağmen ganimet elde eden grup ona diğerini ortak etmez. Ya birlikte elde ettikleri ganimeti paylaşırlar ya da sadece bir grubun elde ettiği ganimet kendisine kalır. Bu yönde uygulama böyle olmuştur."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2434); Şuayb: İsnadı sahihtir.

 

 

 

4815- Velid der ki: Bunu Said b. Abdilazız'e zikrettiğimde şöyle dedi: ''Zühri'nin Said b.. el-Müseyyeb'den naklen bana bildirdiğine göre Ebu Hureyre'nin Said b. el-As'a şunu anlattığını işitmiştir: ‘‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Eban b. Said b. el-As komutasında Necd taraflarına bir müfreze gönderdi. Eban komutasındaki müfreze de ancak Hayber fethedildikten sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelebildi. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Ganimetten onlara pay verme’‘ dediğimde Eban buna kızdı. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Eban! Sakin ol!" buyurdu. Elde edilen ganimetten de onlara bir pay vermedi.'' "

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2434); Şuayb: İsnadı sahih. Bak hadis no: 4814.

 

 

 

ilmi Derinliği Olmayan ve Ehlinden de Öğrenmeyen Kişilerin Yanlış levil Ettiği Haber

 

4816- Avf b. Malik der ki: Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fey verildiği zaman onu gününde taksim eder ve evli olanlara iki, bekar olanlara da bir hisse verirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2617); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/29; EbU Davud 2953.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Anladığımız kadarıyla Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fey' geldiğinde aynı gün içinde onu taksim ederdi. Humusun içinden de ayırdığı bir bölümü evliye iki hisse, bekara ise bir hisse olacak şekilde verirdi. Zira bu yöndeki taksimatı kişilerin evli ve bekar oluşlarına göre yapardı."

 

 

 

Siyasi Liderin Aralarında Ganimetlerden ya da Humustan Taksim Ederken Tebaasının Kalplerini Kendine Çekmesinin Müstehaplığı

 

4817- ibn Ebı Muleyke, Misver b. Mahreme'den bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (ashabına) kaftanlar dağıttı ancak Mahreme'ye bir şey vermedi. Mahreme'nin, bana: "Ey oğluml Beraber Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidelim" demesi üzerine beraberce Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. Bana: "içeri gir ve Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana çağır" dedi. Bende öyle yapınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), üstünde dağıtmış olduğu kaftanlardan bir kaftan ile dışarı çıkıp: "Bunu sana sakladım" dedikten sonra Mahreme'ye baktı ve: "Mahreme razı oldu" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari 2599; Müslim 1058; Ebu Davud 4028; Tirmizi 2818; Nesai8/205; Bak hadis no: 4818.

 

 

 

Leys b. Sa'd'ın Bu Hadisi ibn Ebi Muleyke'den işitmediğini iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

4818- Misver b. Mahreme anlatıyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (ashabına) kaftanlar dağıttı ancak Mahreme'ye bir şey vermedi. Mahreme bana: "Ey oğlum! Beraber Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidelim" dedi. Birlikte Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittik. Bana: "içeri gir ve Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana çağır" dedi. Bende öyle yapınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), üzerinde kaftanlardan bir kaftan ile dışarı çıkıp: "Bunu sana sakladım" dedi. Mahreme'ye baktı ve: "Mahreme razı oldu" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Bak hadis no: 4817.

 

 

 

Siyasi Liderin Ganimeti Müslümanlar Arasında Adil Bir Şekilde Taksim Etmesi ve Bu Taksimata itiraz Edenlere Aldırmamasının Müstehaplığı

 

4819- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Huneyn gününde Bilal'ın elbisesi içinden alıp halka dağıtıyordu. Bir adam: "Ey Muhammed! Adaletli davran" deyince. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yazıklar olsun sana! Ben adaletli davranmazsam kim davranır. Eğer ben adaletli davranmayacak olursam hüsran ve zarara uğramışım demektir" buyurdu. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Bırak ta şunun boynunu vurayım" deyince. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah korusun! Halkın benim ashabımı öldürdüğümü söylemeleri için mi! Şüphesiz ki bu zat ve arkadaşları Kur'an'ı okurlar (amma okuduk ları Kur'an) gırtlaklarından aşağı geçmez" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (ZiHilu'l-cenne 924); Şuayb: İs'nadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 3/353, 3/354; Buhari 3138; Müslim 1063; İbn Mace 172.

 

 

 

Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uyarak Siyasi Liderin Taksimat Sırasında Tebaasından Karşı Çıkanlara Tahammül Göstermesinin Müstehaplığı

 

4820- Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im'in, babasından bildirdiğine göre kendisi, Huneyn'den dönerken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber yürüyordu. Beraber yürürken bedeviler ganimetin taksimini ısrarla istemeye başladılar ve sonunda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) semure ağacının altında durdurdular. Cübbesi ağaca takılıp kalan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini durdurup: "Cübbemi verin bana! Cimri olmamdan mı korkuyorsunuz? Şayet şu gördüğünüz ağaçlar kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını size paylaştırırdım. Siz de benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhar'i'nin şartınca sahihtir. Ahmed 4/82; Buhari 3148.

 

 

 

Ganimetlerin Dağıtılmasında Deveye Karşılık Gelen Koyun (Sayısı)

 

4821- Rafi' b. Hadic der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ganimeti taksim ederken bir deveye karşılık on koyun verirdi."

 

Şu'be der ki: "Bildiğim kadarıyla bunu Said b. Mesruk'tan aynı şekilde işitmiştim." Gundar: "Bunu Süfyan'dan da işittim" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2512); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/264; Buhar'i 2507; Müslim 1968/23; Ebu Davud 2821; Tirmizi 1492; İbn Mace 3137.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Bu hadis, kesimde / kurbanda bir devenin on koyuna karşılık olacağının delilidir."

 

 

 

Yüce Allah'ın Seçilmiş Resulüne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Humusun Beşte Biri Haricinde Ganimetlerden Safiy Payını Almasına Hükmederek Ona Özel Muamelede Bulunması

 

4822- Hz. Aişe der ki: "Safiyye, safiy olarak alınan biriydi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2648); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Humusun Beşte Birisi ile Ganimetlerin Beşte Birini Tümüyle Alıkoymasının Nedeni

 

4823- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Hz. Fatıma, Ebu Bekr'e haber göndererek, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüce Allah'ın Medine ve Fedek'te kendisine fey' olarak bahşettiği mallar ile Hayber'in beşte birinden kalanlardan kendisine düşen mirasını istedi. Ebu Bekr ise: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bizler miras olarak bir şey bırakmayız. Geriye bıraktıklarımız bir sadakadır, ancak Muhammed'in ailesi bunlardan yiyebilirler" buyurdu. Vallahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sadakasından hiçbir şeyi, kendi zamanındaki halinden değiştiremem. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu mallarda ne yaptıysa, ben de aynısını yaparım" dedi ve Fatıma'ya miras olarak bir şey vermedi.

 

Fatima da bu yüzden Ebu Bekr'e gücendi ve ondan uzak durdu. Vefat edinceye kadar da onunla konuşmadı. Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra da ancak altı ay yaşadı. Vefat ettiği zaman kocası Ali b. Ebı Talib gece vakti onu defnetti. Bu konuda Ebu Bekr'den herhangi bir izin de almadı. Namazını da Ali kıldı. (Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra) Fatıma henüz hayattayken insanların Ali'ye karşı (halifelik yönünde) bir teveccühü bulunuyordu. Ancak Fatıma vefat edince Ali, insanların arasındaki itibarını yitirdi. Bu nedenle Ebu Bekr ile anlaşma ve ona biat etme yoluna gitti. Zira daha önceki altı ay boyunca ona biat etmemişti.

 

Hz. Ali, Ebu Bekr'e haber göndererek, yanlarına gelmesini ancak beraberinde kimseyi getirmemesini istedi. Zira beraberinde Ömer b. el-Hattab'ın da gelmesini istemiyordu. Onun kendilerine karşı şiddetli tutum sergilemesini biliyordu. Bunun üzerine Ömer, Ebu Bekr'e: "Vallahi, yanlarına tek başına gitmemelisini" deyince Ebu Bekr: "Bana ne yapabilirler ki? Vallahi yanlarına tek başıma gideceğim!" karşılığını verdi. Sonra Ebu Bekr yanlarına gitti. Bunun üzerine Ali b. Ebı Talib şahadet getirdi ve dedi ki: "Ey Ebu Bekr! Senin üstünlüğünü ve Yüce Allah'ın sana olan ihsanını biliyoruz. Yüce Allah'ın sana vermiş olduğu hayırlı bir şeyde seninle çekişecek değiliz. Ancak sen bu işte bize karşı zor kullandın. Oysa Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalığımızdan dolayı bizim de bu işte bir hakkımız olduğunu düşünüyorduk." Ali kendisinin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile akrabalığından ve haklarından öyle konuşmaya devam etti ki, sonunda Ebu Bekr'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

 

Sonra Ebu Bekr konuşmaya başladı ve şöyle dedi: "Canım elinde olana yemin olsun ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalarına yardım etmem, kendi akrabalarıma edeceğim yardımdan daha sevimlidir. Ancak o mallar konusunda aramızda olanlar için vallahi o konuda haktan ayrılmadım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne yaptıysa ben de aynısını yaptım." Ali de Ebu Bekr'e: "Biat için öğle vakti görüşürüz" dedi. Ebu Bekr, öğle namazını kıldırdıktan sonra minbere çıktı. Şahadet getirdi, Ali'nin durumunu, biattan geri duruşunu ve bu konudaki mazeretini zikretti ve özrünü kabul etti. Sonra Ali, istiğfar etti ve şahadet getirdi. Ebu Bekr'in bu konudaki üstünlüğünü dile getirdi. Biattan geri duruşunun sebebinin, Ebu Bekr'i çekememe veya Yüce Allah'ın ona verdiği üstünlüğü inkar etmeden dolayı olmadığını söyledi. Ve: "Ancak bu konuda bizim de bir hakkımızın olduğunu düşündük. Ama bu konuda bize zor kullanılınca gücendik" dedi. Bu açıklaması üzerine Müslümanlar sevindiler ve:

"Doğrusunu yaptın" dediler. Ali bu olaya iyilikle yaklaştığı için insanlar da onu iyi bir şekilde karşıladılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2630); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 1/9, 1/10; Buhari3711, 3712; Müslim 1759/52; Ebu Davud 2968, 2969; Nesai 7/132.

 

 

 

Siyasi Liderin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (Soyundan) Akrabalarına Zikrettiğimiz Paylarını Ödemesi Gerekmesi

 

4824- Yezıd b. Hürmüz'ün bildirdiğine göre (Haricilerin başkanı) Necdet el-Haruri ve ibnu'z-Zübeyr olayları zamanında ibn Abbas'a bir mektup yazarak, ganimetten Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabalarının payının kime verileceğini sordu. ibn Abbas: "Bu pay, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) akrabaları olan bizim hakkımızdır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bunu akrabaları arasında taksim etti. Hz. Ömer de bize bir şeyler vermek istedi ama biz kabul etmedik" karşılığını verdi. Hz. Ömer, evlenecek olanlara yardım etmeyi, borçlu alanlarının borcunu ödemeyi ve fakirlerine yardım etmeyi teklif etmiş ve bundan daha fazla vermeyeceğini söylemişti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2641); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 1/320; Müslim 1812/137, 1812/138; Ebu Davud 2982; Nesai 7/128,7/129.

 

 

 

Müslümanların Düşmanlardan Elde Ettikleri Mallardan Günlük Tüketilen Yiyecekler Dışında Kalan Kısmın Humusunun Alınması

 

4825- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir orduyu savaşa gönderdi ve bu ordu ganimet olarak (sadece) yemekle bal elde etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ganimetten beşte bir hisse almadı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2420). Ebu Davud 2701.

 

 

 

Müşriklerden Ele Geçirilen Ganimetlerden Yüce Allah'ın Beşte Biri Almayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Mubah Kılması

 

4826- Eba Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hangi beldeye gider de orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadır. Hangi belde de Allah'a ve Resulüne isyan ederse, o beldenin beşte biri Allah'a ve Resulü'ne aittir. Sonra (geri kalanı da) sizindir.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2680); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/317; Müslim 1756; Ebu Davud 3036.

 

 

 

Siyasi Liderin Humusun Beşte Birinden Müellefe-i Kuluba Vermesinin Müstehaplığı 194

 

4827- Rafi' b. Hadic der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Süfyan b. el-Haris'e yüz deve, Ebu Süfyan b. Harb'a yüz deve, Akra' b. Habis'e yüz deve, Uyeyne b. Hısn'a yüz deve, Abbas b. Mirdas'a ise bundan daha az verdi. Bunun üzerine Abbas b. Mirdas dedi ki: "Benim ve atım Ubeyd'in hissesini Uyeyne ve Akra' arasında mı paylaştırıyorsun? 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1060/138.

 

 

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Vasfettiğimiz Şekilde Müellef-i Kulaba Vermesinin Nedeni

 

4828- Savfan b. Umeyye der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlardan en çok sevmediğim iken Huneyn günü ganimet mallarından o kadar verdi ki insanlardan en çok sevdiğim kimse oldu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/401, 6/465; Müslim 2313; Tirmizi 666.

 

 

 

Siyasi Liderin Hoş Karşılamayanları işitmesine Rağmen Humusun Beşte Birinden Müellef-i Kulaba Vermesinin Müstehaplığı

 

4829- Abdullah b. Mes'ud anlatıyor: Huneyn Savaşı ganimetlerini taksim ederken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı kişilere diğerlerinden fazla hisse verdi. Akra' b. Habis'e yüz deve, Uyeyne b. Hısn'a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Bunun üzerine bir adam:

 

"Vallahi bu taksimde hakkaniyet yoktur, Allah rızası da gözetilmemiştir" dedi. Ben de: "Allah'a yemin ederim ki bunu ben Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyleyeceğim" dedim. Gidip adamın söylediklerini anlattım.

Bunun üzerine, kızgınlığından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yüzü değişti.

 

Sonra şöyle cevap verdi: "Allah ve Resulü de adil davranmaz ise, hiç kimse adil davranamaz." Daha sonra da şöyle buyurdu: "Allah, Musa'ya rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithama maruz kalmıştı da sabretmişti."

 

Abdullah ekledi: Bundan sonra Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hiç bir söz götürmem, dedim 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3175); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/411, 1/441; Buhari 3150; Müslim 1062/140.

 

 

 

Siyasi Liderin Müslümanlara Kefil Olanlara Humus Malından Yardımcı Olmasının Gerekliliği

 

4830- Kabisa b. el-Muharik el-Hilali der ki: Kavmimden birine kefil olmuştum. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Kavmimden birisine kefil oldum. Bana bu konuda yardım eder misin?" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tamam bunu senin için karşılarız. Zekat develeri geldiğinde kefil olduğun meblağı sana öderiz" dedi ve şöyle devam etti: "Ey Kabisa! Dilenmek ancak üç kişi için helal olur. Birilerine kefil olup zor durumda kalan kişi, kefil olduğu meblağı ödeyene kadar dilenebilir, ödedikten sonra da dilenmeyi bırakır. Yine felakete maruz kalıp kavminden aklı başında üç kişinin fakir düştüğüne şahadet etikleri kişi, geçimini sağlayacak kadar dilenebilir. Maddi gücünü kazandıktan sonra da dilenmeyi bırakır. Yine kıtlığa maruz kalan kişi de, geçimini sağlayacak kadar dilenebilir. Maddi gücünü kazandıktan sonra da dilenmeyi bırakır. Bu durumlar dışında dilenmek suretiyle elde edilen kazanç haramdır, ey Kabisa."

Son cümleyi üç defa tekrar etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 3395, 3396.

 

 

 

Siyasi Liderin Savaş ve çatışmada Bulunmuş Olan Kölelere Humusun Beşte Birinden Vermesinin Mubahlığı

 

4831- Abi'l-lahm'in azatlısı Umeyr der ki: Ben köle iken Huneyn savaşında bulundum. Savaş sonrası: "Ey Allah'ın Resulü! Benim payım ne olacak?" dediğimde bana bir kılıç verip: "Onu kuşan" buyurdu. Onun yanında bana ev eşyalarından da birkaç (hediye) eşya verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2440); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih Ahmed 5/223; Ebu Davud 2730; Tirmizi 1557; İbn Mace 3855; Darimi 2/226.

 

 

 

Siyasi Liderin Müfrezeye Katılanlara Ganimet Hisselerinden Hariç Fazladan Kendi Humusundan Vermesinin Müstehaplığı

 

4832- ibn Ömer bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), benim de içlerinde bulunduğum bir müfreze gönderdi ve ganimet ele geçirdik. Taksimatta bana on iki deve düştü. Bize nefel olarak birer deve de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 7448); Şuayb: İsnadı kavidİr. Ahmed 2/10, 2/55, 2/62,2/80; Buhari4338; Müslim 1749/37; Ebu Davud 2741, 2742, 2743, 2745; Bak hadis no: 4833,4834.

 

 

 

Siyasi Liderin Malum Bir Şey için Çıkmış Müfrezeye Onlara Paylaştırılan Ganimet Hisselerinden Hariç Humusun Beşte Birinden Vermesinin Mubahlığı

 

4833- ibn Ömer bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Necd tarafına bir müfreze gönderdi; Abdullah b. Ömer de içlerindeydi. Ganimet olarak birçok deve ele geçirdiler. Her birinin payı on iki deveye ulaştı. Onlara nefel olarak birer deve de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2450); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/450; Ahmed 2/62, 2/112; Buhari 3134; Müslim 1749/35; Ebu Davud 2744; Darimi 2/228; Bak hadis no: 4832.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vasfettiğimiz Fiili Terketmesi

 

4834- Nafi' bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aralarında Abdullah b, Ömer'in de bulunduğu bir müfrezeyi Necd tarafına gönderdi, Her kişinin payı on iki deve idi. Sonra da nefl olarak her kişiye birer deve daha verildi. Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha sonra (komutanın yapmış olduğu) bu taksimi değiştirmedi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2450); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 1749/36; Ebu Davud 2744; Bak hadis no: 4832, 4833.

 

 

 

Siyasi Liderin Zor Zamanlarda Çıkardığı Müfrezeye Hem Gidişte, Hem de Dönüşte Humusun Beşte Birinden Nefel Olarak Belli Bir Miktar Vermesinin Müstehaplığı

 

4835- Reca b, Ebı Seleme der ki: Amr b. Şuayb ile Süleyman b, Musa'nın nefel'den bahsettiklerini işittim. Amr: "Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra nefel yoktur" deyince, Süleyman b. Musa dedi ki: Taif'te kuru üzüm yemek seni (bu konuda bilgi sahibi olmanı) engelledi. Mekhul, Ziyad b. Cariye el-Lahmi'den, o da HabTb b. Mesleme el-Fihri'den şöyle nakleder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Huneyn savaşına çıktığımızda) başlangıçta ganimetin beşte birini kaldırdıktan sonra, kalanın dörtte birini (savaşanlara) nefel olarak dağıttı. Dönüşte ise beşte birini kaldırdıktan sonra, kalanın üçte birini nefel olarak dağıttı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2455); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/160; Ebu Davud 2748,2749,2750; İbn Mace 2853.

 

 

 

Siyasi LIderin Savaşta çarpışma Anında Öldürülenin Şahsi Eşyalarının Öldürene Ait Olacağını Söylemesinin Müstehaplığı

 

4836- Enes b. Malik, Huneyn günü Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir kafiri öldürürse eşyaları onu öldürenindir" buyurduğunu söyledi. Ebu Talha o gün yirmi kişiyi öldürdü ve eşyalarını aldı. Ebu Katade: "Ey Allah'ın Resulü! Bir adamın boyun damarına vurup öldürdüğümde üzerinde bir zırh vardı. O zaman onu alma imkanım olmamıştı" deyince, bir adam: "Onu ben aldım. Onu (Ebu Katade'yi) razı et ve zırhı bana ver" dedi. Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey istendiğinde mutlaka istenilen şeyi verir ya da susardı. Bu durum üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susmuştu. Ömer b. el-Hattab: "Vallahi! Allah onu aslanlarından birinden alıp sana vermez" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve: "Ömer doğru söyledi" buyurdu.

.

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2431); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 4838, 4841.

 

 

 

Öldüren Kişinin Delili Varsa Öldürdüğü Düşmanın Şahsi Eşyalarını (Ganimet Olarak) Alabilmesi

 

4837- Ebu Katade el-Ensari anlatıyor: Huneyn yılında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte (savaşa) çıkmıştık. Düşmanla karşılaştığımızda Müslümanlardan (bozguna uğrayıp) yerlerini terk edenler olmuştu. O sırada müşriklerden bir kişinin müslümanlardan birini altına aldığını gördüm. Bunun üzerine hemen arkasından dolanıp yanına geldim ve kılıçla boyun damarına bir darbe vurdum. Bu kişi bana dönerek yakalayıp öyle bir sıktı ki o anda ölümün kokusunu hissettim. Sonra (aldığı darbeden dolayı) ölünce beni bıraktı. Sonra Ömer b. el-Hattab'ın yanına gelerek: "Bu insanlara ne oluyor (bozguna uğramışlar)!" dediğimde: "Allah'ın işidir" karşılığını verdi. (Bozguna uğrayan) insanlar geri  dönünce, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim birini öldürür ve onu öldürdüğüne dair bir delili olursa ölenin eşyaları kendisinin olur" buyurdu.

 

Ben de ayağa kalkıp: "Kim bana şahitlik edecek?" dedim ve geri oturdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikinci defa aynı şeyi söyleyince, ben yine ayağa kalkarak: "Kim bana şahitlik edecek?" dedim ve geri oturdum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncü defa aynı şeyi söyleyince, ben yine ayağa kalktım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Katade! Sana ne oluyor?" diye sorunca durumu kendisine anlattım. Oradakilerden bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! Doğru söylemektedir. Ölen bu kişinin eşyaları da benim yanımdadır. Bu eşyalardan bir kısmını kendisine vererek onu razı et" dedi. Ebu Bekr: "Hayır, vallahi olmaz. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah yolunda savaşan Allah aslanlarından bir aslanın hakkını alarak öldürdüğü kişinin eşyalarını sana verecek değildir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledi, eşyaları ona ver" buyurdu. Bunun üzerine adam eşyaları bana verdi. (O eşyalar içinde olan) zırhı sattım ve parasıyla Seleme oğullarının bölgesinde bir bahçe aldım. islam'da ilk edindiğim mal da bu oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 4805.

 

 

 

Zikredildiği Gibi Ebu Katade'nin Başlangıçta Öldürdüğü Düşmanın Şahsi Eşyalarını Alamama Nedeni

 

4838- Enes b. Malik der ki: Hevazin, Huneyn günü koyunları ve develeriyle gelip iki saf halinde durdular. Maksatları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı çok görünmekti. Müslümanlarla müşrikler karşılaşınca Müslümanlar Allah'ın demiş olduğu gibi kaçmaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'ın kulu ve Resulüyüm" dedi. Kılıç vurmadan ve mızrak atmadan (savaşmadan) Allah düşmanları hezimete uğrattı. O gün Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir kafıri öldürürse eşyaları onu öldürenindir" buyurdu. Ebu Talha o gün yirmi kişiyi öldürdü ve eşyalarını aldı. Ebu Katade: "Ey Allah'ın Resulü! Bir adamın boyun damarına vurup onu öldürdüm. Üzerinde bir zırh vardı. O zaman onu alma imkanım olmamıştı. Onu kimin aldığına bir baksan" deyince, bir adam  kalkıp: "Ey Allah'ın Res0lü! Onu ben aldım. Onu (Ebu Katade'yi) razı et ve zırhı bana ver" dedi. Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey istenildiğinde mutlaka istenilen şeyi verir ya da susardı. Bu durum üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susmuştu. Ömer b. el-Hattab: "Hayır vallahi. Allah onu aslanlarından birihe fey' olarak vermişken onu alıp sana vermez" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve: "Ömer doğru söyledi" buyurdu.

 

Ebu Talha, Ümmü Süleym'e rastladığında elinde bir hançer vardı ve: "Ey Ümmü Süleym! Bu sendeki de nedir?" diye sorunca: "Bunu, müşriklerden birisi bana yaklaşırsa, onunla karnını deşmek için aldım" karşılığını verdi. Ebu Talha: ''Ey Allah'ın Resulü! Ümmü Süleym'in ne dediğini işitiyor musun?" deyince, Ümmü Süleym: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim dışımızda seni bırakıp kaçan Tuleka'yı (Mekke'nin fethi esnasında çaresizlikten dolayı iman edenleri) öldür" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ümmü Süleym! Şüphesiz Allah kafi geldi ve iyi yaptı" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2431); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/114, 3/190, 3/279; Müslim 1809; Ebu Davud. 2718; Bak hadis no: 4836.

 

 

 

Müşriklerin Casusunu Savaş Meydanı Dışında Öldürenin Onun Şahsi Eşyalarını Alması

 

4839- İyas b. Seleme b. el-Ekva', babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından bir adam kalkıp gitti. Onun müşriklerden bir casus olduğu haber verilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim onu öldürürse kişisel eşyaları da onun olur" buyurdu. Onun peşine düşüp yakaladım ve öldürdüm. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O adamın şahsi eşyalarını bana verdi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2383); Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed 4/50, 4/51; Buhari3051; Ebu Davud 2653; İbn Mace 2836; Bak hadis no: 4843.

 

 

 

İnsanlardan Bir Alime Birini Öldürmekte Ortak Olan İki Kişiden Ölenin Şahsi Eşyalarını İkisinden Birini Vermekte Siyasi Liderin Muhayyer Olduğu İzlenimi Veren Haber

 

4840- Abdurrahman b. Avf der ki: Bedir günü safta dururken sağıma ve soluma baktığımda Ensar'dan henüz genç olan iki kişinin arasında durduğumu fark ettim ve bunlardan daha güçlülerinin arasında durmuş olmayı temenni ettim. Bunlardan biri beni dürtüp: "Amcacığım! Ebu Cehil'i tanıyor musun?" diye sordu. Ben: "Evet, ondan ne istiyorsun yeğenim?" karşılığını verince: ''Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sövdüğünü öğrendim. Canım elinde olana yemin ederim ki, onu görürsem ikimizden eceli daha çabuk gelecek olanımız ölünceye kadar kendisinden ayrılmayacağım" dedi. Diğeri de aynı şeyi söyledi. Ben bunlara hayret ettim, bu sırada Ebu Cehil'in insanlar arasında dolaştığını gördüm ve: "Görüyor musunuz? işte biraz önce sorduğunuz adamınız budur" dedim. Onlar da kılıçlarını çekerek hemen saldırarak vurup yere yıktılar ve öldürdüler. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip onu öldürdüklerini bildirdiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu hanginiz öldürdünüz?" diye sorunca, diye sordu. ikisi de: "Ben öldürdüm" diye cevap verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kılıçlarınızın üzerindeki kanları sildiniz mi?" diye sorunca: ''Hayır" cevabını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikisinin kılıcına baktı ve: ''Her ikiniz de onu öldürmüşsünüz" buyurup Ebu Cehil'in üzerindeki eşyaları ğanimet olarak Muaz b. Amr b. el-Cemuh'a vermeye hükmetti. Bu gençler, Muaz b. Amr b. el-Cemuh ve Muaz b. Afra idi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 229); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/192,1/193; Buhari 3141; Müslim 1752.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadis hocalarımızdan bir gruba, iki kişi tarafından öldürülen kişinin eşyalarının kime verileceği konusunda kararın siyasi lidere ait olduğunu, siyasi liderin bu eşyaları ikisi arasından istediğine verebileceğini düşündürtmüştür. Biz de bir süre bu görüşte olduk. Ancak iyice düşündüğümüz de gördük ki bu kıssa Bedir savaşında gerçekleşmişti. O zamanlarda öldürülen kişinin eşyaları onu öldürene ait sayılmıyordu. Bu yüzdendir ki iki kişi tarafından öldürülen kişinin eşyalarının kime verileceği konusunda kararı siyasi lider veriyordu. Ebu Cehil'in eşyaları konusunda da ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapmış ve eşyalarını Muaz b. Amr b. el-Cemlih'a vermişti. Oysa onu Muaz b. Amr b. el-Cemlih ile Muaz b. Afra birlikte öldürmüşlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Birini öldüren kişi onun eşyalarını alır" sözünü ise Huneyn savaşında söylemiştir. Huneyn savaşı da Bedir savaşından yedi yıl sonra yapılmıştır. İki kişi birini öldürdüğü zaman eşyalarını ikisinin alması buna dayanmaktadır.

 

 

 

İlimde Yetkin Olmayana Önceki iki Hadise Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

4841- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Huneyn gününde: "Kim bir kafiri tek başına öldürürse onun şahsi eşyaları onu öldürenindir" buyurdu. (O gün) Ebu Talha yirmi bir kişinin eşyaları ile geldi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2430; el-İrva' 1221); Şuayb: İsnadı hasendir. Bak hadis no: 4836.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Kim bir kafiri tek başına öldürürse onun şahsi eşyaları onu öldürenindir" sözü ile "Birini öldüren kişi onun eşyalarını alır" sözü aynı anlama gelmektedir. Savaşta kişi birini tek başına öldürmüşse ölenin eşyaları sadece onun olur. Birkaç kişi bir araya gelip birini öldürmüşlerse de ölenin eşyaları aralarında paylaştırılıro Çünkü tek bir kişinin öldürmesinde bulunan illet, birkaç kişinin öldürmesinde de mevcuttur. Bu bakımdan bir kişinin öldürmesi ile birkaç kişinin öldürmesinde hüküm aynıdır.

 

 

 

Verilmemiş Olsa da Selebin Öldüren Kişiye Ait Olması

 

4842- Avf b. Malik bildiriyor: Tebuk gazvesinde yardımcı kuvvet askerlerinden biri bize yoldaşlık etmişti. Bizanslı askerlerden biri de orada pusu kurarak müslümanlara saldırıp duruyordu. Yardımcı kuvvetlerden olan asker onu öldürmek için bir kayanın ardında pustu. Bizanslı o adam oradan geçince üzerine saldırıp atının ayak sinirlerini kesti. Adam attan sırtüstü düşünce kılıcıyla saldırıp onu öldürdü. Adamın atının eyerini, dizginlerini, kılıcını, kuşağını ve diğer silahlarını aldı. Daha sonra bu adamdan aldığı altın ve mücevherlerle Halid b. el-Velid'e gitti. Halid bunlardan bir kısmını alırken kalanını ona nefl olarak bıraktı. Ona: "Ey Halid! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), öldürülen kişinin eşyalarının öldüren kişiye ait olduğuna dair hükmünü bilmiyor musun?" dediğimde, Halid: "Biliyorum, ama aldığı eşyaları çok buldum" karşılığını verdi. Bunun üzerine ona: "Vallahi bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlatacağım!" dedim.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına döndüğümüzde bu olayı anlattım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Halid'i çağırdı ve gönüllü kuvvet askerinden aldıklarını ona vermesini emretti. Halid bu emri yerine getirmek üzere giderken ona: "Ey Halid! Nasıl, dediğimi yaptım değil mi?" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu duyunca kızdı ve: "Ey Halid! Ona bir şey verme ve yanıma gel" buyurdu. Sonra da: "Başınıza atadığım komutanları bana bıraksanıza! Onların başarılarına ortak olur, ama başarısızlıklarının sorumluluğunu onlara bırakırsınız" buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Ey Halid! Ona bir şey verme" sözünü sadece o an için söylemiştir. Yoksa daha sonra emrederek adamdan aldığını kendisine iade ettirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2432); Şuayb: İsnadı Sahihtir. Ahmed 6/27, 1/28; Müslim 1753/44; Ebu Davud 2719.

 

 

 

Öldürülen Kişi Savaşmış Olsa da, Kaçmış Olsa da Eşyalarının Onu Öldüren Kişiye Ait Olması

 

4843- iyas b. Seleme b. el-Ekva', babasının şöyle dediğini bildiriyor: ''Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hevazin savaşında bulunduk. Biz öğle yemeği yerken kırmızı bir erkek deve üzerinde bir adam geldi. Devenin yan tarafından (yükün içinden) deriden yapılmış bir ip çıkardı ve devesini bağladı. Sonra yanımıza gelip oturdu ve yemekten yedi. Etrafına bakındığında bineklerin az ve insanların çoğunun yaya olduğunu gördü. Sonra kalkıp devesine bindi ve koşturarak gitti. Meğerse kafirlerin öncüsü imiş. Eslem'den de bir adam boz devesine bindi ve onun peşine düştü.

 

İyas dedi ki: Ben de arkasından koşarak çıktım ve kendisine yetiştim. Deve dizini yere koyunca kılıcımı çekip boynunu vurdum. Sonra deveyi yüküyle birlikte çekip getirdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerle birlikte beni arşıladı ve: "Onu kim öldürdü?" diye sordu. Kendisine: "ibnu'l-Ekva' " denilince: "Bütün eşyaları senindir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elban)': Sahih (Sahih Ebu Davud 2384); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/46, 4/49, 4/50, 4/51; Müslim 1754; EbU Davud 2654; Bak hadis no: 4839.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Bu türde bir hadisin hükmünü iyice incelememiz halinde birçok sünnet için de geçerli olacağım görürüz. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'ın Kitab'ındaki buyrukların muradım hem sözlü, hem fiili olarak açıklıyordu. Ancak bu yönde yaptığımız açıklamalar böylesi bir incelemeye gerek bırakmayacak kadar zengin bir içeriğe sahiptir."

 

 

 

Selebin Beşte Bir Kapsamı Dışında Olması

 

4844- Avf b. Malikin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selebden beşte bir (humus payı) almazdı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2433); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 6/26; Ebu Davud 2721. 

 

 

 

Savaşta Düşmana Malını Kaptıran Kişinin Müslümanların Zaferinden Sonra Şayet Bu Mal Ganimet Malları Arasına Karışmamış Aynıyla Duruyorsa Onu Almasının Mubahlığı

 

4845- Nafi der ki: ibn Ömer'in atı kaçmış ve düşmanların eline geçmişti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında müslümanlar onları yenince, ibn Ömer'in atı kendisine geri verildi. Yine bir kölesi Bizanslıların yanına kaçmıştı. Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra müslümanlar Bizanslıları yenince Halid b. el-Velid köleyi yine ibn Ömer'e verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/452; Buhari 3068; Ebu Davud 2699; İbn Mace 2847.

 

 

 

Gebe Olan Esirle Doğumunu Yapana Dek ilişki Kurmanın Yasaklanışı

 

4846- Ebu Sa'lebe el-Huşenı bildiriyor: "Hayber'in fethinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), doğum yapana kadar hamile olan esir kadınlarla ilişkiyi yasakladı."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Ganimete Hıyanet