Sahih İbn Hibban |
SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Cihadın Farz
Oluşu
Kişinin Allah Düşmanı
Kafirlere Karşı Cihad Etmesi Gerektiği Gibi Günahları Kendisine Güzel Gösteren
Şeytanlara Karşı da Cihad Etmesinin Gerekliliği
4706- Fadale b. Ubeyd'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mücahid kişi, Allah için canıyla cihad edendir."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
6/20, 6/22; Tinnizi 1621; Bak hadis no 4862.
Cihad Türlerinden Birisi
Sayıldığından Dolayı Müslümanın Müşrikleri Hicvetmesinin Mubahlığı
4707- Abdurrahman b.
Ka'b b. Malik, babasından şöyle nakleder: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Şiir hakkında ayetler indirildi"
dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müminler
kılıçlarıyla ve dilleriyle cihad etmektedirler. Canım elinde olana yemin olsun
ki, sanki (şiir okumakla) onlara (düşmanlara) ok atıyorsunuz" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/456; Bak hadis no: 5786.
Cihadı ve Allah'ın
Düşmanları Olan Kafirleri Öldürmeyi Teşvik Etmenin Emredilmesi
4708- Enes,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
''Müşriklere karşı eliniz ve dilinizle cihad ediniz.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2262); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/251; Ebu Davud 2504; Darimi 2/213.
Kafir Olan Allah'ın
Düşmanlarıyla Savaşmak için En Azından Atış Talimi Yaparak Kuvvet Hazırlamanın
Gerekmesi
4709- Ukbe b. Amir der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara karşı gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın ..''(Enfal 60) ayetini
okuduktan sonra: "Bilin ki bu kuvvet, atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet,
atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet, atıcılıktır!" buyurduğunu işittim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 227; Tahricu
Fıkhi's-sire 210); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/156, 4/157;
Müslim 1917; Ebu Davud 2514; Tirmizi 3083; İbn Mace 2813; Darimi 2/204.
Cihadın Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye Gelişinden Sonra Farz Kılındığını
iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber
4710- ibn Abbas der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den çıktığı zaman Ebu Bekr:
"Nebilerini (yurdundan) çıkardılar. Biz Allah için varız ve mutlaka ona
döneceğiz, onlar helak olacaktır" dedi. "Haksızlığa uğratılarak
kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmalarına izin verilmiştir.
Allah onlara yardım etmeğe mutlaka Kadir'dir" (Hac 39) ayeti nazil olunca
bunun gerçekleşeceğini anladım. ibn Abbas ekledi: Bu ayet, savaşı çatışma
konusunda inen ilk ayettir.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 1/216; Tirmizi 3171; Nesai 6/2.
Yeteri Kadar Cihad Eden
Kişi Bulunsa Dahi Kişinin Tarlası ve Diğer işlerini Islah Etme Bahanesiyle
Cihadı Terketmemesinin Gerekliliği
4711- Kinde kabilesinin azatlısı
Eslem Ebu imran anlatıyor: Biz Bizans şehrinde idik. Üzerimize Rum ordusundan
büyük bir birlik gönderilince Müslümanlar da aynısı -veya- daha fazlasını
onların üzerine gönderdi. Mısır ahalisinin komutanı Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sahabisi Ukbe b. Amir'di. Müslümanların içinden bir kişi
Bizans ordusunun üzerine saldırdı ve aralarına girdi. Bunun üzerine
Müslümanlar: "Sübhanallah! Kendini elinle tehlikeye atıyorsun" diye
çağırmaya başladılar. Ebu Eyyub el-Ensarı kalkıp: "Ey insanlar! Siz bu
ayeti bu şekilde tevil ediyorsunuz. Bu ayet Ensar topluluğu hakkında inmiştir.
Yüce Allah islam dinini aziz kılıp yardım ettiğinde biz birbirimize
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gizli olarak: ‘‘Mallarımız
kayboldu ve Allah islam'ı aziz kılıp yardımcılarını çoğalttı. Biz mallarımızı
koruyup kaybettiğimiz malları telafi edelim’‘ dedik. Yüce Allah dediklerimize
cevap olarak Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allah yolunda sarf
edin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın, işlerinizi iyi yapın.
Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever’‘ (Bakara 195) ayetini indirdi. Burada
tehlike, savaşı bırakıp mallarımızı düzene koyarak iyi yapmaya
çalışmaktı." Ebu Eyyub, Bizans topraklarında defnedilinceye kadar Allah
yolunda savaştı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 13);
Şuayb; İsnadı sahihtir. EbU Davüd 2512; Tirınizi 2972.
Yüce Allah'ın, Maruz
Kaldıkları Bir Ziyandan Dolayı Oturup Onun Yolunda Cihada Çıkamayanların
Mazeretlerini Kabul Etme Lütfunda Bulunması
4712- Asım b. Kuleyb,
babasından, o da dayısı Feletan b. Asım'dan naklediyor: Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyorduk ve Allah ona vahiy indirdi.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy indiği zaman gözleri açık bir
şekilde dalar, Allah'tan gelecek vahye kalbi ve kulağıyla pür dikkat kesilirdi.
Böyle olunca da vahiy geldiğini anlardık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) katibe:
"Yaz" deyip:
"İnananlardan ile mal ve canlarıyla cihad edenleri, mertebece yerlerinde
oturanlardan üstün kılmıştır''(Nisa 95) ayetini yazdırdı. Bunun üzerine ama bir
adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim suçumuz nedir?" dedi. Bunun
üzerine Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy inmeye başladı. Biz
amaya: "(Allah) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy
indiriyor" deyince, kör kendisi hakkında bir şey iner korkusuyla ayağa
kalkarak: "Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öfkesinden
Allah'a sığınırım" diyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katibe:
"Yaz" dedi ve:
" ... özürsüz olarak ...''(Nisa 95) ayetini yazdırdı.
[Tahric:] Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı
kavıdir.
Onun Sebebiyle Yüce
Allah'ın Bu Ruhsatı indirdiği Kör Şahsın ismi
4713- Zeyd b. Sabit der
ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katiplik yaparken bana:
"Müminlerden yerlerinde oturanlar ile cihad edenler bir değildir"
(Nisa 95) ayetini yaz" buyurdu. Bu sırada Abdullah b. Ümmü MektUm gelip:
"Ey Allah'ın
Resulü! Allah yolunda cihad etmek istiyorum ama ben göremeyen, kör birisiyim.
Nasıl olacak peki?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber'i (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) oturduğu yerde vahiy bürüdü. Onun baldırı benim baldırımın
üzerindeydi. O kadar ağırlaştı ki baldırımın kırılacağından korktum. Kendine
geldiğinde bana: "Müminlerden özürlü olmaksızın oturanlar ile Allah
yolunda cihad edenler eşit değildir''(Nisa 95) şeklinde yaz" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed
5/184; Buhari 2832; Ebu Davud 2507; Tirmizi 3033; Nesai 6/9.
Hasta Olduğu için
Gidemeyen ile Yerine Cihada Gönderdiği Kimsenin Sevapta Ortak Olmaları
4714- Cabir der ki: Biz
bir gazvedeyken Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Medine'de öyle adamlar var ki sizinle birlikte (gazvede) bulundular.
Ancak onları hastalıkları (sizinle birlikte çıkmaktan) alıkoydu."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed
3/341; Müslim 1911; İbn Mace 2765.
4715- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), düşman eline geçer endişesinden dolayı
Kur'an'la düşman topraklarına yolculuğa çıkmayı yasakladı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2349); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/446; Ahmed 2/7,
2/63; Buhari 2990; Müslim 1869/92; Ebu Davud 2610; İbn Mace 2879; Bak hadis no:
4716.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
4716- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), düşman eline geçer endişesinden
dolayı Kur'an'la düşman topraklarına yolculuğa çıkmayı yasakladı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2349); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/128; Bak hadis no:
4715.
Ebu Hatim der ki:
"Düşman eline geçer endişesi" ifadesinden açık bir şekilde anlıyoruz
ki düşmanların sayıca az ve güçsüz, Müslümanların da sayıca fazla ve güçlü
olduğu durumlarda, kişi elinde Kur'an'la çıktığında ordunun ortasındayken onun
düşman eline geçmeyeceğinden emin olabiliyorsa bu durumda Kur'an'la yolculuğa
çıkması mubah olmaktadır. Bunun aksi olan durumlarda ise kişinin yanında
Kur'an'la kafirlerin bölgesine yolculuk etmesi caiz olmaz.
Orduların ve Sahabenin
Hayırlısının Vasfı
4717- ibn Abbas, Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Dostluk grubunun en hayırlısı dört, askeri birliklerin en hayırlısı
dörtyüz, ordunun en hayırlısı dört bin kişi olanıdır. On iki bin kişilik bir
ordu az oldukları için yenilmezler.''
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu's-sahiha 986);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/294; Ebu
Davud 2611; Tirmizi 1555; Darimi 2/215.
Siyasi Liderin Özellikle
Onlardan Akrabalarını Olmak Üzere Yardımcılarını Teşvik Etmesi
4718- Enes b. Malik'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü Ensar'dan yedi,
Kureyş'ten de bir kişi ile beraber müşrikler tarafından etrafları sarıldığında:
"Kim bunları üstümüzden geri savacak ve Cennette arkadaşım olacak?"
buyurdu. Ensar'dan bir adam hamle yaptı ve ölene kadar savaştı. Bir daha
aynısını söyleyince bir başkası kalkıp ölene dek savaştı. Yedi kişi öldürülene
kadar bu böyle devam etti. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Arkadaşlarımıza hiç de insaflı davranmadık. Allahım! Sen dilersen
yeryüzünde sana ibadet edilmez" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 3/286; Müslim 1789.
Namazı ilk Vaktinden
Geciktirecek Olsa Bile Siyasi Liderin Aynı Zamanda insanları Savaşa Çıkmak için
Teşvik Etmesinin Mubahlığı
4719- ibn Ömer der ki:
Ahzab gazvesinden döndüğünde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize:
"Sakın kimse öğleyi Benu Kureyza'dan başka bir yerde kılmasın!" diye
seslendi. Fakat bazı insanlar vaktin geçmesinden korkarak namazı Benü
Kureyza'dan başka yerde kıldılar. Diğerleri ise: "Vakti geçirsek bile biz
namazımızı ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrettiği yerde
kılarız'' dediler. Ama Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), iki fırkadan
hiç bir kimseyi azarlamadı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 946; Müslim 1770.
Siyasi Liderin Allah'ın
Düşmanları Olan Kafirlerle Savaşmak için Tebaasından Birinden Ödünç Silah
Almasının Mubahlığı
4720- Ya'la b. Umeyye
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: ''Elçilerim sana
geldiği zaman onlara otuz deve veya otuz zırh ver ya da sağla!" buyurdu.
Ben de: ‘‘(Sağlam kalırsa) geri verilmek üzere ariye olarak mı (vereyim), ey
Allah'ın Resulü!’‘ dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
''Evet!" buyurdu.
[Tahric:] Elbaani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 630);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/222; Ebu
Davud 3566.
Düşmanlarla Karşılaşacağı
Zaman Siyasi Liderin Müslümanlarla İstişare Edip Onların Görüşlerini Sormasının
Müstehaplığı
4721- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir'e gittiği zaman halka danıştı.
Ebu Bekr görüşünü söyleyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine
halkın görüşünü sordu. Ömer görüşünü söyleyince Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona da bir şey demedi. Ensar: "Ey Ensar topluluğu!
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizin görüşünüzü soruyor"
deyince, Ensar'dan bir adam: "Biz, israil oğullarının Hz. Musa'ya: ‘‘Sen
ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız’‘ (Maide 24) dediği gibi
demeyeceğiz, Seni hak olarak gönderene yemin ederiz ki; bineğini
Berku'l-Gımad'a sürmüş olsan yine de peşinden geliriz" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahihi Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/105, 188i Bak hadis no: 4722.
Anlatılan Şeyleri
Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söyleyen Ensarlının Adı
4722- Enes'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü halk
ile istişare edince, Ebu Bekr görüşünü söyledi, ama Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. Sonra Hz. Ömer de görüşünü söyledi,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan da yüz çevirdi. (Ensar adına)
Sa'd b. Ubade: "Bizim görüşümüzü mü istiyorsun, ey Allah'ın Resulü?
Atlarımızı denize sürmemizi istesen tereddütsüz süreriz. (Yemen yönünden
Mekkelye beş günlük bir yol uzaklığında olan) Berku'I-Gimad'e sürmemizi
istersen tereddütsüz oraya da süreriz'' dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeyi topladı ve yola çıkıp Bedir'de
konakladı. Kureyşlin, aralarında Benı Haccac'ın siyahi kölesinin sürdüğü su
taşıyan develeri geldi. Sahabe onu yakaladı. Sahabe ona: ''Ebu Süfyan nerede?
Onu nerede bıraktın?" diye sordular. O ise: "Vallahi, Ebu Süfyan
hakkında bilgim yoktur. Ama Ebu Cehil b. Hişam, Utbe b. Rabia, Şeybe b. Rabia
ve Umeyye b. Halef gelen halkın arasındadır" diyordu. O böyle deyince onu
dövüyorlar, bunun üzerine o: "Size Ebu Süfyan ile ilgili bilgi
vereceğim" diyordu. Onu bırakıp Ebu Süfyan ile ilgili sorduklarında yine:
''Vallahi Ebu Süfyan
hakkında bilgim yoktur. Ama Kureyşliler geldiler.
Aralarında Ebu Cehil,
Utbe b. Rabla, Şeybe b. Rabia ve Umeyye b. Halef geldiler" diyordu. Bu
sırada namaz kılan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince:
"Canım elinde olana yemin olsun ki, adam doğru söyleyince dövüyorsunuz,
yalan söyleyince de bırakıyorsunuz. işte Kureyş Ebu Süfyan'ı korumak için
gelmiş" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şurası
yarın falanın düşeceği yerdir. Şurası da yarın falanın düşeceği yerdir"
diyerek elini yere koydu. Enes dedi ki: Canım elinde olan Allah'a yemin ederim
ki ertesi gün (adlarını saydığı) kimselerden hiçbiri Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in elini koyduğu yerden öteye geçemedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2403; Tahricu
Fıkhi's-sire 224); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/219, 3/220,
3/257, 3/258; Müslim 1779; Ebu Davud 2681; Bak hadis no: 4721.
Siyasi Liderin Su içirme
ve Yaralıları Tedavi Etmeleri için Kadınları Gazveye Çıkarmasının Mubahlığı
4723- Ümmü Süleym der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle ve Ensar'dan bazı
kadınlarla beraber savaşırdı. Biz (savaşçılara) su dağıtıp yaralıları tedavi
ederdik.
[Tahric:] Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2284); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1810; EbU Davud 2531; Tirmizi 1575; Bak
hadis. no: 4724.
Kadınların Erkeklerle
Beraber Onların Gazvelerinde Hizmet Etmelerinin MUbahlığı
4724- Ümmü Süleym der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle ve Ensar'dan bazı
kadınlarla beraber savaşırdı. Biz (savaşçılara) su dağıtıp yaralıları tedavi
ederdik.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2284); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 4723.
Çocukların Gazvelere
Çıkıp Savaşanlara Hizmet Etmelerinin Mubahlığı
4725- Enes b. Malik
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Talha'ya: "Hayber'e
varana kadar bana gençlerinizden hizmetçi bir genç bu!!" buyurdu. Bunun
üzerine Ebu Talha beni terkisine alarak yola çıktı. Ben buluğa yeni ermiş bir
gençtim. Her konakladığı yerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
hizmet ediyordum.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/159; Buhari 2893; Nesai 8/274.
4726- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre, müşriklerden bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile beraber aynı saflarda savaşmak için gidince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Geriye dön, biz müşrik birinden yardım
almayız" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2442); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/148, 3/149; Müslim 1817; Ebu Davud
2732; Tirmizi 1558; İbn Mace 2832; Darimi 2/233.
Savaşçı Yaşına
Gelmişlerle Diğerler Müslümanları Ayıran Gösterge
4727- ibn Ömer der ki:
"Henüz ondört yaşındayken buluğa ermemişken Uhud savaşına katılacaklar
arasında Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sunuldum; fakat beni
kabul etmedi. Ancak Hendek savaşında onbeş yaşındayken sunulduğumda kabul
etti.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 1186); Şuayb: Hadis
sahihtir.
Kişinin Onbeş Yaşına
Tamamlamakla Yetişkin Sayılmayacağını iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber
4728- ibn Ömer der ki:
"Henüz ondört yaşındayken Uhud savaşına katılacaklar arasında Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sunuldum; fakat beni buluğa ermemiş
(küçük gördü ve) katılmama müsaade etmedi. Ancak Hendek savaşında onbeş
yaşındayken sunulduğumda savaşa katılmama izin verdi''
[Tahric:] Elbaani: Sahih (el-İrva' 1186); Şuayb Buhari:
ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed 2/17; Buhari 2664; Müslim 1868; EbU
Davud 4406,
Yüce Allah'ın, Bir Evden
ya da Kabileden Olan iki Kişiyi, Yalnız Birisi Onun Yolunda Cihada Çıktığında
Diğerine de Aynı Sevabı Yazmakla Onurlandırması
4729- Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Lihyan oğullarına karşı
bir müfreze çıkarmak isteyince: "Her iki adamdan biri çıksın, bunun sevabı
da aralarında olsun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2267); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/34, 3/35; Müslim
1896/137; Ebu Davud 2510.
Savaşa Hazırlık Yapan
Kişinin Hasta Olması Halinde Kendi Teçhizatını Savaşa Çıkması için Müslüman
Kardeşine Vermesinin Müstehaplığı
4730- Enes b. Malik
bildiriyor: Eslem'den bir genç: "Ey Allah'ın Resülü! Savaşa katılmak
istiyorum, ancak savaş teçhizatım yok" deyince, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ensarıdan filanın yanına git. ‘‘Resulullah'ın sana
selamı var. Savaş için hazırladığın teçhizatı bana vermeni söyledi’‘ de"
buyurdu. Genç bunu iletince adam karısına: "Hazırladığım teçhizatın hepsini
ona ver ve bir şey bırakma. Vallahi şayet bir şey bırakırsan Allah onu sana
bereketli kılmaz" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2484); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/207; Müslim 1894; Ebu Davud 2780.
Yüce Allah'ın Savaşa
Katılamama Mazereti Olanı, Savaşa Gayretle Katılan Savaşçının Sevabını Vermekle
Onurlandırması
4731- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir savaştan geri dönerken Medine'ye
yaklaştığında: "Siz seyir halinde iken ve vadiler geçerken Medine'deki
birçok topluluk sizinle beraberdi" dedi. Müslümanlar: "Ey Allah'ın
Resulü! Onlar Medine'de iken bu nasıl oluyor?" deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet! Onları özürleri hapsetti"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2265; Tahricu
Fıkhi's-sire 410); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Ahmed 3/103; Buhari 2839; Ebu Davud 2508; İbn Mace 2764.
Yüce Allah'ın
"Sakın Onların Azabdan Kurtulacaklarını Sanma" Ayetinin[Al-i İmran
188] iniş Sebebi
4732- Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında münafıklardan
bazı adamlar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşa çıktığı zaman
katılmazlar ve geride kaldıkları için de sevinirlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) savaştan döndüğü zaman yeminlerle savaşa katılmayışlarına mazeret
gösterirlerdi. Yapmadıkları şeylerden dolayı övülmekten de hoşlanırlardı. Bunun
üzerine şu ayet nazil oldu: "Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla
övülmekten hoşlananların, sakın onların azabdan kurtulacaklarını sanma; elem
verici azab onlaradır." (AI-i imran 188)
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Müslim 2777.
Gazve Sırasında Başkası
Bulunamadığında Bir Deveye Topluluğun Sırayla Binmesinin Mubahlığı
4733- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Bedir savaşı sırasında bir deveye üç kişi biniyorduk.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yol arkadaşları Hz. Ali ve Ebu
Lubabe idi. Yürüme sırası Allah Resulüne geldiğinde ona: "Sen bin, biz
yürürüz" derlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise: "Siz
benden daha güçlü değilsiniz, sevaba da ben sizden daha az muhtaç değilim"
karşılığını verirdi.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsilem's-sahiha 2257;
Tahricu Fıkhi's-sire 219); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/411, 11418, 11422,
1/424.
Gazvede Bir Deveye
Topluluğun Nöbetleşe Binmesinin MUbahlığı
4734- Ebu Musa
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir savaşa
çıkmıştık. Altı kişilik bir grup olarak biz nöbetleşe bir deveye biniyorduk.
Ayaklarımız delindi. Benim de ayaklarım delinmiş ve tırnaklarım düşmüştü.
Ayaklarımıza bez parçaları sarıyorduk. Ayaklarımıza böyle bez parçaları
bağladığımız için o savaşa latur-Rika' ismi verildi.
Ebu Burde diyor ki;
"Ebu Musa bunları söyledikten sonra da yaptığından hoşlanmadı ve
"Bunları söylemekle hiç de iyi etmedim" diye yaptığı işi ifşa ettiği
için pişmanlığını dile getirdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4128; Müslim 1816.
Bineğin Sahibinin Ona
Başkalarından Daha Fazla Binmeyi Hak Etmesi
4735- Abdullah b.
Bureyde, babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yürürken, eşeğine binmiş bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! (Siz de)
Binin!" dedi ve eşeğin geri tarafına çekilerek ön tarafı Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bıraktı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Binek sahibi ön tarafa binmekte daha fazla hak sahibidir. Ancak
ön tarafı (kendi isteğinle) bana bırakman ayrı" buyurdu. Adam ön tarafı
ona bıraktı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (ön tarafa) bindi.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (Sahih Ebu Davud 2318);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/353; Ebu
Davud 2572; Tirmizi 2773.
Siyasi Liderin Allah
Yolunda (Gönderdiği) Müfrezeye Katılmayıp Geride Kalmasının Caizliği
4736- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetime zor gelmeyeceğini bilsem, Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir
müfrezeden geri durmazdım. Ancak imkanım yok ki onlara savaş için binekler
bulayım. Onlar da savaşa çıkmak için binek bulamıyorlar.
Benden geride kalmak ta
onlara ağır geliyor. Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra dirilip bir daha
ölmeyi, sonra dirilip bir daha ölmeyi isterdim."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/465; Ahmed 2/424, 2/473, 2/496;
Buhari 2972; Müslim 1876/106; Nesai 6/32; İbn Mace 2753; Bak hadis no: 4737.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Allah Yolunda Gazaya Çıkan Müfrezeden Geri Kalmamayı istemesi
4737- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Canım elinde olana yemin olsun ki müslümanlara zor gelmeyeceğini bilsem
Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir müfrezeden geri durmazdım. Ancak imkanım
yok ki onlara savaş için binekler bulayım. Onlar da imkan bulamıyorlar ve
benden geri kalıp oturmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in canı elinde olana
yemin olsun ki Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra dirilip bir daha ölmeyi
isterdim." -Bu son cümlesini üç kez söyledi-
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Buhari
7226; Bak hadis no: 4736.
Siyasi Liderin Tuzak
için Yerleştirdiği Birliğe Bilmeleri ve Yapmaları Gerekenler Yönünde Tavsiyede
Bulunmasının Müstehaplığı
4738- Bera der ki: Ahzab
gününde veya Uhud savaşında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
müşriklerle karşılaşacağımız vakit yerleştirdiği okçuların başına Abdullah b.
Cubeyr'i koydu ve: "Sakın yerinizden ayrılmayın! Düşmana galip geldiğimizi
veya onların bizi yendiğini görseniz dahi bize yardıma gelmeyin!" emrini
verdi. Müslümanlar, müşrikleri hezimete uğrattı. Vallahi Müşrik kadınların dağa
doğru kaçışırken yukarı çektikleri eteklerinden açılan bacakları ile
halhallarını gördüm. Bunun üzerine okçuların düşünceleri değişmeye başladı.
Abdullah'ın yanında duranlar: "Ganimeti Ahali, ganimete yetişin!"
diye bağrışınca, Abdullah b. Cubeyr onlara: "Durun! Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) size söylediğini unuttunuz mu? Yerinizde
kalın!" dedi. Yerlerinden ayrılınca da işler tersine döndü ve bozguna
uğradılar. Müslümanlardan doksan kişi öldürüldü.
Ebu Süfyan yüksekçe bir
yere çıkıp: "Muhammed aranızda mı?" diye seslendi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!" buyurdu. Ebu
Süfyan üç defa: "ibn Ebı Kuhafe aranızda mı?" diye bağırınca yine
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!"
buyurdu. Sonra: "Ömer b. el-Hattab aranızda mı?" diye seslendi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!"
buyurdu. Ancak cevap gelmeyince arkadaşlarına dönüp: "Bu sorduklarım
ölmüşler. Yaşıyor olsalardı cevap verirlerdi" dedi: Bunun üzerine Ömer
dayanamadı ve: "Vallahi yalan söyledin ey Allah düşmanı! Seni hüsrana
uğratacak kişileri Allah sağ bıraktı!" diye seslendi.
Ebu Süfyan: "Hubel
uludur! Hubel uludur!" demeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Müslümanlara: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurunca,
Müslümanlar: "Ona nasıl bir cevap verelim?" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): " ‘‘Allah daha yüce ve daha uludur!’‘
deyin!" buyurdu. Ebu Süfyan:
''Bizim Uzza'mız var!
Sizin ise bir Uzza'nız yok!" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Müslümanlara: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. Müslümanlar:
"Ona nasıl bir cevap verelim?" dediklerinde, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): " ‘‘Allah bizim mevlamızdır! Oysa sizin bir mevlanız
yoktur!’‘ deyin" buyurdu.
Ebu Süfyan: "Bugün,
Bedir gününün karşılığıdır! Savaş da bir alehte, bir aleyhte olur. Ölülerinizin
uzuvlarının kesildiğini, onlara müsle yapıldığını göreceksiniz! Ben bunu
emretmiş değilim, ama yapılmasına da üzülmedim" diye seslendi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 2S1;
Sahih Ebu Davud 2390); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 4/293;
Buhari 4043; Ebu Davud 2662.
Ebu Hatim der ki:
Hadiste görüldüğü gibi doksan kişinin öldürüldüğü geçmektedir; ancak doğrusu
yetmiş kişidir.
Siyasi Liderin Allah
Yolunda Çıkacak Olan Müfrezeye Onların ihtiyaç Duyacakları Hususları Tavsiyede
Bulunmasının Müstehaplığı
4739- Süleyman b.
Bureyde, babasından naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birini
bir birliğe veya orduya komutan olarak tayin ettiği zaman özel olarak komutana
Allah'a karşı takvayı, genel olarak da tüm askerlere hayrı tavsiye eder ve:
"Allah'ın adıyla ve Allah yolunda kafir olanlarla savaşın. Ancak haddi
aşmayın, vefasızlık etmeyin. Öldürdüğünüz kimselerin uzuvlarını kesmeyin ve
çocukları da öldürmeyin. Müşriklerden düşmanların la karşılaştığın zaman onları
şu üç şeyden birine davet et. Eğer davetine icabet ederlerse sen de bunu
onlardan kabul et ve onlara dokunma. Onları islamiyet'e davet et. Eğer kabul
ederlerse, Müslümanların sahip oldukları haklara sahip olacaklarını,
Müslümanların sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Sonra
onları kendi yurtlarını bırakıp müslümanların yurduna hicret etmeye davet et.
Eğer kabul ederlerse, muhacirlerin sahip oldukları haklara sahip olacaklarını,
muhacirlerin sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Eğer
Müslüman olup yurtlarında kalmayı tercih ederlerse, bedeviler konumunda
sayılacaklarını, onlara Allah'ın hükmünün geçerli olduğu gibi kendilerine de
geçerli olacağı haberini ver. Eğer bunu kabul ederlerse onlardan bunu kabul et
ve onlara dokunma. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan yardım dile ve onlarla
savaş. Eğer kaledekileri kuşatırsan ve onlar senden Allah'ın ve Peygamberinin
zimmetini kendilerine vermeni isterlerse onlara Allah'ın ve Peygamberinin
zimmetini verme. Fakat onlara kendi zimmetini, babanın ve arkadaşlarının
zimmetini ver. Sizin kendi zimmetinizi, babalarınızın ve arkadaşlarınızın
zimmetini bozmanız Allah'ın ve Resulünün zimmetini bozmanızdan daha kolayolur.
Eğer kaledekileri kuşattığında senden Allah'ın hükmünü kendilerine vermeni
isterlerse onları Allah'ın hükmü üzerine indirip teslim alma. Çünkü onlara
Allah'ın hükmünü verirken isabet edip edemeyeceğini bilemezsin. Fakat onları
kendi hükmün üzerine teslim al" buyurdu.
Alkame der ki: Bu hadisi
Mukatil b. Hayyan'a zikrettiğimde: "Müslim b. Heysam el-Abdı de Nu'man b.
Mukarrin vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen
bana aynı hadisi rivayet etti" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2351; el-İrva'
5/86/1247); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 5/352, 5/358; Müslim
1731/2; Ebu Davud 2612, 2613; Tirmizi 1408; İbn Mace 2858; Darimi 2/215.
Siyasi liderin Emrine
Müfreze Sahibi Aykırı Bir Harekette Bulunduğunda Topluluğun Onu Azledip Yerine
Başka Birini Geçirmeleri Gerekmesi
4740- Ukbe b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik çıkardı. Savaş
sonrası birlik komutanı adamın birine bir kılıç hediye etti. Savaş dönüşü Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumdan haberdar olunca: "Size
komutan olarak atadığım kişi emirlerimi yerine getirmediği veya yasaklarımdan
sakınmadığı zaman kişinin yerine verdiğim emirleri harfiyle yerine getirecek
başka birini seçemiyor musunuz!" diye çıkışarak daha önce görmediğimiz bir
şekilde bizleri kınadı.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2362); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 4/110; Ebu Davud 2627.
Siyasi Liderin Müfreze Gönderirken
Kendilerini Yönlendirecek ve idare Edecek Birinden Yoksun Kalmasınlar Diye
Birinin Ölmesi Durumunda Diğerinin Yerine Geçmesi için Birden Fazla Komutan
Tayin Etmesinin Müstehaplığı
4741- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mute savaşında Zeyd b. Harise'yi ordu
komutanı yaptı ve: "Zeyd öldürülürse Cafer, Cafer öldürülürse Abdullah b.
Revaha komutan olsun" buyurdu. O savaşta ben de onlarla birlikteydim.
Cafer b. Ebı Talib'i aradığımızda onu ölülerin arasında bulduk. Bedeninde de
yetmiş küsur kılıç ve ok yarası vardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 365);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari 4261.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Mekke'ye Hareket Ettiği Zaman
4742- Ebu Said el-Hudri
der ki: "Mekke'nin fethedildiği yıl Ramazan ayının ikinci gecesinde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkılması yönünde emir verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih
(Sahih Ebu Davud 2081); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 3/87.
Fetih Gününde Mekke'ye Girerken
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sancağının Vasfı
4743- Cabir der ki:
Mekke fethinde Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı beyaz
idi.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2100;
Sahih Ebu Davud 2334); Şuayb: Hadis şahitleriyle hasendir. Ebu Davud 2592;
Tirmizi 1679; Nesai 5/200; İbn Mace 2817.
Savaşçıların Müşrikler
Üzerine Gafil Oldukları
4744- iyas b. Seleme, babasından
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan olarak başımıza
atadığı Ebu Bekr ile gazveye çıktım. Müşriklerden bir topluluğa
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2371); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 4/46; Ebu Davud 2596; İbn Mace 2840; Bak hadis no: 4627,
4628; Bak hadis no: 4747, 4748.
Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Uyarak Siyasi Liderin Sabahleyin Allah'ın Düşmanları Kafirlerin
Yurtlarına Ani Baskınlar Yaptırmasının Müstehaplığı
4745- Enes b. Malik
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğa karşı savaşa
çıktığında saldırıya geçmeden önce sabahı beklerdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368; Tahricu
Fıkhi's-sire 340); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Muvatta 2/468; Ahmed
3/206, 3/263; Buhari 610; Müslim 1427/121; Nesai 1/271, 1/272; Bak hadis no:
4753, 4746.
Darulharba Geldiğinde
Kişinin
4746- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'e gitti ve
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368; Tahricu
Fıkhi's-sire 340); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Buhari
1945; Bak hadis no: 4746.
Allah Yolundaki
Mücahidlerin Parola Kullanmasının Caiz Olmadığını iddia Edenin Kavlini çürüten
Haber
4747- iyas b. Seleme,
babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan
olarak başımıza atadığı Ebu Bekr ile gazveye çıktım. Müşriklerden bir topluluğa
[Tahric:] Elbani: Haseni Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
4/65, 5/377i Ebu Davud 2597; Tirmizi 1682; Bak hadis no: 4744, 4748.
Parola Kullanan
Sözkonusu Topluluğun Bunu Mustafa'nın(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Emriyle
Yapmış Olması
4748- iyas b. Seleme,
babasından bildiriyor: Hevazin'de
[Tahric:] Elbani: Hasen; Şuayb: Ravileri güvenilir
kimselerdir. Bak hadis no: 4744, 4747.
Düşmanlardan Farklı Bir
Dille de Olsa Müslüman Olduklarına Dair Bir Söz işiten Siyasi Liderin Durumları
Netleşinceye Kadar Onlarla Savaştan Geri Durmasının Müstehaplığı
4749- ibn Ömer der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Halid b. el-Velid'i Cezıme
oğullarına gönderince, Halid onları islam'a davet etti; ama onlar: ''Müslüman
olduk" diyemedikleri için: "Sabi olduk" demeye başladılar. Bunun
üzerine Halid onları öldürmeye ve esir almaya başladı. Her birimize de bir esir
verdiler. Bir gün bize herkesin kendi esirini öldürmesini emredince ben:
''Vallahi, ben esirimi öldürmem, hiçbir arkadaşım da esirini öldürmez"
dedim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip Halid'in
yaptıklarını anlattık. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ellerini kaldırıp: "Allahım! Halid'in yaptığından sana sığınırım.
Allahım! Halid'in yaptığından sana sığınırım" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/150, 2/151; Buhari 4339; Nesai
8/237.
Kılıç Korkusuyla
"Allah'a Teslim Oldum" Dediği için Harbinin Öldürülmesinin Yasaklanışı
4750- Mikdad b. el-Esved
der ki: Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın
Resulü! Bir kafirle karşılaşsam ve o da bir elimi kılıçla kesse, sonra benden
kaçıp bir ağaca sığınsa ve ‘‘Allah'a teslim oldum’‘ dese, bunu söyledikten sonra
onu öldüreyim mi?" diye sorduğunda Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır" buyurdu. Mikdad: "Ey Allah'ın Resulü! Ama önce
elimi kesti" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu
karşılığı verdi: "Onu öldürme! Zira onu öldürürsen, o, senin onu
öldürmeden önce olduğun durumda (kanı masum) olur; sen de o Müslüman olduğunu
söylemeden önceki durumunda (kanı helal) olursun."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca Sahihtir. Ahmed 6/3.
Ebu Hatim der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Sen de o Müslüman olduğunu
söylemeden önceki durumunda olursun" sözü "Müslüman olduğunu
söylemesine rağmen kanını helal sayıp onu öldürmen halinde sen onun baştaki
konumunda olursun" anlamındadır. Bunun başka bir anlamı da vardır. O da
böyle demesine rağmen onu öldürmesi halinde Müslüman birini öldürdüğü için buna
kısas olarak onun da öldürüleceğidir.
Müslümanın Kılıç
Korkusuyla La İla İllallah Diyen Harbiyi Öldürmesinin Yasaklanışı
4751- Usame b. Zeyd der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi Cüheyne kabilesine ait Huraka
boyu üzerine göndermişti. Sabahleyin onlara saldırıp yenilgiye uğrattık. Ben ve
Ensar'dan bir adam onlardan birine ulaşınca adam: ''La ilahe illallah"
dedi. Ensar'dan olan onu bırakınca ben mızrağımla onu öldürdüm. Döndüğümüzde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu öğrenince: "Ey Usame! Adam
‘‘La ilahe illallah’‘ demesine rağmen öldürdün mü?" deyince, ben: "Ey
Allah'ın Resulü! Adam ölümden kurtulmak için böyle dedi" karşılığını verdim.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü bana o kadar tekrar etti
ki, o günden önce müslüman olmamış olmayı bile temenni ettim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2375); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/200; Buhari 4269; Müslim
159/96; Ebu Davud 2643.
Müslümanlık Belirtileri
Gösteren Harbiyi Öldürmemenin Caizliği
4752- ibn Abbas
anlatıyor: Benı Süleym'den bir adam, yanında koyunlarıyla Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına uğradı ve onlara selam verdi. Onlar:
''Sizden korunmak için selam verdi" dediler ve adama saldırarak onu
öldürdüler ve koyunlarını alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
götürdüler. Yüce Allah: "Ey inananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit,
her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının
geçici menfaatine göz dikerek: ‘‘Sen mümin değilsin’‘ demeyin. Allah katında
birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte
bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz
haberdardır" (Nisa 94) ayetini indirdi.
[Tahric:] Elbani: Hasen; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed
1/229, 1/272, 1/324; Buhari 4591; Müslim 3025; Ebu Davud 3974; Tirmizi 3030.
Darulharbde Ezan Sesi
Duyulan Yerin Halkını Öldürmek Haramdır
4753- Enes bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Allahu Ekber!
Allahu Ekber!" diyen sesini işitti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Fıtrat üzere" buyurdu. Adam: "Eşhedu en la ilahe
illallah!" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cehennem ateşinden kurtuldu" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 382; Ebu Davud 2634; Tirmizi 1618;
Darimi 2/217; Bak hadis no: 4745.
Siyasi Liderin Gündüzün
ilk Vakitlerinde Müfreze Göndermesinin Müstehaplığı
4754- Sahr el-Gamidi der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ümmetim için
gündüzün ilk vaktin(de yaptıkları işlerin); bereketli kıl" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik veya bir ordu
göndereceği zaman onu gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi.
Ravi der ki: "Sahr
tüccar biri idi ve ticaret mallarını gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi. Bu
şekilde zengin olup malı çoğaldı."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2345); Şuayb:
İsnadı zayıflır. Ahmed 3/417, 3/431, 4/390, 2606; Tirmizi 1212; İbn Mace 2236;
Bak hadis no; 4755.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Duasının Bereketiyle Kişinin Savaşa Başlama ve Çeşitli işlerinde
Gündüzün ilk Saatlerini Tercih Etmesinin Müstehaplığı
4755- Sahr el-Gamidi
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ümmetim
için gündüzün ilk vaktin(de yaptıkları işlerinH bereketli kıl" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik göndereceği zaman
onu gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi.
Ravi der ki: "Sahr
tüccar biri idi ve kölelerini gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi. Bu şekilde
zengin olup malı çoğaldı.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2345); Şuayb:
İsnadı zayıflır. Ahmed 3/416, 3/432, 4/384,4/390,4/391; Darimi 2/214; Bak hadis
no: 4754.
Siyasi Liderin Allah'ın
Düşmanlarıyla Savaşmak İçin Günün İlk Saatlerini Tercih Etmesinin Müstehaplığı
4756- Cübeyr b. Hayye
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, Hürmüzan'a: "Kendi başına yararlı
olabileceksen bana nasihatte bulun" dedikten sonra: "Konuş bir sorun
yok" deyip ona eman verdi. Bunun üzerine Hürmüzan: "Evet! Bu gün
Farisiler bir baş ve iki kanattır" dedi. Ömer: "Baş nerede?"
deyince, Hürmüzan:
"Nehavend, Bendar
ile beraber olup Kisra muhafızları ve Isfahan ahalisi de onunla birlik
oldu" dedi. Ömer: "Kanatlar nerede?" diye sorunca Hürmüzan
unutmuş olduğu bir yeri söyledi ve: "Kanatları kesersen baş
kolayolur" dedi. Ömer: "Yalan söyledin ey Allah'ın düşmanı. Ben başa
hücum ederim Allah ta onu keser. Eğer Allah başı keserse iki kanattan gelecek
zarar da benden kesilmiş olur" dedi. Ömer, Bendar'a şahsen kendisi gitmek
istedi. Yanındaki Müslümanlar: "Sana Allah'ı hatırlatırIZ. Acemlere kendi
başına gitmemelisin. Eğer sana bir şeyolursa müslümanlar dağılır. Ancak
askerleri gönder" dediler.
Bunun üzerine Ömer,
MedineHleri gönderip başlarına (oğlu) Abdullah b.
Ömer b. el-Hattab'ı
komutan kıldı. Beraberlerinde Muhacir ve Ensar'ı gönderdi. Ebu Musa
el-Eş'ari'ye: "Basra halkı ile beraber git", Huzeyfe b. el-Yeman'a
ise:
"Nehavend'de
birleşmek üzere, Küfe halkı ile beraber git" diye bir mektup yazdı.
"Toplandığınızda komutanınız Nu'man b. Mukarrin el-Muzenı olsun"
dedi.
Nehavend'de toplandıkları
zaman Bendar kendisiyle konuşması için bir adam gönderilmesini istedi.
Müslümanlar da Muğıre b. Şu'be'yi seçti. Babam şöyle dedi. -Sanki şimdi onu
(Muğıre b. Şu'be'yi) görüyor gibiyim- "O uzun boylu gür saçlı ve bir gözü
kör olan birisiydi." Muğıre, Bendar'ın yanına gidip geri geldiğinde ona
olan biteni sorduk. Şöyle anlattı:
İlc'i (güçlÜ kafir
adamı) gördüm ve o arkadaşlarına Bu Arab'a nasıl görünelim? Kuvvetli ve zengin
mi, yoksa yoksul ve zayıf kimseler olarak mı görünelim?" diye istişare
ediyordu. "Fakir olarak görünürsek bize karşı bir tamahkarlıkları
olmaz" diyordu. İlc'in adamları: "Ona karşı en güzel ve en kuvvetli
bir şekilde görünelim" dediler. Yanlarına gittiğimde savaş silahlarının
gözü kamaştıran bir parıltısı olduğunu gördüm. İlc'in adamları başucunda
duruyor ve İlc başında tacı ile altın bir tahtta oturuyordu. Ben dosdoğru
yanına gidip tahtına oturacağım zaman bundan nehy edilip geri itildiğimde:
"Bu hareket elçilere yapılacak bir şey değildir" dedim. Buna karşılık
bana: "Sen bir köpeksin, kralla beraber mi oturacaksın?"
dediklerinde: "Ben kavmimin yanında bundan (kraldan) daha şerefliyim"
karşılığını verdim. Bunun üzerine beni azarlayarak: "Oturı" dedi, ben
de oturdum. Onun söyledikleri bana tercüme edildi.
İlc şöyle devam etti:
"Ey Arap topluluğu! Sizler insanların içinde en aç, en fazla eziyet çeken,
en kirli, yerleşim yerlerine ve iyiliklere en uzak olan kişiler idiniz.
Muhafızlarıma sizi mızraklarına saplamalarını emretmeme engel olan ancak
mızrakların leşinizle kirlenmesini istemeyişimdir. Çünkü sizler pissiniz. Eğer
giderseniz sizleri serbest bırakır, kalırsanız size, sizi vuracağımız yeri
gösteririz."
Muğıre der ki: Allah'a
hamdü sena ettikten sonra: ''Vallahi bizi vasfederken hiç yanılmadın. Biz
yerleşim yerlerine uzaktık. insanların içinde en fazla açlık ve zorluk
çekenlerdik. Hayır işlerine uzaktık. Allah bize bir peygamber gönderdi ve
dünyada yardım, ahirette de Cennet'i vaad etti. O zaman (Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) geldiği zaman'dan beri, bize Allah'tan kurtuluş ve yardım
geleceğini bilmeye başladık ve size geldik. Vallahi sizin mallarınızı ve
yaşantınızı gördükten sorıra asla geri dönmeyeceğiz. Ya sizi yenip mallarınızı
alacağız ya da sizin topraklarda öldürüleceğiz" dedim.
İlc: "Kör kendi içindeki
doğruları söyledi" dedi. Muğıre: "İlc'in yanından kalktım. Vallahi
benim gayretim onu korkutmuştu" dedi. İlc bize: "Vadiyi geçip
Nehavend'e bize gelecek misiniz, yoksa biz mi geçip yanınıza gelelim" diye
haber gönderdi. Nu'man: "Vadiyi geçin (saldırın)" dedi ve vadiyi
geçtik.
Cübeyr dedi ki: O gün
gibi bir gün asla görmedim. Kafirler demir bir dağ gibi geliyorlardı.
Birbirleriyle Araplardan kaçmayacaklarına dair sözleştiler. Hatta kaçmamaları
için yedişer kişi zincirle birbirlerine bağladılar. Geriye kaçmamaları için de
arkalarına demir dikenler konuldu ve: "Bizden kim kaçarsa demir dikenler
ona batar" dediler. Muğıre b. Şu'be onların çokluğunu görünce: "Bugün
kadar ağır bir başarısızlık görmedim" dedi.
Düşmanlarımız daha güzel
bir şekilde toplanmak için acele etmiyordu.
Bizimkiler de acele
etmiyordu. Vallahi ben komutan olsaydım onlara saldırmakta acele ederdim.
Nu'man gözü yaşlı (yufka yürekli) biriydi. Nu'man:
"Sana Yüce Allah
bunun gibisini gösterip ne zelil edecek, ne de mağlup ettirecektir. Vallahi
onlara saldırmaktan beni bir şeyalıkoyuyor. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle yaptığına şahid oldum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) savaşacağı zaman günün başlangıcında savaşa başlamaz, acele etmeyip
namaz vaktinin gelmesini ve canların coşmasını beklerdi. O zaman savaş güzel
olurdu" dedikten sonra: "Allahım! Bugün fetihle gözümü aydınlatmanı
istiyorum. Bu fetih, müslümanlara ve (diğer islam) ahalisine izzet, kafirlere
de zillet olsun. Bundan sonra da bana şehadeti nasib eyle" deyip:
"Amin! deyin. Allah'ın rahmeti üzerinize olsun" dedi. Biz de:
"Amin" dedik. Onun ağlaması üzerine biz de ağladık. Nu'man:
"Sancağı birinci sallayışımda silahlarınızı doğrultun. ikinci sallayışımda
kendi hizanızdaki düşmana saldırın. Üçüncü sallayışımda ise herkes kendi
etrafındakilere Allah'ın yardımı ile saldırsın" dedi. Namaz vakti gelip
canlar coşunca onun tekbir getirmesi üzerine biz de tekbir getirdik. Nu'man:
"Vallahi bu fetih
kokusudur inşallah. Allah'ın dualarımı kabul etmesini ve bizimle fethi
gerçekleştirmesini temenni ederim" dedi ve sancağı salladı. Müslümanlar
saldırıya geçti. Sonra ikinci, sonra da üçüncü defa salladı. Bunun üzerine hep
birlikte herkes kendi tarafındaki düşmana saldırıya geçti. Nu'man:
"Eğer ben
öldürülürsem komutan Huzeyfe b. el-Yeman'dır. Eğer o da öldürülürse komutan
filan kişidir. Eğer o da öldürülürse komutan filan kişidir" deyip yedi
kişiyi saydı. Yedinci kişi Muğıre b. Şu'be idi.
Babam dedi ki: Vallahi
Müslümanlardan hiç kimse muzaffer olma veya öldürülme dışında ailesine geri
dönmeyi istemiyordu. Düşmanla yüz yüze geldik ve demir demire (kılıç kılıca)
vuruşma başladık. Müslümanlardan da birçok kişi öldürüldü. Bizim sabrımızı ve
geri dönmeme kararımızı gördüklerinde kaçmaya başladılar ve bir kişi düştüğünde
bağlandıklarından dolayı yedi kişi üst üste düşmeye ve topluca öldürülmeye
başladılar. Kaçmaya kalkanlara da arkalarındaki demir dikenler batmaya başladı.
Nu'man: "Sancağı öne alın" dedi. Biz de sancağı öne alıp onları
öldürmeye ve kaçırmaya başladık. Nu'man, Allah'ın duasını kabul edip fethi
gördüğünde böğründen bir okla vuruldu ve bu vuruşla öldü. Kardeşi Ma'kil b.
Mukarrin geldi ve onu bir giysiyle örttü. Sancağı alarak öne geçip:
"Allah'ın rahmeti üzerine olsun, hücum edin!" dedi. Biz hücum ettik
ve onları kaçırıp öldürmeye başladık. Savaş bittiğinde Müslümanlar toplandı ve:
"Komutan nerede?" dediler. Ma'ki!: "Bu (yerdeki) komutanınızdır.
Allah onun gözünü fetihle aydınlattı ve şehid etti" dedi. Sonra Huzeyfe b.
el-Yeman'a biat ettiler. Ömer b. el-Hattab, Medine'de Allah'a dua ediyor ve
doğum yapacak kadın gibi bekliyordu. Huzeyfe, Ömer'e fetih olayını yazdı ve
müslümanlardan biriyle mektubu gönderdi. Adam Ömer'e yaklaştığında: "Ey
Müminlerin emıri! Müslümanlara ve ehline izzet, kafirlere de zillet olan
fetihle müjdelenl" dedi. Ömer: "Seni Nu'man mı gönderdi?"
deyince, adam: "Nu'man şehid oldu, ey Müminlerin emıri!" dedi. Ömer
ağlayıp istirca etti ve: "Vay sana daha kim var?" dedi. Adam:
"Filan ve filan" dedi -bazı kişiler saydı- ve: "Ey Müminlerin
emıri! Öbürlerini sen tanımazsın" dedi. Ömer ağlayarak: "Ömer'in
onları tanımaması kendilerine zarar vermez. Fakat Allah onları bilir"
dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2825);
Şuayb: İsnadı kavidir. Buhari 3159.
Siyasi Liderin Düşmanlarıyla
Savaşmak için Gündüzün ilk Saatlerini Kaçırdığında Bunu Güneşin Zeval Vaktinden
Sonra Yapmasının Müstehaplığı
4757- Ma'kil b. Yesar,
Nu'man b. Mukarrin'den naklediyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
birlikte savaşlarda bulundum ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
günün ilk saatinde savaşa başlamazdı. Bunun için sen de güneşin tepe noktasını
aşmasını, rüzgarların esmesini ve yardımın inmesini dek ertelerdi!"
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2385); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 5/444, 4450; Ebu Davud 2655; Tirmizi 1613.
Siyasi Liderin
Düşmanlarla Savaşmaya Karar Verdiğinde Yüce Allah'tan Yardımını istemesinin
Müstehaplığı
4758- Suheyb der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Huneyn savaşı sırasında
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 4/332, 4/333; Tirmizi 3340; Darimi 2/216.
Düşmanlara Saldırmak
isteyen Siyasi Liderin O Geceyi ibadetle Geçirip Sabahında Saldırıya Geçmesinin
Müstehaplığı
4759- Hz. Ali der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedr'e geldiği zaman seferi olmasına
rağmen o günün gecesini ibadetle geçirdi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf; Şuayb: İsnadı Hasendir.
Düşman Topraklarında Bir
Bölgeyle Savaşmak İsteyen Siyasi Liderin Savaşın Habersiz Olmaması İçin
Birlikleri Birkaç Koldan Göndermesinin Müstehaplığı
4760- Abdullah b. Rabah
anlatıyor: Ramazan ayında, aramızda Ebu Hureyre'nin de bulunduğu heyetle
Muaviye'ye gitmek için yola çıktık. Yolda birbirimize yemek yapıyorduk. Ebu
Hureyre bizim için çok yemek yapıp yememiz için çağıran kişilerdendi. Ben,
arkadaşlarıma yemek yapıp onları çağırayım dedim ve yemek yaptırıp
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip Mekke'ye girdi ve Zübeyr'i bir mevkiden, Halid b.
el-Velid'i başka bir mevkiden gönderdi. Ebu Ubeyde'yi ise zırhsızların başında,
kumandan olarak gönderdi. Bunlar Mekke vadisinin ortasını tuttular. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise kendi birliğinin başındaydı. Kureyş
müşrikleri, kendilerine muhtelif kabilelerden birtakım serseriler ve tabiler
topladılar ve: "Bunları ileri sürelim. Şayet ellerine bir şey geçerse,
onlarla beraber oluruz. isabet alırlar, ölürlerse, bizden istenileni
veririz!" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görünce:
"Ey Ebu Hureyre! Bana Ensar'ı çağır ve Ensar'ın dışındakiler
gelmesin" buyurdu. Ben Ensar'ı çağırınca geldiler ve Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında toplandılar.
Ensar, Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında toplanınca Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: "Şu Kureyş'in serserilerini ve onlara uyanları
görüyor musunuz" deyip sağ elinin serçe parmağıyla sol elinin ortasına
işarette bulunarak: "Onları Safa'da bana ulaşana kadar ekin biçer gibi
biçin" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından
ayrıldığımızda, müşriklerden kimi öldürmek istediysek onu öldürdük. Onlardan
hiç kimse bize bir şey yapamadı. Ebu Süfyan: "Ey Allah'ın Resulü!
Kureyşliler öldürüldü. Bu günden sonra artık Kureyş kalmadı!" deyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kapısını kapatan emniyettedir.
Ebu Süfyan'ın evine giren emniyettedir" buyurdu. Bunun üzerine halk
kapılarını kapattılar.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip Hacer-i Esved'i istilam edip Kabe'yi tavaf etti ve
elinde yay ile Kabe'nin yanında bulunan Kureyşlilerin ibadet ettiği putun
yanına gelip eğri tarafından tuttuğu yayı putun gözüne vurup: ''Hak geldi,
batıl zail oldu. Muhakkak ki batıl zail olmaya mahkumdur" ayetini okudu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tavafı bitirince Safa tepesinin
Kabe'ye bakan tafına çıkıp ellerini açarak Allah'a hamd edip O'nu zikrederek
dua etmeye bşladı. Ensar ise
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt tarafında birbirlerine şöyle
diyorlardı: "Adamın (Resulullah'ın Sallallahu aleyhi ve Sellem), yurduna
rağbeti ve özlemi, kavmine acıması tuttu!"
Ebu Hureyre der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy geldi. Yahiy geldiği zaman biz
bunu anlardık ve vahyin gelişi bitene kadar hiç kimse başını kaldırıp
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakamazdı. Yahyin gelmesi bitince
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ensar topluluğu! Adamın,
yurduna rağbeti ve özlemi, kavmine acıması tuttu dediniz mi?" buyurdu.
Ensar: "Böyle dedik ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verince Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman benim adım nedir? Ben
Allah'ın kulu ve elçisiyim. Ben Allah'a ve size hicret ettim.
Hayatım sizin
hayatınızla beraber olacak, ölümüm sizin ölümünüzle beraber olacaktır"
buyurdu. Bunun üzerine, Ensar ağlayıp, "Vallahi ey Allah'ın Resulü! Biz, o
sözü Allah ve Resulüne olan düşkünlüğümüzden dolayı söyledik" dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah ve Resulü de sizi
doğrulayıp mazur görüyor" burdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1635); Şuayb: İsnadı
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/538; Müslim 1780/84, 1780/85; Ebu Davud 1872,
3023.
Ebu Hatim der ki: Bu
hadis, Mekke'nin fethinin sulh yoluyla değil de güç kullanılarak
gerçekleştiğini açıkça beyan etmektedir.
Gazveye veya Allah'ın
Kafir Düşmanlarıyla Karşılaşmaya Karar Veren Kişinin Edeceği Dua
4761- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşacağı zaman: "Allahım!
Dayanağım ve yardımcım sensin. Ben de senin yolunda savaşıyorum" diye dua
ederdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2366); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/184; Ebu Davud
2632; Tirmizi 3584.
Allah'ın Sevdiği Bir Şey
Olduğu için Kişinin Saflar Arasında Atıyla Kibirlenmesinin Müstehaplığı
4762- ibn Cabir b. Atık,
babasından naklen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
bildirir: "Allah'ın sevdiği ve sevmediği kıskançlık, sevdiği ve sevmediği
gurur şekli vardır. Allah'ın sevdiği kıskançlık dinde olanı, sevmediği ise dini
dışında alanıdır. Allah'ın sevdiği gurur, insanın savaşırken ve sadaka verirken
duyduğu gururdur. Sevmediği ise kişinin batıl olan bir şeyde
gururlanmasıdır."
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2388); Şuayb:
İsnadı hasen liğayrihidir. Ahmed 5/445,5/446; Ebu Davud 2659; Nesai5/78; Darimi
2/149.
Mücahidin Savaş
Sırasında Hile Yapmasının Mubahlığı
4763- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Savaş hile(den
ibaret)dir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2369); Şuayb: İsnadı
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/297; Buhari 3030; Müslim 1739; Ebu Davud
2636; Tirmizi 1675.
Müslümanlar Üzerinde
Şiddetle Saldırıda Bulunan Müşriklere Siyasi Liderin Beddua Etmesinin
Müstehaplığı 146
4764- Mesruk anlatıyor:
Abdullah (b. Mes'ud)'un yanında oturuyorduk.
Aramızda yaslanmış
vaziyette dururken ona bir adam gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Gerçekten
Kinde kapıları yanında bir kıssacı kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelerek
kafirlerin canlarını alacağını, müminlerinse ondan nezle şeklinde
etkilenece"'lerini söylüyor" dedi. Bunun üzerine Abdullah öfkeyle
şunları söyledi: "Ey insanlar! Allah'tan korkun! Sizden bir şey bilen,
bildiğini söylesin. Bilmeyen de, ‘‘Allah bilir’‘ desin. Çünkü birinizin
bilmediği bir şey hakkında ‘‘Allah bilir’‘ demesi, en büyük ilim sayılır.
Şurası muhakkak ki Yüce Allah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ‘‘De
ki: Ben, buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben size kendiliğimden
(bir şey) teklif edenlerden de değilim’‘ (Sad 86) buyurmuştur. Şüphesiz
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlarda (Müşriklerde islam'a karşı)
bir direnme gördüğü zaman: ‘‘Allahım! Yusuf'un yedi (sene)si gibi yedi
(sene)!’‘ diye beddua etmişti. Akabinde öyle bir kıtlığa maruz kaldılar ki, her
şeyi ellerinden alıp götürmüştü. Neredeyse açlıktan deri ve böcekleri
yemişlerdi. Onlardan biri gökyüzüne bakarak duman şeklinde bir şey gördü. Hemen
Ebu Süfyan gelerek: ‘‘Ey Muhammed! Sen Allah'a boyun eğmeyi ve akrabaya yardımı
emrederek geldin. Ama kavmin helak oldular. O halde onlar için Allah'a dua et''
dedi. Yüce Allah da: ‘‘Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman
çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. insanlar: "Rabbimiz! Bu
azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler. Nerede onlarda
öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz
çevirmişler, ‘‘Belletilmiş bir deli’‘ demişlerdi. Biz sizden azabı az bir süre
için kaldıracağız, siz yine de eski inkarcılığznıza döneceksiniz’‘ (Duhan
10-15) buyurdu." Abdullah dedi ki: Hiç hakkında: ''Onları o en şiddetli
yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alınz"
(Duhan 16) buyrulan günde ahiretin azabı açılır mı? Batşa, Bedir günüdür. Duhan
ayeti, Batşa, Lizam (Furkan 77) ve Rum ayeti gerçekleşmiştir.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/441; Buhari 1007; Müslim 2798/39;
Tirmizi3254.
iki Grup Karşılaştığında
Allah'ın Düşmanları Olan Kafirlere Karşı Kişinin Rabbinden Yardım Dilemesi
4765- Abdullah b. Kays
der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı için bir kavimden
korktuğu zaman: "Allahım! Onların karşısında durmaya seni vekil kılıyor ve
kötülüklerinden de sana sığınıyoruz" diye dua ederdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 1026); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 4/414, 4/415; Ebu Davud 1537.
Müslümanların Sayısı Az
Olsa da Siyasi Liderin Allah'ın Düşmanlarına Karşı Allah'tan Nusret Dilemesinin
Müstehaplığı
4766- iyad el-Eş'arı der
ki: Yermuk savaşında bulundum ve bu savaşta beş komutan vardı. Bunlar, Ebu
Ubeyde b. el-Cerrah, Yezıd b. Ebı Süfyan, Şurahbıl Ebı Hasene, Halid b.
el-Velid ve iyad'dır. -Bu iyad, Simak'ın kendisinden hadis naklettiği iyad
değildir.- Ömer: "Eğer sıkışırsanız Ebu Ubeyde'den yardım isteyiniz''
dedi. Biz de ona ölümle burun buruna geldiğimizi yazıp ondan yardım istedik. O
da bize şöyle bir cevap yazdı: "Benden yardım istediğiniz mektup geldi.
Ben de size, askeri benden daha çok ve daha kuvvetli olan Allah'tan yardım istemenizi
tavsiye ediyorum. Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) asker sayısı sizden
daha azken muzaffer oldu. Eğer size mektubum gelirse onlarla savaşın ve geri
çekilmeyin." Biz de savaştık ve onları hezimete uğrattık. Onlarla dört
fersahlık bir mesafe boyunca savaştık ve mallarını ele geçirdik. Müslümanlar
istişare edince iyad kişi başına on hisse vermeye hüküm kıldı. Ebu Ubeyde:
"Kim benimle
yarışır" deyince, genç biri: "Eğer kızmazsan ben yarışırım"
karşılığını verdi. Bunun ardından delikanlı onu yarışta geçti. Ebu Ubeyde'nin
saç örgülerinin sallandığını ve Arap atıyla gencin arkasından gittiğini gördüm.
[Tahric:] Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/49.
Savaş Kızıştığında
Müslümanların Zayıf Olanları Hürmetine Nusret Dilemenin Müstehaplığı
4767- Ebu'd-Derda der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Bana zayıflarınızı çağırın. Çünkü zayıflarınızla rızıklanır ve
zayıflarınızla yardım alırsınız.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2335;
es-Silsiletu's-sahiha 779); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/198; Tirmizi 1702;
Nesai 6/45.
Sahabe ve Tabiunun
Hürmetine Müslümanlar için Nusret Dilemenin Müstehaplığı
4768- Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanlara öyle bir zaman gelecek ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman
onlara: ‘‘içinizde Hz. Peygamber'in ashabından kimse var mı?’‘ diye sorulur.
Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı onlara fethi nasip eder. Sonra
insanlara öyle bir zaman gelir ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman onlara:
‘‘içinizde, Resulullah'ın ashabından birinin arkadaşı olan var mı?’‘ diye
sorulur. Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı onlara fethi ihsan eder.
Sonra insanlara öyle bir zaman gelir ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman
onlara: ‘‘içinizde Hz. Peygamber'in ashabından birinin arkadaşıyla arkadaşlık
eden var mı?’‘ diye sorulur. Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı
onlara fethi ihsan eder."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/7; Buhari 2897; Müslim 2532/208.
Siyasi Liderin Başına
Bir iş Geldiğinde Yardımcılarını çağırmasının Müstehaplığı
4769- Enes b. Malik
anlatıyor: Huneyn gününde Hevazin ve Gatafan davarlarıyla ve çoluk çocuklarıyla
geldiler. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında on bin kişi ve
tulakalardan (Mekke salıverilenlerinden) bazı kimseler vardı. Allah Resulü'nü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bırakıp kaçtılar ve Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) tek başına kaldı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) araya başka söz koymaksızın sağına dönerek: "Ey Ensar
topluluğu!" diye seslendi. Ensar:
"Ey Allah'ın
Resulü! Emrine amadeyiz, sevin biz seninleyiz" karşılığını verdi. Sonra
soluna dönüp yine: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Onlar da:
"Ey Allah'ın Resulü! Emrine amadeyiz, sevin biz seninleyiz"
karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz bir katır
üzerinde idi. Katırın üzerinden indi ve:
"Ben, Allah'ın kulu
ve Resulü'yüm" dedi. Müşrikler hezimete uğradı ve Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) birçok ganimetler elde etti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bu ganimeti Muhacirler ve tulakalar arasında taksim etti. Ensar'a bir
şey vermedi. Bu sebeple Ensar: "Şiddet zamanında biz çağrılırız,
ganimetler ise bizden başkalarına verilir" dedi. Bu söz, Allah Resulü'ne
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca onları bir çadırda topladı ve: "Ey
Ensar topluluğu! Sizden bana ulaşan bu sözler de nedir?" diye sordu. Ensar
sustu ve cevap vermedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Ensar topluluğu! insanlar evlerine dünyalık mallarla dönerken sizler evlerinize
Allah Resulü ile birlikte dönmeye razı olmaz mısınız?" buyurunca, Ensar:
"Razı olduk" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Eğer (bütün) insanlar bir vadiye ve Ensar başka bir yola gidecek
olsaydı ben de Ensar'ın yolunda giderdim" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1768);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/279, 3/280; Buhari 4337; Müslim 1059/135;
Tirmizi390L.
Aralarında isteksizlik
Olması Durumunda Siyasi Liderin insanları
Savaşa Teşvik Edip
Cesaretlendirmesinin Müstehaplığı
4770- Ebu ishak der ki: Kays
kabilesinden bir adam Sera b, Azib'e: "Huneyn saşında Resulullah'i
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bırakıp da kaçtınız mı?" diye sorunca, Bera:
"Ancak, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaçmadı. Hevazin kabilesi
ok atmada usta idiler. O esnada Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
beyaz katırı üzerinde gördüm. Ebu Süfyan katırın yularını tutmuştu ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Peygamberim yalan yok Ben
Abdulmuttalib'in oğluyum!" diyordu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 390);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/281; Buhari
4316; Müslim 1776/80; Tirmizi 1688; Bak hadis no: 4775.
Savaşta Müslümanların
Bozguna Uğraması Halinde Sebat Etmenin Allah'ın Sevdiği Şeylerden Olması
4771- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yüce Allah üç kişiyi sever: Birinin bir kavme gidip te isteyeceğini
aralarındaki akrabalık bağı sebebi ile değil de Allah için istediğinde, geriye
çekilerek isteyene istediğini Allah'tan başka kimsenin bilmeyeceği şekilde
gizlice veren kişi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf; Şuayb: Hadis sahihtir. Bak
hadis no: 3349, 3350.
Kişinin Allah Yolunda
Kılıçlarm Gölgesinde Sabır Göstermesinin Gerekmesi
4772- Enes der ki: Enes
b. en-Nadr, Bedir savaşına katılmadığı için: "Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ilk savaşında bulunamadım. Şayet başka bir savaş olursa Allah
bu savaşta neler yapacağımı görecektir" dedi. Uhud savaşı sırasında Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı hezimete uğrayıp dağılırken
Enes kaçmaya çalışan Sa'd b. Muaz'ı gördü. Ona: "Nereye! Nereye! Yerinde
dur! Canım elinde olana yemin olsun ki cennetin kokusunu Uhud'un ötesinden
duyuyorum!" diye seslendi. Sonra da müşriklerin içine dalıp öldürülene
kadar savaştı. Bundan dolayı Sa'd b. Muaz: "Vallahi onun yaptığını ben
yapamadım!" derdi. Kız kardeşi de: "Enes'in üzerinde seksen küsur
kılıç, ok ve mızrak yarası olduğu için onu ancak güzel parmak uçlarından
tanıyabildim" demiştir. Bu konuda da Allah: "İnananlardan Allah'a
verdiği sözü yerine getiren adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi
de beklemektedir. Sözlerini hiç değiştirmemişlerdir" (Ahzab 23) ayetini
indirdi.
Hammad ekledi: Ubey'in
mushafında bunu "ve-minhum men beddele tebdilen" şeklinde okudum.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 3/253; Buhari 2805; Müslim 1903; Tirmizi 3200.
Düşmandan Kaçmayı Mubah
Kılacak Olan Sayı
4773- ibn Abbas der ki:
Yüce Allah Müslümanlardan bir kişinin düşmanlardan on kişiye karşı savaşmasını
farz kılınca bu durum onlara ağır geldi ve sıkıntıya girdiler. Bunun üzerine
Yüce Allah bu sayıyı azaltıp yüklerini hafifletti. Bu konuda da: "Eğer içinizde
sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde yüz
kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar
anlamayan bir kavimdir''(Enfal 65) ayetini ve: "Daha önceden Allah'tan
verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap
erişirdi'' (Enfal 68) ayetini indirdi. Burada Bedir savaşında elde edilen
ganimetler kastedilmektedir. Burada Yüce Allah: "Eğer daha önceden bana
asi olana azap vermeyeceğime dair hüküm vermiş olmasaydım (size büyük bir azap
erişirdi)" buyurmaktadır.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2378); Şuayb:
İsnadı kavidir. Buhari 4652; Ebu Davud 2646.
Siyasi Liderin Düşmanla
Savaş Esnasında Gevşeklik Gösteren Müslümanlara Cesur Olduğunu Göstermesinin Müstehaplığı
4774- Abdurrahman b.
Cabir b. Abdillah, babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile beraber savaşa çıktık. Fakat bize karşı toplanan ordular hakkında
bir bilgimiz yoktu. Sabaha karşı Huneyn vadisine geldik. Bu vadi Tihame
vadilerinin en deriniydi. Müslümanlar vadide yuvarlanarak aşağı iniyorlardı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vallahi insanlar ne olacağını
bilmeden birbirlerini takip ediyorlar" buyurdu. Birden düşmanın her
taraftan saldırması onları şaşkınlığa maruz bıraktı ve ansızın kaçıp geri
dönmelerine sebep oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sağ tarafa
çekilip: "Ey insanlar nereye gidiyorsunuz?
Ben Resulullah ve
Muhammed b. Abdullah'ım" diyordu. Hevazin'lilerin önünde bir deve üstünde
elinde sancak olan iriyarı bir adam vardı. Kendine doğru geleni önden, kaçanı
da arkadan sancakla vuruyordu. Ali b. Ebi Talib ile Ensar'dan bir kişi bu adamı
gözetmeye başladı. ikisi de onu istiyordu. Hz. Ali bu adamın devesinin
dizlerine vurunca adam arka tarafına düştü. Ensari de adamın ayak baldırının
ortasına vurunca onu yere düşürdü. Düşmanlar kaçana kadar savaşıldı. Safvan b.
Umeyye'nin anneden kardeşi: "Bilin ki bu gün sihir bozuldu" diyordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Safvan b. Umeyye'ye ganimetten pay
verene kadar müşrik idi ve o, kardeşine: "Allah dişlerini döksün. Vallahi
başıma Kureyşli birinin geçmesi, Hevazin'li birinin gelmesinden daha
iyidir" dedi.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 389);
Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 3/376.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Huneyn Gününde Müslümanlar Kendisinden Uzaklaştıklarında
Katınndan inip Yayan Yürümesi
4775- Bera b. Azib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huneyn gününde
müşriklerle karşılaştığında katırından inip (düşman üzerine) yayan yürüdü.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2387); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ebu Davud 2658; Bak hadis
no: 4770.
Müslümanlar Hakkında
Endişe Edilecek Bir Durum Yoksa Siyasi Liderin Düşmanlarından Ele Geçirdiği
Topraklarda Üç Gün Kalmasının Müstehaplığı
4776- Ebu Talha der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğu savaşta yendiği zaman
onların topraklarında üç gün boyunca konaklamayı severdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2414); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/29; Ebu Davud
2695; Tirmizi 1551; Darimi: 2/222; Bak hadis no: 4777.
Kişinin Düşmanlarından Ele
Geçirdiği Topraklarda veya Mallarda Üç Gün Kalmasının Müstehaplığı
4777- Ebu Talha der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğu savaşta yendiği zaman
onların topraklarında üç (gün) ya da üç
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Bak hadis no: 4776,
Yüce Allah'ın İhsanıyla
Düşmanlara Galip Gelen Siyasi Liderin Düşman Leşlerini Bir Kuyuya Attırması ve
Müslümanlardan Hayatta Olanların İbret Alması İçin Bu Ölülere Hitap Etmesinin
Müstehaplığı
4778- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Ebu Talha der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Bedir günü Kureyş'in ileri gelenlerinden yirmi dört kişinin Bedir'deki
kuyulardan bir kuyuya atılmalarını emretti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir topluluğa galip gelince, orada üç gün kalırdı. Bedir savaşı
bittikten üç gün sonra yük devesinin getirilmesini emretti ve onun üzerine
yükleri bağlandı. Sonra yürüyerek yola koyuldu, ashabı da arkasından gitti.
Biz: "Galiba, bir ihtiyacını görmek üzere gitmektedir" diye düşündük.
Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kuyunun ağzına gelip durdu,
onların ve atalarının isimlerini zikrederek: "Ey filan oğlu filan, ey
filan oğlu filan! Allah'a ve Resulüne itaat etmiş olmanız sizin için daha iyi
olmaz mıydı? Biz Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek olarak bulduk. Siz De
Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenmeye
başladı. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Cansız bedenleri mi konuşturuyorsun?"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhammed'in canı
elinde olana yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi
duymuyorsunuz" buyurdu.
Katade der ki:
"Yüce Allah onları söylediği sözleri işittirinceye kadar, -onlara azar
olsun, onları alçaltsın, onlara bir ceza, hasret ve bir pişmanlık olsun
diye- diriltip sözünü onlara
işittirdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 4/29; Buhari 3976; Müslim 2875; EbU Davud 2695.
Kişinin Müşriklerin
Köylerini ve Evlerini Kuşatma Altına Almasının ve Fethetmeden Oradan Geri
Dönmesinin Caizliği
4779- Abdullah b. Amr
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Taif'i kuşattı ancak onlardan
bir şeyelde edemeyip: "Geri dönüyoruz inşallah" dedi. Müslümanlar:
"Fethetmeden mi geri döneceğiz?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yarın savaş için hazır olun" buyurdu. Ertesi gün
savaşta kendilerinden yaralananlar oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yine: "Geri dönüyoruz" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Müslüman askerlerin de bunu istediğini görünce güldü.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/11; Buhari 4325; Müslim 1778.
Yenilmiş Olan Toplulukta
Esirler ile Diğerlerini Birbirinden Ayıran Alamet
4780- Atiyyetu'I-Kurazl
der ki: Kurayza gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e arz edildim.
Benim (çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum) şüphesine düşmeleri üzerine bana:
"Etek kılların çıktı mı?" denildi. Beni incelediklerinde etek
kıllarımın çıkmadığı anlaşılınca beni serbest bıraktılar.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 4/383, 5/311, 5/312; Nesai 8/92; Bak hadis no: 4781, 4782,
4783, 4788.
Darulharbde Kasıklarında
Kılları Çıkan Esirlerin Öldürülmesinin, Çıkmayanların ise Gözardı Edilmesini'n
Emredilmesi
4781- Atiyyetu'I-Kurazl
der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de
vardım. Benim çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum şüphesine düşmeleri üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bakın eğer etek kıIları çıkmış
ise onu öldürün, çıkmamışsa öldürmeyin" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahih. Bak hadis no: 4780.
Siyasi Liderin
Darulharbde Öldürülmesine Karar Verdiği Toplulukta Kasık Kılı Çıkmayanları
Bırakmasının Mubahlığı
4782- Atiyyetu'l-Kurazl
der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de
vardım. Benim etek kıllarımın çıkmadığını görünce öldürülmeyip bırakılanlardan
oldum.
[Tahric:] Elbani: Sahih (MişkiH 3974); Şuayb: Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed 4/310, 4/383, 5/312; EbU. Davud 4404;
Tirmizi 1584; Nesai 6/155; İbn Mace 2541, 2542; Bak hadis no: 4780.
Esirle Savaşçıyı
Birbirinden Ayıran Neden
4783- Atiyye el-Kurazı
der ki: Sa'd'ın haklarında hüküm verdiği topluluğun arasında ben de vardım.
Sıra bana geldiğinde beni öldürecekler diye düşünüyordum. Kasıklarımı
açtıklarında etek kıllarımın daha çıkmadığını gördüler. Bunun üzerine beni
esirlerin arasına kattılar.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahih. Ebu Davud 4405; Bak hadis no: 4780.
Kurayza Gününde
Öldürülenlerin Sayısı
4784- Cabir anlatıyor: Hendek
savaşında Sa'd b. Muaz ok darbesi aldı ve kol damarları kesildi .. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu ateşle dağlayarak tedavi edince, Sa'd'ın kolu
şişti. Sonra kanı tekrar bıraktı, sonra tekrar dağlayarak tedavi etti, fakat
eli yine şişmişti. Sa'd bu durumu görünce şöyle dedi: "Allahımı Ben-i
Kurayza'ya karşı yüzümü güldürmeden canımı alma." Bunun üzerine Sa'd'ın
damarından akan kan kesildi. Kurayza oğulları onun hükmüne uymak üzere
gelinceye kadar hiçbir damla akmadı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendisine haber gönderdi, o da şöyle hüküm verdi: "Erkeklerin
öldürülmeleri kadınların ve zürriyetlerin sağ bırakılarak Müslümanların
ganimeti olmaları," Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bunlar hakkında Allah'ın hükmüne isabet ettin" buyurdu.
Bunlar dört yüz kişiydiler, bunların öldürülme işlemleri bitirilince Sa'd'ın
damarı patladı ve kan kaybından öldü.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 5/38); Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 3/350; Müslim 2208; Ebu Davud 3866; Tirmizi 1582; İbn Mace
3494; Darimi 2/238 ..
Ehl-i Harbin Kadınlarını
Bilerek Öldürmenin Yasaklanışı
4785- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşlarından birinde öldürülmüş bir
kadın gördü, Bunun üzerine kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 1210); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 135.
Geceleyin ve Düşüncesiz
Baskın Haricinde Ehl-i Harbin Kadınlarıyla Çocuklarını Bilerek Öldürmenin
Yasaklanışı
4786- Sa'b. b. Cessame
naklediyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (savaşta) baskın yapılan
müşriklere ait evlerde kadınların ve çocukların bulunması durumunda ne
yapılması gerektiği sorulunca: "Kadınlar ve çocuklar da onlardandır"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 136.
Üstteki Sa'b b. Cessame
Hadisinin ibn Ömer Hadisiyle Mensuh Olması
4787- ibn Abbas
bildiriyor: Sa'b b. Cessame el-leysı Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) üç hadis rivayet etti. Sa'b dedi ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) (savaş ortamında) müşrik çocuklarını öldürmemizi sorduğumda: "Evet
(öldürebilirsin) onlar da kendilerindendir!" buyurdu. Ancak Huneyn savaşı
sırasında bunu yasakladı. Onun dediğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah ve Resulü dışında kimsenin bir yeri koruluk yapma hakkı
yoktur" buyurdu.
Yine Sa'b şöyle demiştir:
ihramda olan Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebva'da yabani eşek eti
hediye etmek istedim, ancak kabul etmedi. Bundan dolayı yüzümdeki hoşnutsuzluğu
fark edince: "ihramda olduğumuz için hediyeni kabul etmedik" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahın; Şuayb: İsnadı hasendir.
Bak hadis no: 136.
Çocukların Savaşa
Katılmışlarsa Öldürülmelerine Delalet Eden Haber
4788- Atiyyetu'l-Kurazl
der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de vardım.
Benim çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum şüphesine düşmeleri üzerine benim
kasığıma baktılar ve henüz kılların çıkmadığını gördüler. Bunun üzerine
çocukların arasına atıldım ve böylece öldürülmedim.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak
hadis no: 4780.
Ebu Hatim der ki:
"Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) burada esirlerden öldürülecek
olanlar ile sağ bırakılacakları belirlerken kasık kıllarının çıkıp çıkmadığına
bakmış, kasık kılları çıkanları öldürtüp çıkmayanları bırakmıştır. Bu da bize
kasık kılları çıkan kişinin baliğ sayılacağını ve öldürülmesinin de caiz
olduğunu göstermektedir. Aynı durum düşman topraklarında Müslümanlara karşı
saşan kadın ve erkek çocukları için de geçerlidir. Zira savaşmaları durumunda
öldürülmemelerini gerektiren sebep ortadan kalkmıştır. Bu sebep de savaşa
katılmamalarıdır,"
Ehl-i Harbden Kadın ve
Çocukların Savaşa iştirak Etmeleri Durumunda Öldürülmelerine Delalet Eden Haber
4789- Murakka' b.
Sayfiyy, dedesi Rabah b. er-Rabi'den bildiriyor: Askeri bir birlikte Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber idik. Halid b. el-Velid de birliğin
önünde idi. Yolda öldürülmüş bir kadın görünce herkes önden gidenlerin onu
öldürmesine şaşırmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğinde
kadının yanında durup: "Bu kadın savaşanlardan biri değildi" buyurdu.
Sonra oradakilerden birine: "Halid'e yetiş, çocuklarla ırgatları
öldürmesin" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih 2395); Şuayb: İsnadı
sahihtir, Ahmed 3/388, 4/346; Ebu Davud 2669; İbn Mace 2842.
Ehl-i Harbden Kadın ve
Çocukların Savaşa iştirak Etmeleri Durumunda Öldürülmelerine Delalet Eden
ikinci Haber
4790- Said b. Zeyd b,
Amr b, Nufeyl bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Malını muhafaza yolunda öldürülen kimse şehittir. Kim bir karış yeri
haksızlıkla alırsa, o yer (kıyamet gününde) yedi kat olarak boynuna
geçirilecektir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb; Sahih'in şartlarına
göre sahihtir. Bak hadis no: 3194, 3195.
Ebu Hatim der ki: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), malını savunurken öldürülen kişinin şehit
olacağını bildirmiştir. Böylesi bir durumda kişinin, malını korumak için diğer
tarafla savaşmasını da mubah kılmıştır. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu sözü umumi bir sözdür. Kişinin şayet malını alacaksa kanı haram olan
bir Müslümanla savaşması caiz oluyorken, erkek çocuğu olsun, kadın olsun, köle
olsun kanı ve malı haram olmayan kişiyle savaşmanm caizliği evla olacaktır ..
"
4791- Hanzala el-Katib
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir savaşta idik.
Öldürülmüş bir kadının yanına vardığında: "Bu kadın savaşanlardan biri
değildi. Halid'e söyle, çocukları ve (savaşmayan) ırgatları öldürmesin"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani; Hasen sahih; Şuayb; İsnadı sahihtir.
Ahmed 4/178; İbn Mace 2842.
Ebu Hatim der ki: Bu
hadisi Murakka' b. Sayfi, Hanzale el-Katib'den ve ayrıca dedesi Riyah b.
er-Rebi'den işitmiştir ki ikisi de mahfuzdur.
Çocukların Savaştan
Dönen Gazileri Karşılamasının Mubahlığı
4792- Saib b. Yezıd der
ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk savaşından dönerken
onu karşılamak için çocuklarla birlikte Veda tepesine çıktık."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/449; Buhari3083; Ebu DavUd 2779;
Tirmizi 1718.
4793- Ömer b. el-Hattab
anlatıyor: Bedir gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklere
baktığında onlar bin kişi, ashabı ise üç yüz on dokuz kişi idiler. Bunun
üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye dönerek ellerini uzatıp
Rabbine: ''Allahım! Bana verdiğin vaadini yerine getir! Allahım! Bana
vaadettiğini ver! Allahım! Şayet Ehl-i İslam'dan olan şu cemaati helak edersen
(bundan sonra) yeryüzünde Sana ibadet olunmaz!'' diye yakarmaya başladı.
Ellerini uzatarak kıbleye dönük vaziyette Rabbine o kadar yakarışta bulundu ki,
sonunda omuzlarından cübbesi düştü. Bunun üzerine Ebu Bekr, yanına gelerek
cübbesini yerden alıp omuzlarına koydu. Sonra arkasından Ona sarılarak: ''Ey Allah'ın
Peygamberi! Rabbine yaptığın istek yeter! Hiç kuşkusuz O sana vaad ettiğini
yerine getirecektir'' dedi. Bunun üzerine: ''Hani siz Rabbinizden yardım
istiyordunuz. O da ardı ardına bin Melek'le yardım edeceğim diye, isteğinize
karşılık vermişti''(Enfal, 9) ayetini indirdi ve Allah O'na Meleklerle destek
gönderdi.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 225);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/30; Müslim 1763; Ebu Davud
2690; Tirmizi 3081.
4793- Ebu Zumeyl, ibn Abbas'tan
bildiriyor: O gün müslümanlardan birisi, önünde müşriklerden bir adamın
peşinden koşarken ansızın üzerinde bir kırbaç darbesi işitti. Tepesinden bir
atlının "Dur ay Hayzum!" diyen sesini işitti. Önüne baktığında o
müşrikin boylu boyunca yere serilmiş vaziyette burnu yaralanmış; yüzü de
kırbacın vurduğu şekilde yarılmış olduğunu gördü. Bütün bunlar morarmıştı. O
kimse gidip bu olayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatınca
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledin. Zira bu
gökyüzünden gelen üçüncü imdattandır" buyurdu. Böylece o gün (müslümanlar)
yetmiş kişi öldürdüler; yetmiş te esir aldılar.
İbn Abbas dedi ki:
Müslümanlar esirleri aldıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ebu Bekir ile Ömer'e: "Bu esirler hakkında görüşünüz nedir?" diye
sordu. Ebu Bekir: "Ey Allah'ın Peygamberi! Bunlar amcaoğulları ve
akrabadırlar; ben onlardan fidye alman görüşündeyim. Böylece kafirler üzerine
gücümüz olur. Umulur ki Allah onları islam'a hidayet eder" dedi.
Ömer anlatıyor: Daha
sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin görüşün nedir, ey
Hattab'ın oğlu?" diye sorunca ben: "Hayır, vallahi Ey Allah'ın
Resulü! Ben Ebu Bekr'in düşüncesinde değilim! Ancak ben, müsaadenle şunların
boyunlarını vurma düşüncesindeyim. Ukayl'a karşı Ali'ye izin verse de onun
boynunu vursun! Bana da filana karşı izin versen, ben de onun boynunu vursam!
Zira bunlar küfrün önderleri ve kahramanlarıdır" dedim. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'in söylediğine meyletti.
Benim söylediğimi önemsemedi. Ertesi gün olunca yanlarına geldiğimde Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr'in oturmuş ağladıklarını gördüm.
"Ey Allah'ın
Resulü! Seninle arkadaşın neden ağlıyorsunuz, bana söyler misin? Ağlayacak bir
şey bulursam ben de ağlarım; ağlayacak bir şey bulmazsam siz ağladığınız için
ben de ağlar gibi yaparım" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):."Bana senin arkadaşlarının teklif ettiği fidye alma
konusuna ağlıyorum. Kuşkusuz onların azapları bana şu ağaçtan daha yakın
gösterildi" buyurdu. Bunun üzerine: "O yerde gerekli temizliği yapıp
hakimiyetini kuruncaya kadar bir peygamberin esirlerinin olması uygun değildir.
Siz geçici dünya varlığını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti istiyor. Allah
izzet ve hikmet sahibidir. Allah'ın daha önceden yazılmış bir hükmü olmasaydı
elde ettiğiniz menfaat sebebiyle size büyük bir azap dokunurdu. Artık aldığınız
ganimetten helal ve hoş olarak yiyin" ayetleri Enfal 67-9) nazil oldu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 225);
Şuayb: İsnadı Müslİm'İn şartınca sahih. Ahmed 1/30; Müslim 1763; Ebu Davud
2690; Tirmizi 3081.
Ensar'ın Abbas b.
Abdilmuttalib'in Fidyesini Almama Girişimi
4794- Enes b. Malik
bildiriyor: Ensar'dan bazı adamlar Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
izin isteyip: "Bize izin ver de kız kardeşimizin oğlu Abbas'ın fidyesini
almayalım" dediler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır vallahi! fidyesinden bir dirhem dahi olsa affetmeyin!"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Buhari 2537.
Yüce Allah'ın Bedir
Gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ashabını (Esirleri)
Öldürmek ve Fidye Almak Konusunda Muhayyer Bırakması
4795- Ali b. Ebı Talib
der ki: Cibril (aleyhisselam) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi
ve şöyle dedi: "Ashabını esirler hakkında muhayyer bırak. isterlerse
onları öldürürler, isterlerse de fidye alırlar ve gelecek yıl kendilerinden
(yapılacak savaşta) şu anki esirlerin sayıları kadar kişi öldürülür" dedi.
Ashab: "Fidyeyi alırız ve sonra bizden bir bu kadar öldürülsün"
dediler.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 5/48; Mişkat 3973);
Şuayb: İsnadı kavidir. Tirmizi 1567.
Bedir Ehlinin Sayısı ile
Talut'un Ashabının Sayılarının Eşit Olması
4796- Bera b. Azib der
ki: "Kendi aramızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
Bedir savaşına katılanların sayısını konuşur, Talut'un Calut'a karşı koyan ve
kendisiyle birlikte ırmağı geçen adamlarının sayısı kadar yani üçyüz on küsur
kişi kadar olduğunu söylerdik. Onunla beraber ancak mü min olanlar ırmağı
geçmişti.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 3959; Tirmizi 1598; İbn Mace 2828.
Mustafa (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile Birlikte Bedir'e Katılmış Olanların Günahlarını Yüce
Allah'ın Bağışlaması
4797- Cabir bildiriyor:
Hatib b. Ebı Beltea, Mekke ahalisine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onlara savaş açacak diye bir mektup yazdı ve gönderdi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mektubu götüren kadının arkasından adam gönderdi. Adam
mektubu kadının saçları arasında buldu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Öyle mi yaptın ey Hatib?" diye sorunca da, Hatib: "Ancak
bunu Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kandırmak veya münafıklık için
yapmadım. Zira biliyorum ki Yüce Allah Resulünü muzaffer kılacak ve dinini
tamamlayacaktır ancak ben onların (Mekkelilerin) arasında yabancı biriyim.
Ailemin de onların yanında olması sebebi ile (mektubu göndererek) ailemi onlara
karşı korumak istedim" dedi. Ömer b. el-Hattab: "Bunun başını vurayım
mı?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle karşılık
verdi: "Bedir savaşında bulunan birini mi öldüreceksin? Ne biliyorsun?
Belki de Yüce Allah Bedir savaşında bulunanların yüzüne rahmetle bakmış ve:
‘‘Dilediğinizi yapın artık!’‘ buyurmuştur."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/350.
Bedir Ehlinin Bedir
Gününden Sonra işledikleri Günahları Allah'ın lütfuyla Bağışladığına Delalet
Eden Haber -ki Talha ve Zübeyr de Onlardandır-
4798- Ebu Hureyre der
ki: Ensar'dan bir adam kör oldu ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
haber göndererek, evine gelip namaz kılmasını, kılacağı yeri de kendisine
namazgah edineceğini bildirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi
ve bu sırada bir kişi hariç bütün kavim toplandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Filan kişi nerede?" diye sorunca kavimden biri: "O
kişi şöyle şöyledir" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu kişi Bedir savaşında bulundu mu?" deyince:
"Bulundu ey
Allah'ın Resulü!" cevabını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Belki de Yüce Allah Bedir savaşında
bulunanların yüzüne rahmetle bakmıştır ve: ‘‘(Bundan sonra) dilediğinizi yapın
(artık), ben sizi affettim’‘ buyurmuştur."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
2732); Şuayb: İsnadı hasendir. Ebu Davud 4654; İbn Mace 755.
Bedir ve Hudeybiye'de
Bulunmuş Olanların Cehenneme Girmeyecekleri Hakkında
4799- Cabir'in
bildirdiğine göre Hatib'in bir kölesi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip onu şikayet ederek: "Ey Allah'ın Resulü! Hatıb Cehenneme
girecektir" deyince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yalan söyledin. Cehenneme girmeyecek. Çünkü o Bedir ve Hudeybiye'de
bulunmuştur" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire; es-Silsiletu's-sahiha
2160); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/349; Müslim 2195;
Tirmizi 3864.
Bedir ve Hudeybiye'de
Bulunmuş Olanların Oraya Uğramak Dışında Cehenneme Girmeyecekleri Hakkında
4800- Zeyd b. Harise'nin
hanımı Ümmü Mübeşşir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hafsa'nın
evindeyken: "Bedir ve Hubeybiye'ye katılan hiç kimse cehenneme
girmeyecektir" buyurdu. Hafsa: "Allah: ‘‘İçinizden, oraya uğramayacak
hiçbir kimse yoktur’‘ (Meryem 71) buyurmuyor mu?" deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "‘‘Sonra çekinenleri kurtarırız’‘ ayetine
(Meryem 72) ne dersin!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2160);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/362; Müslim 2496; İbn Mace
4281.
Daha Önce Zikrettiğimiz
Hudeybiye'nin Vasfı
4801- Bera der ki: Siz,
büyük fethi Mekke'nin fethi olarak saymaktasınız. Hakikat şu ki Mekke'nin fethi
apaçık bir fetih idi. Halbuki biz fetih olarak Hudeybiye günündeki Rıdvan
biatını kabul ederiz. Yüz ondört kişi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte Hudeybiye'de idik. Hudeybiye bir kuyu idi. Onda hiç su kalmayana
kadar suyunu çektik. Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bildirilince gelip kuyunun kenarında oturdu ve bir kabla su getirilmesini
istedi. Sonra o su ile ağzını çalkalayıp dua etti ve onu kuyuya püskürttü. Az
bir zaman kuyuyu bu halde bıraktık. Sonra kuyu bize istediğimiz kadar su verdi.
Hem biz, hem de bütün hayvanlarımız ondan dilediğimiz kadar içtik.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhail'nin
şartınca sahihtir. Ahmed 4/290; Buhari 4150.
Ebu Hatim der ki:
HocamızIn da aktardığı gibi sayı yüz ondört şeklinde geçmektedir. Halbuki bu,
bin dörtyüz olmalıdır. Çünkü Hudeybiye ashabı, bin dört yüz kişiydi.
Hudeybiye'ye Şahit
Olmanın Ağaç Altında Biat Anlamına Gelmesi
4802- Cabir der ki: Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Ağacın altında bana biat
edenlerden hiç kimse cehenneme girmeyecektir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/350; EbU Davud 4653; Tirmizi3860.
Ağaç Gününde Mustafa
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Birlikte Olan Ashabının Sayısı
4803- ibn Ebı Evfa dedi
ki: "Ağaç altında biat edenler, o gün bin üç yüz kişiydik. O gün Eslem kabilesi,
Muhacirlerin sekizde biriydi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4155; Müslim 1857.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Bab: Ganimetler ve
Dağıtılması