Sahih

İbn Hibban

 

SİYER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Cihadın Farz Oluşu

 

Kişinin Allah Düşmanı Kafirlere Karşı Cihad Etmesi Gerektiği Gibi Günahları Kendisine Güzel Gösteren Şeytanlara Karşı da Cihad Etmesinin Gerekliliği

 

4706- Fadale b. Ubeyd'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Mücahid kişi, Allah için canıyla cihad edendir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/20, 6/22; Tinnizi 1621; Bak hadis no 4862.

 

 

 

Cihad Türlerinden Birisi Sayıldığından Dolayı Müslümanın Müşrikleri Hicvetmesinin Mubahlığı

 

4707- Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, babasından şöyle nakleder: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Şiir hakkında ayetler indirildi" dediğimde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müminler kılıçlarıyla ve dilleriyle cihad etmektedirler. Canım elinde olana yemin olsun ki, sanki (şiir okumakla) onlara (düşmanlara) ok atıyorsunuz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/456; Bak hadis no: 5786.

 

 

 

Cihadı ve Allah'ın Düşmanları Olan Kafirleri Öldürmeyi Teşvik Etmenin Emredilmesi

 

4708- Enes, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: ''Müşriklere karşı eliniz ve dilinizle cihad ediniz.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2262); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/251; Ebu Davud 2504; Darimi 2/213.

 

 

 

Kafir Olan Allah'ın Düşmanlarıyla Savaşmak için En Azından Atış Talimi Yaparak Kuvvet Hazırlamanın Gerekmesi

 

4709- Ukbe b. Amir der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın ..''(Enfal 60) ayetini okuduktan sonra: "Bilin ki bu kuvvet, atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet, atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet, atıcılıktır!" buyurduğunu işittim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 227; Tahricu Fıkhi's-sire 210); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/156, 4/157; Müslim 1917; Ebu Davud 2514; Tirmizi 3083; İbn Mace 2813; Darimi 2/204.

 

 

 

Cihadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye Gelişinden Sonra Farz Kılındığını iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber

 

4710- ibn Abbas der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'den çıktığı zaman Ebu Bekr: "Nebilerini (yurdundan) çıkardılar. Biz Allah için varız ve mutlaka ona döneceğiz, onlar helak olacaktır" dedi. "Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmalarına izin verilmiştir. Allah onlara yardım etmeğe mutlaka Kadir'dir" (Hac 39) ayeti nazil olunca bunun gerçekleşeceğini anladım. ibn Abbas ekledi: Bu ayet, savaşı çatışma konusunda inen ilk ayettir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/216; Tirmizi 3171; Nesai 6/2.

 

 

 

Yeteri Kadar Cihad Eden Kişi Bulunsa Dahi Kişinin Tarlası ve Diğer işlerini Islah Etme Bahanesiyle Cihadı Terketmemesinin Gerekliliği

 

4711- Kinde kabilesinin azatlısı Eslem Ebu imran anlatıyor: Biz Bizans şehrinde idik. Üzerimize Rum ordusundan büyük bir birlik gönderilince Müslümanlar da aynısı -veya- daha fazlasını onların üzerine gönderdi. Mısır ahalisinin komutanı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi Ukbe b. Amir'di. Müslümanların içinden bir kişi Bizans ordusunun üzerine saldırdı ve aralarına girdi. Bunun üzerine Müslümanlar: "Sübhanallah! Kendini elinle tehlikeye atıyorsun" diye çağırmaya başladılar. Ebu Eyyub el-Ensarı kalkıp: "Ey insanlar! Siz bu ayeti bu şekilde tevil ediyorsunuz. Bu ayet Ensar topluluğu hakkında inmiştir. Yüce Allah islam dinini aziz kılıp yardım ettiğinde biz birbirimize Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gizli olarak: ‘‘Mallarımız kayboldu ve Allah islam'ı aziz kılıp yardımcılarını çoğalttı. Biz mallarımızı koruyup kaybettiğimiz malları telafi edelim’‘ dedik. Yüce Allah dediklerimize cevap olarak Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Allah yolunda sarf edin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın, işlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever’‘ (Bakara 195) ayetini indirdi. Burada tehlike, savaşı bırakıp mallarımızı düzene koyarak iyi yapmaya çalışmaktı." Ebu Eyyub, Bizans topraklarında defnedilinceye kadar Allah yolunda savaştı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 13); Şuayb; İsnadı sahihtir. EbU Davüd 2512; Tirınizi 2972.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Maruz Kaldıkları Bir Ziyandan Dolayı Oturup Onun Yolunda Cihada Çıkamayanların Mazeretlerini Kabul Etme Lütfunda Bulunması

 

4712- Asım b. Kuleyb, babasından, o da dayısı Feletan b. Asım'dan naklediyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyorduk ve Allah ona vahiy indirdi. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy indiği zaman gözleri açık bir şekilde dalar, Allah'tan gelecek vahye kalbi ve kulağıyla pür dikkat kesilirdi. Böyle olunca da vahiy geldiğini anlardık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katibe:

 

"Yaz" deyip: "İnananlardan ile mal ve canlarıyla cihad edenleri, mertebece yerlerinde oturanlardan üstün kılmıştır''(Nisa 95) ayetini yazdırdı. Bunun üzerine ama bir adam kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim suçumuz nedir?" dedi. Bunun üzerine Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy inmeye başladı. Biz amaya: "(Allah) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy indiriyor" deyince, kör kendisi hakkında bir şey iner korkusuyla ayağa kalkarak: "Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öfkesinden Allah'a sığınırım" diyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katibe:

"Yaz" dedi ve: " ... özürsüz olarak ...''(Nisa 95) ayetini yazdırdı. 

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı kavıdir.

 

 

 

Onun Sebebiyle Yüce Allah'ın Bu Ruhsatı indirdiği Kör Şahsın ismi

 

4713- Zeyd b. Sabit der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katiplik yaparken bana: "Müminlerden yerlerinde oturanlar ile cihad edenler bir değildir" (Nisa 95) ayetini yaz" buyurdu. Bu sırada Abdullah b. Ümmü MektUm gelip:

"Ey Allah'ın Resulü! Allah yolunda cihad etmek istiyorum ama ben göremeyen, kör birisiyim. Nasıl olacak peki?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturduğu yerde vahiy bürüdü. Onun baldırı benim baldırımın üzerindeydi. O kadar ağırlaştı ki baldırımın kırılacağından korktum. Kendine geldiğinde bana: "Müminlerden özürlü olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda cihad edenler eşit değildir''(Nisa 95) şeklinde yaz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 5/184; Buhari 2832; Ebu Davud 2507; Tirmizi 3033; Nesai 6/9.

 

 

 

Hasta Olduğu için Gidemeyen ile Yerine Cihada Gönderdiği Kimsenin Sevapta Ortak Olmaları

 

4714- Cabir der ki: Biz bir gazvedeyken Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Medine'de öyle adamlar var ki sizinle birlikte (gazvede) bulundular. Ancak onları hastalıkları (sizinle birlikte çıkmaktan) alıkoydu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/341; Müslim 1911; İbn Mace 2765.

 

 

 

4715- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), düşman eline geçer endişesinden dolayı Kur'an'la düşman topraklarına yolculuğa çıkmayı yasakladı. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2349); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/446; Ahmed 2/7, 2/63; Buhari 2990; Müslim 1869/92; Ebu Davud 2610; İbn Mace 2879; Bak hadis no: 4716.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

4716- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), düşman eline geçer endişesinden dolayı Kur'an'la düşman topraklarına yolculuğa çıkmayı yasakladı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2349); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/128; Bak hadis no: 4715.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Düşman eline geçer endişesi" ifadesinden açık bir şekilde anlıyoruz ki düşmanların sayıca az ve güçsüz, Müslümanların da sayıca fazla ve güçlü olduğu durumlarda, kişi elinde Kur'an'la çıktığında ordunun ortasındayken onun düşman eline geçmeyeceğinden emin olabiliyorsa bu durumda Kur'an'la yolculuğa çıkması mubah olmaktadır. Bunun aksi olan durumlarda ise kişinin yanında Kur'an'la kafirlerin bölgesine yolculuk etmesi caiz olmaz.

 

 

 

Orduların ve Sahabenin Hayırlısının Vasfı

 

4717- ibn Abbas, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: "Dostluk grubunun en hayırlısı dört, askeri birliklerin en hayırlısı dörtyüz, ordunun en hayırlısı dört bin kişi olanıdır. On iki bin kişilik bir ordu az oldukları için yenilmezler.''

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (es-Silsiletu's-sahiha 986); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/294; Ebu Davud 2611; Tirmizi 1555; Darimi 2/215.

 

 

 

Siyasi Liderin Özellikle Onlardan Akrabalarını Olmak Üzere Yardımcılarını Teşvik Etmesi

 

4718- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü Ensar'dan yedi, Kureyş'ten de bir kişi ile beraber müşrikler tarafından etrafları sarıldığında: "Kim bunları üstümüzden geri savacak ve Cennette arkadaşım olacak?" buyurdu. Ensar'dan bir adam hamle yaptı ve ölene kadar savaştı. Bir daha aynısını söyleyince bir başkası kalkıp ölene dek savaştı. Yedi kişi öldürülene kadar bu böyle devam etti. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Arkadaşlarımıza hiç de insaflı davranmadık. Allahım! Sen dilersen yeryüzünde sana ibadet edilmez" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/286; Müslim 1789.

 

 

 

Namazı ilk Vaktinden Geciktirecek Olsa Bile Siyasi Liderin Aynı Zamanda insanları Savaşa Çıkmak için Teşvik Etmesinin Mubahlığı

 

4719- ibn Ömer der ki: Ahzab gazvesinden döndüğünde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: "Sakın kimse öğleyi Benu Kureyza'dan başka bir yerde kılmasın!" diye seslendi. Fakat bazı insanlar vaktin geçmesinden korkarak namazı Benü Kureyza'dan başka yerde kıldılar. Diğerleri ise: "Vakti geçirsek bile biz namazımızı ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrettiği yerde kılarız'' dediler. Ama Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), iki fırkadan hiç bir kimseyi azarlamadı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 946; Müslim 1770.

 

 

 

Siyasi Liderin Allah'ın Düşmanları Olan Kafirlerle Savaşmak için Tebaasından Birinden Ödünç Silah Almasının Mubahlığı

 

4720- Ya'la b. Umeyye bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: ''Elçilerim sana geldiği zaman onlara otuz deve veya otuz zırh ver ya da sağla!" buyurdu. Ben de: ‘‘(Sağlam kalırsa) geri verilmek üzere ariye olarak mı (vereyim), ey Allah'ın Resulü!’‘ dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: ''Evet!" buyurdu. 

 

[Tahric:]  Elbaani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 630); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/222; Ebu Davud 3566.

 

 

 

Düşmanlarla Karşılaşacağı Zaman Siyasi Liderin Müslümanlarla İstişare Edip Onların Görüşlerini Sormasının Müstehaplığı

 

4721- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bedir'e gittiği zaman halka danıştı. Ebu Bekr görüşünü söyleyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine halkın görüşünü sordu. Ömer görüşünü söyleyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona da bir şey demedi. Ensar: "Ey Ensar topluluğu! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizin görüşünüzü soruyor" deyince, Ensar'dan bir adam: "Biz, israil oğullarının Hz. Musa'ya: ‘‘Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız’‘ (Maide 24) dediği gibi demeyeceğiz, Seni hak olarak gönderene yemin ederiz ki; bineğini Berku'l-Gımad'a sürmüş olsan yine de peşinden geliriz" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahihi Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/105, 188i Bak hadis no: 4722.

 

 

 

Anlatılan Şeyleri Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Söyleyen Ensarlının Adı

 

4722- Enes'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü halk ile istişare edince, Ebu Bekr görüşünü söyledi, ama Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. Sonra Hz. Ömer de görüşünü söyledi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan da yüz çevirdi. (Ensar adına) Sa'd b. Ubade: "Bizim görüşümüzü mü istiyorsun, ey Allah'ın Resulü? Atlarımızı denize sürmemizi istesen tereddütsüz süreriz. (Yemen yönünden Mekkelye beş günlük bir yol uzaklığında olan) Berku'I-Gimad'e sürmemizi istersen tereddütsüz oraya da süreriz'' dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeyi topladı ve yola çıkıp Bedir'de konakladı. Kureyşlin, aralarında Benı Haccac'ın siyahi kölesinin sürdüğü su taşıyan develeri geldi. Sahabe onu yakaladı. Sahabe ona: ''Ebu Süfyan nerede? Onu nerede bıraktın?" diye sordular. O ise: "Vallahi, Ebu Süfyan hakkında bilgim yoktur. Ama Ebu Cehil b. Hişam, Utbe b. Rabia, Şeybe b. Rabia ve Umeyye b. Halef gelen halkın arasındadır" diyordu. O böyle deyince onu dövüyorlar, bunun üzerine o: "Size Ebu Süfyan ile ilgili bilgi vereceğim" diyordu. Onu bırakıp Ebu Süfyan ile ilgili sorduklarında yine:

 

''Vallahi Ebu Süfyan hakkında bilgim yoktur. Ama Kureyşliler geldiler.

Aralarında Ebu Cehil, Utbe b. Rabla, Şeybe b. Rabia ve Umeyye b. Halef geldiler" diyordu. Bu sırada namaz kılan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince: "Canım elinde olana yemin olsun ki, adam doğru söyleyince dövüyorsunuz, yalan söyleyince de bırakıyorsunuz. işte Kureyş Ebu Süfyan'ı korumak için gelmiş" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şurası yarın falanın düşeceği yerdir. Şurası da yarın falanın düşeceği yerdir" diyerek elini yere koydu. Enes dedi ki: Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki ertesi gün (adlarını saydığı) kimselerden hiçbiri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elini koyduğu yerden öteye geçemedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2403; Tahricu Fıkhi's-sire 224); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/219, 3/220, 3/257, 3/258; Müslim 1779; Ebu Davud 2681; Bak hadis no: 4721.

 

 

 

Siyasi Liderin Su içirme ve Yaralıları Tedavi Etmeleri için Kadınları Gazveye Çıkarmasının Mubahlığı

 

4723- Ümmü Süleym der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle ve Ensar'dan bazı kadınlarla beraber savaşırdı. Biz (savaşçılara) su dağıtıp yaralıları tedavi ederdik.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2284); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1810; EbU Davud 2531; Tirmizi 1575; Bak hadis. no: 4724.

 

 

 

Kadınların Erkeklerle Beraber Onların Gazvelerinde Hizmet Etmelerinin MUbahlığı

 

4724- Ümmü Süleym der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle ve Ensar'dan bazı kadınlarla beraber savaşırdı. Biz (savaşçılara) su dağıtıp yaralıları tedavi ederdik.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2284); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 4723.

 

 

 

Çocukların Gazvelere Çıkıp Savaşanlara Hizmet Etmelerinin Mubahlığı

 

4725- Enes b. Malik bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Talha'ya: "Hayber'e varana kadar bana gençlerinizden hizmetçi bir genç bu!!" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha beni terkisine alarak yola çıktı. Ben buluğa yeni ermiş bir gençtim. Her konakladığı yerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hizmet ediyordum.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/159; Buhari 2893; Nesai 8/274.

 

 

 

4726- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre, müşriklerden bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber aynı saflarda savaşmak için gidince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Geriye dön, biz müşrik birinden yardım almayız" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2442); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/148, 3/149; Müslim 1817; Ebu Davud 2732; Tirmizi 1558; İbn Mace 2832; Darimi 2/233.

 

 

 

Savaşçı Yaşına Gelmişlerle Diğerler Müslümanları Ayıran Gösterge

 

4727- ibn Ömer der ki: "Henüz ondört yaşındayken buluğa ermemişken Uhud savaşına katılacaklar arasında Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sunuldum; fakat beni kabul etmedi. Ancak Hendek savaşında onbeş yaşındayken sunulduğumda kabul etti.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 1186); Şuayb: Hadis sahihtir.

 

 

 

Kişinin Onbeş Yaşına Tamamlamakla Yetişkin Sayılmayacağını iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber

 

4728- ibn Ömer der ki: "Henüz ondört yaşındayken Uhud savaşına katılacaklar arasında Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sunuldum; fakat beni buluğa ermemiş (küçük gördü ve) katılmama müsaade etmedi. Ancak Hendek savaşında onbeş yaşındayken sunulduğumda savaşa katılmama izin verdi''

 

[Tahric:]  Elbaani: Sahih (el-İrva' 1186); Şuayb Buhari: ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed 2/17; Buhari 2664; Müslim 1868; EbU Davud 4406,

 

 

 

Yüce Allah'ın, Bir Evden ya da Kabileden Olan iki Kişiyi, Yalnız Birisi Onun Yolunda Cihada Çıktığında Diğerine de Aynı Sevabı Yazmakla Onurlandırması

 

4729- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Lihyan oğullarına karşı bir müfreze çıkarmak isteyince: "Her iki adamdan biri çıksın, bunun sevabı da aralarında olsun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2267); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/34, 3/35; Müslim 1896/137; Ebu Davud 2510.

 

 

 

Savaşa Hazırlık Yapan Kişinin Hasta Olması Halinde Kendi Teçhizatını Savaşa Çıkması için Müslüman Kardeşine Vermesinin Müstehaplığı

 

4730- Enes b. Malik bildiriyor: Eslem'den bir genç: "Ey Allah'ın Resülü! Savaşa katılmak istiyorum, ancak savaş teçhizatım yok" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ensarıdan filanın yanına git. ‘‘Resulullah'ın sana selamı var. Savaş için hazırladığın teçhizatı bana vermeni söyledi’‘ de" buyurdu. Genç bunu iletince adam karısına: "Hazırladığım teçhizatın hepsini ona ver ve bir şey bırakma. Vallahi şayet bir şey bırakırsan Allah onu sana bereketli kılmaz" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2484); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/207; Müslim 1894; Ebu Davud 2780.

 

 

 

Yüce Allah'ın Savaşa Katılamama Mazereti Olanı, Savaşa Gayretle Katılan Savaşçının Sevabını Vermekle Onurlandırması

 

4731- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir savaştan geri dönerken Medine'ye yaklaştığında: "Siz seyir halinde iken ve vadiler geçerken Medine'deki birçok topluluk sizinle beraberdi" dedi. Müslümanlar: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar Medine'de iken bu nasıl oluyor?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet! Onları özürleri hapsetti" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2265; Tahricu Fıkhi's-sire 410); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/103; Buhari 2839; Ebu Davud 2508; İbn Mace 2764.

 

 

 

Yüce Allah'ın "Sakın Onların Azabdan Kurtulacaklarını Sanma" Ayetinin[Al-i İmran 188] iniş Sebebi

 

4732- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında münafıklardan bazı adamlar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşa çıktığı zaman katılmazlar ve geride kaldıkları için de sevinirlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaştan döndüğü zaman yeminlerle savaşa katılmayışlarına mazeret gösterirlerdi. Yapmadıkları şeylerden dolayı övülmekten de hoşlanırlardı. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananların, sakın onların azabdan kurtulacaklarını sanma; elem verici azab onlaradır." (AI-i imran 188) 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2777.

 

 

 

Gazve Sırasında Başkası Bulunamadığında Bir Deveye Topluluğun Sırayla Binmesinin Mubahlığı

 

4733- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Bedir savaşı sırasında bir deveye üç kişi biniyorduk. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yol arkadaşları Hz. Ali ve Ebu Lubabe idi. Yürüme sırası Allah Resulüne geldiğinde ona: "Sen bin, biz yürürüz" derlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise: "Siz benden daha güçlü değilsiniz, sevaba da ben sizden daha az muhtaç değilim" karşılığını verirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (es-Silsilem's-sahiha 2257; Tahricu Fıkhi's-sire 219); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/411, 11418, 11422, 1/424.

 

 

 

Gazvede Bir Deveye Topluluğun Nöbetleşe Binmesinin MUbahlığı

 

4734- Ebu Musa anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Altı kişilik bir grup olarak biz nöbetleşe bir deveye biniyorduk. Ayaklarımız delindi. Benim de ayaklarım delinmiş ve tırnaklarım düşmüştü. Ayaklarımıza bez parçaları sarıyorduk. Ayaklarımıza böyle bez parçaları bağladığımız için o savaşa latur-Rika' ismi verildi.

 

Ebu Burde diyor ki; "Ebu Musa bunları söyledikten sonra da yaptığından hoşlanmadı ve "Bunları söylemekle hiç de iyi etmedim" diye yaptığı işi ifşa ettiği için pişmanlığını dile getirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4128; Müslim 1816.

 

 

 

Bineğin Sahibinin Ona Başkalarından Daha Fazla Binmeyi Hak Etmesi

 

4735- Abdullah b. Bureyde, babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yürürken, eşeğine binmiş bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! (Siz de) Binin!" dedi ve eşeğin geri tarafına çekilerek ön tarafı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bıraktı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Binek sahibi ön tarafa binmekte daha fazla hak sahibidir. Ancak ön tarafı (kendi isteğinle) bana bırakman ayrı" buyurdu. Adam ön tarafı ona bıraktı ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (ön tarafa) bindi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (Sahih Ebu Davud 2318); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/353; Ebu Davud 2572; Tirmizi 2773.

 

 

 

Siyasi Liderin Allah Yolunda (Gönderdiği) Müfrezeye Katılmayıp Geride Kalmasının Caizliği

 

4736- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetime zor gelmeyeceğini bilsem, Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir müfrezeden geri durmazdım. Ancak imkanım yok ki onlara savaş için binekler bulayım. Onlar da savaşa çıkmak için binek bulamıyorlar.

 

Benden geride kalmak ta onlara ağır geliyor. Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra dirilip bir daha ölmeyi, sonra dirilip bir daha ölmeyi isterdim."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/465; Ahmed 2/424, 2/473, 2/496; Buhari 2972; Müslim 1876/106; Nesai 6/32; İbn Mace 2753; Bak hadis no: 4737.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah Yolunda Gazaya Çıkan Müfrezeden Geri Kalmamayı istemesi

 

4737- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olana yemin olsun ki müslümanlara zor gelmeyeceğini bilsem Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir müfrezeden geri durmazdım. Ancak imkanım yok ki onlara savaş için binekler bulayım. Onlar da imkan bulamıyorlar ve benden geri kalıp oturmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra dirilip bir daha ölmeyi isterdim." -Bu son cümlesini üç kez söyledi-

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Buhari 7226; Bak hadis no: 4736.

 

 

 

Siyasi Liderin Tuzak için Yerleştirdiği Birliğe Bilmeleri ve Yapmaları Gerekenler Yönünde Tavsiyede Bulunmasının Müstehaplığı

 

4738- Bera der ki: Ahzab gününde veya Uhud savaşında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), müşriklerle karşılaşacağımız vakit yerleştirdiği okçuların başına Abdullah b. Cubeyr'i koydu ve: "Sakın yerinizden ayrılmayın! Düşmana galip geldiğimizi veya onların bizi yendiğini görseniz dahi bize yardıma gelmeyin!" emrini verdi. Müslümanlar, müşrikleri hezimete uğrattı. Vallahi Müşrik kadınların dağa doğru kaçışırken yukarı çektikleri eteklerinden açılan bacakları ile halhallarını gördüm. Bunun üzerine okçuların düşünceleri değişmeye başladı. Abdullah'ın yanında duranlar: "Ganimeti Ahali, ganimete yetişin!" diye bağrışınca, Abdullah b. Cubeyr onlara: "Durun! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) size söylediğini unuttunuz mu? Yerinizde kalın!" dedi. Yerlerinden ayrılınca da işler tersine döndü ve bozguna uğradılar. Müslümanlardan doksan kişi öldürüldü.

 

Ebu Süfyan yüksekçe bir yere çıkıp: "Muhammed aranızda mı?" diye seslendi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!" buyurdu. Ebu Süfyan üç defa: "ibn Ebı Kuhafe aranızda mı?" diye bağırınca yine Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!" buyurdu. Sonra: "Ömer b. el-Hattab aranızda mı?" diye seslendi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona cevap vermeyin!" buyurdu. Ancak cevap gelmeyince arkadaşlarına dönüp: "Bu sorduklarım ölmüşler. Yaşıyor olsalardı cevap verirlerdi" dedi: Bunun üzerine Ömer dayanamadı ve: "Vallahi yalan söyledin ey Allah düşmanı! Seni hüsrana uğratacak kişileri Allah sağ bıraktı!" diye seslendi.

 

Ebu Süfyan: "Hubel uludur! Hubel uludur!" demeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanlara: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurunca, Müslümanlar: "Ona nasıl bir cevap verelim?" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): " ‘‘Allah daha yüce ve daha uludur!’‘ deyin!" buyurdu. Ebu Süfyan:

 

''Bizim Uzza'mız var! Sizin ise bir Uzza'nız yok!" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanlara: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" buyurdu. Müslümanlar: "Ona nasıl bir cevap verelim?" dediklerinde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): " ‘‘Allah bizim mevlamızdır! Oysa sizin bir mevlanız yoktur!’‘ deyin" buyurdu.

 

Ebu Süfyan: "Bugün, Bedir gününün karşılığıdır! Savaş da bir alehte, bir aleyhte olur. Ölülerinizin uzuvlarının kesildiğini, onlara müsle yapıldığını göreceksiniz! Ben bunu emretmiş değilim, ama yapılmasına da üzülmedim" diye seslendi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 2S1; Sahih Ebu Davud 2390); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 4/293; Buhari 4043; Ebu Davud 2662.

 

 

Ebu Hatim der ki: Hadiste görüldüğü gibi doksan kişinin öldürüldüğü geçmektedir; ancak doğrusu yetmiş kişidir.

 

 

 

Siyasi Liderin Allah Yolunda Çıkacak Olan Müfrezeye Onların ihtiyaç Duyacakları Hususları Tavsiyede Bulunmasının Müstehaplığı

 

4739- Süleyman b. Bureyde, babasından naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birini bir birliğe veya orduya komutan olarak tayin ettiği zaman özel olarak komutana Allah'a karşı takvayı, genel olarak da tüm askerlere hayrı tavsiye eder ve: "Allah'ın adıyla ve Allah yolunda kafir olanlarla savaşın. Ancak haddi aşmayın, vefasızlık etmeyin. Öldürdüğünüz kimselerin uzuvlarını kesmeyin ve çocukları da öldürmeyin. Müşriklerden düşmanların la karşılaştığın zaman onları şu üç şeyden birine davet et. Eğer davetine icabet ederlerse sen de bunu onlardan kabul et ve onlara dokunma. Onları islamiyet'e davet et. Eğer kabul ederlerse, Müslümanların sahip oldukları haklara sahip olacaklarını, Müslümanların sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Sonra onları kendi yurtlarını bırakıp müslümanların yurduna hicret etmeye davet et. Eğer kabul ederlerse, muhacirlerin sahip oldukları haklara sahip olacaklarını, muhacirlerin sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Eğer Müslüman olup yurtlarında kalmayı tercih ederlerse, bedeviler konumunda sayılacaklarını, onlara Allah'ın hükmünün geçerli olduğu gibi kendilerine de geçerli olacağı haberini ver. Eğer bunu kabul ederlerse onlardan bunu kabul et ve onlara dokunma. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan yardım dile ve onlarla savaş. Eğer kaledekileri kuşatırsan ve onlar senden Allah'ın ve Peygamberinin zimmetini kendilerine vermeni isterlerse onlara Allah'ın ve Peygamberinin zimmetini verme. Fakat onlara kendi zimmetini, babanın ve arkadaşlarının zimmetini ver. Sizin kendi zimmetinizi, babalarınızın ve arkadaşlarınızın zimmetini bozmanız Allah'ın ve Resulünün zimmetini bozmanızdan daha kolayolur. Eğer kaledekileri kuşattığında senden Allah'ın hükmünü kendilerine vermeni isterlerse onları Allah'ın hükmü üzerine indirip teslim alma. Çünkü onlara Allah'ın hükmünü verirken isabet edip edemeyeceğini bilemezsin. Fakat onları kendi hükmün üzerine teslim al" buyurdu.

 

Alkame der ki: Bu hadisi Mukatil b. Hayyan'a zikrettiğimde: "Müslim b. Heysam el-Abdı de Nu'man b. Mukarrin vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen bana aynı hadisi rivayet etti" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2351; el-İrva' 5/86/1247); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 5/352, 5/358; Müslim 1731/2; Ebu Davud 2612, 2613; Tirmizi 1408; İbn Mace 2858; Darimi 2/215.

 

 

 

Siyasi liderin Emrine Müfreze Sahibi Aykırı Bir Harekette Bulunduğunda Topluluğun Onu Azledip Yerine Başka Birini Geçirmeleri Gerekmesi

 

4740- Ukbe b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik çıkardı. Savaş sonrası birlik komutanı adamın birine bir kılıç hediye etti. Savaş dönüşü Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumdan haberdar olunca: "Size komutan olarak atadığım kişi emirlerimi yerine getirmediği veya yasaklarımdan sakınmadığı zaman kişinin yerine verdiğim emirleri harfiyle yerine getirecek başka birini seçemiyor musunuz!" diye çıkışarak daha önce görmediğimiz bir şekilde bizleri kınadı.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2362); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/110; Ebu Davud 2627.

 

 

 

Siyasi Liderin Müfreze Gönderirken Kendilerini Yönlendirecek ve idare Edecek Birinden Yoksun Kalmasınlar Diye Birinin Ölmesi Durumunda Diğerinin Yerine Geçmesi için Birden Fazla Komutan Tayin Etmesinin Müstehaplığı

 

4741- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Mute savaşında Zeyd b. Harise'yi ordu komutanı yaptı ve: "Zeyd öldürülürse Cafer, Cafer öldürülürse Abdullah b. Revaha komutan olsun" buyurdu. O savaşta ben de onlarla birlikteydim. Cafer b. Ebı Talib'i aradığımızda onu ölülerin arasında bulduk. Bedeninde de yetmiş küsur kılıç ve ok yarası vardı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 365); Şuayb: İsnadı sahihtir. Buhari 4261.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'ye Hareket Ettiği Zaman

 

4742- Ebu Said el-Hudri der ki: "Mekke'nin fethedildiği yıl Ramazan ayının ikinci gecesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkılması yönünde emir verdi.

 

[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2081); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 3/87.

 

 

 

Fetih Gününde Mekke'ye Girerken Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sancağının Vasfı

 

4743- Cabir der ki: Mekke fethinde Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı beyaz idi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2100; Sahih Ebu Davud 2334); Şuayb: Hadis şahitleriyle hasendir. Ebu Davud 2592; Tirmizi 1679; Nesai 5/200; İbn Mace 2817.

 

 

 

Savaşçıların Müşrikler Üzerine Gafil Oldukları Gece Baskınları Yapmanın Mubahlığı

 

4744- iyas b. Seleme, babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan olarak başımıza atadığı Ebu Bekr ile gazveye çıktım. Müşriklerden bir topluluğa gece vakti ani bir baskın yapıp hepsini öldürdük. O gece paralamız "Öldür, öldür!" idi. O gece ben, kendi elimle Müşriklerden yedi tanesini öldürdüm.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2371); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/46; Ebu Davud 2596; İbn Mace 2840; Bak hadis no: 4627, 4628; Bak hadis no: 4747, 4748.

 

 

 

Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uyarak Siyasi Liderin Sabahleyin Allah'ın Düşmanları Kafirlerin Yurtlarına Ani Baskınlar Yaptırmasının Müstehaplığı

 

4745- Enes b. Malik anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğa karşı savaşa çıktığında saldırıya geçmeden önce sabahı beklerdi. Sabah vakti dinler, şayet ezan sesi gelirse vazgeçer, ezan sesi gelmezse de saldırıya geçerdi. Hayber savaşına Çıktığımızda gece vakti bölgeye yetiştik. Sabah olup da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ezan sesi duymayınca bineğine bindi. Ben de Ebu Talha'nın bineğinin arkasına bindim. Giderken ayaklarım Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayaklarına değiyordu. Hayberliler kazma ve kürekleriyle işe çıkmışlardı. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüklerinde: "Muhammed! Vallahi Muhammed ve ordusu gelmiş!" demeye başladılar. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları görünce: "Allahu Ekber! Allahu Ekber! Hayber harab olacaktır! Zira biz bir topluluğun sahasına girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı çok kötü olur!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368; Tahricu Fıkhi's-sire 340); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Muvatta 2/468; Ahmed 3/206, 3/263; Buhari 610; Müslim 1427/121; Nesai 1/271, 1/272; Bak hadis no: 4753, 4746.

 

 

 

Darulharba Geldiğinde Kişinin Gece Baskını Yapmadan Sabaha Dek Beklemesi Gerekmesi

 

4746- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'e gitti ve gece vakti oraya yetişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşa çıktığında bir yere gece varırsa sabah olmadan onlara saldırı yapmazdı. Sabahleyin Yahudiler çapaları ve sepetleriyle giderlerken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ordusunu gördüler ve: "Muhammed! Vallahi Muhammed ordusuyla birlikte gelmiş!" diye bağrışmaya başladılar. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahu Ekber! Hayber harab olacaktır! Zira biz bir topluluğun sahasına girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı çok kötü olur!" şeklinde karşılık verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368; Tahricu Fıkhi's-sire 340); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Buhari 1945; Bak hadis no: 4746.

 

      

 

Allah Yolundaki Mücahidlerin Parola Kullanmasının Caiz Olmadığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

4747- iyas b. Seleme, babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan olarak başımıza atadığı Ebu Bekr ile gazveye çıktım. Müşriklerden bir topluluğa gece vakti ani bir baskın yapıp hepsini öldürdük. O gece parolamız "Öldür, öldürı" idi. O gece ben, kendi elimle Müşriklerden yedi tanesini öldürdüm.

 

[Tahric:]  Elbani: Haseni Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/65, 5/377i Ebu Davud 2597; Tirmizi 1682; Bak hadis no: 4744, 4748.

 

 

 

Parola Kullanan Sözkonusu Topluluğun Bunu Mustafa'nın(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Emriyle Yapmış Olması

 

4748- iyas b. Seleme, babasından bildiriyor: Hevazin'de gece baskınında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan olarak başımıza atadığı Ebu Bekr ile gazveye çıktığımızda paralamız "Öldür, öldür!" idi. O gece ben, kendi elimle müşriklerden yedi tanesini öldürdüm.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen; Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Bak hadis no: 4744, 4747.

 

 

 

Düşmanlardan Farklı Bir Dille de Olsa Müslüman Olduklarına Dair Bir Söz işiten Siyasi Liderin Durumları Netleşinceye Kadar Onlarla Savaştan Geri Durmasının Müstehaplığı

 

4749- ibn Ömer der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Halid b. el-Velid'i Cezıme oğullarına gönderince, Halid onları islam'a davet etti; ama onlar: ''Müslüman olduk" diyemedikleri için: "Sabi olduk" demeye başladılar. Bunun üzerine Halid onları öldürmeye ve esir almaya başladı. Her birimize de bir esir verdiler. Bir gün bize herkesin kendi esirini öldürmesini emredince ben: ''Vallahi, ben esirimi öldürmem, hiçbir arkadaşım da esirini öldürmez" dedim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip Halid'in yaptıklarını anlattık. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırıp: "Allahım! Halid'in yaptığından sana sığınırım. Allahım! Halid'in yaptığından sana sığınırım" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/150, 2/151; Buhari 4339; Nesai 8/237.

 

 

 

Kılıç Korkusuyla "Allah'a Teslim Oldum" Dediği için Harbinin Öldürülmesinin Yasaklanışı

 

4750- Mikdad b. el-Esved der ki: Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Bir kafirle karşılaşsam ve o da bir elimi kılıçla kesse, sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa ve ‘‘Allah'a teslim oldum’‘ dese, bunu söyledikten sonra onu öldüreyim mi?" diye sorduğunda Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır" buyurdu. Mikdad: "Ey Allah'ın Resulü! Ama önce elimi kesti" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Onu öldürme! Zira onu öldürürsen, o, senin onu öldürmeden önce olduğun durumda (kanı masum) olur; sen de o Müslüman olduğunu söylemeden önceki durumunda (kanı helal) olursun."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca Sahihtir. Ahmed 6/3.

 

 

Ebu Hatim der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Sen de o Müslüman olduğunu söylemeden önceki durumunda olursun" sözü "Müslüman olduğunu söylemesine rağmen kanını helal sayıp onu öldürmen halinde sen onun baştaki konumunda olursun" anlamındadır. Bunun başka bir anlamı da vardır. O da böyle demesine rağmen onu öldürmesi halinde Müslüman birini öldürdüğü için buna kısas olarak onun da öldürüleceğidir.

 

 

 

Müslümanın Kılıç Korkusuyla La İla İllallah Diyen Harbiyi Öldürmesinin Yasaklanışı

 

4751- Usame b. Zeyd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi Cüheyne kabilesine ait Huraka boyu üzerine göndermişti. Sabahleyin onlara saldırıp yenilgiye uğrattık. Ben ve Ensar'dan bir adam onlardan birine ulaşınca adam: ''La ilahe illallah" dedi. Ensar'dan olan onu bırakınca ben mızrağımla onu öldürdüm. Döndüğümüzde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu öğrenince: "Ey Usame! Adam ‘‘La ilahe illallah’‘ demesine rağmen öldürdün mü?" deyince, ben: "Ey Allah'ın Resulü! Adam ölümden kurtulmak için böyle dedi" karşılığını verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü bana o kadar tekrar etti ki, o günden önce müslüman olmamış olmayı bile temenni ettim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2375); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/200; Buhari 4269; Müslim 159/96; Ebu Davud 2643.

 

 

 

Müslümanlık Belirtileri Gösteren Harbiyi Öldürmemenin Caizliği

 

4752- ibn Abbas anlatıyor: Benı Süleym'den bir adam, yanında koyunlarıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına uğradı ve onlara selam verdi. Onlar: ''Sizden korunmak için selam verdi" dediler ve adama saldırarak onu öldürdüler ve koyunlarını alıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürdüler. Yüce Allah: "Ey inananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: ‘‘Sen mümin değilsin’‘ demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır" (Nisa 94) ayetini indirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 1/229, 1/272, 1/324; Buhari 4591; Müslim 3025; Ebu Davud 3974; Tirmizi 3030.

 

 

 

Darulharbde Ezan Sesi Duyulan Yerin Halkını Öldürmek Haramdır

 

4753- Enes bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazı vaktinde düşmana baskın yapardı. Önce dinler, şayet ezan sesi gelirse vazgeçer, ezan sesi gelmezse saldırıya geçerdi. Bir gün yine bu şekilde dinlerken bir adamın:

 

"Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyen sesini işitti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fıtrat üzere" buyurdu. Adam: "Eşhedu en la ilahe illallah!" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cehennem ateşinden kurtuldu" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2368); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Müslim 382; Ebu Davud 2634; Tirmizi 1618; Darimi 2/217; Bak hadis no: 4745.

 

 

 

Siyasi Liderin Gündüzün ilk Vakitlerinde Müfreze Göndermesinin Müstehaplığı

 

4754- Sahr el-Gamidi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ümmetim için gündüzün ilk vaktin(de yaptıkları işlerin); bereketli kıl" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik veya bir ordu göndereceği zaman onu gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi.

 

Ravi der ki: "Sahr tüccar biri idi ve ticaret mallarını gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi. Bu şekilde zengin olup malı çoğaldı."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2345); Şuayb: İsnadı zayıflır. Ahmed 3/417, 3/431, 4/390, 2606; Tirmizi 1212; İbn Mace 2236; Bak hadis no; 4755.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Duasının Bereketiyle Kişinin Savaşa Başlama ve Çeşitli işlerinde Gündüzün ilk Saatlerini Tercih Etmesinin Müstehaplığı

 

4755- Sahr el-Gamidi bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Ümmetim için gündüzün ilk vaktin(de yaptıkları işlerinH bereketli kıl" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birlik göndereceği zaman onu gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi.

 

Ravi der ki: "Sahr tüccar biri idi ve kölelerini gündüzün ilk saatlerinde gönderirdi. Bu şekilde zengin olup malı çoğaldı.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2345); Şuayb: İsnadı zayıflır. Ahmed 3/416, 3/432, 4/384,4/390,4/391; Darimi 2/214; Bak hadis no: 4754.

 

 

 

Siyasi Liderin Allah'ın Düşmanlarıyla Savaşmak İçin Günün İlk Saatlerini Tercih Etmesinin Müstehaplığı

 

4756- Cübeyr b. Hayye bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, Hürmüzan'a: "Kendi başına yararlı olabileceksen bana nasihatte bulun" dedikten sonra: "Konuş bir sorun yok" deyip ona eman verdi. Bunun üzerine Hürmüzan: "Evet! Bu gün Farisiler bir baş ve iki kanattır" dedi. Ömer: "Baş nerede?" deyince, Hürmüzan:

"Nehavend, Bendar ile beraber olup Kisra muhafızları ve Isfahan ahalisi de onunla birlik oldu" dedi. Ömer: "Kanatlar nerede?" diye sorunca Hürmüzan unutmuş olduğu bir yeri söyledi ve: "Kanatları kesersen baş kolayolur" dedi. Ömer: "Yalan söyledin ey Allah'ın düşmanı. Ben başa hücum ederim Allah ta onu keser. Eğer Allah başı keserse iki kanattan gelecek zarar da benden kesilmiş olur" dedi. Ömer, Bendar'a şahsen kendisi gitmek istedi. Yanındaki Müslümanlar: "Sana Allah'ı hatırlatırIZ. Acemlere kendi başına gitmemelisin. Eğer sana bir şeyolursa müslümanlar dağılır. Ancak askerleri gönder" dediler.

 

Bunun üzerine Ömer, MedineHleri gönderip başlarına (oğlu) Abdullah b.

Ömer b. el-Hattab'ı komutan kıldı. Beraberlerinde Muhacir ve Ensar'ı gönderdi. Ebu Musa el-Eş'ari'ye: "Basra halkı ile beraber git", Huzeyfe b. el-Yeman'a ise:

"Nehavend'de birleşmek üzere, Küfe halkı ile beraber git" diye bir mektup yazdı. "Toplandığınızda komutanınız Nu'man b. Mukarrin el-Muzenı olsun" dedi.

 

Nehavend'de toplandıkları zaman Bendar kendisiyle konuşması için bir adam gönderilmesini istedi. Müslümanlar da Muğıre b. Şu'be'yi seçti. Babam şöyle dedi. -Sanki şimdi onu (Muğıre b. Şu'be'yi) görüyor gibiyim- "O uzun boylu gür saçlı ve bir gözü kör olan birisiydi." Muğıre, Bendar'ın yanına gidip geri geldiğinde ona olan biteni sorduk. Şöyle anlattı:

 

İlc'i (güçlÜ kafir adamı) gördüm ve o arkadaşlarına Bu Arab'a nasıl görünelim? Kuvvetli ve zengin mi, yoksa yoksul ve zayıf kimseler olarak mı görünelim?" diye istişare ediyordu. "Fakir olarak görünürsek bize karşı bir tamahkarlıkları olmaz" diyordu. İlc'in adamları: "Ona karşı en güzel ve en kuvvetli bir şekilde görünelim" dediler. Yanlarına gittiğimde savaş silahlarının gözü kamaştıran bir parıltısı olduğunu gördüm. İlc'in adamları başucunda duruyor ve İlc başında tacı ile altın bir tahtta oturuyordu. Ben dosdoğru yanına gidip tahtına oturacağım zaman bundan nehy edilip geri itildiğimde: "Bu hareket elçilere yapılacak bir şey değildir" dedim. Buna karşılık bana: "Sen bir köpeksin, kralla beraber mi oturacaksın?" dediklerinde: "Ben kavmimin yanında bundan (kraldan) daha şerefliyim" karşılığını verdim. Bunun üzerine beni azarlayarak: "Oturı" dedi, ben de oturdum. Onun söyledikleri bana tercüme edildi.

 

İlc şöyle devam etti: "Ey Arap topluluğu! Sizler insanların içinde en aç, en fazla eziyet çeken, en kirli, yerleşim yerlerine ve iyiliklere en uzak olan kişiler idiniz. Muhafızlarıma sizi mızraklarına saplamalarını emretmeme engel olan ancak mızrakların leşinizle kirlenmesini istemeyişimdir. Çünkü sizler pissiniz. Eğer giderseniz sizleri serbest bırakır, kalırsanız size, sizi vuracağımız yeri gösteririz."

 

Muğıre der ki: Allah'a hamdü sena ettikten sonra: ''Vallahi bizi vasfederken hiç yanılmadın. Biz yerleşim yerlerine uzaktık. insanların içinde en fazla açlık ve zorluk çekenlerdik. Hayır işlerine uzaktık. Allah bize bir peygamber gönderdi ve dünyada yardım, ahirette de Cennet'i vaad etti. O zaman (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiği zaman'dan beri, bize Allah'tan kurtuluş ve yardım geleceğini bilmeye başladık ve size geldik. Vallahi sizin mallarınızı ve yaşantınızı gördükten sorıra asla geri dönmeyeceğiz. Ya sizi yenip mallarınızı alacağız ya da sizin topraklarda öldürüleceğiz" dedim.

 

İlc: "Kör kendi içindeki doğruları söyledi" dedi. Muğıre: "İlc'in yanından kalktım. Vallahi benim gayretim onu korkutmuştu" dedi. İlc bize: "Vadiyi geçip Nehavend'e bize gelecek misiniz, yoksa biz mi geçip yanınıza gelelim" diye haber gönderdi. Nu'man: "Vadiyi geçin (saldırın)" dedi ve vadiyi geçtik.

 

Cübeyr dedi ki: O gün gibi bir gün asla görmedim. Kafirler demir bir dağ gibi geliyorlardı. Birbirleriyle Araplardan kaçmayacaklarına dair sözleştiler. Hatta kaçmamaları için yedişer kişi zincirle birbirlerine bağladılar. Geriye kaçmamaları için de arkalarına demir dikenler konuldu ve: "Bizden kim kaçarsa demir dikenler ona batar" dediler. Muğıre b. Şu'be onların çokluğunu görünce: "Bugün kadar ağır bir başarısızlık görmedim" dedi.

 

Düşmanlarımız daha güzel bir şekilde toplanmak için acele etmiyordu.

Bizimkiler de acele etmiyordu. Vallahi ben komutan olsaydım onlara saldırmakta acele ederdim. Nu'man gözü yaşlı (yufka yürekli) biriydi. Nu'man:

 

"Sana Yüce Allah bunun gibisini gösterip ne zelil edecek, ne de mağlup ettirecektir. Vallahi onlara saldırmaktan beni bir şeyalıkoyuyor. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle yaptığına şahid oldum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşacağı zaman günün başlangıcında savaşa başlamaz, acele etmeyip namaz vaktinin gelmesini ve canların coşmasını beklerdi. O zaman savaş güzel olurdu" dedikten sonra: "Allahım! Bugün fetihle gözümü aydınlatmanı istiyorum. Bu fetih, müslümanlara ve (diğer islam) ahalisine izzet, kafirlere de zillet olsun. Bundan sonra da bana şehadeti nasib eyle" deyip: "Amin! deyin. Allah'ın rahmeti üzerinize olsun" dedi. Biz de: "Amin" dedik. Onun ağlaması üzerine biz de ağladık. Nu'man: "Sancağı birinci sallayışımda silahlarınızı doğrultun. ikinci sallayışımda kendi hizanızdaki düşmana saldırın. Üçüncü sallayışımda ise herkes kendi etrafındakilere Allah'ın yardımı ile saldırsın" dedi. Namaz vakti gelip canlar coşunca onun tekbir getirmesi üzerine biz de tekbir getirdik. Nu'man:

 

"Vallahi bu fetih kokusudur inşallah. Allah'ın dualarımı kabul etmesini ve bizimle fethi gerçekleştirmesini temenni ederim" dedi ve sancağı salladı. Müslümanlar saldırıya geçti. Sonra ikinci, sonra da üçüncü defa salladı. Bunun üzerine hep birlikte herkes kendi tarafındaki düşmana saldırıya geçti. Nu'man:

 

"Eğer ben öldürülürsem komutan Huzeyfe b. el-Yeman'dır. Eğer o da öldürülürse komutan filan kişidir. Eğer o da öldürülürse komutan filan kişidir" deyip yedi kişiyi saydı. Yedinci kişi Muğıre b. Şu'be idi.

 

Babam dedi ki: Vallahi Müslümanlardan hiç kimse muzaffer olma veya öldürülme dışında ailesine geri dönmeyi istemiyordu. Düşmanla yüz yüze geldik ve demir demire (kılıç kılıca) vuruşma başladık. Müslümanlardan da birçok kişi öldürüldü. Bizim sabrımızı ve geri dönmeme kararımızı gördüklerinde kaçmaya başladılar ve bir kişi düştüğünde bağlandıklarından dolayı yedi kişi üst üste düşmeye ve topluca öldürülmeye başladılar. Kaçmaya kalkanlara da arkalarındaki demir dikenler batmaya başladı. Nu'man: "Sancağı öne alın" dedi. Biz de sancağı öne alıp onları öldürmeye ve kaçırmaya başladık. Nu'man, Allah'ın duasını kabul edip fethi gördüğünde böğründen bir okla vuruldu ve bu vuruşla öldü. Kardeşi Ma'kil b. Mukarrin geldi ve onu bir giysiyle örttü. Sancağı alarak öne geçip: "Allah'ın rahmeti üzerine olsun, hücum edin!" dedi. Biz hücum ettik ve onları kaçırıp öldürmeye başladık. Savaş bittiğinde Müslümanlar toplandı ve: "Komutan nerede?" dediler. Ma'ki!: "Bu (yerdeki) komutanınızdır. Allah onun gözünü fetihle aydınlattı ve şehid etti" dedi. Sonra Huzeyfe b. el-Yeman'a biat ettiler. Ömer b. el-Hattab, Medine'de Allah'a dua ediyor ve doğum yapacak kadın gibi bekliyordu. Huzeyfe, Ömer'e fetih olayını yazdı ve müslümanlardan biriyle mektubu gönderdi. Adam Ömer'e yaklaştığında: "Ey Müminlerin emıri! Müslümanlara ve ehline izzet, kafirlere de zillet olan fetihle müjdelenl" dedi. Ömer: "Seni Nu'man mı gönderdi?" deyince, adam: "Nu'man şehid oldu, ey Müminlerin emıri!" dedi. Ömer ağlayıp istirca etti ve: "Vay sana daha kim var?" dedi. Adam: "Filan ve filan" dedi -bazı kişiler saydı- ve: "Ey Müminlerin emıri! Öbürlerini sen tanımazsın" dedi. Ömer ağlayarak: "Ömer'in onları tanımaması kendilerine zarar vermez. Fakat Allah onları bilir" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2825); Şuayb: İsnadı kavidir. Buhari 3159.

 

 

 

Siyasi Liderin Düşmanlarıyla Savaşmak için Gündüzün ilk Saatlerini Kaçırdığında Bunu Güneşin Zeval Vaktinden Sonra Yapmasının Müstehaplığı

 

4757- Ma'kil b. Yesar, Nu'man b. Mukarrin'den naklediyor: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte savaşlarda bulundum ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) günün ilk saatinde savaşa başlamazdı. Bunun için sen de güneşin tepe noktasını aşmasını, rüzgarların esmesini ve yardımın inmesini dek ertelerdi!"

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2385); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/444, 4450; Ebu Davud 2655; Tirmizi 1613.

 

 

 

Siyasi Liderin Düşmanlarla Savaşmaya Karar Verdiğinde Yüce Allah'tan Yardımını istemesinin Müstehaplığı

 

4758- Suheyb der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Huneyn savaşı sırasında sabah namazından sonra daha önce yaptığını görmediğimiz bir şekilde (konuşur gibi) dudaklarını oynatıyordu. Ona: "Daha önce hiç yapmadığın bir şey yapmaktasın" denildiğinde şöyle buyurdu: "Diyorum ki: Allahım! Senden güç alır, verdiğin güçle düşmana saldırır ve senin adına savaşırım.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/332, 4/333; Tirmizi 3340; Darimi 2/216.

 

 

 

Düşmanlara Saldırmak isteyen Siyasi Liderin O Geceyi ibadetle Geçirip Sabahında Saldırıya Geçmesinin Müstehaplığı

 

4759- Hz. Ali der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedr'e geldiği zaman seferi olmasına rağmen o günün gecesini ibadetle geçirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf; Şuayb: İsnadı Hasendir.

 

 

 

Düşman Topraklarında Bir Bölgeyle Savaşmak İsteyen Siyasi Liderin Savaşın Habersiz Olmaması İçin Birlikleri Birkaç Koldan Göndermesinin Müstehaplığı

 

4760- Abdullah b. Rabah anlatıyor: Ramazan ayında, aramızda Ebu Hureyre'nin de bulunduğu heyetle Muaviye'ye gitmek için yola çıktık. Yolda birbirimize yemek yapıyorduk. Ebu Hureyre bizim için çok yemek yapıp yememiz için çağıran kişilerdendi. Ben, arkadaşlarıma yemek yapıp onları çağırayım dedim ve yemek yaptırıp akşam vaktinde Ebu Hureyre'yi bulup: "Ey Ebu Hureyre! Bu gece yanıma davetlisiniz" dedim. Ebu Hureyre: "Benden önce mi davrandın?" deyince ben: "Evet" dedim ve arkadaşlarımı davet ettim. Ebu Hureyre: "Ey Ensar topluluğu! Size yemek olana kadar sizinle ilgili bir olayı anlatayım mı?" deyip Mekke'nin fethini şöyle anlattı:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Mekke'ye girdi ve Zübeyr'i bir mevkiden, Halid b. el-Velid'i başka bir mevkiden gönderdi. Ebu Ubeyde'yi ise zırhsızların başında, kumandan olarak gönderdi. Bunlar Mekke vadisinin ortasını tuttular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise kendi birliğinin başındaydı. Kureyş müşrikleri, kendilerine muhtelif kabilelerden birtakım serseriler ve tabiler topladılar ve: "Bunları ileri sürelim. Şayet ellerine bir şey geçerse, onlarla beraber oluruz. isabet alırlar, ölürlerse, bizden istenileni veririz!" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görünce: "Ey Ebu Hureyre! Bana Ensar'ı çağır ve Ensar'ın dışındakiler gelmesin" buyurdu. Ben Ensar'ı çağırınca geldiler ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında toplandılar.

 

Ensar, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) etrafında toplanınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Şu Kureyş'in serserilerini ve onlara uyanları görüyor musunuz" deyip sağ elinin serçe parmağıyla sol elinin ortasına işarette bulunarak: "Onları Safa'da bana ulaşana kadar ekin biçer gibi biçin" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından ayrıldığımızda, müşriklerden kimi öldürmek istediysek onu öldürdük. Onlardan hiç kimse bize bir şey yapamadı. Ebu Süfyan: "Ey Allah'ın Resulü! Kureyşliler öldürüldü. Bu günden sonra artık Kureyş kalmadı!" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kapısını kapatan emniyettedir. Ebu Süfyan'ın evine giren emniyettedir" buyurdu. Bunun üzerine halk kapılarını kapattılar.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Hacer-i Esved'i istilam edip Kabe'yi tavaf etti ve elinde yay ile Kabe'nin yanında bulunan Kureyşlilerin ibadet ettiği putun yanına gelip eğri tarafından tuttuğu yayı putun gözüne vurup: ''Hak geldi, batıl zail oldu. Muhakkak ki batıl zail olmaya mahkumdur" ayetini okudu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tavafı bitirince Safa tepesinin Kabe'ye bakan tafına çıkıp ellerini açarak Allah'a hamd edip O'nu zikrederek dua etmeye  bşladı. Ensar ise Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt tarafında birbirlerine şöyle diyorlardı: "Adamın (Resulullah'ın Sallallahu aleyhi ve Sellem), yurduna rağbeti ve özlemi, kavmine acıması tuttu!"

 

Ebu Hureyre der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy geldi. Yahiy geldiği zaman biz bunu anlardık ve vahyin gelişi bitene kadar hiç kimse başını kaldırıp Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakamazdı. Yahyin gelmesi bitince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ensar topluluğu! Adamın, yurduna rağbeti ve özlemi, kavmine acıması tuttu dediniz mi?" buyurdu. Ensar: "Böyle dedik ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman benim adım nedir? Ben Allah'ın kulu ve elçisiyim. Ben Allah'a ve size hicret ettim.

 

Hayatım sizin hayatınızla beraber olacak, ölümüm sizin ölümünüzle beraber olacaktır" buyurdu. Bunun üzerine, Ensar ağlayıp, "Vallahi ey Allah'ın Resulü! Biz, o sözü Allah ve Resulüne olan düşkünlüğümüzden dolayı söyledik" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah ve Resulü de sizi doğrulayıp mazur görüyor" burdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1635); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/538; Müslim 1780/84, 1780/85; Ebu Davud 1872, 3023.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadis, Mekke'nin fethinin sulh yoluyla değil de güç kullanılarak gerçekleştiğini açıkça beyan etmektedir.

 

 

 

Gazveye veya Allah'ın Kafir Düşmanlarıyla Karşılaşmaya Karar Veren Kişinin Edeceği Dua

 

4761- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşacağı zaman: "Allahım! Dayanağım ve yardımcım sensin. Ben de senin yolunda savaşıyorum" diye dua ederdi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2366); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/184; Ebu Davud 2632; Tirmizi 3584.

 

 

 

Allah'ın Sevdiği Bir Şey Olduğu için Kişinin Saflar Arasında Atıyla Kibirlenmesinin Müstehaplığı

 

4762- ibn Cabir b. Atık, babasından naklen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: "Allah'ın sevdiği ve sevmediği kıskançlık, sevdiği ve sevmediği gurur şekli vardır. Allah'ın sevdiği kıskançlık dinde olanı, sevmediği ise dini dışında alanıdır. Allah'ın sevdiği gurur, insanın savaşırken ve sadaka verirken duyduğu gururdur. Sevmediği ise kişinin batıl olan bir şeyde gururlanmasıdır."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 2388); Şuayb: İsnadı hasen liğayrihidir. Ahmed 5/445,5/446; Ebu Davud 2659; Nesai5/78; Darimi 2/149.

 

 

 

Mücahidin Savaş Sırasında Hile Yapmasının Mubahlığı

 

4763- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Savaş hile(den ibaret)dir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2369); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/297; Buhari 3030; Müslim 1739; Ebu Davud 2636; Tirmizi 1675.

 

 

 

Müslümanlar Üzerinde Şiddetle Saldırıda Bulunan Müşriklere Siyasi Liderin Beddua Etmesinin Müstehaplığı 146

 

4764- Mesruk anlatıyor: Abdullah (b. Mes'ud)'un yanında oturuyorduk.

Aramızda yaslanmış vaziyette dururken ona bir adam gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Gerçekten Kinde kapıları yanında bir kıssacı kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelerek kafirlerin canlarını alacağını, müminlerinse ondan nezle şeklinde etkilenece"'lerini söylüyor" dedi. Bunun üzerine Abdullah öfkeyle şunları söyledi: "Ey insanlar! Allah'tan korkun! Sizden bir şey bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de, ‘‘Allah bilir’‘ desin. Çünkü birinizin bilmediği bir şey hakkında ‘‘Allah bilir’‘ demesi, en büyük ilim sayılır. Şurası muhakkak ki Yüce Allah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ‘‘De ki: Ben, buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben size kendiliğimden (bir şey) teklif edenlerden de değilim’‘ (Sad 86) buyurmuştur. Şüphesiz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlarda (Müşriklerde islam'a karşı) bir direnme gördüğü zaman: ‘‘Allahım! Yusuf'un yedi (sene)si gibi yedi (sene)!’‘ diye beddua etmişti. Akabinde öyle bir kıtlığa maruz kaldılar ki, her şeyi ellerinden alıp götürmüştü. Neredeyse açlıktan deri ve böcekleri yemişlerdi. Onlardan biri gökyüzüne bakarak duman şeklinde bir şey gördü. Hemen Ebu Süfyan gelerek: ‘‘Ey Muhammed! Sen Allah'a boyun eğmeyi ve akrabaya yardımı emrederek geldin. Ama kavmin helak oldular. O halde onlar için Allah'a dua et'' dedi. Yüce Allah da: ‘‘Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. insanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler. Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, ‘‘Belletilmiş bir deli’‘ demişlerdi. Biz sizden azabı az bir süre için kaldıracağız, siz yine de eski inkarcılığznıza döneceksiniz’‘ (Duhan 10-15) buyurdu." Abdullah dedi ki: Hiç hakkında: ''Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alınz" (Duhan 16) buyrulan günde ahiretin azabı açılır mı? Batşa, Bedir günüdür. Duhan ayeti, Batşa, Lizam (Furkan 77) ve Rum ayeti gerçekleşmiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/441; Buhari 1007; Müslim 2798/39; Tirmizi3254.

 

 

 

iki Grup Karşılaştığında Allah'ın Düşmanları Olan Kafirlere Karşı Kişinin Rabbinden Yardım Dilemesi

 

4765- Abdullah b. Kays der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı için bir kavimden korktuğu zaman: "Allahım! Onların karşısında durmaya seni vekil kılıyor ve kötülüklerinden de sana sığınıyoruz" diye dua ederdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 1026); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/414, 4/415; Ebu Davud 1537.

 

 

 

Müslümanların Sayısı Az Olsa da Siyasi Liderin Allah'ın Düşmanlarına Karşı Allah'tan Nusret Dilemesinin Müstehaplığı

 

4766- iyad el-Eş'arı der ki: Yermuk savaşında bulundum ve bu savaşta beş komutan vardı. Bunlar, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, Yezıd b. Ebı Süfyan, Şurahbıl Ebı Hasene, Halid b. el-Velid ve iyad'dır. -Bu iyad, Simak'ın kendisinden hadis naklettiği iyad değildir.- Ömer: "Eğer sıkışırsanız Ebu Ubeyde'den yardım isteyiniz'' dedi. Biz de ona ölümle burun buruna geldiğimizi yazıp ondan yardım istedik. O da bize şöyle bir cevap yazdı: "Benden yardım istediğiniz mektup geldi. Ben de size, askeri benden daha çok ve daha kuvvetli olan Allah'tan yardım istemenizi tavsiye ediyorum. Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) asker sayısı sizden daha azken muzaffer oldu. Eğer size mektubum gelirse onlarla savaşın ve geri çekilmeyin." Biz de savaştık ve onları hezimete uğrattık. Onlarla dört fersahlık bir mesafe boyunca savaştık ve mallarını ele geçirdik. Müslümanlar istişare edince iyad kişi başına on hisse vermeye hüküm kıldı. Ebu Ubeyde:

 

"Kim benimle yarışır" deyince, genç biri: "Eğer kızmazsan ben yarışırım" karşılığını verdi. Bunun ardından delikanlı onu yarışta geçti. Ebu Ubeyde'nin saç örgülerinin sallandığını ve Arap atıyla gencin arkasından gittiğini gördüm.

 

[Tahric:]  Elbani: İsnadı sahihtir; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/49.

 

 

 

Savaş Kızıştığında Müslümanların Zayıf Olanları Hürmetine Nusret Dilemenin Müstehaplığı

 

4767- Ebu'd-Derda der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Bana zayıflarınızı çağırın. Çünkü zayıflarınızla rızıklanır ve zayıflarınızla yardım alırsınız.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2335; es-Silsiletu's-sahiha 779); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/198; Tirmizi 1702; Nesai 6/45.

 

 

 

Sahabe ve Tabiunun Hürmetine Müslümanlar için Nusret Dilemenin Müstehaplığı

 

4768- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanlara öyle bir zaman gelecek ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman onlara: ‘‘içinizde Hz. Peygamber'in ashabından kimse var mı?’‘ diye sorulur. Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı onlara fethi nasip eder. Sonra insanlara öyle bir zaman gelir ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman onlara: ‘‘içinizde, Resulullah'ın ashabından birinin arkadaşı olan var mı?’‘ diye sorulur. Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı onlara fethi ihsan eder. Sonra insanlara öyle bir zaman gelir ki bir topluluk savaşa çıktığı zaman onlara: ‘‘içinizde Hz. Peygamber'in ashabından birinin arkadaşıyla arkadaşlık eden var mı?’‘ diye sorulur. Onlar: ‘‘Evet var!’‘ deyince Allah bundan dolayı onlara fethi ihsan eder."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/7; Buhari 2897; Müslim 2532/208.

 

 

 

Siyasi Liderin Başına Bir iş Geldiğinde Yardımcılarını çağırmasının Müstehaplığı

 

4769- Enes b. Malik anlatıyor: Huneyn gününde Hevazin ve Gatafan davarlarıyla ve çoluk çocuklarıyla geldiler. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında on bin kişi ve tulakalardan (Mekke salıverilenlerinden) bazı kimseler vardı. Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bırakıp kaçtılar ve Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tek başına kaldı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) araya başka söz koymaksızın sağına dönerek: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Ensar:

"Ey Allah'ın Resulü! Emrine amadeyiz, sevin biz seninleyiz" karşılığını verdi. Sonra soluna dönüp yine: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Onlar da: "Ey Allah'ın Resulü! Emrine amadeyiz, sevin biz seninleyiz" karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz bir katır üzerinde idi. Katırın üzerinden indi ve:

 

"Ben, Allah'ın kulu ve Resulü'yüm" dedi. Müşrikler hezimete uğradı ve Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birçok ganimetler elde etti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ganimeti Muhacirler ve tulakalar arasında taksim etti. Ensar'a bir şey vermedi. Bu sebeple Ensar: "Şiddet zamanında biz çağrılırız, ganimetler ise bizden başkalarına verilir" dedi. Bu söz, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca onları bir çadırda topladı ve: "Ey Ensar topluluğu! Sizden bana ulaşan bu sözler de nedir?" diye sordu. Ensar sustu ve cevap vermedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ensar topluluğu! insanlar evlerine dünyalık mallarla dönerken sizler evlerinize Allah Resulü ile birlikte dönmeye razı olmaz mısınız?" buyurunca, Ensar: "Razı olduk" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer (bütün) insanlar bir vadiye ve Ensar başka bir yola gidecek olsaydı ben de Ensar'ın yolunda giderdim" buyurdu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1768); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/279, 3/280; Buhari 4337; Müslim 1059/135; Tirmizi390L.

 

 

 

Aralarında isteksizlik Olması Durumunda Siyasi Liderin insanları

Savaşa Teşvik Edip Cesaretlendirmesinin Müstehaplığı

 

4770- Ebu ishak der ki: Kays kabilesinden bir adam Sera b, Azib'e: "Huneyn saşında Resulullah'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bırakıp da kaçtınız mı?" diye sorunca, Bera: "Ancak, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kaçmadı. Hevazin kabilesi ok atmada usta idiler. O esnada Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz katırı üzerinde gördüm. Ebu Süfyan katırın yularını tutmuştu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Peygamberim yalan yok Ben Abdulmuttalib'in oğluyum!" diyordu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 390); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/281; Buhari 4316; Müslim 1776/80; Tirmizi 1688; Bak hadis no: 4775.

 

 

 

Savaşta Müslümanların Bozguna Uğraması Halinde Sebat Etmenin Allah'ın Sevdiği Şeylerden Olması

 

4771- Ebu Zer'in bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah üç kişiyi sever: Birinin bir kavme gidip te isteyeceğini aralarındaki akrabalık bağı sebebi ile değil de Allah için istediğinde, geriye çekilerek isteyene istediğini Allah'tan başka kimsenin bilmeyeceği şekilde gizlice veren kişi. Gece sefere çıkan kavmin uykusu gelip ve kendileri için uykudan daha güzel bir şeyolmadığı zaman başlarını koyup yattıklarında, (nöbet tutarak) uyumayıp bana dua ederek ayetlerimi okuyan kişi ve bir bölüğün düşmanla karşılaşıp ta hezimete uğradığında kaçmayan ve savaşıp öldürülen -veya- fetih yapan kişidir.''

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf; Şuayb: Hadis sahihtir. Bak hadis no: 3349, 3350.

 

 

 

Kişinin Allah Yolunda Kılıçlarm Gölgesinde Sabır Göstermesinin Gerekmesi

 

4772- Enes der ki: Enes b. en-Nadr, Bedir savaşına katılmadığı için: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk savaşında bulunamadım. Şayet başka bir savaş olursa Allah bu savaşta neler yapacağımı görecektir" dedi. Uhud savaşı sırasında Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı hezimete uğrayıp dağılırken Enes kaçmaya çalışan Sa'd b. Muaz'ı gördü. Ona: "Nereye! Nereye! Yerinde dur! Canım elinde olana yemin olsun ki cennetin kokusunu Uhud'un ötesinden duyuyorum!" diye seslendi. Sonra da müşriklerin içine dalıp öldürülene kadar savaştı. Bundan dolayı Sa'd b. Muaz: "Vallahi onun yaptığını ben yapamadım!" derdi. Kız kardeşi de: "Enes'in üzerinde seksen küsur kılıç, ok ve mızrak yarası olduğu için onu ancak güzel parmak uçlarından tanıyabildim" demiştir. Bu konuda da Allah: "İnananlardan Allah'a verdiği sözü yerine getiren adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Sözlerini hiç değiştirmemişlerdir" (Ahzab 23) ayetini indirdi.

 

Hammad ekledi: Ubey'in mushafında bunu "ve-minhum men beddele tebdilen" şeklinde okudum.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/253; Buhari 2805; Müslim 1903; Tirmizi 3200.

 

 

 

Düşmandan Kaçmayı Mubah Kılacak Olan Sayı

 

4773- ibn Abbas der ki: Yüce Allah Müslümanlardan bir kişinin düşmanlardan on kişiye karşı savaşmasını farz kılınca bu durum onlara ağır geldi ve sıkıntıya girdiler. Bunun üzerine Yüce Allah bu sayıyı azaltıp yüklerini hafifletti. Bu konuda da: "Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir''(Enfal 65) ayetini ve: "Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap erişirdi'' (Enfal 68) ayetini indirdi. Burada Bedir savaşında elde edilen ganimetler kastedilmektedir. Burada Yüce Allah: "Eğer daha önceden bana asi olana azap vermeyeceğime dair hüküm vermiş olmasaydım (size büyük bir azap erişirdi)" buyurmaktadır.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2378); Şuayb: İsnadı kavidir. Buhari 4652; Ebu Davud 2646.

 

 

 

Siyasi Liderin Düşmanla Savaş Esnasında Gevşeklik Gösteren Müslümanlara Cesur Olduğunu Göstermesinin Müstehaplığı

 

4774- Abdurrahman b. Cabir b. Abdillah, babasından nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber savaşa çıktık. Fakat bize karşı toplanan ordular hakkında bir bilgimiz yoktu. Sabaha karşı Huneyn vadisine geldik. Bu vadi Tihame vadilerinin en deriniydi. Müslümanlar vadide yuvarlanarak aşağı iniyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vallahi insanlar ne olacağını bilmeden birbirlerini takip ediyorlar" buyurdu. Birden düşmanın her taraftan saldırması onları şaşkınlığa maruz bıraktı ve ansızın kaçıp geri dönmelerine sebep oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sağ tarafa çekilip: "Ey insanlar nereye gidiyorsunuz?

 

Ben Resulullah ve Muhammed b. Abdullah'ım" diyordu. Hevazin'lilerin önünde bir deve üstünde elinde sancak olan iriyarı bir adam vardı. Kendine doğru geleni önden, kaçanı da arkadan sancakla vuruyordu. Ali b. Ebi Talib ile Ensar'dan bir kişi bu adamı gözetmeye başladı. ikisi de onu istiyordu. Hz. Ali bu adamın devesinin dizlerine vurunca adam arka tarafına düştü. Ensari de adamın ayak baldırının ortasına vurunca onu yere düşürdü. Düşmanlar kaçana kadar savaşıldı. Safvan b. Umeyye'nin anneden kardeşi: "Bilin ki bu gün sihir bozuldu" diyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Safvan b. Umeyye'ye ganimetten pay verene kadar müşrik idi ve o, kardeşine: "Allah dişlerini döksün. Vallahi başıma Kureyşli birinin geçmesi, Hevazin'li birinin gelmesinden daha iyidir" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 389); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 3/376.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Huneyn Gününde Müslümanlar Kendisinden Uzaklaştıklarında Katınndan inip Yayan Yürümesi

 

4775- Bera b. Azib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Huneyn gününde müşriklerle karşılaştığında katırından inip (düşman üzerine) yayan yürüdü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2387); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ebu Davud 2658; Bak hadis no: 4770.

 

 

 

Müslümanlar Hakkında Endişe Edilecek Bir Durum Yoksa Siyasi Liderin Düşmanlarından Ele Geçirdiği Topraklarda Üç Gün Kalmasının Müstehaplığı

 

4776- Ebu Talha der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğu savaşta yendiği zaman onların topraklarında üç gün boyunca konaklamayı severdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (sahih Ebu Davud 2414); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/29; Ebu Davud 2695; Tirmizi 1551; Darimi: 2/222; Bak hadis no: 4777.

 

 

 

Kişinin Düşmanlarından Ele Geçirdiği Topraklarda veya Mallarda Üç Gün Kalmasının Müstehaplığı

 

4777- Ebu Talha der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğu savaşta yendiği zaman onların topraklarında üç (gün) ya da üç gece boyunca konaklamayı severdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Bak hadis no: 4776,

 

 

 

Yüce Allah'ın İhsanıyla Düşmanlara Galip Gelen Siyasi Liderin Düşman Leşlerini Bir Kuyuya Attırması ve Müslümanlardan Hayatta Olanların İbret Alması İçin Bu Ölülere Hitap Etmesinin Müstehaplığı

 

4778- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Ebu Talha der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü Kureyş'in ileri gelenlerinden yirmi dört kişinin Bedir'deki kuyulardan bir kuyuya atılmalarını emretti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir topluluğa galip gelince, orada üç gün kalırdı. Bedir savaşı bittikten üç gün sonra yük devesinin getirilmesini emretti ve onun üzerine yükleri bağlandı. Sonra yürüyerek yola koyuldu, ashabı da arkasından gitti. Biz: "Galiba, bir ihtiyacını görmek üzere gitmektedir" diye düşündük. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kuyunun ağzına gelip durdu, onların ve atalarının isimlerini zikrederek: "Ey filan oğlu filan, ey filan oğlu filan! Allah'a ve Resulüne itaat etmiş olmanız sizin için daha iyi olmaz mıydı? Biz Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek olarak bulduk. Siz De Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenmeye başladı. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Cansız bedenleri mi konuşturuyorsun?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi duymuyorsunuz" buyurdu.

 

Katade der ki: "Yüce Allah onları söylediği sözleri işittirinceye kadar, -onlara azar olsun, onları alçaltsın, onlara bir ceza, hasret ve bir pişmanlık olsun diye-  diriltip sözünü onlara işittirdi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/29; Buhari 3976; Müslim 2875; EbU Davud 2695.

 

 

 

Kişinin Müşriklerin Köylerini ve Evlerini Kuşatma Altına Almasının ve Fethetmeden Oradan Geri Dönmesinin Caizliği

 

4779- Abdullah b. Amr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Taif'i kuşattı ancak onlardan bir şeyelde edemeyip: "Geri dönüyoruz inşallah" dedi. Müslümanlar: "Fethetmeden mi geri döneceğiz?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yarın savaş için hazır olun" buyurdu. Ertesi gün savaşta kendilerinden yaralananlar oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Geri dönüyoruz" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslüman askerlerin de bunu istediğini görünce güldü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/11; Buhari 4325; Müslim 1778.

 

 

 

Yenilmiş Olan Toplulukta Esirler ile Diğerlerini Birbirinden Ayıran Alamet

 

4780- Atiyyetu'I-Kurazl der ki: Kurayza gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e arz edildim. Benim (çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum) şüphesine düşmeleri üzerine bana: "Etek kılların çıktı mı?" denildi. Beni incelediklerinde etek kıllarımın çıkmadığı anlaşılınca beni serbest bıraktılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/383, 5/311, 5/312; Nesai 8/92; Bak hadis no: 4781, 4782, 4783, 4788.

 

 

 

Darulharbde Kasıklarında Kılları Çıkan Esirlerin Öldürülmesinin, Çıkmayanların ise Gözardı Edilmesini'n Emredilmesi

 

4781- Atiyyetu'I-Kurazl der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de vardım. Benim çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum şüphesine düşmeleri üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bakın eğer etek kıIları çıkmış ise onu öldürün, çıkmamışsa öldürmeyin" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Bak hadis no: 4780.

 

 

 

Siyasi Liderin Darulharbde Öldürülmesine Karar Verdiği Toplulukta Kasık Kılı Çıkmayanları Bırakmasının Mubahlığı

 

4782- Atiyyetu'l-Kurazl der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de vardım. Benim etek kıllarımın çıkmadığını görünce öldürülmeyip bırakılanlardan oldum.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (MişkiH 3974); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed 4/310, 4/383, 5/312; EbU. Davud 4404; Tirmizi 1584; Nesai 6/155; İbn Mace 2541, 2542; Bak hadis no: 4780.

 

 

 

Esirle Savaşçıyı Birbirinden Ayıran Neden

 

4783- Atiyye el-Kurazı der ki: Sa'd'ın haklarında hüküm verdiği topluluğun arasında ben de vardım. Sıra bana geldiğinde beni öldürecekler diye düşünüyordum. Kasıklarımı açtıklarında etek kıllarımın daha çıkmadığını gördüler. Bunun üzerine beni esirlerin arasına kattılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 3974); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Ebu Davud 4405; Bak hadis no: 4780.

 

 

 

Kurayza Gününde Öldürülenlerin Sayısı

 

4784- Cabir anlatıyor: Hendek savaşında Sa'd b. Muaz ok darbesi aldı ve kol damarları kesildi .. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu ateşle dağlayarak tedavi edince, Sa'd'ın kolu şişti. Sonra kanı tekrar bıraktı, sonra tekrar dağlayarak tedavi etti, fakat eli yine şişmişti. Sa'd bu durumu görünce şöyle dedi: "Allahımı Ben-i Kurayza'ya karşı yüzümü güldürmeden canımı alma." Bunun üzerine Sa'd'ın damarından akan kan kesildi. Kurayza oğulları onun hükmüne uymak üzere gelinceye kadar hiçbir damla akmadı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine haber gönderdi, o da şöyle hüküm verdi: "Erkeklerin öldürülmeleri kadınların ve zürriyetlerin sağ bırakılarak Müslümanların ganimeti olmaları," Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlar hakkında Allah'ın hükmüne isabet ettin" buyurdu. Bunlar dört yüz kişiydiler, bunların öldürülme işlemleri bitirilince Sa'd'ın damarı patladı ve kan kaybından öldü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 5/38); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/350; Müslim 2208; Ebu Davud 3866; Tirmizi 1582; İbn Mace 3494; Darimi 2/238 ..

 

 

 

Ehl-i Harbin Kadınlarını Bilerek Öldürmenin Yasaklanışı

 

4785- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşlarından birinde öldürülmüş bir kadın gördü, Bunun üzerine kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 1210); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 135.

 

 

 

Geceleyin ve Düşüncesiz Baskın Haricinde Ehl-i Harbin Kadınlarıyla Çocuklarını Bilerek Öldürmenin Yasaklanışı

 

4786- Sa'b. b. Cessame naklediyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (savaşta) baskın yapılan müşriklere ait evlerde kadınların ve çocukların bulunması durumunda ne yapılması gerektiği sorulunca: "Kadınlar ve çocuklar da onlardandır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 136.

 

 

 

Üstteki Sa'b b. Cessame Hadisinin ibn Ömer Hadisiyle Mensuh Olması

 

4787- ibn Abbas bildiriyor: Sa'b b. Cessame el-leysı Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç hadis rivayet etti. Sa'b dedi ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (savaş ortamında) müşrik çocuklarını öldürmemizi sorduğumda: "Evet (öldürebilirsin) onlar da kendilerindendir!" buyurdu. Ancak Huneyn savaşı sırasında bunu yasakladı. Onun dediğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah ve Resulü dışında kimsenin bir yeri koruluk yapma hakkı yoktur" buyurdu.

 

Yine Sa'b şöyle demiştir: ihramda olan Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebva'da yabani eşek eti hediye etmek istedim, ancak kabul etmedi. Bundan dolayı yüzümdeki hoşnutsuzluğu fark edince: "ihramda olduğumuz için hediyeni kabul etmedik" buyurdu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahın; Şuayb: İsnadı hasendir. Bak hadis no: 136.

 

 

 

Çocukların Savaşa Katılmışlarsa Öldürülmelerine Delalet Eden Haber

 

4788- Atiyyetu'l-Kurazl der ki: Sa'd b. Muaz'ın haklarında hüküm verdiği kişiler arasında ben de vardım. Benim çocuk mu, yoksa savaşçı mı olduğum şüphesine düşmeleri üzerine benim kasığıma baktılar ve henüz kılların çıkmadığını gördüler. Bunun üzerine çocukların arasına atıldım ve böylece öldürülmedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 4780.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) burada esirlerden öldürülecek olanlar ile sağ bırakılacakları belirlerken kasık kıllarının çıkıp çıkmadığına bakmış, kasık kılları çıkanları öldürtüp çıkmayanları bırakmıştır. Bu da bize kasık kılları çıkan kişinin baliğ sayılacağını ve öldürülmesinin de caiz olduğunu göstermektedir. Aynı durum düşman topraklarında Müslümanlara karşı saşan kadın ve erkek çocukları için de geçerlidir. Zira savaşmaları durumunda öldürülmemelerini gerektiren sebep ortadan kalkmıştır. Bu sebep de savaşa katılmamalarıdır,"

 

 

 

Ehl-i Harbden Kadın ve Çocukların Savaşa iştirak Etmeleri Durumunda Öldürülmelerine Delalet Eden Haber

 

4789- Murakka' b. Sayfiyy, dedesi Rabah b. er-Rabi'den bildiriyor: Askeri bir birlikte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber idik. Halid b. el-Velid de birliğin önünde idi. Yolda öldürülmüş bir kadın görünce herkes önden gidenlerin onu öldürmesine şaşırmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğinde kadının yanında durup: "Bu kadın savaşanlardan biri değildi" buyurdu. Sonra oradakilerden birine: "Halid'e yetiş, çocuklarla ırgatları öldürmesin" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih 2395); Şuayb: İsnadı sahihtir, Ahmed 3/388, 4/346; Ebu Davud 2669; İbn Mace 2842.

 

 

 

Ehl-i Harbden Kadın ve Çocukların Savaşa iştirak Etmeleri Durumunda Öldürülmelerine Delalet Eden ikinci Haber

 

4790- Said b. Zeyd b, Amr b, Nufeyl bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Malını muhafaza yolunda öldürülen kimse şehittir. Kim bir karış yeri haksızlıkla alırsa, o yer (kıyamet gününde) yedi kat olarak boynuna geçirilecektir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb; Sahih'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 3194, 3195.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), malını savunurken öldürülen kişinin şehit olacağını bildirmiştir. Böylesi bir durumda kişinin, malını korumak için diğer tarafla savaşmasını da mubah kılmıştır. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü umumi bir sözdür. Kişinin şayet malını alacaksa kanı haram olan bir Müslümanla savaşması caiz oluyorken, erkek çocuğu olsun, kadın olsun, köle olsun kanı ve malı haram olmayan kişiyle savaşmanm caizliği evla olacaktır .. "

 

 

 

4791- Hanzala el-Katib der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir savaşta idik. Öldürülmüş bir kadının yanına vardığında: "Bu kadın savaşanlardan biri değildi. Halid'e söyle, çocukları ve (savaşmayan) ırgatları öldürmesin" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani; Hasen sahih; Şuayb; İsnadı sahihtir. Ahmed 4/178; İbn Mace 2842.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadisi Murakka' b. Sayfi, Hanzale el-Katib'den ve ayrıca dedesi Riyah b. er-Rebi'den işitmiştir ki ikisi de mahfuzdur.

 

 

 

Çocukların Savaştan Dönen Gazileri Karşılamasının Mubahlığı

 

4792- Saib b. Yezıd der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk savaşından dönerken onu karşılamak için çocuklarla birlikte Veda tepesine çıktık."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/449; Buhari3083; Ebu DavUd 2779; Tirmizi 1718.

 

 

 

4793- Ömer b. el-Hattab anlatıyor: Bedir gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklere baktığında onlar bin kişi, ashabı ise üç yüz on dokuz kişi idiler. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye dönerek ellerini uzatıp Rabbine: ''Allahım! Bana verdiğin vaadini yerine getir! Allahım! Bana vaadettiğini ver! Allahım! Şayet Ehl-i İslam'dan olan şu cemaati helak edersen (bundan sonra) yeryüzünde Sana ibadet olunmaz!'' diye yakarmaya başladı. Ellerini uzatarak kıbleye dönük vaziyette Rabbine o kadar yakarışta bulundu ki, sonunda omuzlarından cübbesi düştü. Bunun üzerine Ebu Bekr, yanına gelerek cübbesini yerden alıp omuzlarına koydu. Sonra arkasından Ona sarılarak: ''Ey Allah'ın Peygamberi! Rabbine yaptığın istek yeter! Hiç kuşkusuz O sana vaad ettiğini yerine getirecektir'' dedi. Bunun üzerine: ''Hani siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da ardı ardına bin Melek'le yardım edeceğim diye, isteğinize karşılık vermişti''(Enfal, 9) ayetini indirdi ve Allah O'na Meleklerle destek gönderdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 225); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/30; Müslim 1763; Ebu Davud 2690; Tirmizi 3081.

 

 

 

4793- Ebu Zumeyl, ibn Abbas'tan bildiriyor: O gün müslümanlardan birisi, önünde müşriklerden bir adamın peşinden koşarken ansızın üzerinde bir kırbaç darbesi işitti. Tepesinden bir atlının "Dur ay Hayzum!" diyen sesini işitti. Önüne baktığında o müşrikin boylu boyunca yere serilmiş vaziyette burnu yaralanmış; yüzü de kırbacın vurduğu şekilde yarılmış olduğunu gördü. Bütün bunlar morarmıştı. O kimse gidip bu olayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatınca Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söyledin. Zira bu gökyüzünden gelen üçüncü imdattandır" buyurdu. Böylece o gün (müslümanlar) yetmiş kişi öldürdüler; yetmiş te esir aldılar.

 

İbn Abbas dedi ki: Müslümanlar esirleri aldıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir ile Ömer'e: "Bu esirler hakkında görüşünüz nedir?" diye sordu. Ebu Bekir: "Ey Allah'ın Peygamberi! Bunlar amcaoğulları ve akrabadırlar; ben onlardan fidye alman görüşündeyim. Böylece kafirler üzerine gücümüz olur. Umulur ki Allah onları islam'a hidayet eder" dedi.

 

Ömer anlatıyor: Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin görüşün nedir, ey Hattab'ın oğlu?" diye sorunca ben: "Hayır, vallahi Ey Allah'ın Resulü! Ben Ebu Bekr'in düşüncesinde değilim! Ancak ben, müsaadenle şunların boyunlarını vurma düşüncesindeyim. Ukayl'a karşı Ali'ye izin verse de onun boynunu vursun! Bana da filana karşı izin versen, ben de onun boynunu vursam! Zira bunlar küfrün önderleri ve kahramanlarıdır" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'in söylediğine meyletti. Benim söylediğimi önemsemedi. Ertesi gün olunca yanlarına geldiğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr'in oturmuş ağladıklarını gördüm.

 

"Ey Allah'ın Resulü! Seninle arkadaşın neden ağlıyorsunuz, bana söyler misin? Ağlayacak bir şey bulursam ben de ağlarım; ağlayacak bir şey bulmazsam siz ağladığınız için ben de ağlar gibi yaparım" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):."Bana senin arkadaşlarının teklif ettiği fidye alma konusuna ağlıyorum. Kuşkusuz onların azapları bana şu ağaçtan daha yakın gösterildi" buyurdu. Bunun üzerine: "O yerde gerekli temizliği yapıp hakimiyetini kuruncaya kadar bir peygamberin esirlerinin olması uygun değildir. Siz geçici dünya varlığını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti istiyor. Allah izzet ve hikmet sahibidir. Allah'ın daha önceden yazılmış bir hükmü olmasaydı elde ettiğiniz menfaat sebebiyle size büyük bir azap dokunurdu. Artık aldığınız ganimetten helal ve hoş olarak yiyin" ayetleri  Enfal 67-9) nazil oldu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Tahricu Fıkhi's-sire 225); Şuayb: İsnadı Müslİm'İn şartınca sahih. Ahmed 1/30; Müslim 1763; Ebu Davud 2690; Tirmizi 3081.

 

 

 

Ensar'ın Abbas b. Abdilmuttalib'in Fidyesini Almama Girişimi

 

4794- Enes b. Malik bildiriyor: Ensar'dan bazı adamlar Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin isteyip: "Bize izin ver de kız kardeşimizin oğlu Abbas'ın fidyesini almayalım" dediler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır vallahi! fidyesinden bir dirhem dahi olsa affetmeyin!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Buhari 2537.

 

 

 

Yüce Allah'ın Bedir Gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Ashabını (Esirleri) Öldürmek ve Fidye Almak Konusunda Muhayyer Bırakması

 

4795- Ali b. Ebı Talib der ki: Cibril (aleyhisselam) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi ve şöyle dedi: "Ashabını esirler hakkında muhayyer bırak. isterlerse onları öldürürler, isterlerse de fidye alırlar ve gelecek yıl kendilerinden (yapılacak savaşta) şu anki esirlerin sayıları kadar kişi öldürülür" dedi. Ashab: "Fidyeyi alırız ve sonra bizden bir bu kadar öldürülsün" dediler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 5/48; Mişkat 3973); Şuayb: İsnadı kavidir. Tirmizi 1567.

 

 

 

Bedir Ehlinin Sayısı ile Talut'un Ashabının Sayılarının Eşit Olması

 

4796- Bera b. Azib der ki: "Kendi aramızda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Bedir savaşına katılanların sayısını konuşur, Talut'un Calut'a karşı koyan ve kendisiyle birlikte ırmağı geçen adamlarının sayısı kadar yani üçyüz on küsur kişi kadar olduğunu söylerdik. Onunla beraber ancak mü min olanlar ırmağı geçmişti.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 3959; Tirmizi 1598; İbn Mace 2828.

 

 

 

Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Birlikte Bedir'e Katılmış Olanların Günahlarını Yüce Allah'ın Bağışlaması

 

4797- Cabir bildiriyor: Hatib b. Ebı Beltea, Mekke ahalisine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara savaş açacak diye bir mektup yazdı ve gönderdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mektubu götüren kadının arkasından adam gönderdi. Adam mektubu kadının saçları arasında buldu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyle mi yaptın ey Hatib?" diye sorunca da, Hatib: "Ancak bunu Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kandırmak veya münafıklık için yapmadım. Zira biliyorum ki Yüce Allah Resulünü muzaffer kılacak ve dinini tamamlayacaktır ancak ben onların (Mekkelilerin) arasında yabancı biriyim. Ailemin de onların yanında olması sebebi ile (mektubu göndererek) ailemi onlara karşı korumak istedim" dedi. Ömer b. el-Hattab: "Bunun başını vurayım mı?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle karşılık verdi: "Bedir savaşında bulunan birini mi öldüreceksin? Ne biliyorsun? Belki de Yüce Allah Bedir savaşında bulunanların yüzüne rahmetle bakmış ve: ‘‘Dilediğinizi yapın artık!’‘ buyurmuştur."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/350.

 

 

 

Bedir Ehlinin Bedir Gününden Sonra işledikleri Günahları Allah'ın lütfuyla Bağışladığına Delalet Eden Haber -ki Talha ve Zübeyr de Onlardandır-

 

4798- Ebu Hureyre der ki: Ensar'dan bir adam kör oldu ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber göndererek, evine gelip namaz kılmasını, kılacağı yeri de kendisine namazgah edineceğini bildirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve bu sırada bir kişi hariç bütün kavim toplandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Filan kişi nerede?" diye sorunca kavimden biri: "O kişi şöyle şöyledir" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kişi Bedir savaşında bulundu mu?" deyince:

 

"Bulundu ey Allah'ın Resulü!" cevabını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Belki de Yüce Allah Bedir savaşında bulunanların yüzüne rahmetle bakmıştır ve: ‘‘(Bundan sonra) dilediğinizi yapın (artık), ben sizi affettim’‘ buyurmuştur."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2732); Şuayb: İsnadı hasendir. Ebu Davud 4654; İbn Mace 755.

 

 

 

Bedir ve Hudeybiye'de Bulunmuş Olanların Cehenneme Girmeyecekleri Hakkında

 

4799- Cabir'in bildirdiğine göre Hatib'in bir kölesi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip onu şikayet ederek: "Ey Allah'ın Resulü! Hatıb Cehenneme girecektir" deyince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yalan söyledin. Cehenneme girmeyecek. Çünkü o Bedir ve Hudeybiye'de bulunmuştur" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire; es-Silsiletu's-sahiha 2160); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/349; Müslim 2195; Tirmizi 3864.

 

 

 

Bedir ve Hudeybiye'de Bulunmuş Olanların Oraya Uğramak Dışında Cehenneme Girmeyecekleri Hakkında

 

4800- Zeyd b. Harise'nin hanımı Ümmü Mübeşşir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hafsa'nın evindeyken: "Bedir ve Hubeybiye'ye katılan hiç kimse cehenneme girmeyecektir" buyurdu. Hafsa: "Allah: ‘‘İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur’‘ (Meryem 71) buyurmuyor mu?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "‘‘Sonra çekinenleri kurtarırız’‘ ayetine (Meryem 72) ne dersin!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2160); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/362; Müslim 2496; İbn Mace 4281.

 

 

 

Daha Önce Zikrettiğimiz Hudeybiye'nin Vasfı

 

4801- Bera der ki: Siz, büyük fethi Mekke'nin fethi olarak saymaktasınız. Hakikat şu ki Mekke'nin fethi apaçık bir fetih idi. Halbuki biz fetih olarak Hudeybiye günündeki Rıdvan biatını kabul ederiz. Yüz ondört kişi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hudeybiye'de idik. Hudeybiye bir kuyu idi. Onda hiç su kalmayana kadar suyunu çektik. Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirilince gelip kuyunun kenarında oturdu ve bir kabla su getirilmesini istedi. Sonra o su ile ağzını çalkalayıp dua etti ve onu kuyuya püskürttü. Az bir zaman kuyuyu bu halde bıraktık. Sonra kuyu bize istediğimiz kadar su verdi. Hem biz, hem de bütün hayvanlarımız ondan dilediğimiz kadar içtik.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhail'nin şartınca sahihtir. Ahmed 4/290; Buhari 4150.

 

 

Ebu Hatim der ki: HocamızIn da aktardığı gibi sayı yüz ondört şeklinde geçmektedir. Halbuki bu, bin dörtyüz olmalıdır. Çünkü Hudeybiye ashabı, bin dört yüz kişiydi.

 

 

 

Hudeybiye'ye Şahit Olmanın Ağaç Altında Biat Anlamına Gelmesi

 

4802- Cabir der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Ağacın altında bana biat edenlerden hiç kimse cehenneme girmeyecektir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/350; EbU Davud 4653; Tirmizi3860.

 

 

 

Ağaç Gününde Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Birlikte Olan Ashabının Sayısı

 

4803- ibn Ebı Evfa dedi ki: "Ağaç altında biat edenler, o gün bin üç yüz kişiydik. O gün Eslem kabilesi, Muhacirlerin sekizde biriydi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4155; Müslim 1857.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Ganimetler ve Dağıtılması