Sahih

İbn Hibban

 

TALAK

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Boşama, İla, Zihar, Hul', Lian Ve İddet

 

Karısını Boşamak isteyene, Onu Hayızlı iken Değil de Temiz iken Boşamasının Emredilmesi

 

4263- Nafi' bildiriyor: Abdullah b. Ömer hayızlı iken karısını bir talakla boşadı. Babası Hz. Ömer gidip bunun hükmünü Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorup "Abdullah, hayızlı olan karısını bir talakla boşadı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu: "Abdullah'a söyle, karısını geri döndürsün Hayızından temizlendikten sonra bir daha hayız olmasını ve ondan da temizlenmesini beklesin. Temizlendikten sonra boşayacaksa onunla ilişkiye girmeden boşasın. Yanında tutmak isterse de tutabilir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1892); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/576; Ahmed 2/54; Buhari 5251; Müslim 1471/2; Ebu Davud 2179; Tirmizi 1176; Nesai 6/137; İbn Mace 2019; Darimi 2/160.

 

 

 

Karısını Boşayan Kişinin Onu Temizken Değil de Hayızlı iken Boşamasının Yasaklanışı

 

4264- ibn Ömer der ki: Karımı hayızlı iken boşadım. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onu (hayızlıktan) temiz iken boşamam için onu bana geri döndürdü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 7/127); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Nesai 6/141.

 

 

 

Kişinin Çok Kere Kadınlardan Boşanıp Tekrar Kendine Döndürmesinin Yasaklanışı

 

4265- Ebu Musa el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Sizden birisine ne oluyor da, Allah'ın kanunlarıyla oynayıp (da hanımına): ‘‘Seni boşadım. Sana dönüş yaptım!’‘ diyor.''

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 4431). İbn Mace 2017.

 

 

 

Boşayan Kişinin Kullandığı Talak Kinayelerinin Kendi Niyetine Bağlı Olduğuna Delalet Eden Haber

 

4266- Evzai der ki: Zühri'ye: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerinden hangisi kendisinden Allah'a sığınmıştı?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: Urve b. ez-Zübeyr'in bana bildirdiğine göre Hz. Aişe şöyle demiştir: "Cevn elKilabiyye'nin kızı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna (nikahlandıktan sonra) getirilip Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yaklaştığında: ‘‘Senden Yüce Allah'a sığınırım!’‘ dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Sen büyük olan Allah'a sığındın, ailenin yanına geri dön!’‘ buyurdu."

 

Zührl ekledi: "Ailenin yanına geri dön" sözü bir talaktır."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2064); Şuayb: Buhari'nin şartınca sahih. Buhari 5254; Nesai 6/150; İbn Mace 2050 ..

 

 

 

Kişinin Karısını Ayrılmak ya da Yanında Kalmak Arasında Muhayye Bırakması; Kalmayı Seçtiğinde Bu Durumun Talak Sayılmaması

 

4267- Hz. Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizleri (eşlerini gitme veya kalma konusunda) muhayyer bırakınca O'nunla kalmayı tercih ettik. Peki, o zaman bu talak olarak mı sayılmıştl?"

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1913; Tahricu Fıkhi's-sire 449); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/173; Buhari 5263; Müslim 1477/24; Tirmizi 1179; Nesai 6/56; Darmi 2/162.

 

 

 

Mustafa (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhayyer Bıraktığında Hz. Aişe'nin Allah'ı ve Onun Seçkin Kulunu (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tercih Etmesi

 

4268- ibn Abbas der ki: Allah'ın, haklarında: "Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur" (Tahrim 4) buyurduğu Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iki eşinin kim olduğunu Ömer b. el-Hattab'a sormayı çok istiyordum. Nihayet Ömer hacca gidince ben de onunla birlikte gittim. Yolda Ömer hacet gidermek için diğerlerinden ayrılınca ben de su kabını alıp onunla birlikte ayrıldım. Hacetini görüp dönünce ellerine bu su kabından su döktüm, abdest aldı. Ona: "Ey müminlerin emiri! Allah'ın, haklarında: ‘‘Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur''(Tahrim 4) buyurduğu Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki eşi hangileri?" diye sordum. Ömer: "Hayret sana ey ibn Abbas! Bu eşleri Aişe ile Hafsa idi" dedi. Böylesi bir şeyi sormamdan hoşlanmadı, ama kimler olduğunu da saklamadı ve şöyle devam etti:

 

Biz Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde Ensar'ın kadınlarının erkeklere baskın olduğunu gördük. Zamanla bizim kadınlarımız onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Benim evim Umeyye b. Zeyd oğullarının yanında şehrin dışında bir yerdeydi. Bir gün hanımıma kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: "Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Hz. Peygamber'in eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle konuşmuyorlar" dedi.

 

Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim. Ona: "Sen Resulullah'a karşılık mı veriyorsun?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi. "Bazılarınız gün boyu onunla konuşmuyor mu?" diye sorduğumda yine: "Evet" karşılığını verdi. Bunun üzerine: "içinizden bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman! Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da size öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak olmayacağınızdan nasıl emin olabiliyorsunuz! Resulullah'a karşılık verme! Ondan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste. Komşunun (Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o, bunu yaparken güzelliğine ve Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona olan sevgisine güvenmektedir" dedim.

 

Ensar'dan bir komşum vardı. Bu komşumla bir gün kendi, bir gün ben olmak üzere Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına nöbetleşe geliyorduk. O, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittiği zaman o gün nazil olan vahiy ile diğer haberleri getirir, ben gittiğim zaman da aynı haberleri getirirdim. O sıralarda Gassanlıların bize karşı savaşmak için atlarını hazırladıklarından bahsedilirdi. Nöbeti sırasında komşum Medine'ye gitti. Yatsı zamanı dönüp kapımı çaldı. Sonra seslenince yanına çıktım. Çıktığımda: "Bu gün çok büyük bir olayoldu!" dedi. Ben: "Ne oldu? Gassanlılar mı geldi?" diye sorduğumda, bana: "Hayır! Bilakis bundan daha büyük ve daha önemli bir şeyi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini boşadı!" karşılığını verdi. Bunun üzerine ben de: "Hafsa ziyana uğradı ve kaybetti. Bunun böyle olacağını biliyordum!" dedim.

 

Sabah namazını kıldıktan sonra takılmasın diye giysime iyice sarındım ve Hafsa'nın yanına gittim. Girdiğimde Hafsa ağlıyordu. Ona: "Resulullah sizleri boşadı mı?" diye sorduğumda: "Bilmiyorum! işte kendisi orada, yüksek odada yalnız başına kalıyor" karşılığını verdi. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) siyahi olan hizmetçisinin yanına geldim ve: "Geldiğimi haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.

 

Oradan ayrıldım ve (Mescid'de) minberin yanına gittim. Orada içlerinden bazıları ağlaşan bir grupla karşılaştım. Yanlarında biraz oturdum, ama içimdeki sıkıntı beni rahat bırakmadı. Tekrar siyahi hizmetçinin yanına geldim ve: ''Geldiğimi haber ver ve girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yine: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi. Tekrar minberin yanında oturan o grubun yanına gidip onlarla oturdum. Yine içimdeki sıkıntı beni rahatsız etti. Bir daha gelip hizmetçiye: "Geldiğimi haber ver ve girmem ıçın ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yıne: "Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.

 

Gitmek için geri döndüğümde hizmetçinin beni çağırdığını gördüm. Geldiğimde hizmetçi bana: "Girmen için izin verdi" dedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girip selam verdim. Bir hasırın üzerinde uzanmıştı ve hasırın izleri yanlarına çıkmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Eşlerini boşadın mı?" diye sordum. Başını bana doğru kaldırıp: "Hayır!" karşılığını verince şöyle dedim: "Allahu Ekber! Ey Allah'ın Resulü! Biz Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde kadınları erkeklerine baskın çıkan bir topluluk gördük. Zamanla bizim kadınlarımız da onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Bir gün hanımıma kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: ‘‘Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle konuşmuyorlar’‘ dedi. Ben de: "Onlardan bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman! Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da onlara öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak olmayacaklarından nasıl emin olabiliyorlar’‘ dedim."

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm ettiğini gördüğümde şöyle devam ettim: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim ve:’‘Komşunun (Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o bunu yaparken güzelliğine ve Hz. Peygamber'in ona olan sevgisine güvenmektedir’‘ dedim."

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha tebessüm edince: "Ey Allah'ın Resulü! Konuşabilir miyiz?" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olur" karşılığını verince oturdum. Odanın içinde göz gezdirdiğimde vallahi eşya olarak işlenmemiş üç deri parçasından başka gözüme ilişen bir şeyolmadı. "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de ümmetine biraz ferahlık versin. Zira Persler ile Rumlara, Allah'a ibadet etmedikleri halde bolluk ve dünyalık verilmiştir'' dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaslandığı yerden kalkıp oturdu ve: ''Ey İbnu'I-Hattab! Yoksa (ahiret nimetlerinden yana) şüphen mi var? O dediğin kişilere, paylarına düşen güzel şeyler dünyadayken verildi" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun için bana bağışlanma dile!" dedim.

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara olan kırgınlığından dolayı bir ay boyunca yanlarına girmeyeceğine yemin etmişti. Fakat Allah ona bu konuda sitem edince daha önce girdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 449). Ahmed 1/33, 1/34; Buhari 2468; Müslim 1479/34; Tirmizi 3318; Nesai 4/136, 4/137.

 

 

 

4268- Hz. Aişe der ki: (Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemininden sonra) yirmi dokuz gün geçince ilk olarak yanıma girdi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarınin yanına bir ay girmeyeceğine dair yemin etmiştin. Saydığım kadarıyla yirmi dokuz gün geçti" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir ay yirmi dokuz gündür" buyurup şöyle devam etti: "Ey Aişe! Sana bir şey söyleyeceğim. Anne babana danışmadan bu konuda bir karar vermekte acele etme" buyurdu ve: "Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: IlEğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanızı gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce bırakayım. Eğer Allah'ı, Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanızı bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıştır" (Ahzab 29) ayetlerini okudu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anne babamın, ondan ayrılmamı emretmeyeceklerini biliyordu. Ben de: "Bu konuda mı anne babama danışacağım? Ben Allah'ı. Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorum" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 449). Ahmed 1/33, 1/34; Buhari 2468; Müslim 1479/34; Tirmizi 3318; Nesai 4/136, 4/137.

 

 

 

Evli Olan Cariyenin Azat Edildiğinde Köle Olan Kocası ile Kalma ile Ondan Ayrılma Arasında Muhayyer Bırakılması

 

4269- Hz. Aişe der ki: Berire konusunda üç hüküm verilmiştir. Birincisi,

sahipleri onu satarken vela hakkının kendilerinde olma şartını koştu. Bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediğimde: "Onu satın alıp azat et. Vela hakkı da azat eden kişinin olur" buyurdu. ikincisi, Berire azat edilince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu (o zaman hür biri olan kocasının nikahı altında kalmak veya boşanmak arasında) muhayyer bıraktı. Berire boşanmayı tercih etti. Üçüncüsü de, insanlar Berire'ye tasaddukta bulunur, o da bize bunlardan hediye ederdi. Bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediğimde: "Bu onun için sadaka, sizin için ise hediyedir, yiyebilirsiniz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 6/45, 6/46; Müslim 1075/172; Bak hadis no: 5093, 137.

 

 

 

Bir Kölenin Nikahı Altında Bulunan ve Azat Edilen Cariyenin Kocasından Ayrılma ve Onunla Beraber Kalma Arasında Muhayyer Olması

 

4270- ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Berıre'yi kocasından ayrılıp ayrılmamakta muhayyer bıraktı. Berire kendini / ayrılmayı tercih etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavidir. Buhari 5281; Tirmizi 1156.

 

 

 

Bir Kölenin Nikahı Altında iken Azat Edilen Cariyenin, Kocasından Ayrılma ve Onunla Birliktelik Konusunda Muhayyer Oluşu

 

4271- Esved'in bildirdiğine göre Hz. Aişe Berıre'yi satın almak istedi, ancak efendileri vela hakkının kendilerinde kalması şartını koştular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen onu azat et, vela hakkı da gümüşleri verene ve özgürlük nimetine kavuşturana aittir" buyurdu. Onu alıp azat ettikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kocasıyla evli kalıp kalmaması konusunda onu muhayyer bıraktı. Berıre: "Bana şu şu kadar verilse dahi yanında durmam" dedi. Esved ekledi: "Kocası hürdü.''

 

[Tahric:]  Elbani: "Kocasının hür olması" ibaresi hariç Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/186,6/189; Buhari 6754; Ebu Davud 2916; Tirmizi 1256; Nesai 6/163; Darimi 2/169.

 

 

 

Berıre'nin Kocasının Köle Değil Hür Olması ve Ravi Esved'in "O Hürdü" Sözüyle Yanıldığı Hakkında

 

4272- Hz. Aişe anlatıyor: Berire, her yıl bir Okiyye (kırk dirhemlik gümüş vermek üzere dokuz Okiyye üzerinden efendileriyle mukatebe yapmıştı. Anlaşma bedelini ödemede yardım istemek üzere Aişe'ye gelince, ona: "Efendilerine söyle! Şayet vela hakkının benim olmasını kabul ederlerse anlaşma bedelinin hepsini birden öderim" dedi. Berıre gidip efendileriyle bu konuyu konuştu. Ancak, vela hakkının kendilerinin olmaması halinde bunu kabul etmeyeceklerini söylediler. Durumu anlatmak üzere yanına geldiği sırada Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Berire, efendilerinin verdiği cevabı ona söyleyince Aişe de: "Vallahi vela hakkı bende olmadıkça bunu kabul etmem'' dedim.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne oluyor?" diye sorunca, ben: "Ey Allahım! Res0lü! Berıre anlaşma bedelini ödemede yardım istemek üzere bana gelince, ona: ‘‘Efendilerine söyle! Şayet vela hakkının benim olmasını kabul ederlerse, anlaşma bedelinin hepsini birden öderim’‘ dedim. Berıre gidip efendileriyle bu konuyu konuşmuş ama vela hakkının kendilerinin olmaması halinde bunu kabl etmeyeceklerini söylemişler" dedim. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Veli! hakkı sende olmak üzere onu satın alıp azat et. Zira veli! hakkı azat eden kişiye aittir" buyurdu. Ardından Müslümanlara konuşma yapmak üzere kalktı. Yüce Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra da: "Bazılarına ne oluyor da Yüce Allah'ın Kitab'ında yeri olmayan bazı şartları ileri sürüp: ‘‘Filan kişiyi azat er, ama vela hakkı benimdir’‘ diyorlar! Bilin ki bu konuda Allah'ın Kitab'ının hükmü uyulmaya daha layıktır ve onun koştuğu bir şart sizin koşacağınız bir şarttan daha sağlamdır. Yüce Allah'ın Kitab'ında yeri olmayan bir şart, bir değil yüz şart daha olsa geçersizdir!" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Berire'yi kocası konusunda da muhayyer bıraktı. Kocası köle olduğu için de Berıre ondan ayrılmayı seçti.

 

Urve der ki: Berıre'nin kocası (köleydi, zira) hür biri olsaydı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Berıre'yi ona dönüp dönmeme konusunda muhayyer bırakmazdı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/213; Buhari 2563; Müslim 1504/9; Ebu Davud 2233; Tirmizi 1154; Nesai 6/164; İbn Mace 2521; Bak hadis no: 4325.

 

 

 

Berıre'nin Kocasının Köle Değil Hür Olduğunu Belirten Haber

 

4273- ibn Abbas'ın bildirdiğine göre Berıre'nin kocası Muğıs adında bir köleydi. Onun gözyaşları sakallarına düşecek şekilde ağlayarak etrafında dolaştığını görür gibiyim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abbas'a: "Muğis'in Berire'ye olan sevgisinin büyüklüğüne ve Berire'nin de Muğis'e olan nefretinin büyüklüğüne şaşıyor musun?" buyurup Berire'ye: "Onu geri çevirsen, o çocuğunun babasıdır" buyurdu. Berıre: "Ey Allah'ın Resulü! Bu bir emir mi?" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben aracıyım" karşılığını verdi. Bunun üzerine Berıre: "Ona ihtiyacım yoktur" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1933); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Buhari 5283; Ebu Davud 2231; Nesai 8/245, 8/246; İbn Mace 2075; Darimi 2/169.

 

 

 

Bab: Ricat (Boşadığıni Döndürme)

 

Kişinin Karısını Üç Kere Olduğunu Belirtmeden Boşaması Durumunda Niyetine Göre Hüküm Verileceği ne Delalet Eden Haber

 

4274- Rukane bildiriyor: Kendisi, hanımını "elbette" (sözünü kullanarak kesin bir şekilde) boşadı. Sonra da Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip durumu O'na bildir)di. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bununla (kaç talak ile boşamayı) kast ettin?" diye sordu. Rukane: "Bir talak (ile boşamayı kast ettim!'' dedi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah adına yemin eder misin?" buyurdu. Rukane de: "Allah adına yemin ederim ki (onu bir talakla boşadım)" dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O (talak), senin kast ettiğin (niyet) üzeredir!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (el-İrva' 2063; Daif Ebi Davud 382); Şuayb: İsnadı zayıfur. Ebu Davud 2208; Tirmizi 1177; İbn Mace 2051; Darimi 2/163; Müsned Ebu Ya'la 1537.

 

 

Ebu Hatim der ki: Buradaki Zübeyr b. Said, Zübeyr b. Said b. Süleyman b. Nevfel b. el-Haris b. Abdilmuttalib olup annesi Hamade binti Yakub b. Said b. Nevfel b. el-Haris b. Abdilmuttalib'dir ve Ebu Cafer'in halifeliği döneminde vefat etmiştir.

 

 

 

Karısını (Bir Kez) Boşayanın Onu Dilediği Zaman Döndürebileceği Hakkında

 

4275- Ömer b. el-Hattab der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (Ömer'in kızı) Hafsa'yı boşadı, sonra ona geri döndü."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih "el-İrva' 2077; Sahih Ebu Davud 1975); Şuayb: Hadis sahihtir. Ebu Davud 2283; Nesai 6/213; İbn Mace 2016; Darlını 2/160,2/161; Müsned Ebu Ya'la 173.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hafsa'yı Babası Ömer b. el-Hattab'ın Hatırı için Geri Döndürdüğü Hakkında

 

4276- Abdullah b. Ömer der ki: (Babam) Ömer, (bir gün) ağlar vaziyette olan (kızı) Hafsa'nın yanına girdi. Ona: "Seni ağlatan şey nedir? Yoksa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni boşadı mı? Seni geçmişt'e boşamıştı da benim hatırım için sonra sana geri dönmüştü. Allah'a yemin ederim ki, eğer Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni yine boşamışsa, seninle asla bir kelime bile konuşamaz olayımı" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 7/158); Şuayb: İsnadı ceyyiddir.

 

 

 

Bab: İla

 

Kişinin Gün Belirterek Karısına Ila Yapmasının Mubahlığı

 

4277- Enes der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağı çıkmıştı ve ha'nımlarının yanına girmemeye yemin etmişti. 29 gece yüksekçe bir odada kaldıktan sonra (hanımlarının yanına) indi, Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bir ay boyunca hanımlarına yaklaşmamak için yemin etmiştin" denilince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir ay 29 gün de olur" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 3/200; Buhari 5289; Tirmizi 690; Nesai 6/166, 6/167.

 

 

 

Karısına Yeminle Birlikte Ila Yapan Ne Yapar?

 

4278- Hz, Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hanımlarına yaklaşmamaya yemin etti, Böylelikle helal (olan bir şey)i (kendisine) haram kıldı. Sonra yemininden dolayı kefaret verdi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih li-ğayrihi; Şuayb: İsnadı zayıflır. Tirmizi 1201; İbn Mace 2072.

 

 

 

Bab: Zihar

 

Karısına Zıhar Yapana Kefaret Olarak Ne Hüküm Verileceği Hakkında

 

4279- Havle binti Sa'lebe anlatıyor: Vallahi, Yüce Allah benim ve (kocam) Evs b. es-Sam it hakkında Mücadele suresinin baş kısmını indirmiştir. Şöyle ki:

Ben, Evs b. es-Samit'in (nikahı altında) idim. O, yaşlı ihtiyar bir kimse idi. Huyu kötü(leşmiş) idi. Sinirli bir yapısı vardı. Bir gün yanıma girdi. Bir şey hususunda ondan istekte bulundum. O da kızdı ve (bana zıhar yaparak): "Sen bana anamın sırtı gibisin!" dedi. Sonra çıkıp gitti. Kavminin meclisinde bir saat / müddet oturdu. Sonra yanıma geldi. Bir de baktım ki, o, beni kendisine istiyor. Ben de: "Huveyle'nin canını elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, Allah ve Resulü bizim hakkımızda hükmünü verinceye kadar sen bana yaklaşamazsın. Çünkü sen, söyleyeceğin sözü söyledin!" dedim. Derken o (yakalamak için) bana doğru harekete geçti, ben de ondan kaçtım. Nihayet bir kadının, güçsüz düşmüş bir yaşlıyı mağlup etmesi gibi ben de onu mağlup ettim ve onu üzerimden attım. Sonra komşularımdan birisinin yanına çıkıp gittim. Ondan ödünç bir elbise aldım. Çıkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Huzuruna oturdum. Kocamdan maruz kaldıklarımı O'na anlattım. Onun kötü huyundan dolayı uğradığım şeyleri şikayet ederek anlatmaya başladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de (bana): "Ey Huveyle! Amcanın oğlu, yaşlı ve ihtiyardır. Onun için Allah'tan kork!" demeye başladı. Allah'a yemin ederim ki, çok geçmeden (tam bu sırada benim hakkımda) Kur'an (ayetleri) nazil oldu. Derken (vahiy geldiğinde) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i bürümekte olan şey bürüdü. Sorıra rahatladı ve: "Ey Havle! Allah, senin ve kocan hakkında (ayetler) indirdi!'' buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir.''

 

(Mücadele 1. ayetten) "Kafirler için acı bir azap vardır" (Mücadele, 4. ayetin sonuna kadar) okudu.

 

Daha sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bana): "Kocana söyle de bir köle azad etsin!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Onun köle azad edebilecek kadar maddi bir gücü yoktur!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''O halde iki ay peş peşe oruç tutsun!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! O, yaşlı ve ihtiyardır. Oruç tutacak gücü yoktur!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde altmış miskine bir vesk hurma versin!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Onun yanında bu da yoktur!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde biz ona bir sepet hurmayla yardım ederiz!" buyurdu. Ben de:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Ben de, ona bir başka sepetle yardım ederim!" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru olanı yaptın- veya iyi yaptın-o Git, bunu onun adına sadaka olarak ver. Sonra da amcanın oğluna da hayrı tavsiye et!" buyurdu. Ben de (denileni) yaptım.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 1918; el-İrva' 2087); Şuayb: Hadis sahihtir. Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 6/410, 6/411; Ebu Davud 2214.

 

 

 

Bab: Hul

 

Kişinin, Anlaşma Gereği Boşanmayı isteyen Kadına Onu Memnun Edecek Şeyi Vermesinin Emredilmesi

 

4280- Habıbe binti Sehl el-Ensariyye anlatıyor: Kendisi, Sabit b. Kays b. Şemmas'ın nikahı altında idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem). (bir gün) sabah (namazın)a çıkınca Habıbe'yi alaca karanlıkta kapısının önünde buldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Neyin var?" diye sordu. Habıbe, (kocası hakkında): "Sabit b. Kays ile benim evli (kalmamıza imkan) yokturı" dedi. Sabit b. Kays gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bu, Habibe binti Sehl'dir.

 

(Senin hakkında) Allah'ın söylemesini istediği (her şeyi) söyledi!" buyurdu. Habıbe: "Ey Allah'ın Resulü! (M ehir olarak) verdiklerinin hepsi yanımdadır, (dilerse geri verebilirim)!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de, Sabit b. Kays'a: "(Mehir olarak verdiklerini) ondan (geri) al" buyurdu.

 

Bunun üzerine Sabit b. Kays (verdiklerini) ondan geri aldı. Habıbe de (kocasından ayrılarak) ailesinin yanında kaldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1929); Şuayb: İsnadı sahihtir. Muvatta 2/S64; Ahmed 6/433; Ebu Davud 2227, 2228; Nesai 6/169.

 

 

 

Bab: Lian

 

Lian Ayetlerinin Nüzul Sebebi

 

4281- Abdullah (b. Mes'ud) anlatıyor: Medine Mescid'inde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir gece beraberdik. Bir adam: "Birimiz karısının bir adamla zina ettiğini görüp de adamı öldürse onu öldürürsünüz. Sussa da öfke içinde susar. Vallahi bunu Allah Resulü'ne soracağım" dedi. Sabah olunca da Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Birimiz karısının bir adamla zina ettiğini görüp de adamı öldürse onu öldürürsünüz. Öldürmeyip bunu dile getirse şahit yetersizliğinden iftirada bulundu diye sopa atarsınız. Sussa da öfke içinde susar" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Gerçeği ortaya çıkar" deyip dua etmeye başladı. Bunun üzerine lian konusundaki "Karılarına zina isnad edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanların şahitliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi, beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır" (Nur 6) ayetleri nazil oldu.

 

O ve hanımı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip lanetleştiler. Sonrasında adam dört defa doğruyu söylediğine dair Allah adına şahadette bulundu. Beşincisinde de yalan söylüyorsa Allah'ın lanetinin üzerinde olmasını ifade etti. Kadın lanetleşeceği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vazgeç!" dedi, ancak kadın da lanetleşti. Bu kadın arkasını dönüp gidince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Herhalde bu kadın kara, cılız bir çocuk doğurur" buyurdu. Kısa bir süre sonra kadın kara, cılız bir çocuk dünyaya getirdi.

 

İshak bildiriyor: Yahya b. Main dedi ki: Cerir'e "Bu hadisi senden başka A'meş'ten rivayet eden yok" dediğimde "Ancak ben ondan bunu işittim" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1950); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/421, 1/422; Müslim 1495; Ebu Davud 2253; İbn Mace 2068.

 

 

 

4282- Ebu Hureyre bildiriyor: Sa'd b. Ubade: "Ey Allah'ın Resulü! Karımı yabancı bir adamla yakalasam dört şahit getirinceye kadar onlara dokunmayayım mı?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet!" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Muvatta 2/737; Ahmed 2/465; Müslim 1498/15; Ebu Davud 4533; Bak hadis no: 4409.

 

 

 

4283- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gedi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Kişi karısının yanında bir adam görse onu öldürebilir mi? Buna karşılık siz onu öldürür müsünüz? Ya da bu kişi ne yapabilir?" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah onlar hakkında, Kur'an'da mülaane ile ilgili zikredilen ayetleri indirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Yüce Allah senin ve karının hakkında hükmünü verdi" buyurdu. Ardından adamla karısı mülaane yaptılar. Ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bulunuyordum ve bu olaya şahit oldum. Adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben onu nikahım altında tutacak olursam, onun hakkında yalan söylemiş duruma düşerim" dedi ve karısından ayrıldı. Bu olay sonrasında mülaane yapan karı kocanın ayrılmaları sünnet oldu. Kadın da hamileydi. Ancak kocası çocuğun kendisinden olduğunu kabul etmiyordu. Bundan dolayı doğum sonrası bu erkek çocuk annesine nispet edildi. Yine bu olayın ardından böylesi bir çocuk Yüce Allah'ın farz kıldıği miktarda annesine, annesi de çocuğa varis olmaya başladı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1949; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4746; EbU Davud 2252.

 

 

 

Bahsi Geçen ve Karısı ile Mülaane Yapan Kimsenin Adı

 

4284- Sehl b. Sa'd es-Sa'idı anlatıyor: Uveymir el-Aclani, Asım b. Adiy el-Ensari'ye geldi ve ona: "Ey Asıml Adamın biri karısının yanında başka bir adam görse onu öldürür mü, buna karşılık o da öldürülür mü, ya da ne yapmalıdır? Bunu benim için Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorsana, ey, Asım" dedi. Asım da bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sordu. Ancak Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu tür sorulardan hoşlanmadığı ve bu yönde soru soranı azarladığı için verdiği karşılığı işitmek Asım'ın gücüne gitti. Asım evine döndüğü zaman Uveymir yanına geldi ve: "Ey Asım! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana ne dedi?" diye sordu. Asım: "Hayır, bir hayır getiremedim; zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine sorduğum soruyu hoş karşılamadı" diye cevap verdi. Uveymir de: "Vallahi bunu ona sormadan bırakmayacağım!" dedi.

 

Sonra gidip insanların ortasında bulunan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında durdu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah senin ve karın hakkında ayet indirdi. Git ve karını getir" karşılığını verdi.

 

Seni der ki: Sonrasında Uveymir içlerinde benim de bulunduğum bir topluluğun önünde, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda karısıyla lanetleşti. Lanetleşmeyi bitirdiklerinde Uveymir: "Ey Allah'ın Resulü! Eğer ben onu yine yanımda tutacaksam o zaman onun hakkında yalan söylemiş olacağım" dedi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona (boşaması için) emir vermeden kendisi onu üç talakla boşadı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1942); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/566; Ahmed 5/336, 337; Buhari 5259; Müslim 1492/1; Ebu Davud 2245; Nesai 6/143; Darimi 2/150.

 

 

 

Zikrettiğimiz Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

4285- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Uveymir, Benı Aclan'ın lideri Asım b. Adiy'e o gidip: "Hanımının yanında başka bir erkek gören kişi hakkında ne dersin. Adam onu öldürse, siz de (kısas olarak) onu öldürür müsünüz ya da bu adam nasıl hareket edecek?" dedi ve: "Bu meseleyi benim için Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sor" diye ekledi. Asım Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımının yanında başka bir erkeği gören kişi onu öldürürse siz de (kısas olarak) onu öldürür müsünüz ya da bu adam nasıl hareket edecek?" dedi.

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sorudan hoşlanmadı ve onu azarladı. Asım dönünce Uveymir, Asım'a sorusuyla ilgili ne yaptığını sorunca, Asım: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu tür sorulardan hoşlanmadı ve bunu ayıpladı" cevabını verdi. Uveymir: "Valtahi bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormadıkça durmayacağım" deyip Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Senin ve hanımın hakkında hüküm verilmiştir" buyurdu ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın Kitab'ında tarif ettiği gibi lanetleşmelerini emretti. Uveymir hanımıyla tanetteştikten sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Onu yanımda tutarsam haksızlık etmiş olurum" deyip onu boşadı. Bundan sonra lanetleşecek olanlar böyle yapmaya başladılar.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer kadının doğurduğu çocuk siyah iri gözlü, dolgun kalçalı ve kalın bacaklı olursa o zaman Uveymir doğru söylüyor demektir. Fakat kumral ve kertenkele gibi kısa doğurursa Uveymir yalan söylüyor demektir." Kadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tarif ettiği şekilde doğurduğu bebek, Uveymir'in doğru söylediğini gösterir şekilde doğdu. Daha sonra o çocuk annesine nisbet edildi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1944); Şuayb: Buhari'nin şartınca sahih. Ahmed 5/330,5/331; Buhari 4745; Müslim 1492/2; Ebu Davud 2249; Nesai 6/170, 6/171; İbn Mace 2066; Darimi 2/150.

 

 

 

Karı ile Kocası Arasında Yapıldığı Söylenen Lian'ın Nasıl Yapılması Gerektiği Hakkında

 

4286- Said b. Cübeyr anlatıyor: Mus'ab b. ez-Zübeyr'in emirliği döneminde bana "Lanetleşen / mülaane yapan iki kişinin araları ayrılır mı?" diye sordular. Ben de ne cevap vereceğimi bilemedim. Derken ibn Ömer'in Mekke'deki evine gittiğimde o öğle uykusunda idi. izin istedim. Hizmetçi: "Öğle uykusu uyuyor'''dedi. Onun yanına girmem gerektiğini söyledim. Bu sırada ibn Ömer benim sesimi duyup: "Said mi?" diye sordu. Ben: "Evet" deyince ibn Ömer: "Gir! Vallahi seni ancak bir ihtiyaç bu saatte buraya getirmiş olmalı" dedi. Ben içeriye girdim. ibn Ömer'i bir hayvan çulu üzerine oturmuş ve içi lif dolu olan bir yastığa dayanmış halde buldum. "Ey Ebu Abdirrahman! Lanetleşen çiftin arası ayrılır mı?" diye sordum. ibn Ömer şu karşılığı verdi:

 

Sübhanallah! Evet. Bunu ilk soran falanın oğlu falandır. O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Ne dersin? Bizim birisi karısını zina üzerinde bulsa, o koca ne yapacak? Eğer zina fiilinde bulduğunu söylese (dört şahitle ispat! gereken) büyük bir şey iddia etmiş olacak, sussa, yine böyle büyük bir şeye karşı susmuş olacak" dedi.

 

Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup ona cevap vermedi. Bu sorunun ardından biraz vakit geçince o adam tekrar gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Sana sormuş olduğum iş başıma geldi" dedi. işte bunun üzerine Allah şu ayetleri indirdi: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.'' (Nur 6-9)

 

Akabinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayetleri o zatı çağırıp yüzüne karşi okudu, ona nasihatlerde bulundu. Dünya azabının, ahiret azabından daha hafif olduğunu ona söyleyerek hatırlatmalarda bulundu. Buna karşılık adam: "Hayır! Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki ben kadına iftira etmiyorum" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra kadını çağırdı, ona da nasihatlerde bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu ona da söyleyip hatırlatmada bulundu. Fakat kadın: "Hayır! Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, o muhakkak bir yalancıdır" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Iiana / mülaaneye) erkekten başladı. Önce erkek Allah adına yemin ile kendisinin doğru söyleyenlerden olduğunu dört defa şahadet etti. Beşincide de eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını söyledi. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikinci olarak kadını yemin ile lanetleşmeye çağırdı. Kadın da Allah'a yemin ile kocasının muhakkak yalancılardan olduğuna dört defa şahadet etti. Beşincide ise eğer kendisi yalancılardan ise, Allah'ın öfkesinin kendi üzerine olmasını söyledi. Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların arasını ayırdı.

 

[Tahric:]  Elbatli: Sahih (Sahih Ebu Davud 1955); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/19; Müslim 1493/4; Tirmizi 1202; Darimi 2/150.

 

 

 

Anlatıldığı Şekilde Aralarında Mülaane Yapılan Karı İle Kocanın Arasındaki ilişkinin Tamamen Koptuğu Hakkında

 

4287- ibn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) lanetleşen çifte: "içinizden biri yalan söylüyor, ama bunun hesabı artık Allah'a kalmıştır. Sen de artık bu kadınla asla bir araya gelemezsin!" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! (M ehir olarak kadına verdiğim) mal ne olacak?" deyince. Allah Resule (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadından alacağın bir şey yok! Şayet iddianda doğru isen verdiğin mal onunla cinsel birleşmene karşılıktır. Yok, yalan söylüyorsan da bu malı hiç alamazsın!" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1953); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/11; Buhari 5312; Müslim 1493/5; Ebu Davud 2257; Nesai 6/177.

 

 

 

Kadın ile Kocası Arasında Gerçekleşen Mülaane Sonrası ikisinin çocuğunun Kadının Nesebine Verilmesi

 

4288- ibn Ömer bildiriyor: "Adamın biri karısıyla lanetleşti ve adam, lanetleşmeye konu olan çocuğu kabul etmedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları ayırdı ve çocuğu kadına (annesine) verdi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1955; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/567; Ahmed 2/7, 2/38; Buhari 5315; Müslim 1494/8; Ebu Davud 2259; Tirmizi 1203; Nesai 6/178; İbn Mace 2069; Darimi 2/151.

.

 

 

Bab: İddet

 

4289- Ebu Seleme b. Abdirrahman bildiriyor: "Fatıma binti Kays, Ebu Amr b. Hafs b. el-Muğire ile evliydi ve kocası son hakkını da kullanarak onu üçüncü defa boşadı. Fatıma'nın dediğine göre Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip iddetini kocasının evi dışında bir evde geçirmek için izin istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de kör biri olan ibn Ümmü Mektum'un evine gitmesini söyledi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/415; Müslim 1480/40; Ebu Davud 2289.

 

 

 

Fatıma Binti Kays'a ibn Ümmi Mektum'un Evine Taşınması Emrinin Veriliş Nedeni

 

4290- Ebu Seleme b. Abdirrahman bildiriyor: Ebu Amr b. Hafs, Şam'da iken karısı Fatıma binti Kays'ı gıyabında üç talakla boşadı. Vekili ile de nafaka olarak Fatıma'ya biraz arpa yolladı. Fatıma buna kızınca vekil: "Vallahi bizden alacağın herhangi bir şey yok" dedi. Fatıma, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip olanları anlatınca: "Nafaka olarak ondan alacağın bir şey yok" buyurdu ve iddetini Ümmü Şerık'in yanında geçirmesini söyledi. Sonra: "O kadının yanına akşamları ashabımdan gelip gidenler çok olur. Sen iddetini ibn Ümmi Mektum'un yanında geçir. Zira gözleri görmeyen biridir ve evde dış giysilerini giymeden rahat bir şekilde kalabilirsin. iddetin bitince de bana haber ver" buyurdu.

 

iddeti bittiğinde Muaviye b. Ebi Süfyan ile Ebu Cehm'in kendisine talip olduğunu söyledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Cehm sopasını elinden düşürmeyen biridir. Muaviye ise malı olmayan züğürt biridir. Sen Usame b. Zeyd ile evlen" buyurdu.

 

Fatıma dedi ki: Onunla evlenmek istemedim. Sonra bir daha: "Usame ile evlen" buyurunca Usame ile evlendim. Onunla evliliğimde Yüce Allah bol hayırlar ihsan etti ve herkes onunla olan bu evliliğime gıpta ile baktı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1976); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/580; Ahmed 6/412; Müslim 1480/36; Ebu Davud 2284; Nesai 6/75; 6/76.

 

 

 

Kesin Olarak Boşanmış Kadının Mesken Hakkının Olmadığı Hakkında

 

4291- Fatıma binti Kays bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üç talakla boşanan kadının, mesken ve nafaka hakkı yoktur" buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih. Bak hadis no: 4250.

 

 

 

Kocası Ölmüş Kadının iddetinin Tarifi

 

4292- Ebu Said el-Hudri'nin kız kardeşi olan Furey'a binti Malik b. Sinan nakleder: Furey'a, (bir gün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e varıp O'na, Hudre oğulları kabilesindeki ailesinin yanına dönüp dönemeyeceğini sordu. O günlerde kocası, kaçan kölelerini aramaya çıkmış, nihayet Kaddum taraflarında onlara yetişince köleler onu öldürmüşlerdi.

 

(Furey'a devamla der ki:) Bunun üzerine ben de, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e; ailemin yanına dönüp dönemeyeceğini sordum. Çünkü kocam bana sahip olduğu bir ev ve nafaka bırakmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olur!" diye cevap verdi. Ben de çıktım gittim. Odama -veya Mescid'e- varmış idim ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni çağırdı -ya da benilm çağrılmamı) emretti- ve çağrıldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bana): "Nasıl demiştin?" buyurdu. Ben de, kocamın durumu ile ilgili anlattığım olayı kendisine tekrarladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Farz olan iddet müddeti tamamlana kadar evinde ka!!" buyurdu. Orada dört ay on gün iddet geçirdim ...

 

Osman b. Affan, (halife olduğunda) bana adam göndererek benden bunu(n hükmünü) sordu. Ben de ona (durumu) bildirdim. O da bu hükme uydu ve buna göre hüküm verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1992; el-İrva' 7/206-7; Şuayb: İsnadı sahihtir. Muvatta 2/591; Ahmed 6/370; Ebu Davud 2300; Tirmizi 1204; Nesai 6/199; İbn Mace 2031; Darimi 2/168; Bak hadis no: 4293.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadisi Zühri, Malik'ten rivayet etti. Kadlim, Hicaz'da bir yerin adı olup ayrıca "Hz. İbrahim, Kadlim'da sünnet oldu" hadisinde geçen yerdir.

 

 

 

Kocası Ölen Kadına Ölüm Haberini Aldığı Evde iddete Girmesinin Emredilmesi

 

4293- Furey'a anlatıyor: Kocası, Medine köylerinden bir köyde yaşamaktaydı. kölelerinin (almak için onların) peşi sıra gitmişti. Derken onu öldürdüler. Bunun üzerine Furey'a, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı. Yalnız kaldığından yakındı. Sonra da (iddetini tamamlayacak) kendisine ait bir evi olmadığını söyledi. Bundan dolayı da Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Medine'deki erkek kardeşlerinin yanına var(ıp orada kal)mak için izin istedi Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona izin verdi. Sonra onu tekrar geri getirtti. Ona: "(iddetinle ilgili olarak) farz olan iddet müddeti tamamlanana kadar içerisinde feryadı figan yaptığın evinde ka!!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 4292.

 

 

 

Hamile Kadının iddetinin Süre Kısa da Olsa Doğumla Bittiği Hakkında

 

4294- Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe bildiriyor: Abdullah b. Utbe, Ömer b. Abdillah b. el-Erkam ez-Zühri'ye bir mektup yazıp, ona Subey'a bintu'I-Haris el-Eslemiyye'nin yanına gitmesini ve fetva istediği zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylemiş olduğu sözü sormasını emretti. Bunun üzerine Ömer b. Abdillah, onun yanına girip meseleyi sordu. Subey'a, kendisine şunları haber verdi:

Kendisi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından olan ve Bedir savaşına katılanlardan Sa'd b. Havle ile evliydi. Bedir savaşına katılmış olanlardan biri olan Sa'd, Veda haccında karısı Subey'a hamileyken öldü. Vefatından dört ay on gün geçmeden Subey'a doğum yaptı. Nifasından temizlendiği zaman da kendisini istemeye gelenlere karşı süslendi. Abduddar oğullarından biri olan Ebu's-Senabil b. Ba'kek yanına girdi ve: ‘‘Bakıyorum da süslenmişsin! Sanırım evlenmeyi düşünüyorsun. Ama vallahi dört ayan gün geçmedikten sonra evlenemezsin’‘ dedi. Subey'a: ‘‘Bunu Ebu's-Senabil'den işitince Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vardım ve ona durumumu anlatıp hükmünü sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğum yapmakla birlikte iddetin bitti (evlenebilirsin)" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1996); Şuayb: İsnadı sahihtir. Muvatta 2/590; Alrmed 6/432; Buhari5319; Müslim 1484; Ebu DavUd 2306; Nesai 6/196; İbn Mace 2028.

 

 

 

Kocası Ölen Hamile Kadının iddeti

 

4295- Ebu Seleme anlatıyor: Abdullah b. Abbas'a; kocasının ölümünden kırk gece sonra doğum yapan kadının iddet durumu soruldu. Abdullah b. Abbas, iki iddetten sonuncusunu (beklemesi gerektiğini) söyledi. (Hadisin ravisi) Ebu Seleme der ki: Ben: "Fakat Yüce Allah, ‘‘Hamile kadınların iddeti, çocuklarını doğurduklarında biter’‘ (Talak, 65/4) buyuruyor!" diye itirarazda bulundum. Ebu Hureyre de: "Ben de, kardeşimin oğlu ile -Ebu Seleme'yi kast ediyor- aynı görüşteyim!" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas, (kölesi) Ebu Kureyb'i, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hanımlarına: "Sizler, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hususta bir sünnet işittiniz mi?" diye sorması için onlara gönderdi. Onlar da, Abdullah b. Abbas'a; "Subey'a el-Eslemı, kocasının ölümünden kırk gece sonra doğum yaptı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de (iddetinin doğumla bitmesi üzerine) onu evlendirdi" diye haber yolladılar.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2113); Şuayb: Buhari'nin şartınca sahih. Buhari 4909.

 

 

 

Kocası Ölen Hamile Kadının iddeti

 

4296- Süleyman b. Yesar bildiriyor: ibn Abbas ile Ebu Seleme kocasının vefatından birkaç gece sonra loğusa olan kadının durumu hakkında ihtilafa düştüler. ibn Abbas: "Bu kadının iddeti, iki müddetin uzun olanıdır" derken Ebu Seleme ise: "(Doğurmakla) kadın helal olur" diyordu. Bu sırada Ebu Hureyre geldi ve Ebu Seleme'yi kastederek: "Ben kardeşimin oğlu gibi düşünüyorum" dedi. Bunun üzerine ibn Abbas'ın azatlısı Kureyb'i, bunu sormak için Ümmü Seleme'ye gönderdiler. Kureyb gidip geldiğinde onlara Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini aktardı: "Eslemli olan Subey'a kocasının ölümünden bir kaç gece sonra loğusa oldu. Bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediğinde de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Helalsin (iddetin bitmiştir) ve evlenebilirsin’‘ buyurdu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/590; Ahmed 6/314; Müslim 1485; Tirmizi 1194; Nesai6/193; Darimi 2/165.

 

 

 

Kocasının Vefatından Sonra Doğum Yapan Kadının iddet Miktarı

 

4297- Ebu Seleme b. Abdirrahman der ki: Abdullah b. Abbas ile Ebu Hureyre'ye kocasının vefatından sonra doğum yapan kadının iddeti ve evlenme durumu sorulunca, ibn Abbas: "iki iddetten uzun olanını bekledikten sonra evlenebilir" dedi. Ebu Hureyre ise: "Doğumu yapmasıyla iddeti biter ve evlenebilir" dedi. Ebu Seleme de Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Ümmü Seleme'nin yanına girip bunu sordu. Ümmü Seleme şöyle dedi:

 

Subey'a el-Eslemiyye kocasının ölümünden on beş gün sonra doğum yaptı.

Doğum yaptıktan sonra da biri genç, biri de ihtiyar iki kişi evlenmek üzere kendisini istediler. Subey'a da genç olana olumlu cevap verdi. Onu alamayacağını anlayan ihtiyar talibi: "iddeti bitmediği için evlenemez" dedi. Subey'a'nın ailesi orada hazır bulunmadığı için ihtiyar olan kişi onlar geldiklerinde kendisiyle evlenmesi için ikna edebileceklerini düşünmüştü.

 

Bunun üzerine Subey'a, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip durumu anlattı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iddetin bitmiştir, dilediğinle evlenebilirsin" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/589; Ahmed 6/319; Nesai 6/191.

 

 

 

Hamile iken Kocası Ölen Kadının Doğum Yaptıktan Kısa Bir Süre Sonra da Olsa Evlenmesinin Mubahlığı

 

4298- Misver b. Mahreme der ki: "Subey'a (el-Eslemiyye), kocasının ölümünün üzerinden çok fazla gün geçmeden doğum yaptı. Evlenmek için Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin istedi. O da ona izin verdi.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/590; Ahmed 4/327; Buhari 5320; Nesai 6/190; İbn Mace 2029.

 

 

 

Kocası Öldükten Sonra Doğum Yapan Kadının Kısa Bir Süre Sonra Bile Olsa Evlenebileceği Hakkında

 

4299- Ebu's-Senabil bildiriyor: Subey'a kocası (Sa'd b. Havle) nin vefatından yirmi üç veya yirmi beş gece sonra doğum yaptı. Subey'a doğum yapınca evlenmeyi arzu etti. Onun (bu zaman diliminde) evlenmek istemesi yadırgandı. Bu durum, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatıldı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun (evlenmesine) engel bir durum yoktur. Çünkü onun iddeti bitmiştir!" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1996); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/304; Tirmizi 1193; Nesai6/190; İbn Mace 2027; Darimi 2/166.

 

 

 

Efendisi Ölen Ümmü Veledin iddeti

 

4300- Amr b. el-As der ki: "Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sünneti hususunda bize karışıklık çıkarmayın. Efendisi olan ümmü veled cariyenin iddeti, kocası ölen kadının iddet süresi kadardır.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1998); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/203; Ebu Davud 2308; İbn Mace 2083.

 

 

Ebu Hatim der ki: Bu hadisi (Said) İbn Ebi Arube, bazen Katade'den; bazen de Matar el-Verdik kanalıyla Reca b. Hayve'den rivayet etti.

 

 

 

iddet Bekleyen Kadının Yas Tutması

 

4301- Atiyye'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışındaki bir ölüden dolayı üç günden daha fazla yas tutması helal değildir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2114); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 4302, 4303.

 

 

 

Kadının, Ölen Kocası için Üç Ay On Gün Yas Tutmasının Emredilmesi

 

4302- Müminlerin anneleri olan Hz. Aişe ile Hafsa bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışında bir ölü için üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası ölürse dört ay on gün yas tutar" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Muvatta 2/598; Ahmed 6/286; Müslim 1490/63; Nesai 6/189; İbn Mace 2086.

 

 

 

Kadının, Kocası Dışında Biri için Üç Günden Fazla Yas Tutmasının Yasaklanışı

 

4303- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, kocası haricinde ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 7/194); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/37; Müslim 1491; İbn Mace 2085; Darimi 2/167; Bakhadis no: 4301.

 

 

 

Kadının Ölen Kocası için Yas Tutma Şekli

 

4304- Zeyneb binti Ebi Seleme anlatıyor: Babası Ebu Süfyan b. Harb vefat ettiği zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanım! Ümmü Habibe'nin yanına girdim. Ümmü Habibe içinde haluk otu sarısı veya başka bir şey bulunan bir koku istedi. O kokudan cariyeye sürdükten sonra yanaklarına da sürdü ve şöyle dedi: ''Vallahi benim şu anda koku sürünmeye ihtiyacım yoktur. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası ölürse dört ay on gün yas tutar."

 

Yine Zeyneb şöyle dedi: Zeyneb binti Cahş'ın kardeşi Abdullah vefat ettiği zaman yanına girdim. O da koku istedi ve sürünüp şöyle dedi: "Vallahi benim şu anda koku sürünmeye ihtiyacım yoktur. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberden şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası ölürse dört ay on gün yas tutar.’‘"

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1990); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Muvatta 2/596; Ahmed 6/324, 6/325; Buhari 5334; Müslim 1486; Ebu Davud 2299; Tirmizi 1195; Nesai6/201; İbn Mace 2084.

 

 

 

4304/a- Zeyneb anlatıyor: Ben annem Ümmü Seleme'den şöyle derken işittim: Bir kadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Kızımın kocası vefat etti. Şimdi de gözleri rahatsızlandI. Bu durumda kızımın gözlerine sürme çeksem olur mu?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır!" buyurdu.

 

Kadın iki ya da üç kez bu isteğini tekrarladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise her seferinde "Hayır!" diyordu. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür. Cahiliye döneminde sizden biriniz (bir sene beklerdi de) senenin başına geldiğinde bir deve tezeği atardı (ve böylece matemden çıkardı)" buyurdu.

 

Humeyd bildiriyor; Zeyneb'e: "Bir sene sonra (oradan geçen köpeğe) deve tezeğini atma meselesi ne?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "(Cahiliye'de) kocası ölen kadın, en kötü elbiselerini giyip kötü bir eve girer ve üzerinden bir sene geçinceye kadar hiçbir koku süremezdi. Sonra ona eşek, koyun ve kuş cinsinden bir hayvan getirilir, ona dokunur ve yıkanırdı (teftaddu) (Tırnaklarının uzunluğundan) temizlenmek için dokunduğu hayvanların çok azı hayatta kalırdı. Sonra çıkar, ona bir tezek verilir; o da tezeği atardı. Bundan sonra da koku ve benzeri şeyler kullanabilirdi."

 

Malik'e: "Teftaddu ne demek?" diye sorulduğu zaman: "Kadının onu cildine sürmesidir" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1990); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.

 

 

 

Yas Tutan Kadının Sadece Bazı Vakitlerde Koku Sürünmesinin Mubahlığı

 

4305- Ümmü Atiyye der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret gününe inanan kadın kocası dışında hiç bir ölü için üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için ise dört ay on gün yas tutar. Bu süre zarfında sürme çekinemez ve boyalı giysiler giymez. Ancak (boyalı Yemen kumaşı olan) asb kumaşından giysiler giyebilir. Yine bu süre zarfında koku sürünemez, Ancak adetten temizlenmeye yakın kust veya azfar buhurlarından biraz sürünebilir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 2114); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/85; Buhari 5342; Müslim 118/66; EbU Davud 2303; Nesai 6/202; İbn Mace 2087; Darimi 2/167, 2/168.

 

 

 

iddet Bekleyen Kadının Ziynet Takınmasının ve Saçlarını Boyamasının Yasaklanışı

 

4306- Ümmü Seleme'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: ''Kocası ölen kadın (iddet beklediği günler boyunca) usfurla ve kırmızı çamurla boyanmış elbise giyemez. Ziynet takamaz. Kına yakamaz. Sürme çekemez."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1995); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/302; Ebu Davud 2304; Nesai 6/203.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

KÖLE AZADI