Sahih İbn Hibban |
TALAK |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Boşama, İla, Zihar,
Hul', Lian Ve İddet
Karısını Boşamak
isteyene, Onu Hayızlı iken Değil de Temiz iken Boşamasının Emredilmesi
4263- Nafi' bildiriyor: Abdullah
b. Ömer hayızlı iken karısını bir talakla boşadı. Babası Hz. Ömer gidip bunun
hükmünü Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorup "Abdullah,
hayızlı olan karısını bir talakla boşadı" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu: "Abdullah'a söyle, karısını geri
döndürsün Hayızından temizlendikten sonra bir daha hayız olmasını ve ondan da
temizlenmesini beklesin. Temizlendikten sonra boşayacaksa onunla ilişkiye
girmeden boşasın. Yanında tutmak isterse de tutabilir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1892); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/576; Ahmed 2/54; Buhari
5251; Müslim 1471/2; Ebu Davud 2179; Tirmizi 1176; Nesai 6/137; İbn Mace 2019;
Darimi 2/160.
Karısını Boşayan Kişinin
Onu Temizken Değil de Hayızlı iken Boşamasının Yasaklanışı
4264- ibn Ömer der ki:
Karımı hayızlı iken boşadım. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onu
(hayızlıktan) temiz iken boşamam için onu bana geri döndürdü.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/127); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Nesai 6/141.
Kişinin Çok Kere
Kadınlardan Boşanıp Tekrar Kendine Döndürmesinin Yasaklanışı
4265- Ebu Musa
el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Sizden birisine ne oluyor da, Allah'ın kanunlarıyla
oynayıp (da hanımına): ‘‘Seni boşadım. Sana dönüş yaptım!’‘ diyor.''
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 4431).
İbn Mace 2017.
Boşayan Kişinin
Kullandığı Talak Kinayelerinin Kendi Niyetine Bağlı Olduğuna Delalet Eden Haber
4266- Evzai der ki:
Zühri'ye: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerinden
hangisi kendisinden Allah'a sığınmıştı?" diye sorduğumda şu karşılığı
verdi: Urve b. ez-Zübeyr'in bana bildirdiğine göre Hz. Aişe şöyle demiştir:
"Cevn elKilabiyye'nin kızı, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
huzuruna (nikahlandıktan sonra) getirilip Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona yaklaştığında: ‘‘Senden Yüce Allah'a sığınırım!’‘ dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Sen büyük olan Allah'a
sığındın, ailenin yanına geri dön!’‘ buyurdu."
Zührl ekledi:
"Ailenin yanına geri dön" sözü bir talaktır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2064); Şuayb:
Buhari'nin şartınca sahih. Buhari 5254; Nesai 6/150; İbn Mace 2050 ..
Kişinin Karısını
Ayrılmak ya da Yanında Kalmak Arasında Muhayye Bırakması; Kalmayı Seçtiğinde Bu
Durumun Talak Sayılmaması
4267- Hz. Aişe der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizleri (eşlerini gitme veya
kalma konusunda) muhayyer bırakınca O'nunla kalmayı tercih ettik. Peki, o zaman
bu talak olarak mı sayılmıştl?"
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1913; Tahricu
Fıkhi's-sire 449); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/173; Buhari 5263; Müslim
1477/24; Tirmizi 1179; Nesai 6/56; Darmi 2/162.
Mustafa (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Muhayyer Bıraktığında Hz. Aişe'nin Allah'ı ve Onun Seçkin
Kulunu (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tercih Etmesi
4268- ibn Abbas der ki:
Allah'ın, haklarında: "Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, kaymış olan
kalpleriniz düzelmiş olur" (Tahrim 4) buyurduğu Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iki eşinin kim olduğunu Ömer b. el-Hattab'a
sormayı çok istiyordum. Nihayet Ömer hacca gidince ben de onunla birlikte
gittim. Yolda Ömer hacet gidermek için diğerlerinden ayrılınca ben de su kabını
alıp onunla birlikte ayrıldım. Hacetini görüp dönünce ellerine bu su kabından
su döktüm, abdest aldı. Ona: "Ey müminlerin emiri! Allah'ın, haklarında:
‘‘Eğer ikiniz de Allah'a tövbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş
olur''(Tahrim 4) buyurduğu Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki
eşi hangileri?" diye sordum. Ömer: "Hayret sana ey ibn Abbas! Bu
eşleri Aişe ile Hafsa idi" dedi. Böylesi bir şeyi sormamdan hoşlanmadı,
ama kimler olduğunu da saklamadı ve şöyle devam etti:
Biz Kureyşliler
kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde Ensar'ın
kadınlarının erkeklere baskın olduğunu gördük. Zamanla bizim kadınlarımız
onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Benim evim Umeyye b.
Zeyd oğullarının yanında şehrin dışında bir yerdeydi. Bir gün hanımıma
kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana:
"Sana karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Hz. Peygamber'in eşleri
bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu kendisiyle
konuşmuyorlar" dedi.
Bunun üzerine Hafsa'nın
yanına girdim. Ona: "Sen Resulullah'a karşılık mı veriyorsun?" diye
sorduğumda: "Evet!" dedi. "Bazılarınız gün boyu onunla konuşmuyor
mu?" diye sorduğumda yine: "Evet" karşılığını verdi. Bunun
üzerine: "içinizden bunu yapanlar zarar ve ziyandadır o zaman!
Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da size öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde
helak olmayacağınızdan nasıl emin olabiliyorsunuz! Resulullah'a karşılık verme!
Ondan bir şey isteme! Bir ihtiyacın olursa benden iste. Komşunun (Aişe'nin) ona
böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o, bunu yaparken güzelliğine ve
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona olan sevgisine güvenmektedir"
dedim.
Ensar'dan bir komşum
vardı. Bu komşumla bir gün kendi, bir gün ben olmak üzere Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına nöbetleşe geliyorduk. O, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittiği zaman o gün nazil olan vahiy ile diğer
haberleri getirir, ben gittiğim zaman da aynı haberleri getirirdim. O sıralarda
Gassanlıların bize karşı savaşmak için atlarını hazırladıklarından
bahsedilirdi. Nöbeti sırasında komşum Medine'ye gitti. Yatsı zamanı dönüp
kapımı çaldı. Sonra seslenince yanına çıktım. Çıktığımda: "Bu gün çok
büyük bir olayoldu!" dedi. Ben: "Ne oldu? Gassanlılar mı geldi?"
diye sorduğumda, bana: "Hayır! Bilakis bundan daha büyük ve daha önemli
bir şeyi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini boşadı!" karşılığını
verdi. Bunun üzerine ben de: "Hafsa ziyana uğradı ve kaybetti. Bunun böyle
olacağını biliyordum!" dedim.
Oradan ayrıldım ve
(Mescid'de) minberin yanına gittim. Orada içlerinden bazıları ağlaşan bir
grupla karşılaştım. Yanlarında biraz oturdum, ama içimdeki sıkıntı beni rahat
bırakmadı. Tekrar siyahi hizmetçinin yanına geldim ve: ''Geldiğimi haber ver ve
girmem için ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yine:
"Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi. Tekrar minberin
yanında oturan o grubun yanına gidip onlarla oturdum. Yine içimdeki sıkıntı
beni rahatsız etti. Bir daha gelip hizmetçiye: "Geldiğimi haber ver ve
girmem ıçın ondan izin iste" dedim. Hizmetçi içeri girdi. Çıktığında yıne:
"Geldiğini söyledim, ama bir şey söylemedi" dedi.
Gitmek için geri
döndüğümde hizmetçinin beni çağırdığını gördüm. Geldiğimde hizmetçi bana:
"Girmen için izin verdi" dedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına girip selam verdim. Bir hasırın üzerinde uzanmıştı ve hasırın
izleri yanlarına çıkmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Eşlerini boşadın
mı?" diye sordum. Başını bana doğru kaldırıp: "Hayır!"
karşılığını verince şöyle dedim: "Allahu Ekber! Ey Allah'ın Resulü! Biz
Kureyşliler kadınlarımıza baskındık. Ancak Medine'ye hicret ettiğimizde kadınları
erkeklerine baskın çıkan bir topluluk gördük. Zamanla bizim kadınlarımız da
onların kadınlarının bu huylarından almaya başladılar. Bir gün hanımıma
kızmıştım, onun bana karşılık verdiğini görünce bunu yadırgadım. Bana: ‘‘Sana
karşılık vermemi neden yadırgıyorsun? Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) eşleri bile kendisine karşılık veriyor, hatta bazıları gün boyu
kendisiyle konuşmuyorlar’‘ dedi. Ben de: "Onlardan bunu yapanlar zarar ve
ziyandadır o zaman! Resulullah'ın öfkesiyle Allah'ın da onlara
öfkelenmeyeceğinden ve bu şekilde helak olmayacaklarından nasıl emin
olabiliyorlar’‘ dedim."
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm ettiğini gördüğümde şöyle devam ettim:
"Ey Allah'ın Resulü! Bunun üzerine Hafsa'nın yanına girdim ve:’‘Komşunun
(Aişe'nin) ona böyle davranması sakın seni aldatmasın. Çünkü o bunu yaparken
güzelliğine ve Hz. Peygamber'in ona olan sevgisine güvenmektedir’‘ dedim."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir daha tebessüm edince: "Ey Allah'ın Resulü!
Konuşabilir miyiz?" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Olur" karşılığını verince oturdum. Odanın içinde göz gezdirdiğimde
vallahi eşya olarak işlenmemiş üç deri parçasından başka gözüme ilişen bir
şeyolmadı. "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de ümmetine biraz ferahlık
versin. Zira Persler ile Rumlara, Allah'a ibadet etmedikleri halde bolluk ve
dünyalık verilmiştir'' dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yaslandığı yerden kalkıp oturdu ve: ''Ey İbnu'I-Hattab! Yoksa (ahiret nimetlerinden
yana) şüphen mi var? O dediğin kişilere, paylarına düşen güzel şeyler
dünyadayken verildi" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü!
Bunun için bana bağışlanma dile!" dedim.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara olan kırgınlığından dolayı bir ay boyunca
yanlarına girmeyeceğine yemin etmişti. Fakat Allah ona bu konuda sitem edince
daha önce girdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 449).
Ahmed 1/33, 1/34; Buhari 2468; Müslim 1479/34; Tirmizi 3318; Nesai 4/136, 4/137.
4268- Hz. Aişe der ki:
(Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemininden sonra) yirmi dokuz gün
geçince ilk olarak yanıma girdi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımlarınin
yanına bir ay girmeyeceğine dair yemin etmiştin. Saydığım kadarıyla yirmi dokuz
gün geçti" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir
ay yirmi dokuz gündür" buyurup şöyle devam etti: "Ey Aişe! Sana bir
şey söyleyeceğim. Anne babana danışmadan bu konuda bir karar vermekte acele
etme" buyurdu ve: "Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: IlEğer dünya
hayatını ve onun süsünü istiyorsanızı gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce
bırakayım. Eğer Allah'ı, Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanızı bilin ki
Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıştır" (Ahzab 29)
ayetlerini okudu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anne babamın, ondan
ayrılmamı emretmeyeceklerini biliyordu. Ben de: "Bu konuda mı anne babama
danışacağım? Ben Allah'ı. Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorum" dedim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 449).
Ahmed 1/33, 1/34; Buhari 2468; Müslim 1479/34; Tirmizi 3318; Nesai 4/136,
4/137.
Evli Olan Cariyenin Azat
Edildiğinde Köle Olan Kocası ile Kalma ile Ondan Ayrılma Arasında Muhayyer
Bırakılması
4269- Hz. Aişe der ki: Berire
konusunda üç hüküm verilmiştir. Birincisi,
sahipleri onu satarken
vela hakkının kendilerinde olma şartını koştu. Bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) söylediğimde: "Onu satın alıp azat et. Vela hakkı da
azat eden kişinin olur" buyurdu. ikincisi, Berire azat edilince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu (o zaman hür biri olan kocasının nikahı
altında kalmak veya boşanmak arasında) muhayyer bıraktı. Berire boşanmayı
tercih etti. Üçüncüsü de, insanlar Berire'ye tasaddukta bulunur, o da bize
bunlardan hediye ederdi. Bunu Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
söylediğimde: "Bu onun için sadaka, sizin için ise hediyedir,
yiyebilirsiniz" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
Sahih. Ahmed 6/45, 6/46; Müslim 1075/172; Bak hadis no: 5093, 137.
Bir Kölenin Nikahı
Altında Bulunan ve Azat Edilen Cariyenin Kocasından Ayrılma ve Onunla Beraber
Kalma Arasında Muhayyer Olması
4270- ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Berıre'yi kocasından ayrılıp
ayrılmamakta muhayyer bıraktı. Berire kendini / ayrılmayı tercih etti.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavidir. Buhari
5281; Tirmizi 1156.
Bir Kölenin Nikahı
Altında iken Azat Edilen Cariyenin, Kocasından Ayrılma ve Onunla Birliktelik
Konusunda Muhayyer Oluşu
4271- Esved'in
bildirdiğine göre Hz. Aişe Berıre'yi satın almak istedi, ancak efendileri vela
hakkının kendilerinde kalması şartını koştular. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Sen onu azat et, vela hakkı da gümüşleri verene ve özgürlük
nimetine kavuşturana aittir" buyurdu. Onu alıp azat ettikten sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kocasıyla evli kalıp kalmaması
konusunda onu muhayyer bıraktı. Berıre: "Bana şu şu kadar verilse dahi
yanında durmam" dedi. Esved ekledi: "Kocası hürdü.''
[Tahric:] Elbani: "Kocasının hür olması"
ibaresi hariç Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/186,6/189; Buhari 6754;
Ebu Davud 2916; Tirmizi 1256; Nesai 6/163; Darimi 2/169.
Berıre'nin Kocasının
Köle Değil Hür Olması ve Ravi Esved'in "O Hürdü" Sözüyle Yanıldığı
Hakkında
4272- Hz. Aişe
anlatıyor: Berire, her yıl bir Okiyye (kırk dirhemlik gümüş vermek üzere dokuz
Okiyye üzerinden efendileriyle mukatebe yapmıştı. Anlaşma bedelini ödemede
yardım istemek üzere Aişe'ye gelince, ona: "Efendilerine söyle! Şayet vela
hakkının benim olmasını kabul ederlerse anlaşma bedelinin hepsini birden
öderim" dedi. Berıre gidip efendileriyle bu konuyu konuştu. Ancak, vela
hakkının kendilerinin olmaması halinde bunu kabul etmeyeceklerini söylediler.
Durumu anlatmak üzere yanına geldiği sırada Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi. Berire, efendilerinin verdiği cevabı ona söyleyince Aişe de:
"Vallahi vela hakkı bende olmadıkça bunu kabul etmem'' dedim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ne oluyor?" diye sorunca, ben: "Ey Allahım!
Res0lü! Berıre anlaşma bedelini ödemede yardım istemek üzere bana gelince, ona:
‘‘Efendilerine söyle! Şayet vela hakkının benim olmasını kabul ederlerse,
anlaşma bedelinin hepsini birden öderim’‘ dedim. Berıre gidip efendileriyle bu
konuyu konuşmuş ama vela hakkının kendilerinin olmaması halinde bunu kabl
etmeyeceklerini söylemişler" dedim. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Veli! hakkı sende olmak üzere onu satın alıp azat et. Zira veli!
hakkı azat eden kişiye aittir" buyurdu. Ardından Müslümanlara konuşma
yapmak üzere kalktı. Yüce Allah'a hamdu senada bulunduktan sonra da:
"Bazılarına ne oluyor da Yüce Allah'ın Kitab'ında yeri olmayan bazı
şartları ileri sürüp: ‘‘Filan kişiyi azat er, ama vela hakkı benimdir’‘
diyorlar! Bilin ki bu konuda Allah'ın Kitab'ının hükmü uyulmaya daha layıktır
ve onun koştuğu bir şart sizin koşacağınız bir şarttan daha sağlamdır. Yüce
Allah'ın Kitab'ında yeri olmayan bir şart, bir değil yüz şart daha olsa
geçersizdir!" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Berire'yi
kocası konusunda da muhayyer bıraktı. Kocası köle olduğu için de Berıre ondan
ayrılmayı seçti.
Urve der ki: Berıre'nin
kocası (köleydi, zira) hür biri olsaydı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Berıre'yi ona dönüp dönmeme konusunda muhayyer bırakmazdı.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/213; Buhari 2563; Müslim 1504/9; Ebu Davud
2233; Tirmizi 1154; Nesai 6/164; İbn Mace 2521; Bak hadis no: 4325.
Berıre'nin Kocasının
Köle Değil Hür Olduğunu Belirten Haber
4273- ibn Abbas'ın
bildirdiğine göre Berıre'nin kocası Muğıs adında bir köleydi. Onun gözyaşları
sakallarına düşecek şekilde ağlayarak etrafında dolaştığını görür gibiyim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abbas'a: "Muğis'in Berire'ye olan
sevgisinin büyüklüğüne ve Berire'nin de Muğis'e olan nefretinin büyüklüğüne
şaşıyor musun?" buyurup Berire'ye: "Onu geri çevirsen, o çocuğunun
babasıdır" buyurdu. Berıre: "Ey Allah'ın Resulü! Bu bir emir
mi?" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben
aracıyım" karşılığını verdi. Bunun üzerine Berıre: "Ona ihtiyacım
yoktur" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1933); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Buhari 5283; Ebu Davud 2231; Nesai 8/245, 8/246; İbn
Mace 2075; Darimi 2/169.
Bab: Ricat (Boşadığıni
Döndürme)
Kişinin Karısını Üç Kere
Olduğunu Belirtmeden Boşaması Durumunda Niyetine Göre Hüküm Verileceği ne
Delalet Eden Haber
4274- Rukane bildiriyor:
Kendisi, hanımını "elbette" (sözünü kullanarak kesin bir şekilde)
boşadı. Sonra da Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip durumu
O'na bildir)di. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bununla
(kaç talak ile boşamayı) kast ettin?" diye sordu. Rukane: "Bir talak
(ile boşamayı kast ettim!'' dedi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah adına yemin eder misin?" buyurdu. Rukane de: "Allah adına
yemin ederim ki (onu bir talakla boşadım)" dedi. Bunun üzerine Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O (talak), senin kast ettiğin (niyet)
üzeredir!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (el-İrva' 2063; Daif Ebi Davud
382); Şuayb: İsnadı zayıfur. Ebu Davud 2208; Tirmizi 1177; İbn Mace 2051;
Darimi 2/163; Müsned Ebu Ya'la 1537.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki Zübeyr b. Said, Zübeyr b. Said b. Süleyman b. Nevfel b. el-Haris b.
Abdilmuttalib olup annesi Hamade binti Yakub b. Said b. Nevfel b. el-Haris b.
Abdilmuttalib'dir ve Ebu Cafer'in halifeliği döneminde vefat etmiştir.
Karısını (Bir Kez)
Boşayanın Onu Dilediği Zaman Döndürebileceği Hakkında
4275- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (Ömer'in kızı) Hafsa'yı
boşadı, sonra ona geri döndü."
[Tahric:] Elbani: Sahih "el-İrva' 2077; Sahih Ebu
Davud 1975); Şuayb: Hadis sahihtir. Ebu Davud 2283; Nesai 6/213; İbn Mace 2016;
Darlını 2/160,2/161; Müsned Ebu Ya'la 173.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Hafsa'yı Babası Ömer b. el-Hattab'ın Hatırı için Geri
Döndürdüğü Hakkında
4276- Abdullah b. Ömer
der ki: (Babam) Ömer, (bir gün) ağlar vaziyette olan (kızı) Hafsa'nın yanına
girdi. Ona: "Seni ağlatan şey nedir? Yoksa Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) seni boşadı mı? Seni geçmişt'e boşamıştı da benim hatırım için sonra
sana geri dönmüştü. Allah'a yemin ederim ki, eğer Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) seni yine boşamışsa, seninle asla bir kelime bile konuşamaz
olayımı" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/158); Şuayb: İsnadı
ceyyiddir.
Bab: İla
Kişinin Gün Belirterek
Karısına Ila Yapmasının Mubahlığı
4277- Enes der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağı çıkmıştı ve ha'nımlarının
yanına girmemeye yemin etmişti. 29
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
Sahih. Ahmed 3/200; Buhari 5289; Tirmizi 690; Nesai 6/166, 6/167.
Karısına Yeminle
Birlikte Ila Yapan Ne Yapar?
4278- Hz, Aişe der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hanımlarına yaklaşmamaya yemin etti,
Böylelikle helal (olan bir şey)i (kendisine) haram kıldı. Sonra yemininden
dolayı kefaret verdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih li-ğayrihi; Şuayb: İsnadı
zayıflır. Tirmizi 1201; İbn Mace 2072.
Bab: Zihar
Karısına Zıhar Yapana
Kefaret Olarak Ne Hüküm Verileceği Hakkında
4279- Havle binti
Sa'lebe anlatıyor: Vallahi, Yüce Allah benim ve (kocam) Evs b. es-Sam it
hakkında Mücadele suresinin baş kısmını indirmiştir. Şöyle ki:
Ben, Evs b. es-Samit'in
(nikahı altında) idim. O, yaşlı ihtiyar bir kimse idi. Huyu kötü(leşmiş) idi.
Sinirli bir yapısı vardı. Bir gün yanıma girdi. Bir şey hususunda ondan istekte
bulundum. O da kızdı ve (bana zıhar yaparak): "Sen bana anamın sırtı
gibisin!" dedi. Sonra çıkıp gitti. Kavminin meclisinde bir saat / müddet
oturdu. Sonra yanıma geldi. Bir de baktım ki, o, beni kendisine istiyor. Ben
de: "Huveyle'nin canını elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, Allah
ve Resulü bizim hakkımızda hükmünü verinceye kadar sen bana yaklaşamazsın.
Çünkü sen, söyleyeceğin sözü söyledin!" dedim. Derken o (yakalamak için)
bana doğru harekete geçti, ben de ondan kaçtım. Nihayet bir kadının, güçsüz
düşmüş bir yaşlıyı mağlup etmesi gibi ben de onu mağlup ettim ve onu üzerimden
attım. Sonra komşularımdan birisinin yanına çıkıp gittim. Ondan ödünç bir
elbise aldım. Çıkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım.
Huzuruna oturdum. Kocamdan maruz kaldıklarımı O'na anlattım. Onun kötü huyundan
dolayı uğradığım şeyleri şikayet ederek anlatmaya başladım. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de (bana): "Ey Huveyle! Amcanın oğlu, yaşlı
ve ihtiyardır. Onun için Allah'tan kork!" demeye başladı. Allah'a yemin
ederim ki, çok geçmeden (tam bu sırada benim hakkımda) Kur'an (ayetleri) nazil
oldu. Derken (vahiy geldiğinde) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i
bürümekte olan şey bürüdü. Sorıra rahatladı ve: "Ey Havle! Allah, senin ve
kocan hakkında (ayetler) indirdi!'' buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), bana "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette
bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir.''
(Mücadele 1. ayetten)
"Kafirler için acı bir azap vardır" (Mücadele, 4. ayetin sonuna
kadar) okudu.
Daha sonra Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bana): "Kocana söyle de bir köle azad
etsin!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Onun köle azad
edebilecek kadar maddi bir gücü yoktur!" dedim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''O halde iki ay peş peşe oruç tutsun!" buyurdu. Ben
de: "Ey Allah'ın Resulü! O, yaşlı ve ihtiyardır. Oruç tutacak gücü yoktur!"
dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde altmış miskine
bir vesk hurma versin!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Onun
yanında bu da yoktur!" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O halde biz ona bir sepet hurmayla yardım ederiz!" buyurdu. Ben de:
"Ey Allah'ın
Resulü! Ben de, ona bir başka sepetle yardım ederim!" dedim. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru olanı yaptın- veya iyi
yaptın-o Git, bunu onun adına sadaka olarak ver. Sonra da amcanın oğluna da
hayrı tavsiye et!" buyurdu. Ben de (denileni) yaptım.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 1918; el-İrva'
2087); Şuayb: Hadis sahihtir. Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 6/410,
6/411; Ebu Davud 2214.
Bab: Hul
Kişinin, Anlaşma Gereği
Boşanmayı isteyen Kadına Onu Memnun Edecek Şeyi Vermesinin Emredilmesi
4280- Habıbe binti Sehl
el-Ensariyye anlatıyor: Kendisi, Sabit b. Kays b. Şemmas'ın nikahı altında idi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem). (bir gün)
(Senin hakkında)
Allah'ın söylemesini istediği (her şeyi) söyledi!" buyurdu. Habıbe:
"Ey Allah'ın Resulü! (M ehir olarak) verdiklerinin hepsi yanımdadır,
(dilerse geri verebilirim)!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de, Sabit b. Kays'a: "(Mehir olarak verdiklerini) ondan (geri)
al" buyurdu.
Bunun üzerine Sabit b.
Kays (verdiklerini) ondan geri aldı. Habıbe de (kocasından ayrılarak) ailesinin
yanında kaldı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1929); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Muvatta 2/S64; Ahmed 6/433; Ebu Davud 2227, 2228; Nesai 6/169.
Bab: Lian
Lian Ayetlerinin Nüzul
Sebebi
4281- Abdullah (b.
Mes'ud) anlatıyor: Medine Mescid'inde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile bir
O ve hanımı Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip lanetleştiler. Sonrasında adam dört defa
doğruyu söylediğine dair Allah adına şahadette bulundu. Beşincisinde de yalan
söylüyorsa Allah'ın lanetinin üzerinde olmasını ifade etti. Kadın lanetleşeceği
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vazgeç!" dedi, ancak
kadın da lanetleşti. Bu kadın arkasını dönüp gidince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem):
"Herhalde bu kadın
kara, cılız bir çocuk doğurur" buyurdu. Kısa bir süre sonra kadın kara,
cılız bir çocuk dünyaya getirdi.
İshak bildiriyor: Yahya
b. Main dedi ki: Cerir'e "Bu hadisi senden başka A'meş'ten rivayet eden
yok" dediğimde "Ancak ben ondan bunu işittim" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1950); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/421, 1/422; Müslim 1495;
Ebu Davud 2253; İbn Mace 2068.
4282- Ebu Hureyre
bildiriyor: Sa'd b. Ubade: "Ey Allah'ın Resulü! Karımı yabancı bir adamla
yakalasam dört şahit getirinceye kadar onlara dokunmayayım mı?" diye
sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet!"
karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Muvatta 2/737; Ahmed 2/465; Müslim 1498/15; Ebu Davud 4533; Bak hadis
no: 4409.
4283- Sehl b. Sa'd
bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gedi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! Kişi karısının yanında bir adam görse onu öldürebilir
mi? Buna karşılık siz onu öldürür müsünüz? Ya da bu kişi ne yapabilir?"
dedi. Bunun üzerine Yüce Allah onlar hakkında, Kur'an'da mülaane ile ilgili
zikredilen ayetleri indirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama:
"Yüce Allah senin ve karının hakkında hükmünü verdi" buyurdu.
Ardından adamla karısı mülaane yaptılar. Ben de Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanında bulunuyordum ve bu olaya şahit oldum. Adam dedi ki:
"Ey Allah'ın Resulü! Ben onu nikahım altında tutacak olursam, onun hakkında
yalan söylemiş duruma düşerim" dedi ve karısından ayrıldı. Bu olay
sonrasında mülaane yapan karı kocanın ayrılmaları sünnet oldu. Kadın da
hamileydi. Ancak kocası çocuğun kendisinden olduğunu kabul etmiyordu. Bundan
dolayı doğum sonrası bu erkek çocuk annesine nispet edildi. Yine bu olayın
ardından böylesi bir çocuk Yüce Allah'ın farz kıldıği miktarda annesine, annesi
de çocuğa varis olmaya başladı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1949; Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 4746; EbU Davud 2252.
Bahsi Geçen ve Karısı
ile Mülaane Yapan Kimsenin Adı
4284- Sehl b. Sa'd
es-Sa'idı anlatıyor: Uveymir el-Aclani, Asım b. Adiy el-Ensari'ye geldi ve ona:
"Ey Asıml Adamın biri karısının yanında başka bir adam görse onu öldürür
mü, buna karşılık o da öldürülür mü, ya da ne yapmalıdır? Bunu benim için
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorsana, ey, Asım" dedi. Asım
da bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sordu. Ancak Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu tür sorulardan hoşlanmadığı ve bu yönde soru
soranı azarladığı için verdiği karşılığı işitmek Asım'ın gücüne gitti. Asım
evine döndüğü zaman Uveymir yanına geldi ve: "Ey Asım! Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana ne dedi?" diye sordu. Asım: "Hayır,
bir hayır getiremedim; zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine
sorduğum soruyu hoş karşılamadı" diye cevap verdi. Uveymir de:
"Vallahi bunu ona sormadan bırakmayacağım!" dedi.
Sonra gidip insanların
ortasında bulunan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında durdu.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah senin ve karın
hakkında ayet indirdi. Git ve karını getir" karşılığını verdi.
Seni der ki: Sonrasında
Uveymir içlerinde benim de bulunduğum bir topluluğun önünde, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzurunda karısıyla lanetleşti. Lanetleşmeyi
bitirdiklerinde Uveymir: "Ey Allah'ın Resulü! Eğer ben onu yine yanımda
tutacaksam o zaman onun hakkında yalan söylemiş olacağım" dedi ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona (boşaması için) emir vermeden
kendisi onu üç talakla boşadı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1942); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/566; Ahmed 5/336, 337;
Buhari 5259; Müslim 1492/1; Ebu Davud 2245; Nesai 6/143; Darimi 2/150.
Zikrettiğimiz Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
4285- Sehl b. Sa'd
bildiriyor: Uveymir, Benı Aclan'ın lideri Asım b. Adiy'e o gidip:
"Hanımının yanında başka bir erkek gören kişi hakkında ne dersin. Adam onu
öldürse, siz de (kısas olarak) onu öldürür müsünüz ya da bu adam nasıl hareket
edecek?" dedi ve: "Bu meseleyi benim için Hz. Peygamber'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sor" diye ekledi. Asım Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) gidip: "Ey Allah'ın Resulü! Hanımının yanında başka bir erkeği
gören kişi onu öldürürse siz de (kısas olarak) onu öldürür müsünüz ya da bu
adam nasıl hareket edecek?" dedi.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sorudan hoşlanmadı ve onu azarladı. Asım
dönünce Uveymir, Asım'a sorusuyla ilgili ne yaptığını sorunca, Asım:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu tür sorulardan hoşlanmadı ve
bunu ayıpladı" cevabını verdi. Uveymir: "Valtahi bunu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormadıkça durmayacağım" deyip Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ona: "Senin ve hanımın hakkında hüküm verilmiştir" buyurdu
ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın Kitab'ında tarif
ettiği gibi lanetleşmelerini emretti. Uveymir hanımıyla tanetteştikten sonra:
"Ey Allah'ın Resulü! Onu yanımda tutarsam haksızlık etmiş olurum"
deyip onu boşadı. Bundan sonra lanetleşecek olanlar böyle yapmaya başladılar.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer kadının doğurduğu çocuk
siyah iri gözlü, dolgun kalçalı ve kalın bacaklı olursa o zaman Uveymir doğru
söylüyor demektir. Fakat kumral ve kertenkele gibi kısa doğurursa Uveymir yalan
söylüyor demektir." Kadın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
tarif ettiği şekilde doğurduğu bebek, Uveymir'in doğru söylediğini gösterir
şekilde doğdu. Daha sonra o çocuk annesine nisbet edildi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1944); Şuayb:
Buhari'nin şartınca sahih. Ahmed 5/330,5/331; Buhari 4745; Müslim 1492/2; Ebu
Davud 2249; Nesai 6/170, 6/171; İbn Mace 2066; Darimi 2/150.
Karı ile Kocası Arasında
Yapıldığı Söylenen Lian'ın Nasıl Yapılması Gerektiği Hakkında
4286- Said b. Cübeyr
anlatıyor: Mus'ab b. ez-Zübeyr'in emirliği döneminde bana "Lanetleşen /
mülaane yapan iki kişinin araları ayrılır mı?" diye sordular. Ben de ne
cevap vereceğimi bilemedim. Derken ibn Ömer'in Mekke'deki evine gittiğimde o
Sübhanallah! Evet. Bunu
ilk soran falanın oğlu falandır. O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Ne dersin? Bizim birisi karısını zina
üzerinde bulsa, o koca ne yapacak? Eğer zina fiilinde bulduğunu söylese (dört
şahitle ispat! gereken) büyük bir şey iddia etmiş olacak, sussa, yine böyle
büyük bir şeye karşı susmuş olacak" dedi.
Bunun üzerine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup ona cevap vermedi. Bu sorunun
ardından biraz vakit geçince o adam tekrar gelerek: "Ey Allah'ın Resulü!
Sana sormuş olduğum iş başıma geldi" dedi. işte bunun üzerine Allah şu
ayetleri indirdi: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka
şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru
söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik
etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lanetinin kendi
üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna
dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer
(kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını
dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.'' (Nur 6-9)
Akabinde Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayetleri o zatı çağırıp yüzüne karşi okudu,
ona nasihatlerde bulundu. Dünya azabının, ahiret azabından daha hafif olduğunu
ona söyleyerek hatırlatmalarda bulundu. Buna karşılık adam: "Hayır! Seni
hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki ben kadına iftira etmiyorum" dedi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra kadını çağırdı, ona da
nasihatlerde bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu ona
da söyleyip hatırlatmada bulundu. Fakat kadın: "Hayır! Seni hak (din) ile
gönderen Allah'a yemin olsun ki, o muhakkak bir yalancıdır" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Iiana / mülaaneye) erkekten
başladı. Önce erkek Allah adına yemin ile kendisinin doğru söyleyenlerden
olduğunu dört defa şahadet etti. Beşincide de eğer yalancılardan ise Allah'ın
lanetinin kendi üzerine olmasını söyledi. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ikinci olarak kadını yemin ile lanetleşmeye çağırdı. Kadın da
Allah'a yemin ile kocasının muhakkak yalancılardan olduğuna dört defa şahadet
etti. Beşincide ise eğer kendisi yalancılardan ise, Allah'ın öfkesinin kendi
üzerine olmasını söyledi. Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onların arasını ayırdı.
[Tahric:] Elbatli: Sahih (Sahih Ebu Davud 1955); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/19; Müslim 1493/4; Tirmizi 1202; Darimi
2/150.
Anlatıldığı Şekilde
Aralarında Mülaane Yapılan Karı İle Kocanın Arasındaki ilişkinin Tamamen
Koptuğu Hakkında
4287- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) lanetleşen çifte: "içinizden biri
yalan söylüyor, ama bunun hesabı artık Allah'a kalmıştır. Sen de artık bu
kadınla asla bir araya gelemezsin!" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın
Resulü! (M ehir olarak kadına verdiğim) mal ne olacak?" deyince. Allah
Resule (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadından alacağın bir şey yok!
Şayet iddianda doğru isen verdiğin mal onunla cinsel birleşmene karşılıktır. Yok,
yalan söylüyorsan da bu malı hiç alamazsın!" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1953); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/11; Buhari 5312; Müslim
1493/5; Ebu Davud 2257; Nesai 6/177.
Kadın ile Kocası
Arasında Gerçekleşen Mülaane Sonrası ikisinin çocuğunun Kadının Nesebine
Verilmesi
4288- ibn Ömer
bildiriyor: "Adamın biri karısıyla lanetleşti ve adam, lanetleşmeye konu
olan çocuğu kabul etmedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onları ayırdı ve çocuğu kadına (annesine) verdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1955; Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/567; Ahmed 2/7, 2/38;
Buhari 5315; Müslim 1494/8; Ebu Davud 2259; Tirmizi 1203; Nesai 6/178; İbn Mace
2069; Darimi 2/151.
.
Bab: İddet
4289- Ebu Seleme b.
Abdirrahman bildiriyor: "Fatıma binti Kays, Ebu Amr b. Hafs b. el-Muğire
ile evliydi ve kocası son hakkını da kullanarak onu üçüncü defa boşadı.
Fatıma'nın dediğine göre Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
gelip iddetini kocasının evi dışında bir evde geçirmek için izin istedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de kör biri olan ibn Ümmü Mektum'un
evine gitmesini söyledi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
6/415; Müslim 1480/40; Ebu Davud 2289.
Fatıma Binti Kays'a ibn
Ümmi Mektum'un Evine Taşınması Emrinin Veriliş Nedeni
4290- Ebu Seleme b.
Abdirrahman bildiriyor: Ebu Amr b. Hafs, Şam'da iken karısı Fatıma binti Kays'ı
gıyabında üç talakla boşadı. Vekili ile de nafaka olarak Fatıma'ya biraz arpa
yolladı. Fatıma buna kızınca vekil: "Vallahi bizden alacağın herhangi bir
şey yok" dedi. Fatıma, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip
olanları anlatınca: "Nafaka olarak ondan alacağın bir şey yok"
buyurdu ve iddetini Ümmü Şerık'in yanında geçirmesini söyledi. Sonra: "O
kadının yanına akşamları ashabımdan gelip gidenler çok olur. Sen iddetini ibn
Ümmi Mektum'un yanında geçir. Zira gözleri görmeyen biridir ve evde dış giysilerini
giymeden rahat bir şekilde kalabilirsin. iddetin bitince de bana haber
ver" buyurdu.
iddeti bittiğinde
Muaviye b. Ebi Süfyan ile Ebu Cehm'in kendisine talip olduğunu söyledi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Cehm sopasını elinden düşürmeyen
biridir. Muaviye ise malı olmayan züğürt biridir. Sen Usame b. Zeyd ile
evlen" buyurdu.
Fatıma dedi ki: Onunla
evlenmek istemedim. Sonra bir daha: "Usame ile evlen" buyurunca Usame
ile evlendim. Onunla evliliğimde Yüce Allah bol hayırlar ihsan etti ve herkes
onunla olan bu evliliğime gıpta ile baktı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1976); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/580; Ahmed 6/412;
Müslim 1480/36; Ebu Davud 2284; Nesai 6/75; 6/76.
Kesin Olarak Boşanmış
Kadının Mesken Hakkının Olmadığı Hakkında
4291- Fatıma binti Kays
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üç talakla
boşanan kadının, mesken ve nafaka hakkı yoktur" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih. Bak hadis no: 4250.
Kocası Ölmüş Kadının
iddetinin Tarifi
4292- Ebu Said
el-Hudri'nin kız kardeşi olan Furey'a binti Malik b. Sinan nakleder: Furey'a,
(bir gün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e varıp O'na, Hudre oğulları
kabilesindeki ailesinin yanına dönüp dönemeyeceğini sordu. O günlerde kocası,
kaçan kölelerini aramaya çıkmış, nihayet Kaddum taraflarında onlara yetişince
köleler onu öldürmüşlerdi.
(Furey'a devamla der
ki:) Bunun üzerine ben de, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e; ailemin
yanına dönüp dönemeyeceğini sordum. Çünkü kocam bana sahip olduğu bir ev ve
nafaka bırakmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olur!"
diye cevap verdi. Ben de çıktım gittim. Odama -veya Mescid'e- varmış idim ki,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni çağırdı -ya da benilm çağrılmamı)
emretti- ve çağrıldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bana):
"Nasıl demiştin?" buyurdu. Ben de, kocamın durumu ile ilgili
anlattığım olayı kendisine tekrarladım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Farz olan iddet müddeti tamamlana kadar evinde ka!!" buyurdu. Orada
dört ay on gün iddet geçirdim ...
Osman b. Affan, (halife
olduğunda) bana adam göndererek benden bunu(n hükmünü) sordu. Ben de ona
(durumu) bildirdim. O da bu hükme uydu ve buna göre hüküm verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1992; el-İrva'
7/206-7; Şuayb: İsnadı sahihtir. Muvatta 2/591; Ahmed 6/370; Ebu Davud 2300;
Tirmizi 1204; Nesai 6/199; İbn Mace 2031; Darimi 2/168; Bak hadis no: 4293.
Ebu Hatim der ki: Bu
hadisi Zühri, Malik'ten rivayet etti. Kadlim, Hicaz'da bir yerin adı olup
ayrıca "Hz. İbrahim, Kadlim'da sünnet oldu" hadisinde geçen yerdir.
Kocası Ölen Kadına Ölüm
Haberini Aldığı Evde iddete Girmesinin Emredilmesi
4293- Furey'a anlatıyor:
Kocası, Medine köylerinden bir köyde yaşamaktaydı. kölelerinin (almak için
onların) peşi sıra gitmişti. Derken onu öldürdüler. Bunun üzerine Furey'a,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı. Yalnız kaldığından
yakındı. Sonra da (iddetini tamamlayacak) kendisine ait bir evi olmadığını
söyledi. Bundan dolayı da Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
Medine'deki erkek kardeşlerinin yanına var(ıp orada kal)mak için izin istedi
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona izin verdi. Sonra onu tekrar
geri getirtti. Ona: "(iddetinle ilgili olarak) farz olan iddet müddeti
tamamlanana kadar içerisinde feryadı figan yaptığın evinde ka!!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak
hadis no: 4292.
Hamile Kadının iddetinin
Süre Kısa da Olsa Doğumla Bittiği Hakkında
4294- Ubeydullah b.
Abdillah b. Utbe bildiriyor: Abdullah b. Utbe, Ömer b. Abdillah b. el-Erkam
ez-Zühri'ye bir mektup yazıp, ona Subey'a bintu'I-Haris el-Eslemiyye'nin yanına
gitmesini ve fetva istediği zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
söylemiş olduğu sözü sormasını emretti. Bunun üzerine Ömer b. Abdillah, onun
yanına girip meseleyi sordu. Subey'a, kendisine şunları haber verdi:
Kendisi, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından olan ve Bedir savaşına
katılanlardan Sa'd b. Havle ile evliydi. Bedir savaşına katılmış olanlardan
biri olan Sa'd, Veda haccında karısı Subey'a hamileyken öldü. Vefatından dört
ay on gün geçmeden Subey'a doğum yaptı. Nifasından temizlendiği zaman da
kendisini istemeye gelenlere karşı süslendi. Abduddar oğullarından biri olan
Ebu's-Senabil b. Ba'kek yanına girdi ve: ‘‘Bakıyorum da süslenmişsin! Sanırım
evlenmeyi düşünüyorsun. Ama vallahi dört ayan gün geçmedikten sonra evlenemezsin’‘
dedi. Subey'a: ‘‘Bunu Ebu's-Senabil'den işitince Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) vardım ve ona durumumu anlatıp hükmünü sordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğum yapmakla birlikte iddetin bitti
(evlenebilirsin)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1996); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Muvatta 2/590; Alrmed 6/432; Buhari5319; Müslim 1484; Ebu
DavUd 2306; Nesai 6/196; İbn Mace 2028.
Kocası Ölen Hamile
Kadının iddeti
4295- Ebu Seleme
anlatıyor: Abdullah b. Abbas'a; kocasının ölümünden kırk
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2113); Şuayb:
Buhari'nin şartınca sahih. Buhari 4909.
Kocası Ölen Hamile
Kadının iddeti
4296- Süleyman b. Yesar
bildiriyor: ibn Abbas ile Ebu Seleme kocasının vefatından birkaç
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/590; Ahmed 6/314; Müslim 1485; Tirmizi
1194; Nesai6/193; Darimi 2/165.
Kocasının Vefatından
Sonra Doğum Yapan Kadının iddet Miktarı
4297- Ebu Seleme b.
Abdirrahman der ki: Abdullah b. Abbas ile Ebu Hureyre'ye kocasının vefatından
sonra doğum yapan kadının iddeti ve evlenme durumu sorulunca, ibn Abbas:
"iki iddetten uzun olanını bekledikten sonra evlenebilir" dedi. Ebu
Hureyre ise: "Doğumu yapmasıyla iddeti biter ve evlenebilir" dedi.
Ebu Seleme de Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Ümmü
Seleme'nin yanına girip bunu sordu. Ümmü Seleme şöyle dedi:
Subey'a el-Eslemiyye
kocasının ölümünden on beş gün sonra doğum yaptı.
Doğum yaptıktan sonra da
biri genç, biri de ihtiyar iki kişi evlenmek üzere kendisini istediler. Subey'a
da genç olana olumlu cevap verdi. Onu alamayacağını anlayan ihtiyar talibi:
"iddeti bitmediği için evlenemez" dedi. Subey'a'nın ailesi orada
hazır bulunmadığı için ihtiyar olan kişi onlar geldiklerinde kendisiyle
evlenmesi için ikna edebileceklerini düşünmüştü.
Bunun üzerine Subey'a,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip durumu anlattı. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iddetin bitmiştir, dilediğinle
evlenebilirsin" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/589; Ahmed 6/319; Nesai 6/191.
Hamile iken Kocası Ölen
Kadının Doğum Yaptıktan Kısa Bir Süre Sonra da Olsa Evlenmesinin Mubahlığı
4298- Misver b. Mahreme
der ki: "Subey'a (el-Eslemiyye), kocasının ölümünün üzerinden çok fazla
gün geçmeden doğum yaptı. Evlenmek için Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) izin istedi. O da ona izin verdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/590; Ahmed 4/327; Buhari 5320; Nesai 6/190;
İbn Mace 2029.
Kocası Öldükten Sonra
Doğum Yapan Kadının Kısa Bir Süre Sonra Bile Olsa Evlenebileceği Hakkında
4299- Ebu's-Senabil
bildiriyor: Subey'a kocası (Sa'd b. Havle) nin vefatından yirmi üç veya yirmi
beş
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1996); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/304; Tirmizi 1193;
Nesai6/190; İbn Mace 2027; Darimi 2/166.
Efendisi Ölen Ümmü
Veledin iddeti
4300- Amr b. el-As der
ki: "Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sünneti hususunda bize
karışıklık çıkarmayın. Efendisi olan ümmü veled cariyenin iddeti, kocası ölen
kadının iddet süresi kadardır.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1998); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 4/203; Ebu Davud 2308; İbn Mace 2083.
Ebu Hatim der ki: Bu hadisi
(Said) İbn Ebi Arube, bazen Katade'den; bazen de Matar el-Verdik kanalıyla Reca
b. Hayve'den rivayet etti.
iddet Bekleyen Kadının
Yas Tutması
4301- Atiyye'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışındaki bir
ölüden dolayı üç günden daha fazla yas tutması helal değildir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2114); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 4302, 4303.
Kadının, Ölen Kocası
için Üç Ay On Gün Yas Tutmasının Emredilmesi
4302- Müminlerin
anneleri olan Hz. Aişe ile Hafsa bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası dışında
bir ölü için üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası ölürse
dört ay on gün yas tutar" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Muvatta 2/598; Ahmed 6/286; Müslim 1490/63; Nesai 6/189; İbn Mace 2086.
Kadının, Kocası Dışında
Biri için Üç Günden Fazla Yas Tutmasının Yasaklanışı
4303- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, kocası haricinde ölünün
arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/194); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/37; Müslim 1491; İbn Mace 2085;
Darimi 2/167; Bakhadis no: 4301.
Kadının Ölen Kocası için
Yas Tutma Şekli
4304- Zeyneb binti Ebi Seleme
anlatıyor: Babası Ebu Süfyan b. Harb vefat ettiği zaman Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanım! Ümmü Habibe'nin yanına girdim. Ümmü Habibe
içinde haluk otu sarısı veya başka bir şey bulunan bir koku istedi. O kokudan
cariyeye sürdükten sonra yanaklarına da sürdü ve şöyle dedi: ''Vallahi benim şu
anda koku sürünmeye ihtiyacım yoktur. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir
kadına, ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak
kocası ölürse dört ay on gün yas tutar."
Yine Zeyneb şöyle dedi:
Zeyneb binti Cahş'ın kardeşi Abdullah vefat ettiği zaman yanına girdim. O da
koku istedi ve sürünüp şöyle dedi: "Vallahi benim şu anda koku sürünmeye
ihtiyacım yoktur. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberden
şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına,
ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası
ölürse dört ay on gün yas tutar.’‘"
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1990); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre Sahihtir. Muvatta 2/596; Ahmed 6/324,
6/325; Buhari 5334; Müslim 1486; Ebu Davud 2299; Tirmizi 1195; Nesai6/201; İbn
Mace 2084.
4304/a- Zeyneb
anlatıyor: Ben annem Ümmü Seleme'den şöyle derken işittim: Bir kadın Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Kızımın
kocası vefat etti. Şimdi de gözleri rahatsızlandI. Bu durumda kızımın gözlerine
sürme çeksem olur mu?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır!" buyurdu.
Kadın iki ya da üç kez
bu isteğini tekrarladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise her
seferinde "Hayır!" diyordu. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür. Cahiliye döneminde
sizden biriniz (bir sene beklerdi de) senenin başına geldiğinde bir deve tezeği
atardı (ve böylece matemden çıkardı)" buyurdu.
Humeyd bildiriyor;
Zeyneb'e: "Bir sene sonra (oradan geçen köpeğe) deve tezeğini atma
meselesi ne?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "(Cahiliye'de)
kocası ölen kadın, en kötü elbiselerini giyip kötü bir eve girer ve üzerinden
bir sene geçinceye kadar hiçbir koku süremezdi. Sonra ona eşek, koyun ve kuş
cinsinden bir hayvan getirilir, ona dokunur ve yıkanırdı (teftaddu)
(Tırnaklarının uzunluğundan) temizlenmek için dokunduğu hayvanların çok azı
hayatta kalırdı. Sonra çıkar, ona bir tezek verilir; o da tezeği atardı. Bundan
sonra da koku ve benzeri şeyler kullanabilirdi."
Malik'e: "Teftaddu
ne demek?" diye sorulduğu zaman: "Kadının onu cildine
sürmesidir" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1990); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Yas Tutan Kadının Sadece
Bazı Vakitlerde Koku Sürünmesinin Mubahlığı
4305- Ümmü Atiyye der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve
ahiret gününe inanan kadın kocası dışında hiç bir ölü için üç günden fazla yas
tutamaz. Kocası için ise dört ay on gün yas tutar. Bu süre zarfında sürme çekinemez
ve boyalı giysiler giymez. Ancak (boyalı Yemen kumaşı olan) asb kumaşından
giysiler giyebilir. Yine bu süre zarfında koku sürünemez, Ancak adetten
temizlenmeye yakın kust veya azfar buhurlarından biraz sürünebilir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2114); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/85; Buhari 5342; Müslim 118/66;
EbU Davud 2303; Nesai 6/202; İbn Mace 2087; Darimi 2/167, 2/168.
iddet Bekleyen Kadının
Ziynet Takınmasının ve Saçlarını Boyamasının Yasaklanışı
4306- Ümmü Seleme'nin
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
''Kocası ölen kadın (iddet beklediği günler boyunca) usfurla ve kırmızı çamurla
boyanmış elbise giyemez. Ziynet takamaz. Kına yakamaz. Sürme çekemez."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1995); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/302; Ebu Davud 2304; Nesai 6/203.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: