Sahih İbn Hibban |
NİKAH |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: (Eşler Arasında)
Gün Taksimi
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Eşleri Arasında Gün Taksiminde Adaletli Davranması
4205- Hz. Aişe bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (hanımları arasında günleri)
paylaştırır ve bunda adil davranırdı. Sonra da: ''Allahım! Bu, benim gücümün
yettiği bir uygulamamdır. Gücümün yetmediği hususlarda (elimden gelmeyen
taksimden dolayı) beni kınama" diye dua ederdi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (Daif Ebi Davud 370; el-İrva'
2018; et-Ta'liku'r-rağib 3/79); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/144;
Ebu Davud 2134; Tirmizi 1140; Nesai 7/64; İbn Mace 1971; Darimi 2/144.
Zikrettiğimiz Adalete
Sahip Kocanın Hanımlarından Birinden Gün Sırasını Başka Birine Devretmesini
istemesinin Caiz Olması
4206- Hz. Aişe der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), birimizin nöbet günü gelirse,
ondan izin isterdi. "Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına
alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına
almanda sana bir sorumluluk yoktur" (Ahzab 51) ayeti nazil oldu. Muaze der
ki: Aişe'ye: "Sen (sıranın sende olduğu zaman) Resulullah'a ne
derdin?" diye sorunca: "Eğer bu iş bana kaldıysa ben kimseyi kendime
tercih edemem'' derdim" cevabını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1853); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 6/76; Buhari 4789; Müslim 1476; Ebu Davud 2136.
Dünyada Karıları Arasında
Eşitsizlik Yapanın (Uhrevi) Cezası
4207- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Kimin iki hanımı olur da diğerine karşı birine meylederse o kişi kıyamet
günü vücudunun bir tarafı felçli olduğu halde gelir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2017; Sahih Ebu Davud
1851; et-Ta'liku'r-rağib 3/79); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre
sahihtir. Ahmed 2/471, 2/347; Ebu Davud 2133; Tirmizi 1141; Nesai 7/63; İbn
Mace 1969; Darimi 2/143.
Kişinin Evlendiği Kadına
Bakire ise ilk Yedi Günü, Dul ise de ilk Üç Günü Ayırmasının, Sonrasında ise
Tüm Hanımları Arasında Gün Taksimatını Eşit Bir Şekilde Yapmasının Emredilmesi
4208- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''(Kişinin yeni evlendiği) dul kadın için üç gece ve bakire kız için yedi gece
(yanında kalma hakkı) vardır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/88); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Buhari 5213; Müslim 1461/44; Ebu Davud 2124; Tirmizi
1139; İbn Mace 1916; Darimi 2/144 ..
4209- Bu hadis başka bir
kanalla da Humeyd'in Enes'ten rivayetiyle aktarılmıştır.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 7/88); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Muvatta 2/530.
Bakire ya da DuL Olarak
Önceden Evlendiği Hanımları Bulunan Kişinin Yeni Evlendiği Bakire ya da Dul
Kadının Gün Taksimatına Yönelik Yapması Gerekenler
4210- Ümmü Seleme
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle evlendiği zaman
yanımda üç gün kaldı, sonra bana şöyle buyurdu: "Benim gözümde değerinde
herhangi bir azalma yok. istersen senin yanında kaldığım bu üç günü yediye
tamamlayayım. Ama senin yanında yedi gün kalırsam diğer hanımlarımda da yedi
gün kalırım."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1846); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/529; Ahmed 6/292; Müslim
1460/41; Ebu Davud 2122; İbn Mace 1917; Darimi 2/144.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki Muhammed b. Ebi Bekr, Muhammed b. Ebi Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm
el-Ensari olup Abdulmelik b. Ebi Bekr ise Abdulmelik b. Ebi Bekr b. Abdirrahman
b. el-Haris b. Hişam el-Kureşi'dir ve her ikisi de Medinelidir.
Birden Fazla Hanımı Olan
ve Hanımlarından Birinin Gün Sırasını Başka Birine Devrettiği Kocanın Bunu
Kabul Edip Uygulamasının Mubah Olması
4211- Hz. Aişe der ki:
Her ne kadar biraz sert mizaçlı olsa da ben, kendimin sevde binti Zem'a'nın
huyunda olmamı istediğim başka bir kadın görmedim. Sevde yaşlanınca: "Ey
Allah'ın Resulü! Seninle olan günümü Hz. Aişe'ye verdim" diyerek Resulullah'la
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan gününü bana devretmiştir. Bunun için
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana kendi günü ve Sevde'nin günü
olmak üzere iki gün ayırırdı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2020); Şuayb:
Buhari'nin şartınca sahihtir. Buhari 5212; Müslim 1463/47; Ebu Davud 2135; İbn
Mace 1972.
Kişinin çıkacağı
Yolculukta Yanında Gelecek Olanı Belirlemek İçin Eşlerinin Yanında Aralarında
Kura Çekmesinin Gerekmesi
4212- Zührı der ki: Said
ibnu'l-Müseyyeb, Urve b. ez-Zübeyr, Alkame b. Vakkas ve Ubeydullah b. Abdillah
b. Utbe'nin bana bildirdiğine göre iftira edenler, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hanımı Hz. Aişe hakkında diyeceklerini dedikleri zaman, Allah
Hz. Aişe'yi temize çıkarmıştı. Bu ravilerin hepsi de bu olaydan bir kısımda
olsa bir şeyler anlattılar. Bunların bazıları olayı diğerlerinden daha iyi
biliyordu. Bu kişilerin rivayeti daha da sağlam idi. Bu ravilerin Hz. Aişe
hakkında anlattıklarını kavradım. Ravilerin anlattıkları birbirini
doğruluyordu. Hz. Aişe'nin şöyle anlattığını aktardılar:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir sefere çıkacağı zaman hanımları arasında kura çekerdi ve
kurada hanımlarından kim çıkarsa beraberinde onu götürürdü. Yine bir gazveye
gideceği zaman aramızda kura çekti ve kurada ben çıkınca kendisi ile sefere
çıktım. Bu sefere, Allah örtünme ayetini indirdikten sonra çıkmıştım. Ben
(devenin üzerinde) hevdecimin içinde taşınıyor ve indiriliyordum. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazvesini bitirdi ve geri döndük. Geriye dönerken
Medine'ye yaklaşınca (istirahat için konaklamıştık). Gece vakti Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkmak için emir verdi. Emir verdiği zaman
kalkıp yürüdüm, hatta ordunun önüne bile geçtim. ihtiyaç giderdikten sonra
eşyalarımın yanına geldim. Göğsüme dokundum ve zafar boncuğundan yapılmış
gerdanlığımın kopup düştüğünü gördüm. Geri döndüm ve gerdanlığı aramaya
başladım.
Onun kaybolması beni
orada alıkoymuştu. Beni hevdecimle taşıyanlar hevdeci deveye yükleyip
gitmişlerdi. Beni de hevdecin içinde sanıyorlardı. Kadınlar o zaman etsiz,
cılız ve hafif idiler. Yemek yedikleri zaman çok az yerlerdi. Bundan dolayı
hevdeci yükledikleri zaman hafifliği dikkatlerini çekmemişti. Ben de küçük
yaşta biri idim. Onlar deveyi kaldırıp gitmişlerdi. Ben de gerdanlığımı
bulmuştum, ama ordu da bu ara gitmişti. Onların yerlerine vardığımda onlardan
ne çağıran, ne de cevap veren vardı. Bunun üzerine ben de yokluğumu hissederler
ve geri dönerler zannı ile olduğum yerde kaldım. Ben oturduğum yerde iken uykuma
yenildim ve sabaha kadar uyuyakaldım. Safvan b. el-Muattal es-Sülemı ve Zekvan
ordunun arkasında geliyorlardı. O, gecenin sonunda bulunduğum yere ulaştı ve
uyuyan bir insan karartısı gördü. Bunun üzerine yanıma geldi. Beni örtünmeden
önce gördüğü için orada da görünce tanıdı. Beni tanıdıktan sonra onun
"inna lillahi ve inna ileyhi raciun" demesi ile uyandım ve örtümle
yüzümü kapadım. Vallahi istirca etmesinden başka benimle bir kelime bile
konuşmadı.
O devesini getirip
çöktürdü ve daha rahat binmem için devenin ön ayağına ayağını koydu. Ben de
(ayağına basarak) öylece bindim. O da hayvanı sürmeye başladı. Öğle vakti
orduya yetiştik. işte o zaman hakkımda kötü düşünenler helak oldu. iftira
edenlerin en başta geleni Abdullah b. Ubey b. Selul idi. Medine'ye geldiğimiz
zaman ben bir ay boyunca hasta kaldım. insanlar bu iftira olayı hakkında
çeşitli şeyler söylüyorlardı, fakat benim bundan haberim yoktu. Eskiden
rahatsızlandığım zaman Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğüm
yumuşaklığı şimdi görmediğim için şüpheye düşmüştüm. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanıma giriyordu ve: "Nasılsın?" deyip geri
gidiyordu. Bu da beni şüphelendiriyordu. Ancak bir kötülük hissetmiyordum.
iyileşmek üzere iken,
Ümmü Mistah ile beraber Menasi' tarafına dışarı çıktım. Orası bizim abdest
bozacak yerimiz idi. Oraya ancak geceden geceye çıkardık. Bu olay tuvaletlerin
evlerimizin yakınına getirilmesinden önce idi. Ümmü Mistah, Ebu Ruhm b.
Abdilmuttalib b. Abdimenaf'ın kızı idi. Annesi Ümmü Sahr b. Amir'in annesi ve
Ebu Bekr es-Sıddık'in teyzesidir. Oğlu Mistah Usase b. Abbad b. Abdilmuttalib
b. Abdimenaf'tır. Ben ve Ebu Ruhm'un kızı ihtiyacımızı giderdikten sonra evimin
karşısına geldik. Ümmü Mistah kendi çarşafına basınca: "Mistah
kahrolsun" dedi. Ben de: "Ne diyorsun? Bedir'de savaşan birine mi
sövüyorsun?" deyince: "Onun ne söylediğini duymadın mı?'' diye cevap
verdi. Ben de: "Ne demiş?" diye sorunca, iftirada bulunanların ne
söylediklerini aktardı. Bunun üzerine hastalığım daha da arttı.
Eve döndüğüm zaman
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Nasılsın?" diye
sorunca: "Annem ve babamın yanına gitmeme izin verir misin? Haberi onlar
tarafından duymak istiyorum" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana izin verdi ve annemle babamın yanına geldim. Anneme: "Eyanne!
insanlar hakkımda ne konuşuyor?" diye sorunca, annem: "Sakin ol ey
kızım! Vallahi güzel olmasına rağmen kendisini seven bir erkeğin nikahı altında
olan ve kumaları da bulunan bir kadın hakkında dedikodu yapılmaması pek azdır"
dedi. Ben de "Sübhanallah! Gerçekten de insanlar böyle mi
konuşuyorlar?" deyince: "Evet'' karşılığını verdi. Bunun üzerine gece
boyunca ağladım. Gece boyu ne gözyaşım dindi, ne de gözlerime uyku girdi.
Sabaha kadar hep ağladım.
Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) vahiy gelmeyince ailesinden ayrılma olayını istişare etmek
için, Ali b. Ebı Talib'i ve Usame b. Zeyd'i çağırdı. Usame b. Zeyd,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin suçsuzluğunu bildiğini ve
onlara karşı sevgisini ima ederek: "Ey Allah'ın Resulü! Biz ailen hakkında
ancak hayırlı şeyler biliriz" dedi. Hz. Ali ise: "Ey Allah'ın Resulü!
Allah seni darda bırakmaz. Onun gibi başka kadınlar da çoktur. Cariyye sor, o
sana doğru olanı söyler" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Berıre'yi çağırıp: "Ey Berıre! Hz. Aişe hakkında şüphe edeceğin bir şey
gördün mü?" diye sorunca, Berire: "Seni hak olarak gönderene yemin
olsun ki! Onda ayıplanacak hiç bir şey görmedim. Ancak onun yaşı küçük olduğu
için ailesine hamur yaparken uyurdu ve evcil hayvanlar hamurundan yerdi"
dedi. O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Ubey b.
Selul'ü kınadı ve minbere çıkıp: "Ey Müslümanlar topluluğu! Ailemden
dolayı bana eziyet eden kişiye kim haddini bildirecek? Vallahi! Ben ailem
hakkında hayırdan başka bir şey bilmem. Zikrettikleri adam hakkında da hayırdan
başka bir şey bilmem. O ailemin yanına ancak benimle beraber girerdi"
dedi.
Bunun üzerine Sa'd b.
Muaz el-Ensari kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ben ona haddini bildiririm.
Eğer o, Evs kabilesinden ise onun boynunu vururuz. Eğer Hazrec'li
kardeşlerimizden ise, bize ne emredersen onu yaparız" dedi. Sonra
Hazrec'in lideri olan ve daha önce salih biri olup, ancak Cahiliye taassubu kendisini
kaplayan Sa'd b. Ubade kalktı ve Sa'd b. Muaz'a: "Vallahi onu
öldüremeyeceksin. Onu öldürmeye gücün de yetmez" dedi. Useyd b. Hudayr ki
bu, Sa'd b. Muaz'ın amcası çocuğudur- kalktı ve Sa'd b. Ubade'ye: "Yalan
söyledin! Vallahi onu öldüreceğiz. Sen münafıksın ve münafık için mücadele
ediyorsun" dedi. Böylece Evs ve Hazrec kabileleri birbirine düştü. Hatta
birbirlerine vurmaya kalkıştılar. Resulullah ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
minberinde duruyordu ve onları sakinleştirmek için uğraşıyordu. Onlar susunca
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de sustu.
Ben o gün hep ağladım.
Gözyaşlarımın dinmediği gibi gözüme uyku da girmemişti. Annem ve babam yanımda
sabahladılar. Hatta ağlamaktan ciğerlerimin parçalandığını sandılar. Annem
babam yanımda, ben ağlar iken Ensar'dan bir kadın gelerek yanıma girmek için
benden izin istedi. Ben de kendisine izin verince yanıma girdi ve o da benimle
ağlamaya başladı. Biz bu durumda iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
içeri girdi ve selam verip oturdu. Bu iftiralar edildiği zamandan beri
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımda böyle oturmamıştı. Bir ay
geçmişti ve benim hakkımda ona bir vahiy gelmemişti.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) otururken şahadet getirdi ve şöyle dedi: "Derim ki! Ey
Aişe! Senin hakkında bana şöyle şöyle denildi. Eğer sen bundan suçsuz isen
Allah ta seni suçsuz kılacaktır. Eğer bir suç işlediysen Allah'a istiğfar ve
tövbe et. Eğer kul suçunu itiraf eder ve sonra tövbe ederse Allah onun
tövbesini kabul eder." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözlerini
bitirince gözyaşlarım kesildi ve gözyaşlarımdan bir damla bile hissetmez oldum.
Babama: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerine karşı
cevap ver" dediğimde, babam: "Vallahi Hz. Peygamber'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi. Bu sefer aneme:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerine karşı cevap ver
dediğimde ise annem: "Vallahi Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi.
Ben de: -Yaşımın küçük
olması sebebi ile Kur'an'dan fazla bir şey bilmiyordum- "Ben, vallahi,
sizin bu olayı duyduktan sonra bunun içinizie yerleştiğini ve buna inandığınızı
biliyorum. Eğer size suçsuz olduğunu söylersem bana inanmayacaksınız. Allah suçsuz
olduğumu bilmektedir. Eğer size bir durum üzerine itiraf ta bulunsam, Allah
suçsuz olduğumu biliyor, ama siz bana inanmazsınız. Vallahi, kendime ve size
Hz. Yusuf'un babasının: ‘‘Artık bana güzelce sabır gerekir. Anlattıklarınıza
ancak Allah'tan yardım istenir’‘ (Yusuf 18) demesi misalinden başka verebilecek
bir misal bulamıyorum" dedim ve gidip yatağıma uzandım.
Vallahi, o an Allah'ın
suçsuz olduğumu ve beni temize çıkaracağını biliyordum. Fakat vallahi, ben,
Allah'ın benim hakkımda okunacak vahiy indireceğini zannetmiyordum. Bana göre
benim durumum Allah'ın konuşturacağı kişiden daha aşağı idi. Fakat
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) suçsuz olduğumu rüyasında görmesini
istiyordum. Vallahi, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerinden
kalkmamıştı ve ev halkından da kimse evden dışarı çıkmamıştı ki O'na
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy geldi. Vahiy zamanında Hz. Peygamber'i
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bastıran ağırlık üstüne geldi. Gelen vahyin
ağırlığından dolayı, kış mevsiminde olmamıza rağmen Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) teri inci taneleri gibi dökülmeye başladı. Vahiy bitip
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rahatladığı zaman gülümsemeye başladı
ve ilk sözü: "Ey Aişe! Sana müjdeler olsun. Allah seni suçsuz kıldı"
oldu.
O zaman annem bana:
"Kalk ve ona git" dedi. Ben de: "Vallahi ona gitmeyeceğim. Ben
ancak beraatımı / suçsuzluğumu indiren Allah'a hamd edeceğim" dedim. Bunun
üzerine Yüce Allah: "(Peygamber'in eşi hakkında) o yalanı uyduranlar içinizden
bir güruhtur. Bunu kendiniz için kötü sanmayını o sizin için hayırlı olmuştur.
O kimselerden her birine kazandığı günah karşılığı ceza vardır; içlerinden
elebaşılık yapana ise büyük azap vardır" (Nur 11) ayeti dahil olmak üzere
on ayet indirdi.
Allah bunu suçsuz
olduğuma dair indirdiği zaman, Ebu Bekr es-Sıddik, Mistah'ın akrabası olmasıyla
beraber fakir olduğu için ona nafaka verirdi. Ancak: "Vallahi Aişe
hakkında öyle şeyler söyledikten sonra Mistah'a artık nafaka vermeyeceğim"
dedi. Bunun üzerine Allah: "İçinizde lütuf ve servet sahibi olanları
yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere vermemek için yemin
etmesinlerı affetsinlerı geçsinler. Allah'ın sizi bağışlamasından hoşlanmaz
mısınız? Allah bağışlayandırı merhametli alandır" (Nur 22) ayetini
indirdi. Ebu Bekr: "Vallahi, Allah'ın beni bağışlamasını isterim"
dedi. Eskiden nafaka verdiği Mistah'a yine nafaka vermeye başladı ve:
''Vallahi, bunu ondan asla kesmeyeceğim" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Zeyneb binti Cahş'a benim durumumu sorup: "Ne öğrendin
veya ne gördün?" deyince: "Ey Allah'ın Res0lül Gözlerimi ve
kulaklarımı (haramdan) koruyorum. Vallahi, hayırdan başka bir şey
öğrenmedim" karşılığını verdi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hanımlarının içinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Zeyneb'in
benim kadar değeri vardı. Allah onu benim hakkımda şüpheye düşmekten korudu.
Kız kardeşi Hamne onunla bu konuda mücadele etti ve helak olanlarla beraber
kendisi de helak oldu."
Bu gruptan bize gelen
rivayetler bunlardan ibarettir.
[Tahric:] Elbani: Sahih "Buhari ve Müslim";
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahintir. Ahmed 6/194, 6/197; Buhari
2661; Müslim 2770/56; EbU Davud 4735.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: