Sahih İbn Hibban |
ZEKAT |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Nafile Sadaka
3308- Münzir b. Cerir,
babasından bildiriyor: Gün ortası Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanındaydık. O esnada çoğu hatta hepsi de Mudar kabilesinden olan bir topluluk
geldi. Kılıçlarını kuşanmışlardı, giysileri yok denecek kadar kötü ve ayakları
çıplaktı. Yüzünün değiştiğini gördüğüm Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onların bu perişan halini görünce evine girdi. Sonra çıkıp Bilal'e ezanı
okumasını söyledi. Namazı da kıldırdıktan sonra bir konuşma yapıp şu ayetleri
okudu: ''Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan
ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının,
Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık
haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde
gözetleyicidir.''(Nisa 1) "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes,
yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır.''(Haşr 18)
Cemaat bunları duyunca
sadaka olarak kimi dinar (altın), kimi dirhem (gümüş), kimi giysi, kimi buğday,
kimi de arpa vermeye başladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yarım hurma dahi olsa sadaka veriniz" buyurunca Ensar'dan bir adam
hurma dolu bir çuvalla geldi. Kolları çuvalı taşımakta zorlanıyordu, hatta
taşıyamıyordu. Bu şekilde sahabe birbiri ardına sadaka vermeye devam etti. Sonunda yiyecek ve giysilerden iki
büyük yığın oluştu. Bundan dolayı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yüzünün neşelendiğini ve altın gibi parıldadığını gördüm. Ardından Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim islam'da güzel bir çığır
açarsa hem bunu yapmanın sevabını, hem de ondan sonra bu yolu takip eden
kişilerin alacağı sevabın benzerini alır. Bunların sevaplarında da bir eksilme
olmaz. Her kim de islam'da kötü bir yol açarsa hem bunu yapmanın günahını, hem
de ondan sonra bu yolu takip eden kişilerin günahının aynısını yüklenir.
Bunların günahlarında da bir eksilme olmaz."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 224-6;
et-Ta'liku'r-rağlb 1/47); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/357; Müslim
1017; Tirmizi 2675; Nesai 5/75; İbn Mace 203; Bak hadis no: 4785, 4816, 4819,
4824.
Ebu Hatim der ki: Bu
hadis Yüce Allah'ın "Hiçbir günahkar başka bir günahkarın günahını
yüklenmez" (En'am 164) buyruğundan kastın bütün günahlar değil bazı
günahlar olduğuna delalet etmektedir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), "Kim İslam'da kötü bir yol açarsa hem bunu yapmanın günahını, hem
de ondan sonra bu yolu takip eden kişilerin günahının aynısını yüklenir"
buyurarak Yüce Allah'ın Kitab'ında yer alan bu buyruğu açıklamıştır. Yüce Allah
burada:
"Resulümün
yükleneceğini söylediği durumlar dışında hiçbir günahkar başka bir günahkarın
günahını yüklenmez" demiş gibidir. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bunu kendi yanından söylemiş ya da genel olan hükmü kendi görüşünce
tahsis etmiş değildir. Bunu yine Allah'tan aldığı vahiyle yapmıştır. Zira Yüce
Allah, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için: "O, kendiliğinden
konuşmamaktadır. Onun konuşması ancak bildirilen vahiy iledir" (Necm 3,4)
buyurur.
"Bilin ki ganimet
olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve
yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır ... " (Enfal 41)
ayetinde de benzeri bir durum vardır. Burada da "Hiçbir günahkar başka bir
günahkann günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetinde olduğu gibi hitap
geneldir. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Savaşta birini
öldüren kişi öldürülenin eşyalarını alır" buyurarak bu şekilde elde edilen
ganimetten beşte birin alınmayacağını, az olması durumunda bu eşyaların sadece
öldüren kişiye ait olacağını bildirmiştir. ResUlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu sözü de ayette genel olarak gelen hitabı tahsis etmektedir.
Sadakanın Yüce Rabbin
Öfkesini Dindirmesi
3309- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Sadaka vermek, Rabbin (isyan edenlere karşı) öfkesini söndürür. Kötü
ölümü de önler."
[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağib 2/22);
Şuayb: İsnadı zayıflır. Tirmizi 664.
Verdiği Sadakanın
Kıyamet Gününde Verene Gölge Olması
3310- Ukbe b. Amir
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken
işittim: "(Sadaka veren) her kişi, (kıyamet günü) insanlar arasında hüküm
verilinceye kadar kendi sadakasının gölgesinde barınacaktır."
(Hadisin ravisi) Yezıd
der ki: Ebu('I-Hayr) Mersed'in, (küçük) bir çörek veya bir soğan bile olsa
herhangi bir şeyi sadaka vermeden bir günü geçmezdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 2/25);
Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/147.
Az da Olsa Sadaka Vermek
Suretiyle Cehennemden Korunmanın Müstehaplığı
3311- Adiy b. Hatim der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi, yarım hurmayla da
olsa (sadaka vererek) kendini cehennem ateşinden koruyabiliyorsa korusun.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 2/23);
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/256; Buhari 1417;
Müslim 1016; Bak hadis no: 7329, 7330.
Sağlıklı, Cimri, Fakir
Düşmekten Korkan ve Uzun Bir Hayat Yaşamayı Uman Kişinin Vereceği Sadakanın
Böyle Olmayan Birinin Vereceği Sadakadan Daha Üstün Olması
3312- Ebu Hureyre der
ki: Bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey
Allah'ın Resulü! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?" diye sorunca, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Sağlıklı ve
dinç iken, fakir düşme korkusu ve zenginlik arzusu taşırken verdiğin sadakadır.
Sakın, can boğaza gelip artık malın başkasının (varislerinin) olmak üzereyken:
‘‘Falana şunu verin, filana şunu verin’‘ diyecek zamana kadar geciktirme."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2551); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/25; Buhari 1419; Müslim
1032; Ebu Davud 2865; Nesai 5/86; İbn Mace 2706; Bak hadis no: 3335.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Sadaka Vereni Savaş İçin Zırh Giyen Kimseye Benzetmesi 419
3313- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"infak eden (ve sadakalar veren) kişi ile cimri olan kişi demirden olan ve
boyunlarından göğüslerine kadar uzanan zırh giymiş iki kişi gibidirler. Cömert
olan kişi, infakta bulunmak istediği zaman üzerindeki bu zırh yerlere kadar
uzanıp ayak izlerini silecek kadar genişleyip bollaşır. Cimri olan kişi ise,
infakta bulunmak istediği zaman üzerindeki zırhın her bir halkası diğerine daha
sıkı bir şekilde tutunur ve zırh boynunu da sıkacak şekilde olabildiğince
daralır. Cimri olan kişi, üzerindeki zırhı genişletmeye çalışır, ama zırh bir
türlü genişlemez."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
2/256; Buhari 1443; Müslim 1021; Nesai 5/70; Bak hadis no: 3332.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Tasaddukta Bulunanı Uzun Elli Kimseye Benzetmesi
3314- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinizden bana en çabuk
kavuşacak olan, kolu en uzun olanınızdır" buyurdu. Bunun içindir ki Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşleri en çok kimin kolu uzun diye
ölçmeye başladılar. içimizde kolu en uzun olan da Zeyneb idi; zira kendi
çalışıp kazanır ve sadaka verirdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (ed-Daife 6335); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Müslim 2452.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Çok Sadaka Vereni Uzun Elli Kimseye Benzetmesi
3315- Hz. Aişe bildiriyor:
Bir gün eşleri Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında toplandı.
Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Vefatından sonra içimizden ilk hangimiz sana
kavuşacak?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"içinizden kolu en uzun olanınız!" buyurdu. Bunun üzerine bir kamış
alıp kol uzunluklarını ölçmeye başladılar. içimizde en uzun kollu da Sevde
çıktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettikten sonra da
içimizde ilk ona kavuşan (vefat eden) Sevde oldu. Uzun koldan kasdın da en çok
sadaka veren olduğunu anladık. Zira Sevde sadaka vermeyi çok severdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih, Sevde ismi yanılgıdır, mahfuz
olan Zeyneb'dir; Şuayb: Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 6/121; Buhari 1420;
Nesai 5/66.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Sadakanın Büyümesini Kişinin Tayını ve Süt Devesini Bakıp
Büyütmesine Benzetmesi
3316- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişinin
helal olan kazancından verdiği sadakayı -ki Yüce Allah ancak helal olan bir
şeyi kabul eder- Allah sağ eliyle teslim alıp, birinizin tayını veya sütten
kestiği devesini büyütmesi gibi elinde büyütür. Kulun verdiği bu mal elinde o
kadar büyür ki Uhud kadar büyük bir hale gelir" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadır 1083;
Zilalu'l-cenne 623); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed
2/538; Buhari 1410; Müslim 1014; Tirmizi 661; NesaiSıS?; İbn Mace 1842.
Bu Hadisi Rivayette
Ebu'I-Hubab'ın Rivayette Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
3317- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Doğrusu Allah, sizden birisinin, kendi tayını veya deve/inek yavrusunu
besleyip büyütmesi gibi; o kimsenin (sadaka olarak verdiği) bir hurmayı ve bir
lokmayı Uhud dağı oluncaya kadar büyütür."
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 2/19);
Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/251.
Yüce Allah'ın Kıyamet
Gününde Sevabını Fazlasıyla Vermesi için Müslümanın Verdiği Sadakayı Çoğaitması
3318- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim helal
kazancından hurmayı sadaka olarak verirse
ki -ki Allah, helal maldan verilen sadakadan başkasını asla kabul etmez-
Allah o sadakayı avucuna koyar ve sizden birinizin atın ın yavrusunu veya
sütten kesilmiş deve yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür, O hurma değerindeki
sadakanın sevabı, Uhud dagı kadar büyük olur.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir.
Bu Hadisi Rivayette Said
el-Makburı'nin Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
3319- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kul helal
olan bir hurmayı sadaka verdiği zaman -ki Yüce Allah'a ancak helal olan bir şey
yükselir- Allah, sağ eliyle onu teslim alır ve tasadduk edilen şey birinizin
tayını veya sütten kestiği devesini büyütmesi gibi büyütür. O hurma kadar büyür
ki dağ kadar olur.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
2/431.
3320- Hakım b. Hizam anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün kadınlara hitap ediyordu.
Derken onlara vaaz etti, Allah'tan korkmalarını ve kocalarına itaat etmelerini
emretti ve parmaklarını birbirlerine kenetleyerek: "Sizden cennete girecek
olan kadınlar (şu kadardır)!" buyurdu. Sonra da parmaklarının arasını
ayırarak: "Sizden (pek çoğu da), cehennem odunu olacaksınız!"
buyurdu. Bunun üzerine Marid -veya Murad- kabilesine mensup bir kadın:
"Niçin ey Allah'ın Resulü!" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Çünkü sizler; kocalar(ınız)a nankörlük ediyorsunuz, çokça
lanet ediyorsunuz ve hayır yapmayı da erteliyorsunuz!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf.
Erkeklere Çok Sadaka
Vermelerinin Emredilmesi
3321- Ebu Said el-Hudri
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan bayramı ile kurban
bayramı namazına çıktığı zaman bayramın o iki rekatını kıldım, selam verdikten
sonra henüz oturmuş olan cemaate doğru döner ve ayakta iken üç defa:
"Sadaka verin!" buyururdu. Bayramlarda sadakayı küpe yüzük gibi
şeylerle daha çok kadınlar verirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şayet bir müfreze gönderecekse bundan söz eder, göndermeyecekse de namazgahtan
ayrılırdı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2968;
el-İrva' 1/205); Şuayb: Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 3/36; Buhari304; Müslim
889; Nesai 3/187; İbn Mace 1288.
Kadınlara Çok Sadaka
Vermelerinin Emredilmesi
3322- At.3'nın
bildirdiğine göre ibn Abbas şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bayram gününe namazını kıldırıp hutbeyi verdikten sonra kadınların
bulunduğu tarafa geldi ve onlara sadaka vermelerini emretti."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 2824.
Kadınlara Çok Sadaka
Vermelerinin Teşvik Edilme Nedeni
3323- Abdullah b. Mes'ud
anlatıyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kadınlara: "Sadaka
veriniz. Şüphesiz ki sizler, cehennemliklerin en çoğunu
(oluşturuyorsunulz" buyurdu. ileri gelen kadınlardan olmayan bir kadın: "Kadınlar
hangi sebeple veya niçin (cehennem halkının çoğunluğu olmuşlar)dır?" diye
sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizler, laneti çok yapar
ve kocaya nankörlük edersiniz" buyurdu.
Abdullah b. Mes'ud:
"Dini ve aklı noksan olanlardan kadınlar kadar, işlerinde söz sahibi
erkeklere hükmedici hiç kimse yoktur" dedi. Bunun üzerine ona:
"Kadınların akıl ve
din noksanlığı nedir?" diye soruldu. O da: "Kadının aklının
noksanlığına gelince; iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine mukabil
kılındı. Kadınların dininin noksanlığına gelince; kadınlar (hayız ve nifas
hallerinde) şu ve şu kadar gün geçer de o günlerde hiçbir namaz
kılamazlar" diye cevap verdi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 6106; Zilalu'l-cenne
2/463-4). Ahmed 1/433; Darimi 1/237.
Kişiye Açları Doyurmanın
ve Allah'ın Düşmanı Olan Kafirlerin Elindeki Esirleri Kurtarmanın Emredilmesi
3324- Ebu Musa el-Eş'ari
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aç olanı doyurun, hasta
olanı ziyaret edin ve esir olanı kurtarın" buyurdu. -Süfyan, hadis
metninde geçen "anT" sözcüğünün esir anlamına geldiğini söyledi-
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Müşkileti'l-fakr 112);
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/394; Buhari 5373;
Ebu Davud 3105.
Yöneticinin ihtiyaç
Anında Tebasından Fakirlere Sadaka Vermelerini istemesinin Müstehablığı
3325- ibn Abbas
anlatıyor: Bir Ramazan bayramında ben, Hasan, Hüseyin ve Usame b. Zeyd birlikte
çıktık. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazgaha çıkıp bizlere
bayram namazını kıldırdı. Sonra hutbe verdi. Hutbede: "Ey insanlar! Bugün
sadaka verme günüdür! Sadaka verin!" buyurdu. Bunun üzerine cemaatteki
adamlardan kimi yüzüğünü, kimi giysisini çıkarmaya başladı. Bilal da bunları
topluyordu. Artık erkeklerden kimsenin bir şey vermediğini görünce de
kadınların bulunduğu tarafa gitti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onlara da: "Ey kadınlar! Bugün sadaka verme günüdür! Sadaka verin!"
buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan kimi küpesini, kimi yüzüğünü, kimi de
halhalını çıkarmaya başladı. Bilal da bunları topluyordu. Artık kadınlardan
kimsenin bir şey vermediğini görünce geri döndü. Biz de onunla birlikte döndük.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. İsnadı
zayıflır. Ahmed 1/280; Buhari 964; Müslim 884; Ebu Davud 1141; İbn Mace 1273;
Darimi 1/378.
Dünyada Sadaka
Verenlerin Ahirette En Üstünler Olduklarına Delalet Eden Haber
3326- Zeyd b. Vehb dedi
ki: Allah'a şahadet ederim ki Rebeze'de iken Ebu Zer'in şunları söylediğini
işittim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir
Biraz daha yürüdükten
sonra: "Yanına geri dönene kadar sen burada bekle!" buyurdu. Sonra
gözden kayboluncaya kadar gitti. Gecenin karalığında (geri) geldi. Gittiği
yerden sesler işitince ona bir şeyin zarar vermesinden korkarak ona doğru
gitmek istedim. Ancak bana söylediği beklemem gerektiği sözünü hatırlayınca
yerimde oturup gelmesini bekledim. Geldiğinde ona: "Ey Allah'ın Resulü!
Sana gelmek istedim, ancak bana söylediğin sözü işittim (ve yerimde kaldım).
Ancak bazı sesler işittim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O Cebrail'di; yanıma geldi ve ümmetimden Allah'a şirk koşmadan
ölenlerin cennete gireceğini söyledi" buyurdu. Ben: "Zina etmiş,
hırsızlık yapmış olsa da mı?" diye sorduğumda, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Zina etmiş, hırsızlık yapmış olsa da!"
karşılığını verdi.
Cerir dedi ki: A'meş te
bu hadisi Ebu Salih kanalıyla Ebu'd-Derda'dan, o da Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den aktardı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 862);
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/152; Buhari 2388; Müslim
287/32; Tirmizi 2644; Nesai 1120; Bak hadis no: 169, 170.
Ebu Hatim der ki:
"Bu hadis iki şartı içermektedir. Birincisi, kişi Allah'a şirk koşmadan
öldüğü zaman, dünyadayken işlediği suçları Yüce Allah'ın lütfedip affetmesi ve
bağışlaması durumunda cennete girer. Zira kişinin dünyadayken yasaklanan bazı
şeyleri işlemesi kaçınılmazdır. Birincisi budur. İkincisi, kişi Allah'a şirk
koşmadan öldüğü zaman, şayet öncesinde Yüce Allah lütfedip dünyadayken işlediği
suçları affetmez ve bağışlamazsa cehennemde hak ettiği cezayı çektikten sonra
cennete girer. Cehennemden çıkarılması da orada dünyadayken şirk koşanlarla
birlikte kalmaması içindir. Hadis bu iki şartı içermektedir. Yoksa bu hadisten
kasıt, Allah'a şirk koşmadan ölen her bir kişinin kayıtsız şartsız cennete
gireceği değildir."
Kişinin Malından, Yoksul
ve Yoksun Olacağı Günde -Allah o günü bize bereketli kılsın- Kendisinden
Faydalanmak için Sadaka Olarak Verdiğinden Başka Bir Şeyin Kalacak Olmaması
3327- Mutarrif b.
Abdillah'ın, babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına vardığım zaman şunu okuyordu: ''Çokluk ile böbürlenmeniz, sizi öylesine
oyaladı ki; mezarlıkları bile ziyaret ettiniz." (T ekasür 1) Şöyle
buyurdu: "Ademoğlu: ‘‘Malım, malım’‘ der. Malından sana tasadduk edip
gönderdiğinden veya giyip eskittiğinden ve de yiyip bitirdiğinden başkası var
mı ki!"
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 701.
Kişinin Çocukları ve
Ahiretine Yönelik Malının Durumu
3328- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Kul, ‘‘Malım! Malım!’‘ der; ama malından sadece şu üç şey kendisinindir:
Yiyip tükettiği, sadaka olarak verip bıraktığı ve giyip eskittiği. Bunun
dışındakileri insanlara bırakıp gidecektir."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Bak hadis no: 3244.
Kişinin infak Etmesi
Durumunda Malının Telafi Edileceğini, Elinde Tutması Halinde ise Telef
Olabileceğini Hesap Etmesi Gerekliliği
3329- Ebu'd-Derda, Hz.
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildiriyor: "Güneş her
doğduğunda mutlaka iki tarafından iki melek çıkarak insanlar ve cinler hariç
yeryüzünde herkesin duyacağı şekilde şöyle seslenirler: ‘‘Ey insanlar!
Rabbinize yönelin. Size yetip de artmayan (mal) fazla olup da sizi oyalayandan
daha hayırlıdır.’‘ Her güneş batımında da mutlaka iki tarafından iki melek
çıkarak şöyle seslenirler: ‘‘Allahım! infakta bulunan kimselere verdiklerini
telafi et. infak etmeyenin malını da telef et.'' "
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 920;
Tahricu Fıkhi's-sire 446); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 5/197.
Müslümanın Ahiretini
Düşünerek Dünyadayken Elinden Geldiği Kadarıyla infakta Bulunmasının
Müstehablığı
3330- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hanginiz, varisinin
malını kendi malından daha çok sever?" diye sorunca, sahabe: "Ey
Allah'in Resulü! Hepimiz kendi malımızı varislerimizin malından daha çok severiz''
karşılığını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne
dediğinizin farkında mısınız?" buyurunca: "Sadece bunu biliyoruz, ey
Allah'ın Resulü" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden varisinin malını kendi malından daha çok
sevmeyen kimse yoktur." Ashab: "Bu nasıl olur, ey Allah'ın
Resulü?" dediklerinde şöyle buyurdu: "Sizden birinizin malından,
ancak ahiret günü için gönderdiği kısmı kendisinindir. Varisinin malı ise
geriye bıraktığıdır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1486);
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/382; Buhari 6442;
Nesai6/237.
Kişinin Baki Olan
Ahireti için imkanı Kadarıyla Fani Olan Dünya Malından infakta Bulunması
Gerekliliği
3331- Ebu Zer'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "(Malı
ile ilgili) şöyle ve şöyle söz söyleyen (yani malının belirli bir kısmını
fakirlere ayıran) ve onu helal yoldan kazanan kimse hariç (dünyalığı) en çok
olanlar, kıyamet günü (sevapımakam bakımından) en aşağı olanlardır.''
[Tahric:] Elbani: Münker olan "onu helal yoldan
kazanan" ibaresi hariç sahih (es-Silsiletu'ssahiha 1766; Daifu'l-Mevarid
95/835); Şuayb: İsnadı zayıfhr. İbn Mace 4130 ..
Tasadduk Etmeyenin Cimri
Sayıldığına Delalet Eden Haber
3332- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cimri olan kişi ile infak eden (sadakalar veren) kişi, demirden olan ve
boyunlarından göğüslerine kadar uzanan cübbe ya da zırh giymiş iki kişi
gibidirler. Cömert olan kişi, sadak vermek istediği ve bunu içinden geçirdiği
zaman üzerindeki bu zırh derisinden sıyrılıp parmak uçlarını da geçerek uzanıp
ayak izlerini silecek kadar genişleyip bollaşır. Cimri olan kişi ise, infakta bulunmak
istediği ve bunu içinden geçirdiği zaman üzerindeki zırhın her bir halkası
diğerine daha sıkı bir şekilde tutunur ve zırh boynunu da sıkacak şekilde
olabildiğince daralır. Cimri olan kişi üzerindeki zırhı genişletmeye çalışır,
ama zırh bir türlü genişlemez."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Sahihtir. Bak
hadis no: 3313.
Meleğin infak Edene
Harcadığının Yerine Gelmesi ve Cimriye de Tuttuğunun Telef Olması için Dua
Etmesi
3333- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir melek,
sema kapılarından birinde: ‘‘Kim bu gün ödünç verip yarın mükafat almak ister’‘
der. Başka bir kapıda ise yine bir melek: "Allahım! infak edene yerini
dolduracak karşılığını ver.’‘ Diğeri de ‘‘Allahım! Cimrilik edenin malını yok
et’‘ diye beddua eder."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 920);
Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/305; Buhari 1442; Müslim 1010.
Kişinin Hayatı Boyunca
Gücünün Yettiği Miktarlarda Tasaddukta Bulunmasının Müstehaplığı
3334- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Kişinin hayatta ve sağlıklı iken bir dirhem sadaka
vermesi, ölümü anında yüz dirhem sadaka vermesinden daha hayırlıdır."
[Tahric:] Elbani: Zayıf (S. ed-Daife 1321; Daifu Ebi
Davud 494); Şuayb: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 2866.
Kişinin Sağlıklı iken
Verdiği Sadakanın Can Boğaza Gelince Vereceği Sadakasından Üstün Olması
3335- Ebu Hureyre dedi
ki: Bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey
Allah'ın Resulü! Hangi sadaka daha büyüktür?" diye sorunca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sıhhatli ve mala karşı
düşkün iken, zenginliği ümit edip fakirlikten korkarken verdiğin sadakadır. Can
boğaza dayanıp: ‘‘Bu falancanın, bu filancanın’‘ dediğin, halbuki bu malın
falanın olduğu zamana geciktirme."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no 3312.
Yaşarken ihmalkar
Davranıp Ölüm Anında Tasaddukta Bulunan Kişinin Durumu
3336- Ebu'd-Derda
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyurdu:
"Vefatı yaklaştığı sırada sadaka veren kimsenin durumu, kendisi doyduktan
sonra (yiyemediğini) hediye veren kimsenin durumuna benzer.''
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 1322;
Mişkat 1870). Ahmed 5/197; Ebu Davud 13968; Tirmizi 2123; Nesai 6/238; Darimi
2/413.
Yakın Olanlara Verilecek
Sadakanın Uzak Olanlara Verilenden Daha Üstün Olması
3337- Ebu Hureyre
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bir gün sahabilerine:
"Sadaka veriniz" buyurdu. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Benim
yanımda bir dinar var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onu kendine harca'' buyurdu. Adam: "Benim yanımda başka (bir dinar
altın) daha var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onu, hanımına harca" dedi. Adam: "Benim yanımda başka (bir
dinar altın) daha var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onu, çocuğuna harca" dedi. Adam: "Benim yanımda başka (bir
dinar altın) daha var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onu, hizmetçine harca" dedi. Adam: "Benim yanımda başka (bir
dinar altın) daha var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen (sadaka vereceğin yeri veya kişiyi) daha iyi görürsün" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 1484); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 2/251; Ebu Davud 1691; Nesai5/62.
Kişinin imkanı ve Gücüne
Göre Az Sadaka Vermesinin Mubahlığı
3338- Ebu Mes'ud der ki:
(Sadaka / zekat olarak gelen malları dağıtmak için) sırtımıza yüklenip
taşıyorduk. Biri gelip yarım sa' sadaka verdi. Başka biri ise birçok şey verdi.
(Münafıkların, az veren için) "Allah bunun sadakasından müstağnidir. (Çok
veren için de) Bu da riya için çok verdi" demesi üzerine:
"Sadaka vermekte
gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar
verebilenlerle alayeden kimselere bu davranışlarının cezasını Allah verir;
onlara can yakıcı azab vardır''(Tevbe 79) ayeti indi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/273; Buhari 1415; Müslim 1018; Nesai5/59; İbn
Mace 4155; Bak hadis no: 3376.
Kişinin Sadakasını Önce
Ebeveynine, Sonra Akrabalarına, Sonra da Yakınlık Derecelerine Göre Diğerlerine
Vermesinin Müstehablığı
3339- Cabir'in
bildirdiğine göre Benı Uzre kabilesinden bir adam müdebberlik akdi ile kölesini
azat etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama haber saldıktan sonra
köleyi satıp parasını ona verdi ve şöyle buyurdu: "Sadaka vereceksen önce
kendinden başla. Sonra ebeveynine harca. Sonra akrabalarına harca. Sonra da
şuraya buraya (etrafındakilere) harca."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Müslim
997; Nesai 7/304; Bak hadis no: 3342, 3345, 4910.
Kişinin Sadaka Verirken
Diğerlerinden Ziyade Akrabalarını Öncelemesinin Emredilmesi
3340- Enes b. Malik der
ki: Ebu Talha, Medine'de Ensar'ın en fazla malı olanıydı ve en sevdiği malı,
Beyruha'daki bahçesiydi. Bu bahçe Mescid'in karşısındaydı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu bahçeye girer ve güzel olan suyundan içerdi.
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla
erişemezsiniz''(Al-i imran 91) ayeti nazil olunca, Ebu Talha: "Ey Allah'ın
Resulü! Yüce Allah, Kitab'ında ‘‘Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda
harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz’‘ (AI-i imran 92) buyurdu. Benim en
sevdiğim malım da Beyruha'dır ve o, Allah için sadaka olsun. Ben Allah katında
onun iyiliğini ve Allah katında bana azık olmasını istiyorum. Ey Allah'ın
Resulü! Burayı Allah'ın sana gösterdiği yere koy" dedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne güzel! Bu kazançlı bir
maldır, bu kazançlı bir maldır. Burayı akrabalarına bırakmanı uygun
görüyorum" buyurdu. Ebu Talha: "Öyle yaparım, ey Allah'ın
Resulü!" deyip bu bahçeyi akrabaları ve amcası oğulları arasında taksim
etti.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/595; Ahmed 3/141; Buhari 1461; Müslim 998; Tirmizi
2997; Darimi 2/390.
Kişinin Sadaka Verirken
Uzak Akrabalardan Önce Yakın Akrabalarından Başlamasının Gerekliliği
3341- Tarık el-Muharibı
bildiriyor: Medine'ye geldim. Bir de baktım ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ayakta insanlara hutbe veriyor ve: "Veren kimsenin eli,
yücedir. Yedirip içirmeye geçimini üstlendiğin kimselerden başla; annen, baban,
erkek ve kız kardeşlerin. Sonra yakınlık durumuna göre devam et'' buyuruyor.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/64; Nesai 5/61; Bak hadis no: 6528.
Sadaka veya Nafaka
Vermeye Yakınlığına Göre Akrabalardan Başlamanın Emredilmesi
3342- Cabir bildiriyor:
Ebu Mezkur adında bir adam Yakub adında bir kölesini müdebber olarak azat etti.
Bu köleden başka da malı yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleyi
çağırdı ve: "Bunu kini satın alır?" buyurdu. Adiy b. Ka'b
oğullarından bir adam bu köleyi sekiz yüz dirheme satın aldı. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinizden muhtaç olan ilk önce kendine harcama
yapsın. Bir şey artarsa ailesine, bir şeyartarsa akrabasına harcama yapsın.
Onlardan da bir şeyarttığı zaman şuraya buraya dağıtsın" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
3/305; EbU Davud 3957; Müslim 997; Nesai 7/304; Bak hadis no: 3339.
Akrabalara Tasaddukta
Bulunmanın Köle Azadından Daha Faziletli Olması Hakkında
3343- Kureyb'in
bildirdiğine göre Meymune binti'I-Haris, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) zamanında küçük bir cariyeyi azad etmişti. Bu durumu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikrettiğinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Onu dayılarına verseydin daha büyük sevabın olurdu"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Ahmed 6/332; Buhari 2592; Müslim 999/44.
Akrabaya Verilen
Sadakanın Hem Sıla-i Rahmi Hem de Sadakayı içermesi
3344- Selman b. Amir'in
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Yoksul kimseye (verilen) sadaka, bir sadakadır. Akrabalığı olan (muhtaç
kimsey)e verilen sadaka, iki (hayır)dır: Sadaka ve sıla-i rahimdir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih ligayrihi (el-İrva' 883);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 4/17; Tirmizi 658; Nesai 5/92; İbn Mace 1844;
Darimi 1/397.
Kişinin ihtiyaç Dışı
Maldan Verdiğinin En Üstün Sadaka Sayılması
3345- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Sadakanın en faziletlisi, ihtiyaç dışı maldan verilenidir.
Sadaka vermeye, geçimini sağlamakta yükümlü olduğun kimselerden başla."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 3/319); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/330; Bak hadis no: 3339.
Malı Az Olanın Verdiği Sadakanın
En Üstün Sadaka Sayılması
3346- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Allah'ın
Resulü! Hangi sadaka daha faziletlidir?" diye sorunca: "Malı az
olanın gücü nisbetinde verdiği sadakadır. Sadaka vermeye de bakmakla yükümlü
olduğun kişilerden başla" cevabını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1472); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 2/358; Ebu Davud 1677.
Az Maldan Verilen Az
Sadakanın Çok Maldan Verilen Çok Sadakadan Üstün Oluşu
3347- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir dirhem (gümüş
sadaka), yüz bin dirhemi geride bırakıp geçti" buyurdu. Bir adam: ''Bu
nasıl oldu, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bir adamın çokça malı vardı. Bu adam malının bir ucundan yüz bin
dirhem alıp onları sadaka olarak dağıttı. Bir başka adamın da, sadece iki
dirhemi vardı. O da bunlardan birisini alarak onu sadaka olarak verdi.
(Böylelikle bu bir dirhem sadaka, o yüz bin dirhemi geçti)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağlb 2/28);
Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/379; Nesai 5/59.
Müslüman Kişinin Su
Dağıtmasının En Üstün Sadaka Sayılması
3348- Sa'd b. Ubade
bildiriyor: Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi sadaka (çeşidi) daha
faziletlidir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Su dağıtmak" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 1474); Şuayb:
Rayileri Sahih ricalidir. Ahmed 5/285; Ebu Davud 1679; Nesai 6/254; İbn Mace
3684.
Yüce Allah'ın, Onun
Rızası için Gizli Sadaka Veren ile Ona Geceleyin Gizli ibadet Edene Olan
Sevgisi
3349- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yüce Allah üç kişiyi sever ve üç kişiyi sevmez. Sevdiği üç kişi
şunlardır: Birinin bir kavme gidip te isteyeceğini aralarındaki akrabalık bağı
sebebi ile değil de Allah için istediğinde, geriye çekilerek isteyene
istediğini Allah'tan başka kimsenin bilmeyeceği şekilde gizlice veren kişi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağıb 2/32;
Mişkat 1922); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 5/153; Tirmizi 2568; Nesai5/84; Bak
hadis no: 3350.
Yüce Allah'ın, Onun
Rızası için istenildiğinde Gizlice Sadaka Vereni Sevmesi
3350- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Üç kişi vardır ki, Allah onları sever. Yine üç kişi de vardır ki, Allah
onları sevmez. Allah'ın sevdiği üç kişi şunlardır: Bir adam kabilesinin yanına
gider ve onlardan kendisi ile aralarındaki akrabalık bağı sebebiyle değil de,
Allah adına onlardan bir şeyler ister, fakat onlar (ona karşı) cimri
davranırlar. Derken onlardan bir adam, onlardan ayrı olarak (o kimseye gizlice
bir şeyler verir,) onu(n bu verdiğini) sadece Allah ve verdiği kimse görür.
Askeri birlikle beraber olup (düşmanla karşılaşıp arkadaşları) bozguna uğrayıp
geri çekilirken kendisi ("Allahu Ekber" diye) tekbir getirip (göğsünü
siper edip ileri atılarak) zafer nasip oluncaya veya öldürülünceye dek savaşan
kişi. Bir kişi de, bir toplulukla birlikte olup onlar geceleyin yolculuk
yapmışlar,
[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağib 2/32;
Mişkat 1922). Bak hadis no: 3349.
Sadakada ihtiyacını
Gizleyen ve Ona Muhtaç Olanların Öncelenmesinin Müstehablığı
3351- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Miskin, eline bir iki hurma
veya bir iki yiyecek verilip geri çevrilen kişi değildir. Asıl miskin,
kendisine yetecek malı olmayan, muhtaçlığı bilinmediği için de kendisine sadaka
verilmeyen kişidir ki bu kişiye mahrum da denir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1442); Şuayb:
Buhari'nin şartınca sahihtir. EbU Davud 1632; Nesai 5/85; Bak hadis no: 3298.
Sadaka Verirken
isteyenlerden Ziyade Onu Talep Etmeyenlerin Öncelenmesinin Müstehablığı
3352- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Miskin kişi, bir
iki hurma veya bir iki lokma için başkalarına el açan kişi değildir"
buyurunca, oradakiler: "Ey Allah'ın Resulü! O zaman miskin kişi
kimdir?" diye sordu. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Miskin, kendisine yetecek malı olmayan, hali bilinmediği için de
kendisine sadaka verilmeyen ve buna rağmen (iffetinden dolayı) kalkıp ta
başkasına el açmayan kişidir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1442); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Muvatta 2/923; Buhari 1479; Müslim
1039; Nesai 5/85; Bak hadis no: 3298.
Kişinin Ölen Yakınları
ve Akrabaları için Tasaddukta Bulunmasının Mubahlığı
3353- Hz. Aişe
bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Annem
ansızın vefat etti. Sanırım ölmeden önce konuşabilseydi tasaddukta bulunurdu.
Ben onun yerine sadaka vereyim mi?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet (onun yerine tasaddukta bulun)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Ahkam 217; Sahih Ebu Davud
2565); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/760;
Buhari 2760; Müslim 1004; Nesai 6/250.
Zikredilen Mubahlığı
Bildiren ikinci Haber
3354- Şurahbıl b. Said
b. Sa'd b. Ubade anlatıyor: Sa'd b. Ubade, savaşların birinde Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le birlikte çıktı. Ölüm, Sa'd'ın annesini
Medine'de yakaladı. (Ölmek üzere olan) annesine: "Vasiyette bulun"
denildi. O da: "Vasiyet edebileceğim neyim var ki? Mal, ancak Sa'd'ın
malıdır" dedi. Sonra annesi, Sa'd'ın gelmesinden önce vefat etti. Sa'd
gelince ona annesinin bu sözü söylendi. Bunun üzerine Sa'd: "Ey Allah'ın
Resulü! Annemim yerine tasaddukta bulunmam, ona bir fayda sağlar mı?"
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" buyurdu. Sa'd:
"Şu ve şu bahçe, annemin adına sadakadır" dedi ve bahçenin hangi
bahçe olduğunu söyledi.
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'lik ala İbn Huzeyme
2500); Şuayb: Hadis sahihtir. Muvatta 2/760; Buhari 2756; Ebu Davud 2882;
Tirmizi 669; Nesai 6/250.
Kişinin Yıllık
Mahsulünün Üçte Birini Sadaka Olarak Vermesinin Müstehablığı
3355- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bir keresinde adamın birisi düzlük bir yerde bulunurken gördüğü bir
buluttan: ‘‘Filanın bahçesini sula’‘ diye bir ses işitti. O bulut bir kenara
ayrıldı ve suyunu kara taşlık bir arazi üzerine akıttı. Oradaki su
yataklarından biri bu suların tamamını akıtmaya başladı ve adam suyun
istikametini takiben yürümeye başladı. O su akıntısını takip ettiğinde
bahçesinde çapasıyla o suyu yönlendiren bir adamla karşılaştı. Ona: ‘‘Ey
Allah'ın kulu, adın nedir?’‘ diye sorunca, adam bulutta söylenen ismi söyledi
ve adını soran kişiye: ‘‘Ey Allah'ın kulu, adımı neden soruyorsun?’‘ diye
sordu. Bunun üzerine adam: ıBen şu suyu yağdıran buluta senin adını söyleyerek:
"Filanın bahçesini sula" diyen bir ses işittim. Sen bahçe hususunda
ne yapıyorsun?’‘ diye sorunca bahçe sahibi şöyle cevap verdi: ‘‘Madem böyle
diyorsun (ben de sana anlatayım): Ben buradan aldığım mahsule bakıyorum. Onun
üçte birini tasadduk ediyorum, üçte birini ben ve çoluk çocuğum yiyoruz, geri
kalan üçte birini ise tekrar buraya (tohum olarak) iade ediyorum.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1197);
Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/296; Müslim 2984.
Kişinin Sadakasını Onu
Allah'a itaat Dışında Bir Yerde Kullanacak Birine Bilmeden Vermesinin
Mubahlığına Delalet Eden Haber
3356- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bir adam: ‘‘Ben
bir sadaka vereceğim’‘ deyip sadakasını alarak çıktı ve bu sadakayı fahişe bir
kadının eline tutuşturdu. Ertesi günü halk: ‘‘Bu
Fahişeyi verdiğin sadaka
sayesinde belki yaptığından vazgeçip iftetli bir kadın olacaktır. Hırsıza
verdiğin sadaka, belki onu utandırıp yaptığı hırsızlıktan vazgeçirecektir ..
Zengin de belki bundan ibret alıp Allah'ın kendisine verdiği maldan infakta
bulunur."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Müşkiletu'l-fakr 6); Şuayb:
Hadis sahihtir. Ahmed 2/322; Buhari 1421; Müslim 1022; Nesai 5/55.
Kadının Zarar Vermeyecek
Kadar Kocasının Malından Tasaddukta Bulunmasının Mubahlığı
3357- Abbad b. Abdillah
b. ez-Zübeyr bildiriyor: Esma binti Ebu Bekr, Hz. Peygamber'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Zübeyr'in
getirdiklerinden başka benim sahip olduğum herhangi bir malım yok. Az da olsa
onun malından sadaka olarak bir şeyler vermemin bir sakıncası olur mu?"
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "imkanın elverdiği ölçüde
sadaka vermeye çalış. Verirken elini sıkı tutma ki, Allah da bunun mükatatını
verirken elini sıkı tutmasın" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1490); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 6/354; Buhari 1434; Müslim 1029/89; Nesai 5/74.
Yüce Allah'ın Zarara
Sebep Olmadan Kocasının Malından Tasaddukta Bulunan Kadına ve Bu iyi Niyetine,
Bu Malı Kazanan Kocasına ve Bunu Verilecek Kimseye Ulaştıran Kişiye Sevabını
Ayrı Ayrı Vermesi
3358- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Kadın kocasının evinde(ki yiyecekte)n, bir kötülüğe meydan vermeden
sadaka verecek olursa ona sadaka verdiği için sevap verilir. Kocasına da,
kazandığı için sevap verilir. Kadına, (kocası adına) niyet ettiği için de sevap
vardır. Bekçiye de, bunun gibi sevap vardır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1479); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 6/44; Buhari 1425; Müslim 1024; Ebu Davud 1685; Tirmizi
672; Nesai 5/65.
Sevapta Sadaka Verene
Eşlik Eden Bekçi
3359- Ebu Musa'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Kendisine emredileni tam olarak ve gönül hoşluğuyla yerine getiren
-"verilmesi istenilen kişiye veren" demiş te olabilir- güvenilir
Müslüman bekçi, sadaka veren iki kişiden biridir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1478); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 4/394; Buhari 1438; Müslim 1023; Ebu Davud 1684; Nesai
5/79.
Sevabı Aralarında Yarıya
Yarıya Bölüşüldüğü için Köleye Efendisinin Malından Tasadduk Etmesinin
Emredilmesi
3360- Abi'l-lahm'ın azatlısı
Umeyr der ki: Ben henüz köle iken sahibime ait olan etlerden tasaddukta
bulunuyordum. Bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğumda:
"Sadaka ver, ecir de ikiniz arasında yarı yarıyadır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Müslim 1025; Nesai 5/63; İbn Mace 2297.
Ebu Hatim der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona sadaka verebileceğini
söylemesi efendisinin izni dahilinde sadaka vermesi anlamındadır. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) cevabında efendinin izni mana olarak
bulunmaktadır. Umeyr, Ebu'l-Lahm'ın azatlısıdır. Kendisine Ebu'l-Lahm (Etin
babası) denilmesinin sebebi de Cahiliye'deyken et yemeyi kendisine haram kılmış
olmasından dolayıdır. Muhammed b. Zeyd, Muhammed b. Zeyd b. el-Muhacir b.
Kunfuz el-Cud'ani'dir. İbn Ömer ve Muaviye b. Ebi Süfyan'dan hadis işitmiştir.
Malik ve Medineliler kendisinden rivayette bulunmuşlardır."
Veren Kimsenin Bazı
Durumlarda Alandan Hayırlı Olduğu Hakkında
3361- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üstteki el, alttaki elden daha
hayırlıdır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1454); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 3364.
Alttaki El'den Kastın istemeden
Kendisine Verilen Kişiler Dışında isteyen Kişiler Olması
3362- Malik b. Nadle'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Eller üç kısımdır: Allah'ın (zatına mahsus ve sıfatına laylk) Yed-i
Ulya'sı; O'ndan sonra verenin eli ve dilenenin alçak eli. Fazla olanı ver ve
nefsine yenilme.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1455); Şuayb:
İsnadı Sahihtir. Ahmed 3/473; Ebu Davud 1649.
Ebu Hatim der ki:
"Daha önce üstteki elin alttaki elden daha hayırlı olduğuna yönelik
zikrettiğimiz hadislerde bunun veren elin istememiş olsa da alan elden daha
hayırlı olduğu anlamına geldiğini zikretmiştik. Bu hadis de bunu açık bir
şekilde göstermektedir. Buradaki Ebu'z-Za'ra, es-Sağır olarak bilinendir ve
ismi Amr b. Amr b. MiHik'tir. Ebu'l-Ahvas'ın kardeşinin oğludur. el-Kebır
olarak bilinen Ebu'z-Za'ra ise Abdullah b. Hani'dir. İbn Mes'üd'dan
rivayetlerde bulunur."
Veren Elin isteyen Elden
Üstün Olduğu Hakkında
3363- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"En iyi sadaka, ihtiyaç dışı maldan verilen sadakadır. Veren el, alan
elden daha hayırlıdır. Sadaka vermeye de bakımından sorumlu olduğun kimselerden
başla. Kişinin karısı: ‘‘Bana harcamada bulun (para ver)'' Ümmü veledi: ‘‘Beni
kime bırakıyorsun?’‘ ve kölesi ise ‘‘Bana yedir ve çalıştır’‘ der."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 834); Şuayb: İsnadı
hasendir. Ahmed 2/476; Buhari 5355; Nesai 5/69; Bak hadis no: 4240.
Ebu Hatim der ki:
"Veren elin alan elden daha hayırlı olması, bana göre sadaka veren elin
istenmeden kendisine verilen değil isteyip de kendisine verilen elden daha
hayırlı olduğudur. Çünkü mubah kılınan bir şeyi yapan bir elin farz. veya
nafile olan bir şeyi yapan elden mutlak bir şekilde daha altta veya diğerinden
daha hayırsız olması düşünülemez. Bazen farz veya nafile olan o şeyi yapan
kişinin elde edeceği sevap mubah olan şeyi yapanın elde edeceği sevaptan daha
az olabilir. Bazen mubah olan şeyi yaparak sadakayı alan kişi sadakayı veren kişiden
daha faziletli ve daha takvalı da olabilir. Taraflar arasındaki fazilet göz
önünde bulundurulmadan veren elin alan elden mutlak bir şekilde daha hayırlı
olacağını söyleyemiyorsak bu durumda hadisin anlamı sadakayı veren elin onu
isteyen elden daha hayırlı olacağı şeklindedir."
Hadise Yaptığımız Söz
Konusu levilin Doğrulunu Gösteren Haber
3364- ibn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üstteki el,
alttaki elden daha hayırlıdır. Üsteki el veren el, alttaki el de isteyen
eldir'' buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari'nin şartınca
sahihtir. Muvatta 2/998; Ahmed 2/67; Buhari 1429; Müslim 1033; Ebu Davud 1648;
Nesai 5/61; Darimi 1/389; Bak hadis no: 3361.
Kişinin Verdiğinde Sadakasını
Saymasının Yasaklanışı
3365- Hz. Aişe
anlatıyor: Bir dilenci, (bir gün) Aişe'nin yanına geldi. Aişe ona bir şey
ver(il)mesini emretti. Hizmetçi çıkınca, Aişe onu çağırdı. Aişe dilenciye
baktı. (O sırada orada bulunan) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Aişe'ye: "(Sadaka bile olsa sana ait) bir şeyi ancak bilgin dahilinde
(evinden) çıkartıyorsun" buyurdu. Aişe: "(Evet,) doğrusu ben (evimden
çıkıp giren hayır işlerini) bilmekteyim" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "(Verdiğin sadakayı) say(arak ver)me,
Allah da sana (nimetlerini) sayar(ak verir)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1491); Şuayb:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/70, 6/71; Ebu Davud 1700;
Nesai 5/73.
Hıyanetle Elde Edilen
Maldan Verilen Sadakanın Kabul Görmeyeceği Hakkında
3366- Mus'ab b. Sa'd der
ki: Abdullah b. Ömer, hasta olan ibn Amir'i ziyaret edince, ibn Amir:
"Neden bana dua etmiyorsun?" diye sordu. ibn Ömer, şöyle cevap verdi:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah, temiz olmadan
(abdestsiz) kılınan namazı ve hıyanet (ve hırsızlıkla) elde edilerek verilen
sadakayı kabul etmez" buyurduğunu duydum. Sen ise Basra'ya (zekat memuru
olarak) görevlendirilm iştin.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Ahmed 2/19, 2/20; Müslim 224; Tirmizi 1; İbn Mace 272; Bak hadis no:
1706.
Helal Yoldan
Kazanılmayan Maldan Verilen Sadakanın Sevabının Olmaması
3367- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Malının
zekatını verdiğin zaman üzerindeki malın hakkını ödemiş olursun. Kim bir haram
malı biriktirir, sonra da onu sadaka / zekat olarak verirse o malda o kişi için
bir sevap olmaz. Onun günahı ise o kimseye aittir."
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağib 2/28);
Şuayb: İsnadı hasendir. Müslim 1552/8.
Ağaç Diken Kimseye
Meyvelerinden Her Yenildiğinde Bunu Sadaka Olarak Yazmak Suretiyle Yüce
Allah'ın ihsanda Bulunması
3368- Cabir bildiriyor: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ensar'dan Ümmü Mübeşşir'in hurmalığına girdi ve
kendisine: "Bu hurmaları diken müslüman'ın yoksa kafir mi?" diye
sordu. Ümmü Mübeşşir: "Bilakis Müslüman biri" deyince Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir müslümanın ektiği bir ağaçtan veya
ektiği ekinden bir insan veya bir hayvan veya başka bir şey yediği zaman bu
yemeleri mutlaka kendisi için sadaka olur" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir.
Müslümanın Diktiği
Ağaçtan Vahşi Hayvanlar ile Kuşlarının Yemelerinin Sevap Olarak Yazılması
3369- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i işittim, şöyle buyurdu:
"Müslüman bir adam bir ağaç diker de onun ürününden bir yırtıcı bir hayvan
ya da bir kuş ya da herhangi bir şey yerse o yenilen üründen dolayı kendisi
için bir sevap hasıl olur."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/391; Müslim 1552/9.
Daha Hayırlı Olması
Hasebiyle Kişinin Malının Tümünü Değil de Bir Kısmını Sadaka Olarak Vermesinin
Emredilmesi
3370- Abdurrahman b.
Ka'b b. Malik, babasından bildirir: Bedir savaşı hariç Tebuk savaşına kadar
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katıldığı hiçbir savaştan geri
kalmadım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir savaşından geri
kalanları da kınamamıştır. Zira o zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Kureyş kervanını hedefleyerek çıkmıştı. Kureyşliler de kervana yardım
için çıkınca Yüce Allah beklenmedik bir şekilde Müslümanlarla müşrikleri
(Bedir'de) karşı karşlya getirmiştir. islam dini üzerine sözleştiğimiz Akabe
gecesinde Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraberdim. Bedir savaşı,
insanları Akabe biatından daha fazle etkilemiş olsa da Bedir'de bulunmayı
Akabe'de bulunmaya tercih etmem " .. Tebuk savaşına kadar da Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) katıldığı hiçbir savaştan geri durmadım. Tebuk
savaşı da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) katıldığı son savaştı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gölgelerin hoş olduğu, meyvelerin
yetiştiği zamanda Müslümanların savaş için hazırlanmalarını söyledi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yere savaşa çıkmak istediği zaman düşmanı
şaşırtmak için mutlaka başka bir yere çıktığını gösterirdi ve: "Savaş
hiledir" buyururdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) herkesin
savaş için gerekli şeyleri hazırlamasını istedi. O zamanlar ben de her zamandan
daha fazla bolluk içindeydim. Savaş için ben de bineğimi hazırladım. Cihad için
oldukça hazırlıklı ve varlıklıydım. Aynı zamanda gölgelikler ile meyvelerde de
gözüm vardı.
Durumum bir Perşembe
sabahında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkmasına kadar bu
şekilde sürdü ki Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşlara Perşembe
günü çıkmayı severdi. Kendi kendime: "Yarın çarşıya inip savaş için
gerekli teçhizatı alır ve onlara yetişirim" dedim. Diğer gün
"Ne kötü söyledin!
Vallahi ya Resulallah! Ka'b'ı ancak hayırlı olmasıyla tanırız!" karşılığını
verdi. Onlar bu durumdayken uzaktan seraplar içinde bir adam göründü.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Hayseme olsa (gerek)!"
buyurdu. Adam gelince de Ebu Hayseme olduğu görüldü.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) savaş dönüşü Medine'ye yaklaştığında ben onun öfkesinden
nasıl kurtulacağımı düşünmeye ve bu konuda akrabalarımdan aklı başında
olanlardan görüş almaya başladım. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yarın
Ben de Mescid'e
girdiğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturuyordu. Beni görünce
öfkeyle karışık bir tebessümle beni karşıladı Yanına gelip önünde oturdum.
Bana: "Bineğini satın almamış mıydın?" diye sordu. Şöyle karşılık
verdim: "Ey Allah'ın Resulü! Evet, almıştım" dedim. Bana: "O
zaman neden savaşa katılmadın?" diye sorunca, şöyle dedim: "Senden
başka birinin önünde bu şekilde otursaydım mazeret sunarak onun öfkesinden
kurtulurdum. Sana ne söyleyeceğim konusunda çok çabaladım. Sana doğruyu
söylesem bana karşı içinde kızgınlığın olacak. Bu konuda Yüce Allah'ın
bağışlamasını dilerim. Ama benden razı olmanı sağlayacak şekilde yalanla
konuşsam, Yüce Allah'ın seni benden yana öfkelendirmesi pek uzak olmaz. Ey
Allah'ın Resulü! Vallahi seninle savaştan geri durduğumda imkanlarım hiç
olmadığı kadar iyi ve güçlüydüm."
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu adam doğruyu söyledi. Kalk ve git ..
yüce Allah'ın senin hakkındaki hükmünü bekle bakalım!" buyurdu. Ben
kalkınca kabilemden bazı adamlar yanıma geldiler ve: "Vallahi bundan önce
senin bir günah işlediğini görmedik. Sen de savaşa katılmayan diğerleri gibi
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mazeret gösteremez miydin? Bu
şekilde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) senden razı olur, sana
bağışlanma da dilerdi. Öyle yapsaydın bu şekilde hakkında verilecek hükmün ne
olduğunu bilmeyecek bir konuma düşmezdin" demeye başladılar. Böyle
diyerekten benim peşimden o kadar geldiler ki geriye dönüp kendi kendimi
yalanlamayı düşündüm. Sonra onlara: "Benim bu durumumla karşılaşan başka
birileri oldu mu?" diye sordum. "Evet! Hilal b. Umeyye ile Murare b.
Rabia" diyerek bana Bedir savaşına katılan salih ve örnek iki adamı
zikrettiler. Bunun üzerine: "O zaman vallahi bu konuda ona bir daha gitmem
ve kendimi yalanlamam" dedim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisiyle beraber savaşa katılmayanlar arasından benim de
içlerinde bulunduğum üç kişiyle Müslümanların konuşmasını yasakladı. çarşıya
çıktığımda kimse benimle konuşmuyordu. insanları artık tanıyamaz oldum.
Bahçeler benim için artık eski bahçeler gibi değildi. Dünya artık benim için
eski dünya değildi. Bense diğer ikisinden daha genç ve daha güçlüydüm. çarşıya
çıkıp Mescid'e gidiyordum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
gelip selam veriyordum. içimden de: "Acaba dudaklarını oynattı mi?
Selamımı aldı mı?" diyordum. Ona yakın bir yerde namaz kılıyor ve gizlice
ona bakıyordum. Namazıma durduğum zaman bana bakıyor, ona doğru baktığımda ise
yüzünü çeviriyordu. Diğer iki kişi ise evlerinden dışarı hiç çıkmıyor ve
Bir defasında çarşıda
gezerken getirdiği erzağı satmaya çalışan bir Hıristiyan adamla karşılaştım.
Adam: "Ka'b b. Malik'i bana kim gösterir?" diye soruyordu. İnsanlar
da ona beni gösterince yanıma geldi ve Gassan kralından bana bir mektup verdi.
Mektupta: "Bana ulaşana göre dostun (Muhammed) sana katı davranıp
uzaklaştırmış. Kimsesiz ve sahipsiz değilsin. Gel bize katıl, biz sana sahip çıkarız"
yazıyordu. Mektubu okuyunca: "Bu da karşılaştığım musibet ile
kötülüklerden biri" dedim ve mektubu tandıra atıp yaktım.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizimle konuşmayı yasaklamasının üzerinden elli
gün geçtikten sonraki ilk
Gecenin üçte ikisi
geçmişken Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim
tövbemizi kabul ettiğini bildiren ayetleri indirdi. Ümmü Seleme: "Ey
Allah'ın Resulü! Ka'b b. Malik'e müjdeyi verelim mi?" diye sorunca, Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman insanlar başınıza üşüşür ve
sizi geri kalan uykunuzdan ederler" buyurdu. Ümmü Seleme bana karşı son
derece iyi davranan, benim derdimle dertlenen birisiydi.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde Mescid'de oturuyordu ve
çevresinde de insanlar vardı. Yüzü ay gibi parlıyordu ki neşeli olduğu zaman
yüzü ay gibi parıldardı. Gelip önünde oturduğumda: "Ey Ka'b b. Malik!
"Annenin seni doğurduğundan beri sana gelen en hayırlı haber sana kutlu
olsun!" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Bu haber senden mi, yoksa Yüce
Allah'tan mı?" diye sorduğumda: "Bilakis, Yüce Allah'ın
katından!" buyurdu. Sonra bize: ''And olsun ki, Allah, sıkıntılı bir
zamanda bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken Peygamber'e uyan Muhacirlerle
Ensar'ın ve Peygamberin tövbelerini kabul etti. Tövbelerini, onlara karşı
şefkatli ve merhametli olduğu için kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yer
onlara dar gelerek nefisleri kendilerini sıkıştırıp, Allah'tan başka sığınacak
kimse olmadığını anlayan, geri kalmış üç kişinin tövbesini de kabul etti.
Allah, tövbe ettikleri için onların tövbesini kabul etmiştir. Çünkü O tövbeleri
kabul eden, merhametli alandır" (Tevbe 117) ayetlerini okudu. ''Ey
inananlar! Allah'tan sakının ve doğrularla beraber olun" (Tevbe 119) ayeti
de bizim hakkımızda nazil oldu.
"Ey Allah'ın
Resulü! Tövbem kabul edilmesi halinde bundan sonra sadece doğruları
söyleyeceğim ve tüm malımı Allah ile Resulü için sadaka olarak vereceğini
söylemiştim" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Malının bir kısmını sende bırakırsan daha hayırlı olur" buyurdu.
"O zaman Hayber'deki hissemi elimde tutayım" dedim.
Müslüman olduğumdan beri
Yüce Allah bana, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğruyu söylememden
daha büyük bir nimet ihsan etmemiştir. Zira ben ve iki arkadaşım diğerleri gibi
ona yalan söyleseydik ben de onlar gibi helak olacaktım. Dilerim Yüce Allah'ın
doğruluk konusunda beni sınadığı gibi başkalarını sınamaz. Ondan sonrasında
hiçbir zaman yalana başvurmadım. Bu günden sonra da Yüce Allah'ın beni yalandan
korumasını dilerim.
Zühri der ki: "Ka'b
b. Malik'in olayı konusunda bize olaşan rivayet bu şekildedir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2/231; Tahricu
Fıkhi's-sire 48; Sahih Ebu Davud 1312); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 6/390;
Buhari 4418; Müslim 2769; Ebu Davud 3320; Tirmizi 3102; Nesai 2/53; İbn Mace
1393.
Nafile Olarak Sadaka
Vermek isteyen Kişinin Malının Tümünü Değil de Üçte Birini Vermesinin
Gerekliliği
3371- Ebu Lubabe
bildiriyor: Kendisi, (Tebuk seferi sırasında) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den geri kaldığında ve bundan önce geçen işlerde Allah kendisinin
tövbesini kabul ettiğinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu bu
işlerin içerisinde bulmuştu. Ebu Lubabe: "Ey Allah'ın Resulü! (Tövbemin
gereği olarak) içerisinde günaha girdiğim kavmimin bu yurdunu terk edip senin
yanına göçeceğim ve seninle kalacağım. Allah ve Resulü'nün (rızaları) için bir
sadaka olarak (bütün) malımdan vazgeçeceğim" dedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bu (malının) üçte birini
(vermen) senin için yeterlidir'' buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf; mahfuz olan kıssa sahibinin
Ka'b b. Malik oluşudur (Tahricu'l-Mişkat 3439). Muvatta 2/481; Ahmed 3/452; Ebu
Davud 3320; Darimi 1/390.
Kişinin Malının Tümünü
Sadaka Olarak Verip Başkalarına Yük Olmasının Yasaklanması
3372- Cabir b. Abdillah
anlatıyor: Doğrusu ben, (bir gün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında
idim. Derken bir adam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e altın yumurta
gibi bir şey getirdi. O bunu madenlerin birinden elde etmişti. Adam: "Ey
Allah'ın Resulü! Bunu benden bir sadaka olarak (verilmek üzere) aL. Vallahi,
benim ondan başka hiçbir malım da yoktur!" dedi. Bunun üzerine Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yüz çevirdi. Sonra bu adam, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e diğer / sol tarafından geldi ve O'na (önceki
söylediği) bu (sözünün) aynısını söyledi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ondan yine yüz çevirdi. Sonra bu adam, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e önünden geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (verdiği bu)
sadakayı ondan aldı. Sonra da onu alıp ona öyle bir atış attı ki, eğer ona
isabet etseydi muhakkak ki onu yaralardı veya acıtırdı. Daha sonra Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz, başka bir şeye sahip olmadığı
halde (elindeki malına yönelip) onu sadaka olarak veriyor, sonra da insanlara
el açarak oturuyor. Sadaka ancak (kişinin kendisini ve bakmak zorunda olduğu
kimseleri) ihtiyaçsız bir halde bırakacak durumda iken (verilir). Sana ait olan
şu şeyi bizden aL. Bizim ona ihtiyacımız yok!" buyurdu. (Bunun üzerine
adam külçe altını alıp gitti.)
[Tahric:] Elbani: Zayıf (Daif Ebi Davud 298); Şuayb:
Ravileri güvenilir kimselerdir. Ebu Davud 1674; Darimi 1/391.
Sadaka Verenin
Sadakasını Dilencinin Eline Bizzat Kendisinin Koymasının Emredilmesi
3373- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e biatta bulunmuş Ümmü Buceyd bildiriyor:
Kendisi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Yoksul (gelip)
kapımın önünde duruyor da ona verecek bir şey bulamıyorum" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bir koyunun yanmış
paçasından başka ona verecek bir şey bulamazsan, (hiç olmazsa) onu eline
ver" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 146:7); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 3/382; Ebu Davud 1667; Tirmizi 665; Nesai 5/86; Bak
hadis no: 3374.
Dilendiği Zaman
Dilenciye HiHihazırdaki Her Hangi Bir Şey Vermeden Geri Çevirmemenin
Emredilmesi
3374- Ümmü Buceyd'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Koyunun yanmış paçasıyla bile olsa dilenciye veriniz.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1467). Muvatta
2/923; Ahmed 6/43S; Nesai S/81; Darimi 1/39S; Bak hadis no: 3373.
Ebu Hatim der ki:
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "...." sözü yasaklama
içeren bir emir cümlesidir. Bundan kastı da koyunun yanmış paçası verilecek
olsa dahi dilencinin boş çevrilmemesidir.
3375- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah rızası için
isteyene verin. Allah'a sığınan kimseyi koruyup himaye edin. Sizi davet edenin
davetine uyun."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1469); Şuayb:
Sahih'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 3409.
Verilen Sadakayı Az
Görmenin ya da Sadaka Veren Hakkında Suizanda Bulunmanın Yasaklanması
3376- Ebu Mes'ud
el-Bedrı der ki: Bizler (ücret karşılığı) sırtımızda yük taşırdık. Adamın biri
sadaka ile gelince "Gösteriş yapıyor" diyorlardı. Adam yarım sa'
sadaka getirince onun hakkında: "Yüce Allah'ın bunun sadakasına ihtiyacı
yok" diyorlardı. Bunun üzerine: "Sadaka vermekte gönülden davranan
müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alayeden
kimseleri Allah maskaraya çevirmiştir. Onlar için can yakıcı azap vardır"
(Tevbe 79) nazil oldu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca
sahih. Bak hadis no: 3338.
Sadaka için Malı Olmayan
Kişiye Sadakayı Veren Gibi Sevap Kazandıracak Şeyler
3377- Ebu Zer anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Güneşin doğduğu her günde,
Ademoğlunun vücudundaki her organ için mutlaka bir sadaka vermek gerekir"
buyurdu, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ey Allah'ın
Resulü! Vereceğimiz sadakayı nereden bulacağız?" diye sorulunca da şöyle
buyurdu: "Doğrusu hayır kapıları muhakkak çoktur: Allah'ı tesbih etmek
("Sübhanallah" demek), Allah'a hamd etmek ("el-Hamdulillah"
demek), tekbir ("Allahu Ekber" demek), tehlil ("La ilahe
illallah" demek), iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak, yolda (insanları)
rahatsız eden şeyleri kaldırıp atman, sağır kimselere sözü işittirip anlatman,
körlere yol göstermen, bir ihtiyacını karşılamak isteyene yardımcı olman, güçlü
bacaklarınla darda kalmışların yardımına koşman ve kuvvetli kollarınla
zayıflara yardım etmen hep senin için birer sadakadır."
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi
(es-Silsiletu's-sahiha 575); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih.
Kendi Malından infak
Etmese de Müslümanın Yaptığında Yüce Allah'ın Sadaka Olarak Yazdığı Hususlar
3378- Huzeyfe dedi ki:
Peygamberiniz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her iyilik sadakadır"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadır 231;
es-Silsiletu's-sahiha 2040; et-Ta'liku'r-rağib 3/264); Şuayb: Sahih'in
şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/383; Müslim 1005; Ebu Davud 4947.
Yüce Allah'ın Gerek
Sözle, Gerekse Fiille Yapılan Her iyiliği Sadaka Olarak Yazması
3379- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her
yapılan iyilik bir sadakadır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 231;
es-Silsiletu's-sahiha 2040; et-Ta'liku'r-rağib 3/264); Şuayb: İsnadı sahihtir.
Ahmed 3/344; Buhari 6021; Tirmizi 1970.
Müslümanın Sadakası
Olarak Sayılan iyiliklerin Tatsilatı
3380- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ademoğullarından her kişi üç yüz altmış mafsal ile yaratılmıştır. Her kim
(bu matsalları sayısınca) üçyüz altmış kere tekbir getirir, hamd eder, tehlil
ve tesbih eder ve istiğtarda bulunursa; insanların geçtiği yoldan (eziyet
verebilecek) kemiği ve bir taşı kaldırırsa veya bir iyiliği emredip bir
kötülükten menederse o günü akşama kadar cehennemden uzaklaşmış olarak
geçirir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Müslim
1007.
Yapan Kimseye Sadaka
Olarak Yazılan Şeyler
3381- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her bir yeni
günde insanın her bir uzvu için sadaka vermesi gerekir. Üzerine güneşin doğduğu
her gün, iki kişi arasında adaletle hüküm vermesi bir sadakadır. Bineğine
binmesi için birine yardım etmesi veya yükünü hayvana yüklemesine yardım etmesi
bir sadakadır. insanlara eziyet verecek bir şeyi yoldan kaldırması da bir
sadakadır."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1025);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 2/316; Buhari 2707; Müslim 1009.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: