Sahih

İbn Hibban

 

TAHARE

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Teyemmüm

 

1300- Hz. Aişe anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seferlerinden birinde kendisiyle birlikte çıktık. Beyda' veya Zatü'!-Ceyş denilen yere vardığımızda gerdanlığım koptu. Onu aramak için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o yerde bekledi ve oradakiler de onunla birlikte bekledi. Bir subaşında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktu. Bunun üzerine halk Ebu Bekr'e gelip: "Aişe'nin yaptığını görüyor musun? Hem Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydu. Bir su başında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktur'' dediler. Bunun üzerine Ebu Bekr yanıma geldi. Resulullah ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını uyluğuma koymuş ve uyumuştu. Ebu Bekr: "Sen hem Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydun. Onlar bir Su başında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktur" dedi ve beni azarlayıp Allah'ın dilediğince bir şeyler söylendi. Sonra eliyle böğrüme dürtmeye başladı. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böğrümde bulunması kıpırdamama engel oluyordu. Böylece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyudu ve insanlar susuz olarak sabahladı. Bunun üzerine Yuce Allah teyemmüm ayetini indirdi ve teyemmüm aldılar. Nakiblerden birisi olan Useyd b. Hudayr: "Bu sizin ilk bereketiniz değildir, ey Ebu Bekr ailesi!" dedi. Sonrasında üzerinde bulunduğum deveyi kaldırdık gerdanlığı altında bulduk.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 335); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 334; Müslim 367; Nesai 1/163; Bak hadis no: 1317, 1709.

 

 

 

Temiz Toprak Dışında Sürme Taşı, Arsenik Gibi Maddelerle Teyemmüm Yapmanın Caiz Olmayışı

 

1301- İmran b. Husayn anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Gecenin sonuna doğru bir yerde mola vermişken öyle tatlı bir uyku uyuduk ki yolcu kişi için daha tatlısı olamazdı. Ancak sabah bizi uyandıran güneşin sıcağı oldu. ilk uyanan kişi filan kişi, sonra filan kişi, sonra da filan kişi oldu. -Ravi Ebu Reca bunların isimlerini vermişken, ravi Avf isimlerini unutmuştur.- Dördüncü kişi olarak da Ömer b. el-Hattab uyandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise uyuduğu zaman kendi kendine uyanmadan onu uyandırmazdık. Zira uykusunda neler yaşayacağını bilemezdik. Ömer sinirli ve sert birisiydi. Uyanıp da başlarına geleni (uyuyakalıp namazı kaçırdıklanı) görünce yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Yüksek sesle tekbir getirmeye devam edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun sesine uyandı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca insanlar içine düştükleri durumdan yana ona şikayette bulundular. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zararı yok. Yola çıkın!" buyurdu.

 

Yola çıktık, ancak çok fazla gitmeden Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Su isteyip abdest aldı. Ezan okununca da Müslümanlara namazı kıldırdı. Namazdan kalkınca bir adamın kenarda durduğunu ve cemaatle namaza katılmadığını gördü. Ona: "Ey filan! Neden diğerleriyle birlikte namaza katılmadın?" diye sorunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü! cünüp oldum, su da yok" karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Toprakla teyemmüm et, senin için yeterli olur" buyurdu.

 

Sonrasında tekrar yola koyulduk. insanlar suyun azlığından yana şikayette bulununca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Hz. Ali ile filan kişiyi -ravi Ebu Reca bunun ismini vermişken, ravi Avf ismini unutmuştu çağırdı ve: "Gidin bize su arayın!" buyurdu. Aramaya gittiklerinde devesine binmiş, devenin her iki yanında bir matara veya bir tulum su bulunan bir kadınla karşılaştılar. Ona: "Su kaynağı nerede?" diye sorduklarında, kadın: "Dün bu vakitlerde suyu doldurmuştum. Erkeklerimiz olmadığı için de doldurmaya ben çıktım" karşılığını verdi. Ona: "O zaman bizimle gel!" dediklerinde, kadın:

 

''Nereye?" diye sordu. Onlar: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında" dediler kadın: "Şu atalarının dininden çıktığı (Sabit olduğu) söylenen kişinin yanına mı?" diye sorunca, onlar: "Evet, kastettiğin kişinin yanına gideceğiz" dediler.

 

Kadını alıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına getirdiler ve olanları anlattılar, Sonrasında kadını devesinden indirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap istedi ve mataraların veya tulumların ağzından o kaba su boşalttı. Ağızlarını geri kapatıp alt deliklerini açtı ve: "Su için ve kaplarınızı da doldurun!" diye bir çağrı yapıldı. Sonra dileyen su içti, dileyen de kaplarını doldurdu. En son cünüp olduğunu söyleyen kişiye bir kap su verdi ve ona: "Git ve bu suyu üzerine dök" buyurdu. Kadın da öyle durmuş suyuna ne yapıldığını seyrediyordu. Allah'a yemin olsun ki su alma işi bittiğinde, tulumlar bize eskisinden de daha dolu gibi geliyordu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

''Kadına bir şeyler toplayın" buyurdu. Bunun üzerine kimisi hurma, kimisi un, kimisi sevik getirdi. Bu şekilde kadına bolca yiyecek toplandı. Toplanan yiyecekleri bir torbaya doldurdular. Kadını da deveye bindirip bu yiyecek torbasını önüne koydular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına: "Vallahi senin suyundan bir şey eksiitmiş değiliz, zira Allah bizlere su içirdi" buyurdu.

 

Kadın yola düşi'ıp ailesinin yanına geldi. Geç geldiği için de ailesi ona: ''Ey filan! Neden geç geldin?" diye sordular. Kadın: "ilginç bir şeyoldu. Karşılaştığım iki adam beni atalarının dininden çıktığı söylenen adamın yanına götürdüler, O da suyumu şöyle şöyle yaptı" diyerek olanları anlattı. Sonra işaret parmağı ile orta parmağını birleştirip gökle yeri işaret ederek: "Vallahi ya şu iki arasında ondan daha büyücüsü yok ya da gerçekten o Allah'ın Resulü" dedi.

 

Daha sonraları Müslümanlar bu kadının bulunduğu kabilenin çevresindeki müşrik kabile!ere akınlar düzenler, ancak onun kabilesine dokunmazlardı. Bir gün kadın kabilesine: "Gördüğüm kadarıyla Müslümanlar kasıtlı olarak sizlere dokunmuyorlar. Müslüman olmaya ne dersiniz?" deyince sözünü dinlediler ve islam'a girdiler. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 156); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/434; Buhari 344; Müslim 682; Nesai 1/171; Bak hadis no: 1302, 1461.

 

 

 

1302- imran anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Gece boyu yol aldık. Gecenin sonuna doğru bir yerde mola vermişken öyle tatlı bir uykuya daldık ki yolcu için daha tatlısı olamazdı. Ancak sabah bizi uyandıran güneşin sıcağı oldu. ilk uyanan filan kişi, sonra filan kişi, sonra da filan kişi oldu. -Ravi Ebu Reca bunların isimlerini vermişken, ravi Avf isimlerini unutmuştur.- Dördüncü kişi olarak da Ömer b. el-Hattab uyandı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise uyuduğu zaman kendi kendine uyanmadan onu uyandırmazdık. Zira uykusunda neler yaşayacağını bilemezdik. Ömer asabi ve sert birisiydi. Uyanıp da başlarına geleni görünce yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Yüksek sesle tekbir getirmeye devam edince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun sesine uyandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca insanlar içine düştükleri durumdan yana ona şikayette bulundular. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zararı yok, yola çıkın!" buyurdu.

 

Yola çıktık, ancak çok fazla gitmeden Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Su isteyip abdest aldı. Ezan okununca da Müslümanlara namazı kıldırdı. Namazdan kalkınca bir adamın kenarda durduğunu ve cemaatle namaza katılmadığını gördü. Ona: "Ey filan! Neden diğerleriyle birlikte namaza katılmadın?" diye sorunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü! Cünüp oldum, su da yok'' karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Toprakla teyemmüm et, senin için yeterli olur" buyurdu.

 

Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar yola koyuldu. insanlar susuzluktan yana ona şikayette bulununca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde konakladı. Ali ile filan kişiyi -ravi Ebu Reca bunun ismini vermişken, ravi Avf ismini unutmuştur- çağırdı ve: "Gidin bize su arayın!" buyurdu. Aramaya gittiklerinde devesine binmiş, devenin her iki yanında birer tulum su bulunan bir kadınla karşılaştılar. Ona: "Su kaynağı nerede?" diye sorduklarında, kadın: "Dün bu vakitlerde suyu doldurmuştum. Erkeklerimiz olmadığı için de doldurmaya ben çıktım" karşılığını verdi. Ona: "O zaman bizimle gel!'' dediklerinde, kadın: "Nereye?" diye sordu. Onlar: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında" dediler. Kadın: "Şu atalarının dininden çıktığı (Sabit olduğu) söylenen kişinin yanına mı?" diye sorunca, onlar: "Evet, kastettiğin kişinin yanına gideceğiz" dediler.

 

Kadını alıp Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına getirdiler ve olanları anlattılar. Sonrasında kadını devesinden indirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap istedi ve tulumların ağzından o kaba su boşalttı. Ağızlarını geri kapatıp alt deliklerini açtı ve: "Su için ve içirin!" diye bir çağrı yapıldı. Sonra dileyen su içti, dileyen de hayvanlarını suladı. En son cünüp olduğunu söyleyen kişiye bir kap su verdi ve ona: "Gidip bu suyu üzerine dök" buyurdu.

 

Kadın da öyle durmuş suyuna ne yapıldığını seyrediyordu. Allah'a yemin olsun ki su alma işi bittiğinde, tulumlar bize eskisinden de daha dolu gibi geliyordu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadına bir şeyler toplayın'' buyurdu. Bunun üzerine kimisi hurma, kimisi un, kimisi kavut getirdi. Bu şeklinde kadına bolca yiyecek toplandı. Toplanan yiyecekleri bir torbaya doldurdular. Kadını da deveye bindirip bu yiyecek torbasını önüne koydular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına: "Gördüğün gibi senin suyundan bir şey eksiltmiş değiliz, zira Yüce Allah bizlere su içirdi" buyurdu.

 

Kadın yola düşüp ailesinin yanına geldi. Geç geldiği için de ailesi ona: "Ey filan! Neden geç geldin?" diye sordular. Kadın: "ilginç bir şey oldu. Karşılaştığım iki adam beni atalarının dininden çıktığı söylenen adamın yanına götürdüler. O da suyumu şöyle şöyle yaptı" diyerek olanları anlattı. Sonra işaret parmağı ile orta parmağını birleştirip gökle yere işaret ederek: "Vallahi ya şu ikisi arasında ondan daha büyücüsü yok ya da gerçekten Allah'ın Resulü" dedi.

 

Daha sonraları Müslümanlar bu kadının bulunduğu kabilenin çevresindeki müşrik kabilelere akınlar düzenler, ancak onun kabilesine dokunmazlardı. Bir gün kadın kabilesine: "Gördüğüm kadarıyla Müslümanlar kasıtlı olarak sizlere dokunmuyorlar. Müslüman olmaya ne dersiniz?" deyince sözünü dinlediler ve İslam'a girdiler. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 156); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 344; Bak hadis no: 1301.

 

 

Ebu Hatim der ki: "EbU Reca el-Utaridi, İmran b. Teym'dir ve 120 yaşında vefat etmiştir."

 

 

 

Su Bulunmadığında Namaz Kılmayı Caiz Kılan Teyemmümün Vasfı

 

1303- Ammar der ki: "Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teyemmüm hakkında sorduğumda elleri bir defa yere vurup yüzümü ve ellerimi mesh etmemi emretti." Katade bununla fetva verirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 158; Sahih Ebu Davud 351); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 4/263; Ebu DavUd 327; Tirmizi 144; Darimi: 1/190; Bak hadis no: 1267; Bak hadis nıo 1708.

 

 

 

Teyemmümde Kolları Meshetmenin Vacip Olmadığını Belirten ikinci Haber

 

1304- Şakik der ki: Abdullah ve Ebu Musa ile birlikte oturuyordum. Ebu Musa: "Ey Ebu Abdirrahman! Kişi cünüp oluyor ve su bulamıyor. Namaz kılmssı gerekir mi?" diye sorunca, Abdullah: "Hayır, (gerekmez)" karşılığını verdi. Ebu Musa: "Ammar'ın (bu konuda) Ömer'e söylediğini işitmedin mi? (O, Ömer'e): "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikimizi bir yere göndermişti. Ben cünüp olmuş ve temiz toprağa bulanmıştım. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu haber verdiğimizde yüzünü ve avuçlarını mesh etmiş ve: ‘‘Bu şekilde yapman senin için yeterli olurdu’‘ buyurdu" dedi. Abdullah: "Ammar'ın (bu konudaki) sözüne Ömer'in itibar ettiği görüşünde değilim" deyince, Ebu Musa: "O zaman: "Eğer su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve dirseklere kadar) ellerinizi onunla mesh edinil (Nisa 43) ayeti ile nasıl amel edeceksiniz?" dedi. Bunun üzerine Abdullah: "Eğer onlara öyle bir ruhsat verirsek kişi suyu soğuk bulduğu zaman da temiz toprakla mesh eder" dedi. A'meş der ki: Şakik'e: "(Abdullah) bu sebeple bundan (teyemmümden) hoşlanmamıştır" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 58); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/396; Buhari 347; Müslim 368/110; Ebu Davud 321; Nesai 1/170; Bak hadis no: 1305.

 

 

 

Teyemmümde Kolları Meshetmenin Vacip Olup Terk Edilmesinin Caiz Olmadığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

1305- ŞakTk (b. Seleme) anlatıyor: Ebu Musa, Abdullah (b, Mes'ud)'a: "Kişi cünüp oluyor ve bir ay su bulamıyor. Bu nedenle namaz kılmıyor (kılmalı mı)" diye sorunca, Abdullah: "Hayır, (namaz gerekmez)" karşılığını verdi. Ebu Musa: ''Ammar'ın (bu konuda) Ömerle söylediğini hatırlamadın mı? (O, Ömer'e): "Ey Müminlerin emiri! Allahtan korkmaz mısın? ResulLıllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikimizi develerin zekatı için göndermişti. Ben cünüp olmuş ve temiz toprağa bulanmıştım. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu haber verdiğimde:

 

''Sana şu (temiz toprak) yeterdi’‘ buyurdu ve bir defa yere vurup avuçlarını ve yüzünü meshetti" demişti. Abdullah: "Ammar'ın (bu konudaki) sözüne Ömerlin itibar ettiği görüşünde değilim" deyince, Ebu Musa: "O zaman: Nisa suresindeki ''Eğer su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin’‘ (Nisa 43) ayeti ile nasıl amel edeceksin?" dedi. Bunun üzerine Abdullah: "Eğer onlara öyle bir ruhsat verirsek kişi, suyu derisinde soğuk hissettiği zaman da temiz toprakla mesh eder" dedi. A'meş der ki: Şakık'e: "Abdullah'ın bundan başka görüşü var mı?'' diye sordum. "Hayır" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 58); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/365; Müslim 368/111; Bak hadis no; 1304.

 

 

 

1306- Said b. Abdirrahman b. Ebza, babasından bildiriyor: Adamın biri Ömer b. el-Hattab'a gelip: "Ben cünüp oldum ve su bulamadım" deyince Ömer: "Namaz kılamazsın" dedi. Ammar b. Yasir, Ömer b. el-Hattab'a şöyle dedi: ''Ey müminlerin emiri! Hatırlamıyor musun? Ben ve sen bir müfrezede iken ikimiz de cünüp olmuştuk ve su bulamamıştık. Sen namaz kılmamıştın. Ben de toprağa bulanıp öyle namaz kılmıştım. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu kendisine anlattığımda ellerini yere vurup (tozlarını) üfleyerek yüzünü ve avuçlarını mesh etmiş ve: ‘‘Bu şekilde yapman senin için yeterli olurdu'' buyurmuştu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 345); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari343; Bak hadis no: 1267.

 

 

 

Zikrettiğimiz Hususun Doğruluğunu Belirten ikinci Haber

 

1307- Şakık (b, Seleme) anlatıyor: Abdullah (b, Mes'ud) ve Ebu Musa ile birlikte oturuyardum, Ebu Musa: "Ey Ebu Abdirrahman! Kişi cünüp oluyor ve su bulamıyor, Namazı kılması gerekir mi?" diye sorunca (Abdullah: "Hayır, (gerekmez)" karşılığını verdi.) Ebu Musa: "Ammar b, Yasir'in (bu konuda) Ömer'e söylediğini işitmedin mi? (O, Ömer'e): "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikimizi bir yere göndermişti, Ben cünüp olmuş ve temiz toprağa bulanmıştım, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu haber verdiğimizde: ‘‘Sana şu (temiz toprak) yeterdi’‘ buyurdu ve bir defa avuçlarını ve yüzünü meshetti" demişti. Abdullah: "Ammar'ın (bu konudaki) sözüne Ömer'in itibar ettiği görüşünde değilim" deyince, Ebu Musa: "O zaman: ‘‘Eğer su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin’‘ (Nisa 43) ayeti ile nasıl amel edeceksin?" dedi. Bunun üzerine Abdullah: "Eğer onlara öyle bir ruhsat verirsek kişi, suyu soğuk bulduğu zaman da temiz toprakla mesh eder" dedi. A'meş der ki: Şakık'e: "Abdullah bu sebeple bundan (teyemmümden) hoşlanmamıştır" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 1304.

 

 

 

iki Vuruşla Kolları Değil de Avuçlarla Yüzü Meshetmekle Yetinmenin Emredilmesi

 

1308- Ammar b. Yasir der ki: "Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teyemmüm hakkında sorduğumda elleri bir defa yere vurup yüzümü ve ellerimi mesh etmemi emretti." Katade bununla fetva verirdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 1303.

 

 

 

Teyemmüm için Toprağa Vurulan Ellere Üflemenin Müstehaplığı

 

1309- ibn Abdirrahman b. Ebza, babasından bildiriyor: Adamın biri Ömer b. el-Hattab'a gelip: "Ben cünüp oldum ve su bulamadım" deyince Ömer: "Namaz kılamazsın" dedi. Ammar, Ömer'e şöyle dedi: "Ey müminlerin emiri! Hatırlamıyor musun? Ben ve sen bir müfrezede iken ikimiz de cünüp olmuştuk ve su bulamamıştık. Sen namaz kılmamıştın. Ben de toprağa bulanıp öyle namaz kılmıştım. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bu durumu kendisine anlattığımda ellerini yere vurup (tozlarını) üfleyerek yüzünü ve avuçlarını mesh etmiş ve: ‘‘Bu şekilde yapman senin için yeterli olurdu’‘ buyurmuştu."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 158; Sahih Ebu Davud 351); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 1267.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Hadisin lafzı, Muhammed b. İshak'a aittir."

 

 

 

Hadis ilminde Derinliği Olmayana Daha Önce Zikrettiğimiz Hadislere Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber

 

1310- Ammar der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikteyken omuzlarımıza kadar teyemmüm yaptık."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 341); Şuayb: Buhari ve. Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/321; Ebu Davud 318; Nesai 1/168; İbn Mace 571.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Omuzlara kadar teyemmüm, teyemmüm ile ilgili ayet nazil olduktan sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun nasıl olacağını Ammar'a öğretmeden önce yapılmıştır. Ammar teyemmümün nasıl olacağını Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) el ve avuçlar için toprağa bir defa vurulacağını söylemiştir."

 

 

 

Senelerce Su Bulunamasa Bile Temiz Toprağın Abdest Aracı Sayılması

 

1311- Ebu Zer anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında (zekat mallarından) küçük bir koyun sürüsü olmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ebu Zer! Bu koyunları sen güt" buyurunca onları Rebeze'ye güttüm. Cünüp oluyor ve (su olmadığı için gusletmeden) beş altı gün boyunca öyle kalıyordum. Sonunda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğimde: "Sen ha Ebu Zer!" buyurdu. Ben (bir şey demeyip) susmuştum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Zer! Annen seni kaybetsin, annenin vay haline" buyurdu ve siyahi bir cariyeyi çağırdı. O da bir kova su ile geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni giysimle gizledi. Ben de öbür taraftan bir devenin arkasına geçerek gizlendim ve guslettim. Sanki üzerimden bir dağı atmış gibiydim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Su bulamadıktan sonra) on yıl boyunca olsa dahi temiz toprakla teyemmüm müslümanın abdesti olur. Suyu bulunca da yıkanır ki, bu daha hayırlıdır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 358); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 5/155; Ebu

Davud 332; Tirmizi 124; Nesai 1/171; Bak hadis no: 1312, 1313.

 

 

 

Teyemmüm Almış Olan Cünübün Suyu BUlduğu Anda Onu Hemen Cildine Sürmesi (Yıkanması)

 

1312- Ebu Zer anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında (gelen) zekat davarlarından (küçük bir) davar sürüsü birikti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Zer! (Bu) sürüyü (gütmek üzere kıra) götür" buyurdu. Ben de bu sürüyü Rebeze köyüne sürüp götürdüm.

 

Ebu Zer devamla der ki: Ben, cünüp oluyor ve (su olmadığı için yıkanamadan) beş-altı (gece) geçiriyordum. (Bununla ilgili) kendimde (bir şeyler) hissettim. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldim. Bu sırada Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sırtını odaya dayamış vaziyetteydi. Beni görünce: "(Ey Ebu Zer! Sana ne oldu?" buyurdu. Ebu Zer devamla der ki: Bunun üzerine (cevap vermeden susup) oturdum. "Ey Ebu Zer! Sana ne oldu? Hay annen seni kaybedesice!" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! cünüp oldum" dedim.

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), siyah bir cariyeye / kız çocuğuna Dana (bana su getirmesini) emretti. O da, içerisinde su dolu bir kova getirdi. Ben de bir devenin (arkasına geçerek) bir giysi ile gizlendim. Sonra da yıkandım. Üstümden bir dağı atmış gibi oldum. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yaklaş. Temiz toprak, Müslümanın abdest suyu (temizleyicisidir). On yıl sürse bile. Suyu bulduğun zaman ise onu vücuduna dök (ve böylelikle yıkan)."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 358); Şuayb: Hadis sahihtir. Bak hadis no: 1311.

 

 

 

Bu Hadisi Rivayette Halid el-Hazza'nın Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

1313- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "On yıl boyu su bulamasa da, temiz toprak Müslümanın abdest suyudur" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 358); Şuayb: Hadis sahihtir. Bak hadis no: 1311.

 

 

 

Suyu Bulan Hastanın Onu Kullanmakla Hayati Tehlikesi Olduğunda Teyemmüm Almasının Mubahlığı

 

1314- Abdullah b. Abbas bildiriyor: Bir adam kış ayında cünüp olmuştu. (Boy abdesti alıp almayacağını) sordu. Yıkanmakla emrolundu. Sonra da bu adam öldü. Bu mesele Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara ne oluyor ki, onu öldürdüler. -üç defa- Allah da onları öldürsün". Allah toprağı -veya teyemmümü- temiz / temizleyici kılmıştır" buyurdu.

 

Hadisin ravisi der ki: Abdullah b. Abbas şüphe etti. Sonra ifadeyi tam olarak tesbit etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Sahih Ebu Davud 365); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 1/330; Ebu Davud 337; İbn Mace 572; Darimi 1/192.

 

 

 

Soğuktan Dolayı Yıkanması Hayati Tehlike Oluşturan Cünübün Yıkanmak Yerine Abdest Almasının ya da Teyemmüm Etmesinin Mubahlığı

 

1315- Amr b. el-As'ın azatlısı Ebu Kays anlatıyor: Amr b. el-As, bir askeri birliğin başında (komutan) idi. (Bu askeri birliğin yolculuğu sırasında) onlara benzeri görülmemiş şiddetli bir soğuk isabet etti. Derken sabah namazını kıldırmaya çıktı. Sonra da: "Allah'a yemin ederim ki, geceleyin ihtilam oldum" dedi. Sonra da koltuk altlarını ve eteğini yıkadı. Namaz için aldığı abdest gibi abdest aldı, sonra da cemaate namaz kıldırdı. Askeri birlik, (Medine'de) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına varınca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sahabilerine: "Amrı, nasıl buldunuz?" diye sordu. Onlar, onu hayırla övdüler. Sonra da: "Ey Allah'ın Resulü! Amr bize cünüp olduğu halde namaz kıldırdı" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (yanına gelmesi için bir elçiyle) Amr'a haber gönderdi. Ona (bunun doğru olup olmadığını) sordu. O da, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e (başından geçen) bu durumu ve maruz kaldığı soğuk havayı anlattı ve devamla: "Ey Allah'ın Resulü! Doğrusu Allah,

 

''Nefislerinizi öldürmeyiniz’‘ (Nisa 29) buyurmaktadir. Eğer yıkansaydım (şiddetli soğuktan dolayı muhakkak) ölürdüm" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Amr'a güldü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 154; Sahih Ebu Davud 361); Şuayb: Müslim'İn şartınca sahih. Ahmed 4/203; Ebu Davud 335.

 

 

 

Yerleşik Haldeki Kimsenin Selam Vermek için Teyemmüm Almasının Müstehaplığı

 

1316- Abdullah b. Ömer bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), büyük abdestini yapmaya doğru gitmişti. Derken (Ebu Cuheym adında) bir adam, B'i-ri Cemel'in yanında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le karşılaştı ve O'na selam verdi. Fakat Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun selamını almadı. Derken duvara yönelip de, elini duvarın üzerine koydu, sonra yüzünü ve ellerini mesh etti. sonra da o adamın selamını aldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 357); Şuayb: Buhari'nin şartınca Sahihtir. Ebu Davud 331; Bak hadis no: 1301.

 

 

 

Yolcunun Dünyalık Herhangi Bir iş için Su Bulunmayan Bir Yerde Konaklamasının Mubahlığı

 

1317- Hz. Aişe anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seferlerinden birinde kendisiyle birlikte çıktık. Beyda' veya Zatü'I-Ceyş denilen yere vardığımızda gerdanlığım koptu. Onu aramak için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O yerde bekledi ve oradakiler de onunla birlikte bekledi. Bir subaşında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktu. Bunun üzerine halk Ebu Bekr'e gelip: "Aişe'nin yaptığını görüyor musun? Hem Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydu. Bir su başında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktur" dediler. Bunun üzerine Ebu Bekr yanıma geldi. Resulullah ta (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını uyluğuma koymuş ve uyumuştu. Ebu Bekr: "Sen hem Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hem de yanındaki insanları yollarından alıkoydun. Onlar bir su başında olmadıkları gibi yanlarında da su yoktur" dedi ve beni azarlayıp Allah'ın dilediğince bir şeyler söylendi. Sonra eliyle böğrüme dürtmeye başladı. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böğrümde bulunması kıpırdamama engel oluyordu. Böylece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyudu ve insanlar susuz olarak sabahladı. Bunun üzerine Yüce Allah teyemmüm ayetini indirdi ve teyemmüm aldılar. Nakıblerden birisi olan Useyd b. Hudayr: "Bu sizin ilk bereketiniz değildir, ey Ebu Bekr ailesi!" dedi. Sonrasında üzerinde bulunduğum deveyi kaldırdık gerdanlığı altında bulduk.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 1300.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Mestlerin ve Başka Şeylerin Meshedilmesi