Sahih İbn Hibban |
İMAN |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İman'ın Şubelerine
Dair
İmaan'ın Yüksek ve Alçak
Cüzler ile Şubelerden Oluştuğu Hakkında
166- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İman, altmış küsur -yahud
yetmiş küsur- şubedir. Bunların üstünü La ilahe illallah demektir. En aşağısı
ise yoldan eziyet verecek şeyleri gidermektir. Haya'da İman'ın bir şubesidir''
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1769 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/414; Müslim 35/58; Ebu
Davud 4676; Nesai 8/110; İbn Mace 57; Bak hadis no: 167, 181, 190, 191.
Ebu Hatim der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözüyle muhataplara her durumda farz olan şeye işaret edip onu
imanın en üstünü saymıştır. Ardından muhataplara her vakitte nafile olan şeye
işaret etmiş ve onun imanın en aşağısı olduğunu belirtmiştir. Bu da bize
muhataplar için her durumda farz olan, muhatapların bazılarına bazı durumlarda
farz olan ve muhataplara her durumda nafile olan şeyin imandan olduğunu
göstermektedir.
Hadiste imanın şube
sayısına yönelik tereddüt, ravi Süheyl b. Ebi Salih'e aittir. Ma'mer de bunu
Süheyl'den bu şekilde tereddütle nakletmiştir. Süleyman b. Bilal ise bunu
Abdullah b. Dinar kanalıyla EbU Salih'ten merfü olarak: "İman altmış küsur
şubedir" lafzıyla, sayı konusunda tereddüt etmeden nakletmiştir. Hadisteki
tereddüdün Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) değil raviye ait olduğunu
belirtmek için de Süleyman b. Bilal'in rivayeti yerine Süheyl b. Ebi Salih'in
rivayetine yer verdik.
Bu Hadisi Süheyl b. Ebi
Salih'in Rivayette Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
167- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"iman altmış küsur bölümdür. Haya (utanma duygusu) da İmanın bir
bölümüdür.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahıha 1769 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Buhari 9;
Müslim 35; Nesai 8/110; Bak hadis no: 166.
Ebu Hatim der ki:
Süleyman b. Bilal bu hadisi kısaca nakletmiş, imana yönelik şubelerin üst ve
alt derecelerine yer vermemiştir. Aynı şekilde şube sayısına yönelik yetmiş
sayısına değinmeden sadece altmış sayısını zikretmiştir. İmanın yetmiş küsur
şube olduğuna yönelik hadis, ucu açık bir sayıyla gelen sahih bir hadistir ve
sabit olduğu konusunda da herhangi bir şüphe yoktur. Süleyman b. Bilal'in
kısaca naklettiği hadiste ise sayı net bir şekilde verilmiştir. (küsur)''
ifadesi hesaba konu olan şeyin bir bölümü için kullanılan bir ifadedir. Zira
hesap sayılar, bölümler ve terkibler olmak üzere üç şey üzerinden yapılır.
1'den 9'a kadar olanlar sayılardır. Onluk, yüzlük, binlik ve benzeri sayılar
ise bölümlerdir. Bunlardan geriye kalanlar ise mürekkeb sayılardır.
Ben bir süre bu hadisin
anlamını araştırdım. Zira bizim mezhebimize göre Resülullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) faydası olmayan bir söz söylemez. Sünnetlerinde de anlamsız olan,
anlamı bilinemeyecek olan bir şey yoktur. İmandan olan itaatleri saydığımda
hadiste zikredilen sayıdan çok fazla olduklarını gördüm.
Sünnetler içinde
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imandan saydığı itaatleri
saydığımda bunların yetmiş küsurdan daha az olduğunu gördüm. Bunun üzerine
Kur'an'ı ayet ayet ve üzerinde düşünerek okumaya başladım. Yüce Allah'ın
iman'dan saydığı itaatleri saydığımda bunların yetmiş küsurdan daha az olduğunu
gördüm.
Kur'an'da bu yönde
zikredilenler ile sünnette zikredilenleri bir araya getirdim tekrarları
düştükten sonra Yüce Allah'ın, Kitab'ında imandan saydığı itaatler ile
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sünnetinde imandan saydığı
itaatlerin ne eksik ne de fazla tam olarak yetmiş dokuz şube olduğunu gördüm.
Bu şekilde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imanın yetmiş küsur şube
olduğu konusundaki sözünün Kur'an'da zikredilen şubeler ile sünnette zikredilen
şubelerin toplamına yönelik olduğunu anladım. Bu konuyu "İman ve
Şubeleri" kitabımda detaylı bir şekilde işledim. Söz konusu bu kitapta
isteyenler için yeteri kadar bilgi ve açıklama bulunmaktadır. Bu kitapta aynı
şeyleri tekrar etmenin bir faydası yoktur.
İmanın bölümleri olan
şubelerden oluştuğunun delili Abdullah b. Dinar'ın naklettiği hadiste
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İman yetmiş küsur şubedir.
En üstünü Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir.."
buyurmasıdır. Burada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imanın
şubelerinden sadece bir bölümü zikretmiştir. Bu bölümlerden her biri de
muhataplar için her durumda farzdır. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) burada kendisinin Allah Resulü olduğuna dair şehadeti, meleklere,
kitaplara, peygamberlere, cennet ile cehenneme imanı ve benzeri şeyleri
zikretmemiştir. Bunlar da zikredilen şubenin bölümlerindendir. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) "En üstünü Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet
etmektir" buyurarak imanın şubelerinden birinin sadece bir bölünü
zikretmekle yetinmiştir. Bu da bize zikredilmeyen diğer bölümlerin bu şubeden
olduğunu ve hepsinin de imandan olduğunu göstermektedir.
Ardından Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), "En aşağısı ise yoldan eziyet verecek
şeyleri gidermektir" buyurarak yine imanın şubelerinden bir şubenin,
muhataplar için her durumda nafile olan bölümlerinden birini zikretmiştir. Bu
da bize bu şubenin diğer bölümleri ile hadiste en üstün ve en aşağısı olarak
zikredilen her iki şubenin diğer bölümlerinin imandan olduğunu göstermektedir.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Haya da imanın bir şubesidir" sözüne
gelince, sebebinden dolayı kinaye ile kullanılan bir sözdür. Zira haya, insanın
doğasında bulunan bir şeydir. Ancak kimilerinde fazla, kimilerinde de az
bulunmaktadır. Bu da imanın artıp eksilebileceğine bir delildir. Çünkü insanlar
konusunda aynı seviyede değildirler. Haya konusunda eşit seviyede olmaları
mümkün olmadığı için hayası daha fazla olanın imanının daha fazla, hayası daha
az olanın da imanı daha az olacaktır. Haya, kişiyi Yüce Allah'ın yasakladığı
şeylerden uzak tutan şeydir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın
yasakladığı şeyleri terk etmeye haya diyerek böylesi bir tutumun imanın
şubelerinden biri olduğunu ifade etmiş gibidir.
Bütün Şubeleriyle
Birlikte islam ile imanın Vasfı
168- Yahya b. Ya'mer
anlatıyor: Humeyd b. Abdirrahman el-Himyeri ile hac veya umre için yola çıktık.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabesinden biriyle de
karşılaşırsak, bunların kader konusunda dediklerini sorarız diye de düşündük.
Abdullah b. Ömer ile karşılaştık. Arkadaşımın, sözü bana bırakacağına kanaat
getirince dedim ki: "Ey Ebu Abdirrahman! Bizim oralarda birileri çıktı,
bunlar Kuran'ı okuyor ve ilmin peşine düşüp öğreniyorlar. Ancak kader diye bir
şeyin olmadığını ve her şeyin cebri (zorunlulukla) olduğunu iddia
ediyorlar." Bunun üzerine dedi ki: "Eğer onlara rastlarsan onlardan
berı (uzak) olduğumu, onların da benden beri olduğunu söyle. Yüce Allah hakkı
üzerine yemin olsun ki, içlerinden birinin Uhud dağı kadar altını olsa ve
hepsini infak etse, kadere iman etmedikten sonra onun bu infakı kabul
edilmez." Sonra ekledi: Babam Ömer b. el-Hattab bana şöyle anlattı:
Bir gün Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyorduk, tanımadığımız, üzerinde
yolculuk izi görünmeyen bembeyaz elbiseli simsiyah sakallı bir (yabancı) adam
çıkageldi. Dizlerini Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizlerine
dayadı ve dedi ki: "Ey Muhammed! islam nedir?" Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "islam, Allah'tan başka ilah olmadığına
şahadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan'da oruç tutman ve haccı eda
etmendir."
Bunun üzerine adam:
"Doğru söyledin" dedi. Bizler, hem sormasına, hem de tasdik etmesine
şaşırdık. Adam tekrar sordu: "iman nedir?" Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "iman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye (getirdiği) iyilikle beraber kadere
iman etmendir." Adam: "Ey Muhammed! Kötüsü, tatlısı ve acısıyla
da" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru
söyledin" dedi. Bizler, hem sormasına, hem de tasdik etmesine şaşırdık.
Adam tekrar sordu: "ihsan nedir?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "ihsan, Allah'ı görüyormuşçasına ona ibadet
etmendir. Zira sen onu göremesen de o seni görür." Adam: "Bana
kıyamet gününden haber ver" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Bu konuda kendisine sorulan, sorandan daha bilgili
değildir." Adam: "O zaman alametleri nedir?" deyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cariye kendi efendisini
doğurduğu zaman, yalın ayak ve çıplak çobanların yüksek binalar yaptıklarını
gördüğün zaman." Sonra adam gerisin geri dönüp gitti.
Üç gün sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle sordu: "Ey Ömer! Bana soru soran
kimdi biliyor musun?" Ben: "Hayır" dediğimde ise şöyle buyurdu:
''O Cebrail'di ve size dininizi öğretmeye gelmişti."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2903
"Müslim"); Şuayb: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed
1/52; Müslim 8; Ebu Davud 4695; Tirmizi 2610; Nesai 8/97; İbn Mace 63.
Hadiste Derinliği
Olmayanlara imanın Sadece Dil ile ikrar Olduğu ve Amel Olmadan da Olabileceği
izlenimi Veren Haber
169- Ebu Zer der ki: Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "La ilahe illallah diyen, Cennete
girer" buyurdu. Ona: "Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?" diye
sorduğumda: "Zina etse de, hırsızlık yapsa da" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 826 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: İsnadı sahih Ahmed 5/152; Buhari 3222; Müslim 94; Tirmizi
2644; Bak hadis no: 170, 195, 213.
Bu Hadisin Henüz
Hükümlerin inmesinden Önce Mekke'de islam'ın Başlangıcında Yaşandığını iddia
Eden imamlarımızdan Birinin Kavlini çürüten Haber
170- Zeyd b. Vehb der
ki: Ebu Zer'i Rebeze'de işittiğime tanıklık ederim ki şöyle anlattı: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Medine'nin kara taşlığında
yürüyorken karşımıza Uhud (dağı) çıkınca: "Ey Ebu Zer! Uhud dağı benim
için altın olsaydı, yanımda borçlu olduğum kişiye ödemek için kaIdıracağım bir
dinarın dahi kalmış olması beni sevindirmezdi" buyurdu ve yürümeye devam
etti. Ben de onunla birlikte yürüdüm. Bana: "Ey Ebu Zer!" deyince ben
de: "Buyur, ey Allah'ın Resulü! (Allah) sana mutluluk üstüne mutluluklar
versin" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Malları çok
olanlar kıyamet gününde sevapları az olanlardır" buyurdu. Sonra Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Zer! Ben senin yanına
geri gelinceye kadar olduğun yerden ayrılma!" buyurdu.
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözden kayboluncaya kadar gitti. Derken bir ses
işittim. (Kendi kendime): "Gideyim mi?" diye düşündüm. Sonra
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (bana; "Ben gelinceye kadar
buradan ayrılma" şeklindeki) sözünü hatırladım. O gelinceye kadar yerimde
bekledim, (geldiğinde O'na): "Ey Allah'ın Resulü! Doğrusu ben, bir ses
işittim. Senin yanına doğru gelmeyi istedim. Sonra senin bana söylediğin sözü
hatırladım" dedim. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O, Cebrail idi! Bana gelip ümmetimden her kim Allah'a hiçbir şeyi şirk
koşmadan ölürse cennete gireceğini bana bildirdi" buyurdu. Bunun üzerine
ben: "Ey Allah'ın Resulü! (Mümin kul) zina etse de, hırsızlık yapsa da
me" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Evet,)
zina etse de, hırsızlık yapsa da (Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadığı müddetçe
kişi cennete girecektir)" buyurdu.
170/a- Aynı hadis Ebu'd-
Derda'nın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aktarmasıyla da rivayet
olunmuştur,
[Tahric:] Buhari 6268.
Alimlerden Birine
imanın, Allah'ın Vahdaniyetini ikrardan ibaret Olduğu, itaatlerin imanın
Şubelerinden Olmadığı izlenimi Veren Haber
171- Ebu Malik, babasından
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Her kim Allah'ın bir ve tek olduğunu kabul edip, ondan başka
tapılan şeyleri inkar ederse kanının dökülmesi haram olur. Hesabı da Allah'a
aittir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 428 ''Müslim'');
Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/395; Müslim 23/38.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: