Sahih İbn Hibban |
Mİ’RAC |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
ذكر الإخبار
عن رؤية
المصطفى صلى
الله عليه وسلم
ربه جل وعلا
Mustafa (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in Rabbini Gördüğü Hakkında
[ 57 ]
أخبرنا أحمد
بن عمرو
المعدل بواسط
حدثنا أحمد بن
سنان القطان
حدثنا يزيد بن
هارون أنبأنا
محمد بن عمرو
عن أبي سلمة
عن بن عباس
قال قد رأى
محمد صلى الله
عليه وسلم ربه
قال أبو حاتم معنى
قول بن عباس
قد رأى محمد
صلى الله عليه
وسلم ربه أراد
به بقلبه في
الموضع الذي
لم يصعده أحد
من البشر
ارتفاعا في
الشرف
57- Abdullah b. Abbas
der ki: ''Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rabbini gördü.''
[Tahric:] Elbani: Hadis sahihtir (Zilal 434-437); Şuayb: İsnadı
hasendir. Tirmizi 3280.
Ebu Hatim der ki: İbn
Abbaş, "Muhammed Rabbini gördü" sözüyle şeref olarak hiçbir beşerin
yükselemeyeceği bir yerde kalbi ile O'nu gördüğü anlamına gelmektedir.
ذكر الخبر
الدال على صحة
ما ذكرناه
Zikrettiğimizin
Doğruluğuna Delalet Eden Haber
[ 58 ]
أخبرنا أبو
يعلى حدثنا
عبيد الله بن
عمر القواريري
حدثنا معاذ بن
هشام عن أبيه
عن قتادة عن
عبد الله بن
شقيق العقيلي
قال قلت لأبي
ذر لو رأيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لسألته عن كل
شيء فقال عن
أي شيء كنت
تسأله قال كنت
أسأله هل رأيت
ربك فقال
سألته فقال
رأيت نورا قال
أبو حاتم
معناه أنه لم
ير ربه ولكن
رأى نورا
علويا من الأنوار
المخلوقة
58- Abdullah b. Şakık
dedi ki: Ebu Zer'e: "Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görseydim
ona her şeyi sorardım" dedim. Ebu Zer: "Ona neyi sorardın?"
dedi. Bunun üzerine "Rabbini gördün mü?" diye sorardım" deyince
Ebu Zer: "Ben sordum, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Bir
nur gördüm’‘ buyurdu."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilal 192/441 "Müslim"); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih. Müslim 178/292; Tirmizi 3282.
Ebu Hatim der ki: Bunun
anlamı, O Rabbini görmedi, ancak yaratılmış nurlardan yüce bir nur gördü
demektir.
ذكر خبر أوهم من
لم يحكم صناعة
العلم أنه
مضاد للخبر
الذي ذكرناه
İlimde Derinliği
Olmayana, Zikrettiğimiz Önceki Habere Zıt Olduğu izlenimi Veren Haber
[ 59 ]
أخبرنا محمد
بن صالح بن
ذريح بعكبرا
حدثنا مسروق
بن المرزبان
حدثنا بن أبي
زائدة حدثنا إسرائيل
عن أبي إسحاق
عن عبد الرحمن
بن يزيد عن بن
مسعود في قوله
تعالى ما كذب
الفؤاد ما رأى
قال رأى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
جبريل في حلة
من ياقوت قد
ملأ ما بين
السماء
والأرض قال
أبو حاتم قد
أمر الله
تعالى جبريل
ليلة الإسراء
أن يعلم محمدا
صلى الله عليه
وسلم ما يجب
أن يعلمه كما
قال علمه شديد
القوى ذو مرة
فاستوى وهو
بالأفق الأعلى
يريد به جبريل
ثم دنا فتدلى
يريد به جبريل
فكان قاب
قوسين أو أدنى
يريد به جبريل
فأوحى إلى
عبده ما أوحى
بجبريل ما كذب
الفؤاد ما رأى
يريد به ربه
بقلبه في ذلك
الموضع الشريف
ورأى جبريل في
حلة من ياقوت
قد ملأ ما بين
السماء
والأرض على ما
في خبر بن
مسعود الذي
ذكرناه
59- ibn Mes'ud,
"Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı'' (Necm 11) ayetini açıklarken
şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Cibril'i gördüğü
zaman onun üzerinde yakut kaftandan bir elbise vardı. O, yeryüzü ve gökyüzü
arasını doldurmuştu."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilal 1/191 "Müslim"); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 1/394, 1/418; Buhari 4856; Müslim 174/281; Tirmizi 3283.
Ebu Hatim der ki:
"Çünkü onu güçlü kuvvetli ve üstün yaradılışlı biri öğretti.
Sonra en yüksek ufukta
iken asıl şekliyle doğruldu" (Necm 5-7) buyruğunda olduğu gibi Yüce Allah,
Cibril'e İsra gecesi Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğretilmesi
gerekenleri öğretmesini emretti. Ayetteki güçlü kuvvetli ve üstün yaradılışlı
kişi ile Cibril kastedilmektedir. "Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha
da yakın oldu." (Necm 8) Burada da Cibril kastedilmektedir.
"(Peygambere olan mesafesi) iki yayaralığı kadar yahut daha az oldu."
(Necm 9) Burada da Cibril kastedilmektedir. "Böylece Allah kuluna vahy
edeceğini vahyetti." (Necm 10) Burada da Cibril kastedilmektedir.
"Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı."(Necm 11) Burada Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalbi kastedilmektedir. Daha önce İbn
Mes'ud'un haberinde zikrettiğimiz gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Cibril'i gördüğü zaman onun üzerinde yakut kaftandan bir elbise vardı.
O, yeryüzü ve gökyüzü arasını doldurmuştu.
ذكر تعداد
عائشة قول بن
عباس الذي
ذكرناه من
أعظم الفرية
Hz. Aişe'nin, ibn
Abbas'ın Söylediklerini En Büyük iftira Olarak Nitelendirmesi
[ 60 ]
أخبرنا محمد
بن عبد الله
بن محمد بن
مخلد حدثنا
أبو الربيع
حدثنا بن وهب
أخبرني عمرو
بن الحارث عن
عبد ربه بن
سعيد أن داود
بن أبي هند حدثه
عن عامر
الشعبي عن
مسروق بن
الأجدع أنه
سمع عائشة
تقول أعظم
الفرية على الله
من قال إن
محمدا صلى
الله عليه
وسلم رأى ربه
وإن محمدا صلى
الله عليه
وسلم كتم شيئا
من الوحي وإن
محمدا صلى
الله عليه
وسلم يعلم ما
في غد قيل يا
أم المؤمنين
وما رآه قالت
لا إنما ذلك
جبريل رآه
مرتين في
صورته مرة ملأ
الأفق ومرة
سادا أفق
السماء قال
أبو حاتم قد
يتوهم من لم
يحكم صناعة
الحديث أن
هذين الخبرين
متضادان
وليسا كذلك إذ
الله جل وعلا
فضل رسوله صلى
الله عليه
وسلم على غيره
من الأنبياء حتى
كان جبريل من
ربه أدنى من
قاب قوسين
ومحمد صلى
الله عليه
وسلم يعلمه
جبريل حينئذ
فرآه صلى الله
عليه وسلم
بقلبه كما شاء
وخبر عائشة
وتأويلها أنه
لا يدركه تريد
به في النوم
ولا في اليقظة
وقوله لا
تدركه
الأبصار فإنما
معناه لا
تدركه
الأبصار يرى
في القيامة
ولا تدركه
الأبصار إذا
رأته لأن
الإدراك هو
الإحاطة
والرؤية هي
النظر والله
يرى ولا يدرك
كنهه لأن
الإدراك يقع
على
المخلوقين
والنظر يكون
من العبد ربه
وخبر عائشة
أنه لا تدركه
الأبصار
فإنما معناه
لا تدركه
الأبصار في
الدنيا وفي
الآخرة إلا من
يتفضل عليه من
عباده بأن يجعل
أهلا لذلك
واسم الدنيا
قد يقع على
الأرضين
والسماوات
وما بينهما
لأن هذه
الأشياء بدايات
خلقها الله جل
وعلا لتكتسب
فيها الطاعات
للآخرة التي
بعد هذه
البداية
فالنبي صلى الله
عليه وسلم رأى
ربه في الموضع
الذي لا يطلق
عليه اسم
الدنيا لأنه
كان منه أدنى
من قاب قوسين
حتى يكون خبر
عائشة أنه لم
يره صلى الله
عليه وسلم في
الدنيا من غير
أن يكون بين
الخبرين تضاد
أو تهاتر
60- Mesruk'un
bildirdiğine göre Hz. Aişe: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Rabbini gördüğünü, Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiyden bir şey
sakladığını ve Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yarın ne olacağını
bildiğini söyleyen, Allah'a karşı en büyük iftirayı atmıştır" dedi. Ona:
"Ey müminlerin annesi! Peki o, ne gördü?" diye sorduklarında şu
karşılığı verdi: "Hayır (o, Rabbini görmedi) Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sadece Cibril'i bir keresinde ufku doldurmuş, bir keresinde de sema
ufkunu kaplamış olduğu halde gerçek görünüm ve yaradılışında iki kez
görmüştür."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilal) ''Buhari ve Müslim''; Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 6/49, 6/50; Buhari 4612; Müslim 177/287; Tirmizi 3068.
Ebu Hatim der ki: İlimde
yetkin olmayan kimse bu iki haberin birbirine zıt olduğunu düşünebilir. Ancak
gerçek böyle değildir. Zira Yüce Allah, Resülünü diğer peygamberlerden üstün
kılmıştır. Cibril, Rabbine iki yayaralığı bir mesafeden daha yakın idi ve Muhammed'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğretilmesi gekenleri öğretiyordu. Bu sırada da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nu kalbi ile (Allah'ın) dilediği
şekilde gördü.
Hz. Aişe'nin O'nu idrak
edemez yönündeki tevilinde kişinin uyanık olması hali değil de uyku halinde
olması kastedilmiştir. Yüce Allah'ın: "Gözler O'nu idrak edemez"
(En'am 103) buyruğunun manasına gelince; Allah kıyamet gününde görülür ve
gözler O'nu gördüğü zaman idrak edemez. Zira idrak demek kuşatmak demektir.
Görmek ise bakmak demektir. Allah gözle görülür, fakat künhü idrak edilemez.
İdrak mahlukat üzerine vuku bulur. Bakmak ise kulun Rabbine bakıp O'nu görmesi
(ve künhünü idrak edememesi)dir.
Hz. Aişe'nin gözlerin O'nu
idrak edemeyeceği yönündeki tevili gözlerin onu ne dünyada, ne de ahirette
idrak edemeyeceği manasındadır. Ancak Allah'ın kulları arasından üstün ve bu
şeye ehil kıldığı kimseler bunun dışındadır.
Yeryüzü, gökyüzü ve
ikisi arasındaki şeylere dünya denilmektedir. Zira bu şeyler, üzerlerinde
ahiret için itaatin işlenmesi açısından Allah'ın başlangıç olarak yarattığı
şeylerdir. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Rabbini kendisine dünya
denilmeyen bir yerde görmüştür. Çünkü Rabbine iki yayaralığı bir mesafeden daha
yakın idi. Bu şekilde de Hz. Aişe'nin, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Allah'ı dünyada görmediği yönündeki haberi bu iki habere zıt olmaz.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Hadis ......
(İlminin Tahsili ve Nakli)