ADABU
TALİBİ’L-HADİS - ADABU’T-TALİB
Hadis Usûlü
kaynaklarında âdâbu tâlibi'l-hadîs şeklinde de geçer. Her ikisinin manası
aynıdır ve hadis talebine yeni başlayan talebenin taşıması gereken hasletlerle
hadis rivayetinde dikkat etmesi gereken hususlara denir.
Kendisine müracaat eden
talebelerine hadis rivayet eden muhaddisin adabı gibi, hadis meclisine yeni
devam ederek hadis işitmeye başlayan talibin de riayet etmesi gerekli görülen
birtakım adabı vardır. Rivayet disiplininin gereği olan adabın en önemli
noktaları şunlardır:
1) Hadis talibinin
niyeti halisane olmalı; hadisi sırf Allah rızasını gözeterek Resulünün
hadislerini öğrenmek, sonra da başkalarına öğretmek gayesiyle taleb etmelidir. Hadis vasıtasıyla herhangi bir dünya
menfaati elde etmeyi düşünmemelidir. Bu konuda Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:
“Allah rızası umulan
ilimlerden birini öğrenen, onu sırf dünyalık elde etmek için öğrenirse Kıyamet
günü Cennet kokusu duyamaz.”
Aynı konuda Hammâd b. Seleme “Allah rızasını kazanmaktan başka bir
maksatla hadis öğrenmeye kalkan aldanır” demiştir.
Süfyanu's-Servî de şunları söylemiştir:
“Allah rızasını umanlar için hadis talebinden daha üstün amel bilmiyorum.”
2) Hadîs
talibi güzel ahlaklı olmalıdır. Ebu Âsim en-Nebil, bu konuda “Hadîs
talep eden kimse din işlerinin en yücesinin peşinde demektir. Bunun için de
halk arasında ahlakıyla seçilmelidir” demiştir.
3) Hadis tahammülü için
elinden gelen gayreti göstermeli, bu uğurda karşılaştığı güçlüklere ve
imkânsızlıklara göğüs germelidir. Bu konuda da Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), “Sana gerçekten fayda sağlayacak şeyler
üzerinde ısrarla dur. Allah'tan yardım dile. Sakın acze düşme” buyurmuştur.
Yahya b. Ebî Kesîr de şöyle demiştir:
“Vücud
rahatıyla ilim elde edilemez.” İmam Şafiî ise “Bu ilmi kendini alim görerek yeterli saymakla arayanlar başarılı olamazlar.
Buna karşılık kendisini yetersiz görenler, geçim sıkıntısı çekerek ve ilme
hizmet ederek elde etmek isteyenler bu ilimde başarılı olurlar” demiştir.
4) Hadîs
talebine kendi ülkesinin isnad, ilim, şöhret, dinî
inanç itibariyle en değerli şeyhlerinden başlamalı, önce onların teferrüd ettikleri hadisleri rivayet etmelidir. Onların âlî hadislerini ve diğer rivayetlerini işittikten sonradır
ki, hadis talebi için başka ülkelere gitmelidir. Bütün meşhur muhaddislerin
takip ettikleri yol budur.
5) Hadis tahammülünde
işin kolayına kaçmamalı, rivayet şartlarına riayet etmelidir.
6) İşittiği hadislerle
amel etmeyi prensip haline getirmelidir. Bu husus, öğrenilen hadisin zekâtı
sayılmıştır. Ayrıca hadis ezberlemede en kolay ve sağlam bir yöntem kabul
edilmiştir. Vekî, “Bir hadisi hıfz etmek istersen
onunla amel et” demiştir.
Bilinen bir gerçektir ki
uygulama en iyi öğrenim şeklidir. Görerek veya nazarî olarak öğrenilen şeylere nisbetle tatbik edilerek öğrenilen şeylerin unutulmadığı da
ayrı bir gerçektir. Bu itibarla hadislerin öğrenilmesi için tatbik edilmesinin,
hadis talibinin âdabından oluşu bir yana pratik
hayatta da önemli faydalar sağlayacağına şüphe yoktur.
7) Tâlib
şeyhine ve kısa bir süre de olsa kendisinden hadis rivayet ettiği muhaddise
saygılı olmalıdır. Ayrıca şeyhine güven duymalıdır. Güzel ahlakın iyi bir görüntüsü
olan hocaya saygı, aslında ilme saygıdır. Bütün ilimlerde ilmi öğretene
gösterilecek saygının ilimden tam manasıyla istifadeye yol açacağı
söylenmiştir.
8) Yaşlılık, utanmak
veya gurur yüzünden kendisinden daha küçüklerden ilim almaktan çekinmemelidir. Vekî' bir muhaddisin kendisinden büyüklerden, kendi
akranlarından ve kendisinden küçüklerden hadis almadıkça mükemmel bir muhaddis
olamayacağını söylemiştir. Buhari de gerek yaşça,
gerekse hadis ilmindeki yeri itibariyle kendisinden küçüklerden de rivayet
etmeyen muhaddisin ilimle ilerleme kaydedemeyeceği görüşündedir, ayrıca Mücahid “Utanan da kibirlenen de ilim öğrenemez” demiştir.
Hz. Ömer ise “yüzü yumuşak olanın ilmi çok olur” diyerek soru sormaktan
kaçınmamayı öğütlemiştir. Hz. Aişe de ilim yolunda
utanılmamasını, edebi dahilinde her şeyin
sorulabileceğini, Hz. Peygamber'e kadınların özel halleriyle ilgili bazı
sorulan çekinmeden soran Ensâr kadınlarını överken
söylediği şu sözleriyle belirtmiştir: “Ensâr
kadınları ne mübarek kadınlarmış. Hayaları dinlerini
öğrenmelerine engel olmadı!”
9) Hadis talibi işittiği
hadislerin zayıf olup olmadığını, her birinin manasını, irabını, ricalinin, müşkil taraflarını ve garib
lafızlarının anlamını iyice öğrenmelidir.
10) Meşhur hadis
kitaplarının rivayetini tamamlamalıdır. el-Kutubu's-Sitte, Sahih İbn Huzeyme, Sahih İbn Hibbân, Dârimi'nin Süneni, el-Beyhaki’nin es-Sunenu'l-Kubrâsı Ahmed b. Hanbel'in Musnedi, el-Muvatta’, ahkam hadislerine ayrılmış İbn
Cureyc, İbn Ebî Arûbe, Sa'îd
b. Mansûr, Abdurrezzâk, İbn
Ebî Şeybe'nin Musannefleri, hadis talebesinin rivayet etmesi istenen
kitaplar olarak gösterilir ve bu eserleri rivayet etmeyenin muhaddis
sayılamayacağı söylenir. Hadis talebesi bundan sonra İlel,
Tarih, Cerh ve Ta'dil, Garîbu'l-Hadîs konularındaki belli başlı eserleri öğrenmelidir.
11) Rivayet ettiği
hadisleri devamlı bir şekilde müzakere etmelidir.
12) Tahsilini
tamamladıktan sonra ehil ise rivayetle ve tasnifle meşgul olmalıdır.
Tasniften maksat,
hadislerin rivayetine, neşrine, iyice anlaşılmasına yarayacak kalıcı eserler
vermektir.
Hadis talibi, zamanı
geldiğinde kitap tasnif etmeye başlarsa kitabını aceleye getirmemeli, kontrol
etmeden neşretmemelidir. Bilmediği hadis ilimlerinde kalem oynatmaktan
çekinmelidir. Yazdığı kitabında açık ifadeler, hadisciler
arasında bilinen terim ve tabirler kullanmaya özen göstermelidir. Bunların
dışında tabirler kullanması doğru bulunmamıştır.