İlelü’l-Hadİs
Sözlükte: Hadislerin illetleri (kusurları) anlamına gelir.
Hadis İlminde: Hadislerde bulunan herkesin anlayamayacağı dışarıdan fark
edilmeyen illet denilen konu edinen inceleyen ilimdir.
İllet maddesinde
bahsedildiği gibi dışardan bakılınca herhangi bir kusuru olmayan Hadis'in,
kusuru gerçekte isnadında olabildiği gibi metninde de olabilir. Her iki halde
de dışarıdan farkedilmez. Böyle Hadis'in illetlerini farketmek kadar ortaya
çıkarmakta zor bir iştir.
İbn-i Hacer el-Eskalani:
''İllet Hadis ilimlerinin en karışık ve en ince kısımlarından biridir. Bunu
ancak ALLAH Sübhane ve Teala'nın; geniş bir anlayış, güçlü bir hafıza,
Ravilerin dereceleri hakkında tam bir bilgi isnad ve metinler hakkında kuvvetli
meleke bahşettiği kimseler anlayabilir.''
diyerek, bu zorluğa işaret etmiştir.
Ne kadar zor olsada
Hadis illetini öğrenmek erbabına zevkli gelir. Nitekim Abdurrahman bin Mehdi:
''Bir Hadis'in illetini öğrenmek bende olmayan yirmi Hadis'i yazmaktan daha
ziyade hoşuma gider'' demiştir.
Hadis illetini ortaya
çıkarmak ta erbabına kolay gelir. Bunun için Hadis te en az hafızlık derecesine
yükselmiş, keskin zeka ve ihate kabiliyetine sahip
Mutkin bir muhaddis,
illetini tespit etmek istediği Hadis'in tüm tarikleri ortaya çıkmadan illeti
ortaya çıkmayacağından kendisine ulaşan tüm tarikleri bir araya getirir
Ravilerini gözden geçirir; adalet, zabt, hıfz ve itkan durumlarını inceler
isnadları ele alır, bu araştırma sonucunda Ravinin Hadis'i rivayette tereddüt
edip etmediği kendisinden daha kuvvetli Raviler'e muhalefetinin olup olmadığını
tespit eder. Ravinin fehmini Mürsel yada Munkati rivayetleri muttasıl
göstermesi yada Hadisleri birbirine karıştırması gibi bir kusuru varsa açığa
çıkarır. Bu aşamadan sonra bir illet varsa Hadis'e illetlidir hükmü verilir.
Abdurrahman bin Mehdi:
''Hadis ilmini bilmek bir ilhamdır Hadis illetlerini iyi bilen birine falan
sözü neye göre söylüyorsun diyecek olursan, seni ikna edecek delil bulamaz.
Çünkü o nice Muhaddislerin vakıf olmadığı illet'e vakıf olmuştur'' demişri.
İkinci Hicri asr'ın bu
meşhur Muhaddis'i ile birisi arasında geçen şu konuşma da Hadis ilmiyle fazlaca
meşgul olmanın Hadis illetleri konusunda tecrübe kazandıracağına dairdir:
Biri sorar:
- Sen şu Hadis sahihtir, bu Hadis sabit
değildir diyip duruyorsun, bunları neye
göre söylüyorsun, der.
-
Paralarını muayene için sarrafa götürsen oda: Şu para iyidir bu para
değildir
dese, bunu neye
dayanarak söylüyorsun mu dersin yoksa dediğine itirazsız inanırmısın.
- Dediğine inanırım, der adam.
İşte bu da böyledir.
Sarrafta parayla fazla ilgilenmenin verdiği bir ustalık olduğu gibi Hadis Alimi
de erbabı ile uzun süre oturup görüşmüş, tartışmış ve Hadis ilminde büyük bir
tecrübe ve derin bir bilgiye sahip olmuştur.
Benzeri bir olayda re'y
de geçmiştir. Ebu Zurrati er-Razi'nin Hadis meclisinde Muhammed bin Salih
isimli biri kendisine:
- Falan Hadis'in falan Hadis'in gizli illeti
var der durursunuz, deliliniz nedir, diye
sorar. Ebu Zurra:
-
Delilimiz şudur, sen
bana illetli Hadis'i sorarsın, ben de sana illetini söylerim
sonra Muhammed bin
Müslim'e gider bana sorduğunu söylemeden bana sorduğunu ona da sorarsın, oda
sana diyeceğini der. Daha sonra Ebu Hatim'e gidersin oda sana Hadis'in illetini
söyler. Nihayet o Hadis hakkında her üçümüzün söylediklerini karşılaştırırsın.
Eğer aralarında ihtilaf bulursan anlaki her birimiz keyfince birşeyler
söylemiş, eğer de sözlerimizde birlik bulursan bil ki bu ilmin bir hakikati
vardır.
Muhammed bin Salih söyleneni yapar ve üçünün
söylediklerinin de aynı olduğunu görür ve:''Bu ilmin ilham olduğuna bende
şahadet ederim,'' der.