TAKVA :
Sözlük bakımından
“sakınmak, korunmak” manasına isimdir. İslamî terim olarak Allah'a taat üzere
olup azabından korunmak manasına kullanılmış, kısaca Allah korkusu manasıyle
yerleşmiştir.
Hadis ilimlerinde takva,
ravinin adaletli sayıl abilmesi için gerekli melekelerden biri olarak
görülmüştür. Nitekim İbn Hacer'e göre adalet sahibi raviden maksat takva ve
mürüvvete sarılacak melekeye sahip olandır. Takvadan murat ise şirk, fısk,
bid'at gibi fena amellerden sakınmaktır.
Aliyyu'l-Kâri'ye göre
takvanın birkaç mertebesi vardır. En başta geleni şirkten korunmaktır. Allah'ın
emirlerini tutup men ettiği günah fiillerden sakınmak da takvadandır. Şüpheli
şeyleri ve merkruhları bırakmak, şehvete düşmemek, bütün hallerde gafleti
terketmek, İslâm Şeriatı nazarında kötü olan işleri bırakmak, bunların hepsi
takva gereğidir.
Heratlı Molla’nın
söylediklerine bakılırsa İslam Dini'nin haram kıldığı şeylerden hoş
karşılamadıklarına kadar bütün işler takvaya aykırıdır. Adalet, ancak bu
kötülüklerden uzak kalmakla gerçekleşebilir. Ravinin hadislerine güvenmek,
başta onun adaletli olmasını gerektirir. Buna göre ravinin hadislerine
güvenilebihnesi için önce takva melekesine sahip olması lazımdır. Yalancılık, sefahet,
İslâm'ın emirlerine aykırı davranışlar ve bid'at takva ile bağdaşmaz. Şu halde
takva sahibi olmayan ravi adaletli sayılmaz. Öyle olunca hadisleri kabul
görmez.