LAFZİ TEVATÜR –
MA’NEVİ TEVATÜR
TEVATÜR-Ü LAFZİ –
TEVATÜR-Ü MA’NEVİ
TEVATÜR:
Birbiri ardınca gelmek,
kesilmeksizin devam etmek manalarına gelen tevatür, yalan söylemeleri aklen
mümkün olmayan çok sayıda kalabalığın bir haberi birbiri ardınca haber vererek
nakletmekte birleşmelerine denir. Bu kalabalığın yalan üzerinde birleşmeleri
imkânsızdır. Tevatür yoluyla nakledilen habere ise mütevatir adı verilir.
Tevatür iki şekilde
olur. Bunlardan birincisi lafzen (veya lafzı) tevatürdür. Nakledilen haberin
lafzında hasıl olan tevatürdür. Mesela (Yavuz Sultan Selim İran Şahı Şah
İsmail’i Çaldıran'da bozguna uğrattı” haberi birbiri ardınca gelen çok sayıda
haberci tarafından aynı söylerle ve birbirine yakın, yahutta aynı manaya gelen
sözlerle nakledilir ve bu nakilde tevatür hasıl olursa buna lafzı tevatür
denir. İkincisi manevi tevatür olup haberlerin lafzında değil, manasında hasıl
olan tevatürdür. Mesela yine tevatür yoluyla nakledilen bir haberde “falanca
zenginin bir fakire bir seferde beş milyon lira yardım ettiği” söylense, bu
haberi nakledenler arasında beş milyonu bir seferde değil, üç taksitte verdi,
nakit değil, ev yapması için arsa olarak verdi, bu miktarda malzeme bağışladı
diyenler olsa, bağış olayı üzerinde birleşilmesine rağmen olayın naklinde
kullanılan lafızlarda değil de manasında tevatür husule gelir ve buna manevî
veya ma'nen tevatür tabir edilir.