MUSTAHREC -
MUSTAHRECAT
Kelime olarak çıkarmak
manasına istihracdan ism-i mef’uldür. Hadis ıstılahı olarak bir çeşit hadis kitabına
denir. Tarifi Şöyle yapılmıştır. Bir musannif, kendinden önce tasnif edilmiş
herhangi bir hadis kitabında bulunan hadisleri, şeyhinde veya daha yukarı
şeyhlerden biriyle buluştuğu, kitap sahibinin tarikından ayrı kendi isnadı ile
rivayet ederek meydana getirdiği hadis kitabına denir.
Söz gelişi bir hadis
alimi Buhâri'nin sahihini ele alarak içindeki bütün hadisleri onun isnadından
başka kendi isnadlarıyla rivayet eder ve bunları ayrı bir kitapta toplarsa bu
yeni kitaba mustahrec adı verilir. Mustahrecin çoğulu mustahrecât gelir. Bir
kitap üzerine mustahrec tasnif eden musannıfa mustahric denildiği de olur.
Mustahrec eserler aşağıda söz konusu edileceği gibi daha çok es-sahihân üzerine
tasnif edilmişlerdir. Ancak, onlara mahsus değildirler.
Mustahric, bazen kendi
mustahrecine esas olan önceki alimin kitabındaki hadislerden bir kısmını
vermez. Bu takdirde o hadisi razı olduğu isnadı ile rivayet etmemiş demektir.
Bazen de bir hadisi musannifin isnadı ile nakleder. O zaman da ikisinin
isnadlarmın bir olduğu anlaşılır.
İbn Hacer'in
belirttiğine göre mustahrecin şartı, musannifin uluv veya önemli ziyâde gibi
bir engel olmadıkça kendisini yakın bir şeyhe ulaştıracak senedi bırakıp daha
uzaktaki bir şeyhe ulaşmamasıdır.
Öte yandan
mustahreclerde lafız yönünden uygunluk şart değildir; çünkü mustahrec sahipleri
hadislerini kendi şeyhlerinden rivayet etmişlerdir. Bunun sonucu olarak
hadislerini istihraç ettikleri kitabın hadisleri ile kendi rivayet ettikleri
hadisler arasında gerek lafız gerekse mana yönünden azıcık farklılıklar meydana
gelebilir. Nitekim el-Beyhaki es-Sunenu'l-Kubra ve Ma'rifetu's-Suneni
Vel-Asâr'da, el-Beğavi, Şerhu's-Sunnede öyle yapmışlar ve bir hadis kendi
isnadlanyla naklettikten sonra “Revâhu'l-Buhâri ve Müslim (Bu hadisi Buhâri ve
Müslim rivayet etti) demişlerdir. Oysa kendi naklettikleri metin ile Buhâri ve
Müslim'deki metin arasında lafız ve mana yönünden farklar vardır. Buna göre bir
hadisi naklettikten sonra kendi rivayetleri ile sahihan rivayetleri arasında
fark olduğu halde, bunu Buhâri ve Müslim rivayet etmiştir” demelerinden maksat
kendi naklettikleri metnin aslının eş-Şeyhân tarafından rivayet edilmiş
olduğunu ifade etmektir. Şu halde mustahrec kitaplardan “Buhâri ve Müslim'de
böyledir” kaydıyla hadis nakletmek caiz olmaz. Ancak “ahrecâhu bi-lafzihi (Bu
hadisi Buhâri ve Müslim kendi kitaplarındaki lafzıyle rivayet etmişlerdir)
denilmesi bunun dışındadır.
Mustahreclerin hadis
rivayet esaslan yönünden çeşitli faydaları vardır. Bunlardan ilki uluvdur.
Şöyle ki meselâ es-Sahihân'dan birinde bulunan bir hadisi kendi isnadıyle
rivayet eden mustahric, yukanda nakledilen şarta göre o hadisi musannıftan daha
yakın tarikla nakletmektedir. Bu ise mustahricin isnadının âli olması demektir.
Söz gelişi mustahrec musannifi rivayet ettiği hadisi Buhâri tankıyla vermiş
olsaydı mustahrecde rivayet ettiği tanka nisbetle nüzul vaki olurdu. Meselâ,
Ebu Nu'aym, Buhâri ya da Müslim tariki ile Abdurrezzak'tan bir hadis rivayet
etse ona arada dört ravi ile ulaşabilirdi. Halbuki aynı hadisi et-Taberâni-ed-Deberi
tarikından rivayet ettiği takdirde Abdurrezzak'a iki ravi vasıtasıyla ulaşır.
Aynı şekilde Müslim tarikından et-Tayâlisi'nin Müsnedinden bir hadis rivayet
etse ona ancak dört ravi ile ulaşabilir ki ikisi kendisi ile Müslim
arasındadır. İkisi de Müslim ile şeyhidir. Oysa aynı hadisi İbn Fâris-Yunus b.
Hubeyb tarikıyla ondan rivayet etse ona iki ravi ile ulaşmış olur.
Mustahreclerin ikinci
faydası bazı hadislerde sahih ziyade görülmesidir. Bu ziyadeler de sahilidir;
çünkü es-Sahihân isnadi ile rivayet edilmişlerdir. Bununla birlikte İbn
Haceri'l-Askâlani'ye göre bu, mustahricin isnadı ile asıl musannif isnadının
birleştiği ravi ve ondan sonrası için geçerlidir. Mustahric ile o ravi arasında
bulunan kimseler ise tenkide tabidir; zira mustahricin maksadı daha çok
uluvdur. Uluv elde ettiği takdirde maksadı hasıl olmuş demektir. Bu sebeple çok
kere isnadda sıhhati dikkate almaz. Bununla birlikte şayet mustahric isnadı ile
asıl musannifin isnadının birleştiği raviden öncekilerle de isnad sahih olursa
veya mustahric rivayetinde makbul bir ziyade varsa sıhhat hasıl olur; aksi
halde mustahricin gayesi zaten sıhhat değildir.
Mustahreclerin bir başka
faydası, hadislerin manalarında çatışma söz konusu olduğu takdirde rivayet
tariklarının çoğalmasıyle kuvvet kazanmasıdır. Bu da şöyle olur. Mustahric,
sahih sahabinin hadisi rivayet ettiği şeyhi ile birlikte isnada bir veya birkaç
ravi katar. Bazan Ebu Avâne'nin yaptığı gibi hadisi istihraç ettikten sonra onu
sahabiye kadar ulaşan başka tanklarını sevkeder. Böylece o hadisin değişik
tarikları zikredilmiş olur. Hadis de rivayet tariklarının çoğalması ile kuvvet
kazanır. Bir hadisin tariklarının çoğalması ise ihtilâfu'l-hadis konusunda
önemli bir tercih sebebidir.
Mustahrecin bir diğer
faydası da sahih musannifinin önce mi sonra mı olduğunu açıklamadan ihtilata
maruız kalan bir raviden rivayet etmesi halinde görülür. Mustahric ya açıkça
veya ihtilata uğramış raviden ihtilattan önce rivayette bulunan biri tankından
rivayet et mek suretiyle açıklama yapmış olur.
Sahihte müdellis olan
bir raviden an'ane ile rivayet edilen bir hadisin mustahric tarafından semaa
delalet eden lafızlarla rivayet edilmeside mustahrecin faydalarındandır.
Mustehrecâtın bunlardan başka şu faydalan da vardır. Asıl eser sahibinin
“haddesenâ fulan “veya” haddesenâ racul” yahut haddesenâ fulan ve gayruhu,
haddesenâ gayru vahid” gibi ibham lafızlarıyla mubhem raviden rivayet etmesi
halinde mustahric mübhemin kim olduğunu tayin ederek hadisi mübhemlikten
kurtarır. Yine önceki musannifin kim olduğunu açıklayacak bir ifade kullanmadan
meselâ Muhammed isimli bir şeyhten rivayeti halinde sonraki mustahric onun kim
olduğunu açıklar. Nihayet sahihandan birinde bir yönden illetli olarak gelen
bir hadis mustahrecte illetten salim olarak rivayet edilmiş olur.
Yukarıda bir nebze
bahsedildiği gibi mustahrec eserler daha çok es-Sahihandan biri üzerine tasnif
edilmiştir. Buhari üzerine tertib edilen mustahreclerin en meşhurları, Ebu Bekr
Ahmed b. İbrahim el-İsmâili el-Curcâni, Ebu Ahmed Muhammed b. Ahmed İbni'l-Huseyn
el-Gitrifi, İbn Ebi Zuhl ismiyle meşhur Muhammed İbnu'l Abbas el-Herevi,
Ebu-bekr Ahmed b. Musa (İbn Merdeveyh)'in mustahrecleridir.
Müslim üzerine te'lif
edilen belli başlı mustahrecler ise şu muhaddislere aittir:
1. Ebubekr Muhammed b.
Muhammed el-İsferâ'ini
2. Ebu'l-Fadl Ahmed b.
Seleme el-Bezzâr.
3. Ebu Ca'fer Ahmed b.
Hemdân el-Hiri.
4. Ebu Avâne Ya'kub b.
İshak b. İbrahim el-İsferâini
5. Ebu İmrân Musa
İbnu-'l-Abbas el-Cuveyni
6. Ebu Muhammed el-Kâsım
b. Esbâğ el-Kurtubi.
7. Ebu Muhammed Ahmed b.
Muhammed el-Belâzuri
8. Ebu'l-Velid Hassan b.
Muhammed el-Kazvini
9. Ebu Nasr Muhammed b.
Muhammed b. Yusuf et-Tûsi.
10. Ebu Said Ahmed b.
Ebibekr el-Hiri
11. Ebu Hamid Ahmed b.
Muhammed el-Herevi
12. Ebubekr Muhammed b.
Abdillah el-Cevzaki
Buhâri ve Müslim'in
ikisi üzerine ayrı ayrı yapılan mustahrecler ise,
1. Ebu Abdillah Muhammed
b. Ya'kub (İbnu'l-Ahrem).
2. Ebu Ali el-Hasen b.
Muhammed el-Mâsercisi
3. Ebu Bekr Ahmed b.
Hamdan eş-Şirâzi
4. Ebubekr Ahmed b.
Muhammed el-Burkani
5. Ebubekr Ahmed b. Ali
(İbn Menceveyh) il'İsbehâni
6. Ebu Nu'aym Ahmed b.
Abdillah el-İsbehani
7. Abd b. Ahmed b.
Muhammed (Ebu Zerri'l-Herevi)
8. Ebu Muhammed el-Hasen
b. Muhammed (el-Hallâl)
9. Ebu Mes'ud Süleyman
b. İbrahim el-Melihi
Bunlardan başka Ebu
Abdillah Muhammed b. Abdilmelik el-Kurtubi; Ebu Muhammed Kâsıin b. Esbağ
el-Kurtubi ve Ebubekr Ahmed b. Ali (İbn Menceveyh) el-İsbehâni'nin Sünen Ebi
Dâvud; Ebu Ali el-Hasen b. Ali et-Tûsi ile İbn Menceveyh'in Sünen Tirmizi
üzerine mustahrecleri vardır. Ayrıca Ebu Nu'aym, İbn Huzeyme'nin
Kitabu't-Tevhidi üzerine bir mustahrec telif etmiştir. Ebu'l-Fadl el-Irâki ise
el-Hâkimu'n-Nisâbûri'nin el-Mustedreki üzerine bir mustahrec yazmaya başlamışsa
da tamamlayamadan vefat etmiştir.