Ana Sayfa

 

MUSNED

 

Musnedn “senede” kök fiilinden alınmış bir kelimedir. İfal babından ismi meful olup isnad edilmiş, dayandırılmış manasına gelir. Çoğulu mesâniddir.

 

Hadis Usulü alimleri musned kelimesini terim olarak iki manada kullanmışlardır. Bunlardan birincisi tarifinde az da olsa farklılıklar görülen bir hadis çeşididir.

 

el-Hâkimu'n-Nisâbûri'ye göre musned, nıuhaddisin yaşı dolayısıyle işittiği açık olan şeyhinden rivayeti, onun şeyhinden işitmesi, böylece isnadın meşhur bir sahabiye ondan da Nebi'e ulaşmasıdır.

 

el-Hâkim'in bu tarifine nazaran musned hadis, ilk ravisinden sonuna kadar senedi muttasıl ve aynı zamanda merfu olan hadistir. Bu durumda müsnedin tarifinde esas itibariyle ittisal edilen senette kopukluk olmaması ile isnadın Nebi'e kadar ulaşması gibi iki önemli husus söz konusu olmaktadır. Adı geçen Hadis Usulü aliminin verdiği şu misal incelendiği zaman bahse konu olan husus açıkça ortaya çıkar.

 

“...Abdullah b. Ka'b b. Mâlik'ten rivayet edilmiştir. O da babasından rivayet etmiştir. Babası Ka'b bir gün mescitte İbn Ebi Hadred'den alacağını istemiş. Derken seslerini yükseltmişler. Nebi (s.a.s) onların münakaşa ettiklerini işitince hücresinin perdesini açarak çıkmış ve (elile) yarı işareti yaparak,

 

“Ka'b alacağının bu kadarından vazgeç” demiştir. Ka'b bunun üzerine

 

“Olur” cevabını vermiş ve İbn Ebi Hadred borcunun yarısını ödemiştir.”

 

Görülüyor ki el-Hâkim'in musned anlayışına ittisal denilen senedde kesiklik olmaması ve isnadın Nebi'e kadar ulaşmış bulunması, bir başka deyişle hadisin merfu olması gibi iki esas söz konusudur. Nitekim bu hususu el-Hâkim, yukanda verilen hadisin izahını yaparken şöyle açıklamıştır. “Bu hadisi benim Ebu Amr Osman b. Ahmed es-Semmâk'tan işittiğim zahirdir. Onun da el-Hasen b. Mukrem'den işittiğine şüphe yoktur. el-Hasen'in Osman b. Umer'derr, Osman b. Umer'in ailesi fertlerinden olan Yunus b. Yezid'den işitmeleri olmuştur. Yunus'un ez-Zuhri ile ez-Zuhri'nin Ka'b b. Mâlik'in oğullarıyla, bunlarında babalarıyla olan irtibatları bilinmektedir. Ka'b ise Nebiin ashabındandır.

 

Bunlardan başka el-Hâkimu'n-Nisâbûri bir hadisin müsned olabilmesi için başka şartların da bulunması görüşündedir. Ona göre bu şartların bir kısmı müsnedin mevkuf olmaması; mursel, mu'dal, mudelles gibi isnadında atlama yapılarak rivayet edilmemesi; isnadında uhbirtu an fulânin, huddistu an fulânin, belağani an fulânin, refe'ahu fulânun, ezunnuhu merfu'an gibi senedin kopuksuz olmasında şüphe ve tereddüde yol açan tabirlerin kullanılmamış olması gibi önemli hususlardır. Eğer bir hadis bu şartları taşıyorsa musneddir. Bununla beraber bu şartlan taşıyan her hadis hakkında sahih hükmü verilemez.

 

el-Hatibu'l-Bağdâdi'ye göre ise musned, hadis ehli nazarında ilk ravisinden hadisin isnad edildiği kaynağına kadar isnadı muttasıl olan hadistir. Ona göre hadisciler musned tabirini daha çok Nebi (s.a.s)'e isnad edilerek nakledilen rivayetler için özel bir tabir olarak kullanırlar. İsnadın ittisali ise sonuna kadar ravilerden her birinin kendisinden önceki raviden açıklanmamış dahi olsa, işitmiş olmasıdır.

 

el-Hatib'in bu tarifinde sadece senedin muttasıl olması esas alınmıştır. Bunun yanısıra hadiscilerin musned ıstılahını özellikle Nebi'e isnad edilerek nakledilen hadisler için kullandıklarına işaret etmekle yetinilmiştir.

 

Musned hadisin bir üçüncü tarifi vardır ve İbn Abdilberr'e aittir. Bu tarifte musned, isnadı, ister Malik, Nâfi, İbn Ömer, Nebi (s.a.s) isnadı gibi muttasıl olsun; isterse Malik, ez-Zuhri, İbn Abbas, Nebi (s.a.s) isnadı gibi, ez-Zuhri İbn Abbas'ı işitmediğinden mun-katı olsun, Nebi (s.a.s)'e kadar ulaşan hadistir.

 

İbn Abdilberr'in tarifinde ise dikkat edilirse senedin muttasıl olması dikkate alınmamıştır. Buna göre de merfu olması halinde mursel, munkatı, mu'dal gibi isnadında kopukluk bulunan hadis çeşitleri de musned çerçevesi içinde alınmak icap eder. Bu ise imkânsızdır. Bütün bunlar göz önüne alınarak musnedin tarifinde el-Hâkim'in tarifi tercih edilmiştir.

 

İkinci olarak musned, ale'l-mesânid denilen değişik bir metodla tertip edilmiş hadis kitabına denir. Böyle kitaplarda sahabe harf sırasına veya başka bir tertibe göre sıralanarak her birinden müellifine ulaşan hadisler konularına bakılmaksızın bir araya getirilir. Bilhassa ikinci asrın sonlarına doğru görülmeye başlayan müsnedler içinde Ebu Davud et-Tayâlisi'nin, Esed b. Musa el-Umevi'nin, Ubeydullah b. Musa el-Absi'nin, Ebubekr Abdullah İbni'z-Zubeyr el-Humeydi'nin, Musedded b. Muserhedi'l-Basri'nin, Nu'aym b. Hammâd el-Huzâi'nin, Ebu Hayseme Zuheyr b. Harb en-Nesei'nin, Ebubekr b. Ebi Şeybe'nin, İshak b. Râhûye'nin, Osman b. Ebi Şeybe'nin, Ahmed b. Han-bel'in, Ahmed b. Meni'nin, Ebu Bekri'l-Bezzâr’ın ve el-Hasen b. Sufyân'ın müsnedleri anılmağa değer olan en önemlileridir.