MUSELSEL
Selsele dört harfli
basit fiilinden ismi meful olup, peşpeşe birbirini takip ederek, zincirleme
gelen nesne manasına gelir.
Hadis terimi olarak muselsel,
isnadını teşkil eden bütün ravilerin bir sözü veya hareketi, yahutta her
ikisini birden devam ettirerek rivayet ettikleri hadise denir.
Bir hadisin senedini
teşkil eden bütün raviler onun isnadında veya metninde bulunan bir sözü ya da
hareketi yahut ikisini birden tekrar etmek suretiyle rivayet ederler. Bir başka
deyişle muselsel, ravilerin rivayette sened ya da metnindeki sözü, fiili veya
ikisini birden tekrarlamaları sonucu meydana gelir. Buna göre muselsel, bazen
seneddeki bütün ravilerin aynı eda lafızlarını kullanmaları, bazen metninde
bulunan bir sözü veya hareketi tekrar etmeleriyle oluşur. Muselsel en çok bu
şekillerde rivayet sonucu ortaya çıkar.
İsnadında aynı sözü
tekrar etmek suretiyle muselsel olan hadise muselsel bi'l-kavl de denir.
Semi'tu ebu'l-huseyn b.
Aliy yekulu - Semi'tu al'a b. Salim yekulu - Semi'tu Eba Said yahya b. Hekim
yekulu - Semi'tu Abdirrahman b. Mehdi
yekulu - Semi'tu Süfyane's-Sevri yekulu
- Semi'tu...........
“... Ebu Hureyre şöyle
dedi: “Ateş değmiş et yemekten dolayı abdest almak gerekir.” 878
Bu hadis görüldüğü gibi
isnadında “semi'tu... yekûlu” lafızları tekrar edilerek rivayet edilmiştir,
Cebrail (a.s)'ın Nebi'ye
abdes almasını öğrettiğine dair bir hadis vardır. Bu hadiste Allah Resulü İbn
Mes'ud'a abdest alma şeklini öğretmek üzere ona:
“Kalk bana su dök de
sana Cebrail'in nasıl abdest aldığını göstereyim” demiştir.
Bu hadisi talebesine
rivayet eden ravilerin hepsi “kum fe subbe aleyye hatta urike vudu'e...”
lafızlarını tekrar etmişlerdir. Bu hadis şöyledir:
Tekrar edilen kısmının
manasını yukarıda verdiğimizden bu hadisin tercümesine gerek yoktur. Yalnız son
kısmının açıklanması yerinde olur. Burada hadisi rivayet eden sonuncu ravi Ebu
Ca'fer'e teselsül eden abdest alma şeklini sormuş o da “abdest organlarını üçer
kere yıkayarak” cevabını vermiştir.
Metindeki bir sözün
tekrar edilmesiyle muselsel olan hadise de Ebu Davud ve Nesei'nin rivayet
ettikleri şu hadis misaldir:
“Muaz, seni severim. Sen
her namazın sonunda şöyle de: “Allah’ım, Seni zikretmek, Sana şükretmek ve
güzelce ibadet edebilmek için bana yardım et.”
Bu hadisi rivayet
edenlerden her biri rivayet esnasında diğerine “seni severim” demiştir. Şu
hadis de bir sözün tekrar edilmesiyle muselsel olan hadise misaldir. Ancak
burada tekrarlanan söz sahabe sözüdür ve metni dışında tekrar edilmiştir.
“... Her kim bir gün,
bir gece içinde (müekked sünnet olan) oniki rekat namaz kılarsa, bunlara
karşılık Cennette kendisi için bir ev yapılır.” Ummu Habibe dedi ki:
“Nebi (s.a.s)'den
bunları duyduğumdan beri bu sünnetleri hiç terk etmedim.” Anbese:
“Bunu Ummu Habibe'den
işittiğimden beri, artık o namazları hiç terketmedim.” Amr b. Evs:
“Anbese'den bunu
işittiğimden beri o namazları hiç terk etmedim.” Nu’man b. Salim:
“Amr b. Evs'den
duyduğumdan bu yana ben de bu sünnetleri hiç bir vakit terk etmemişimdir.”
dediler,”
Muselsel hadislerin bir
kısmı da metnindeki bir sözle bir hareketi beraberce tekrarlamaktan meydana
gelir. Buna da şu hadis misal teşkil eder:
“Nebi (s.a.s) “Bir kul
kadere; kaderin acı ve tatlı tecellilerine iman etmedikçe imanın tadını
bulamaz” buyurdu. Bunu söylerken sakalını tutan Peygamberimiz “Ben dedi,
kadere; onun acı ve tatlı tecellilerine iman ettim”
Bu hadiste görüldüğü
gibi Nebi kadere imanın lüzumunu belirtmiş, kulların kadere, hayrın ve şerrin,
insanın başına gelen acı tatlı her halin kaderin birer tecellisi olduğuna iman
etmedikleri sürece imanın tadını bulamayacaklarını söylemiştir. Arkasından
sakalını tutarak “ben kadere, hayrına ve şerrine tatlı ve acı tecellilerine
iman ettim” buyurmuştur. Hadisi Nebi'den nakleden Enes b. Mâlik metni rivayet
ettikten sonra Nebi'in yaptığı gibi sakalını tutarak “kadere, hayrına ve
şerrine, tatlısına ve acısına iman ettim” demiştir. Sakal tutarak “kadere,
hayrına ve şerrine, tatlısına ve acısına iman ettim” demek daha sonra hadisi
rivayet eden her ravi tarafından tekrar edilmiştir. Böylece hadis hem bir söz,
hem bir hareket tekrar edilerek rivayet edilmiş olduğundan muselsel hadis
grubuna girmiştir. el-Hâkimu'n-Nisâbüri'nin şu rivayeti de bir hareketi tekrar
etmek suretiyle rivayet edilen müselsele parlak bir örnektir.
“(el-Hakimu'n-Nisâbûri
dedi ki) Ahmed b. el-Huseyni'l-Mukri elinin parmaklarını elimin parmaklarına
geçirerek şöyle dedi: Ebu Umer Abdul'aziz b. Umer b. Hasen b. Bekr b. eş-Şerûd
es-San'âni parmaklarımı parmaklarıyla tutarak
“babam dedi:
parmaklarını parmaklarıma geçirerek elimi tuttu ve babam parmaklarımı
parmaklarına geçirerek tuttu ve şöyle dedi”:
“Sufyan elimin
parmaklarını parmaklarına geçirerek tuttu ve şöyle dedi”;
“Eyyub b. Hâlid
el-Ensâri elimin parmaklarını kendi parmaklarına geçirdi ve şöyle dedi”:
“Abdullah b. Râfi
parmaklarımı kendi parmaklarına geçirdi ve Ebu Hureyre elimi tuttu ve “Nebi
(s.a.s) parmaklarımı parmaklarına geçirdi ve şöyle buyurdu dedi:
“Allah yeryüzünü
cumartesi, dağları pazar, ağaçları pazartesi, mekruhu salı, nuru çarşamba,
hayvanları perşembe, Adem'i cuma günü yarattı.”
Nebi bu hadisinde Allah'ın
cumartesi günü yeryüzünü, Pazar günü dağları, Pazartesi ağaçları, Salı mekruhu,
Çarşamba nuru, Perşembe hayvanları ve Cuma günü de Adem (a.s)’ı yarattığını
söylemiş, bunu söylerken Ebu Hureyre'nin elini, parmaklarını kendi parmaklarına
geçirmiş olduğu halde tutmuştur. Ebu Hureyre aynı işi tekrarlayarak hadisi
Abdullah b. Rafi'e, Abdullah b. Rafi Eyyûb b. Hâlid el-Ensâri'ye; Eyyûb b.
Hâlid; Safvân b. Suleym'e; Safvân b. Suleym İbrahim b. Ebi Yahya'ya; İbrahim b.
Ebi Yahya el-Hasen b. Bekr b. eş-Şerüd es-San'âniye; el Ha-sen b. Bekr oğlu
Ömer'e; Ömer oğlu Abdulaziz'e; Abdulaziz Ahmed İbni'l-Huseyni'l-Mukri'ye; Ahmed
ise el-Hâkimu'n-Nisâbûri'ye rivayet etmişlerdir. Bu suretle aynı fiil hadisi
rivayet eden bütün raviler tarafından tekrarlanmış, böylece teselsül hasıl
olmuştur. Dolayısiyle hadis müselsel hale gelmiştir.
Müselsel hadislerin
rivayeti esnasında tekrarlanan sözlerden biri de yemindir. Ravi isnadını
söylerken “ahberanâ fulanun vallahi” rivayetini yeminle pekiştirir. Bu yemini
isnadın başından sonuna kadar bütün raviler tekrar ederler.
Bütün bu sayılanların
dışında da müselsel çeşitleri vardır. Söz gelişi senedi teşkil eden bütün
ravilerin ismi Muhammed, hepsi Mekkeli veya Mısırlı, hepsi de fakih, hafız veya
şair olabilirler. Teselsül böyle de meydana gelebilir. Dolayısıyle bütün
ravileri aynı isimde yahut aynı şehirden, yahutta hafız, fakih, şair gibi aynı
mesleğe mensup kimseler olan isnadlarla rivayet edilen hadisler de müselsel
sayılırlar.
Bazı âlimlere göre
müselsel hadisler, ravileri cerh edilmediği sürece tedlis ve senedinde kopukluk
olmaktan kurtuldukları cihetle en sağlam hadisler sayılırlar. Bununla birlikte
teselsülün hadisin sahih sayılabümesi için delil teşkil edemeyeceği
unutulmamalıdır. Nitekim İbn Haceri'l-Askalâni teselsülü hadisin değil isnadın
sıfatı olarak kabul eder. 883Hadisin merfu olması gibi özellikler metnin
sıfatlarındandır; fakat sıhhat hem isnadın hem metnin sıfatı sayılır. Bu
itibarla bir hadisin sıhhati hakkında verilecek hüküm hem isnad, hem de metin
hakkında verilecek sahihlik hükmüne dayanır.
Yine İbn
Haceri'l-Askâlâni'ye göre hafız olan ravilerin isnadda aynı sözleri veya hali
tekrar etmeleri kesin ilim ifade eder.
Bununla birlikte hadis
alimlerinin çoğunluğuna göre müselsel hadisler, zayıftırlar. Ancak, açıklamak
gerekir ki zayıflık hadisin kendisinde değil, teselsül denilen aynı hareketi
yahut sözü, yahutta her ikisini birden tekrar etmektedir. Bu yüzden birkaç
sahih hadis, az da olsa tenkide tabi tutulmuştur. Buna rağmen müselsel
hadisler, ravilerin hadis rivayetindeki titizlik derecelerini gösterirler.
Ayrıca hadis ravilerinin isnada ve rivayet esaslanna ne derece titizlikle
riayet ettiklerinin belgesini oluştururlar. Öte yandan müselsel hadisler aynı
zamanda hadis rivayetinin nasıl en küçük noktalara vanncaya kadar büyük bir
dikkat ve itina ile yapıldığını gösterir. Bu yönleriyle hem teselsülün hem de
müselsel hadislerin hadis ilminde önemli yerleri vardır.
Hadis ilminin çeşitli
konulannda olduğu gibi müselsel hadisleri bir araya getiren çeşitli kitaplar
yazılmıştır. En önemli bir kaçı şunlardır:
1. el-Muselselât:
Ebubekr b. İbrahim b. Şazân el-Bağdadi.
2. el-Muselsel
bi'l-Evveliyye: Ebu Tahir Ahmed b. Muhammed es-Silefi.
3.
el-Cevheru'l-Mufassalât fi'I-Ahâdisil-Muselselât: Ebu Kasım el-Kasım b.
Muhammed (İbnu't-Taylasân).
4. el-Azbu'l-Muselsel
fi'l-Hadisi'l-Müselsel: Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed ez-Zehebi.
5.
et-Tuhfetu'l-Medeniyye fi'l-Muselse-lâti'l-Veteriyye: Muhammed Ali b. Tâhir
el-Veteri, (Kınm. 1906).