Ana Sayfa

 

MUŞKİLU’L-HADİS

MUHTELEFU’L-HADİS

 

Muhtelef, aykırı olmak manasına gelen “halefe” kök fiilinden ifti'âl babında ve İsmi meful ölçüsünde bir kelimedir. Muhtelefu'l-hadis terkibi ise dış görünüşü itibariyle birbirlerine aykırı manalar taşıyan iki hadis ile bunların arasını birleştirmek ve birleşmesi mümkün olmayanlardan birini tercih etmeye denir. Hadis ilim dallarından biridir. Bazı alimlere göre muhtelifu'l-hadis bazılarına göre telfiku'l-hadis de denir. Aynı manada muşkilu'l-hadis, ihtilâfu'I-hadis tabirlerini kullanan alimler de vardır.

 

İhtilâfu'l-hadis maddesinde görüldüğü gibi Nebi (s.a.s)'den sahih olarak rivayet edilen hadisler arasında birbirlerine zıt manada varid olanları vardır. Nesh söz konusu olmadan böyle birbirine zıt manada rivayet edilen hadislere muhtelefu'l-hadis adı verilmiştir.

 

Muhtelefu'l-hadis, hadis ilminin en çetin konularından biridir. en-Nevevi bu konuda Şunları söylemiştir: “Muhtelefu'l-hadis hadis ilimlerinin en önemlisidir. Her âlim bu ilmi bilmek mecburiyetindedir. Bu ilim de zahiren birbirine zıt görünen iki hadisin varid olmasıdır. Bu durum da araları bulunur; bulunamazsa biri diğerine tercih edilir. Konuyu en mükemmel hale getirenler Hadis ile Fıkhı birleştiren imamlarla nasların manalarına hakkiyle vakıf olan usul alimleridir.”

 

Görünüşe göre birbirlerine zıt manada varid olup da aralarında zıtlık varmış hissini veren hadisler iki kısımda mütalaa edilirler:

 

Birinci kısma dahil hadislerin arasını bulmak mümkündür. İkinci kısım hadislerin telifi mümkün değildir. Böyle durumlarda alimler aralan bulunamayan hadislerden birini herhangi bir sebeple tercih ederler. Bu sebeplere tercih sebepleri denir. (Bk. Tercih). Aralarını birleştirmek mümkün olan hadislere misal olmak üzere şu iki hadisi ele alabiliriz: Nebi bir hadisinde:

 

“Hastalığın (kendiliğinden) bulaşması yoktur. Eşyada ve kuşların ötmesinde uğursuzluk olmaz. Safer ayında da uğursuzluk yoktur” buyurmuştur.

 

Halbuki buna aykırı görünen bir diğer hadisinde ise şunları söylemiştir:

 

“Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaç.”

 

Bu iki hadisden ilkinin “hastalığın kendiliğinden bulaşması yoktur” fıkrası ile ikinci hadis birbirlerine görünüşe göre zıttırlar; Zira Nebi birincide hastalığın kendiliğinden hastadan sağlam insana geçmesi diye bir şey olmadığını söylemiş, ikincide ise cüzzamdan aslandan kaçar gibi kaçmayı emretmiştir. Hastalık kendiliğinden bulaşmazsa hastadan niçin kaçılsın?

 

Birbirine zıt görünen bu iki hadis şöyle yorumlanmıştır: Ebu Bekri'l-Bakillâni'ye göre birinci hadiste “bütün hastalıkların bulaşması diye bir şey yoktur” gibi umumi bir nefy vardır. İkinci hadiste ise cüzzam bundan istisna edilmiştir. Buna göre iki hadisin manaları birlikte mütalaa edilirse “Cüzzam ve benzeri bulaşıcı hastalıklar hariç diğerlerinde hastalığın hastadan sağlam insana geçmesi diye bir şey söz konusu değildir” demektir.

 

İbnu's-Salah'a göre iki hadis birlikte şöyle mütalaa edilebilir: Hastalıklar kendiliğinden geçmezler. Yüce Allah, hastanın sağlam biriyle temasını hastalığın geçmesi için sebep kılmıştır. Bu itibarla Nebi (s.a.s) ilk sözüyle hastalıkların kendiliğinden sirayet edeceğine dair ötedenberi var olan cahi-liye inancını yıkmıştır. İkinci sözüyle de sebebin olduğu yerde hastadan sağlam insana hastalık geçme tehlikesinin olduğunu belirtmiştir.”

 

Birbirine zıt görünen iki hadis bazen bir dini hüküm de taşıyabilir. Şu hadisler de buna misaldir:

“Su iki külle ölçüsüne ulaşınca pislik taşımaz.”

 

“Allah suyu temiz yaratmıştır. Onu ancak tadını, rengini, yahutta kokusunu değiştiren bir şey kirletir.”

 

Bu iki hadisin birincisinde suyun iki külle ölçüsünde olması halinde tadı, rengi ve kokusu değişsin-değişmesin temiz olduğu bildirilmiştir. İkincisinde ise ister iki külle miktarı, isterse daha az olsun rengi, tadı veya kokusu değişmediği sürece aslındaki temizlik vasfı üzere kaldığı söylenmiştir. Bu durumda birinci hadisdeki umumi hüküm ikincide tahsis edilmiş demektir.

Muhtelefu'l-hadis konusunda ilk defa İmam Şafii bir kitap telif etmiştir. Bu eserinde daha çok birbirlerine zıt manada rivayet edilen hadislerin birleştirilme metodlarına dair bilgi vermiştir, es-Sehâvi'nin kaydettiğine göre İhtilâfu'l-Hadis adiyle bilinen bu kitabı meşhur eseri el-Um arasındadır. İmam Şafii'den sonra muhtelefu'l-hadis konusunda eser verenler arasında Te'vilu' Muhtelifi'l-Hadisi ile Abdullah b. Müslim b. Kuteybe; İhtilâfu'l-Âsar'ı ile Ahmed b. Muhammed b. Selâme et-Tahâvi anmaya değer olanlardır.