MUHARREF
Sözlükte değiştirmek bir
şeyin yerine başkasını getirmek, bir nesnenin yerine diğerini koymak, bir
nesneyi bir tarafa eğmek manalarını veren
“tahrif, babından ism-i mef’uldür. Kelime olarak verdiği tahrif edilmiş
manası ile ilgili olarak hadis ilminde umumiyetle ibareleri değiştirilerek
rivayet edilmiş hadislere denir.
Burada işaret etmek
yerinde olur ki, hadislerde yapılan ibare değişikliği ya bir kelimeyi meydana
getiren harflerdeki nokta değişikliği ya da kelimelerinde harf ve yazı
değişikliği olmak üzere iki kısımda mütalaa edilebilir. İlkine yani harflerde
nokta değişmesine tashif, kelimelerinde harf, yazı ve şekil değişikliğine ise
tahrif adı verilir.
İbn Haceri'l-Askalani'ye
gelinceye kadar hadis alimleri umumiyetle tashif ile tahrifi ayırmamışlar gerek
kelimelerini teşkil eden harflerinde nokta değişikliği, gerekse şekil
değişikliği ile meydana gelen hadisleri tashif adıyla anmışlardır. Nitekim
İbnu's-Salâh, kitabının 35. bölümünü musahhafa ayırmıştır. Burada verdiği bilgi
ve misaller musahhafla olduğu kadar muharrefle de ilgilidir. en-Nevevi de bu
konuda ona uymuştur. el-Irâki'nin başlığı da musahhaf ismini taşımaktadır.
Verdiği izahlarla misaller ise her ikisini de kapsayacak şekildedir. İbn
Haceri'l-Askalâni musahhafı ikiye ayırarak tashifle rivayet edilme sonucu
meydana gelen hadise musahhaf; tahrif taşıyana ise muharref adını vermiştir.
Onun bu ayırımına göre muharref, asıl metnine göre bir kelimesi şekil
değiştirerek rivayet edilmiş olan hadise denir.
Tahrif hadisin isnadında
olabileceği gibi metninde de olabilir. İsnadda hata daha çok tashif şeklinde
olur. Bunlara musahhaf maddesinde misal verilmiştir. Ravinin rivayet hatası
yüzünden kelime şeklinin bozulması sonucu muharref sayılan hadislere gelince şu
misaller verilebilir.
“Zeyd b. Sabitten
rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.) mescid içinde kamış ya da sazdan namaz
kılacağı bir oda çevirdi. “
Buhâri ve Müslim'de
bulunan bu hadisi İbn Lehi'a isimli bir ravi Musa b. Ukbe'nin Kitabu'l-Meğâzi
isimli eserinden rivayet etmiş; ancak ilk kelimesi “ihtecera” yi tahrif yaparak
“ihteceme” şeklinde nakletmiştir. Bu durumda haliyle hadisin manası değişmiş,
“..kan aldırdı” şekline girmiştir.
“Kim ramazan orucunu
tutar sonra da ramazan orucunun ardından Şevval ayında altı günü oruçlu
geçirirse bütün yıl (boyunca) oruç tutmuş gibi olur”
Müslim, Tirmizi, Ebû
Davud ve İbn Mâce tarafından rivayet edilmiş bulunan bu hadis, Ebubekir es-Sûli
adındaki ravi tarafından “sitten” kelimesi “şey'en” şeklinde getirilerek
rivayet edilmiştir. Hadis, metnindeki bu kelime değişikliği yüzünden muharref
haline gelmiştir.
“Cabir'den rivayet
edildiğine göre Hendek savaşı günü Ubey b. Ka'b kol damarlarından yaralandı. Nebi
(s.a.) yarasını dağlattı.”
Müslim ve İbn Mâce'nin
rivayet ettikleri bu hadisdeki
“Ubey” kelimesini Gunder
adındaki bir ravi “Ebi” şekline getirmiştir.
Hadis metinlerinde
yapılan tahrif, yukarıda verilen misallerden de anlaşılacağı üzere, manasının
geniş ölçüde değişmesine yol açmaktadır. Hadisin isnadındaki bir ismi yanlış
okumak alimlerin zamanla doğrusunu gösterdikleri göz önüne alınırsa pek önemli
değildir. Fakat metindeki kelimelerin yanlış okunup rivayet edilmesi mananın
değişmesine, bazende tersine dönmesine yol açacağı cihetle son derece
önemlidir. Son olarak vereceğimiz şu misallerden bunu anlamak bizim için zor
olmayacaktır.
Bütün hadis
kaynaklarının rivayet ettikleri sütre hadisi denilen bir hadis vardır. Bu
hadisin metninde esas itibariyle Nebi (s.a.) in önüne sütre olarak bir baston
dikildiğinden, onun da bu bastona karşı durarak namaz kıldığından söz edilir.
Böyle iken Benû Anze Kabilesinden Muhammed İbnu'l-Anezi, metni yanlış anlamış
ve “biz şan şeref sahibi bir kabileyiz. Biz Anezedeniz. Nebi bize dua etti”
demiştir. Onun bu sözleri hadisteki “sallâ ile'Aneze” lafızlarını” Aneze
kabilesine selam verdi” şeklinde anladığını göstermektedir. Bu ise tashifden
başka bir şey değildir.
Meşhur müfessir Yahya b.
Sellâm, Sa'id b. Ebi Arûbe tarikıyla “size fasıkların yurdunu göstereceğim”
manasına gelen ayeti açıklarken Katade'nin “Mısır'ı göreceksiniz” tefsirini
rivayet eder. Ne var ki bu tefsir Ebu Zur'a'nın hoşuna gitmez. Sa'id'in
Katâde'den naklettiği tefsirin gerçekte “mısr” olan kelimesi yerine “masirahum”
kelimesini getirerek öylece rivayet eder.
Kısacası muharref
hadisler hata sonucu yanlış okunarak kelime şeklinin değişmesiyle aslından
farklı bir şekilde rivayet edilen hadislerdir. Ravilerinin sû'u'l-hıfzı (kötü
ezberlemesi) ve dikkatsizlikleri sonucu karşımıza çıkmaktadır. Dikkatsiz, kötü
ezberleyen, fazla hata yapan ravilerin hadislerde meydana getirdikleri
yanlışlıklar yerine göre çok basittir. Ancak bu hatalar meşhur Türk şairi
Fuzuli'nin deyişiyle söyleyelim, bazen “bir harf düşerek” nadiri “nar” kılacak,
bazen de “bir nokta düşmesiyle “göz” ü “kör” edecek kadar mühimdir.