MUHADDİS
Tahdis den ismi fail
olan muhaddis genel olarak hadis rivayet eden kimse manasına gelir. Bu manada
ravinin müteradifi olarak kullanılır.
Muhaddisin tarifinde İslâm
alimleri değişik ölçüler gozönüne almışlardır. Kimine göre muhaddis yukarıda
anıldığı gibi ravi ile eş anlamlıdır. Buna göre her hadis rivayet eden ravi
muhaddis sayılır. Ne var ki bu tarif eksiktir. Aslında ravi ile muhaddis
arasında umum husus münasebeti vardır. Her muhaddis ravidir, ancak her ravi
muhaddis değildir. Ravi, hadisleri isnadıyla rivayet eden kimse olduğu halde
muhaddis onları rivayet etmekle kalmayıp garib lafızlarını, değişik
vecihlerini, ravilerini ve diğer hususları iyi bilen kimsedir. Bu itibarla
muhaddisin raviden üstün olduğunda şüphe yoktur.
Diğer taraftan hadis
alimlerine göre muhaddis, senedleri ezberlemekle birlikte, isnadlan teşkil eden
ravilerin ne dereceye kadar adaletli veya mecruh olduklarını bilen kimsedir.
Fakihlere göre ise muhaddis sadece hadis işitmekle kalmayıp senetleri
ezberleyen, ravilerin adalet veya cerh drumlanm bilen alime denir. İbn Adi,
hadis ezberlemeyeni muhaddis saymaz.
Bazı alimler hadis
alimlerini ezberledikleri hadis sayısına göre dercelendirerek yirmibin hadisi
metinleriyle ve senetleriyle ezberlermiş, senetleri oluşturan ravilerin
tercümelerini, cerh ve ta'dil noktasından hallerini bellemiş kimseye muhaddis
denileceğini söylemişlerdir. Kabul etmek gerekir ki, bir kimsenin ne kadar
hadis bildiğini kestirmek çok güçtür. Bu bakımdan bu tarif muhaddis sayılan bir
hadiscinin aşağı yukarı ne kadar hadis bildiğine dair bir fikir verirse de
tarif için kesin bir ölçü niteliğinde değildir.
es-Suyûti'ye göre gerçek
manada muhaddis, hadislerin isnadlarını, illetlerini, âli ve nazil olanlarını,
senedleri teşkil eden ravilerin isimlerini bilmekle beraber
el-Kutubu's-Sitteyi, Ahmed b. Hanbel'in müsnedini, Beyhaki'nin sünenini,
et-Taberani'nin mu'cemlerini öğrenmiş, bilgisine bin kadar cüz eklemiş
kimsedir. Muhaddisin asgari ölçüsü budur.
Şu hale göre alimlerin
muhaddis tarifleri az da olsa birbirinden farklıdır. Ne var ki bu tariflerin
özünü, bir kimseye muhaddis denilebilmesi için, en azından onun hadis
kaynaklarını bilmesi, hadislerin senedlerini teşkil eden ravileri tanıması,
herbirinin adalet veya cerh durumları hakkında malumat sahibi olması gerektiği
oluşturmaktadır. Buna bir de hadislerin sahihlerini, sahih olmayanlarından
ayıracak yeteneğe sahip olmayı eklersek muhaddis denen alimlerin niteliği özlü
hiçimde ortaya çıkmış olur. Muhaddisin vazifesi rivayet ettiği haberleri
kendisinden sonrakilere değiştirmeden nakletmektir. Bunun için birtakım
yeteneklere sahip olması gerekir.